Bolu Beyi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bolu Beyi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ocak 2017 Salı

Köroğlu Destanı


Köroğlu Destanı

 


*_Köroğlu Destanı _* 

Bolu Beyi, Güvendiği Seyislerinden biri olan Yusuf'a :

 " Çok hünerli ve değerli bir at bul ." Emrini verir. Seyis Yusuf, uzun süre Bolu
beyinin isteğine uygun bir at arar. Büyüdüklerinde istenen niteliklere
sahip olacağına inandığı iki tay bulur ve bunları satın alır. Bolu beyi
bu zayıf tayları görünce çok kızar ve seyis Yusuf'un gözlerine mil
çekilmesini emreder. Gözleri kör edilen ve işinden kovulan Yusuf, sıska
taylarla birlikte evine döner. Oğlu Ruşen Ali'ye verdiği talimatlarla
tayları büyütür. Babası kör olduğu için Köroğlu takma adıyla anılan
Ruşen Ali, babasının isteğine göre atları yetiştirir. Taylardan biri
olağanüstü bir at haline gelir ve Kırat adı verilir. Kırat da destan
kahramanı Köroğlu kadar ünlenir. Seyis Yusuf, Bolu beyinden intikam
almak için gözlerini açacak ve onu güçlü kılacak üç sihirli köpüğü içmek
üzere oğlu ile birlikte pınara gider. Ancak, Köroğlu babasına getirmesi
gereken bu köpükleri kendisi içer, yiğitlik, şâirlik ve sonsuz güç
kazanır. Babası kaderine rıza gösterir ancak oğluna mutlaka intikamını
almasını söyler. Köroğlu Çamlıbel'e yerleşir, çevresine yiğitler toplar
ve babasının intikamını alır. Hayatını yoksul ve çaresizlere yardım
ederek geçirir. Halk inancına göre silâh icat edilince mertlik bozuldu
demiş kırklara karışmıştır. Çeşitli dönemlere ve farklı siyâsî birlikler
sahip Türk gurubları arasında tesbit edilen Türk destanlarının kısaca
tanıtımı ve özeti bu kadardır. Bu destan metinleri incelendiğinde
hepsinde ilk Türk destanı Oğuz Kağan destanının izleri bulunduğu
görülür. Bu destan parçaları Türk dünyasının ortak tarihî dönem
hatıralarını aksettiren ilk edebî ürünler olarak da önem ve değer
taşırlar. Bir gün bu parçalardan hareketle Fin destanı Kalavala gibi
değerli mükemmel bir Türk destanını yazılabilirse çeşitli kaynaklarda
dağınık olarak bulunan malzeme daha anlamlı hale gelebilir kanaatindeyim.

Kaynak: *Sümer* *Faruk*, Oğuzlar , Ankara  1967,
_Kaynak: edebiyatogretmeni.net internet sitesi_

_ KÖROĞLU _

Benden selam olsun Bolu Bey'ine 
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır 
Ok gıcırtısından kalkan sesinden 
Dağlar seda verip seslenmelidir

Köroğlu düşer mi yine şanından 
Ayırır çoğunu er meydanından 
Kır at köpüğünden düşman kanından 
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır



Köroğlu, ünlü bir halk hikayesi, daha doğrusu bir halk romanıdır. En azdört yüzyıldan, beri sanat susuzluğunu gidermekte, kahramanlık
duygularım beslemektedir.

Yiğit ve mert bir kahraman tipi olan Köroğlu, her Türk gencinin ruhundaonun gibi karakterli olma ülküsünü, besledi. Halk şiirinin
koçaklamalarında hep onun örnek alındığı görülür.

Köroğlu, bir kanun kaçağı, devlete karşı gelmiş bir dağ adamıdır.Yollarkeser, kervanlar vurur. Babasının gözlerine mil çektiren zalim Bolu
Beyi'nin ordularını bozar, dağıtır. Sık sık Bolu'yu basar, şehrin altımüstüne getirir.

Bu yaptıkları, örnek alınacak davranışlar değildir elbet. Ama,Köroğlu'nu haklı gösterecek yönleri vardır. 
Bir defa haksızlığa, zulme karşı ayaklanmıştır. 
Bu arada kendisi hiç bir zaman haksızlığa sapmamıştır. 
Onun, hikayesinin en yaygın olduğu yüzyıllar, 
Osmanlı Devleti de büyük iç ve dış sarsıntılar geçirmektedir. Ortalıkta, bundanyararlanan derebeyi tipleri türemiştir. Vilayetlerde valiler halkı ezmekte, çifte vergiler almakta, zulmün her çeşidini yapmaktadır.

Namuslu valiler haklı ya da haksız, devlete karşı büyük ayaklanmalar düzenlemekte, bu arada üzerlerine gönderilen ordular karşısında halk
ezilmekte, canından bezmektedir. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, Osmanlı tarihinde Celali diye anılan ve yurdun her yanını sarmış, küçük büyük
eşkıyalar türemiştir.

Arada ne oluyorsa yine halka, köylüye olmaktadır. İşte, bu son derecekorkulu ve tehlikeli ortam için de, gerçek olmasa bile, ona avuntu veren bir hayali kahraman çıkıyor. Bu, Köroğlu'dur. O'nun sevimli, şövalyevarlığında halk kendini buluyor onda avuntuya kavuşuyor. İşte, bu ruhsal yaratı nedeniyle halk onu seviyor.

Yalnız bu kadar da değil. Ayrıca, sanat isteklerini de onda buluyorhalk. Gerçekten, Köroğlu'nun sanatı gerek konu olarak, gerek işleniş
bakımından kusursuzdur. Konuda olaylar çok ustalıkla birbirine bağlanır,düğümlenir, heyecan artar; sonuç beklenmedik biçimde ortaya çıkar.

Usta sanatçıların anlatma başarısıyla orta zaman şövalye tipinin en mükemmeli oluşur.

Yer yer ve sık sık araya türküler girer. Böylece, dinleyicinin müzikistekleri de karşılanmış olur. Türküler, kalıp ve ruh bakımından pek başarılıdır. Bunlar, asıl konuyla yakından ilgili olmakla beraber,Köroğlu'nun mert karakterini de yansıtır. Yerine göre çok içli, lirik şiirlere de rastlarız. 

İşte, gerek konu, gerek estetik yönün bu kadar güçlü oluşu nedeniyle,Köroğlu hikayesi her çevrede büyük ilgi toplamış büyük ve ölmez bir eser olarak edebiyatımızda yerini almıştır. Bu bakımdan edebiyattarihçilerinin uzun süreden beri üzerinde çalıştıkları bir konu olmuştur Köroğlu.

Biz, bu halk kahramanının hikayesini değil, şiirini vermeye çalıştık.Şiirlerin asıl konuyla yakın ilgisi bulunduğu için önce hikayenin kısa bir özetini verdik. Şiirlerin tadına daha iyi varılabilmesinin, ancakkonuyu bilmekle mümkün olacağına inanıyoruz. Bu bakımdan, şiirlerin okunma sırasında, konuyu hatırlatmak için, her biri üzerine gerekli kısabilgi de ekledik. Bir de, şiirleri konu bakımından bölümlere ayırdık.

Her bölümün başında da gerekli açıklamayı yaptık.

Amacımız, kahramanlık konusunda halk şiirimizin en güzel örneklerinivermek olduğu için, uzun uzun bilimsel araştırma ve tartışmalara girişmekten sakındık. Okurlarımızı sıkmadan, edebiyatımızın bir bölümünüsunmaya çalıştık.

Bu arada, yirmi yıldan beri üzerinde çalıştığımız Köroğlu'nun yenişiirlerini, ilk kaynaklardan tarayarak, en iyilerini sunduk.


*_KÖROĞLU HİKAYESİ :_*

Bolu beyi, at meraklısı bir beydir. Atçılıkta usta olan seyisi Yusuf'u,
güzel ve cins 'at aramak üzere başka yerlere gönderir. Yusuf günlerce
gezdikten sonra, obanın birinde istediği gibi bir tay bulur. Bu tayı
doğuran kısrak, Fırat kıyısında otlarken, ırmaktan çıkan bir aygır
kısrağa aşmış, tay ondan olmuştur. Irmak ve göllerin dibinde yaşayan
aygırlardan olan taylar çok makbuldür, iyi cins at olur.

Yusuf, tayı sahiplerinden satın alır. Yavrunun şimdilik gösterişi
yoktur. Hatta, çirkindir bile. Ama ileride mükemmel bir küheylan
olacaktır. Yusuf bunu biliyor. Sevinerek geri döner. Bey, bu çirkin ve
sevimsiz tayı görünce çok kızar, kendisiyle alay edildiğini sanır.
Yusuf'un gözlerine mil çektirir. Tayı da ona verir, yanından kovar. Kör
Yusuf köyüne döner. Olanı biteni oğluna anlatır. Bolu Beyi'nden öc
alacağını söyler.

Baba Qğul, başlarlar tayı terbiye etmeye. Yıllar geçer. Tay artık
mükemmel bir küheylan olmuştur. Rüzgar gibi koşmakta, ceylan gibi
sıçramakta, türlü savaş oyunu bilmektedir. Bu arada Kör Yusuf'un oğlu
Ruşen Ali de büyümüş, güçlü kuvvetli bir delikanlı olmuştur .O da her
türlü şövalyelik oyunlarım öğrenmiş pir babayiğittir.

Bir gece Yusuf, düşünde Hızır'ı götür. Hızır ona yapacağı işi söyler.
Hızır'ın önerisiyle baba oğul yola çıkarlar. Bingöl dağlarından gelecek
üç sihirli köpüğü Aras ırmağında beklerler. Bu üç sihirli köpükle Yusuf'
un hem gözleri açılacak, hem intikam almak için gereken kuvvet ve
gençliği elde edecektir.

Bunu bilen oğlu Ruşen Ali, köpükler gelince, babasına haber vermeden,
kendisi içer. Yusuf, durumu öğrenince üzülür, ama bir yandan, da
sevinir. Kendi yerine oğlu, öcünü alacak bir bahadır olacaktır. Bu
sihirli köpüklerden biri körün oğluna sonsuz yaşama gücü, biri yiğitlik,
öteki de şairlik bağışlamıştır. Bir süre sonra Yusuf, oğluna öç almasını
vasiyet ederek ölür.

Körün oğlu Ruşen Ali dağa çıkar .
Gelen geçeni soyar. 
Ünü yayılmaya başlar .
Kendisi gibi kanun kaçakları yanında toplanmaya başlarlar. 
Artık adı Köroğlu olmuştur. 
Bolu şehrinin karşısında, Çamlıbel'de, bir kale yaptırır. 
Küçük bir ordusu vardır. 
Çamlıbel'de geçen kervanlardan bac alır. 
Vermeyen kervanları soyar. 
Üzerine gönderilen orduları bozguna uğratır.

Bir gün, güzelliğini duyduğu Üsküdar Kasapbaşı'sının oğlu Ayvaz'ı
kaçırır, Çamlıbel'e getirir, evlat edinir. 
Başka bir gün, Bolu Beyi'nin bacısı Döne Hanım'ı kaçır'ır, evlenirler. Aradan yıllar geçer, Bolu'yu basar, yakar, yıkar. Bolu Beyi'nden babasının öcünü alır. Bolu Beyi de Köroğlu'na karşı düzenler kurar. Bir defasında Köroğlu'nu, başka bir
seferde de Ayvaz'ı yakalatır. Zindana atar. Ama, Köroğlu ve adamları her
zaman hile ve cenkle kurtulurlar.

Köroğlu, ara sıra Gürcistan, Çin gibi uzak ülkelere de seferler açar.
Yeni yeni serüvenlere atılır, büyük vurgunlar yapar. Bu arada küçük,
fakat heyecanı birçok olay da geçer. Sonunda delikli demir (tüfek)
ortaya çıkınca eski bahadırlık geleneği bozulur, dünyanın tadı kalmaz.
Ve bir gün Köroğlu, beylerine dağılmalarını söyleyerek Kırklara karışır,
kaybolur. Daha önceden Kır-At da sır olmuştur. O Kır-At ki, nice yıllar,
olağanüstü bir güçle Köroğlu'na hizmet etmiştir.

Başka bir söylentiye göre, bir Yahudi bezirganın getirdiği tüfekle
oynayan beyler, birbirlerini öldürürler. Köroğlu, buna üzülerek
kayıplara karışır. Yine bir başka sôylentiye göre de, Köroğlu dağda
rastladığı çobanda tüfeği görür. Sorar, ne olduğunu. Aldığı karşılığa
inanmaz. Denemek için kendine çevirir, tetiğe dokunur. Ve yaralanarak
ölür. Sonra beyleri de dağılırlar.

Yaşlı bir çınar gibi devrilen Köroğlu'nun hikayesi sona erer.


Cahit Öztelli
Üç Kahraman Şair, Köroğlu, Dadaloğlu, Kuloğlu, 
Milliyet yayınları-1974


II

*_ KÖROĞLU'NUN KİMLİĞİ _*


On altıncı yüzyıllın sonlarına doğru, Kafkas'lardan Rumeli'ye kadar, ünübütün Osmanlı ülkesine yayılan Köroğlu, bir edebiyat tarihçisine göre hem eşkıya, hem de hece vezniyle şiirler söyleyen bir halk ozanı.Osmanlı toplumunu inceleyen bir bilim adamına göre sadece bir '' Celali ''. Ben Köroğlu'ndan kalanları yalnız kalanları değil, bugün yaşayıp gidenleri de halkımızdan, hikayeci halk ozanlarımızdan öğrendim. Halkımız, hikayeci halk ozanlarımız gibi yaşadım Köroğlu'nu. Bu nedenlerle de Köroğlu olayına yaklaşımım, bir edebiyat tarihçisi ya da bir bilim adamının yaklaşımından farklı oldu. Türkü metinlerinden,anlatılan hikayelerden ve bu türkülü hikayeleri dinleyen halkın davranışlarından edindiğim izlenim şu: Halkımıza göre Köroğlu, zalime başkaldıran, yaşlılara zayıflara dokunmamayı, tamahkar zenginlerle uğraşmayı, dertlilerin derdine bakmayı öğütleyen yiğit bir kişi. Bir destan kahramanı. Kavuşturan kurtaran esirgeyen Kırat motifi ile, kökleri çok daha gerilere giden bazı efsanelerle, ''Celali KöroğluRuşen'' ve ''Celali Kiziroğlu Mustafa Bey'' gibi bazı gerçeklerin, daha
da Allah bilir nelerin, ne özlemlerin karışarak oluşturduğu bir destan.Bütün destanlarda olduğu gibi de, her şey olumlu ya da olumsuz yönde abartmalı. Halk bu Köroğlu türkülerini, Köroğlu hikayelerini dinlerken yürekleniyor. Bir kurtarıcı bulmuşcasına rahatlıyor. Düğünlerde derneklerde Köroğlu havaları, marşların gördüğü işi görüyor. Köroğlu'nun kimliğinden de, kişiliğinden de ben bu toplum olayını anlıyorum. Asıl Köroğlu gerçeği bu bence. Yunus Beyin ya da seyis Yusuf'un oğlu Ruşen Ali'nin bireysel kişiliği de, bireysel kimliği de beni ilgilendirmiyor.

Halk gibi, hikayeci halk ozanları gibi, 
Köroğlu'na ben de kendimi, Kendi özlemlerimi katarak söyledim. 
Yiğit, duyarlı insan bir Köroğlu düşündüm.

Ruhi SU


**************

Eserlerinden bazıları:

1

Kır atım meydan yerinde 
Gezer horlayı horlayı
Bir kötü az bin kavgadan 
Kaçar zorlayı zorlayı 

Kır ata yakışır bunlar 
Yiğit geyer demir donlar 
Ak gövdeden kızıl kanlar 
Akar şorlayı şorlayı 

Köroğlu der al kanları 
Yere serer çok canları 
Eğri kılıç düşmanları 
Kırar parlayı parlayı

2

Mert dayanır namert kaçar 
Meydan gümbür gümbürlenir. 
Şahlar şahı divan açar. 
Divan gümbür gümbürlenir. 

Yiğit kendini övende 
Oklar menzili döğende 
Kılıç kalkana değende 
Kalkan gümbür gümbürlenir. 

Ok atılır kalasından 
Hak saklasın belasından 
Köroğlu'nun narasından 
Dağlar gümbür gümbürlenir. 

3

Benden selam olsun Bolu Bey'ine 
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır 
Ok gıcırtısından kalkan sesinden 
Dağlar seda verip seslenmelidir. 

Düşman geldi tabur tabur dizildi 
Alnımıza kara yazı yazıldı 
Tüfek icad oldu mertlik bozuldu 
Eğri kılıç kında paslanmalıdır. 

Köroğlu düşer mi yine şanından 
Ayırır çoğunu er meydanından 
Kır at köpüğünden düşman kanından 
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır


4

Muhanetlik etmek değil karımız 
Şehriyar sözüne uyanlardanız 
Meydana girende yoktur korkumuz 
Kazaya ırıza diyenlerdeniz. 

Ödleklerle hoş değidir aramız 
Teke tek düşmana varmak töremiz 
Muhanete sardırmayız yaramız 
Yarayı kendimiz saranlardanız 

Bineyidim kır atımın üstüne 
Alıyıdım hançerimi destime 
Gafili varmayız düşman üstüne 
Vakte hazır olun diyenlerdeniz. 

Köroğlu'm çıkalım dağlar salına 
At sürelim mal yemezin malına 
Başım koydum arkadaşın yoluna 
Başı dost yoluna koyanlardanız 

5

Karşıdan gelen piyade 
Bizim eller yerinde mi? 
Etekleri çemen olmuş 
Karlı dağlar yerinde mi? 

Çamlıbel'in koyağında 
Sular akar ayağında 
Şirin döne yanağında 
Siyah benler yerindemi? 

Köroğlu der öğündüğüm 
Taşlar alıp döğündüğüm 
Arka verip sığındığım 
Koca çamlar yerinde mi?

6

Kimisi pınar başında
Kimisi yolun dışında
Al giyen onbeş yaşında
İlle mavili mavili

Kimisi dağlarda gezer
Kimisi incisin dizer
Al giyen bağrımı ezer
İlle mavili mavili

Kimisi odun devşirir
Kimisi kahvesini pişirir
Al giyen aklım şaşırır
İlle mavili mavili

Köroğluyum derki’n olacak
Mavili benim olacak
Takdir yerini bulacak
İlle mavili mavili 


7

Hemen mevla ile sana dayandım 
Arkam sensin kal'am sensin dağlar hey 
Yoktur senden gayri kolum kanadım 
Arkam sensin kal'am sensin dağlar hey 

Yüce yüce tepesinden yol aşan 
Gitmez oldu gönlümüzden endişen 
Mürüvvetsiz beyden yeğdir dört köşen 
Arkam sensin kal'am sensin dağlar hey 

Hep sınadım Osmanlı'nın alını
Bulamadım hergiz gönlüm alanı
Anıcağız sevdiğimin halini
Arkam sensin kal'am sensin dağlar hey 

Köroğlu der tepelerden bakarım 
Gözlerimden kanlı yaşlar dökerim 
Bunca yıldır hasretini çekerim 
Arkam sensin kal'am sensin dağlar hey

8

Yurun aslanlarim savas edelim
Buna kavga derler bey ne pasa ne
Haykirip haykirip kelle keselim
Seyreyleyin eli ayagi sasana

Yuru beyler cenge harbi calinir
Iyi kotu bu meydanda bilinir
Kilic deger adam iki bolunur
Nusret bizim beyler neci pasa ne

Gurzun kostegini kola takmali
Arap ati saga sola yikmali
Kargilar mizraklar birden kalkmali
Firsat vermen Arap atlar kacana

Koroglu der durun edek cengimiz
Bundan belli olsun yigit hangimiz
Uc saat surmeli burda hengimiz
Tarih yazin su daglara nisane


9

Eğer kendilerinde erlik var ise
Gelsin doguselim Bolu Beyleri
Kanından susayip candan geçerse 
Gelsin doguselim Bolu Beyleri

Atina bindi de eyledi dizgin
Alaylari catip etti mi bozgun
Lesine kondurmak isterse kuzgun
Gelsin doguselim Bolu Beyleri

Kocyigitleri de aldim yanima 
Keskin kilicimi taktim belime
Serimden gecmisim bakmam olume
Gelsin doguselim Bolu Beyleri

Karsida durana kalmaz kararim
Dogrulup gelene yoktur zararim
Ya sehitlik ya gazilik dilerim
Gelsin doguselim Bolu Beyleri

Ala sadagimi sundum ozume
Hezaran kalkanim aldim dizime
Koroglu der kan gorundu gozume 
Gelsin doguselim Bolu Beyleri

10

Dinle sözlerimi han oğlum Ayvaz
Yükletin kervanı dengine bakın
Erlik meydanına girdiğin zaman
Kuşanın kılıcı gencine bakın 

Düşmanın üstüne eyledim akın
Dönüşüm yok zamanın yakın
Fakir fukarayı incitmen sakın
Mal yemez tamahkar zengine bakın 

Köroğlu her zaman kurdu meydanı
Ben bilirim yahşi ile yamanı
Aman dileyenden kesmen amanı
Dertli olanların derdine bakın

11

Bağdat'a sefer edenler
Hoylu'm nic'oldu gelmedi?
Turna teline gidenler
Hoylu'm nic'oldu gelmedi? 

Bagdat'a sefer eyledim
Hoylu'm da kaldi gelmedi
Acem ile ceng eyledim
Hoylu'm da kaldı gelmedi 

Düğünü bozup gidenler
Badeyi süzüp gidenler
Acem ile ceng edenler
Hoylu'm nic'oldu gelmedi 

N'olsam koç Köroğlu n'olsam
Hoylu'yu düşümde görsem
N'olaydı da ben de ölsem
Hoylu'm da kaldı gelmedi



***