6 Şubat 2021 Cumartesi

İŞARET FİŞEĞİ - 2

İŞARET FİŞEĞİ - 2 



[Turkish Forum - eturkiyeyiz.biz] 

İngilizler'in  ;
İş üstünde yakaladığı " birilerini " , sert biçimde uyarırken standart ve sokak dili slang grubuna giren , cümlesi şöyle ;
." What You Are Selling I'm Not Buying ."
.  Bizim Matematik Türkçe'de de tıpkısı var.
   Matematik cimrinin Allâhıdır.
   Lâga luga yapmaz , asla uzatmaz .
   Çekiç misali çakar her ne anlatacaksa..
. Bu İngiliz Slangini Bizim Türkçe TEK kelimeye indirger ;
. " YEMEZLER ! "
. Ya Büyük Kaptan yaa !
. Sen de bazan , gırgırına da olsa , YE birilerinin dolmalarını 
. Diicem , ama , senden adam da top da geçemiyor.
Santrahaf mıydın Parlak Futbolculuk Döneminde :))
T.C. Burhan

31 Oca 2021 tarihinde 17:21 saatinde, naci kaptan <cumhuri...@gmail.com> şunları yazdı:

Saygın Arkadaşlar,

Bir konuyu yeterince açık yazmadığımı görüş ve yazılarına değer verdiğim 
kalemdaşımdan eleştirili geri dönüş nedeniyle açıklama yapmak gereği duydum.
Evet CHP kuruluş ilkelerinden saptırılmıştır.
6 ok umdelerinin içi kısmen boşaltılmıştır.
Parti Kemalizm ilkelerinden sapmıştır.
Bu dönüşüm Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun yönetiminde gerçekleşmiştir.

Ve Hatta;

Şahsen kendi adıma Deniz Baykal ve Kılıçdaroğlu'na 
derin kırgınlık ve öfkem vardır;
Deniz Baykal gizli olduğu söylenen mutabakatla  Erdoğan'a,
siyaset yolunu açmış ve Emperyalizm taşaronluğuna olanak yaratmıştır.
Bugünün AKP'sinin temelinde Baykal'ın günahı vardır.

Kemal Kılıçdaroğlu ise;

Partiyi genlerinden uzaklaştırmakla kalmamış,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde parti yönetimine danışmadan, bilgi vermeden,
Bahçeli'nin telkinleriyle Erdoğan'ın tuzağına düşmüş ve
Ekmelettin İhsanoğlu'nu aday göstermiş, parti tabanını küstürmüş,
Oy vermeye gidecek olan seçmenini sandıktan uzaklaştırmıştır.
Hatta son cumhurbaşkanı seçiminde Abdullah Gül'ü aday göstermek isteği
Sayın Meral Şener'in karşı çıkmasıyla önlenmiştir.
Bu nedenle Kılıçdaroğlu'na güvenim yoktur.

Fakat;

CHP bir kurum ve Köklü bir partidir.
Kılıçdaroğlu ise geçicidir. 
Kılıçdaroğlu'na kızarak CHP'yi cezalandırmak ise mantıklı değildir.
Bilindiği gibi çok karanlık, tehlikelerle dolu bir süreç içindeyiz.
Milli mutabakat, iktidar tarafından parçalanmak isteniyor.
Birliğin zırhında delikler açılıyor, çatlaklar yaratılıyor.
Muhalefet partilerinin başkanı, miletvekilleri faşist saldırılara uğruyor.
İktidar kendisine bağlı özel silahlı yasal görünümlü birlikler oluşturuyor.
Linç girişimi oluyor, öldüresiye dövülüyor ve iktidar ise sessiz!!!
TSK'nın ağır silahlarının emniyete devir yasaları çıkıyor.
Kamu yönetimi Devletten kopartıldı ve iktidarın vesayeti altına girdi.
Valiler, kaymakamlar siyasi toplantılarda iktidara methiyeler düzüyor.
Jandarma komutanı ülkü ocaklarına gidip plaket veriyor...
Bu olgular altında ben, sen, biz ...
Bindiğimiz dalı kesmeyelim.
Ayağımıza kurşun sıkmayalım.
Eleştirilerimizi kendimize değil, 
hergün yaşadığımız yolsuzluklara,
iktidarın dış ve iç politikalarına yönlendirmeliyiz.
Demokrasiye, çağdaşlığa, Aydınlanmaya,
Laik Cumhuriyete gidebilmek için,
CHP'ye - İYİ Partiye - Saadet Partisine,
Babacan'ın , Davutoğlu'nun yeni partilerine,
ve hatta yargılardan arınarak HDP'ye  gerek vardır.
Tüm bu partilerin birlik oluşturması gereklidir.
Çünkü 2023 seçimi adil olmayacaktır.
İktidar Devletin gücünü sınırsız ve acımasızca kullanacaktır.
Bu otokratik baskıları ancak güçlü demokratik bir beraberlikle aşabiliriz.
Seçim sonrası Türkiye ivedi olarak PARLAMENTER sisteme dönmeli,
Anayasa ve demokrasi çağdaş yaşama uygun şekillendirilmelidir.
Aydınlık Günler yaklaşıyor.

Saygılarımla
Naci Kaptan

***
On 31.01.2021 15:32:11, Mustafa Atac <ata...@yahoo.com> wrote:

Degerli Dostlar,

CHP lideri ve yonetimindeki bazi Vekillerin yetersizlikleri ile yasanan sorunlar belli olup bunlari dile getiriyoruz.
Eminim ki Kilicdaroglu da bu cadre ile hedge varamayacagini gorecek ve liyakatli kadrolari bir an once kuracak, bunu yapmazsa da gidecektir.
AKP Genel Baskaninin, yaratmis oldugu sorunlardan cikmasi ve bunlara bu dusunce yapisi ve capsiz kadrolari ile cozum bulmasi mumkun degildir.
Gidecegini kendisi de biliyor ancak tum totaliter regime yoneticileri gibi , o da heap verse korkusu ile gitmeyi kesinlikle kabul etmeyecektir.
Her turlu baski, siddet, santaj ve tehdit ile sindirmeye calistigi ve akli sira “Ataturk’un Partisini kapattim” deme gibi tedavisi imkansiz bir rahatsizligin belirtilerini gosteren Erdogan, CHP dusmanligindaki cesaretini, malesef zayif gordugu muhalefetten almaktadir.
Sayin Celik’in dile getirmis oldugu konulari ve fazlasini Sayin Kaptan defalarca islemis ve paylasmistir.
Her iki degerli dostun gorusleri, basimiza musallat olan bu beladan kurtulma uzerinedir.
Her gun daha buyuyen sorunlarimiz hepimizin sinirlerini gerdi!
Yorulduk ve gorev bekledigimiz muhalefet malesef bizleri hayal kirikligina ugratti!
Ancak, gun kenetlenme, birbirimize anlayisla ve olumlu bakis ile yaklasma gunudur!
Farkli goruslerimiz olabilir ancak bunlari ATATURK hosgorusu ve dusunce yapisi icinde degerlendirmemiz gerekmektedir.
Birbirimize nasil destek olur, anlar ve birlikte hareket ederiz konusuna sahip cikmaliyiz.
CHP, buyuk bir mirastir.
Korunmasi ve yasatilmasi gerekmektedir.
Yetersiz ve nedenlerini bilmedigimiz bir tutuk yapidaki bir Genel Baskan ve cevresinde de siyasetten gecinmeci bir dar guru bulunmaktadir.
Bunlarin degismesi, CHP nin kurulus ve ideologic ayarlarina donmesi gerekmektedir.
Bunu da omuz omuza bizler yapacagiz.
Yasamak bir agac gibi tek ve hur (kendi ozgun fikirlerimiz) ve bir Orman gibi kardescesine (birlikteligimiz) 
Iyi hafta sonu dileklerimle
Mustafa.
,,,

On Jan 30, 2021, at 10:03 PM, 
Süleyman Çelik <scel...@gmail.com> wrote:

Sayın Kaptan, " Laik Demokratik , çağdaş Cumhuriyet'in otokrasi tramvayında son sürat İslam Devletine doğru yol alıyor" olmasından, Kılıçdaroğlu'nun rahatsız olduğunu belirten tek bir söz ettiğini hiç duydunuz mu? 

Çünkü ona göre hala laiklik tehlikede değil, Y-CHP'de 1930'ların, yani Atatürk'ün CHP'si değil!...

Ayasofya'nın açılışına bir tek laf etmediği gibi,  minberinden Atatürk'e "nankör" diyen, nankör Diyanet Başkanı'na bir tek laf ettiğini duydunuz mu?
Türkçe ezan tartışması çıktığında Atatürk'e hakaret eden Erdoğan'a bir tek söz etti mi, yoksa konunun üstünü örtmeye mi çalıştı?

Meral Akşener, parti içi rahatsızlığı olan Ümit Özdağ ile bir araya geldi, sıkıntılarını gidermeye, onu ikna etmeye çalıştı. Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce ile böyle bir görüşme yaptı mı, yoksa son Kurultay'da olduğu gibi, onu dışlayarak istifaya mı zorladı. En son ne dedi? "Parti kurmak serbest, isteyen parti kurabilir" diyerek güle güle mi dedi?

Mehmet Ali Çelebi, uzun süredir partideki bu gidişi önlemek için çırpınıyor, bunun rahatsızlıklarını giderecek en küçük bir adım attı mı, yoksa kapıyı mı gösterdi?
Son olarak 

HALA KILIÇDAROĞLU İLE BİR YERE VARILABİLECEĞİNE İNANIYOR MUSUNUZ?

Saygılarımla...

Prof. Dr. Süleyman Çelik
 
***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder