Çubuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çubuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ekim 2020 Salı

Tüm Ayrıntılarıyla Kılıçdaroğlu’na Linç girişimi.,

Tüm Ayrıntılarıyla Kılıçdaroğlu’na Linç girişimi.,


Nagehan Alçı
nalci@htgazete.com.tr


22.04.2019 - 10:14
Güncelleme: 22.04.2019 - 10:16

Ben Menderes-Özal-Erdoğan geleneğinin Türkiye için en makul politik yol olduğunu düşünen bir köşe yazarıyım.
1930’da yaşasaydım Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı hatta 1924’te olsam da Terakkiperver Fırka’yı desteklerdim.
Fakat CHP geleneğine ve geçmişine karşı duygularımız ne olursa olsun dünkü linç girişimi karşısında her demokrat şunu haykırabilmeli:
Bugün hepimiz Kemal Kılıçdaroğlu’yuz…
Bugün hepimiz CHP Genel Başkanı’nın yanındayız…
Adını adilce koyalım lütfen. Dün yaşanan, saldırı değil, resmen Kemal Bey’e karşı linç girişimiydi.
Birazdan detaylı anlatacağım gibi dün Türkiye bir felaketin kıyısından döndü.
Kafamdan uydurarak değil, elimdeki bulgulara göre söylüyorum. Böyle bir organize linç girişiminin kendiliğinden olmayacağı, devletin içindeki bir odak tarafından kıvılcımlanmadan hayata geçmeyeceği kanaatindeyim.
Zaten böyle bir provokasyon atmosferinin gelmekte olduğunu görerek son dönemde özellikle uhulet ve suhulet telkin eden uyarı yazıları kaleme aldım.
Sağduyu ve itidal ile uhulet ve suhulet tavrı ülkede bir türlü bitmeyen derin yapılanmaların tezgahını bozacak en güçlü silah çünkü.
Türkiye’de müşterek huzur zemini ile sosyal barışı önemseyen herkesin şimdi yazdıklarımı daha iyi kavradığına ve naçizane uyarılarımı neden yaptığımı daha iyi anladığına inanıyorum.
Adım adım, kare kare Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyı izledim. Belki 100 kez izledim.
Hem devletin hem CHP’nin içinden çok önemli ve kritik konumda kaynaklarla konuştum.
CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’na yönelik dünkü linç girişimi ile ilgili bütün tarafların perspektifini dinleyerek bir röntgen çıkardım.
Edindiğim kritik bilgiler ışığında dün yaşananların detaylarını size aktaracağım…

SORU İŞARETİ YARATAN DEĞİŞİKLİK

Cenazenin ilk başta Çubuk ilçesinde yapılması planlanıyor. İlçede polis geniş güvenlik önlemleri almış.
Fakat sonra cenaze doğrudan köye alınıyor. Köyün camisinin avlusu ve dışındaki meydan geniş deniyor gerekçe olarak. Birinci tuhaflık bu noktada.
Köy doğal olarak polisin bölgesi değil jandarma bölgesi. Jandarma da ekstra bir güvenlik önlemi almıyor. Sadece rutin bir güvenlik tedbiri alıyor.
Jandarma yetkililerinin aktardığına göre Kemal Bey’in bu cenazeye geleceğini onlar da bilmiyorlar. Neredeyse son dakikada öğreniyorlar.

ŞEHİDİN DAYISI DA ÇUKURCA’DA ŞEHİT DÜŞMÜŞ

Toprağa verdiğimiz şehidimizin dayısı da aynı şekilde Çukurca’da 1993’te şehit olmuş. Dün defin o dayının yanına yapılmış.
Çubuk ilçesine bağlı Akkuzu bugüne kadar 70’in üzerinde şehit verdiği için bu konuda çok hassas bir psikolojiye sahip. Yapı olarak da nerdeyse tüm mensupları koyu milliyetçi-muhafazakar olan bir köy.
Olaya da tanıklık eden devlet yetkililerinin perspektifine göre Kemal Bey oraya vardığında şehit ailesi ve yakınları tepki göstermeye başlamışlar. Bir süre sonra sözlü tacizler ortaya çıkmış. Sonra da malum saldırı süreci başlamış.

KILIÇDAROĞLU’NUN GELECEĞİ 3 GÜN ÖNCE AİLEYE İLETİLMİŞ MİYDİ?

Fakat CHP’nin içinden de şu bilgiyi aldım: Kemal Bey şehit cenazesine katılma isteğini üç gün önceden bizzat şehit ailesine iletiyor. İzinlerini istiyor. Aile de sıcak karşılıyor ve ister cenazeye ister taziye evine gelebileceklerini söylüyor.
Yani Kılıçdaroğlu’nun köydeki şehit cenazesine gelişi plansız ve palas pandıras değil. Şehit ailesi biliyor. Hatta dün CHP Genel Merkezi’nde Kemal Bey’e niye tedbirsiz bu cenazeye gittiğine yönelik eleştiriler yapılınca bizzat bu görüşme trafiğini partili arkadaşlarına anlatıyor Kılıçdaroğlu.
Yani bir tarafta şehit ailesinin ve yakınlarının Kemal Bey’in geleceğini bildiği ifade ediliyor. Öbür tarafta ise güvenlik yetkililerine göre CHP Genel Başkanı gelir gelmez şehit ailesi ve yakınları tepki gösteriyor. Enteresan bir durum.
Cenazeye katılan emniyet yetkilileri Kılıçdaroğlu’nun cenazeye geleceğini ilçeye girişte öğreniyor. Fakat muhakkak devlet içinden birilerinin Kemal Bey’in şehidimizin cenazesine geleceğini önceden öğrendiği ve bu “bilinç” ile hareket ettiği kanaatindeyim.

O İLÇEDEN 70 ŞEHİT ÇIKMIŞ

Şehit cenazesine katılımın çok yüksek olmasında temel sebep söylediğim gibi Çubuk ilçesinden bugüne kadar 70’in üzerinde şehit çıkmış olması. Tam da bu sebeple patlamaya hazır bomba gibi bir kitle var orada.
Civar köylerden şehit için gelenler de olmuş. Zaten oradaki köylülerin tümü birbirini tanıyorlar ama söylendiği gibi sırf olay yaratması için özellikle oraya taşınmış yapay bir grup yok. Otantik bir kitle söz konusu.
Kemal Bey geldiği andan itibaren kıvılcımı birileri çakıyor ve yuhalamalar başlıyor.
Öbek öbek oluşuyor bu durum. Hatta cenaze sırasında polis yetkilileri bu yuhalamaları bastırsın da iş büyümesin diye cami hoparlörlerini de sonuna kadar açıyorlar.

LİNÇ GİRİŞİMİNİN FİTİLİ NASIL ATEŞLENİYOR?

Fakat tepkiler söndüğü an birkaç kişinin bağırmasıyla birlikte alev yeniden yanıyor ve bir anda yeniden yuhalamalar başlıyor. Bir linç girişiminin fitili ateşleniyor.
İşte tam o kritik dönüm anında ne oldu ve o noktada tıpkı Madımak olaylarında olduğu gibi halkı kışkırtan ajan provokatör takımı devreye girdi mi, girdiyse ne zaman girdi?
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman ve ekibi şu an bunu araştırıyor.
Aslında şu ana kadar devlet ve yargı cephesinden görülen şey çok da büyük bir organizasyona gerek kalmadan birkaç ajan provokatörün bu ortamı oluşturabileceği gözlemi.
Fakat bir şekilde bir dümen döndüğü de gözüküyor. Eğer o evde Kılıçdaroğlu’na siper olunmasaydı çok daha kötü olayların yaşanabileceği söyleniyor.
Madımak katliamında da oteli yakan ve yanmasını alkışlayan herkes derin devletin elemanı değildi. Fakat o ortamı hazırlayan ve askerin saldırganlara müdahalesini engelleyerek Alevi yurttaşların yanarak ölmesini sağlayan karanlık bir el vardı.

CEP TELEFONLARI ÇEKMİYOR

Kemal Bey’i cenaze alanından kendi korumaları ile beraber Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz ve Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya çıkarıyor. Bir eve yerleşiyorlar ve orada 1.5 saat kalıyorlar.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu o sıra İstanbul’da ve cep telefonlarıyla harıl harıl Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz ve Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya’ya ulaşmaya çalışıyor.
Köy ortamında cep telefonları çekmediği için kimse kimseye ulaşamıyor. Sadece polis telsiziyle birimler arası bağlantı sağlanabiliyor. Tam bir iletişim krizi yaşanıyor.
Sonunda Süleyman Soylu Ankara’daki ilgili Daire Başkanı’nı arıyor ve acilen Çubuk’a göndererek o polis şefi aracılığıyla mesajlarını iletiyor.
O esnada bir şekilde nasıl oluyorsa Kılıçdaroğlu’nun olduğu evin etrafı da kitle tarafından sarılıyor. Kitle büyüdükçe iş tehlikeli bir hal almaya başlıyor.
Önce Çubuk belediye başkanı sonra Çubuk Kaymakamı konuşuyor ama hiç netice etmiyor. Kitle asla durulmuyor ve tam aksine alev harlanıyor.
En sonunda içerde Kılıçdaroğlu’nun yanında oturan Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya dışarı çıkıyor ve etkili bir konuşma yapıyor.
Kemal Bey’e ancak kendilerinin cesedini çiğneyerek bir şey yapabileceklerini söylüyor. Gerekirse kitleye müdahale etmek zorunda kalacaklarını ifade ediyor. Öyle olunca bir durulma gözüküyor.

CHP: TAŞ VE SOPA DAĞITANLAR VARDI

CHP’nin içinden aldığım bir diğer bilgi ise çok kafa karıştırıcı. Bana bu bilgiyi veren çok önemli bir CHP’li kaynak. Dedi ki…
“Toplantıda bir genel başkan yardımcımız da dile getirdi. Elimizde görüntüler var. İki kişi orada taş ve sopa dağıtıyordu.”
Emniyet cephesiyle bu bilgiyi paylaştığımda ise kendilerinin elinde böyle bir bilgi ve görüntü olmadığını CHP yetkililerinin kendileriyle paylaşması halinde hemen gözaltı işlemleri yapacaklarını ifade ettiler.

O KORKUNÇ SESİN SAHİBİNİ DE ARIYORLAR

Ankara polisi şu ana kadar basına yansıdığı gibi 6-7 kişi değil, toplam 12-13 kişinin eşkalini belirlenmiş. Bu şüphelilerin hepsi ya o köy ya da civar köylerden.
Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önünde “Yakın bu evi yakın” diye bağıran ve akla Madımak’ı getiren korkunç kadın sesinin durumunu da özellikle soruşturdum.
Görüntü yok ama ses var. Ekipler sese göre eşkali belirlemeye çalışıyorlar ve muhakkak evin yakılması için ortamı tahrik eden o kişiyi de gözaltına alacaklarını ifade ediyorlar.

DEDELER VE ÇOCUKLAR BİLE…

Ama maalesef iş “Evi yakın” diyen o kişiyle sınırlı değil. Aldığım bilgi orada dedelerin ve hatta çocukların bile en az o ses kadar saldırgan ve öfkeli olduğunu gösteriyor. Yetkililerin anlattığı bu manzara beni çok kaygılandırdı.
Karanlık bir elin sistemli ve ustaca provokasyonuyla bir anda Anadolu irfanını temsil ettiğini düşündüğümüz 80 yaşındaki bir dedenin ya da ninenin içinden canavar çıkması toplumsal sıhhatimiz bakımından feci ürkütücü bir olay.
Devlet içine yerleşmiş derin yapılar tarafından provoke edilmeye müsait sıradan faşizm olgusu üzerine düşünmeli ve kafa yormalıyız. Televizyonlarda bunu da tartışmalıyız.
Bu durum hem AK Parti hem CHP için tehdit. Hem Sünni dindarlar, hem Aleviler ve laikler için büyük tehdit. Türkiye’nin en büyük iki siyasi partisi bu noktada ayrı gayrı düşünmemeli.

JANDARMA BÖLGESİ MESELESİ

Bir de işin jandarma bölgesi boyutu var. Olay kırsalda yaşandığı için gördüğüm kadarıyla hazırlıksız yakalanılmış.
Yeterli güvenlik önlemi alınmadığı açık. Bir zafiyet var. Bunu jandarma yetkilileri de kabul ediyor ama kötü niyet yok diyerek her şeyin aniden geliştiğini ifade ediyorlar.
CHP kanadı ise jandarma görevlilerinin kendilerini korumak için gayret göstermediğinin altını ısrarla çiziyor. Jandarma güçlerine yönelik CHP’nin çok ciddi tepkisi var.
Kılıçdaroğlu yaşadığı olaya rağmen her zaman olduğu gibi inanılmaz sakinmiş hatta sığındıkları evde kendi durumunu bırakıp Celal Uzunkaya’ya FETÖ soruşturmalarının akıbetini sormuş.
Fakat Kemal Bey’in yanındaki diğer CHP yetkililer bu olaydan çok etkilenmişler. Ölümle burun buruna geldiklerini düşünüyorlar. Olayı anlatırken sesleri titriyor.
Kemal Bey’in etrafında sivil polisler mevcut ancak emniyetin içinden konuştuğum kaynaklar “Görevliler üniformalı olsa daha caydırıcı olurdu” yorumunu yaptılar.

EKREM İMAMOĞLU’NA UYARIMIN SEBEBİ BUYDU

Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik bu korkunç saldırı maalesef dünkü yazımın ne kadar doğru olduğunu kanıtlıyor. Bu ülkede çok korkutucu bir ayrışmışlık var. Toplum patlamaya hazır bir bomba gibi.
O nedenle kitlesel eylemlerden kaçınmak gerek. Ekrem İmamoğlu’na naçizane uyarımın sebebi buydu.
Zira bu bombaya kibrit atmak isteyen unsurlar yani rahmetli CHP Genel Başkanı ve Başbakan Ecevit’in tabirle kontrgerilla güçleri geçmişte olduğu gibi kafa çıkarmaya çalışabilir. Çok dikkatli olmalıyız.


***