Hükümdarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hükümdarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Nisan 2020 Cumartesi

Hükümdarım Sen Çok Yaşa!

Hükümdarım Sen Çok Yaşa!



Hikmet Çetinkaya

Demokratik düzen, hukuk devleti, bağımsız yargı, adalette eşitlik!
Bu demokratik düzen nasıl işliyor, özgürlükler için ne gibi adımlar atılıyor...

Kamuda kadınlara başörtüsü yani sıkmabaş...
Yetmez ama evet!
Ardından çarşaf ve peçe gelirse tadından yenmez.
Demokrasi ve özgürlük bu değil mi?
Kamuda sıkmabaşa özgürlük bununla kalmamalı...
Kadın askerler, polisler, yargıçlar, savcılar da payını almalı...
Nasıl olsa TSK’nin, polisin, yargının iç düzenlemeleri var.
Yargıçlar ve savcılar cüppe giydiklerine göre yeni düzenlemeyle çarşaf giyip peçe takabilir.

Demokrasi ve özgürlük budur işte...
Bağırıp çağırmayın sakın...

***
Türkiye İslam ülkelerine bir model...
Adı üstünde laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti...
Üstelik bir hukuk devleti.
Bakmayın siz çapulculara, biz halkın istediklerini yapıyoruz, gerisi fasa fiso!
Onlar istedikleri kadar bağırıp çağırsınlar.
Balyoz’u kafalarına vurduk!
Yargı bağımsız, Yargıtay 9. Dairesi, Silivri’nin kararına uydu, gerekeni yaptı.
Komutanların rütbeleri sökülecek, askeri tesislerden hiçbirisi yararlanmayacak.
Demokrasi böyle bir şeydir, beğenen beğenir beğenmeyen anasını, babasını, karısını, çoluğunu çocuğunu alıp gider.

***
Öteden beri söylerim, en kötü demokrasi en iyi askeri rejimden iyidir.
Yaşamım boyunca, demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri savundum.
Evrensel hukuku...
Düşünceyi ifade özgürlüğünü...
Laik demokratik devleti...
Emeğin örgütlü gücünü...
Egemenlerin değil ezilenlerin yanında olmayı...
Sermaye-emek çelişkisini dile getirdim, gelir dağılımındaki o büyük uçurumu.
Çevreyi...
Bugün Türkiye’nin geldiği durum apaçık ortada...
Köktendinci örgütler benim ülkemin topraklarında cirit atıyor.
Buna göz mü yumacağım!
Vurgun, soygun, talan...
Adaletsizlik!
Sahte kanıt raporlarını, usul hatalarını görmezden mi geleceğim!

Asla!

Benim ülkemde giydiği dekolte elbisesi nedeniyle atv’deki yarışma programını sunan kadın sanatçı Gözde Kansu’nun işten çıkarılmasına gözümü mü kapatacağım...

Asla!

Gözde Kansu, Ayşe Arman’a ne diyor:
“Olay gülünç ve içler acısı. Ben böyle giyiniyorum ve giyinmeye devam edeceğim.
Bana yapılanlar hem kariyerime hem de kadınlığıma haksızlık.
Tartışmaların kadın bedeni üzerinden yapılmasından ötürü sıkıldım.
En kolayı beni kurban etmekti, ettiler!
Yine bir kadını...”
Türkiye’de böyle bir dönem hiç yaşanmadı...
Bunca yıl siyaset yapan, CHP’yle, DYP’yle hükümet ortaklığı kuran Necmettin Erbakan ve iktidar olan tüm sağ partiler döneminde bile.

***

Kadın üzerinden siyaset yapıp okul yönetmeliklerinin değiştirilmesi, öğretmenlerin sıkmabaşla derslere girmesi, okullardaki kız çocuklarına bir baskıdır.
Dışarıda kimsenin kılık kıyafetine karışan yok!
Yok ama Gözde Kansu işinden atılıyor...
Başı açık-başı kapalı hiçbir kadın örgütü ayağa kalkmıyor.
Bunun adına sözde demokrasi, sözde özgürlük denir...
İşin içine bir de sözde yargı girerse hukuk guguk oluverir.
Siirt’te 12 yaşındaki kız çocuğuna 40 kişi cinsel saldırıda bulunuyor.
Bu ilk kez olmuyor Türkiye’de.
Böyle olaylarda hep seyirci kalınıyor...
Bir utanç davası ortada.
Hukuk, demokrasi, laiklik, özgürlük.
Hepsi sözde, hepsi kandırmaca.
Siyasal erkin eli yargının üzerinde...
Haydi gelin birlikte haykıralım:
“Darbeler dönemi bitti; hükümdarım sen çok yaşa!”


***