NAİM BABÜROĞLU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
NAİM BABÜROĞLU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Kasım 2017 Çarşamba

O DÖNEMDE, BÜLENT ARINÇ İSTEĞİNİ REDDETTİM


O DÖNEMDE, BÜLENT  ARINÇ İSTEĞİNİ REDDETTİM


Emekli Tuğgeneral NAİM BABÜROĞLU: 


Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, yeni piyasaya çıkan kitabında, Manisa Garnizon Komutanı olduğu dönemde şehit ailesi ziyaretine kente gelip protestolarla 
karşılaşan Bülent Arınç'ın kendisinden bir isteği olduğunu ve bu isteği neden reddettiğini anlattı.

Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu'nun yeni kitabı "Beni Hatırlayınız - Cumhuriyet'in Sonbaharı" Asi Kitap'tan yayımlandı.

2007’de Manisa’da bir şehit ailesini ziyaret etmek isteyen ve o dönem TBMM Başkanı olan Arınç, protestolarla karşılaşmıştı.

Hürriyet'te yer alan habere göre, o günlerde Manisa Garnizon Komutanı olan Babüroğlu’nun kaleminden yaşananlar:


VİDEO EKLE;


"4 Ağustos 2006'da Yüksek Askeri Şura kararları gereği tuğgeneral rütbesine yükseltildiğimi ve Manisa'ya Tugay Komutanı olarak atandığımı öğrendim, 
14 Ağustos 2006'da da Tugay Komutanlığını törenle devraldım.

Tugay komutanlığımın birinci yılı dolmadan, 11 Haziran 2007'de Şırnak'ta şehit düşen Yarbay Melih Gülova için Manisa'da yapılan törene izdiham derecesinde 
yoğun bir katılım oldu. Camide ve şehit cenazesinin konulduğu top arabasının arkasından yürüyüşte hükümete ve Manisa milletvekili ve Meclis Başkanı 
Bülent Arınç'a karşı yoğun bir protesto gösterisi yapıldı. ‘Manisa seninle rezil oluyor’, ‘Meclis Başkanı devlet düşmanı’, ‘Arınç dışarı’, ‘AKP, PKK omuz omuza’ 
sloganları atan kalabalığın tepkisinin büyümesi üzerine, Arınç cenaze kortejinden ayrılmak zorunda kaldı. Şehidin ailesi de Arınç'ın taziyesini kabul etmedi.
Camide, Bülent Arınç bana dönerek, ‘Camide bu şekilde protestonun uygun olmadığını halka siz söylerseniz sizi dinlerler’ diyerek, camideki protesto eden 
halka duyuru yapmamı istedi. 

Vali bey yanımızdaydı, Emniyet Müdürü ise üç-dört adım uzağımızdaydı. Olumsuz haberler çıktı

Vali Bey ve Emniyet Müdürü dururken Garnizon Komutanı olarak General rütbesiyle böyle bir duyuru yapmam elbette uygun değildi. Ben de Emniyet Müdürüne 
Arınç'ın bu isteğini ilettim, o da emniyet tedbirleri ile ilgilendiğinden halka böyle bir uyarıyı yapamadı.

Arınç haklıydı elbette, muhtemelen halk beni dinleyecekti; ancak o ortamda, Vali, Belediye Başkanı ve Emniyet Müdürü vardı ve bu duyuruyu yapmak onlara düşerdi. 
Bu cenaze töreninin ardından, gelecek günlerde sık sık basında benimle ilgili olumsuz haberlerin çıkacağı ve manşet olacağım aklıma gelmemişti."



***

KÜRT SORUNU DOSYASI

KÜRT SORUNU DOSYASI 



NAİM BABÜROĞLU 

Batı Ülkelerinin Kürt Politikası ve Türkiye - 1 Batı Ülkeleri, Türkiye ve ulusçuluğa yönelen Arap ülkelerine karşı sürekli Kürtleri kullandılar. 


1918-1938 yılları arasında, Anadolu’da 12 Kürt ayaklanması çıkarken, Kurtuluş Savaşı sırasında dış kaynaklı ve din motifli 60 gerici ayaklanma oldu. Batılılar, Türkiye sınırları dışında kalan Kürtler üzerinde de çeşitli oyunlar oynadılar. Irak, Türkiye’den koparıldıktan sonra İngiltere her sıkıştığında, Bağdat’taki Arap yöneticilere karşı Iraklı Kürt lider Şeyh Mahmut Berzenci’yi kullanarak Kürtlerin yoğun yaşadığı yerlerde ayaklanma başlatırdı. Dün Irak’ta Berzenci, Türkiye’de Şeyh Sait nasıl kullanıldıysa bugün de Kuzey Irak’taki Kürt liderleri, PKK ve diğer terör örgütleri öyle kullanılmaktadır.(1) 

Batı ülkeleri, günümüzde Kürtler ve Siyasi İslam üzerine şekillendirdikleri Ortadoğu politikalarını, Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa’ya karşı da uygulamışlardı. İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Sir A. Calthorpe, 1919’da Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a gönderdiği gizli raporda şöyle yazıyordu: “Binbaşı Noel (İngiliz ajan), Kürt şefleriyle görüş birliğine varırsa, bundan büyük faydalar sağlayacağını söylüyor… Kürtler henüz Mustafa Kemal’e karşı ayaklanmadılar ama Noel bunu başaracağından emin.”(2) 

İngiliz Ajanı Noel, Elazığ Valisi Ali Galip ile birlikte 1919’da Sivas Kongresi’ni basmayı bile düşündü, ancak bunu başaramadı. Mustafa Kemal Paşa, 1919’da Sivas Kongresi’nde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “İngilizlerin amacının, para ile ülkemizde propaganda yapmak ve Kürtlere Kürdistan kurma sözü vererek onları aleyhimize ve bize karşı suikast düzenlemeye yöneltmek olduğu anlaşılmış, karşı önlemler alınmıştır.”(3) 

İngiltere’nin İstanbul Büyükelçiliği’nde görevli Türkiye uzmanı Ryan, 23 Eylül 1920 tarihli gizli raporunda:“Millicileri ezmek için iç ayaklanmalara güvenilmesi gerektiğini” yazıyordu.(4) 

1925 yılında, Bağdat’taki Fransız Yüksek Komiserliği, Paris’e gönderdiği gizli raporda Şeyh Sait isyanı ile ilgili şunları yazar: “Şeyh Sait ayaklanması kendiliğinden birdenbire ortaya çıkmadı. Kürdistan dağları yabancıların kışkırtması ve desteği ile ayaklandı. Bu bölgede ortaya çıkan olaylar, İngilizlerin uğradıkları yenilgiden sonra hiç affetmedikleri Mustafa Kemal’e karşı yürüttükleri siyasetin bir parçasıdır. Kürt ayaklanması bundan daha iyi koşullarda patlak veremezdi. Ayaklanma, Türklerin Musul üzerindeki iddialarını araştıran komisyonda, Türklerin kendi topraklarındaki Kürtler arasında bile huzuru sağlayamayacağını gösterecekti.”(5) 

International Press’in Londra muhabiri, 5 Ağustos 1930 tarihli gazetede şunları kaleme aldı: “Irak’taki Kürtler, Musul petrol bölgesinde yaşamaktadırlar. İngilizler, bu bölgeleri gerektiğinden fazla güçlük çıkmadan Irak’tan koparmak için, buralarda bir çeşit ‘Kürt Özerkliği’ oluşturmuşlardır. Amaç, İngilizlerin bu özerk Kürdistan ile Türkiye, Suriye ve İran Kürtleri özerinde çalışma yapabilecekleri bir merkez oluşturmaktır.” ABD’nin Ortadoğu’ya vermek istedikleri yeni biçimi, ABD’li Profesör Noam Chomsky, 1983’te yayımlanan “Kader Üçgeni” adlı kitabında kaleme aldı. 

Kitapta, Kudüs Amerikan Girişimcilik Enstitüsünün raporuna yer verdi. Bu raporda şu bilgiler vardı: “Ortadoğu’da ulusalcılık ve ulusal kimlik yok edilmeli, bunun için de Ortadoğu Osmanlılaştırılmalıdır. Böylece bölgede Batı çıkarlarına karşı çıkacak ulusal güç ve direnç kalmayacak, sistemlerin çarkları rahatlıkla işleyecektir. ABD için en tehlikeli düşman ve tehdit, bağımsızlık tehdididir…” ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) eski Ortadoğu Direktörü Graham Fuller, 1990’da şunları söyledi: “Kemalizm bitti. Dünyadaki bütün liderler gibi o da sonsuza dek yaşayacak bir ürün veremedi. Oysa İncil ve Kur’an hala veriyor. Bu nedenle, kendisine entelektüel güven duyan Türkiye, İslam’ın günlük yaşamdaki yerini almasını yeniden düşünmelidir.”(6)

 ABD Dışişleri eski Bakanı Condoleezza Rice, Ulusal Güvenlik Danışmanı iken 7 Ağustos 2003’te Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında, 22 (Türkiye dahil 23 ülke) ülkenin rejimi ile sınırlarının değişeceğini belirtmişti. Moritanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Sudan, İsrail, Ürdün, Suudi Arabistan, Yemen, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Irak, Suriye, Lübnan, Türkiye, İran, Afganistan, Pakistan’ın oluşturduğu ülkeler, 17 milyon kilometrekarelik bir coğrafyayı kapsamaktaydı.(7) 

Sonraki yazımızda, konuyu incelemeyi sürdüreceğiz. 

(1) Bitmeyen Oyun, Metin Aydoğan, Umay Yayınları, İzmir, 2005. 
(2) Uğur Mumcu, Kürt-İslam Ayaklanmaları, Tekin Yayıncılık, 1995. 
(3) Uğur Mumcu, Kürt-İslam Ayaklanmaları, Tekin Yayıncılık, 1995. 
(4) Doğan Avcıoğlu, Milli Kurtuluş Tarihi, C.1., İstanbul, 1973. 
(5) Bitmeyen Oyun, Metin Aydoğan, Umay Yayınları, İzmir, 2005. 
(6) Cumhuriyet Gazetesi, 26 Şubat 1990. 
(7) Metin Aydoğan, Türkiye Nereye Gidiyor, 6. Baskı, Umay Yayınları, İzmir, 2007. - 


http://www.skandalgazete.com/2016/12/ozel-buro-kurt-sorunu-dosyasi-naim-baburoglu-bati-ulkelerinin-kurt-politikasi-ve-turkiye-1-h767.html




***