NATO VE GLADIO 1
NATO, Amerika'daki en güçlü Yahudi Lobilerinden biri olan CFR tarafından kurulmuştur.1 Öncülüğünü Yahudi ve mason ABD Devlet Başkanı Harry Truman yapmıştır.
Kurucuları arasında hem Bilderberg Group'a, hem de CFR'ye üye olan Joseph Luns2, George Marshall ve Dean Acheson bulunmaktadır. Ayrıca Yahudi Etienne Hirsch, Bilderberg'den mason Jean Monnet, CFR'den Harrimann da NATO içinde 1950'lerde önemli role sahipler.3İlk NATO Başkumandanı da CFR'den çıkmış olan ve Yahudi Lobilerine önemli katkılarıyla bilinen Dwight Eisenhower'di.4 NATO'nun en üst kademelerine kadar yükselebilmiş birçok önemli isim vardır ki, bunların da CFR, Bilderberg ya da Trilateral ile yakın bağları bulunmaktaydı. Birçoğu da masondur. Bu isimlerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
General Lemnitzer, NATO Başkomutanı, Yahudi ve mason...5
Omar Bradley, NATO Başkomutanı, mason...6
Andrew Goodpaster, NATO Supreme Komutanı, Bilderberg üyesi...7
Paul Henri Spaak, NATO Genel Sekreteri, Bilderbergli ve mason...8
Earl Alexander, Ortadoğu Barış Gücü Kuvvetleri Başkomutanı, 33.dereceden mason...9
Lord Carrington, NATO Genel Sekreteri, Bilderberg Başkanı...10
Alexander Haig, NATO Genel Sekreteri, Bilderbergli, CFR'li...11
Manfred Wörner, NATO Genel Sekreteri, Bilderbergli...12
Bilderberg-Masonluk-Yahudilik çıkarları arasında sıkışmış bu pakttan, bu çıkarlara hizmet eden ünlü faili meçhul şebekesi Kontrgerilla doğmuştur.
Kontrgerilla, dünyanın çeşitli ülkelerinde İsrail ve ABD'nin çıkarlarına uygun hükümetleri başta tutmak, ya da bu çıkarlara hizmet edebilecek olanları başa getirmek için faaliyetlerde bulunmaktadır. Kontrgerilla için ideal hükümet modeli, P2 dönemindeki İtalya'da olduğu gibi Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, bazı bakanların mason olduğu, mafyayla iç içe bulunduğu Mafya-Masonluk-Kontrgerilla üçgenini meydana getiren bir modeldir. Bu modelin uygulatılmasında özellikle Yahudi Lobilerinin rolü büyüktür. Örneğin "İtalya'nın sahipleri" denilen iki sanayici Yahudi Benedetti ve Rothschild'in ortağı olan Bilderbergli Agnelli , İtalya'daki Yahudi Lobilerine üye işadamlarının başta gelen önemli isimlerindendir..
P2 Mason Locası da işte bu Mafya-Masonluk-Kontrgerilla üçgeninde önemli bir yere sahiptir. Siyaset hayatı boyunca sayısız skandala adı karışan "tilki" lakaplı İtalyan Başbakan Giulio Andreotti, Gladio'ya "sadece tertemiz yurtseverlerin dahil olduğunu, bu işin tamamen yasal olduğunu" açıklamıştı. Andreotti ve Askeri İstihbarat Örgütü Başkanı Amiral Martini, Senato Komisyonu önünde verdikleri ifadelerde bu örgütün "tamamen dışsaldırılara karşı hazır bulundurulduğunu, ülkenin iç meseleleriyle hiçbir ilgisi olmadığını" iddia ederler. Ancak gerek yasallık iddiası, gerekse "ülkenin iç meseleleriyle ilişkisizlik" iddiası gayet tutarsızdı. Yasallık ve meşruluk iddiaları, Gladio'nun 10.000 kişiye ulaştığı söylenen personelinden sadece 622'sinin kimliğinin SISMI'nin bilgisi dahilinde olduğunun söylenmesiyle gölgeleniyordu.13
NATO'nun görünen amacı, komünist SSCB ve Doğu Bloku ülkelerinden gelebilecek tehditlere karşı Avrupa ülkelerini ABD ile ortak bir kuvvet oluşturarak koruma şemsiyesi altına almaktı. Bir barış ittifakı ve bölgesel savunma teşkilatı olarak bilinen NATO'nun müttefiği bir ülke olmak bir övünç ve kıvanç kaynağı idi.
Ancak SSCB'nin dağılmasından ve tehdidin son bulmasından sonra NATO faaliyetlerini sürdürmeye devam edince, işin aslının farklı olduğu anlaşıldı. NATO'nun başdüşmanı komünizm ölümcül yaralar alarak savaşsahnesinden çekilmişti, artık yeni bir düşman ortaya çıkarmak ve buna karşı örgütlenmek gerekliydi. Bu düşman ise "islam" olacaktır.
Bosna-Hersek'te, Karabağ'da müslümanların öldürülmesi NATO tarafından engellenmek şöyle dursun, müslümanlara giden yardımlar durduruluyordu. NATO tarafından teşkilatlandırılan kontrgerilla daİslam'a karşı kullanılmak için faaliyetlerine devam ediyordu. En son NATO Kararlılık Tatbikatı'nda bir Türk hücum botuna kaza süsü verilerek saldırılması da bir İslam ülkesi olan Türkiye'nin sindirilmeye çalışılmasının bir göstergesi olmalıydı. Derinlemesine incelenen bir çok olaydan sonra görülmektedir ki NATO, dünya barışını korumaya çalışan bir teşkilat değil, aksine bütün dünyada terör ve anarşiyi körükleyen, dünya barışını kökünden bozan, kışkırtıcı ve kan dökücü bir teşkilattır. Bütün dünyayı temelinden sarsan Gladio Skandalı sadece bir örnektir.
NATO ve Gladio
Gladio, Latince "Gladius" (kılıç) kelimesinden türemiştir. Örgütün NATO nezdindeki gizli adı ise "The Allied Coordination Committee" (Müttefikler Koordinasyon Komitesi)dir.
CIA'nın öncülüğünde hemen hemen bütün Avrupa ülkelerinde örgütlenen Gladio'nun Naziler'ce kurulan "Kurt Adam" adlı gizli örgütten esinlenerek oluşturulduğu söylenmektedir. SS teşkilatının önemli isimlerinden Otto Skorzency'ye ve CIA eski şefi James Jesus Angleton'a "Gladio'nun mimarları" diyebiliriz.14
Gladio'nun temelleri II. Dünya Savaşı sırasında bir Nazi generali olan Reinhard Gehlen tarafından atılmıştı. Mossad hesabına da çalışan Gehlen, 50'lerde, soğuk savaş sırasında Amerikalıların en önemli kaynaklarından birisidir. 1953'te Berlin direnişi ve 1956'da Macaristan olayları gibi pek çok devrimin organize edilmesine yardımcı olmuştu. Ayrıca Sovyetler Birliği'ne birçok ajan sokmayı da başarmıştı.
Savaş bitince, CIA, sözde "vatansever" aşırı sağcıları örgütleyerek Gladio'ya son şeklini verdi.
1990 sonlarında Avrupa kamuoyu "Gladio"nun bir ucundan su yüzüne çıkmasıyla çalkalandı. Gladio, İtalya'da devletin üst kademelerini ele geçirmiş, büyük ölçüde bağımsız hareket eden bir silahlı yeraltı şebekesi olarak ortaya çıkmıştı. Bu şebeke, gizli servislere tanınan "hareket serbestisi" ölçülerini kat kat aşan, neredeyse denetim dışı bir "resmi illegalite" içinde hareket ediyordu! İtalya Başbakanı Andreotti'nin "bütün NATO ülkelerinde benzeri örgütlenmelerin var olduğunu" açıklaması, skandalın çapını uluslararasılaştırdı. Çok geçmeden anlaşıldı ki, bu resmi illegal örgütler hemen hemen bütün Avrupa ülkelerinde faaliyet göstermekteydi.
Bu örgütlerin kuruluş gerekçesi, aşağı yukarı her yerde şöyle açıklanıyordu: "Düşman işgali halinde, cephe gerisinde kontrgerilla faaliyeti yürütecek sivillerden müteşekkil bir direniş ağı oluşturmak". Ancak "Gladio"ların faaliyetleri kuruluş düsturuyla hiç mi hiç uyuşmuyordu. "Muhtemel bir işgale karşı hazırlık" gibi "vatanseverce" bir gerekçeyle meşrulaştırılan bu örgütler, yıllarca ülkelerinin siyasi hayatını, kamuoyunu-ülkelere göre değişen dozajlarda-terörize eden bir "işgal gücü" gibi işlev gördüler.
ABD'nin ve CIA'nın dolaylı dolaysız gözetimi altında olmalarıyla şaibe altındaydı. Birim amirlerinin, koordinatörlerinin gizli servis elemanı olduğu, ona bağlı çalışan "personelin" ise sivillerden oluştuğu hücreler biçiminde örgütlenen Gladio'lar, "vatanı dışarıya karşı savunmaktan" çok ideolojik olarak "dış güçle" özdeşleştirdikleri bir "iç düşmanı" hedef alan, kronik bir iç savaş hesabını veya beklentisini güden yapılardı.15
Gladio'nun NATO ANLAŞMASIYLA KURULUŞU
5 Kasım 1990 tarihli Sabah gazetesinde "Terörün Faili NATO mu?" başlıklı haberinde Mehmet Altan, NATO'ya bağlı gizli terör örgütü Gladio'nun büyük çaplı tüm terör ve darbecilik faaliyetlerinde parmağının olduğunu söylemişti.
Diğer bir gazete haberinde de şöyle deniyordu: "NATO çerçevesinde, ABD'nin desteğiyle kurulan gizli Gladio örgütünün şimdiye kadar sanıldığı gibi sadece İtalya, Belçika ve Yunanistan'da değil, NATO üyesi bütün ülkelerde faaliyet gösterdiği belirlendi." 16
"Stay Behind", 50'li yıllardan itibaren neredeyse bütün NATO ülkelerinde kurulmuş olan bir diğer gizli teşkilattı. "Stay Behind" ulusal gizli servislere ya da ilgili NATO karargahlarına bağlı olarak çalışıyordu. Böylece her türlü parlamento ve kısmen de hükümet kontrolünün dışındaydı. Bazı hükümet başkanları, söz konusu gizli örgütün varlığından dahi haberdar edilmemişti.17
Gladio mensupları çoğunlukla askeri haberalma servisleri içinden seçiliyordu. P2 Mason Locası üyelerinin büyük bir kısmı da Gladio mensubuydu. Öte yandan pek çok ülkede radikal sağ partilerin yöneticileri de "Gladio" ya da "Stay Behind"a içtenlikle kabul ediliyordu.
Stay Behind'ın deşifre olmasına rağmen lağvedilmeyişine ilişkin nedenler oldukça zayıf nedenlerdi. Federal hükümetin Stay Behind'ın Almanya'da faaliyet gösterdiğini istemeyerek de olsa kabul etmesinden sonra Başbakanlık Müsteşarı Stavenhagen, 1990 yılında yapılan eleştirilere oldukça rahat yaklaşıyordu. Stavenhagen'e göre örgütün tümü, topu topuna 17 memurdan oluşan bir kadroya sahipti. Örgüt 41 D ya da 43 B kadrolarıyla anılıyordu ve Federal İstihbarat Dairesi Bölüm IV'e bağlıydı. Ancak Stavenhagen'in unuttuğu bir şey vardı: Gladyatörler, "ihtiyaç halinde" seferber edilen uzmanlardan oluşuyordu ve bunların da devlet memuru olması gerekmiyordu. Örgütte 17 devamlı memurun bulunması, seferberlik halinde çok geniş bir alana sahip olduklarını ispatlıyordu. Örneğin İtalya'da da devamlı çalışan memurların sayısı pek fazla olmamasına rağmen yaklaşık 5.000 kişilik bir Gladyatörler kitlesinden söz ediliyordu.18
24 Kasım 1990 tarihli Der Spiegel dergisi de, "Kuzu Postundaki Kurt" başlıklı haberinde, askeri darbelerde Gladio'nun da büyük bir rol üstlendiğini yazıyordu.
11 Kasım 1991 tarihli Yüzyıl dergisi ise bağlantıları şöyle açıklamıştı: "Aldo Moro cinayetinin ortaya çıkardığı sır: Her üye NATO'ya girerken ülkesinde gizli örgütün kurulmasını kabul etmekte..."İtalyan polisi yerlerini tespit ettiği halde Aldo Moro'yu kaçıran Kızıl Tugaylar Örgütünün elemanlarını yakalamıyordu. Teröristler ise ellerindeki tutukluyu geri verebilmek için özel çaba harcayıp, isteklerinden taviz verdikleri halde, başarısız kalıyorlardı. Yıllardır aynı yolda yürüdükleri arkadaşları ve hizmetine koştuğu devlet Moro'yu ortada mı bırakmıştı? Perdenin arkasında herşeye kadir bir el mi vardı? Aldo Moro'nun yargılandığı Kızıl Tugaylar'a ait Halk Hapishanesi'nden çıkan belgeler İtalya'da NATO'ya bağlı gizli bir örgütün varlığını doğruluyordu. Bulunan belgelere ek olarak Moro'nun el yazısıyla yazdığı mektuplar da İtalya da NATO'ya bağlı gizli bir örgütün varlığını ortaya koyuyordu. Bu örgütün adı Gladio idi, ve bu örgüt, silahlı bir komando örgütü olarak dünya siyasetinde yön tayin edici bir güç olmak amacındaydı.
20 Nisan 1978'de öldürülen Aldo Moro'nun yaşadığı son haftalarda ölümle tehdit edilirken, yazdığı mektuplardan birinde "Dışişleri Bakanı olduğumdan beri belirli durumlarda ****** faaliyetlerine karşı mücadele etmekle görevlendirilen gizli askeri bir örgütün varlığına şahit oldum" demektedir. Milli güvenlik yetkililerinin ve istihbarat teşkilatının bile bilmediği gizli askeri eğitim kampları, bürokrasi dışı işbirliği, milli egemenliğin zedelenmesi gibi son derece stratejik konularda da Moro mektuplarına notlar düşer. Bu örgütün militanlarının bir çeşit partizan savaşına hazır olarak yetiştirildiğini, Sovyet casuslarının muhtemel eylemlerine karşı ****** eylemleri yapmasının da planlandığını ekler. Andreotti'nin "NATO'ya paralel olarak çalışan istihbarat örgütü" açıklamasıyla yukarıdaki tanımlar birbiriyle tam çakışmaktadır. O sıralarda Moro, Hıristiyan Demokrat Parti Başkanı bulunuyordu. Gizliİstihbarat Şefi Vito Miceli de bu tarife tıpatıp benzeyen bir örgütten bahsetmişti. İtalyan Başbakanı P2 Locası'nın önde gelen isimlerinden Guilo Andreotti bu gerçeklerin bir kısmını yarım ağızla bir meclis komisyonunda doğrulayarak "İtalya'yı dış tehlikelerden koruyacak bir istihbarat ağı" diye tanımladı bu esrarlı örgütü. Sonra bunun 1972'de dağıtıldığını iddia etti. Ancak usta gazeteciler tarafından bu örgütün günümüzde de çalışmalarına devam ettiği Andreotti'nin ağzından alındı.
Venedikli Hakim Felici Casson, SISMI'nin dosyalarında bu gizli örgütle ilgili bazı ipuçlarına ulaştı. SISMI her hükümet değişikliğinde, en yüksek seviyedeki gizlilik derecesinde, yeni Roma yönetimini bir örgütün varlığından haberdar ediyordu. En üst düzeydeki politikacılar, içyüzünü bilmedikleri bir gizli örgütün varlığıyla ilgili bir mektup okuyup imzalayıp geri veriyorlardı. Mektuplardan tam olarak anlaşılamayan bu gizli komando birliği 40 kişi civarında olmalıydı.
KONTRAGERİLLA ÖRGÜTLERİNİN AVRUPA
ÜLKELERİNDEKİ ADLARI
İtalya'da Gladio
Almanya'da Gehlen Harekatı
Fransa'da Rüzgar Gülü İngiltere'de Secret British Network Revealed
Belçika'da SDRA-8"
Hollanda'da NATO Command
Avusturya'da Schwert
Yunanistan'da B-8, Sheepskin
Casso'nun elde ettiği bilgilere göre İtalya'nın NATO'ya girmesinden sonraİtalyan ve Amerikan istihbarat teşkilatları arasında yapılan bir antlaşma gereğince bir "özel birlik" kurulmuştu. Bu birliğin yardımıyla "NATO'nun yumuşak karnı" SSCB'nin saldırılarına karşı daha iyi korunabilecekti. Birliğin görünürdeki görevi böyleydi. Fakat sonradan bu birliğin, amacını aşan bir çok göreve yollandığı ve daha da önemlisi terörist eylemlerde bulunduğu ortaya çıktı. Aldo Moro bu gizli eylemlerin "kokusunu" aldığı için öldürülmüştü.
http://natovegladio.blogspot.com.tr/