MUSTAFA BALBAY etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MUSTAFA BALBAY etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Nisan 2016 Cuma

Balbay Gibi Tayyar'ın da Genelkurmay Görüşmeleri Ortaya Çıkarsa?



Balbay Gibi Tayyar'ın da Genelkurmay Görüşmeleri Ortaya Çıkarsa? 





Açık İstihbarat
Tarih:28/11/2013 
Türü:İç Politika 


 Bir gazetecinin akreditasyon meselesini görüşmek üzere Genelkurmay'da görüşme ayarlamasında bir sorun yok. Eğer görüşme bundan ibaretse. Mustafa Balbay, Genelkurmay'da yaptığı görüşmeler nedeni ile "darbecilik" suçlaması ile içeri  atıldıysa, kamuoyunun Şamil Tayyar'ın Genelkurmay'da Ergin Saygun'la neler görüştüğünü de bilmeye hakkı var.

Ergin Saygun'da bu görüşmenin ayrıntılarının olduğuna eminiz.

Kitabında yazmasını bekledik ama AB savunuculuğu ve bildik "biz bu adaletsizlikleri haketmedik" serzenişleri dışında pek bir şeye rastlamadık.

Halbuki Ergin Saygun'un aşağıdaki soruya cevap vermesi lazım ki , kendisini içeri tıkan sürecin mihmandarlarının gerçek yüzü kamuoyu önünde deşifre olsun..


29.11.2011



Tayyip Erdoğan'ın asabiyeti sadece ülkeyi değil küpünü de yıprattı ve iktidar kazanı her yerinden çatlamaya başladı.

Dershane görüntüsü altında sürdürülen bu iktidar içi savaş , yıllardır iktidar yorganı altında birbirini ısıtan tarafların da birbirine girmesine vesile oldu. 

Medyada konuşlandırılmış çetenin iftiraları ile hayatları kararmış insanlar; bu iftira çetesinin birbirini iftiracılıkla, sahte belge üretmekle suçlamasına tanık oldu.

Daha düne kadar " Askeri vesayet " rejimine karşı birlikte mücadele ettiklerini savunanlar , birbirlerini yeni vesayetçilikle suçlayıp, analı-kızlı küfürleşmelere giriştiler. 

28 Şubat'ta Çevik Bir'in bile tarikatlar hakkında edemeyeceği lafları edip, Çevik Bir'i bile çırak çıkartabileceklerini kanıtladılar. 

İlahi adaletin bu nüktedan galasını özellikle twitter alemi üzerinden takip etmenizi isteriz. 

Erdoğan vekili Şıh Şamil Tayyar ile "Ergenekon" sürecinde polisin vakanüvisliğini  yapan Mehmet Baransu arasında yaşananlar bu ilahi adaletin en traji-komik sahnelerini oluşturuyor. 

Seviyesini Mehmet Baransu'nun karısına iftira atmaya kadar vardıran Şıh Şamil Tayyar'ın bu kontrol dışı öfkesinin altındaki temel gerçeklerden biri , patronunun ayağının iktidardan kayması ile birlikte bugüne kadar birilerinin eteği altında yaşadığı konforun tehlikeye girecek olması.

Halbuki , hayatı iktidarlara yanaşmaya çalışmakla geçen ve sonunda AKP ile muradına eren Şıh Şamil Tayyar'ın ağzına pelesenk ettiği kavramlarla uzaktan yakın alakası yok. 

Sizlerle daha önce, bu Erdoğan vekilinin, 28 Şubat sürecinde "dinci" gözükmemek için " Şıh Şamil Tayyar " olan ismini nasıl mahkeme kararı ile değiştirdiğinin belgesini sunmuştuk.

***

(Bkz: Şamil Tayyar'ın Karakterinin Belgesi ) 

Şamil Tayyar'ın Karakterinin Belgesi : Şıh'tı Şahbaz Oldu 
Açık İstihbarat Özel
Tarih:19/11/2011 
Türü:Medya 


   Ve bu hedefine ulaşmak için Şamil Tayyar hep gerekeni yapmaya hazırdı ama onun kıymetini eski iktidarlar değil AKP bildi. 

Şıh Şamil Tayyar'ın bu uğurda isminden bile vazgeçmeye hazır olduğu ortaya çıktı. Bugün AKP gibi "dinci" bir iktidarı "demokrat" diye pazarlayarak residence tepelerine çıkan  Şamil Tayyar'ın, 28 Şubat sonrası o kesif "laikçi" dönemde  ismini değiştirmek için mahkemeye başvurduğunu biliyor musunuz? 

Peki ismini hangi gerekçe ile değiştirmek istediğini biliyor musunuz?
İşte belgesi:


18.11.2011


En az üç ayaklı bir "derin devlet" yapılanmasında, "devleti dönüştürürken" ve güya bunla bağlantılı "temizlik" operasyonları yapılırken, ayaklar arası çatışmanın bataklığında güller türer. Birilerinin bu güllere,  hedef saptırmak, bütün resmi gizlemek ve cambaza bak oynamak için ihtiyacı vardır. İşte "Ergenekon" sürecinin en önemli güllerinden biri Şamil Tayyar.

Bugünlerde Öcalan'ın geçmişiyle ilgili doğru yönde bir deşifrasyonun kapısını aralarken, diğer ayakların rolünü es geçiyor. Yeni Vesayet rejiminin Emniyet subapları  Rasim Ozan - Nagehan Alçı çifti  üzerinden bir kaç ay önce yapılan yayınlarda, Cem Ersever cinayetinin sadece Jitem'e yıkılıp, MOSSAD-CIA ayaklarının perdelenmesi gibi. 

Şamil Tayyar, " Ergenekon " süreci  boyunca kamuoyunu bir "1 Numara" efsanesi etrafında oyalayıp, onlarca kişiyi  iftiralarla lekeledikten sonra hizmetlerinin karşılığı olarak AKP'den milletvekili yaptırıldı. Gelen haberler AKP içinde de çok sevilmediği ve sıkı kontrol altında tutulmaya çalışıldığı yönünde. Millete attığı iftiralar yüzünden onlarca tazminat davasında mahkum olan sonra da kendini utanmadan  "demokrasi kahramanı" olarak pazarlayan bu AKP gülü dokunulmazlık zırhı altında emeline kavuştu.

Bu iktidar hastalığı Şamil Tayyar'da yeni nükseden bir rahatsızlık değil.

Aslında Şamil Tayyar'ın hayatı hep iktidarlara yakın olmaya ve onlardan milletvekili olmaya çalışmakla geçti.

Şamil Tayyar'ın 2000'lerin başında nasıl MHP ve hatta DSP'den aday olmaya çalıştığı biliniyor.

Ve bu hedefine ulaşmak için Şamil Tayyar hep gerekeni yapmaya hazırdı ama onun kıymetini eski iktidarlar değil AKP bildi. 

Şıh Şamil Tayyar'ın bu uğurda isminden bile vazgeçmeye hazır olduğu ortaya çıktı. Bugün AKP gibi "dinci" bir iktidarı "demokrat" diye pazarlayarak residence tepelerine çıkan  Şamil Tayyar'ın, 28 Şubat sonrası o kesif "laikçi" dönemde  ismini değiştirmek için mahkemeye başvurduğunu biliyor musunuz? 

Peki ismini hangi gerekçe ile değiştirmek istediğini biliyor musunuz?

İşte belgesi:

2001/127 Esas nolu, 27.03.2001 tarihli, Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı.

Davacı : Şıh Şamil Tayyar

Davalı : Nüfus Müdürlüğü

Şamil Tayyar, dini bir sıfat olan " Şıh " ismini kullanmak istemediğini ve bu yüzden değiştirilmesini istediğini mahkemeye beyan ediyor. 

O zamanlar siyaset sahnesinde AKP yok. O zamanlar siyaset sahnesinde, bugün Şıh Şamil Tayyar'ın "vesayet dönemi" diye eleştirdiği iktidarlar var ve Şamil Tayyar'ın o zamanlar bu "dinci" isminden pek hazetmediği anlaşılıyor.

İsminden utanmayan adam, ismini değiştirir mi?

Anlaşılan " Şıh " Şamil, o zamanlar bu ismin, onun "laik" iktidarlar nezdinde zor durumda bırakacağını düşünüyor ve bu uğurda mahkemeye başvuracak kadar kararlı. 

Mahkeme " Şıh " Şamil Tayyar lehine karar veriyor ve nüfus cüzdanındaki " Şıh " ismi kaldırılıyor.

Nüfus cüzdanındaki fotoğrafta bir diğer ayrıntı önemli.

O zamanlar MHP'ye yanaşmaya çalışan Şamil Tayyar'ın bıyıkları ülkücü bıyığı. 

Aşağıda resmini göreceğiniz mahkeme kararı ile, o günlerin "laik" ortamında şansını arttırmak isteyen Şıh Şamil Tayyar'ın "şıh" isminden kurtulduğu anlaşılıyor.

Günümüze gelindiğinde "şıh" ismi Şamil Tayyar için utanılacak değil, hizmet ettiği parti nezdinde prim yaptıracak bir isim. Belkide, Şamil Tayyar, bir başka dava ile eski ismine dönmek isteyebilir.

İsminden " Dinci " çağrıştırma yaptığı için utanan bir adamın, "dinci" iktidara yakın durmak adına başka nelere imza attığının belgeleri zamanla çıkmaya devam edecektir. 

Biz bu belgeyi Şıh Şamil Tayyar'ın karakterinin belgesi olarak kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. 

Kendini " Demokrasi Kahramanı " , " Namuslu Gazeteci " olarak pazarlayan bu iktidar gülünün kumaşının kalitesi bu belge ile açıkca ortaya çıkıyor.

AKP'ye bu belge batmayabilir. Ne de olsa bünyelerinde Şamil Tayyar ayarında onlarcası var.

Ama bu belge Türkiye'de medya-iktidar ilişkisinin ve bu yolda nelere imza atılabildiğini göstermesi açısından tarihi ve ibretlik bir belgedir.

Aslına bakarsanız; kalemi yelken bir rüzgar gülünün isminin Şıh olmaması, arkasında binlerce yıllık bir kültürel doku bulunan Anadolu'ya özgü "Şıh"lık müessesesi açısından hayırlı olmuştur. 

Gazeteci sıfatını da Şamil Tayyar gibilerden kurtarabildiğimiz gün, Şıhlık müessesesi gibi gazetecilik müessesesi de arınmış olacaktır.

Açık İstihbarat

http://www.acikistihbarat.com/haberdetay.aspx?id=9835



1 Nisan 2015 Çarşamba

SURİYE UYRUKLU BİR TERÖRİST, ( KOBANİ' NİN ARKA YÜZÜ.)



SURİYE UYRUKLU BİR TERÖRİST,


MUSTAFA BALBAY

Ataturk 'un stratejik sozlerinden biridir: 

''Ufku gormek yetmez, ufkun otesini gormek gerekir...'' 

Dilegimiz o ki hukumet ufku gorsun yeter. 

Biz de ufkun otesini gorme iddiasinda bulunmayalim, ama dikkatimizi ceken 
bir durumun perde arkasini irdelemeye calisalim. 

Agustos ayi boyunca yakalanan ya da oldurulen teroristlerin kimlikleri 
kamuoyuna duyurulurken su tumceyle SIK karsilastik: 

''Teroristlerden birinin Suriye uyruklu oldugu saptandi.'' 

Haberlerden bir kesit aktaralim: 

- Trabzon'un Macka ilcesinde olu ele gecirilen ''Ferhat'' kod adli 
teroristin Suriye uyruklu oldugu ortaya cikti. 

- Israil gemilerine saldiri duzenlenecegi ihbari sonrasi yapilan 
operasyonlarda Suriyeli Luai Sakra Diyarbakir'da, yine Suriyeli Hamid Ubeysi  Antalya'da yakalandi. 

- Batman'in Besiri ilcesi kirsalindaki operasyonda oldurulen 7 teroristten 
biri Suriyeli Kawa Kobani , biri Ermeni Yusuf Avdoyan , biri Iranli Abbas 
Emani ... 


**** 

Agustos boyunca ayirip sakladigimiz haberlerden ucunu paylastik. Teror 
orgutunun cok etkin oldugu 90'li yillarda terorist kaynaklarindan biri 
Suriye idi. O donemde orgutteki Suriye kokenli terorist sayisi yuzde 20'leri 
geciyordu. Bugun Ankara kaynaklarina gore bu rakam yuzde 1-2 dolayinda. 

Turkiye, teror orgutu basi Ocalan 'in yakalanmasindan sonra Suriye ile Adana 
mutabakati imzaladi. Sonrasindaki gelismeler isbirligi yonunde oldu. 
Suriye'den teror orgutu elemanlarinin tutuklandigi haberleri de geliyor. 

Suriye'ye karsi ''Affet, ama unutma'' politikasi izlemek akilci... Ancak 
Suriye'yi bir numarali terorist devlet ilan edip Irak'tan sonra bu ulkeyi de 
isgal etmek isteyenler farkli senaryolar hazirlamis gorunuyor! 

Yakalanan teroristler gercekten Suriye kokenli olabilir, ama unutulmamasi 
gereken bir gercek var: 

PKK, Turkiye'ye ABD isgalindeki Irak uzerinden siziyor! 

Bize oyle geliyor ki ufkun otesinde Turkiye'yi etrafindaki tum devletlerle 
dusman etmek, yalnizlastirmak, Suriye ve Iran'a duzenlenecek bir isgal 
operasyonunda Turkiye'yi kullanmak var! 

**** 

Ufuktaki duruma gelince... 


1- Teror, boyut degistirdi. 90'li yillardan farkli bir gidis var. 90'li 
yillara donulmez, donulmemesini yurekten diliyoruz, ama 90'li yillardan cok 
farkli geri donulmez yollarin olabilecegini de unutmamak gerekiyor. Terorist 
cenazelerinin torenle topraga verilmesi, toren sonrasi yasananlar, bunun 
Bati'ya yansimasi iyi seylerin habercisi degil. 

2- Asker, terorle mucadelenin ne oldugunu bildigi icin tedirgin. Terorun 
toplumsal dokuyu bozmasindan endiseli. 

3- Hukumetin gundeminde teror, terorle mucadele yok. Basbakan'a gore bu tur 
seyleri abartmamak lazim. Basbakan onceki aksam yayimlanan ''Ulusa 
Seslenis'' konusmasinda, en azindan toplumu sagduyuya cagiran seyler 
soyleyebilirdi. Onu bile yapmadi. Hep sessiz devrimden soz etti. 

Sessizligi anladik da, devrimi anlayamadik! 




ÖZEL NOT; ( KOBANİ' NİN ARKA YÜZÜ. 2015 )  BUGÜN  GÜN YÜZÜNE  CIKIYOR.. SURİYE SINIRINDAKİ TÜRKİYE VE SURİYELİ  KÜRT  AKRABA  GRUPLARININ.. KOBANİ BAHANESİYLE  KENDİLERİNİ GÜVENCEYE ALMA VE  KÜRDİSTANI KURMA EYLEMİNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR..( DUATEPE POLATLI )..
SAYGIYLA..

http://newsgroups.derkeiler.com/Archive/Soc/soc.culture.turkish/2005-09/msg00043.html


..