Fatih Ve Süleymaniye Medreseleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fatih Ve Süleymaniye Medreseleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ekim 2017 Pazar

Klasik Osmanlı Eğitim Sisteminde İki Büyük Temsilci: Fatih Ve Süleymaniye Medreseleri


Klasik Osmanlı Eğitim Sisteminde İki Büyük Temsilci: Fatih Ve Süleymaniye Medreseleri 



Ahmet Can UYSAL 
Namık Kemal Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi 

Özet 

 Fatih ve Süleymaniye ile zirveye çıkan medreseler, hiç şüphesiz Osmanlı entelektüel hayatını yansıtan birincil kurumlardı. Hükümdarın birçok konuda görüşüne başvurduğu dini otoritenin ve ilmiyenin başı olan şeyhülislam ve bürokraside yeni fethedilen toprakların kaydedilmesinde başat rol oynayan ve dolayısıyla toprak sisteminin işleyişini kontrol altında bulunduran Nişancıyı bünyesinden yetiştiren bu kurumlardı. Ayrıca, medreseler, fetih politikasının bir parçası olarak fethedilen topraklara kimlik kazandırmanın bir aracı; külliye içerisinde yer almaları ve diğer külliye unsurlarıyla işbölümü yapmaları açısından bütünleşmiş bir eğitim-öğretim sisteminin tamamlayıcı bir bileşenidir. Osmanlı-Türk toplumunun düşünce hayatını şekillendiren, bir tür akademik müesseseleşmeyi ve örgün bir yapıyı temsil eden medreseler, devletin ve toplumun gereksinim duyduğu birçok alanda elemanlar yetiştirmiştir. Bu çalışmada Klasik döneme damgasını vurmuş Sultan 2. Mehmed’in 
inşa ettirdiği Fatih Külliyesi, 1. Süleyman’ın yaptırdığı Süleymaniye Külliyesi’nde okutulan dersler, eğitim anlayışı ve fiziki yapılarını anlatmaya çalıştık. 

Anahtar Kelimeler: medreseler, külliye, Osmanlı İmparatorluğu, şeyhülislam 

Giriş 

İslam tarihine baktığımızda eğitim kurumlarının genel adı olarak kullanılan medrese, sözlükte “okumak”, “anlamak” ve “ezberlemek” anlamına gelen ders (dirase) kökünden türetilmiştir.1 
Başlangıçta sistemli bir eğitim faaliyetinden söz edilmese de İslam dünyasında eğitimin ve Öğretimin, dinin ilkelerini öğretmek üzere, temeli Hz. Peygamber dönemine kadar çıkarılabilir. İslam’ın ilk dönemlerinde dinin temel ilkelerini öğrenme kaygısı, Müslümanları Cami’ye yöneltmiş, Hz Peygamber ve çevresindekileri doğal olarak bir öğretmen konumuna yükseltmiştir. İslamiyet’in yayıldığı Coğrafyalar da birçok felsefi fikir ve inanç ile karşılaşılınca eğitim ve irşad faaliyetleri zaman zaman yöneticilerin müdahalelerine yol açmıştır. Dolayısıyla, bu şartlar altında 10. Yüzyıldan itibaren İslam dünyasında, devletin kontrolü dışında ve camilerden bağımsız medreselerin oluşmasına yol açmıştır.2 Medreseler, Fatımilerden (909-1171) başlayarak Osmanlılara (1299-1922) kadar uzanan geniş bir coğrafya da ve uzun bir tarihe sahip çoğunluğunda İslam ilimlerinin öğretildiği kurumlardır. 

Ancak bu kurumların asıl kurulma amacı; sultan veya emirlerin tabi oldukları mezheplerin savunulması ve öğretilerinin devam ettirilmesi ihtiyacıdır. 
Selçuklu Devleti (1038-1157) ve Fatımilerin ortadan kalkması, sonrasında gelen Eyyubiler (1171-1348) halka gerçek İslam doktrinini öğretmek 
düşüncesiyle medreseleri kurmuşlardır. Selçuklu Sultanı Melikşah’ın veziri Nizamü’l Mülk ’ün 1067’ de Bağdat’a yaptırdığı Nizamiye Medreseleri, medreselerin devlet tarafından geliştirilmesi ve kontrol edilmesinin en çarpıcı örneğidir.3 

Medrese ’de Eğitim Ve Metot 

Medreseler bugünkü anlamda üniversitelere karşılık gelmektedir. Öğrencilerin ve öğretmenlerin kademeli olarak yükseldikleri hiyerarşik bir düzene mensuptur. 
Geçmişi yukarıda belirtildiği üzere eski olan medreseler İslamiyet’in yayılması ve ondan sonra gelen mezhep tartışmalarını önlemek ve engel olmak için propaganda kurumları haline gelmiştir. Türk-İslam Devletleri içinde Karahanlılar Taşkent, Balasagun, ve Buhara gibi önemli kentlere Medreseler açarak bölgeyi kalkındırmayı amaçlamıştır.4 

Medreselerde uygulanan öğretim metodu Tümdengelim özelliği taşımaktadır. Bu metodun kaynağını belirli konularda eser vermiş bilim adamları oluşturmuştur. 
Sorunlar çıkınca çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu tümdengelimci metodun uygulanması ezber, tekrar, kavrama, tartışma ve defter tutma olmak üzere beş aşamada gerçekleştirilmekte idi. 

Ezber ve Tekrar: 
Ezber büyük âlimlerin ve onun öğrencilerinin isimlerini anmak, bilgi depoları ile onların takipçilerini izlemek için başvurulan bir sözlü eğitim metodudur.5 

Karama: 
Kavrama yolu ile ezberlenen ilimin kalıcılığı sağlanırdı. Böylelikle bir metni tekrarlamak ve o metni kopyalayan kişiler arasında ayrım yapılması söz konusuydu.6 

Tartışma: 
Medreseler de tartışma işlemi soru cevap şeklinde yapılırdı. Müderrisin (Medrese Hocası), öğrencilere soru sorduğu gibi öğrencilerde müderrise soru sorabilirdi.7 

Defter Tutma: 
Bu metodta Müderrisin ya da okutulan kitabın aynen kaydedilmesiydi. Ezberlemek üzerine yapılan vurguya rağmen ezberdekini kâğıda dökmekte önemliydi. 8 

Medreselerin, müderrislerin aldıkları yevmiyelere göre ve okutulan derslere göre tasnif edilmiştir. Bu özellik Osmanlı Devleti’ne has bir özelliktir. 

Tasnif şu şekildedir: 

1) Haşiye-i Tecrid (Yirmil Medreseler): 
Müderrisine 20 akçe verilen medreselerdir. Bu medreselere bu ismin verilmesi Seyyid, Şerif Cürcani’nin, NasuriddinTusi’nin Tecridü’l-i’tikad adlı eserine, Haşiye-i Tecrid adıyla yazdığı haşiyesinin burada okutulmasıdır.9 

Tahsil süresi iki yıl iken üç ay olarak değiştirilmiştir. Baltacı’ya göre okutulan dersler Fıkıh, Belegat, Kelam ve Hadis olarak yazmaktadır.10 

2) Miftah (Otuzlu Medreseler): Bu medreseler belagattan şerh-i Miftah’ın okutulmasından dolayı bu ismi almıştır. Tahsil süresi 1529-1530 yılları arasında iki sene iken, 1597-1598 tarihinde üç ay olarak değiştirilmiştir. Okutulan dersler ise fıkıh, belegat ve tefsir olarak kaynaklar yazmaktadır. 11 

3) Kırklı (Telvih Medreseler): Müderrisinin günlük 40 akçe aldığı medreselerdir. Taftezani’nin fıkha dair Telvih adlı eserinden dolayı, bu medreselere Telvih Medreseleri denilmiştir. Eğitim süreleri 1535-1536 yıllarında üç yıl iken 1575-1576 yıllarında üç ay daha sonra da beş ay olarak belirlenmiştir. Ders kiatapları aynı şekilde fıkıh, kelam ve belagat olarak sayılabilir.12 

4) Ellili Medreseler: Müderrisinin 40 akçe aldığı medreselerdir. Bu kurumlar Dâhili ve Harici olmak üzere ikiye ayrılır. Eğitim süreleri daha sonraları değiştirilerek beş ay olarak hesaplanmıştır. Okutulan dersler fıkıh, kelam ve belagattır.13 

5) Sahn-ı Seman Medreseleri: İleri de daha ayrıntılı olarak ele alacağımız sahn-ı seman medreseleri Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’da yaptırdığı medresedir. 
Süleymaniye Külliyesi’nin yapımına kadar önemli bir eğitim kurumu olarak karşımıza çıkar. 1540-1541 ve 1556-1557 yıllarında tahsil süreleri birer sene iken, 1597-1598 yıllarında en az altı ay olarak belirlenmiştir. Okutulan dersler fıkıh, belegat, ve tefsir olarak biliniyor. Fakat bunun yanında beşeri bilimler de okutulmuştur.14 

6) Altmışlı Medreseler: Müderrisinin günlük 60 akçe aldığı medreselerdir. Sahn’dan yüksek olmalarına rağmen onunla aynı eğitim süresine sahiptir. Sırasıyla fıkıh, kelam, hadis dersleri verilmekteydi. 15 

Medreseler de öğrenci sayısı, vakıf şartlarına, binanın büyüklüğüne ve dönemlere göre değişmekle beraber, genellikle bir medresenin tüm öğrenci sayısı 20-30’u geçmezdi. 
Bazen medreseler arasında öğrenci aktarması olurdu. Öğrencilere karşılıksız para ve imaretten parasız yemek verilirdi. Bir medreseyi bitirip ötekine başlayacak öğrenciye temessük, Sahn’ı bitirene icazetname (diploma) verilirdi. 
Bu belgeler öğrencinin ve müderrisin adlarını, o müderrisin hocalarını, onların da Peygamber ve Tanrı’ya dayandıklarını belirtir, ayrıca öğrencinin okuduğu kitap ları gösterirdi. Tanrı’ya kadar çıkılması, İslam’da bilimin kaynağının Tanrı olduğu inancından ileri geliyordu. 16 

Tablo 1: Osmanlı Medreselerinin dereceleri, okutulan dersler ve müderrislerin aldıkları Maaş17 

Osmanlı’ da Medrese 

Osmanlı ilmiye teşkilâtını; müderrislik, kadılık, Kadıaskerlik, ve şeyhülislamlık olmak üzere dört ana başlık altında toplamak mümkündür. Osmanlı eğitim ve öğretiminin en önemli müessesesi hiç şüphesiz ki, medreselerdir. Osmanlılarda medreseler genel olarak orta ve yüksek tahsil tedrisatı yapılan kurumlardır.18 İlk sultanlar, çeşitli Türk ve İslam ülkelerinden Osmanlı ülkesine bilgili, erdemli kimseleri getirmek için de çalışırlardı. Bu nedenle Osmanlı ülkesinde böyle insanlar çoğalmış, birçok önemli medrese kurulmuştur. Osman Bey, Eskişehir’de (Karacahisar) bir Camiyi medrese haline getirmiştir.19 Orhan Bey ise İznik’te müderrisinin Davudi Kayseri olduğu Medreseyi açtırmıştır.20 

1. Murad’ın Çekirge’de ( 1365-1366), Yıldırım Bayezid’in 1335’te Yıldırım Cami yanındaki medresesi (1338-1389), ve Darüşşifası, Çelebi Mehmed’in Yeşil Cami yanına inşa ettirdiği Yeşil Medresesi ( 1418-1419), ve 2. Murad’ın Muradiye Medreseleri (1430) ile Bursa eğitim ve kültürel bakımdan ilerleme kaydetmiştir. Edirne’nin 1363’te alınmasından sonra 2. Murad’ın yaptırdığı Darülhadis (1435) ve üç şerefeli Medresesi21 o dönemdeki eğitim anlayışı için önemli ipuçları vermektedir. 


Resim 2: Fatih Külliyesi Medreseler


Fatih Külliyesi Ve Birimleri 

Tarihçe: 

Sultan 2. Mehmed (Fatih), kendi adına yapılan bir camii ve onun etrafına inşa edilen çeşitli külliye binaları için, şehrin ortasında, eski Havariyun Kilisesi’nin yerini seçerek, adını taşıyacak olan vakıf kurumunu burada kurdurtmuştur. Tam ortasında camiinin yer aldığı külliye bütünüyle simetrik bir düzene göre şehrin merkezine yerleştirilmiştir. Camii’nin iki yanında medreseler, bunların önünde bir tarafta tabhane öteki tarafta darüşşifa, daha ileride bir çarşı ile bir de hamam yer almıştı.22 

Kaynaklarda, İstanbul’un ilk selatin yapısı için banisi de zikredilerek “Cami-i Cedid”, “Ebu’l- Feth ve’l-Megazi Sultan Mehmed Han Gazi Hazretleri” şeklinde ifadeler kullanılmıştır.23 Fatih’in kendi adına yaptırdığı külliyenin inşaatının başlaması, bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu durum, külliyenin Türkçe vakfiyesinde açıkça zikredilir. Vakfiyenin ifadesiyle Cihad-ı Asgar’dan Cihad-ı Ekber’e (Küçük Cihattan büyük Cihat’a) yönelen Fatih, fetihlerin Allah’ın bir lütfu ve ihsanı olarak görmüş ve buna şükretmek için kendini hayır kurumlarının yapımına yöneldiğini göstermektedir. 24 

Külliye’nin yapımına Şubat 1463’ te başlanmış, inşaat sekiz yıl sürmüştür ve Aralık 1470’ te tamamlanmıştır. Mimarı Atik Sinan’dır. 25 Külliyeyi yaparken yanında Ayaz, Cafer ve Abdal Sinan gibi ustaların olduğu da kaynaklar da zikredilir. 26 

Külliye’nin Birimleri 

Camii: 1463 Şubat’ında başlayan Cami’nin inşası 1470 tarihinde bitmiştir. Mimarı Atik Sinan’dır. 1766 depreminde kubbe dâhil harap olduğundan 
3. Mustafa tarafından 1767/ 1771 senelerinde Mimar Mehmed Tahir Ağa’ya yeniden yaptırılmıştır.27 Fatih Cami, Edirne’de ki Üç Şerefeli Cami ile Bayezid 
ve Süleymaniye camileri arasında, Türk büyük cami mimarisi gelişmesinin bir halkasıdır. 1766 depreminden önce de 1509 yılında ki depremde de kısmen hasar gören cami tekrardan onarılmıştır.28 
Eski ve bugünkü cami ile ilgili olarak iki farklı görüş söz konusudur: Bunlardan birincisi ilk yapılan caminin şimdikinden küçük olduğudur, ikinci görüşe göre temelleri baz alınarak yapıldığından büyümesinin söz konusu olmadığı ileri sürülmüştür. Netice itibariyle yapılan araştırımalar da caminin fiziki olarak fazla bir değişikliğe uğramadığı görülmüştür. Tursun Bey’e göre Fatih Cami’si mimarisi bakımından Ayasofya’dan geri kalmadığını zikretmiştir. Cami’nin iki minareli olduğunu ve gösterişli yapıda bulunduğunu da ilave ederek çağdaş yazarlarla aynı düşünceyi paylaşmıştır.29 

Cami’nin haziresinde Fatih Sultan Mehmed’in sandukası dışında, eşi Gülbahar Hatun’un türbesi de yer almaktadır. Özellikle 19. Yüzyıldan itibaren 2. Mahmud’un annesi Nakşidil Sultan için bir türbe de yapılmıştır. Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa’nın da Türbesi buradadır. Yakın bir zamanda kaybettiğimiz Tarihçilerin Kutbu Halil İnalcık Hocamızda buraya defnedilmiştir. 

Medreseler: Fatih’in şehri fethettikten sonra Kiliseyi ve çevresini cami ve medrese olarak planlamıştır. Çağın ilim adamlarından Molla Zeyrek’i de buraya atayarak İstanbul’un önemli eğitim ve öğretim merkezini oluşturmuştur. Cami’nin iki yanında ki medreselere “Sahn-ı Seman” medreseleri denilmiştir. Arazinin eğimli olmasından dolayı alt Kısımına da “Tetimme” denilen hazırlık medreseleri inşa edilmiştir. Haliç tarafına bakan medreselere ‘Karadeniz’, Marmara tarafına bakan medreselere de ‘Akdeniz’ medreseleri denilmiştir.30 Kelime anlamı olarak Semaniye (sekizli) veya Sahn, yahut her iki ismin terkip olarak kullanılmasıyla Sahn-ı Seman denilmiştir. 

Kilisenin yıkılması ile bir sahan açılmış olup kelime anlamı olarak bu şekilde de kullanılmış olabilir, ya da içerisinde sekiz medrese olarak teşkilatlandığı için semaniye de denilmiş olabilir.31 

Kütüphane: Kütüphane ilk kurulduğundan müstakil bir binaya sahip değildi. 18. Yüzyılda caminin kıble tarafına bir kütüphane inşa edilmiş ise de deprem sonucunda hasar görmüş ve kitaplar Süleymaniye Kütüphanesine taşınmıştır. 32 

Muvakkithane: Fatih Külliyesinin birimlerinden biri olan fakat bugün mevcudiyetinin olmadığı muvakkithane, namaz vakitlerinin belirlendiği yer olarak tasvir edilse de daha sonraları saatlerin ayarlanması ile meşgul olmuştur.33 

Tabhane: Külliyenin misafirhanesidir.34 

Kervansaray: Külliye içerisinde Tabhane ile İmaret arasında ki yapıdır. 1766 depreminde zara gördüğü için içine toprak doldurulmuştur. 
1980 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temizlenmiştir. 35 

Hamam: Külliyenin güney cephesine inşa edilen hamam, çukurda kaldığı için “çukur hamam” şeklinde söylenegelmiştir. 1766 depremiyle büyük zarar görmüştür.36 

Fatih Külliyesinde Eğitim Ve Bilim 

Fethin hemen ardından Fatih, Kilise binalarının medreselere çevrilmesi ile birlikte bu kurumlara Bursa Muradiye Müderrisi Mevlana Alaettin Tusi’yi, Bursalı Hocazade ile Mevlana Abdülkerim’i ve başka bilim adamlarını atamıştır. İstanbul’un fethinin ardından eğitimde ideoloji temeli olarak Sünni yöneliş benimsenmiştir. 
Sahn-ı Seman medreselerinden çıkan kişiler merkezi yönetimle içli dışlı ve üst düzey bürokrasinin ayrılmaz parçalarıydılar. Devletin temel doğrularını halka aktaran kurumlar olarak şekillenmiştir. Fatih akli bilimlere, felsefeye ve Batı Uygarlığı ve kültürüne ilgi duyuyordu. Bu yüzden Rum bilgin Batlamyus’un coğrafyasını Arapça’ya tercüme ettirmiş ve bir dünya haritası yaptırmıştır.37 
Osmanlı uleması, matematik öğrenimi için Semerkant’a giderdi. Fatih’in teşvik ve çabalarıyla Ali Kuşçu Türkistan’dan İstanbul’a gelmiştir.38 

Fatih’in, medreselerinin ders programlarını ulemadan Molla Hüsrev ve Ali Kuşçu’ya yaptırdığı ileri sürülür. Fatih döneminde hazırlanmış olan “Kanun-name-i Talebe-i Ulum” adlı bir talimatname vardır, bu talimatnameye göre39: 

 A) Yüksek rütbeli müderrisler 

 1) Şerh-i Adud, 

 2) Hidaye, 

 3) Keşşaf, 

 4) Kendi seçtikleri kitapları okutacaklardı. 

 B) Rütbece ikinci sırada bulunan müderrisler: 

 1) Telvih’i okutacaklardı 

 C) Üçüncü sıradaki müderrisler 

 1) Miftah’ı; 

 D) Dördüncü sıradaki müderrisler ise; 

 1) Şerh-i Tevali, 

 2) Şerh-i Metali, 

 3) Mutavvel, 

 4) Haşiye-i Tecrid’i okutacaklardı. 




 Semaniye Medreseleri yapısı itibariyle İslam Hukuku ve Arap Edebiyatı’nın tahsil edildiği bir fakülte olarak karşımıza çıkar, fakat tıp ve riyaziyat dersleri 
bulunmamaktadır. Bu eksiklik ise ileri de değineceğimiz Süleymaniye Medreselerinde telafi edilecektir. 


Süleymaniye Külliyesi Ve Birimleri 

Tarihçe: 

Bugünkü Süleymaniye’nin yer aldığı arsanın üzerinde Eski Saray bulunuyordu. Eski Saray’ın Şubat 1540 tarihinde tamamen yanması üzerine Topkapı Sarayı’na taşındığı için boşaltılmış ve küçültülmüştür. Denize nazır havadar bir yer olmasından dolayı buranın cami inşası için uygun olduğu düşünülmüş 21 Aralık 1540 tarihinde caminin temelleri atılmaya başlanmıştır. Süleymaniye camisinin mimarı Mimar Sinan’dır. Banisi ise Kanuni Sultan Süleyman’dır. Arazinin eğimli olmasından dolayı teraslama yapılarak alt kısımlara dükkânlar açılmış camiye uygun düz arazi oluşturulmuştur.40 

Külliyenin Birimleri: 

Cami: 

Cami’nin yapım tarihi yukarıda da yazdığım gibi Aralık 1540 tarihidir. Külliye yapıldıktan sonra Süleymaniye ve çevresi önemli ilim ve bilim adamlarının bulunduğu bir mekân haline gelmiştir. 
Külliye birimleri olarak medrese, kervansaray, darülhadis, darüşşifa, tabhane, çarşı (Tiryaki Çarşısı) olarak sayılabilir.41 

Cami’nin haziresinde Kanuni Sultan Süleyman Türbesi ve Hürrem Sultan’ın türbesi mevcuttur. Daha birçok ulemadan kişinin kabirleri de buradadır. Külliyenin mimarı, Mimar Sinan’ın türbesi de caminin dışında yani avlu dışında ayrı bir yapı olarak yapılmıştır. 

Medreseler: Süleymaniye Külliyesi’nde altı tane medrese mevcuttur. Bunlar Evvel (Birinci), Sani (İkinci), Salis (Üçüncü), Rabi (Dördüncü) dir. Bunların eğitim metodu aynı Fatih Külliyesi şeklindedir. 
Fakat geri kalan iki tanesi Süleymaniye Külliyesine has birimlerdir bunlar da; Darülhadis ve Tıp Medresesidir. Birinci ve İkinci Medreseler birbirine simetrik inşa edilmiştir. 
İkinci ve Üçüncü Medreselerde yine birbirine simetrik inşa edildiği gibi, caminin sağ tarafında yer alır.42 

Darülhadis: Hadis ilmini öğreten kurumdur. Vakfiye de 15 öğrenci içermek üzere toplamda 21 kişilik kadrosu vardır.43 

Kervansaray: Kervansaraydan öte ahır olarak kullanılan bölüm aynı zamanda depo olarak da kullanılmıştır. İmaret ve Tabhane’nin alt kısmında yer alır.44 

İmaret: Matbah ve Yemekhanelerden oluşan birimdir. Darüzziyafe olarak da bilinir. Bugün restoran olarak kullanılmaktadır.45 

Tabhane: İmaretin bir parçası olarak söylenir. Süheyl Ünver ise darüşşifanın bir parçası olduğunu iddia etmiştir. Tabhanenin kadrosu toplamda beş kişidir. 46 

Tıp Medresesi: Külliyenin sağ tarafında, diğer medreselerle aynı hizada planlanmıştır.47 12 kişilik kadrosuyla tıp medresesi, Tiryaki Çarşısı’nın cephesini oluşturur.48 

Darüşşifa: Fatih Külliyesinde bulunmayan birimlerden bir tanesidir. Akıl hastalarının tedavi edildiği yerdir. Darüşşifa binası tıp medresesinin karşısında yer almaktadır.49 

Hem Fatih Külliyesi, Hem de Süleymaniye Külliyesi Osmanlı Eğitim Tarihi için önemli kaynak ve refans sunmaktadır. 
Temelde örfi adet ve ananeyi teşkil eden sözlü eğitim bunun yanında İslam ile birlikte dini ilimlerin okutulduğu bir mekândır. İstanbul’un fethiyle başlayan süreç, Türkistan ve diğer bölgelerden gelen ilim adamlarıyla İstanbul ilim ve kültür başkenti olmaya başlamıştır. Enderun da yetişen asker ve devlet adamı, medreselerde yetişen bilim adamları ile Osmanlı Devleti dönemin en parlak zamanlarını yaşamıştır. Eğitim de fatih Sultan Mehmed’in rol model oynadığı sistem de Kanuni Sultan Süleyman ise bu sitemin çatısını oluşturmuştur. 

Özellikle Darülhadis, Darüşşifa ve Tıp Medreseleri ile Osmanlı da ilim hayatı daha da hareketlenmiştir. O dönemde ki eğitim sistemi ile devletin büyüme ve toprak 
kazanımı doğru orantılıdır. Ne zaman ki medrese eğitimi tek taraflı yani sadece dini eğitim modelini benimseyip gelişmelere sırt çevirdiği vakit devlet zayıflamıştır. 
Nitekim kuruluş sürecinde İznik Orhaniyesi’nde Davudi Kayseri’nin müderris olarak atandığını varsayarsak 

Anadolu da ki var olan Selçuklu Devleti ve ondan önceki devletleşme sürecinde eğitime ne kadar önem verildiğini gösterir. 

Sonuç 

• İlk dönem Osmanlı medreselerinde okutulan ders ve kitaplar Selçuklu      geleneğinin izlerini taşıyordu 
• Fatih ve özellikle Kanuni sonrası Osmanlı medreseleri yeni bir yapılanma yaşadı ve bu durum Osmanlı Devletinin sonuna kadar devam etti 
• Fatih Medreseleri Sahn ve Tetimme olarak teşkilatlanmış iken, Süleymaniye Medreseleri 6 kısımdan oluşmuştur. (evvel, sani salis rabi, tıb, darülhadis) 
• Medreselerin bitiminde verilen icazetname’ler bitirilen kişilerin müderris olarak     göreve devam etmeleri ve aynı zamanda verilen eğitim ile ilgili bilgiler      içeriyordu 
• Dini ilimlerin yanında pozitif ilimlerinde öğretilmesi Osmanlı Medreselerinde ki eğitim hakkında bilgi vermektedir. 
• Medreseler kendi içinde hiyerarşik bir şekilde teşkilatlanmış Fatih külliyesine gelen öğrenci burayı bitirir ve Süleymaniye Külliyesine devam ederdi. 
• Medreselerin Osmanlı’nın ilk dönemlerinde verdiği eğitim hakkında kesin bilgiler bulamazken ilk Selatin Külliyesi olan Fatih Külliyesi Vakfiyesinde ders programı hakkında bilgiler bulabiliyoruz. 
• Mimari yapısı ile Türk-İslam geleneğini yansıtan bu iki külliye günümüzde sanat tarihçileri için önemli bir araştırma kaynağıdır. 
• Fatih Sultan Mehmed ve Kanuni Sultan Süleyman gibi İmparatorluğun yükseliş döneminin ihtişamını bu yapılar bizlere gösterir vaziyettedir. 


DİPNOTLAR;

1 Tunay Karakök Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 2, Sayı 208-234 2013 s 209 
2 Ünal Taşkın Klasik Dönem Osmanlı Eğitim Kurumları s. 350 
3 Hakan Anameriç, Fatih Rukancı (11.-16. Yüzyıllar Arasında Medrese Ve Üniversitelerde Eğitim) Tarih İncelemeleri Dergisi cilt 23 sayı 2 s. 35 
4 Prof. Dr. Yahya Akyüz Türk Eğitim Tarihi M.Ö 1000- M.S 2015 s. 61 Ankara 2015 
5 Anameriç-Ruakanacı s. 41 
6 A.g.e s. 41 
7 A.g.e s. 41 
8 A.g.e s. 41 
9 Haşiye, bir kitap veya vesikanın kenarına yazılan içendeki fikri izah eden ibaredir. Yâda eserin devamı sayılabileck başka bir yaza tarafından tekrar yazılmasıdır.  Bkz. Kamusi Türki Şemseddin Sami s. 535 İstanbul 2008 
10 Ünal Taşkın a.g.e s. 352 
11 A.g.e s. 352 
12 A.g.e s. 352 
13 A.g.e s. 352 
14 A.g.e s. 353 
15 A.g.e s. 353 
16 Akyüz s. 70 Ayrıntılı bilgi için bkz. Akyüz s. 69 
17 Akyüz s. 70 Ayrıntılı bilgi için bkz. Akyüz s. 69 
18 Prof. Dr. Remzi Kılıç Osmanlı Devleti’nde Medreseler s. 6 Ankara 2001 
19 Akyüz s. 62 
20 Prof. Dr. Necdet Öztürk Aşıkpaşazade Tarihi (Osmanlı Tarihi 1285-1502) 2013 İstanbul s. 58 
21 Akyüz s. 62 
22 İstanbul Ansiklopedisi 3. Cilt s. 265 Kültür Bakanlığı Ortak Yayın İstanbul 1994 
23 Yrd. Doç. Fatih Köse Arşiv Belgelerine göre (Fatih Camiinin İnşası ve Onarımları) Vakıf Restorasyon Yıllığı  S. 89 2013 
24 Fahri Unan Kuruluşundan Günümüze Fatih Külliyesi s. 51 doktora tezi yayımlanma 2003 
25 Unan s. 52 
26 Köse s. 89 
27 Abideler Şehri İstanbul’un Tarihi Mescid Ve Camileri İstanbul Yayıncılık 1998 s. 123 
28 İstanbul Ansiklopedisi a.g.e s. 266 
29 Unan s.57 
30 İstanbul ansiklopedisi a.g.e s. 268 
31 Unan s. 61 
32 İslam Ansiklopedisi cilt 12 s. 247 1995 
33 Unan s. 85 
34 İslam Ansiklopedisi a.g.e s 247 
35 İslam Ansiklopedisi a.g.e s. 248 
36 İslam Ansiklopedisi a.g.e s. 248 
37 Akyüz s. 66 
38 Akyüz s.66 
39 Unan s. 340 
40 Bir Şaheser Süleymaniye Külliyesi Kültür Ve Turizm Bakanlığı Ankara 2007 s. 57-58 
41 İstanbul Ansiklopedisi cilt 7 s.94 Kültür Bakanlığı Ortak Yayın İstanbul 1994 
42 Osmanlı Mimarisinde Kanuni Devri 6. Cilt s. 613 Aydın Yüksel 2. Baskı İstanbul 2004 
43 İstanbul Ansiklopedisi a.g.e s.101 
44 A.g.e s. 102 
45 A.g.e s. 102 
46 A.g.e s. 102 
47 Kanuni Devri s. 620 
48 İstanbul Ansiklopedisi a.g.e s. 102 
49 Kanuni Devri s. 625 

Kaynakça 

Akyüz Yahya Türk Eğitim Tarihi (MÖ 1000 MS 2015) 2015 Ankara 

Anameriç Hakan, Rukanacı Fatih 11.-16. Yüzyıllar arasında Medrese ve Üniversitelerde Eğitim Tarih 
incelemeleri Dergisi Cilt 23 Bartın 

Eyice Semavi “Fatih Külliyesi” İslam Ansiklopedisi Cilt 12 s. 244-249 

İstanbul Yayıncılık Abideler Şehri İstanbul Tarihi Mescid ve Camileri 1998 

Karekök Tunay Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 2 Bartın 

Kılıç Remzi Osmanlı Devleti’nde Medreseler Ankara 2001 

Köse Fatih Arşiv Belgelerine Göre Fatih Camisinin Onarımları Vakıf Restorasyon Yıllığı 2013 

Mülayim Selçuk Bir Şaheser Süleymaniye Külliyesi Ankara 2007 

Öztürk Necdet Aşıkpaşazade Tarihi Bilgi Kültür Yayınları İstanbul 2013 

Öz Tahsin İstanbul Camileri TTK Ankara 1962 

Taşkın Ünal Klasik Dönem Eğitim Kurumları 

Tekeli İlhan İstanbul Ansiklopedisi Cilt 3, 7 İstanbul 1994 

Unan Fahri Kuruluşundan Günümüze Fatih Külliyesi TTK Ankara 2003 

Yüksel Aydın Osmanlı Mimarisinde Kanuni Devri Cilt 6 İstanbul 2004 


***