HAKAN ŞÜKÜR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
HAKAN ŞÜKÜR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Ocak 2021 Pazartesi

SPORDA Yükselen Değerler

 SPORDA Yükselen Değerler


24.06.2000 

   Ne muazzam bir sahne bu!.. Avrupa; Türkiyeyi Konuşuyor!.. 
Portekiz Maçı, Futbol...  Hepsi bahane... 

Avrupalı; Türk İnsanının yükselişindeki sırrı araştırıyor.

Ne Muazzam bir sahne bu!.. Avrupa; Türkiyeyi konuşuyor!.. Portekiz maçı, futbol... Hepsi bahane... Avrupalı; Türk insanının yükselişindeki sırrı araştırıyor. 

* * * 
Amsterdam Malum; Avrupa nın Ekonomik ve Sosyal etkinlik merkezlerinden. 
Seksen kilometreyi bulan kanalları, müzeleri, galeri, bar ve cafeleriyle cıvıl cıvıl bir turizm şehri. Oteller boy boy... 

Türk Milli Takımı; o meşhur otellerden birinde; beş yıldızlı Hilton da kamp yapıyor. 

Ama Hilton Hilton olalı böyle bir ilgi ve çosku görmemiş. İngiliz, Alman, Fransız, İspanyol, İtalyan, Portekiz ve Hollandalılar başta olmak üzere; 
100 aşkın gazeteci ve televizyoncu oteli abluka altına almış. Hepsinin de maksatları; Avrupa futbolunun yükselen yıldızı Türkiye nin hocası Mustafa Denizli 
ve ekibindeki oyuncularla bir röportaj yapabilmek. 

Bir manşet çıkarabilmek. Türk futbolundaki değişim, gelişimin ve büyümenin sırrını doğru ağızlardan anlatabilmek. 

UEFA yoğun ilgi karşısında Mustafa Denizli nin programına ekstradan bir basın toplantısı koymuş. 

Toplantı yeri bir hafta önceden Hilton Oteli diye ilân edilmiş. Bir otel için bundan daha iyi bir reklam olabilir mi? 
Ama hayır! Otel yetkilileri çaresiz ?bu toplantıyı yapabilecek kapasitede salonumuz yok diye el ovuşturuyor. 
Milli takım meneceri Can Çobanoğlu, basın müşaviri Turgay Vardar, genel sekreter Aydın Torunoğlu ve genel koordinatör 
Metin Kazancıoğlu nun telefonları susmak bilmiyor. Arayanların hepsi de yabancı basın mensubu.  

Ne olur bir röportaj  diye rica ediyorlar. 

Aynı gazeteciler UEFA?yı da sıkıştırıyorlar. UEFA yetkilileri Hilton da gerçekleşemeyen bu toplantıyı Arena Stadı nın en büyük salonuna alıyor. 
UEFA basın sözcüsü Yunanlı Alex hınca hınç dolu salonu Ben böyle bir ilgi görmedim? diye ifade ediyor. Tablo görülmeye değer. 

Mustafa Denizli bir kramponlu diplomat... Kürsü de alabildiğine rahat; Mutlu ve güler yüzlü. Bir baba gibi öğüt veren, bir arkadaş gibi rahatlatan, 
bir hoca gibi aba altından sopa gösteren örnek bir insan. Ama asla Avrupalı?nın beklediği, görmek istediği ?asık suratlı Türk değil. 
Türkçe başlayıp İngilizce ve Almanca devam eden açıklamalarıyla etkileyici bir teknik adam Mustafa Denizli. 
İngiliz gazetecinin küstahça , 8-0 lık mağlubiyeti hatırlatarak sorduğu tuzak soruya bir filozof gibi cevap veren Mustafa Denizli nin şahsında Türkiye ve Türk insanı daha da büyüyor. 20 dakika sürmesi gereken toplantı bir saatte bitirilemiyor. 
Avrupalılar ilk defa bir Türk teknik adamına bu kadar ilgi ile yaklaşıyor. 

Toplantı bitiyor. 

Bu defa Türk gazeteciler abluka altına alınıyor. Bir mikrofan uzanıyor. Ardından bir mikrofon daha. Alışık olmadığımızdan mıdır nedir; kameranın ışıkları gözlerimizi kamaştırıyor. BBC, Alman ZDF ve İtalyan RAI televizyonu sipikerlerinin soruları yükselen değer Türkiye üzerine. 

Hepsinde de ortak nokta  ne oldu da Türk futbolu bu kadar yükseldi, Ara soru ise ?Türkiye grubunda mağlup edilemeyen Portekiz i nasıl yenecek.

* * * 
Dilimizin döndüğü kadarıyla herbirine ayrı ayrı anlatıyoruz. Türkiye sadece futbolda büyümedi diye. Sanatta, ekonomide, uluslararası ilişkilerde ve 
sporda büyüyor diye anlatıyoruz. Ve Türkiye?nin Portekiz?i bugünkü maçta farklı bir oyun anlayışı ile yeneceğini öne sürüp bu takımın disiplin,  kazanma azmi, inancı ve mücadele gücüne dikkat etmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz. Portekizliler in Rui Costa, Luis Figo, Sa Pinto, Sergio, 
Jonceicao
gibi yıldızlarının hatırlatılmasına karşılık da yabancı meslektaşlarımıza bir tavsiyede bulunuyoruz: ?Unutmayın Türkiye yükselen bir değer  olarak bu turnuvaya imzasını atacak. Sizlerde bu saydıklarınızın çok ötesinde çok, daha yetenekli yıldızları yazacaksınız. 

İşte o yıldızlar Türk futbolcuları olacak. 
Hakan Şükür ün yanına Okan ı, Sergen i, kaleci Rüştü yü ve diğerlerini koyacaksınız.,


**

12 Kasım 2017 Pazar

Raund Erdoğan’ın


Raund Erdoğan’ın


Melih Aşık

Özdemir İnce dostumuz görüntüyü birkaç çizgiyle resmetmiş:
“AKP ile Fethullah Cemaati el birliğiyle Cumhuriyeti yıktılar, bütün yapılarının temellerini dinamitlediler: Ne milli eğitim kaldı, ne laiklik ilkesi kaldı, ne erkler ayrılığı kaldı, ne özgür ve laik yargı, ne de Cumhuriyet’in polis teşkilatı kaldı. TSK zaten şamar oğlanına döndü... Cumhuriyet’ten sonra sıra geldi birbirlerini yıkmaya...”
Kavga kızışırken... Cemaat son günlerde belli bir telaş ve gerileme içinde görünüyor...
Bugün gazetesi patronu Akın İpek’in altın madeninin durdurulması... Poliste tayinler... Başbakan’a 2000 kişilik tasfiye listesi verildi haberleri... Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yargıda cemaat örgütlenmesine soruşturma başlatması... Genelkurmay’ın dün yaptığı yargı hakkındaki suç duyurusu... Başbakan’ın cemaate yönelik “ajan ve komplocu örgüt” suçlamalarının dış dünyadaki cemaat okulları ve benzeri yatırımları olumsuz etkileyecek olması... Bu zincirleme gelişmelerin Cemaat’i endişelendirmemesi imkansız.
Bu arada dört bakan ve çocukları hakkındaki rüşvet iddiaları Başbakan’ın “tezgah, komplo, ajan, örgüt, suikast” haykırışları arasında geri plana düştü... Başbakan’ın kavgada üstünlüğü ele geçirmesini konuşurken bir dostumuz dedi ki:
- İyi de hem Başbakan hem basın, Cemaat’in arkasında ABD’nin bulunduğunu söylüyor. Cemaat’in ezilmesine ABD sessiz mi kalacak? Ya da ABD yenilgiyi kabul edecek mi?
Bu da doğrudan AKP’yi ilgilendiren bir soru tabii...

Şahıs hükümeti!

Ziya Paşa’nın 1870 yılında Cenevre’de çıkardığı Hürriyet gazetesine yazdığı “İdare-i Cumhuriyye ve Hükümet-i Şahsiyye” başlıklı makale bugünkü nesile de ders verir nitelikte:
“Cumhuriyet idaresinde padişah, imparator, sadrazam yoktur. Memleketin padişahı, imparatoru, kralı memleketin ahalisidir... Cumhuriyet idaresinden gazeteciler hükümeti koltuklamaya borçlu olmayıp kanun hükmü çerçevesinde her türlü tarizi (eleştiriyi) yazmaya yetkilidirler... Meclis üyelerinin hiçbirinde memuriyet üzerinden zengin olmak, para kazanmak kusuru olamaz. Cumhuriyet idaresinde bakanların entrikaları asla yürüyemez.”

***
“Şahıslara bağlı hükümetlerde bunların vükelası, müsteşarları unvanıyla bazıları iş başına geçerler. Sözde memleket bunların ceddinden miras kalmış çiftlik, halk da çiftlikteki damızlık gibi milyon halkı çalıştırırlar, soyarlar, ellerindekini alıp kendi safahatlarına harcarlar. Himaye ettiklerinden biri suçlu olsa kanunun pençesinden kurtarır, mahkemede haksız bir işi olsa haklı çıkartır, düşmanlık ettiği bir adamı asla suçu yokken hapsedip sürer, geçim yolunu ortadan kaldırır, sefalet çektirir. Şahıslara bağlı hükümetlerde gazeteciler işbaşındaki büyüklerin dalkavukluğuyla geçinirler. Hükümet bir fena işte bulunsa da gene övgülerini göklere çıkartırlar. Yapılan fenalığı iyilik gibi göstermeye çalışırlar. Zira asıl maksatları vatana ve millete hizmet olmayıp para kazanmaktır.”
(Alpay Kabacalı, Türk Basınında Demokrasi, s. 42)

ÇAY

Bir iktidarın başına gelebilecek en acı olay nedir?
Koltuktan düşmek, diyebilirsiniz...
Ama daha kötüsü de var...
Halk deyimiyle..
Eşekten düşmüş gibi olmak...
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun başına gelen işte o...
Edirne’de mahalleleri gezerken evinin balkonunda çay içen bir aileye sesleniyor;
- Çayınız varsa biz de gelelim..
Balkondan ses:

- Evde çay yok, gelmeyin...

Türkiye gibi konukseverliğin zirveye vurduğu bir ülkede... Bir aile bir bakana böyle bir cevap veriyorsa, denecek ne kalıyor?
(Görmedik, demişler. İnanalım mı?)
1,6 milyar dolar ödenen savaş uçakları TSK’ye teslim edilmiyormuş.
Uçağın modeli “Awacs” mıydı, Awanacs mı?

Akif Kökçe

SEÇ

AKP iktidarının 11. yılında Türk halkının önüne konulan demokrasi seçeneklerini Müyesser Yıldız yazmış:
Erdoğan mı, Gül mü?
Erdoğan mı, Gülen mi?
AKP mi, Cemaat mi?
Cemaat mı, KCK / PKK mi?
AKP+PKK mı, CHP+Cemaat mi?
AKP hukuku mu, Cemaat hukuku mu?
Yolsuzluk mu, bölünme mi?
Aydınlık bir seçenek mi? Arayın ki bulasınız...

ŞÜKÜR

TMSF Hakan Şükür’ün Lig TV’deki yorumculuğuna son verdi.
AKP Demokrasisinin doğal icraatı bu...
Biat etmekte hata mı yaptın? İktidar yanındayken karşı tarafa mı geçtin?
Cezalardan ceza beğeneceksin...
Üzerine vergiciler salınacak... Eğer devletle işin varsa işin elinden alınacak... Fırıncıya sana ekmek vermemesi bile söylenecek...
Devlet terbiyesi... Demokrasi ilkeleri... İnsan hakları...
Edep, adap... Hepsi hikaye...
Çünkü iktidarda kolayca gazaba gelen ve intikam duygusuyla sarmalanınca gözü hiçbir şey görmeyen bir iktidar var.
Tanrı sizi korusun.


***


***