30 Ekim 2014 Perşembe

BU YOL, YOL DEĞİL!.

BU YOL, YOL DEĞİL!.

bu_yol_yol_degil
Ulusal gurur, bir millet için şerefiyle ve haysiyetiyle yaşamını sürdürmek demektir. Bu öyle bir duygudur ki, kendi milli futbol takımlarının başka bir ulusun milli takımına karşı hezimete uğraması bile, onların zihinsel ve fiziksel güçlerini yerle bir edip çökertmeye yeter..
Türkiye, Ortadoğu denilen batak coğrafya da eğer üniter yapısını ve toprak bütünlüğünü koruyamaz ise, kesinlikle bir kaosun içine düşecek ve büyük acılarla karşı karşıya gelecektir. Durum gün gibi ortadadır ve egemenlikle ilgilidir. Asla taviz vermemeli ve bataklık daha da genişlemeden önü kesilmelidir.. 30 yıla dayanan PKK illetini siyaseten ve askeri olarak ortadan kaldırmadan bizim topraklarımıza huzur geleceğini beklemek, kumdan kaleye sığınmak kadar abestir..
Kürtçülüklerini kamufle etmek için terörist başının direktifiyle ikide bir, isim değiştiren, son olarak da HDP adını alanlarını sözcülerinin şu lafları, gelecekte nelerin olabileceğinin kanıtıdır: “Başta sayın Öcalan dahil, siyasetin önü açılmalıdır. Genel af çıkarılmalıdır. Bir gece de bütün köy, kasaba ve şehir isimleri değiştirilmelidir. Hakikatleri araştırma komisyonu kurulmalıdır. Bölgenin kaynakları bölgede kullanılmalıdır ve daha uzadıkça uzayan listeler, vs.”
Koskoca ulusu ahmak yerine koyarak, bölgenin, önce özerklik sonra da bağımsızlık olarak Türkiye’den kopartılmasını, “demokratikleşme ve toplumu rahatlatma” diye yutturmaya çalışıyorlar..
Meclis genel kurulunda iki gündür, laf olsun torba dolsun anlamında PKK’nın taleplerinin bir bölümü olan 6 maddelik yasa teklifi görüşülüyor. Bu yasa içerik olarak Anayasanın temel hükümlerine aykırıdır ve suç işlenmektedir. Netice de yasa AKEPE+CHP+HDP sayesinde çıkacak ve yürürlüğe girecektir. Günü geldiğinde bu yasayı hazırlayan ve oylayanlar kimlerse, herkes ismi kadar bilsin ki bunun hesabını en ağır şekilde yargı önünde vereceklerdir..
Hadi, AKEPE ve HDP bu yolun yolcusu; peki, CHP’ye ne demeli? Şunu bile hala kavrayamamışlar. Türkiye’de Kürt vatandaşlarımızın sayısı 10 ile 12 milyon arasında. PKK’lıların seçime girerek aldığı oy ise en fazla 3 milyon.. Türkiye’de 55 milyon kişinin oy kullanma hakkı var. 52 milyonluk bir kitle ortada dururken, 3 milyona göz dikmek nasıl bir politika stratejisi! Ki, bu üç milyon da Türkiye’den kopalım diyenler ve bunu silah gücüne güvenerek, tehdit ve şantajla yapmaya kalkışanlar. CHP sözcüsünün laflarına bakın: “6 maddelik yasayı destekliyoruz, bunu Türkiye’de yaşayan halklar için yapıyoruz.(Halklarmış!) 4’üncü maddeye itirazımız var. Bu madde Anayasaya aykırı olduğu için.” Bu, köy kurnazlığı yaparak, kamuya karşı, biraz itiraz ediyor görünmekten başka bir şey değildir.. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Gelini ata bindirmiş götürüyorlar, bunların yaptığı da atın nalındaki mıh’ı beğenmediğini söylemek gibi.. Gelin gidiyor, be adam gidiyor.. Siz, bu yasaya ve bundan sonra gelecek olanlara da tam destek vermeye devam edin. Sonun da, olacağı söyleyeyim mi? Ana muhalefetten de düşeceksiniz. Yerel seçimler de birden bire MHP’nin 2 milyon 400 bin oy alarak neden yükselişe geçtiğini de anlayamadınız değil mi?.
Kimlerin istek ve arzusuyla geldiği çok açık belli olan çatı adayınız “Çözüm istemeyen savaş istiyor demektir.” demiyor mu? Ulu Önder Atatürk’ün kemiklerini sızlatıyorsunuz, yeter artık onun ismine ve “çocuğum” dediği partisine çöreklenerek politika yapmayın. Sizin neyiniz benziyor Atatürk’e, mesleğiniz benzemez, eğitiminiz benzemez, kişiliğiniz benzemez, Uludere’ye Roboski, Tunceli’ye Dersim diyerek ve devrimlerin en yoğun olduğu 1930 dönemlerini reddederek ona nankörlük yapmak ise sizin haddiniz değil. Kendinize yeni bir parti kurun, eğer arkanızdan 1000 kişi (yanlış değil, yazı ile bin kişi) gelirse, ben de Karadeniz’e 20 metre mesafedeki bir evde doğmuş çocuk olarak, Atlantik’i, bir kıtadan diğerine yüzerek geçeceğim; sözüm söz!.
2002 seçimlerin de RTE milletvekili olamıyordu. ABD’ye gitti geldi. (Kırmızı halılı karşılamalar!) CHP yasa değiştirdi, bir hülle seçimi yapıldı ve Başbakanlığa oturtturuldu. Aradan 12 yıl geçti, bir sipariş aday bularak, bu kez RTE’yi gene aynı parti, Cumhurbaşkanlığına taşıyor..
MHP ortaya atılan adayın “Barıştan yana olmayan savaş istiyor demektir” lafının sonunda nereye varacağını kestirdiği için, “her konuda aynı düşünmeyebiliriz” diye, bir manevraya başvurdu bile..
Son Söz:
1. İnsanlar köklerinin ve kültürlerinin ürünüdür. Armudun dibinde elma aranmaz.
2. Savaş ve barıştan bahsedilen yerde, hangi ülkenin ordusu olursa olsun genç askerler, nine tavırlı bir generalden hoşlanmazlar. Çünkü, onun kendilerini zafere değil, yenilgiye götüreceğini içgüdüsel olarak bilirler…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
http://hepar.org.tr/bu-yol-yol-degil.aspx

.

28 Ekim 2014 Salı

BACASI TIKANMIŞ ÜLKE!.

.

BACASI TIKANMIŞ ÜLKE!.

bacasi-tikanmis-ulke
“Eğer bir millet iktidarda bulunan kişilerin şerefsizliğini, alçaklığını, hırsızlığını, yalnızca kendi siyasi görüşlerinden olduğu için görmemezliğe geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren millet bir gün vatanını yitirir.” (Niccolo Machiavelli 1469-1527)
Büyük ve ani değişikliklerin gerçekleşmesi için kitle hareketine ihtiyaç vardır; bunu, düzenin bir parçası olan sıradanlar yapamaz..
Bir mücadeleye başlarken, düşmanı, hasmı, rakibi konuşan ve bunu dillerine dolayanlar, korkaktır. Bir sürünün üzerine dalacak kartal, onun sayısını düşünmez..
Hedef seçenler, özverili olmasını ve dayanmasını bildiler mi, kesinlikle kazanacaklardır..
TEK YOL TEK UMUT HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı

http://hepar.org.tr/bacasi-tikanmis-ulke.aspx

MALIN KIYMETLİSİ ( AKILLI OL KİTABINDAN )

MALIN KIYMETLİSİ  ( AKILLI OL KİTABINDAN )

malin-kiymetlisi-2

MALIN KIYMETLİSİ

Coğrafya verimli mi verimli
Mal çeşit çeşit
Dalkavuk, şaklaban, palyaço
Turfanda mı?
Ne Turfanı, her daim.
Putperestlik çağı da geri geldi
Tarih öncesi cinsler seçmece,
Nuh nebiden kalma kafalar
Destursuz, bağda.
Gel git tepedekiler aynı
Getir götür diptekiler aynı
Artık yarasalar gündüz uçuyor
Sayısı kırkı çoktan geçti de
Kırk haramilerin,
Bulunması için yeni sayının
Ulusal seferberlik lazım.
Badanalı suratlar
Baktığın her yerde,
Her şey bozuldu
Masallar bile masal değil,
Ne kartala kaçan bülbül var
Ne de türkü söyleyen otlar
Hayret!
Tilki ve tavuk aynı kaldı,
Toprak mümbit vesselam…
Osman Pamukoğlu
Mart 2012
Not: Osman Pamukoğlu’nun Mart 2012’de yayımlanan “Akıllı Ol” kitabından

Andımıza Irkçı Diyenler


Andımıza Irkçı Diyenler

cazim_gurbuz_slayt
Andımıza Irkçı Diyenlerin Antları, Marşları, Milliyetçilikleri
Cazim Gürbüz
Meclis TV’yi izliyordum 11 Nisan günü, CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce konuşmasını yaptı, yerine otururken BDP’lilerle tartışmaya başladı. “Hem barış istediğinizi söylüyorsunuz, hem de okullarımızda çocuklarımızın söylediği andımızla uğraşıyorsunuz” mealinde sözler etti onlara.
Sırrı Sakık ve batasıca adını hatırlamadığım bir BDP milletvekili, İnce’ye “Senin andın ırkçıdır” dediler.
Irkçıymış andımız, onlara zorla “Türküm, doğruyum, çalışkanım” dedirtiyormuşuz. Onlar Türk değillermiş…
Atatürk’ün Milli Eğitim Bakanı Dr.Reşit Galip yazmış bu andın metnini. Bunca yıl da söylenmiş, kaç nesil bununla beslenmiş. Ama hep batmış birilerine… Yalnız Kürtçülere değil, AKP’lilere de fena batıyor bu ant. Danıştay’da dava bile açmıştı AKP’nin Milli Eğitim Bakanı. Gerekçe olarak da, bu andın dayanağı olan yönetmeliğin 12.maddesinin; anayasaya, uluslararası sözleşmelere ve insan haklarına aykırı olmasını ve yurttaşların tercih hakkını kaldırmasını göstermişti.
Reddetmişti o zamanki Danıştay (şimdiki neyler bilmeyiz).
Başa dönelim şimdi, peki andımızı ırkçı bulanların marşlarında ve milliyetçiliklerinde neler var bir bakalım, görelim ikiyüzlülüklerini:
“DİNİMİZ VE MEZHEBİMİZ VATAN” DİYOR KÜRT MARŞI
Kuzey Irak’ta kurulu Federal Kürdistan’ın bir de milli marşı var elbette. Marşın adı “Ey Rakip”, sözlerini 1918-1948 yıllar arasında yaşamış, Marksist ve ateist bir Kürtçü olan Yunus Rauf yazmış.
Türkiye kökenli tüm Kürtçü örgütler de bu marşı benimsiyor. Terör örgütü PKK’ya ait Roj TV (daha önce Med TV ve Medya TV)’nin açılış ve kapanışında, PKK’nın kamplarında, ayrıca örgütün kongre, toplantı, şölen ve konserlerinde de “Ey Rakip” marşı okunuyor.
Marşın sözleri 20 dizeden oluşuyor. 14 kez “Kürt” ismi zikrediliyor. “Kürt dili”, “Kürt kavmi”, “Kürt oğlu” ifadeleri geçiyor. “Kürt’ün ölmediği, yaşadığı, bayrağının inmeyeceği” belirtiliyor.
“Keyhüsrev’in, Kızıl Devrim’in çocuklarıyız” deniliyor. “Dinimiz ve mezhebimiz vatan, Kürt ve Kürdistan” ifadelerine yer veriliyor. 1
Şimdi soralım, kim ırkçı?
Ve şimdi de bunları kışkırtan o süper gücün bu bağlamdaki tutumunu görelim. Hem de Taha Akyol’un bir yazısından alınıtlayarak.
AMERİKAN MİLLİ MARŞINI İKİ MİLYON KİŞİ SÖYLEDİ
“ABD başkanlarının yemin töreni daima coşkulu milli bayramlar gibidir: Bayraklar, milli semboller, Amerikan kimliğini, Amerikan milli gururunu yücelten konuşmalar, İncil üzerine yemin, özel üniformalı askeri birliklerin geçit törenleri, yeni başkanın Amerikan bayraklarıyla, Amerikan renkleriyle donatılmış caddelerden Beyaz Saray’a yürüyen korteji…
Obama’nın töreni daha bir ihtişamlı oldu! 20 milyon Amerikalı katıldı törenlere!
Bush’un yarattığı travmalara karşı bir halk tepkisiydi! Bir ‘milli terapi’ idi adeta.
Obama, konuşmasında, Amerikan ordusunu övdü, ‘Babam bir Amerikan subayıydı…
Ülkemizin güvenliğini sağlayan ordumuzun üyesi bir aileden geldiğim için onur duyuyorum’ diye konuştu.
İncil üzerine yemin etti, konuşmasını ‘Tanrı Amerika’yı korusun!’ diyerek tamamladı…
Bandonun çaldığı milli marşı 2 milyon Amerikalı söyledi!
Ayin gibi bir ruh birliği…” 2
Ve şimdi de Fransa, hani arada bir bize soykırım dersi vermeye kalkan, soykırım sabıkalısı o ülke. Bakalım onlar neylerlermiş:
FRANSA’YA GÖÇMEN OLARAK GELEN SADECE VATANINI DEĞİL, TARİHİNİ DE DEĞİŞTİRMİŞ OLUR 
“Avrupa’dan Türkiye’ye yönelik eğitimde milliyetçilik eleştirileri gelirken, Fransa okullarda milli simgelere, bayrağa ve milli marşa geri dönüyor.
Son bakanlar kurulu toplantısında milli kimlik tartışmaları masaya yatırıldı ve Fransız kimliğini güçlendiren bir dizi karar alındı.
Fransa’da milliyetçilik anti-İslam dalgayla elele yürüyor.
Fransa’ya göç etmek isteyenlerin imzaladığı taahhütnameyi gündeme getiren Morano, bu taahhütnameye eklenecek yeni maddeyle, göçmenlerin ülkeye giriş yaptıktan sonra “çarşaf giymeyeceklerine dair” söz vermesini istedi.
Taahhütname halihazırda çok eşlilik, zorla evlendirme ve kadınlara sünneti yasaklıyor.
Fransız bakanın önerisi toplantıdan çıkan kararlar arasında değil.
Toplantı kararlarına göre;
-Fransız milli marşı ve bayrağı okullara dönecek.
-Okullarda vatandaşlık eğitimine ağırlık verilecek.
- Göçmenlerin ülkeye girişlerinde Fransızca dil eğitimine dair koşullar ağırlaştırılacak.
- Kadın-erkek eşitliğinin Fransa’nın önemli değerlerinden olduğu anlatılacak.3
Dahası da var, onları da anlatalım:
Fransa’da nüfusun etnik köken ve farklı inançlara göre dağılımını incelemek amacıyla bilgi toplanmasına devlet karşıdır! Çünkü Fransız devletinin benimsediği “cumhuriyet değerleri” kavramına göre, tüm vatandaşlar eşittir ve bu eşitliğe gölge düşürecek ayrılıkları ve ayrımcılığı ortaya çıkaracak girişimlere izin verilemez.
Fransız devleti, kültürel farklılıkların ifadesine izin vermez.
Fransız okullarında, derisinin rengi, etnik kökeni, dini inancı ne olursa olsun, tüm öğrencilere şu öğretilir: “Bizim atalarımız Galyalılardır.”
Galyalılar, eski tarihte bugünkü Fransızların ilk atalarıdır.
Fransız anayasasında “Fransız Cumhuriyeti bölünmez bir bütündür” der. Bu nedenle Fransız devleti inanır ki, Fransız nüfusunun etnik ve dinsel kökenlerine göre ayrışımını incelemeye kalkmak, Fransız cumhuriyetini bölmeye kalkışmaktır!
Son sağcı Fransız hükümetinde İçişleri Bakanı Danışmanı olan Jean Claude Barreau, bakın açıkça neler söylüyordu:
“Fransa’ya göçmen olarak gelen kimse, sadece vatanını değil, tarihini de değiştirmiş sayılır. Fransa’ya gelen yabancılar şunu iyice anlamalıdırlar ki; Fransa’ya ayak bastıkları andan itibaren ataları artık Fransız atalarıdır ve Fransa artık onların yeni vatanıdır.” 4
…………………………………………………………….
1) Sinan Sungur-Odatv.com
2) Taha Akyol-22 Ocak 2009 Milliyet Gazetesi
3) http://www.euractiv.com.tr
4) Yılmaz Dikbaş-Avrupa Birliği Tabuta Çakılan Son Çivi/Asya-Şafak Yayınları

http://hepar.org.tr/andimiza-irkci-diyenler.aspx

ÖNCEDEN GÖRENLER İKİ KERE ACI ÇEKER!.

ÖNCEDEN GÖRENLER İKİ KERE ACI ÇEKER!.

onceden
Her şeyi ithal ettiler de, ürün getirmede işin sapa, samana kadar varacağını en hayalperest bile düşünemezdi..Etin fiyatı aldı başını gitti. Çeltik ve pirinç tarlalarının ruhuna fatiha!. Kuru fasulye, patates, patlıcan, yeşil soğanın fiyatı %150 arttı. Çiftçinin eline maliyetlerin yüksekliğinden dolayı para geçmiyor. Avrupa Birliği’ de “siz üretim yapmayın, oturun.” diye, ekilmeyen arazilere dönüm başına para veriyor!. Tarım ve hayvancılığın durumu bu..
Kamu mal ve ihaleleri başta olmak üzere yolsuzluk ve rüşvet örümcek ağı gibi, sülük gibi, ahtapot gibi tüm yaşam alanlarına sarmış ve yapışmış durumda. Kısacası her şey iğrenç ve mide bulandırıcı bir halde..
İç ve dış güvenliği ince bir ilmikten beter, Irak ve Suriye ile olan toplam 1250 km’lik Milli sınırı, ister folluk de, ister süzek de, isterse yol geçen hanı de!. hepsi de doğru ve uygundur. Çözüm süreci yutturmacasıyla ülke göz göre göre bölünmeye götürülüyor ve bunun doğuracağı sonuçlar kimsenin umurunda değil..
Parti programları halkı partiye davet içindir. Hak ve Eşitlik Partisi’nin (HEPAR) 5 yıl önce kurulduğunda yayımlanan resmi programı:
“Türkiye’de tarım ve hayvancılık politikaları iflas etmiştir. Türk çiftçisi borç batağına sürüklenmiş, tapuları yabancı bankalarca ipotek altına alınmıştır. Üretim ve ihracat bakanlığı kurularak tarım ve hayvancılık devletçe ödünsüz desteklenecektir.
Mazot, tohum, gübre ve elektrikten vergi alınmayacaktır. Tohum ıslah istasyonları, gübre fabrikaları, kooperatif ve birlikler yeniden hayata geçirilecek, yabancılara bağımlı ne varsa, hepsi asgariye indirilip, aşağıya çekilecektir.
Toprak ağalığı yıkılarak toprak reformu yapılacak; devletin elinde bulunan ve üretimden uzak kalan bütün araziler, 20 yılda ödenmek kaydıyla, faizsiz olarak halka tapusu ile dağıtılacaktır. Türkiye yeniden kendini besleyecek hale getirilecektir.”
“Türkiye yolsuzluk ve rüşvetle hırsızlar cenneti haline dönüşmüştür. Bunları yapanlar da bellidir. Ve bu ülke dünya yolsuzluk sıralamasında ilk dört ülke içeresindedir. Bu bir ulusa yapılabilecek en büyük arsızlık ve haysiyetsizliktir. Hepsi yolsuzluk özel ihtisas mahkemelerinde hızla yargılanacak ve tüm servetleri hazineye irad edilecektir. Bu şahıslar çıkarılacak özel bir kanunla tüm TV kanallarından halka teşhir edilecektir.”
“30 yıldır Güneydoğuda kan kaybediliyor. 10 bine yakın şehit verildi, 30 bine yakın yurttaşımız hayatını kaybetti. 20 bini aşkın insanımız gazi oldu. Kimsenin hesabını tam çıkaramadığı 400 milyar dolar heba oldu. Anadolu ve Trakya’da şehit mezarlığı olmayan tek köy kalmadı. Gelinen sonuç ne mi? Eşkıya, silaha sarılmasındaki siyasi hedeflerin büyük bir kısmını ele geçirdi. Devlet gücü ve egemenliği temsil eder. Devletin bu niteliklerinden içeride ve dışarıda hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Şüphe varsa, devletiniz eriyor ve zayıflıyor demektir. Neticesi ise, çöküştür.
Hak ve Eşitlik Partisi dağlar da ve sınır ötesindeki terörist grupları ve komitacıları 365 günde temizleyecektir. Bu ülkenin insanlarının kırsal da ve kentler de huzur ve güvenliği en öncelikli işimizdir. (Bu 365 gün meselesini duyan veya okuyan angut grubu üyeleri “30 yılda olmamış nasıl olacakta 365 günde bitirilecek” demeye kalkışmışlardır. Anguta ne söylersen söyle anlamaz, bunun öncelikle keskin bir siyasi irade ortaya koymak olduğunu da bilmez. Bilseydi zaten angut olmazdı. Kolayı var: Madem çok merak ediyorsun, seni de yanımıza alıp götürürüz, aylar, haftalar ve günler için çetele tutarsın. Ama dağlar angutlar için değil, kartallar içindir, o nedenle geride kalanlara vasiyetini bırak olur mu?.)
İşte, Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) bütün bunları çok önceden gördüğü için 2008 Eylülünde kuruldu. Kaldı ki bu metin de yer alan hususlar parti programının yüzde biri bile değil..
Eğer şu anda siyaset yapan her hangi bir partinin programında bu kadar net ve kesin ilkeler bulunan bir parti daha gösterilsin; biz hepimiz kayıtsız şartsız ona oy vermeye hazırız..
Pısırıklık, korkaklık, sinmişlik, kafayı kuma gömmek ve üç maymunu oynamak bizim işimiz değil.
“Elbisenin tersini giyip düz diyerek,
Aç gezip tokuz diyerek,
Yalana gerçek diyerek,
Kabağa kavun diyerek; yaşanmaz.”
Hayat, karar ve eylemdir.. kim ki bu iki şeyi beceremiyor; yapamadıkları şeyler onun çenesine vurur…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
http://hepar.org.tr/onceden-gorenler-iki-kere-aci-ceker.aspx

..