22 Eylül 2017 Cuma

IKBY Referandumu, Kerkük, Barzani'nin Rus Ruleti ve Garantörlük

IKBY Referandumu, Kerkük, Barzani'nin Rus Ruleti ve Garantörlük




Yazar: Cahit Armağan Dilek

Barzani ABD, İngiltere, Fransa ve Birleşmiş Milletler'den oluşan dörtlünün referandumun ertelenmesine yönelik 13 Eylül'de önerdikleri alternatif yeterli güvence ve garantiler mevcut değil diyerek geri çevirmesi Irak'ın kuzeyindeki kaosu, çatışma riskini ve belirsizliği daha da artırdı.

Bugün itibarıyla sahada, siyasette ve diplomaside ilgili aktörlerin aldığı pozisyon şunu göstermektedir: Barzani'nin ısrarla yapmak istediği referandumun yapılması Barzani açısından diğer dörtlü grubun alternatif önerisiyle ertelenmesiyle oluşacak durumdan çok daha kötü bir durum yaratacaktır. Barzani teklifi "şimdilik" kabul etmeyerek adeta blöf çekmiş, içeriğini tam bilmediğimiz öneride daha fazla lehte hükümlerin yer almasını sağlamayı hedeflemiştir. Barzani'nin bu açgözlülüğü ve bilinç altındaki "ya yine kandırılırsak, hazır avantajlı bir konjonktür yakalamışken bunu kendi lehimize kullanalım" güdüsüyle reelpolitiği zorlayan bir tutum içine girmesi Barzani'nin kaybetmeye başladığı nokta olmuştur.

Kürdistan'ın Kudüs'ü Kerkük Olmadan Olmaz

Barzani karşındaki cephe şimdilik bu blöfü ve açgözlülüğü görmüştür. Bu karşılıklı restleşme nedeniyle de arazide de durum Barzani aleyhine, bölge ülkeleri ve Türkmenler lehine  gelişmektedir. Kerkük'te Türkmenlerin ve Arapların referandumu boykot edecek olmaları, Türkmenlerin direneceklerini göstermeleri, Bağdat/İran destekli Haşdi Şabi'nin Kerkük'te Peşmergeye karşı pozisyon alması, Kerkük Valisinin görevden alınması ancak bunun tanınmadığın hem vali hem de Barzani yönetimince açıklanması nedeniyle oluşan siyasi boşluk Kerkük'te referandumun yapılmasını fiziken neredeyse imkansız hale getirmektedir. Dolayısıyla Kerkük'te şu anda oluşan askeri politik durum referandumunun yapılmasına izin vermeyecek durumdadır. Bu da Barzani'nin sadece mevcut yasal sınırları içinde yapacağı bir referandumu anlamsız hale getirecektir. Çünkü hep söylediğimiz gibi bu referandumun amacı bağımsızlık istendiğini göstermekten çok Kerkük ve diğer sözde tartışmalı toprakları Barzanistan ya da Kürdistan sınırlarına dahil etmektir. Bu nedenle Kerkük konusu bu referandumun ağırlık merkezini oluşturmaktadır. Onun içindir ki bütün gruplar aktörler orada pozisyon almakta üslenmektedir ve hatta ilk sıcak çatışmalar da orada yaşanmıştır.

Kerkük'ün dahil olmadığı bir bağımsızlık referandumu hem Barzani'nin kişisel siyasi hedeflerinden hem de bölge insanının büyük hedefleri olan bağımsız büyük Kürdistan hayalinden vazgeçmek zorunda kalmalarından başka birşey değildir. Çünkü Kerkük ile bağımsız bir Kürdistan'ın sürdürülebilmesi için gerekli ekonomik kaynağı sağlaması hedeflenmektedir. Bunun yanında bölge insanı üzerinde oluşturulan algı itibariyle "Kürtlerin Kudüs'ü" olarak sunulmaktadır. Bu anlamıyla da Kerkük Kürtler için etnik/dinsel açıdan kutsal bir sanal davayadönüştürülmüştür. Ancak Kerkük'ün bir Türk şehri olarak kurulduğu ve yüzlerce yıllık Türk kimliğini yok sayan, gerçeklere dayanmayan bir davadan sonuç almak mümkün olmayacak, Kerkük'ün gerçek sahipleri buna izin vermeyecektir.

Ayrıca IKBY meclisinde görüşülmüş ancak halk oyuna sunulamamış yani henüz yasallaşmamış taslak Kürt Bölgesel Yönetimi Anayasasında çizilen sınırlar içine edilmiş ve sözde Kürdistan'ın başkenti yapılması hedeflenen Kerkük'ün referanduma dahil edilemeyecek olması büyük Kürdistan hayalinin de suya düşeceğinin en önemli işareti olacaktır. Burada bağımsız bir Kürdistan kurulmasına açıktan destek veren tek ülke olan İsrail'in durumuyla hedeflenen Kürdistan arasındaki ilginç bir benzerliği de ifade etmekte fayda var. Bilindiği üzere İsrail Kudüs'ü kendi başkenti olarak ilan etmiş fakat BM ve uluslararası toplum Kudüs'ü değil Tel Aviv'i başkent olarak kabul etmiştir. IKBY de başkent olarak Erbil'i ilan etmiş ancak bahsedilen taslak anayasasında başkentin değiştirilebileceği ifadesi yazılmıştır. Bundan muradın birgün Kerkük'ün başkent olarak ilan edilmesidir. Barzani bir şekilde referandumu şimdi ya da ertelenmiş haliyle yapsa ve sonrasında da bağımsızlığı ilan edip Kerkük'ü başkent ilan etse İsrail ve Kudüs'ün durumuna düşmesi büyük ihtimaldir.

Barzani'nin pazarlık çıtasını çok yüksekte tutarak kendisine yapılan alternatif önerisini uygun ve yeterli görmemesi, karşısındaki cephenin genişlemesine ve tutumlarının sertleşmesine neden olmuştur. Daha önce sürekli ertelemeden bahseden ABD'den ilk defa referandumun iptal edilmesi sesleri gelmeye başlamış ve artık iptalden bahseder olmuştur. İran'ın en baştan buyana olan sert tutumu, sahada yapacaklarını (sınırın kapatılabileceği, anlaşmaların gözden geçirileceği vs) somut olarak açıklamasıyla devam etmiştir. Baştan buyana sanki Türkiye'yi ilgilendirmiyormuş gibi davranan Türk hükümeti, özellikle ABD'nin tavrını sertleştirmesiyle birlikte, referandumun Türkiye'nin ulusal güvenlik meselesi olduğu değerlendirmesine ulaşmış, 22 Eylül'de sert somut tedbirler açıklayacağını bildirmiştir. İngiltere ve Fransa gibi ülkeler de referandumun yapılmasını uygun görmediklerini açıklamak durumunda kalmıştır. İsrail ise bilinen pozisyonunu yani bağımsız Kürdistan'ı destekleyeceklerini bir kez daha açıklamış, hatta referandum etkinlerine destek olmak üzere IKBY'ye İsrail'den yetkililerin geldiği haberleri medyaya yansımıştır.

Rusya'dan siyasi destek ve Rus ruleti

Barzani, kendisinin ve makamının hiçbir yasal dayanağı olmadığı gibi referandum kararının da yasal dayanağının olmadığını, yapılacak bir referandumun uluslararası gözlemciler gözetiminde yapılmayacak olmasının referandumun ölü doğmasına yol açacağını, bölgesel ölçekte İran veya Türkiye, küresel ölçekte ABD veya Rusya'dan birinin tam desteğini almadan direnişini sürdüremeyeceğini, bağımsızlık yolunda ilerleyemeyeceğini çok iyi bilmektedir.

ABD, Türkiye ve diğer ülkelerin Barzani'nin referandum yapılacağını açıkladığı 07 Haziran'dan sonraki süreçte yumuşak bir tepki göstermesi bölgede bugün oluşan gergin ve yer yer çatışmalı ortamın oluşmasına neden olmuştur. Az sayıda uzmanın aylar öncesinden söylediği "referandumun bölgede çatışmalara yol açacağı öngörüsü ve Türkiye'nin güvenlik ve bekasıyla yakından ilgili olduğu tespiti" o zamanlar Türk hükümetince gerektiği gibi karşılık bulmamış, ancak ABD'nin son sert çıkışı sonrasında Türk hükümeti de rol kapma görüntüsü veren benzer sertlikte ve iç politika hesapları nedeniyle bir politika değişikliğini yapmak zorunda kalmıştır
Tabi bu arada şu noktayı akılda tutmakta fayda vardır. Görünürde Barzani tek başına kalmış, diğer tüm aktörler karşısında cephe almış gibi gözükmektedir. Bu görüntüye çok da kanmamak gerekir. Çünkü hiçbir güce dayanmayacak Barzani'nin böyle bir duruş sergilemesi pek de mümkün değildir. Aksine, acaba Barzani bu sözde tavizsiz duruşunu korurken dayandığı güç nedir sorusunun belki de cevabını içeren bir görüntü olabileceği fark edilmelidir. Örneğin, Rusya'nın bu cephe içinde pozisyon aldığını gösteren bir belirti yoktur. Evet, Rus yetkililer referandum konusunun Erbil-Bağdat diyaloguyla çözülmesi fikrini ifade eden standart açıklamalar yapmışlardı ancak daha ileri giden bir çıkışı olmamıştı. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, 20 Eylül'de Moskova’da düzenlenen basın toplantısında ülkesinin referanduma ilişkin tutumunun sorulması üzerine Rusya'nın bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünden yana olduğunu söyledi. Peskov, Rusya'nın referandum sonucunu tanıyıp tanımayacağı yönündeki sorunun karşısındaysa, şu an için bu konuda yorum yapmak istemediğini ifade etti.

Bununla birlikte Barzani'nin dörtlü heyetin kendisine sunulan öneriyi yetersiz gördüğünün açıklamadığı günlerde Rus şirketi Rosneft'in Barzani yönetimiyle bölgeden çıkan doğal gazın hem bölgesel yönetim sınırları içinde kullanımı hem de Türkiye üzerinden Avrupa'ya ihracı için boru hattı anlaşması imzalamaya hazırlandıklarını açıklaması Barzani'nin sırtını dayadığı güç Rusya mı şüphelerini kuvvetlendirecek bir gelişme olmuştur. Rusya'nın hem İran hem de Bağdat yönetimiyle karşılıklı çıkarlara dayanan iyi ilişkileri olduğu, referandum krizinin çözülmesinde Rusya'nın kritik bir rol üstlenebileceği de gözardı edilmemelidir.

Hodri meydan, yapabiliyorsan yap

Şu andaki aktörlerin pozisyonları dikkate alındığında belki de yapılması gereken husus Barzani'ye "haydi hodri meydan, eğer yapabiliyorsan referandumu yap" restinin çekilmesidir. Tabi ki Kerkük'ü içermeyen öyle veya böyle yapılacak bir referandumun da kritik etkileri olacaktır. O bölgede yaşayan gruplar arasındaki düşmanlıkların daha da artması ve çatışmaların yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Ancak, Barzani Kerkük'ü içine almayan, hiç bir somut sonuç getirmeyecek referandumu yapmak istemeyecektir. Böylece Barzani'nin bir süredir sanki söyledikleri mutlaka yapılması gereken bir güç merkeziymiş şeklinde oluşturduğu algının boş olduğu ortaya çıkacaktır. Barzani kaybedecektir. Bu şartlarda Barzani direnişini devam ettirecek olursa intihar etmeyi seçmiş demektir. Her ne kadar referandum krizinin en kritik günlerinde açıklanan Rusya-IKBY doğal gaz boru hattı anlaşmasının enerji ve ekonomik getirisinin hemen yansımayacağı bilinmesine rağmen referandum sürecinde Barzani'ye yönelik önemli bir siyasi destek anlamına geldiğini ve belki de Barzani'yi sert duruşa iten ve tabiri yerindeyse Barzani'yi Rus Ruleti oynamaya yönelten bir etken olduğu görülmelidir.

Her ne kadar Rusya gibi bir ülkeden önemli bir siyasi destek almış olan Barzani'nin Rus ruletine devam etmemesi ve ABD liderliğindeki dörtlü grubun önerisini ya da onun güncellenmiş halini, ki Türkiye-Fransa-BM öncüğünde yeni bir öneri hazırlandığı da konuşulmaktadır, kabul etmesi beklenebilir. Çünkü Rus ruleti Barzani'nin Kerkük'ü tamamen kaybetmesine yol açabilecektir ve Barzani'nin kendileri için intihar anlamına gelecek Kerkük'süz bir çözümü kabul etmesi mümkün değildir. Çünkü ABD'nin referandumun bu haliyle meşru olmadığını gündeme getirmesi ve hatta iptal edilmesinden bahsetmeye başlaması, iptal talebin dillendiren ülke ve kuruluşların sayısının artması,  Barzani'ye aklını başına topla mesajıdır ve Barzani'nin uluslararası camianın önerdiği alternatifi kabul et dayatmasıdır. Son 24 saatte gelen bilgiler bile Barzani'nin belli şartları içeren bir anlaşmayla referandumu ertelemeyi kabul edeceği olasılığının arttığını göstermektedir. Ancak Barzani'nin Rusya'nın açıktan görülmeyen siyasi desteğinin etkisinde kalması ve referandumu yapmakta ısrar etmesi sürpriz sayılmamalıdır.

IKBY'nin garantörü olmak ve Kürdistan'ı Türkiye'ye kurdurmak

Barzani'nin referandumun ertelenmesini kabul etmesi birçok medyada yer aldığı gibi geri adım falan değildir.Aksine,Barzani'ye önerilen ve uluslararası meşruiyetin kapısını aralayarak bağımsızlığın önünü açacak erteleme alternatifi Barzani'yi uçurumun kenarından alacağı gibi gerçekten bir güç merkezi olarak yeniden doğması ve bağımsızlık hayalinin gerçekleşme garantisi olacaktır.
  Böyle bir sonuç tam da Barzani'nin istediği gibidir ve Barzani'nin "şartlı tuzağının" hayat bulmasıdır. Bu durum bölgeye yönelik küresel hedefleri olan bölge dışı aktörlerin işine gelebilir. Ancak bölge ülkeleri İran, Irak, Suriye ve Türkiye için tek doğru seçenek referandum seçeneğinin tamamen ortadan kaldırılması yani yaptırılmaması ve uluslararası camianın Barzani'ye güvence verecek herhangi bir anlaşma metininin hayata geçirilmemesidir.

Bu bağlamda Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun IKBY'ye alternatif öneri verilmesine yönelik yeni çalışmaya katılmakta çok istekli davranması ve hatta Türkiye'nin IKBY'nin anayasal çıkarlarının garantörü olabileceğini açıklaması ta en baştan buyana yanlışlarla dolu Suriye-Irak-IKBY politikasına eklenen yeni halkalar olacaktır. Ve Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik tehditler artarak devam edecektir. Çünkü referandumu erteleme adına IKBY'nin bağımsızlığının önünü açacak, Barzani'ye meşruiyet sağlayacak uluslararası bir belgeyi desteklemek ve bu belge çerçevesinde IKBY'nin garantörü olmak IKBY'ye abilik yapmak, haklarını koruyup kollamak değil çok açıkça bağımsız Kürdistan'ı kendi ellerimizle kurup başımıza bela etmekten başka bir şey değildir.



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder