Ağır Endüstri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ağır Endüstri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Mart 2015 Salı

Çarlık Rusyasında 1854 Sonrası Demiryolu ve Ağır Endüstri





Çarlık Rusyasında 1854 Sonrası Demiryolu ve Ağır Endüstri
















Endüstri devriminin şüphesiz en etkileyici, en çarpıcı ürünlerinden biri demiryolları. Salt ham madde ulaşımı, tüketim ve üretim merkezleri arasındaki mesafeyi kısaltması açısından değil, aynı zamanda metal-metalurji ve ağır sanayii uyarması açısından da önemli. 


İngiltere'yi kapitalist üretime kendi iç dinamikleriyle, burjuvazi-devlet işbirliğiyle geçen bir mekanizma olarak ele alırsak, şüphesiz ki 19. yüzyıla kadar serfliği ve feodal üretim ilişkilerini tasfiye edememiş Prusya ve Rusya'yı İngiltere'den farklı bir kümeye koyma mecburiyeti içerisine gireriz. Bu iki ülke, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısıyla beraber Uzak Doğu'ya da rehber olacak biçimde devlet önderliğinde, kumandacı bir iktisadi anlayış ile kalkınmayı başardılar. Şahsi düşüncem, Türkiye'nin iktisadi kalkınmasını zayıf ve korkak burjuvazi yerine, devlet ve devlet kurumlarının planları dahilinde gerçekleştirmesi elzemdir. Bu sebeple Rusya ve Almanya örnekleri bizim için incelenmesi gereken zaman aralıkları. 

Rusya'da Demiryolu

Rusya'nın kapitalizme evriminde sıçrama noktası olarak Kırım Savaşı'nda alınan yenilgiyi belirlemek yanlış olmaz. O zamana kadar geniş nüfusu, büyük ordusu ve güçlü görünen despotik otokrasisi ile endüstriyi öteleyen Rusya, 1854'te Avrupa orduları karşısında aldığı şok yenilginin ardından ister istemez bir iktisadi reform sürecine girdi. 

O döneme dek, özellikle Rus mali bürokrasisinin hakim otokrasiye dayattığı "iktisadi kalkınma", 1854 sonrası cevap buldu. Öncelikle kırsalda serflik kaldırıldı, ve 1789 öncesi fizyokrat Fransa'da uygulanan komünal vergi sistemi getirildi. Rus devleti ve otokrasisi, iktisadi kalkınmayı uygularken ortaya çıkacak bir güçlü burjuvazi veya prolateryadan çekiniyordu, bu sebeple şehirlere göçü engellemek için köyden kente seyahatleri yasakladı. Fakat hem vergi sistemindeki yeni özgürlüklerden dolayı artı değer birikimine başlayan köylülüğün güçlenmesi, hem de Rus devletinin coğrafi genişlikten kaynaklanan nüfuz etme zayıflığı, bu göçleri engelleyemedi. Tabii her şeye rağmen, yarım asır sonra dahi Rus toplumunda prolateryanın oranı ancak %3'tü (aynı dönemde İngiltere'de rakam %30'du!). 

Rus devleti hem iç ikameyi artırmak, hem de endüstriyel gelişimi başlatmak için militarist endüstriye ağırlık verdi. Büyük silah ve cephane fabrikaları, giderlerin önemli bir oranını kapsıyordu. Aynı zamanda diliminde, 1855'ten 1914'e kadar giderlerin en önemli yükümlülüklerinden biri de demiryolu inşası idi. O zaman aralığında demiryolu ağları 850 mil'den 17.000 mile çıktı(Gartrell, 1986, 104). 

Demiryolları demir ve çelik için güçlü bir talep yaratıyordu, Rusya'da 1895-1899 aralığında üretilen yerli demirin %58'i devletin demiryolu inşasına ayrılıyordu (Gartrell, 1986: 153). Rus devletinin toplam yatırımlarının %25'i demiryollarına gidiyordu. Rus Generali Obruchev, 1892'de, demiryollarının her ordu için "düşmanı bir yumrukta deviren" etkili bir silah olduğunu söylemişti ki, Rusya'nın Kırım Savaşı sırasında, İngilizlerin Londra'dan Sivastapol'a 3 haftada nakliye yapabildiği bir ortamda, Moskova'dan cepheye ancak 3 ayda lojistik destek sağlayabildiğini göz önüne alırsak, demiryollarının o dönem Rus devleti için ne denli öenmli olduğunu bir kez daha anlayabiliriz.