DEVLETİN BAŞARISIZLIĞI,
DEVLETİN BAŞARISIZLIĞININ ANATOMİSİ
Coşkun Can Aktan
I. GİRİŞ
Geleneksel iktisat teorisinde uzun yıllar neo-klasik ve Keynezyen iktisatçıların katkılarıyla geliştirilen “ Piyasa başarısızlığı teorisi ” (market failure theory) geçerliliğini korumuştur. Piyasa başarısızlığını ortaya çıkaran nedenlerden hareketle özellikle Keynezyen iktisatçılar, devletin ekonomiye müdahale ederek ekonomik dengeyi sağlamasını ve piyasanın yarattığı olumsuz sonuçları ortadan kaldırmasını önermişlerdir. Ancak ne var ki, 1950’li yılların başlarından 1970’li yılların sonlarına değin devletin ekonomideki rolünün ve fonksiyonlarının genişlemesi ve devlet müdahalelerinin artması bu defa ekonomide yeni sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Aşırı büyüyen devletin ortaya çıkardığı olumsuz sonuçlardan hareketle iktisatçılar piyasa başarısızlığına alternatif bir yeni teori geliştirmişlerdir. Kamu tercihi iktisatçılarının öncülüğünde geliştirilen bu teori “devletin başarısızlığı teorisi” (governmental failure theory) olarak adlandırılmaktadır.
Bu çalışmada öncelikle piyasa başarısızlığı teorisi hakkında özet açıklamalar yapıldıktan sonra devletin başarısızlığı teorisi incelenecektir.
II. PİYASA BAŞARISIZLIĞI
Neo-klasik iktisatçılara ya da teorik refah iktisatçılarına göre piyasa ekonomisi başlıca aşağıdaki nedenlerden dolayı başarısızlığa uğramaktadır:
- Piyasa ekonomisinde tam rekabet geçerli olmadığından piyasa ekonomisi başarısızlığa uğramaktadır. Devletin rekabeti geliştirmesi ve
desteklemesi, aksak rekabet piyasalarını düzenlemesi için rekabet hukuku oluşturması gereklidir.
- Piyasa ekonomisi bazı kamusal mal ve hizmetleri üretememekte, bazı mal ve hizmetleri ise yeterli ölçüde ve istenilen şekilde arz edememektedir. Örneğin, devletin tam kamusal malları (savunma hizmeti örnek olarak verilebilir) arz etmesi mümkün değildir. Yarı kamusal malları ise dışsal ekonomiler özelliği dolayısıyla piyasa ekonomisi toplumda herkese sunmakta başarısız olmaktadır.
Eğitim ve sağlık yarı-kamusal mal ve hizmetlere örnek teşkil etmektedir. Özetle, piyasa ekonomisinde “kar” esas olduğundan, karın olmadığı alanlarda piyasa ekonomisi üretim yapmayabilir. Bu nedenle devletin ekonomiye müdahale etmesi ve kamusal mal ve hizmetleri üretmesi gerekir.
- Ölçek ekonomilerin sözkonusu olduğu enerji, ulaştırma ve haberleşme sektörlerinde piyasa ekonomisi yeterli sermayeye sahip olmadığından bu hizmetleri arz etmekte başarısızlığa uğrayabilir. Yeterli sermayeye sahip olan piyasa ekonomisi üretici birimlerinin piyasada tekel olmaları muhtemeldir. Dolayısıyla bu belirtilen alanlarda devletin faaliyette bulunması ve piyasa ekonomisinin yetersizliğini telafi etmesi gerekir.
Neo-klasik iktisatçıların devlete atfettikleri görev daha sonra Keynezyen iktisatçılar tarafından daha da genişlemiştir. Keynezyen iktisatçılara göre ise piyasa ekonomisi başlıca aşağıdaki nedenlerden dolayı başarısızlığa uğramaktadır:
- Ekonomide kaynakların dağılımında etkinsizlik sözkonusudur. Piyasa ekonomisinin bu sorunu kendi başına çözmesi beklenemez.
- Gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanmasında piyasa ekonomisi çeşitli nedenlerle (sermaye birikiminin yetersizliği, risk ve belirsizlik faktörleri vb.) başarısızlığa uğrayabilir. Bu bakımdan ekonomik büyüme ve kalkınmanın devlet tarafından sağlanması gerekir.
- Piyasada gelir ve servet dağılımı adil olmayabilir. Gelir ve servet dağılımında adaletin sağlanması ancak devlet müdahalesiyle çözümlenebilir.
- Ekonomide ortaya çıkan istikrarsızlıklar (fiyat istikrarının bozulması, eksik istihdam v.s.) piyasa ekonomisinde kendiliğinden otomatik olarak çözümlenemez. Devletin enflasyon, işsizlik vb. ekonomik istikrarsızlıklarla mücadele etmesi gerekir.
- Ödemeler bilançosunda ortaya çıkan dengesizlikler de piyasa ekonomisinde otomatik olarak çözümlenemez. Bu soruna karşılık devletin çeşitli kamu politikası araçları ile ekonomiye müdahalesi gerekir.
Özetle, gerek neo-klasik iktisatçılar, gerekse Keynezyen iktisatçılar piyasa başarısızlığı üzerinde durarak, devlet müdahalesini ve düzenlemelerini gerekli görmüşlerdir. Önemle belirtelim ki geleneksel iktisat teorisinde devlet hep ekonomiyi “düzeltici”, “ iyileştirici”, “ sorunları çözücü” bir kurum olarak algılanmış ve bu yüzden devlet müdahaleleri savunulmuştur.
III. DEVLETİN BAŞARISIZLIĞI
Kamu tercihi iktisatçılarının geliştirdikleri “devletin başarısızlığı teorisi” (governmental failure theory), aynı zamanda “ piyasa dışı başarısızlık ”
(non-market failure) teorisi olarak da adlandırılmaktadır. Devletin başarısızlığı teorisi, özetle devletin ekonomiye yaptığı düzenleme ve müdahalelerin olumsuz sonuçlarını ortaya koymaktadır. Bir başka ifadeyle bu teori içerisinde devletin görev ve fonksiyonlarının aşırı büyümesi ve devleti yönetenlerin güç ve yetkilerinin sınırsız olması neticesinde devletin kendisinden beklenilenleri yerine getirmede başarısızlığa uğrayacağı belirtilmektedir. Kamu tercihi iktisatçılarına göre nasıl ki piyasa ekonomisinin başarısızlığı sözkonusuysa, kamu
ekonomisi de çeşitli nedenlerle başarısızlığa uğrayabilir. Dolayısıyla devletin ekonomiye müdahalelerini savunurken bu başarısızlıkları gözden kaçırmamak gerekir.
IV. DEVLETİN BAŞARISIZ OLMASINA YOL AÇAN NEDENLER
Son yıllarda üzerinde önemli çalışmalar yapılan devletin başarısızlığı teorisi ile ilgili olarak özet açıklamalar ile mevcut literatürden yararlanılarak hazırlanan devletin başarısızlığına yol açan faktörler aşağıda özetlenmektedir: (Bkz. Wolf, 1979; Sirkin, 1975; Peacock, 1980).
-Politikada Tam Rekabetin Geçerli Olmaması
Piyasa ekonomisinde tam rekabet şartları olmadığı gibi politikada da tam rekabet şartları geçerli değildir. Örneğin, seçim rekabetinin olmadığı bir siyasal sistem sözkonusu olabilir. Plüralist demokrasinin geçerli olmadığı otokratik rejimlerde sonuç itibariyle toplumsal tercihlere dayalı olmayan kamusal mal ve hizmetler üretilir.Seçim rekabetinin kısmen geçerli olduğu plüralist (çoğulcu) demokrasilerde ise başlıca aşağıdaki nedenlerden ötürü devlet başarısızlığı
sözkonusu olabilir:
· Politik düşüncede hürriyetin olmaması ve bazı düşüncelerin politik süreçte temsil edilememesi ve/veya faaliyetlerinin yasaklanması,
· Seçmenlerin politika hakkında bilgisiz olmaları, bir başka ifadeyle tam enformasyona sahip olmamaları ve dolayısıyla oylama mekanizmasında doğru tercihte bulunmamaları, (siyasal bilgisizlik)
· Seçmenlerin bilgi edinme maliyetlerinin yüksek olması dolayısıyla politikayla ilgilenmemeleri,
· Seçmenlerin genel olarak politikaya ilgi duymamaları (siyasal ilgisizlik),
· Seçmenlerin bilinçli devlet politikalarıyla politikadan uzaklaştırılmaları (depolitizasyon),
· Seçmenlerin siyasal süreçte şeffaflık yerine, gizlilik ve örtbasın geçerli olması sonucunda ekonomide olan-bitenden haberdar edilmemeleri,
· Seçmenlerin yalan-dolan ile kandırılmaları ve/veya propaganda ile yanlış yönlendirilmeleri,
· Seçmenlerin kamusal hizmetlerle ilgili olarak karışık bilgiler sunulması ve aşırı bilgi yükleme (overload information) neticesinde siyasal karar ve uygulamalardan bilinçli olarak uzaklaştırılmaları.
-Politik Miyopluk
Devletin başarısızlığına neden olan faktörlerden birisi de kamu tercihi literatüründe “politik miyopluk” (political myopia) veya “ uzağı görememe etkisi” (shortsightedness effect) olarak adlandırılmaktadır. Kamu ekonomisinde alınan karar ve yapılan uygulamalarda kısa vadeli düşünme alışkanlığı geçerlidir. Siyasal iktidarlara göre genellikle “en iyi politikalar seçimi kazandıracak politikalardır.”
Bu açıdan bakıldığında, siyasal iktidarlar için uzun dönemde ekonomiye büyük katkıları olabilecek yatırım projelerinin uygulanması yerine, kısa dönemde seçmenlere direkt fayda sağlayabilecek projeler uygulanması daha rasyonel görünmektedir. Örneğin, belediye hizmetlerinde yeraltına yapılacak yatırımlar (kanalizasyon hizmetleri v.s.) yerine yerüstü yatırımlarının yapılması (park, bahçe düzenlemesi v.s.) belediye başkanının yeniden seçilebilme şansını artırabilir. Bu "gözboyama yöntemi” ile belediye başkanı oylarını artırmaya çalışabilir.
-Politik Dışsal Ekonomiler
Piyasa ekonomisini başarısızlığa uğratan nedenlerden birisi literatürde politik dışsal ekonomiler (political external economies) olarak bilinmektedir.
Devletin başarısızlığında da dışsal ekonomiler geçerli olabilir. Politik dışsal ekonomiler olarak adlandırılan dışsallıklara başlıca şu örnekler verilebilir:
Politikada patronaj ilişkileri politik dışsal ekonomilere bir örnektir. Siyasal iktidar (patron) kendi parti üyelerini (client) genellikle kollamak ve gözetmek eğilimindedir. “kollamacı siyaset” (clientelistic politics) adı verilen bu patronaj ilişkileri sonucunda ekonomide kaynakların siyasal iktidarlar tarafından politik yandaşlarına ve partizan gruplara dağıtılması sözkonusudur.
Devleti başarısızlığa uğratan politik dışsal ekonomilerin bir türü de “türev dışsallıklar” (derived externalities) olarak adlandırılmaktadır.
Türemiş dışsal ekonomiler, önceden tahminlenemeyen dışsal etkiler olarak tanımlanabilir. Örneğin, piyasa başarısızlığını düzeltmeye yönelik devlet müdahalesi, kamu politikasının etkilemek istediği alanın dışında beklenmeyen yan etkiler meydana getirebilir. Örneğin, serbest döviz piyasası rejiminde yabancı para birimine aşırı talep olması durumunda yerli paranın giderek değer kaybetmesini engellemek için hükümet piyasaya müdahale edebilir. Hükümetin yerli para birimine yüksek faiz sağlaması sonuçta devletin faiz yükünü
artırır. Bu sonuç itibariyle türemiş bir dışsal etkidir ve partizanlara bir politik dışsal ekonomi sağlamaktadır.
Önemle belirtelim ki politik dışsal ekonomilerin en yaygın olanı rant yaratma (rent creation) ve rant dağıtma (rent allocation) olarak bilinmektedir. Kısaca, politikada çeşitli kesimlere sağlanan rantlar, politik dışsal ekonomilerin yaygın bir uygulamasıdır. Politika, esasen bir rant oluşturma ve dağıtım merkezi haline kolaylıkla dönüştürülebilir. Politikada yönetenler; kendilerine, akrabalarına, eş-dostlarına, partilerine rant yaratmaya çalışırlarken, çıkar ve baskı grupları da rant kollama (rent seeking) gayreti içerisindedirler. Özetle, rant yaratma,
rant dağıtma ve rant kollama gayretleri devletin başarısızlığının göstergesidir.
-Politik Negatif Ölçek Ekonomileri
Piyasa ekonomisinde olduğu gibi kamu ekonomisinde de negatif içsel ekonomiler (negatif ölçek ekonomileri) sözkonusu olabilmektedir.
Negatif ölçek ekonomileri önceki açıklamalarımızda belirttiğimiz üzere herhangi bir firmada aşırı büyümenin yarattığı olumsuz sonuçlardır.
Kamu kurum ve kuruluşlarında da aşırı büyümenin ya da geniş ölçekte üretimde bulunmanın ortaya çıkardığı maliyetler (israf, hırsızlık, yağmacılık v.s.) sözkonusudur. Özellikle enerji, ulaştırma ve haberleşme sektörlerinde politik negatif ölçek ekonomileri yaygındır. Bugün dünyanın birçok ülkesinde devletin sahip olduğu dev KİT’lerin zarar etmelerinin nedeni açıkça politik negatif ölçek ekonomileridir.
-Politikada Kaynakların Dağılımının “Hizmet Kayırmacılığı” ile Bozulması
Bilindiği üzere piyasa başarısızlığının nedenlerinden birisi ekonomide kaynakların dağılımının dengesiz olmasıdır. Kaynakların bir ülkede coğrafi ve sektörel açıdan dağılımı dengeli olmayabilir. Örneğin, iklim şartları ve ulaşım imkanları dolayısıyla ekonomide üretim faktörlerinin belirli bir coğrafi alanda yoğunlaşması sözkonusu olabilir. Bu durumda genellikle devletin ekonomiye müdahale etmesi ve bu dengesizliği çeşitli iktisat politikası araçları (vergi teşvik tedbirleri, kamu harcamaları v.s.) ile ortadan kaldırması gerektiği savunulur.
Önemle belirtelim ki devletten kaynak dağılımını düzeltici ve iyileştirici bir fonksiyon beklenirken bunun tam tersi de olabilir. Örneğin, siyasal iktidar, ekonomik kaynakların ve bütçe kaynaklarının dağılımında kendi seçmen bölgelerini esas alabilir. Siyasal iktidara mensup bakanlar ve milletvekilleri yeniden seçilebilme şanslarını artırabilmek için özellikle kendi seçim bölgelerine yatırım ve hizmetlerin götürülmesine çalışabilirler. Bütçe kaynaklarının siyasal iktidarın seçim alanlarına kaydırılması uygulamalarına “hizmet kayırmacılığı” adı
verilir. Özetle, hizmet kayırmacılığı da devletin başarısızlığının nedenlerinden birisidir.
-Kamusal Güç ve Yetki Dağılımındaki Dengesizlik
Piyasa ekonomisini başarısızlığa uğratan, dolayısıyla devlet müdahalesini gerekli kılan nedenlerden birisi piyasada gelir ve servet dağılımının dengesiz olmasıdır. Özel kesimdeki bu “adaletsizlik” kamu kesiminde de varolabilir. Özel kesimde gelir ve servet dağılımında adaletsizlik sözkonusuyken, kamu kesiminde güç ve yetki dağılımında ve kullanımında adaletsizlik vardır. Sonuç itibariyle devlet
yönetiminde de bu konuda bir başarısızlık mevcuttur. Kamusal güç ve yetki dağılımındaki dengesizlikler ile ilgili örnekler aşağıda verilmektedir:
· Kamu kesimindeki merkeziyetçi yapı,
· Bazı siyasal sistemlerde kuvvetler ayrılığı prensibinin geçerliliğinin olmaması ve yürütmenin gücü kendi elinde bulundurması,
· Yürütme organı olan hükümette güç ve yetkinin tek kişi elinde (parti ve hükümet başkanı) bulunması; iktidarın kişiselleşmesi ve lider diktası.
-Politikada Şeffaflık (Açıklık) Olmaması
Devletin başarısızlık nedenlerinden birisi de politikada şeffaflık olmamasıdır. Genellikle devlette gizlilik ve örtbas hakimdir. Kamu kurum ve kuruluşlarında denetim ve kontroller etkin ve fonksiyonel değildir. Sonuç olarak bu nedenlerden ötürü devletin başarısızlığa uğradığı söylenebilir.
-Politikada Gereksiz ve Aşırı Harcamalar
Piyasa ekonomisinde ekonomik birimler bizzat kendi paralarını harcadıklarında son derece dikkatli davranırlar. Örneğin, bir firma sahibi ya da üretici, üretimde bulunurken en az maliyetle en fazla karı elde etmeye gayret eder. Tüketici ise yine mümkün olduğu ölçüde en az para ödeyerek en kaliteli ve ucuz mal ve hizmeti satın almak ister. Kamu ekonomisinde ise siyasal aktörler (seçmen, politikacı, bürokrat, çıkar ve baskı grupları) bizzat kendilerinin paralarını değil “başkalarının paralarını” harcarlar ve/veya başkalarının paralarından bir fayda
temin ederler. Dolayısıyla kamu ekonomisinde devletin parasını harcayan politikacı, bürokrat ve kamu görevlileri genellikle kendilerinin paralarını harcarken gösterdikleri titizliği göstermezler. Devletin malını kullanan veya bundan bir fayda sağlayan kimseler de yine kendi mallarını olduğu gibi devlet malını aynı titizlikle kullanmazlar. Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Milton Friedman’ın geliştirdiği matris konuyu son derece çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. (Bkz:Şekil-1 )
Friedman matrisinde “kimin parasının kimin için harcandığı” analiz edilmektedir. Matris içerisinde yeralan bölümlerin kısa bir değerlendirmesi aşağıda yapılmıştır.
- A Bölümü [Birey, kendisine ait parayı kendisi için harcamakta dır.]: Bu bölümde birey, en az maliyetle, en kaliteli ve ucuz mal ve hizmeti satın almaya, böylece faydasını maksimize, maliyeti ise minimize etmeye çalışacaktır. İnsan doğası gereği kendisine ait parayı harcarken (kendisine ait malları kullanırken) son derece dikkatli davranır.
- B Bölümü [Birey kendisine ait parayı başkası için harcamakta dır]: İnsan yaradılışı itibariyle kendi özel çıkarlarını düşünen ve gözeten bir varlık olarak kabul edildiği taktirde kendisine ait bir parayı ancak bazı özel durumlarda başkası için harcayabileceği söylenebilir. Birey direkt olarak belki çıkar sağlamadan kendi parasını ancak ailesi, çocukları, yakınları ve dostları için harcayabilir. Bunun ötesinde altrustik (yardımseverlik) duygularla belirli kişi ve/veya kurumlar için harcamalarda bulunabilir. Ancak, birey genel olarak
kendine ait parayla fizyolojik ve kültürel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra başkaları için para harcarken, kendisine para harcadığı durumda olduğu gibi cebinden en az para çıkmasını ister. Ancak, harcama sonunda kendisi direkt bir fayda sağlamayacaksa mal ve hizmet satın alımında fazla titiz olmayabilir.
- C Bölümü [Birey başkasının parasını kendisi için harcamaktadır]: Eğer herhangi bir sınırlama yoksa birey başkasının parasını Türkçe deyimle “har vurup, harman savurabilecektir.” Birey kendi kazanmadığı bir parayı doğal olarak çok rahat harcayabilir.
Önemle belirtelim ki, bu tür harcamalarda, yapılacak harcamanın sınırı önemlidir. Bir genç üniversite öğrencisinin babasına ait parasını kullanmasıyla bir başkasına ait parayı (eğer mümkün olursa) harcaması arasında farklılıklar olabilir. Netice itibariyle, birey başkasının parasını kendisi için harcama imkanına sahip ise ve harcama konusunda herhangi bir sınırlama sözkonusu değilse harcamayı doğal olarak artıracaktır.
- D Bölümü [Birey başkasının parasını başkası için harcamaktadır]: Bu son bölüm bizim açımızdan son derece önem taşımaktadır. D bölümü tipik bir kamu ekonomisini temsil etmektedir. Birey (politikacı), başkalarından toplanan paraları (vergileri), başka bireyler (vatandaşlar) için harcamaktadır. Doğal olarak, tüm bölümler içerisinde etkinsizlik ve israfın en fazla olacağı bölüm D alanıdır.
Sonuç itibariyle Friedman matrisi bize devletin başarısızlığını çok açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koymaktadır.
Buraya kadar yapılan açıklamalar çerçevesinde ve konunun daha iyi anlaşılması amacıyla piyasa başarısızlıkları ile devletin başarısızlığının nedenlerini bir tablo içerisinde göstermek mümkündür (Bkz. Tablo-3). Anlaşıldığı üzere, piyasa başarısızlığı ve devletin başarısızlığı nedenleri birbirlerine oldukça benzemektedirler. Önemle belirtmek gerekir ki, devletin başarısızlığı teorisi, devlete olan bakış açısını önemli ölçüde değiştirmiştir. Kamu tercihi teorisyenlerinin bu alandaki çalışmaları sonucunda devletin ekonomik ve sosyal sorunları her zaman iyileştiremeyeceği, aksine devletin bazen ekonomik ve sosyal sorunların ortaya çıkmasına neden olacağı belirtilmektedir.
Kamu tercihi teorisine önemli katkılarda bulunan Gordon Tullock’un şu sözü gerçekten anlamlıdır: “Devlet bazı sorunların çözümü, bazı
sorunların ise bizatihi kaynağıdır.” (Tullock, 1988: 1044).
Tablo- 1:
Piyasa Başarısızlıkları ve Devletin Başarısızlıkları
Piyasa Başarısızlıkları ;
1. Piyasada tam rekabetin geçerli olmaması
· Piyasada “atomisite” şartı geçerli olmayabilir. Aksak rekabet piyasaları sözkonusu olabilir.
· Piyasada “serbestlik” şartı geçerli olmayabilir. Piyasaya giriş ve çıkışı engelleyen çeşitli faktörler olabilir.
· Piyasada “şeffaflık” olmayabilir.
2. Dışsal ekonomiler
· Üretimde pozitif/negatif dışsal ekonomiler
· Tüketimde pozitif/negatif dışsal ekonomiler
· Parasal dışsal ekonomiler
· Teknolojik dışsal ekonomiler
3. Ölçek Ekonomileri (İçsel-eksi ekonomiler)
4. Üretim faktörlerinin coğrafi ve sektörel dağılımında dengesizlikler (Kaynak dağılımında etkinsizlik)
5. Özel gelir ve servet dağılımındaki adaletsizlik:
Özel Gelir ve Servetin sonuçta topluma bir yarar sağlamayacak şekilde kullanılması:
Savurganlık ve israf..,
Devletin Başarısızlıkları ;
1. Politikada tam Rekabetin geçerli olmaması
· Politikada “ Atomisite ” şartı sözkonusu olmayabilir. Örneğin, otokratik bir rejim yönetimde olabilir. Çoğulcu demokrasi
ülke yönetiminde olmayabilir.
· Politikada “ Serbestlik ” şartı geçerli olmayabilir. Örneğin, bazı siyasal partilerin faaliyetleri yasaklanmış olabilir.
· Politikada “ Şeffaflık ” olmayabilir.
2. Politik dışsal ekonomiler
· Politikada patronaj ilişkileri
· Politik yandaşlık ve partizanlık
· Rant oluşturma ve rant dağıtma faaliyetleri
· Çıkar gruplarının rant kollama faaliyetleri
· Türemiş dışsal ekonomiler
3. Politikada Negatif Ölçek Ekonomiler
4. Politikada bütçe kaynaklarının coğrafi ve sektörel dağılımında dengesizlikler:
· Lobicilik
· Hizmet kayırmacılığı
5. Kamusal güç ve yetki dağılımında adaletsizlik:
Devlet Harcamalarında israf ve Savurganlık.
SONUÇ
“ Devlet Müdahaleleri Mükemmel olmayan bir Çözümdür. ” Adam Smith[1]
Piyasa başarısızlığı teorisi çerçevesinde ileri sürülen bir çok argüman (eksik rekabet, haksız rekabet, eksik enformasyon vs.) şüphesiz devlet müdahalelerinin haklı gerekçelerini oluşturmaktadır. Fakat, devlet müdahalelerinin sonuçları da her zaman arzu edildiği gibi olmayabilir. Kaldı ki, siyasal karar alma sürecinin yapısı ve işleyişi kaçınılmaz olarak bazı tür başarısızlıkları (siyasal ilgisizlik, siyasal bilgisizlik vs.) ortaya çıkarmaktadır.
Devletin başarısızlığı teorisi bizi piyasanın mutlak başarılı olduğu sonucuna götürmemektedir. Piyasa gibi devlet de “mükemmel” olmaktan uzaktır.
KAYNAKLAR
Aktan, Coşkun Can., 21. Yüzyıl İçin Yeni Bir Devlet Modeline Doğru: Optimal Devlet, İstanbul: Tüsiad Yayını, 1995.
Aktan, Coşkun Can., Değişim ve Devlet, Ankara: TİSK Yayınları, No 22. s. 11.
Bennett James T. & Manuel H. Johnson., The Political Economy of Federal Economic Growth, 1959-1978. College Station: Texas A-M
University Pres. 1980.
Friedman, Milton & Rose Friedman., Free To Choose, New York: Harcourt Brace Jovanovich, 1980.
Hanusch, Horst (Ed.) Anotomy of Government Deficiencies, Berlin: Springer-Verlag, 1983.
Peacock, Alan., “On The Anotomy Of Collective Failure”, Public Finance, Vol 35, No 1, 1980.
Sirkin, Gerald., “The Anotomy Of Public Choice Failure”, in: R.D.Leiter And G.Sirkin (Eds.), Economics Of Public Choice, New York:
College Of City University Of New York, 1975.
Tullock, Gordon., “Public Choice”, in: The New Palgrave Dictionary Of Economics, London:Macmillan, 1988. Pp.104-44.
Wolf, Charles., “A Theory Of Non-Market Failures”, The Public Interest, No 55. Spring 1979.
[1] “What institution of government could tend so much to promote the happiness of mankind as the general prevalence of wisdom and
virtue? All government is but an imperfect remedy of the deficiency of these.” Smith’in sözü şu çalışmadan aktarıldı: Coşkun Can Aktan,
Değişim ve Devlet, Ankara: TİSK Yayınları, No 22. s. 11.
http://www.canaktan.org/ekonomi/devlet-basarsiz/aktan-makale.htm
..