AHMET HAKAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
AHMET HAKAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Kasım 2017 Pazar

Cumhurbaşkanı’na Açık Çağrı

Cumhurbaşkanı’na Açık Çağrı


Ahmet Hakan


SAYIN Cumhurbaşkanı...

En tepesinde bulunduğunuz ülke...
-Mahkeme kararlarının uygulanmadığı...
-Polisin, savcı talimatlarını kulak arkası ettiği... 
-Yolsuzluk soruşturması yapan savcıların “çete elemanı” olarak ilan edildiği...
-Hâkim ve savcılara “Acaba Cemaatçi mi, hükümetçi mi” diye bakıldığı...
-Yargı kararına rağmen bazı kişilerin soruşturulmadığı...
-Bazı kişilerin “dokunulmaz” sayıldığı...
-“Yargı içinde çete var” iddiasının Başbakan tarafından en yüksek sesle dile getirildiği...
-Rüşvetin ve yolsuzluğun üzerinin kapatıldığı algısının tavan yaptığı...
-“İki bin kişilik çete var, hepsi temizlenecek” iddialarının havalarda uçuştuğu...
-Hükümet kanadından her gün “Yargıtay’da imam var, emniyette imam var, adliyede imam var” türü vahim iddiaların geldiği...
-Başbakan’ın istiklal mücadelesi ilan ettiği...
-Koskoca bakanların olup bitenleri “Amerikan komplosu” olarak açıkladığı...
-Ses çıkaran işadamının ümüğüne basıldığı...
-Ayakkabı kutusu gösteren vatandaşın karakollara çekildiği...
-Başbakan danışmanlarının “Ürpertici devlet gelenekleri vardır, benden hatırlatması” diyerek “Her an faili meçhule kurban gidebilirsiniz” imasında bulunduğu...
-Faili meçhul cinayetlerin ülkeye huzur getireceğini söyleyen iktidar yanlılarının olduğu...
-Herkesin herkesi tehdit ettiği...
-Ergenekon, KCK, Balyoz, Şike gibi davaların, “Biz bu davaların savcısıyız” diyen hükümet cephesi tarafından toptan çürüğe çıkarıldığı...
-Genelkurmay Başkanlığı’nın “Bizim elemanlara kumpas kurulmuş” diye suç duyurularında bulunduğu...
-Yaşanan derin krizden “genel af” havucu gösterilerek çıkış arandığı...
-Ekonominin allak bullak olduğu...
-Öfke çığlıklarının, intikam naralarının, savaş tamtamlarının her tarafı kapladığı...
-Huzursuzluğun, istikrarsızlığın, belirsizliğin, önünü görememenin her geçen gün daha da arttığı...
Bir ülke haline gelmiştir.

*
Sayın Cumhurbaşkanı...
Tablo budur.
Ve siz bu tablo içinde...
Sadece şu iki cümleyi söylüyorsunuz:
-BİR: Yargı bağımsızdır.
-İKİ: Paralel devlet olmaz.
Birinci cümleniz iktidar karşıtlarına, ikinci cümleniz ise iktidar yanlılarına atılmış birer plastik çiçek gibi...
Ve siz, plastik çiçekleri atmış olmanın verdiği rahatlık duygusuna yaslanarak gül gibi geçinip gidiyorsunuz.

*
Sayın Cumhurbaşkanı...
Memleketin içinde bulunduğu durum, “idare-i maslahatçı” bu iki cümle ile geçiştirilemeyecek kadar vahimdir.
Yargı alenen ve resmen çökmüştür... Hukuka olan inanç sıfırın altına inmiştir... Hükümet elle tutulmayan, başı sonu belirsiz soyut düşmanlara karşı istiklal savaşı ilan etmiştir... İç çekişmeler yukarıdan aşağıya herkesi etkilemiş, cepheleşme alabildiğine artmıştır... Kimsenin kimseye güveni kalmamıştır...
Ve siz, işte bu ahval ve şerait içinde sadece durumu geçiştirmeye, maslahatı idare etmeye çalışıyorsunuz.
Oysa bilmelisiniz ki...
Bu tür durumlarda cumhurbaşkanları her şeyi yapabilirler ama bir tek “idare-i maslahatçılık” yapamazlar.

*
Sayın Cumhurbaşkanı...
Eğer “Şu kriz daha da derinleşsin, nasıl olsa bu işin sonucu beni ön plana çıkarır, nasıl olsa sonuçta anahtarlar bana teslim edilir” diye düşünüyorsanız...
Fena halde yanılıyorsunuz.
Memleketin içine girdiği şu vahim tablo karşısında bile, sırf kişisel kariyerini tehlikeye atmamak için etkili ve hakkaniyetli bir tutum almaktan kaçındığı düşünülen bir devlet adamına hiçbir toplum anahtar falan teslim etmez.
Memleket toz duman olmuşken en küçük bir riski bile almaktan kaçınarak ikbali yakalayamazsınız, tersine siz de o toz duman arasında kaybolup gidersiniz.

*
Sayın Cumhurbaşkanı...
Ortada apaçık bir çürümüşlük, aleni bir kokuşmuşluk var.
Bu çürümüşlük ve kokuşmuşluk...
Siyaseti de, kurumları da, hükümeti de, Cemaat’i de, yargıyı da, emniyeti de, en üst düzey yargı kurumlarını da, istihbarat örgütünü de, cephe savaşları yürüten medyayı da, devletin valilerini de, Silahlı Kuvvetleri’ni de önüne katmış sürüklüyor.
Eğer derhal etkin bir tutum almazsanız, bu çürümüşlük ve kokuşmuşluk sizi de önüne katıp sürükleyecek.

*
Sayın Cumhurbaşkanı...
Hemen harekete geçin lütfen.
Anayasal görevlerinizi yerine getirin.


***


15 Mart 2015 Pazar

AHMET HAKAN'DAN ERDOĞAN'A 7 KRİTİK İSRAİL SORUSU




AHMET HAKAN'DAN ERDOĞAN'A 7 KRİTİK İSRAİL SORUSU,



AHMET HAKAN'DAN ERDOĞAN'A 7 KRİTİK İSRAİL SORUSU

Erdoğan'a 7 kritik İsrail sorusu
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Erdoğan'a İsrail'le ilgili 7 soru sordu.
İktidar ve Başbakan Tayyip Erdoğan hakkındaki iddiaları hatırlatan Ahmet Hakan, birbirinden çarpıcı 7 soruyu sıraladı ve Erdoğan'dan cevap vermesini istedi.
NUTUKSUZ OLUR AMA SORUSUZ DEMOKRASİ OLMAZ
İsrail bağlamındaki soruların iyice biriktiğini savunan Ahmet Hakan, "Acaba Tayyip Erdoğan, bu 'soru birikmesi' nedeniyle mi her türlü soruya muhatap olacak ortamlardan uzak duruyor? Bilmiyorum" dedi ve ekledi:
"Ama bildiğim şeyler var:
- Nutuksuz olur ama sorusuz demokrasi olmaz.
- Şiirsiz olur ama sorusuz demokrasi olmaz.
- Haykırmasız olur ama sorusuz demokrasi olmaz."
NEDEN İSRAİL'LE İLİŞKİLERİ KESMİYORSUNUZ?
"Cevapsız kalsa da, kalmasa da... Biz görevimizi yapalım" diyen Ahmet Hakan şu 7 soruyu sıraladı:
"BİR: Neden İsrail'le her türlü ilişkiyi kesmiyorsunuz? Bu tutumunuzun gerçekçi, akılcı politikalar izlemekle bir ilgisi varsa... Neden bu gerçekçi ve akılcı gerekçeleri halkınıza izah etmekten kaçınıyorsunuz?
İSRAİL'E JET YAKITI SATIYOR MUYUZ?
İKİ: Türkiye'den İsrail'e jet yakıtı satıldığına dair çok ciddi iddialar var. En önemsiz iddialara bile uzun cevaplar verirken bu iddiayı neden görmezden geliyorsunuz? Neden buna bir cevap vermiyorsunuz
NEDEN 'EYYY OBAMA!' DEMİYORSUNUZ?
ÜÇ: Obama "İsrail'in kendini savunma hakkı vardır" dedi... Neden Obama'nın bu korkunç açıklamasına şöyle gür bir seda ile "Eyyy Obama!" diye karşı çıkmadınız? Herkese "Eyyy" diyen dudaklar, sıra Obama'ya gelince neden tek "y" ile de olsa bir "ey" diyemiyor?
SURİYE VE IRAK'TA OLANLARIN ROLÜ VAR MI?
DÖRT: İsrail'in pervasızlığının ve küstahlığının artmasında Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmelerin rolü oldu mu? Bu konuda neden bir analiz yapmıyorsunuz? Bu konu bir analiz yapmaya bile değmeyecek bir konu mudur?
EN ACİL KONUDA BİRŞEY YAPAMIYOR MUSUNUZ?
BEŞ: Katliamın derhal durması ve ateşkesin hemen sağlanması... Şu anda en acil konu bu... Bu konuda hiçbir şey yapamıyor olmak nasıl bir duygu? Ne hissediyorsunuz?
2 YIL ÖNCE İSRAİL'E VETO'YU KALDIRDINIZ MI?
ALTI: "Türkiye'nin 50 yıllık vetosunu kaldırması sonucu İsrail'in OECD'ye girdiği" iddiası var. Bu iddia hakkında hiçbir şey söylemeyecek misiniz? İsrail bundan iki sene önce sayenizde OECD'ye girdi mi? Vetoyu kaldırdıysanız neden kaldırdınız?
YAHUDİ CESARET MADAYLASI İÇİN NEDEN SUSUYORSUNUZ?
YEDİ: Bazı muhalifleriniz aldığınız "Yahudi Cesaret Ödülü" nü iade etmenizi istiyor. Bu konuyu neden geçiştiriyorsunuz? Neden "madalya" konusunda hiçbir şey olmamış gibi yapmayı tercih ediyorsunuz?
Neden " Ne Alakası var ya " bile demiyorsunuz?



..