12 Ekim 2014 Pazar

Siyaset Ve Demokrasi Üstüne

 
Siyaset Ve Demokrasi Üstüne

21 Mayıs 2013 
Cazim Gürbüz

Siyaset ve Demokrasi…

Bu iki kavramı çok kullanıyor Türk halkı ve siyasetçisi… İçeriğini, anlam derinliğini bilmeden, bu kavramlara yeni anlam ve katkılar koymadan kullanıyor… Böyle kullanılınca da içi boşalıyor, koflaşıyor, sıradanlaşıyor hatta bayağılaşıyor bu kavramlar.

Biz HEPAR’lılar, her konuda bilgili, ilgili, düzeyli ve derinlikli, olmaya mecburuz. Böyle olursak iddia sahibi oluruz, farklı oluruz, özgün oluruz.

Bu yazıda, bu iki kavram hakkında; devlet adamları, yazarlar, bilgeler ve bilginlerin neler dediklerini aktaracağım. Bir arı özeni ve çabasıyla bunlardan öz devşirenler, siyaset ve demokrasi balını iyi yaparlar.

Hadi okuyalım bu niyet ve cehtle:
“Dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan milletler arasında demokrat doğan biricik millet Türklerdir.” Atatürk

“Demokrasi insan ırkının ümididir” Atatürk

“Kültür ve ekonomi her türlü siyasete yön veren temel esaslardır” Atatürk

“Her halde uygar ve demokrat memleketlere partiler gereklidir. Partiler milletlerin siyasi kökleridir” Atatürk

“İktidarda olmak önemli değildir, itibarda olmak önemlidir.” İsmet İnönü

“Siyaset ve yönetimde en zararlı şey, millet ve toplum içinde telâfisi zor olan felâket, yarım bilgili insanların yetki sahibi olmasıdır” İsmet İnönü

“Muhalefette tasvip olmaz.” İsmet İnönü

“Siyasal partiler sınıfta kalınca demokrasi de kötürüm olur” Osman Pamukoğlu

“Seçim yoluyla bir büyük adam bulup çıkarmak, bir iğnenin gözünden deveyi geçirmek kadar zordur.” Osman Pamukoğlu

“Biz siyaseti vatan aşkı olarak biliriz” Osman Pamukoğlu

“İnsanlar iki şeyi tam beceremediler, fakat daha iyisini de bulamadılar. Evlilik ve demokrasi” Osman Pamukoğlu

“Politikacı seçimi, devlet adamı gelecek kuşakları belirler” Osman Pamukoğlu

“Siyaset, kuralsız bir oyundur.” İlham Aliyev

“Kötü yöneticiler, oy vermeğe gitmeyen iyi yurttaşlar tarafından seçilirler.” George Nathan

“Demokrasi berbat bir rejimdir ama rejimlerin en az berbat olanıdır” Churchill

“1 kişinin 99 kişi üzerinde egemen olduğu rejime monarşi, 10 kişinin 90 kişi üzerinde egemen olanına oligarşi ama 51 kişi 49 kişi üzerinde egemense ona demokrasi diyorlar” Tolstoy

“Değişmeyen kanaatimiz odur ki, memleket ve demokratik rejim için en büyük tehlike, kopmuş mayınlar gibi siyaset sahnesinde dolaşan, ikbal ve menfaat arayan inançsızlardır.” Osman Bölükbaşı

“İnsanlar siyasette ya korkacak ya da umacaktır. Siyasette korkutacak kuvveti, dağıtacak nimeti olmayanların ihanete uğraması kaçınılmazdır.” Osman Bölükbaşı

“Ben siyasette hep gönlümün türküsünü söyledim.” Osman Bölükbaşı

“Siyasi partilerde iç tartışma bir sünnet, dayanışma farz olarak kabul edilmelidir.” Osman Bölükbaşı

“Siyasete silah sokmakla, sınırdan Moskof Askeri sokmak arasında hiçbir fark yoktur.” Osman Bölükbaşı

“Bir dâvâ ki dâvâcısı, şâhidi, savcısı, hâkimi iktidardır. Hayır beklenir mi böyle gecenin seherinden?” Osman Bölükbaşı

“İmama değil, imana bağlı bir demokratım.” Osman Bölükbaşı

“İnsanlar daima tenkitten şikâyet ederler. Hiçbir zaman dalkavukluktan şikâyet edilmemiştir. Bir ülkeyi tenkit değil, dalkavukluk batırır.” Osman Bölükbaşı

“Mücadelemiz her ne pahasına olursa olsun, siyasi kazanç mücadelesi değil, ahlâk ve fazilet mücadelesidir. Bu mücadelenin karakteri yıkıcı değil, yapıcı olmaktır. Bu şerefli mücadeleye Türk milletini davet ederim.” Alparslan Türkeş

“Zamanı gelmiş fikri, zamanı gelmiş kişiyi tutamazsınız. Çıkar ortaya.” Süleyman Demirel

“Siyasette 24 saat uzun bir zamandır” Süleyman Demirel

“İlkin kendinizi anlayabilmelisiniz ki başkalarını da anlayabilesiniz. Kendini ve başkalarını anlamadan da siyasette bir işe yaranamaz.” Bülent Ecevit

“Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır.” Eflatun

“Siyaset yalancı pehlivan üreten bir fideliktir. Ya da mermer ve tunç yerine mukavvadan heykeller yapılan bir atölye, balmumundan garip ve biçimsiz karnaval kuklaları yetiştiren bir imalathanedir. Arada bir büyük adam da karışır içlerine.” Refik Halit Karay

“Demokrasi, halkın yarıdan fazlasının, zamanın yarıdan çoğunda haklı olduğu üzerinde süregelen bir şüphedir.” E.B. White

“Halkın halk tarafından yönetildiğini söylemek, hiçbir şey söylememektir.” Maurice Duverger

“Tarih dehlizine girmeden siyaset tahlili yapılamaz.” Yahya Kemal Beyatlı

“Halk en az anladığına, en kuvvetle inanır.” Cenap Şahabettin

“Muvafıklar, muhalifler siyaset salatasında zeytinyağı ile sirke gibidirler, biri eksik olursa salatanın tadı kaçar.” Cenap Şahabettin

“Bizde post elden gider, post kavgası bitmez.” Cenap Şahabettin

“Biz işlerimizin başına, ona talip olanı ya da ihtiraslı kimseleri getirmeyiz.” Hadis

“Politika anarşiyle despotluk arasında sürekli yenilenen yanılsamalarla canlandırılan bir geliş-gidiştir.” Einstein

“Parti bizim ortak aklımızdır. Bütün üyelerin akıllarının toplamından bin kerre daha büyük akıldır parti. Mücadeleyle geçen yıllar içinde oluşmuş deneyimden, birikimden; bunların sentezinden oluşan bir bütünlük. O yüzdendir ki, parti bireylerden, gruplardan daime çoğunu bilir.” Hasan Yalçın

“Emperyalizmin siyaset felsefesi; tarih bilimine karşı ‘tarih bitti’ tezini, sınıf bilinci yerine kimlikleri ve cemaatleri, modernleşme yerine dinselleştirmeyi, ulusların kaderini tayin hakkı yerine kültürleri, bilimsel belirlenim yerine bilinemezciliği geçirdi.” Bayram Kaya

“İktidar ifsad eder, mutlak iktidar, mutlaka ifsad eder.” Lord Acton (İngiliz Siyasetbilimci)

“Onlarınkinden daha iyi bir yönetim getiremeyecekseniz, yöneticilerinizi alaşağı etmeyiniz.” İmam-ı Âzam Ebu Hanife

“Diktatörlüğü istibdadı, demokrasiyi müsamahası yıkar.” Arif Nihat Asya

“Olgun bir erkek iki konuda asla telaş göstermemeli… Birincisi siyasette fikir beyanı, ikincisi eşinin hamilelik hâli…” Dr.Reşit Galip (Adnan Menderes’e demiş)

“Her zaman sıradan ve bayağı bir adam olan yüzsüz, yalancı biri, bilgisiz bir halk içinde tapınılacak konuma gelebilir. Ancak, aynı kimse aydınlatılmış bilgili bir halk tarafından sadece bir aşağılanma konusudur.” Cesare Beccaria

“Politika, iyi yönetmek ve insanların değişmez duygularını birlikte yaşatmak sanatından başka bir şey değildir.” Cesare Beccaria

“Siyasette duygusallığa yer yoktur” Bismark

“Güç ve iktidarın sadakası insaftır.” Hazreti Ali

“Bir devletin başına küçük adamlar geçebiliyorsa, bu durum o devletin yıkılacağına işarettir.” Hazreti Ali

“Vatandaşın fikri, milli sermayenin en değerlisidir. Düşünüp de konuşmayanlar, düşündüklerini söyleyemeyenler bu milli sermayenin kendi kafalarındaki parçasını onun sahibi olan cemiyete vermeden çürütmeye mahkûm etmiş olur.” Recep Peker

“Siyaset işlerinde maharet ancak tecrübe ile olur. Her şeyi tecrübe etmeye ne insan ömrü ne de asrın tecrübesi yeterli değildir. Arif olanlar her şeyi nefsinde tecrübeye kalkışmayarak, içi ibret, nasihat ve tecrübelerle dolu olan bir tarih okurlar.” Ahmet Cevdet Paşa

“Siyasetin kanı satvet (ezici güç), dini servettir” Mehmet Akif

“Demokrasi fahişeliğe götürür” Humeynî

“Siyasette hep beklemedik gelişmeleri beklemek gerek” Margaret Thatcher

“Politika asla bir fikir işi değil, bir sinir işidir” Gürbüz Azak

“Gerçek iktidar insanlar üzerinde değil, yürekler üzerinde kurulur” Şeyh Bedrettin

“Sanatın bünyesinde eriyen bir siyaset… Evet bunu her sanatçı yapar. Ama siyasetin içinde bir sanat, buna aklım yatmıyor! Bunu yapanlar var, fakat biz buna göre hazırlanmamışız.” Bedri Rahmi Eyüboğlu

“Politika ve ahlakı farklı ele alanlar, her ikisini de anlayamazlar” Jean Jacques Rousseau

“Demokrasi iyi bir şeydir, ancak doğru sonuçlar ürettiği sürece” Chomsky
http://hepar.org.tr/siyaset-ve-demokrasi-ustune.aspx

HERKESTEN KORKAN, HERKESİ VURUR

HERKESTEN KORKAN, HERKESİ VURUR

HERKESTEN KORKAN, HERKESİ VURUR



Ülkede olup bitenlere ve konuşulanlara bakınca ünlü filozoflardan birinin sözü akla geliyor! “Konuşan bir sığırcıksa gülerim, ama bir kartalsa seve seve dinlerim…
Tırsi ise, dizeleriyle hepsini özetliyor : “Pek iridir karpuzu bizim bostanların, mevsiminde langanın boylu hıyarını görmüşüz.” halk da, hem filozoftan hem de şairden az değildir, bunları tariften: “Vermeyince mabut, ne yapsın kel mamut.”
Tüm yaşam devirlerinde her şey insanın tabiatı ile başlar, insanın tabiatıyla biter, çöker ve yok olur: Kelimesi kelimesine yalancılar, metodik salaklar, zihin fukaraları, ruhsal olarak sakatlanmışlar, düzenbazlıkta Deccalı aratmayanlar, şeref ve onuru mezat malı sananlar, nankörlük yapmak için doğanlar, rezil rüsvada ar damarı çatlamadan çıkanlar, bilmediklerini bilmeyen ukalalar, ne duyarsa satan tellallar, emperyalizmin adamları, boyun eğme yetenekleri gelişmişler, ikiyüzlü zamane uşakları, bağımsızlığa kasteden tufeyliler, cahilliğin etkisiyle sağduyusunu kaybedenler her zaman, her coğrafyada, her toplumda var oldular ve olmaya devam ediyorlar…
Ama doğa o kadar adil ve dürüstür ki, hemen farklı olanları bunların karşısına koymuştur: Odundan kafaları yarmaya hevesliler, kimsenin muma çeviremeyeceği demir yaradılışlılar, ülkesine saygısızlığa dayanamayanlar, bozguna uğratmayı seven tepelemeciler, bağımsızlığı baş tacı edenler, put kırıcılar ve şövalyeciler, içinde bir volkanın gücü olanlar, kendisini bir dişi kaplanın doğurduğuna inananlar, yol nereye götürürse diyerek gözü kara ileri atılanlar, biz manda mıyız ki, mandacılar bizi yönetsin diyenler bugün de var…
Bir de matematiğe bakalım : Logosu ampul olan bu parti (ki bizim milletin hiçbir değer ve erdemine uymaz) 12 haziran 2011 seçimlerinde kaç oy aldı? 21 milyon.Kaç kişi oy kullandı? 46 milyon. Kaç kişi oylamaya gitmedi? 8 milyon. Yani bir tarafta küsuratı ile 22 milyon oy, diğer tarafta da 34 milyon yurttaş var. Şunların, sanki bütün ülkenin oyunu almışlar gibi çalımına söylenecek sözler, bu metnin sınırlarına sığmaz…
Buna rağmen söylemleri, tüm faaliyetleri, olup biten her şey, korkularının, kendilerine güvensizliğin daniskası. Bu zihin ve ruh, onları kaçınılmaz sona getirecek, daha çok hata, daha çok despotluk, daha çok sansür, daha çok ABD yardakçılığı bunları tuz buz edecek ve bu söylemlerimi kısa zamanda herkes görecek…
Tek şansları ve en büyük talihleri, karşılarında bunlara el ense çekecek yetenekte bir pehlivan olmayışıdır. Bu, Türk Milleti’ nin en azından bu dönemde, talihsizliğidir. Bırakın bir çift sarmayı, tilki kuyruğu gibi zeki bir güreş oyunu bile bunları tepetaklak etmeye yeter de artar. Zeki bir diplomasiyle bunların dayısı ABD ile bağlarının kopartılması işten bile değildir ama nasıl? İşte meclistekiler! Mal ortada…
Demokrasileri tehlikeye ve zayıf duruma düşüren sebep, ona karşı olanların varlığı değildir. Tehlike, kişisel davranışlardaki tutarsızlıklar, kurumlardaki gelgitler, yabancı dış otoritelere ve yönetimde olanlara boyun eğmekten gelmektedir.
Savsaklama ile korkaklık arasında gidip gelenler, çocuklarına onurlu bir gelecek veremezler…
Türk Gençliği, son 15 günde, ulusu yalanlarla zehirleyenlerin balonunu patlatmıştır…

http://hepar.org.tr/herkesten-korkan-herkesi-vurur.aspx

İŞBİRLİKÇİ DEDİĞİN BÖYLE OLUR!.

İŞBİRLİKÇİ DEDİĞİN BÖYLE OLUR!.

15 Ocak 2014  
isbirlikci_dedigin

Türkiye Cumhuriyeti Devletine her yıl milyonlarca liraya mal olan ada tahsisli terörist başı, ülkede olup bitenlerden kusur kalır mı? mevcut hükümetin işbirlikçi kankası ne zaman AKP sıkıntıya düşse, hemen yanı başında, destek ve himmete hazır..

Gezi olaylarının başlangıcında PKK’nın şehir militanları ve BDP’de meydanlardaydı. Adadaki talimat vermekte gecikmedi; “Gezi protestoları AKP’ye karşı yapılan bir darbedir” diyerek hepsini meydandan çekti..

17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonun ilk günlerinde bebek katilinin giden heyete ders verir gibi bir fotoğrafı basına ulaştırıldı. (Güya son hali buymuş. Sanki çok lazımdı.) Bu fotoğrafın hükümet adına gidenler tarafından çekildiği ortadaydı ve çok önce çekilmişti. Neden yolsuzluk operasyonu ile birlikte yayınlanmasına ihtiyaç duyulmuştu? Akılları sıra dikkati, bebek katilinin fotoğrafıyla başka tarafa çekmek istiyorlardı. Birinci fotoğraf silik çıkmış diye birkaç gün sonra ikinci kez yayınladılar!. Yolsuzluk ve rüşvetten suçüstü yakalananlar, Nasrettin hocanın göle maya çalması gibi, belki tutarsa diye 40.000 kişinin katilinin fotoğrafına sarıldılar. Yaptıkları basit, sıradan ve bayattı, tutmadı..

Bununla da bitmedi! Bebek katilinin 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili beyanlarına da ihtiyaç vardı, işbirlikçiliğini başka nasıl kanıtlayabilsin ki? Dünya ile hiçbir iletişim ve haberleşme imkanı yokken bülbül, kendisine öğretildiği gibi, giden heyete şakıdı: “ Yolsuzluk operasyonu hükümete yapılmış darbedir. Hükümeti devirmek istiyorlar. Yapanlar da Londra merkezli bir sermaye grubu, Yahudi lobisi, Chicago’daki sermaye grubu ve Utah’daki akademi. Bunlar hükümeti devirmek isteyen paralel devletin arkasındalar…” Sanırsınız ki, bütün dünyanın haber alma servisleri 24 saat buna rapor yetiştiriyorlar!. Üstelik 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu “ çözüm sürecine darbeymiş.” Tut ve istediğin yerden yak!.

Ve “30 Mart yerel seçimlerine kadar bekleyecekmiş”, (işbirliği sözleşmesine göre) ciyaklamaya devam ederek: “Sonra herkes tedbirini alacak.” diyor. Bunun türkçesi şudur: “Dediklerimi yaptınız yaptınız, yapmadınız ben size dünyanın kaç bucak olduğunu gösteririm.”

Yazıklar olsun!..

TEK UMUT TEK YOL HEPAR

Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı

http://hepar.org.tr/isbirlikci-dedigin-boyle-olur.aspx

..

ANKARA’DA HAKİMLER VAR!.

ANKARA’DA HAKİMLER VAR!.

23 Ocak 2014  
Recep Tayyip Erdoğan’ın, Genel Başkanımız Osman Pamukoğlu hakkında kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle açmış olduğu 50.000 liralık tazminat davası, mahkeme tarafından reddedilmiş ve davayı kaybetmiştir..

Genel Başkanımızın 26.06.2013 tarihinde kaleme aldığı, davaya konu olan makale aşağıdadır:

 < DİLENCİ VE MAL!.

Din sömürgeni ve din pazarlamacıları, mal pazarlamada; yamyam köyüne dalarak, ortalığı altına üstüne getiren filden farksızlar. Korku, panik, güvensizlik, çaresizlik ile ne yaptığını bilememe dahil, ne isterseniz var! Buna Anadolu’da “ üç buçuk atma” denir..

Dilenci, kendini başkalarına acındırarak, yalvarıp yakararak, mağdur olduğunu söyleyerek bahşiş almaya kalkandır. İnsanlar dilenciye ne kadar acırsa, dilenci de o kadar kazanır. On yılı aşkın bir süredir, Türkiye’nin başında da bir siyasi dilenci var..

Saman ekmeği neslinden geldiği için, Gezi Parkı eylemlerini anlayabilmek bir yana, 4 kişinin öldüğü, 13 kişinin gözünü kaybettiği 60’ı ağır, 8 bine yakın insanın yaralandığı olaylarda “ emri ben verdim” diyecek kadar da aymaz. Günü geldiğinde bunun hesabını vereceğini bile kavramaktan aciz..

Vicdan sahibi her insanın utanç ve vicdan azabı duyacağı bu olaylarda, bırakın vicdanı, toplumu hızla daha da bölüyor ve kutuplaştırıyor..

O şehirden bu şehire toplama kalabalıklarla kendini tatmin etmeye çalışıyor ve ne kadar olmamış olay varsa, demagoji yaparak, halka dini söylemlerle nifak sokarak kin ve nefreti körüklüyor. Bunun Anayasa ve ceza yasalarındaki karşılığı, bölücülüktür. Ve bu suçu, Başbakan sıfatı altında işliyor..

Görüntüsü, hal ve hareketleri ile söylemleriyle, duvara toslamış kamyondan düşmüş bir un çuvalından farksız..

Batı bunları, Ortadoğu’daki çıkarlarının bekçiliğini yapması için destekledi ve olup bitenlere şimdiye kadar göz yumdu, ama artık ipini çekti ve yavaş

yavaşta sıkacaktır. Suriye meselesinde maskeler kullanarak mezhepçilik yaptılar. İsyancıları eğittiler, silahlandırdılar, lojistik destek sağladılar ve binlerce kişinin ölümüne sebebiyet verdiler. Ceylanpınar’da dört, Cilve gözünde yirmi sekiz, Reyhanlı’da elli dört vatandaşımız öldü. Yüzlerce kişi organlarını kaybetti, iki savaş uçağı pisi pisine düştü ve pilotları şehit oldu. Adam gibi bir ülkede hükümetin derhal istifa etmesi gereken bu hadiselerde hiçbir şey umurlarında bile değil. Üstelik; şu lafa bakın: Reyhanlı’da elli dört Sünni vatandaşımız şehit olmuştur, diyecek kadar da aleni bölücülük yapıyor..

Mal, canlı veya cansız ticari nesneye denir. Malın bir sahibi vardır ve dünyanın her yerinde mal sahibi “ benim malım” der. Şu hale bakar mısınız?.

“Benim milletvekilim, benim valim, benim polisim, benim savcım, benim partilim” iğneden ipliğe, aklıma ne gelirse, bu malın sahibi benim diyor. Toprak düzeninde böyledir, yanaşmalar dahil kahyanın gözünde her şey maldır. Mal yerine konulanlar ne yapıyor derseniz! Hiçbir şey. Mal ne yapabilir ki…

Gelelim şu, Türkiye’yi aşama aşama bölünmeye götüren adıma. “ Çözüm süreci” diye yutturulan, sonunda da vahim bir şekilde sonu gelecek olan PKK meselesine.. Önce şunu herkes kafasına sokmalı, PKK çekilmez, gelir gider. Grupların bir bölümünü de kritik bölgelerde bırakır. Nitekim birkaç gün önce de Bitlis’te 2 mühendisi kaçırdı. Yüksekova bölgesindeki ikiyaka dağları üzerinde uçan bir helikoptere de ateş açtı. Bu PKK’nın İki yaka dağlarının üzerinde bulunan (3800m) Hisar Yaylasındaki yazlık ve kışlık kampta halen tam kadro bulundukları ve çekilmediklerinin kesin kanıtıdır. İkiyaka’nın güneyi Irak topraklarıdır. İsterse 5-6 saatte Irak’a gidebilirler. Niye gitsinler ki? Genelkurmay açıklamasına bak ve acı! “Helikopter bir kaçış manevrasıyla bölgeden uzaklaşmış!” geçen haftada ateş açan PKK’lıların üzerine giden kobra için “meşru müdafaa yapmıştır” demişlerdi. Vah evladım vah! Günü geldiğinde sorumlular olarak, bakalım kendinizi nasıl savunacaksınız?. Devam edin devam edin! Münferit gibi görünen bu olaylarda PKK “ ben buradayım, sana hatırlatırım” demek istiyor..

Mevcut hükümetin başı ve yanaşmaları esas perişanlığı ve felaketlerini PKK ile yürüttükleri acz ve teslimiyet faaliyetlerinden yaşayacaklar. PKK, siyasi amaçları tam gerçekleşmeden ne silah bırakır, ne de eylemden vazgeçer. Siyasi istekleri çok net ve keskin.. Mesele öyle sıradan safların ve ahmakların sandığı gibi, temel hak ve özgürlükler de bitmez..

Diyarbakır’da İmralı fırıldağının talimatıyla konferanslar düzenleniyor; “Kuzey Kürdistan Birliği” olarak.. İş birlikçi olduklarından vahameti

görmezden gelip Türk gençleriyle uğraşıyorlar. Bunlar, Refah Partisindeyken “Cumhuriyet döneminin sonu geldi” diyenler. Laik sisteme ve Atatürk devrimlerine meydan okuyanlardır. Rejimi devrilmiş ve parçalanarak bölgesel yapılarla, bir çorbadan farksız hale getirilmiş, Türkiye bunların umurlarına mı? Umurlarına ne demek, yapmak istedikleri şey zaten bu!. Federal ve özerk bir yapılanma Kürdistan’ın Türkiye topraklarıdır. Halk, bu hükümetin PKK ile işbirliği yaparak bunu gerçekleştirmeye çalıştığını çok yakında ayan beyan görecek. Ve işte sen o zaman gör çıngar nasıl çıkarmış ve bunların sonu nasıl getirilirmiş.. Halkı dini söylemlerle, anayurdu PKK ile işbirliği yaparak bölüyorlar. Sosyoloji de bilmiyor. Nereden, hangi eğitimle öğrenecek ki: “Dünyanın neresine gidilirse gidilsin, toplumlar daima sıradan zihinlerden, hiçbir şeyi derinlemesine görememiş insanlardan oluşur. Politikacının tahtını taşıyan sıradan bir kalabalıktır. (Türkiye’de olduğu gibi) Bunlar, önce yükseğe çıkarlar ki daha sonra aşağı çekebilsinler. Bu oyundan müthiş keyif alırlar.”

Akepenin, PKK ile düzmece nikahı partinin parçalanması ve başında kinin de dilinden düşürmediği “kefeniyle” baş başa kalacağı şekliyle sonuçlanacaktır. Bunu olaylar ve koşullar gösterecektir. Kimse, yüzsüz demagoglardan vatansever bir hareket bekleyecek kadar ahmak olmamalıdır. Herkesin ailesi soyu sopu kendisi için önemlidir ve bu, kalıtımsal olarak her canlıda vardır. Kabul edilemez tek bir şey vardır, o’da inkarcı nankörlerdir..

Ama şunları da yazmazsam makale eksik kalır! Mecliste Akepe ile birlikte yılların iki partisi daha var. Bunlara rağmen Akepe %30, %40, %50’lere yakın oy alarak yükseliyor.. Neden? Çünkü bu ikisi de beceriksiz, aciz ve zayıf.. İnsanlar bunu ne zaman idrak edecek, ne zaman anlayacak, ne zaman kavrayacak? Artık “ucuz milliyetçilik” ve “Atatürk’ün partisiyiz” gibi, lafların arkasına sığınarak kendilerinize politik çıkar sağlamaktan vazgeçin ademler (adem boş demektir) siz nesiniz, onu söyleyin. Atatürk, iki kere de İsmet İnönü’yü beceremiyorsun diye görevden aldı. Sizin gibileri ne yapardı, hiç düşündünüz mü? Yanına bile yanaştırır mıydı? Veya siz, cesaret edebilir miydiniz? Üstelik neyiniz benziyor? Eğitiminiz benzemez, mesleğiniz benzemez, savaş alanını bilmezsiniz, kişiliğiniz benzemez. Geriye neyiniz kaldı? Devrimler demeye kalkmayın! O sizin politikadaki ekmek paranız ademler!. Bu iki parti de, düzenin bir parçası. Biri Akepe’nin kara gün dostu, diğeri de salıncak gibi gel gitten başka bir şey değil. En kritik bir dönemde Avrupa Akepe’yi sallarken, Almanya ve Polonya’ya yazılan mektupların Akepe’ye payanda olduğunu anlamayacak kadar da gafil ve strateji fakiri bunlar. Susuz derede kavak bitmez hemşerim..

Hak ve Eşitlik Partisi ilk kurulduğu günden itibaren, söylemlerim, programlarım, kitaplarım ve makalelerimde kullandığım ilk sözcük şudur: “Bu işlerin üstesinden gençler gelecek ve işi halk bitirecektir. Hayat karar ve eylemdir.” Ve geldiler. Gerisi de çorap söküğü gibi devam edecektir.

Son 20 gündür bu Hacivatların laflarına bakın: “Gençleri tahmin edemedik. Biz de mesajı aldık. Gençler farklı çıktı..vs.” İnsanları farklı kılan beyindir. Kafa ve kelle değil. Sende yoksa, kim ne yapsın?.

Ve Sokrates den:

“ Konuş, kim olduğunu söyleyeyim!” >

Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı

http://hepar.org.tr/ankarada-hakimler-var.aspx

.

UYANIN ARKADAŞLAR HEPARA KATILALIM

UYANIN ARKADAŞLAR HEPARA KATILALIM

HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ .. ARTIK UYANIN ARKADAŞLAR HEPARA KATILALIM BİR AN ONCE ATATÜRKÇÜYÜZ DİYEN ATATÜRKÜ SEVİYORUZ DİYENLER < ASLA AKP OY VERMEDİM VERMEM DE ŞEHİTLERİMİZE '' KELLE '' DESİN APO PİCİNE '' SAYIN OCALAN '' DESİN SONRA OY İSTESİN..