7 Kasım 2018 Çarşamba

EVANJELİZM VE TÜRKİYE PLANI BÖLÜM 4

EVANJELİZM VE TÜRKİYE PLANI BÖLÜM 4



1.3.3. MODERN ÇAĞIN ÖNDE GELEN EVANJELİSTLERİ 


21. yüzyılın evanjelistleri seleflerinden farklı olarak sadece gezici vaizlik yapmamışlar, misyonlarında siyaseti de etkin bir şekilde kullanmışlardır. Bunun yanında modern çağın kendilerine sunduğu teknolojiyi de en iyi şekilde kullanmışlardır. Luther’den sonra evanjelist tanımına çok daha farklı bir anlam yüklenir hale gelmiştir. Luther döneminde ‘Hıristiyanlıkta reform ve manevi temizleniş’ gibi algılanırken 18. yüzyıl Amerikan kırsalında saf bir Hıristiyan inancının yanında Eski Ahit’e de saygı duyan kimseler akla gelmekteydi. Ancak günümüzde evanjelist dendiğinde, dispensalizme inanan ve kıyametin kendi dönemlerinde kopması için İsrail’i destekleyen Hıristiyan siyonistler akla gelmektedir. Evanjelistlerin bu İsrail tutkusu bazen İsrailliler tarafından dahi yadırganmaktadır. Jerusalem Post gazetesi editörlerinden Zev Chafets 
kitabında İsrail’i ziyarete gelen bir Hıristiyan siyonist çiftten bahsetmektedir. Bir dükkânda alışveriş yaparken satıcı ve kendisi onlarla İngilizce konuşur ve onları takdir ederler. Fakat kendi aralarında İbranice konuşurken bu tip insanları garip bulduklarını ima ederler. İsrail hükümetinde çalışırken ise “Hıristiyan siyonistler politik olarak çok işimize yarıyorlar ama bu aşırı samimiyetleri bazen insanı bezdiriyor” ifadesini kullanmıştır.53 

Modern çağda bu şekilde yadırganan evanjelistlerin önde gelenleri ise Oral Roberts, Billy Graham, Pat Robertson, Jeryy Falwell ve Jim Bakker’dır. 20. yüzyılın evanjelistlerinin ortak özelliği, dönemin en önemli yayın araçlarından biri olan televizyonu etkin bir şekilde kullanmaları ya da diğer bir ifadeyle televanjelist olmalarıdır. 

1.3.3.1. Televanjelistler 

Oral Roberts: 1918 doğumlu Roberts, çağın en etkin evanjelistlerinden biridir. Daha 17 yaşında tüberküloz hastalığı atlatan Roberts, bunu Tanrı sayesinde atlattığını, Tanrı’nın kendisine; “Seni iyileştireceğim ama sen de diğer insanları iyileştirecek ve bana itaat eden bir üniversite kuracaksın.” diye seslendiğini iddia etmiştir.54 

Kekeleme sorunu olan Roberts, ilginç bir şekilde bundan da kurtulmuş ve gerçek bir hatibe dönmüştür. Diğer evanjelistlerden farkı, Roberts Amerika’yı gezerken sadece vaaz vermekle kalmamış aynı zamanda insanlara “şifa da dağıtmıştır”. Resmi sitesine göre iki milyon insanı iyileştirmiş ve –kendi ifadesiyle-“iyi olan Tanrı’ya” çevirmiştir. 

Mezhebe en büyük hizmeti 1947’de kurduğu ‘Oral Roberts Evanjelizm Derneği’dir. Her gün binlerce insan derneğin kapısında kuyruk oluşturup, Roberts’dan kendileri için dua edip şifa vermesini istemektedir. İlk televanjelistlerden biri olan Roberts daha 1954 yılında şifa dağıtma gösterilerini naklen yayınlamaya başlamıştır.55 

Dernek tüm bu talepler sayesinde 2300 kişiyi istihdam eden, yıllık 120 milyon dolar cirolu bir şirkete dönüşmüştür.56 Öyle ki Roberts artık Tanrı’ya verdiği sözü tutabilecek tir. 1965’te Oklahoma’da Tanrı’nın kurallarına uyan Oral Roberts Üniversitesini kurar. Üniversite öğrencilere verdiği el kitabında okulun amacının bilimle İncil’in kaynaştırılması olduğunu ve akademisyenlerin manevi değerlere sahip çıktığını belirtir.* Öğrencilerin içki ve sigara içmesi, evlilik dışı ilişki yaşaması yasaktır. Öğrencilerin Pazar ayinlerine katılmak gibi dini görevleri yerine getirmesi gerektir. Kız öğrenciler de kampus içinde elbise ya da etek giymek zorundadır.57 * ABD’de 1919 ve 1933 yılları arasında uygulanan alkollü içecek yasağı dönemi. 

Roberts Ortadoğu’daki gelişmeleri hep yakından izlemiştir. İsrail’in ortaya çıktığı daha ilk yıllardan itibaren aralıklarla ülkeyi ziyaret etmiş ve devlet başkanlarıyla 
görüşmüştür. 

Bu ziyaretlerinden dönüşünde cemaatine; “İsrail’e ne zaman ayak bassam, tüm bedenim Tanrı’nın varlığıyla sarsılıyor.” diyecek kadar etkilenmiştir.58 Yahudilerin İsrail’e dönüşünü (the return to Zion- İncil’deki ifadesiyle söyler), İncil’in kehanetlerinden birinin gerçekleşmesi olarak görmüştür. 1967 Altı Gün Savaşında* İsrail, elde ettiği zaferden sonra yine ülkeyi ziyaret etmiş ve bu zaferi Tanrı’nın planlarının gerçekleşmesi olarak gördüğünü ifade etmiştir.59 Roberts sadece Ortadoğu’da değil, tüm dünyada gerçekleşen olayları evanjelist bakış açısıyla değerlendirmektedir. 11 Eylül saldırılarını da aynı bakış açısıyla değerlendiren Roberts; “Uçaklar bombaya dönüşmüş İkiz Kulelere çarpıyor. Halk korku içinde ama İsa döndüğünde Armagedon’da vereceği savaşın yanında bu nedir ki? İsa (metnin aslında My Son- Kutsal Ruh olarak ifade ediyor) Zeytin Dağına indiğinde ve havarileriyle Kudüs’e girdiğinde, işte o zaman Tanrı’nın Krallığı (Kingdom of God) başlayacak.’’demiştir.60 Bu ifadeler milenyalist 
anlayışla birebir örtüşmektedir. Görüldüğü gibi 2009 yılında hayatını kaybeden Roberts hayatı boyunca İsrail’e olan ilgisini kaybetmemiştir. 
* İsrail’in Arap Birliği ile yaptığı savaşlar. Bu savaşların hepsinden İsrail galip çıkmıştır.

Billy Graham: 1918 yılında doğan Graham, dindar bir aile ortamında yetişmiştir. Babası o kadar dindardır ki 1933’de ABD’de içki yasağı kaldırıldığında (Prohibition Period*) çocukları için endişelenmiş ve akıl almaz tedbirlere başvurmuştur. Genç Graham ve kız kardeşini içkiden korumak için kusuncaya kadar onlara bira içirmiş, böylece –aklınca- içki konusunda çocuklarına bıktırma yöntemi uygulamıştır.61 Lise döneminde derslerinde çok başarılı olmayan Graham, o dönem bağlı olduğu kilisenin papazı Charley Young’dan çok etkilenmiştir. Hitap yeteneği daha genç yaşlarda dikkat çekmiştir. Üniversitede Antropoloji bölümünden mezun olduktan sonra bir süre papaz olarak 
çalışan Graham’ın ilk medya tecrübesiyse bu görev sırasında yerel radyoda verdiği vaazlardır. Onun vaizlikteki yeteneğini keşfeden evanjelistler, onu Uluslararası Mesih Gençliği (Youth For Christ International - YFCI) derneğine vaiz olarak davet etmişlerdir. Graham, bu görev sürecinde Birleşik Devletleri baştanbaşa gezerek vaazlar vermiştir. 

Billy Graham’ı yerel vaizlikten dünyaca tanınır bir sima haline getirense medya devi William Randolph Hearst olmuştur. Milliyetçiliği ve komünizm karşıtlığıyla tanınan Hearst, Graham’ı ülküsüne uygun bir figür olarak görmüştür. Hearst’ın “Graham’a Rüzgâr Verin” (Puff Graham) talimatıyla, önce radyoda ardından da televizyonda sesi en çok duyulan isimlerden biri haline gelmiştir.Billy Graham Evangelistic Association - BGEA). Christianity Today Graham, “Ne sağda ne de solda durarak tüm insanlara ulaşamazsınız, tüm insanlara ulaşmak için ortada durmanız gerekir” diyerek hem demokratlara hem de cumhuriyetçilere eşit mesafede durmaya çalışmıştır.64 Ne var ki devrindeki tüm Amerikan başkanlarıyla sıkı ilişkiler kurmayı başarmıştır. Graham’ı en etkili evanjelistler den biri yapan şey insanlara ulaşmadaki başarısıdır. Yüz yüze görüşüp ona ‘biat edenlerin’ (İsa’yı kurtarıcısı olarak kabul edenler) sayısı 2,5 milyondur. Televizyon - radyo yayınları ve toplu vaazlarla birlikte bu sayının 2,2 milyar insana ulaştığı iddia edilmektedir. Bu da onun en çok kişiye ulaşan vaiz olarak 
tarihe geçmesine neden olmuştur.65 

Dispensalizmi ve dolayısıyla Scofield İncil’ini esas alan Graham’ın düşünce yapısını daha önce Graham’ın yönetim kurulunda görev yapmış olan Dr. James R. Graham (akrabası değil) şu şekilde özetlemektedir: Bu öğretinin merkezinde İsa değil, İsrail ve Yahudiler vardır. Yahudiler dünyevi görevlerini yerine getirmedikçe (Yahudi devleti kurmak, Kudüs’ü başkent yapmak, Mescid-i Aksa’yı yıkmak gibi) Tanrı İsa’yı geri yollamayacaktır. İsa geri döndüğünde bir Yahudi krallığı kuracak üçüncü tapınaktaki bir tahta oturacak ve kırmızı düveler kurban edilecektir. Tanrı’nın Yahudiler için dünyevi, Hıristiyanlar içinse uhrevi planları vardır.66 Graham, Nixon döneminde İsrail’in ilk başbakanı Golda Meir ile de tanışma imkânı bulmuştur. 
Nixon bir yemek sırasında Graham’a İsrail başkonsolosluğunu önermiş, Graham ise “Eğer ben Ortadoğu’ya gidersem orası patlar” diyerek önerisini geri çevirmiştir.67 

Pat Robertson: 1930 Virginia doğumlu olan Pat Robertson, senatör olan babası sayesinde iyi bir eğitim alma fırsatı bulmuştur. Babası bir muhafazakâr olsa da, onu asıl etkileyen annesi olmuştur.68 Kendi anlatımına göre Robertson, her şeye sahip olmasına rağmen mutsuz bir hayat sürmektedir. Annesi bunun nedenini, “Tanrı’nın senin için bir planı var ve sen buna uymadıkça mutluluğu yakalayamayacak sın”69 şeklinde açıklamıştır. 
Annesinin bu çağrısı Yale Üniversitesinde hukuk eğitimi almış olmasına rağmen, Robertson’ın baroya girmekten vazgeçmesine ve papaz olmasına neden olmuştur. Bu karar arkadaşları tarafından şaşkınlıkla karşılanmıştır. Çünkü yine kendi ifadesiyle, Robertson biraz çapkındır ve gece âlemlerine düşkündür. Robertson tüm bunları bırakır ve Güney Baptistleri Kongresinde (Southern Baptist Convention) papazlığa atanır. Robertson’ın mezhebe en büyük katkısı 1960’da kurduğu Hıristiyan Yayın Ağı (Christian Broadcasting Network-CBN)’ dır. Kapı kapı gezerek sattığı bu kablolu kanal, 1997’de News Corporation’a (Fox TV) 1,9 milyar dolara satılacak kadar değerlenmiştir.70 

1978’de medyadan kazandığı paralarla İncil öğretilerini esas alan ve Hıristiyan duygu ve düşüncesine sahip liderler yetiştirmek üzere Regent Üniversitesini kurmuştur.71 

Üniversite öğrencileri, Oral Roberts Üniversitesindeki gibi katı bir disipline tabidir. Kampus sınırlarına sigara, alkollü içecek, uyuşturucu sokmak yasaktır. Evlilik öncesi ilişki ve İncil’e göre yasak olan homoseksüellik yasaktır. Müstehcen konuşmak hatta mesaj atmak disiplin suçu sayılmaktadır.72 

Siyaseti babasından öğrenen Robertson, 1988 başkanlık seçimlerinde cumhuriyetçilerin adayı olmuş fakat birkaç eyaletten aldığı başarısız sonuçtan sonra adaylıktan çekilmeye karar vermiştir.73 Sonraki yıllarda bizzat siyasetin içinde olmaktansa, siyaseti dışardan etkilemeye karar vermiş ve 1,7 milyon üyesi olan, her eyalette temsilciliği bulunan Hıristiyan Koalisyonu (Christian Coalition) adlı hareketi kurmuştur. Hıristiyan sağını temsil eden hareketin Birleşik Devletler’deki en etkin siyasi grup olduğu iddia edilmektedir.74 Hareket 1999 yılında yüz bin kişiyi görevlendirerek kendi gösterdikleri cumhuriyetçi adayın başkan seçilmesi kararını almıştır.75 
Profesör Kiracofe, koalisyonun AIPAC* ile paralel hareket ettiğini kaydetmiştir.76 
* ABD’nin en etkili Yahudi lobisi, (The American Israel Public Affairs Commitee – Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi). 

O kadar ki İsrail dışişleri bakanı Netanyahu 1998’de içinde Hıristiyan Koalisyonu liderlerinin de bulunduğu üç bin evanjeliğe seslenmiştir. Netanyahu, “Burada 
bulunanlardan daha büyük dostumuz ve müttefikimiz yok.” diyecek kadar açık konuşmuştur.77 AIPAC gibi Pat Robertson da eğer Müslümanlara toprak vererek savaş duracaksa, Ortadoğu’da huzurun hayal olduğunu düşünmektedir. Robertson daha da ileri giderek Müslümanların, Nazilerden beter olduğunu da iddia etmiştir.78 Robertson savaşı o kadar sever ki İsrail 1982’de Lübnan’a saldırdığında bir İsrail askeri cipi içinde olanları memnuniyetle seyretmektedir. Ona göre İsrail Tanrı’nın isteğini yerine getirmektedir.79 Robertson’ın İsrail tutumu dispensalizm ile birebir örtüşmektedir. 1967’de İsrail’in Kudüs’ü ele geçirmesini İsa’nın kehanetlerinden birinin daha gerçekleşmesi olarak görmüştür.80 Bu, aslında bir yönüyle kıyametin yaklaştığının da bir habercisidir. 

Jimmy Carter’in Camp David başarısını her zaman takdir eden Robertson, Carter’i İncil’in kehanetlerini gerçekleşmesini sağlayan insan olarak görmüştür.81 

Evanjelistlerin İsrail’i neden desteklediklerini anlamak için Pat Robertson’ın 2004 yılında yazdığı ve resmi sitesinde de yayınlanan makalesine bakmak gerekir. Bu makaleye göre Yahudiler Tanrı’nın bir mucizesidir. Yahudilerin dünyanın her yerinden tekrar eski topraklarına dönmesiyse ayrı bir mucizedir. 1948, 1967 ve 1973* savaşları da birer mucizedir. 

İsrail’in tarımda ve modern silah geliştirmede elde ettiği başarılar Tanrı’nın bu dahi halkı gözettiğinin göstergesidir. Robertson yazının ilerleyen kısımlarında Eski Ahit’ten de ayetler göstererek bu halkın Tanrı tarafından yeniden birleştirildiğini ve onları nimetlendirdiğini anlatır. Robertson, Musa’ya inandıkları için İsrail’i destelediklerini açıklar. Robertson daha samimi ifadelerle “Vahhabilerden, Mücahitlerden, Hizbullah’tan ya da Hamas’ın suikastçılarından korkmuyoruz. Gelin evanjelistler ve Yahudiler birlikte Antisemitizm’e ve Anti-Siyonizm’e karşı Tanrı için birlikte hizmet edelim” çağrısında bulunmaktadır.82 
“Savaşımız para veya toprak için değil; savaşımız, Müslümanların Allah’ı mı yoksa İncil’de geçen Yehova Tanrısı mı daha büyük, savaşıdır”.83 
* Tanrı’nın varlığının bilinemeyeceğini iddia eden inanç. 

Jerry Falwell: 1933 Virginia doğumlu olan Falwell, aslında dindar bir ailede yetişmemiştir. Erkek kardeşini öldürdükten sonra kendisini içkiye veren ve sirozdan ölen babası bir agnostiktir..84 Dedesi ise alkol problemleri yaşayan bir ateisttir.85 Dedesi içkiye o kadar düşkündür ki Yasaklama Devrinde (Prohibition Period) kaçak içki imal etmektedir.86 

Çevresindeki tüm bu insanlar Falwell’in her türlü ahlak dışı davranışa karşı tavır almasına neden olmuştur. Daha genç yaşlarında ailesinden ayrılarak Baptist İncil Okuluna gitmiş (Baptist Bible College) ve 23 yaşında papaz olarak memleketine geri dönmüştür. Falwell, başlangıçta papazlığı bir meslek olarak seçmiştir. İlk kurduğu kilise eski bir soda fabrikası mahzeninden dönüştürülen Thomas Road Baptist Church’dür. Ahlaki değerlerini kaybeden insanın sonunda kendini de tüketeceğini düşünen Falwell, yetişkinlere vaazlarla ulaşırken, çocuklara eğitimle ulaşmaya çalışmıştır. İlerleyen yıllarda işi üniversite kuracak kadar büyütecekse de ilk eğitim kurumu çocukları ahlaki değerlerle yetiştiren bir kreştir.87 1971’de kurduğu Liberty (Özgürlük) Üniversitesi, isminin aksine diğer evanjelik üniversiteler gibi katı disiplin kurallarına tabidir. Cinsellik, tütün ve alkol konusundaki kurallar aynen burada da geçerlidir. Kız öğrencilerin etek boyu dahi yönetmelikle belirlenmiştir.88 Yine üniversitenin amacı İncil yolunda gençler yetiştirmektir. Üniversite Kitab-ı Mukaddes İncelemeleri gibi bölümlerin olduğu İlahiyat Fakültesinin yanında fen bilimleri eğitimi de vermektedir. Fakat tüm 
öğrenciler “Yaşamın Tarihi” adlı dersi almak zorundadır.89 Dersin amacı ilk yaratılışla ilgili İncil temelli bilgiler vermektir. Dolayısıyla üniversitede yetiştirilen tüm öğrenciler Darvin teorilerine karşı korunur ve duyarlı hale getirilir. 
Falwell, kilise ve eğitim hizmetlerinin yanında medyayı da başarılı bir şekilde kullanmıştır. Başlangıçta yerel radyoda vaazlar verirken, zamanla televizyona ilgi duymuş ve altmışlı yılların sonunda başladığı Eskilerin İncil Saati (Old Times Gospel Hour) programı çok tutulmuştur.90 Televizyon programlarının haricinde yirminin üzerinde kitap yazmış ve pek çoğu satış rekorları kırmıştır. 1995’de çıkartmaya başladığı Ulusal Özgürlük Dergisi (National Liberty Journal) ve 2002’de kurduğu uydudan yayın yapan Özgürlük Kanalı (Liberty Channel), evanjelik perspektifle yayın yapmaktadır. Tüm haber yorumları ve eğlence programları Hıristiyan sağının görüşlerini yansıtmaktadır. 

Falwell sadece medya üretmemiş aynı zamanda medya ile çatışmıştır da. Kahramanın mor olması ve çanta taşımasından yola çıkarak Teletubbies adlı çocuk programının homoseksüel öğeler içerdiğini ileri sürmüş ve müritlerine çocuklarına bu programı izletmemelerini salık vermiştir.91 

    Falwell’in evanjelizme en büyük katkısı ise 1979’da kurduğu Ahlaki Çoğunluk (Moral Majority) adlı siyasi harekettir.92 Falwell’in diğer çağdaşı evanjelistlerden en temel farkı, daha militan olmasıdır. Hayatı boyunca eşcinsel evliklere, kürtaja ve pornografiye karşı savaşmıştır. Ona göre Amerikanın en temel problemleri bunlar ve bunların ortaya çıkardığı ailenin yok oluşu problemidir.93 Falwell, kürtaj yapmaya kalkışanları engellemek için hastaneleri ablukaya alacak kadar veya hamilelikleri boyunca bu kadınlara baktıracak ve çocuklarına aile bulduracak kadar da aktivisttir.94 Ahlaki çoğunluk hareketi bunun gibi ve okullarda din dersinin okutulması gibi eylemlerde bulunsa da Pat Robertson gibi diğer evanjelik liderler tarafından eleştirilmiştir. Ne var ki hareket Hıristiyan sağdan o kadar geniş bir destek görmüştür ki Ronald Reagan’ın 1980’de 
başkan seçilmesini sağlamıştır.95 

    Falwell, İsrail’e verdiği destek konusunda da diğer evanjelistlerden ayrılmaktadır. Oral Roberts ve Billy Graham daha yumuşak söylemlerde bulunurken Falwell’in söylemleri daha sert ve ayrıştırıcıdır. Billy Graham, ilerleyen yıllarda Yahudi davasından daha az bahsederken, 1967’den önce sadece İsa ile ilgilenen Falwell, İsrail’in resmen kurulmasından sonra tam bir siyonist kesilmiştir. Belki de bunu dispensalizme göre Tanrı’nın kehanetlerinden biri olduğunu düşünmüştür. Artık İsrail konusunda o kadar hassastır ki “Amerika İsrail’e sırtını dönerse ayakta kalamaz.”96 diyecek haldedir. Onun gözünde İsrail istediği zaman istediği şeyi yapmakta özgür olan bir ülkedir. 

1967 savaşında İsrail, Gazze şeridi ve Doğu Kudüs’ü ele geçirdiğinde, İsrail’in uluslararası hukuku çiğnediği iddia edilmiştir. Fakat Falwell; “Bütün dünya ülkeleri uluslararası hukuka uymalıdır ama İsrail hariç.” diyebilmektedir.97 Falwell’in aynı görüşü İsrailli liderlere de ilettiği iddia edilmektedir. Falwell ilk kez İsrailli yetkililer tarafından İsrail’e davet edilmiş ve İsrailli generallerle Golan Tepelerini gezmiş, buradaki ormana ağaç dikmiştir. Sonraki yıllarda İsrailli yetkililer bu ormana Falwell’in ismini vermişlerdir.98 Bundan daha dikkat çekici olansa daha önce Musevi olmayan hiç kimseye verilmemiş olan Jabotinsky* ödülünü almış olmasıdır.99 Ödülü bizzat dönemin İsrail başbakanı Menahem Begin vermiştir. Siyonistler aynı dava için mücadele verdikleri Falwell’in ilgisini bu şekilde kazanmışlardır. Falwell’i yanına çekmek aynı zamanda ona saygı gösteren milyonları da yanına çekmek demekti. Bunu bilen İsrail yönetimi, 1981’de Irak’ta bir atom reaktörünü bombaladıktan sonra dönemin Birleşik Devletler Başkanı Reagan’dan önce Falwell’i aramış ve ondan bu durumu Hıristiyan Amerikalılara açıklamasını istemiştir.100 Falwell’in cevabı da İsrail tarafını ferahlatacak nitelikte olmuştur. Falwell’i tam da istedikleri bir figür olarak gören siyonistler, bunu değerlendirmeyi bilmişlerdir. Falwell’i İsrail’e davetlerinden birkaç yıl sonra bu sefer Falwell İsrail’e geziler düzenler hale gelmiştir. Geziler, sadece İsrail turizmini geliştirmekle kalmayıp, gelen ziyaretçilerin de İsrail yandaşı olarak geri dönmelerini sağlamaktadır. Daha önce de bahsedildiği gibi gezilerde Yahudi halkı ve kültürü dışında hiçbir temas mümkün değildir. 
* Vladimir Yevgenyevich Zhabotinsky (1880-1940) Rusya doğumlu gazeteci. İsrail’in kurulmasında büyük emeği geçen militan bir siyonisttir. 

Bunun bir amacı, harcanan tüm paranın Yahudilere kalmasını sağlamakken bir diğer amacı da gelen konukların farklı yönlendirilmelere maruz kalmasını önlemektir. Bu turlardan dönen herkes gariban İsrail halkının asi Filistinliler tarafında zulme uğradığına inanır hale gelmektedir. Grace Halsell’in de belirttiği gibi gezilere katılanların hemen tamamının Hıristiyan olmasına rağmen, gezilerin hiçbirisinin programında Hıristiyanlar için kutsal kabul edilen yerler yoktur. 
Ahlaki Çoğunluk hareketi sayesinde Siyonizm ve Hıristiyan sağ arasındaki bağı kuran kişi Falwell’dir. İlk adımı atan İsrail’in ardında ilişkiler gelişmiş, siyasi konularda bu iki grup birlikte hareket eder hale gelmiştir. Her iki taraf da karşılıklı ziyaretlerinde öncelikle birbirlerini görmeyi ihmal etmemişlerdir. Diğer evanjelik liderler gibi Jerry Falwell de AIPAC üyesi olmuştur.101 Falwell, Siyonizm’e gösterdiği bu sınırsız sevginin karşılığını da almaktadır. İddialara göre Likud hükümetinin savunma bakanı Moşe Arens Falwell’e bir jet hediye etmiştir.102 Tüm Amerika’yı eyalet eyalet gezerek İsrail davası için çalışan Falwell’in daha hızlı hareket etmesi hiç şüphe yok ki İsrail’in lehine olacaktır. 
Falwell, kıyameti göremeyeceğini anlamış olmalı ki son zamanlarda söylemlerini daha da sertleştirmiştir. Buna en belirgin örnek Falwell’in 2002 yılındaki tepkisidir. Şaron, 2002 Nisanında Filistin intifadasına çok ağır karşılık vermiş ve Cenin’de pek çok Filistinliyi öldürmüştür. Yaşananlar tüm dünyadan tepki toplayınca, Bush müdahale etmek durumunda kalmış ve Şaron’dan tanklarını geri çekmesini istemiştir. Falwell, Beyaz Sarayın bu çağrısına anında tepki göstermiş ve Ahlaki çoğunluk üyelerini de protestoya çağırmıştır. Bu protesto o kadar etkili olmuştur ki Bush geri adım atmış fakat Şaron devam etmiştir.103 

Ekim 2002’de CBS muhabiri Bob Simons verdiği mülakatta Müslümanlara karşı hissettiklerini de açıkça dile getirmiştir. Falwell, Yahudiler ve Hıristiyanların bir cephede, Müslümanlarınsa karşı cephede olduğunu kabul etmiş fakat bunun yüzlerce yıldan beri bu şekilde olduğunu söylemiştir.104 Falwell, daha da ileri giderek; “Ben Muhammed’in hayatını hem Müslüman hem de Müslüman olmayan kaynaklardan yeterince okudum. Ben Muhammed’in terörist olduğunu düşünüyorum, vahşi ve savaşçı bir adam. Her peygamber o dine inanların en iyi örneği olduğuna göre bugünkü Müslümanlar da teröristtir.” demiştir.105 Yukarıda anlatılan televanjelistlere Jim Bakker, Hal Lindsey ve Tim LaHaye gibi isimler de eklenebilir. Ne var ki bu isimlerin kimi onlar kadar etkin olamamış kimi de zimmete para geçirme, homoseksüellik eğilimlere sahip olma gibi günahlar işleyerek müritlerinin gözünden düşmüştür. 

Evanjelik liderlerde saltanat anlayışının hâkim olduğu görülmektedir. Baba çok yaşlandığında ya da hayatını kaybettiğinde, işlerini genellikle oğulları takip etmektedir. Medya şirketini başında ya da üniversitenin idaresinde baba varken ardından oğlu görevi devralmaktadır. Buna örnek olarak babası öldükten sonra Oral Roberts üniversitenin başına geçen oğul Richard Roberts gösterilebilir. Billy Graham, hemen her toplantıya oğlu Franklin Graham ile birlikte katılmaktaydı. Şu an, Billy Graham Evanjelik Birliği (BGEA) ve yine babasının kurduğu Samaritan’s Purse* adlı kuruluşların başındaki isimdir. Gordon Robertson ise babası öldükten sonra Hıristiyan Yayın Ağı’nın (CBN) ve Regent üniversitesinin başındaki isim olmuştur. Küçük Jerry Falwell babasından sonra Liberty Üniversitesinin başına geçerken, kardeşi Jonathan Falwell ise babasının yazdığı Dinle Amerika! (Listen America) adlı yazı dizisini devam ettirmiştir. 
* Billy Graham tarafında kurulan evanjelik amaçlara hizmet eden uluslararası yardım kuruluşu. 


BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

53 Zev Chafets, A Match Made in Heaven, Harper Collins Publishers, New York, 2007, ss. 41, 10. 
54 Oral Roberts’ın resmi sitesi, Erişim: http://www.oralroberts.com/oralroberts/ (28 Aralık 2010). 
55 Keith Schneider, “Oral Roberts, Fiery Preacher, Dies at 91”, New York Times, 15.12.2009. 
56 Christopher Reed, “Oral Roberts Obituary”, Guardian, 15.12.2009. 
57 Oral Roberts Üniversitesi resmi web sitesi öğrenci el kitabı, Erişim: 
http://www.oru.edu/academics/catalog/pdf/catalog06-07.pdf (19 Kasım 2010). 
58 Shalom Goldman, “Oral Roberts, Pioneering Christian Zionist”, Religion Dispatches, Erişim: 
http://www.religiondispatches.org/archive/politics/2170/oral_roberts,_pioneering_christian_zionist (10 Ocak 2010). 
59 Goldman, a.g.m. 
60 Oral Roberts, “2000–2009”, Erişim: http://www.oralroberts.com/oralroberts/biography/2000-2009/ (18 Aralık 2010). 
61 Nancy Gibbs, Richard N. Ostling, “God’s Billy Pulpit”, Time, 15.11.1993. 
62 Kepel, s. 141. 
62 Mezhebe en büyük katkısı 1950’de kurduğu Billy Graham Evanjelik Birliğidir (dergisini kurmuş, passageway.org gibi sitelerden ise gençlere evanjelizmi öğretmeyi amaçlamıştır. 1951’de BGEA’nın medya yapım organı olarak kurduğu World Wide Pictures 125’in üzerinde film üretmiş ve 38 dile çevrilmiştir.63 Filmler evanjelizm temalı olup iyi ahlak derslerini kıssadan hisse yoluyla vermeye çalışan eserlerden ve evanjelizm ile ilgili belgesel filmlerinden oluşmaktadır. 
63 Billy Graham resmi web sitesi: http://www.billygraham.org/biographies_show.asp?p=1&d=1 (12.02.2011). 
64 Barry M. Horstman, “Billy Graham: A Man with a Mission”, The Cincinnati Post, 27.06.2002. 
65 Horstman, a.g.m. 
66 Halsell, a.g.e., ss. 61, 62, 63. 
67 Gibbs, Ostling, a.g.m. 
68 Pat Robertson’ın resmi sitesindeki otobiyografisinden, 
http://www.patrobertson.com/SpiritualJourney/SomethingMissing.asp (12.02.2011). 
69 Robertson, a.g.m. 
70 Halsell, a.g.e., s. 17. 
71 David John Marley, Pat Robertson: An American Life, Rowman&Littlefield,Publishers Inc., USA 2007, s. 102. 
72 Üniversite resmi web sitesinin Öğrenci El Kitabından, Erişim: 
http://www.regent.edu/admin/stusrv/student_handbook.cfm#honor_code (24 Aralık 2010). 
73 Pat Robertson’ın resmi sitesindeki otobiyografisinden, 
http://www.patrobertson.com/Statesman/PresidentialBidEnded.asp (23 Aralık 2010). 
74 Halsell, a.g.e., s. 18. 
75 Halsell, a.g.e., s. 136. 
76 Kiracofe, a.g.m. 
77 Halsell, a.g.e., ss. 115, 116. 
78 Lawrence Davidson, “Christian Zionism as a Representation of American Manifest Destiny”, Critique: 
Critical Middle Eastern Studies,Vol. 14, No. 2, 157–169, Summer 2005. 
79 Halsell, a.g.e., s. 112. 
80 Marley, s. 168. 
81 Marley, a.g.e., s. 48.  
82 Pat Robertson’ın resmi sitesinden, http://www.patrobertson.com/Speeches/IsraelLauder.asp (24 Aralık 2010) 
83 a.g.m. 
84 Kepel, s. 157. 
85 Lloyd de Vries, “A Biography of Jerry Falwell” Erişim: 
http://www.cbsnews.com/stories/2007/05/15/national/main2806425.shtml (14 Aralık 2010). 
86 Vries, a.g.m. 
87 Vries, a.g.m. 
88 Kepel, s. 166. 
89 Kepel, a.g.e., s. 159. 
90 Kepel, a.g.e.,s. 157. 
91 Vries, a.g.m. 
92 Hendershot, s. 48. 
93 Kepel, s. 148. 
94 Kepel, a.g.e., s. 166. 
95 Kepel, a.g.e., s. 151. 
96 Vural, s. 76. 
97 Halsell, a.g.e., s. 94. 
98 Halsell, a.g.e., s. 122. 
99 Vural, s. 77. 
100 Mehmet Şahin, Din Dış Politika İlişkisi, Barış-Platin Kitabevi, Ankara, 2009, ss. 215, 216. 
101 Stephen M. Walt, John J. Mearsheimer, İsrail Lobisi, Çev: Elif Ocak, Profil Yayıncılık, İstanbul, 2007, s. 31. 
102 Vural, s. 77. 
103 Bryan E. Lewis, “How has Dispensationalism Affected American Policy in the Middle East?”, Amridge University, 13.03.2009. 
104Mary Jayne McKay, “Zion's Christian Soldiers”, Erişim: 
http://www.cbsnews.com/stories/2002/10/03/60minutes/main524268.shtml (22 Kasım 2010). 
105 McKay, a.g.m. 


5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder