ABD’nin Güvenlik Strateji Belgesi - 2017
Hazırlayan:
Dr. Ali Bilgin VARLIK
Bilgi Notu–01318.12.2017
Amaç:
Bu bilginotu, ABD’nin “Güvenlik Stratejisi Belgesi (2017)” hakkında özet bilgi vermek maksadıyla hazırlanmıştır.
MSE, Ulusal, bölgesel, küresel barış ve güvenlik ile kurumsal yapılanma, risk analizi ve strateji geliştirme konularında eğitim ve danışmanlık hizmeti veren akademik bir danışmanlık ve düşünce kuruluşudur.
MSE, Benimsediği ilkeler çerçevesinde kapsadığı konularda özgün ve nitelikli bilgiyi üretmeyi ve bunu geniş kitlelerle paylaşmayı temel amaç edinmiştir.
Bu maksatla, ilgi alanındaki konular hakkında Analizler yapar, Stratejiler geliştirir ve Akademik eğitim faaliyetlerinde bulunur.
MSE’ nin ilkelerini, insanlığın barış ve güvenliğini esas alan temel amacı belirler. Bilimsel etik ve tarafsızlık kuruluşumuzun temel ilkesidir.
Ne kadar saygın olursa olsun MSE, hiç bir politik gücü veya inancı desteklemez.
Merkez Strateji Enstitüsü (MSE):
Doç.Dr.Sinem Akgül AÇIKMEŞE,
(E)Tuğg.Doç.Dr. Oktay BİNGÖL,
Prof.Dr.Mitat ÇELİKPALA,
Prof.Dr.Çağrı ERHAN,
(E)Büyükelçi Dr.Ercan ÖZER,
Prof.Dr. Abdülkadir VAROĞLU,
Dr. Ali Bilgin VARLIK,
MSE Danışma Kurulu Bu belgede yer alan hususların tüm sorumluluğu yazarlara ait olup MSE’ ve üyelerini bağlamaz.
Bu belgenin her hakkı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu esasları çerçevesinde MSE’ye aittir.
Alıntılar da http://merkezstrateji.com/ uzantısının verilmesi, belgenin tamamına ulaşılabilmesi için zorunlu tutulmuştur.
Hazırlayan: MSE Koordinatörü. Dr. Ali Bilgin VARLIK
ABD’nin Güvenlik Strateji Belgesi (2017)
1. Giriş
ABD'nin Güvenlik Strateji Belgesi, 18 Aralık 2017'de yayımlanmıştır.
ABD Başkanı'nın onay metni ve "Giriş"in ardından yer alan dört ana bölüm sırasıyla;
1- Amerikan Halkını, Ülkesini ve Yaşam Tarzının Korunması
2- Amerikan Refahının Artırılması
3- Barışı Güç Yoluyla Korumak
4- Amerikan Etkisini Artırmak başlıklarını taşımaktadır. Bu bölümlerde, öncelikle mesele tanımlanmış, daha sonra da bu hususların yerine getirilmesi için uygulanacak öncelikli faaliyetlere yer verilmiştir.
ABD yönetiminin stratejik amaçlarını oluşturan bu ana başlıkları , "Bölgesel Bağlamda Strateji" ve "Sonuç" kısımları takip etmektedir.
Belge toplam 55 Sayfadan oluşmaktadır.
2. Belgenin Özeti
ABD Başkanı'nın onay metninde özetle, Trump'ın Başkanlık seçimleri esnasında vadettiği hususlardan; ekonomiyi canlandırmak, silahlı kuvvetleri yeniden inşa etmek, sınırları savunmak, egemenliği korumak ve değerleri geliştirmek konularına vurgu yapılmıştır.
ABD'nin yoğunlaşan tehditlerle yüzleştiği,
- Dışarda, haydut devletlerin nükleer kapasite kazanma çabaları, "radikal İslami" terör grupları, rakip devletlerin ABD çıkarlarına tehdidinin,
- İçerde, geçirgen hudutlar, uygulanmayan göçmen yasaları, uyuşturucu çeteleri, adil olmayan ticaretin ekonomiye yıkıcı etkisinin,
- Müttefiklerle adil olmayan yük paylaşımı, uygun olmayan savunma yatırımlarının halkın güven kaybına neden olduğu, ancak Kuzey Kore, Iran,
IŞİD ile mücadele ve ekonomideki gelişme ile halkın güvenin kazanıldığı müttefiklerin desteğinin arttığı belirtilmiştir.
Giriş bölgümünde özetle, "Önce Amerika" söylemiyle ifade edilen içeride güçlü ve müreffeh olarak dünyada da güçlü bir liderlik yapılabileceği,
ABD için iyi olanın müttefikleri için de iyi olacağı teması işlenmiştir.
Çin ve Rusya'nın, ABD'nin gücü, nüfuzu ve çıkarlarına meydan okuduğu, Kuzey Kore ve İran'ın bölgelerini istikrarsızlaştırdığı belirtilmiş ve
" Cihadist Terörist gruplar ve Suç Örgütleri tehdit olarak tanımlanmıştır.''
Yapılan risk ve tehdit değerlendirmesinde; düşman propagandaları, batı karşıtlığı, müttefiklerle olan ilişkilerde ayrılığa düşülmesi, Nükleer,
Biyolojik ve Kimyasal tehditler, Politik, Askeri, Ekonomik ve enerji alanındaki rekabet sıralanmıştır.
Bölümün sonunda, .yukarıda belirtilen. müteakip üç ana bölümün başlıkları temel sorumluluklar olarak sayılmıştır.
1. Bölüm
(Amerikan Halkını, Ülkesini ve Yaşam Tarzının Korunması)de özetle, sınır güvenliği, mülteciler sistemi reformu, KİS (Kitle İmha Silahları) karşı savunma (KİS'lerin yaygınlaşmasının önlenmesi), bilgi tabanlılar başta olmak üzere kritik alt yapıların korunması, füze saldırılarına karşı kademeli bir hava/füze savunma sistemi ve törörist grupların ülkeye girmeden imhası konularına yer verilmiştir.
2. Bölüm
(Amerikan Refahının Artırılması)de özetle, işçilerin ve şirketlerin yararına
ekonominin canlandırılacağı, ticari dengesizliğin giderilmesi için karşılıklılığın uygulanacağı, ABD entelektüel sermayesini/fikri mülkiyet haklarını ihlal ederek kullanan rakiplere karşı ekonominin korunacağı ve enerjide hakimiyetin geliştirileceği belirtilmiştir.
3. Bölüm
(Barışı Güç Yoluyla Korumak)de özetle, Rusya ve Çin revizyonist, Kuzey Kore, İran ve "cihadist" örgütler tehdit olarak tanımlanmıştır. ABD askerî gücünün başatlığının devam ettirilmesi, ulusal çıkarların korunması ve gerektiğinde bu maksatla savaşması için silahlı kuvvetlerin yeniden inşa edilmesi (modernizasyon, tedarik, kapasite artırımı, yüksek hazırlık seviyesi, geniş
spektrumlu gücün sürdürülmesi), savunma sanayisinde, tedarik zincirinin hassasiyetlerinin giderilmesi, yerli yatırımlara öncelik verilmesi, kritik yeteneklerin korunup geliştirilmesi, nükleer kapasitenin yenileştirilip geliştirilmesi, ABD istihbarat kurumlarının stratejik ve güncel ihtiyaçlara
yönlendirilmesi hususlarına yer verilmiştir. Uzay ve siber alanlarda kabiliyetin geliştirileceği, ulusal güç unsurlarının tamamının kullanılacağı, ön alıcı, rekabetçi ve ekonomiden güç alan bir diplomasinin uygulanacağı (müttefiklere ekonomik destek, rakiplere yaptırımlar, KİS'lerin yayılmasının ve terör örgütlerinin ekonomik kaynaklarının önünün kesilmesi), müttefikler ve diğerlerinin ABD'nin etrafında toplanacağı, onlardan adil külfet paylaşımı beklendiği ifade edilmiştir.
4. Bölüm
(Amerikan Etkisini Artırmak)de özetle, Amerikan çıkarlarını destekleyen ve
değerlerini paylaşan bir dünyanın ABD'yi daha güvenli ve müreffeh yapacaği, Uluslararası örgütleri, ABD çıkarlarını ve ilkelerini korumak için destekleyip bunlara liderlik yapılacağı, ABD'nin özgürlük, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığının baskıcı (tiran) rejimler altında yaşayanlar için
ilham kaynağı olduğu, özel sektör liderliğinde sağlanacak ekonomik büyümede ABD'nin hızlandırıcı rol oynayacağı, diğer devletlerden adil sorumluluk paylaşımı beklenmekle beraber, ABD'nin alicenap bir ulus olduğu, diğer ülkelere ABD yaşam tarzının diretilmesinin mümkün olamayacağı, iş birliğinden kast edilen şeyin adil sorumluluk paylaşımı olduğu ifade edilmiştir.
Bölgesel Bağlamda Strateji başlıklı kısımda, bölgesel güç dengesi değişiklikleri nin ABD çıkarlarını tehdit edebileceği, Rusya ve Çin'in küresel etkiler yaratmaya çalıştığı, Kuzey Kore ve İran'la birlikte daha çok çevre ülkelere tehdit oluşturdukları, ancak KİS kapasiteleri nedeniyle bölgelerin birbirini etkileme imkânlarının arttığı, bunun tehdidi çevrelemeyi güçleştirdiği belirtilmiştir. ABD'nin Hint-Pasifik, Avrupa ve Orta Doğu'da mevcut güç dengesini muhafaza
edeceği, diğer bölgelerdeki zayıf yönetimlerin ABD çıkarlarına tehdit oluşturduğu ifade edilmiştir.
- Hint-Pasifik, Bölgesinde;
• Çin'in Çin Denizi'nde, Kuzey Kore'nin Kuzeydoğu Asya'da oluşturduğu tehdidin, Güney Kore, Japonya, Avustralya, Yeni Zelanda ile ikili, Japonya-Avustralya-Hindistan -ABD arasında dörtlü iş birliği ile karşılanacağı,
• Güneydoğu Asya'da Filipinler, Tayland gibi önemli pazarlar ile Vietnam, Malezya, Endonezya ve Singapur gibi ekonomik ortaklarla birlikte, ASEAN (Güneydoğu Asya Ulusları Örgütü) ve APEC (Asya-Pasifik Ekonomik İş Birliği Örgütü) tabanında özgürlük düzenin geliştirileceği, bu maksatla politik, askerî ve ekonomik eylemlerde bulunulacağı belirtilmiştir.
- Avrupa'da,
• II. Dünya Savaşı'nın sonundan itibaren devam eden Batı Avrupa-Atlantik bağının önemine, Gürcistan ve Ukrayna'yı işgal eden Rusya'nın bu bağı zayıflatma çabasına, Çin'in Avrupa'da adil olamayan ekonomik rekabetine, IŞİD'in Avrupa devletlerine yönelik saldırı tehdidine dikkat çekilmiştir.
• ABD'nin Avrupa dayanışması ve NATO'nun önemine, politik alanda; Avrupa ile birlikte çalışmaya, ekonomik alanda; İngiltere başta olak üzere AB ile aradaki engellerin kaldırılmasının önemine, Çin'in çevrelenmesine, askerî alanda; 2014'yılına kadar müttefiklerin savunma bütçelerinin GSMH'ye oranının % 2'ye çıkarılmasına ve bu tutarın %20'sinin kapasite artırımına tahsis edilmesine, NATO'nun doğu kanadının savunulmasına destek verileceğine, özellikle İran'dan gelen tehdide karşı hava-füze savunmasının güçlendirilmesine ve terörizmle mücadele ve siber güvenliğe vurgu yapılmıştır.
- Orta Doğu'da,
• ABD'nin "cihadist"lerden temizlenmiş, ABD'ye düşmanların hâkim olmadığı ve küresel enerji güvenliğinin istikrarına katkı sağlayan bir Orta Doğu arayışı içince olduğu belirtilmiştir.
• Yıllardır İran'ın yayılması, "cihadist" ideoloji, sosyo-ekonomik durgunluk, bölgesel düşmanlıklar nedeniyle istikrarsızlaştığı,
• ABD'nin ne demokratik dönüşümün ne de bölge sorunlarına karışmamanın ABD'yi bölgeden uzak tutmaya yeterli olmadığını öğrendiği, bu nedenle . kötümserliğe yol açmayacak ve modern Orta Doğu vizyonuna zarar vermeyecek. gerçekçi politikalara ihtiyaç olduğu ifade edilmiştir.
• El Kaide ve IŞİD'in Orta Doğu'da üs oluşturduğu, İran'ın terörün en büyük destekçisi olduğu, 2015'den bu yana KİS'lere sahip olmayı amçlayan silahlanma içinde olduğu belirtilmiştir.
• Filistin-İsrail sorunun çözüme kavuşmaması "cihadist" terörist örgütler ve İran başlıca sebep olarak tanımlanmıştır.
• Politik alanda; mümkün olan her fırsatta reformların destekleneceği, ortaklara destek sağlanacağı, KİÖ (Körfez İş Birliği Örgütü) ile ilişkilerin artırılacağı, Irak ile uzun-erimli ortaklığa devam edileceği, Suriye iç savaşının sonlandırılması arayışına, İran'ın nükleer silahlanmasına karşı olan bütün ortaklarla çalışılacağı, ekonomik alanda; "cihadist" teröristlerin istismar ettiği ekonomik eşitsizlik leri ortadan kaldıracak reformların destekleneceği, Mısır ve Suudi Arabistan ekonomilerinin modernleşmesinin destekleneceği, askerî alanda; bölgede gerekli ABD askerî varlılığının muhafaza edileceği, ortakların karşılıklı çalışabilir hava savunma kapasitesi kazanmalarının destekleneceği ifade edilmiştir.
- Güney ve Orta Asya'nın Dünya nüfusunun 1/4'ünü barındırması, iki nükleer gücün, terör örgütlerinin bu bölgede bulunması nedeniyle hassasiyet taşıdığı, Pakistan'da/dan faaliyet gösteren terör örgütleri ile mücadeleye devam edileceği, Hint-Pakistan çatışmasının yaratabileceği nükleer tehdidin endişe yarattığı, ABD'nin Afganistan ve Pakistan'da istikrara arayışı içinde olduğu, bu maksatla poilitik, ekonomik ve askerî faaliyetlere devam edileceği belirtilmiştir.
- Batı Yarım Küre'nin ABD ulusal çıkarları için önemine ve bu bölgedeki istikrarsız rejimlerin yarattığı hassasiyete, Orta Amerika ülkelerinden (Guatemala, Honduras, El Salvador), Venezuella ve Küba'dan kaynaklanan solcu tehdide, Çin'in bölgedeki nüfuz arayışına dikkat çekilmiştir.
- Afrika'nın büyüyen ekonomiler nedeniyle ABD için potansiyel pazar olduğu, ancak kıtadaki istikrarsızlığın diğer bölgelere yayılma tehlikesini taşıdığı, "cihadist" grupların burada yuvalandığı, Çin'in ekonomik açılımının tehdit yarattığı ifade edilmiştir.
Sonuç bölümünde ABD halkının Trump yönetiminde taşıdığı önceliğe ve toplumda güven inşasına vurgu yapılmıştır.
3. Değerlendirme:
Başkan Trump'ın seçim programında yer alan hususların farklı bir uslupla yazılmasından ibaret olan günvelik strateji belgesinde, iki kutuplu sistemin ortadan kalkmasının ve geçen dönemde ABD'nin dış politikadaki hatalı uygulamalarının ardından küresel ölçekte kaybedilen yumuşak güç
tabanlı hegemonyanın yarattığı arızaların, iç politikaya yönelmek ve bir kısmı icad edilen bir kısmı da olduğundan fazla gösterilen tehditlerle giderilmeye çalışıldığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu söylemde, Rusya ve Çin rakip olarak, Kuzey Kore, İran ve "cihadist" terör örgütleri ise tehdit olarak görülmektedir. Bu kapsamda Rusya'nın bölgesindeki genişlemesi vurgulanmış olsa da ciddi yaptırım ve önlemlerin düşünülmediği anlaşılmaktadır. Çin'in küresel ekonomik genişlemesinin, bölge devletlerine baskılar vasıtasıyla sınırlandırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Kuzey
Kore'nin tehdit olarak öne çıkarılması, Çin ile mücadelenin bu devlet üzerinden gerçekleştirileceği anlamına gelmektedir. İran'a verilecek gözdağı ile diğer bölge ülkelerinin baskı altına alınması bir hareket tarzı olarak görülebilir.
Hint-Pasifik bölgesinin, son dönemde olduğu üzere ABD dış politikasının ağırlık merkezini oluşturmaya devam edeceği anlaşılmaktadır. ABD'nin bu bölgede müttefikleri vasıtasıyla ulusal çıkarlarını sağlama stratejisini benimsemiş olması bölgede yeni askerî yapılanmalara girişilmesi ihtimalini güçlendirmektedir.
NATO konusunda Avrupa-Atlantik bağının korunmasına, külfet paylaşımı ve savunma harcamalarının artırılmasına vurgu yapılmaktadır.
Orta Doğu'da barış ve istikrarın sağlanmasında, iş birliği yapılacak olan yönetimlerin mümkün olması halinde reformlarının destekleneceği belirtilmekle birlikte bu bir şart olarak ileri sürülmemektedir. Bu hususta tek şart Iran'a karşı olunması ve enerji güvenliğine katkı sağlanmasıdır.
Belgede, Filistin-İsrail meselesi, İran ve cihadist örgütler üzerinden okunmakta dır.
Belgede geçen "ilkeli realist politika" ifadesi, "pragmatist güce dayalı politika" olarak anlaşılmaktadır. Önceki ABD Başkanlarının adıyla anılan doktrinlerin (Bkz. Ek) temelini oluşturan güvenlik strateji belgelerinden farklı olarak Trump'ın belgesinde daha yalnızlaşmış, içine kapanmış, ancak askerî ve ticari çıkarları bir arada daha fazla gözeten ögeler bulunmaktadır.
EK-A: ABD Güvenlik Politikalarına Yön Veren Başlıca Doktrinler
Truman Doktrini (12 Mart 1947):
SSCB’nin Akdeniz’e inme stratejisini engellemek amacıyla 1947 Mart'ında Truman, “özgür ulusları korumak” söylemiyle bir dizi askerî ve ekonomik yardımı hayata geçirmiştir.
Bu kapsamda ilk etapta Türkiye (100 milyon dolar) ve Yunanistan'a (400 milyon dolar) askerî yardım kararı alınmış, birkaç ay sonra da Dışişleri Bakanı Marshall’ın adıyla anılan ve 17 Avrupa ülkesine toplam 12 milyar dolar tutarında hibe veya kredi şeklinde kaynak aktarımını öngören Avrupa Kalkınma Programı (European Recovery Program) başlatılmıştır.
Eisenhower Doktrini (9 Mart 1957):
Eisenhower, 9 Mart 1957’de uluslararası komünizmin tehdidi ile karşı
karşıya olan uluslara doğrudan askerî yardımda bulunabileceğini açıklayarak ABD’nin doğrudan askerî güç kullanmasını gündeme getirmiş ve Truman Doktrini’nin bir adım önüne geçmiştir.
Nixon Doktrini (25 Şubat 1969):
İlk kez Guam’da açıklanması nedeniyle Guam Doktrini olarak da anılan
Doktrin ile ABD, gerginliğin azaltılmasını hedeflemiştir. Bu maksatla, Çin ile diplomatik ilişki kurulmuş, stratejik silahların sınırlandırılmasına ilişkin antlaşmalar yapılmış, silahlı kuvvetlerin ülke dışında kullanımına ilişkin
sınırlamalar getirilmiş, bunun yerine bölgesel oyuncular ve NATO üyeleri ile askerî iş birliği öne çıkarılmıştır.
Ford Doktrini (7 Aralık 1975):
Ford Doktrini, Richard Nixon’un 1974 Temmuz'unda Watergate Skandalı sonucu istifa etmesinden sonra ABD’nin Vietnam Savaşı’nın yaralarını sarmaya başladığı dönemde gündeme gelmiştir. Buna göre; Nixon Doktrini ile benimsenen müzakereci yaklaşımda başarılı olabilmek; caydırıcı gücü yüksek bir silahlı kuvvetlerle, stratejik bölgelerde tesis edilecek ABD askerî üs ve tesisleri ile mümkün olabilecektir. Ford Doktrini, ABD Silahlı Kuvvetleri’nin yeniden yapılandırılması ve ABD askerinin doğrudan savaş alanına sürülmesi yerine ABD silahlarıyla donatılan bölgesel oyuncuların takviye edilmesi için askerî harcamaların artırılmasını öngörmekteydi.
Carter Doktrini (23 Ocak 1980):
SSCB’nin 1979 sonlarında Afganistan'a müdahalesinin bölgeye yayılma eğiliminden endişe duyan Başkan Carter, Basra Körfezi ve petrol bölgesine yapılacak bir müdahalenin ABD'nin hayati menfaatlerine saldırı sayılacağını, bu nedenle askerî kuvvet kullanılması da dâhil her türlü tedbirin alınacağını ilan etmiştir. Zbigniew Brzezinski tarafından kaleme alınan Doktrin, Truman Doktrini ile büyük benzerlikler göstermekle beraber ondan farklı olarak SSCB’nin Orta Doğu’daki nüfuzunu kırmaya yönelik boyutuyla dikkat çekmektedir.
Reagan Doktrini (22 Şubat 1985):
İlk kez 12 Ocak 1954'te .Harry S. Truman'ın Dışişleri Bakanı John Foster
Dolles tarafından. ileri sürülen Kitlesel Mukabele Stratejisi’ni, o döneme kadar uygulanmakta olan Çevreleme Stratejisi ile birlikte hayata geçiren doktrin olması nedeniyle diğer ABD doktrinlerinden farklılık göstermektedir.
Reagan’ın Şubat 1985’de açıkladığı Doktrin ilk kez 1983 tarihli Ulusal Güvenlik Stratejisi (National Security Strateji.NSS) belgesi ile yürürlüğe konulmuştu. Yeni Muhafazakârların (New-Cons) fikirsel alt yapısını oluşturan Heritage Foundation isimli düşünce kuruluşunun olgunlaştırdığı doktrin, SSCB’nin yayılma gayretlerini boşa çıkarmakla kalmayıp, Sovyet karşıtı grupların desteklenmesi suretiyle, Doğu Bloku’nun içten yıkılmasını kolaylaştırmıştır. Afganistan’da Mücahitlerin, Angola’da UNITA’nın, Kamboçya’da Kontraların, Iran, Laos, Libya ve
Vietnam’da muhalif grupların desteklenmesi, IMF ve WB’ye üye olan 70 civarındaki bağlantısız devletin ekonomik bakımdan kontrol altına alınması, Yıldız Savaşları Projesi (Strategic Defense Initiative-1983), Şer Devletleri vb.
tanımlamalarla uygulanan propaganda faaliyetleri Reagan Doktrini ile hayata geçirilmiştir.
Bush Doktrini (17 Eylül 2002):
Bush doktrini bütün unsurları ile 2002 tarihli NSS belgesinde ortaya çıkmış olsa da fikri alt yapısı, 1992’de Yeni Muhafazakâr düşünce kuruluşu, The Project for the New American Century.PNAC tarafından hazırlanan “Yeni Bir Yüzyıl İçin Stratejiler, Güçler ve Öneriler” raporudur. 1992'de Savunma Bakanı Richard Bruce "Dick" Cheney'in siyasi danışmanı Paul Wolfowitz'in hazırladığı .ve basına sızmasının arından doğan tepliker nedeniyle geri çekilen.
Savunma Planlama Direktifi (Defence Planning Guidance) ise Bush doktrininin esasını oluşturmuştur. Çevreleme stratejisini Soğuk Savaş'ın kalıntısı olarak gören Wolfowitz'in planında yer alan; ABD'nin gücünün sınanmasının,
terörizme destek veren ve haydut devletlerin KİS'lere sahip olmasının önlenmesi maksadıyla ön alıcı darbe (preemptive strike) (1) bulunulmasını, ABD'nin gerekirse tek başına hareket etmesini öngören yaklaşım Doktrinde olduğu
gibi benimsenmiştir.
(1) “Ön Alıcı Darbe / Müdahale (preemptive strike)” terimi ilk kez adı geçen düşünce kuruluşunun 1992’de hazırladığı “ Yeni Bir Yüzyıl İçin Stratejiler, Güçler ve Öneriler ” Raporunda yer almıştır. Dönemin başkanı Clinton'a açık mektupta da geçen terim, 1997’de Clinton yönetimi tarafından hazırlanan dört yıllık “Savunma Değerlendirme Raporu”na yansımış, Bush yönetimi tarafından Ekim 2001’de yeniden düzenlenerek bugünkü halini almıştır.
www.merkezstrateji.com
bilgi@merkezstrateji.com
Analiz@merkezstrateji.com
Tlf.: +90 3122362199
GSM: +90 5332303018
ALINTI WEB ADRESİ;
https://merkezstrateji.com/assets/media/171218-bn013-abd-guevenlik-strateji-belgesi-s1.pdf
***