SEKRETERLİĞİ MEVZUATI; etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SEKRETERLİĞİ MEVZUATI; etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Temmuz 2017 Cuma

28 ŞUBAT ÖNCESİ. MİLLİ GÜVENLİK KURULU SEKRETERLİĞİ MEVZUATI;


28 ŞUBAT ÖNCESİ. MİLLİ GÜVENLİK KURULU SEKRETERLİĞİ MEVZUATI;

 Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Mevzuatı: 

Milli Güvenlik Kurulu’nun 1982 Anayasasından Kaynaklanan Görevleri: 
 1982 Anayasası’nın 18’inci maddesiyle, MGK’nın milli güvenlik ile ilgili kararlarının “tavsiye” niteliğinde olduğu ifadesi değiştirilerek, bu kararlar “…tedbirlere ait kararlar Bakanlar Kurulunca öncelikle dikkate alınır” denilerek, MGK kararlarının uygulanması açısından bir yaptırım getirilmiş; böylece, MGK kararlarının bağlayıcılığı güçlendirilmek istenmiştir. 42 

 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 2/a maddesinde çok geniş bir şekilde tanımlanan “milli güvenlik” kavramıyla doğrudan veya dolaylı 
ilgili olabilecek her türlü konu, Hükümetlerin zorunlu olarak orduya terk ettikleri bir yetki alanı haline getirilmiştir. 12 Eylül darbesini gerçekleştiren askerlerin 
bizzat Kanun Koyucu olmasından kaynaklanan bu yasal düzenlemelerin, demokrasiyle ne ölçüde bağdaştığı ayrı bir tartışmanın konusudur. 

Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nin Kanunundan Kaynaklanan Görevleri: 

 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanununun 2/a maddesinde “Milli Güvenlik”; “Devletin anayasal düzeninin, milli varlığının, bütünlüğünün, 
milletlerarası alanda siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik dahil bütün menfaatlerinin ve ahdi hukukunun her türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması ve kollanması” şeklinde tarif edilmektedir. 
Sözkonusu tanımda yer alan “iç tehdit” sakıncalı bir kavramdır. Zira, bu tanıma istinaden, birtakım devlet kurumları veya devlet adına hareket ettiğini öne süren birileri tarafından, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir bölümünün “iç tehdit” kapsamında değerlendirilmesi imkan dahilindedir. Nitekim, sözkonusu “iç tehdit” kavramı, özellikle 28 Şubat sürecinde, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi çerçevesinde, çeşitli tartışmalara yol açmıştır. 

Bu tanımlar, bilimsel ölçülerle ve demokrasi anlayışıyla bağdaşmamaktadır. 

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tarafından icra edilen faaliyetler: 
Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’ne İlişkin Görevleri: 

 Lağvedildiği 2003 yılına kadar başında emekli veya muvazzaf bir generalin bulunduğu MGK Genel Sekreterliği bünyesindeki Milli Güvenlik Siyaseti Başkanlığı; 
MGSB ve ÖMSB’lerin hazırlanması, güncellenmesi ve uygulanması süreçlerinde, icracı Bakanlık, kurum ve kuruluşları takip, kontrol ve yönlendirmeyle görevlendirilmiş; devlete yönelik iç ve dış tehditlerin belirlenmesi ve belirlenen bu tedbirlere göre devlet kurumlarının takip ve kontrolünden sorumlu olmuştur

 Geçmişte MGSB’ler, Genelkurmay Başkanlığının hazırlamış olduğu Savunma Siyaseti Belgeleri’ne uygun olarak, Genelkurmay Başkanlığı, Bakanlıklar, kurum ve kuruluş temsilcilerinin katılımlarıyla yapılan toplantılar neticesinde hazırlanmıştır. Bir başka deyişle, Türkiye’de son yıllara kadar, yürürlüğe giren nihai MGSB öncesindeki belgelerin hazırlanmasındaki insiyatif ve yetki MGK Genel Sekreterliği vasıtasıyla Silahlı Kuvvetlere ait olmuştur. Bu belgeler, daha sonra, MGK’ya sunularak kabul edilmiş ve Başbakan talimatı halini almıştır. Böylece, Belgelerde yer alan “iç tehditler”e karşı devlet çapında topyekün mücadele yürütülmesi Hükümet Direktifi haline dönüşmüştür. 

 2003-2004 yılına kadar, MGSB’nin yürürlüğe girmesini müteakip, bu Belge dayanak gösterilmek suretiyle, yine Genelkurmay ve MGK Genel Sekreterliği 
koordinesinde; Özel Milli Siyaset Belgeleri,43 

İç Güvenlik Strateji Belgesi,44 Dış Güvenlik Strateji Belgesi,45 Psikolojik Harekât Planları46 ve Eylem Planları47 gibi çeşitli strateji belgeleri hazırlanmış ve uygulanmıştır. 


  ANASOL-D hükümeti döneminde, Genelkurmay Başkanlığı tarafından, 10 Aralık 1997 tarihinde Başbakanlık Müsteşar Yardımcıları, Genel Müdürleri ve Daire Başkanlarına verilen “Türkiye’nin Jeopolitik Yapısı, İç ve Dış Tehditler” başlığıyla verilen brifingte, MGK’nın yapısı, işlevi ve tarihçesi anlatılarak, MGSB için “devletin Milli Güvenlik Siyasetini içeren resmi belge” tanımı yapılmıştır.48 

  Ayrıca, aynı hükümet döneminde, 406 sayılı MGK Kararına ve MGSB’ye istinaden, “ Rejim aleyhtarı İrticai faaliyetlerle mücadele ” amacıyla, Başbakanlık bünyesinde “Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu (BUTKK)” kurulmuştur. 

 2003 yılına gelindiğinde, 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’ nda yapılan değişiklikler çerçevesinde, “Milli Güvenlik” ve “ Devletin Milli Güvenlik Siyaseti” tanımları korunurken, MGK Genel Sekreterliğinin görev ve yetkileri daraltılmış, MGK Genel Sekreterliği Yönetmeliği iptal edilerek, Milli Güvenlik Siyaseti Başkanlığı lağvedilmiştir. 

 2005 yılından sonra yürütülen MGSB çalışmalarında, Hükümetin, daha doğrusu Başbakanlık teşkilatının rolü daha etkin hale gelmiş; eski MGSB’lerdeki asker 
ve sivil bürokrasiye ait “iç ve dış tehdit/düşman” anlayışı yerine, Hükümetin iç ve dış politika anlayışı Belge’ye yansıtılmıştır. 

Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin İcrai Görevleri 

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin “Başbakanlık Kriz Merkezi Yönetmeliği (Mülga)” Çerçevesindeki Görevleri: 

 1996 yılının sonunda, Bakanlar Kurulu’nun 30/09/1996 tarih ve 96/8716 sayılı Kararı ile 9 Ocak 1997 tarihinde yürürlüğe giren Başbakanlık Kriz Yönetim 
Merkezi Yönetmeliği, MGK ve MGK Genel Sekreterliğinin güvenlik algısı kapsamındaki görev alanının ne suretle genişletilebildiğinin ortaya konulması açısından somut bir örnektir. 

 MGK Genel Sekreterliğince hazırlanarak, Bakanlar Kurulu’nca onaylanan bu Yönetmelik’te; “terörden, etnik yapı, din ve mezhep farklılıklarından kaynaklanan olaylara; deprem ve selden, salgın hastalıklara; nüfus hareketlerinden, ağır ekonomik bunalımlara” kadar her türlü olay “kriz hali” şeklinde tanımlanmıştır. 

 Yönetmeliğe göre, Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezinin en üst organı olan ve tüm Bakanlık, kurum ve kuruluş temsilcilerinin katılacağı ve başında Başbakan 
veya bir devlet Bakanı’nın olacağı Kriz Koordinasyon Kurulu’na, kriz halinde, gerekli görülmesi halinde, “ Olağanüstü Hal, Sıkıyönetim, Seferberlik ve Savaş Hali ” ilan edilmesini teklif etme görevi de verilmiştir. 

 Bu Yönetmelikte, MGK Genel Sekreterine, “kriz” olarak gördüğü her türlü olayda Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi’ni kurmak için harekete geçme ve kriz 
olsun olmasın, Genel Sekreterlik bünyesinde, her zaman faaliyet gösterecek, bir çekirdek kriz birimi teşkil edilmesi öngörülmüştür. 

 Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi’nin en üst organı olan Kriz Koordinasyon Kurulu ise, kriz halinde, Başbakan ve Bakanlar Kurulu’yla eşit statüde yetkilerle 
donatılmış; bu Kurul tarafından, “politik direktifler veya Milli Güvenlik Siyaset Belgelerinde ihtiyaç duyulan değişikliklere ait kararlar” verilebilmesi imkanı 
sağlanmış; olağanüstü hal, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş hali ilan etme, tüm Bakanlık, kurum ve kuruluşlar bünyesinde kurulacak Kriz Merkezlerini 
yönetme ve yönlendirme görevleri verilmiştir. 


 Ayrıca, kriz halinde, şimdiki Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın selefi olan Türkiye Acil Durum Yönetimi (TAY) Genel Müdürlüğü’nün Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi ile koordineli çalışacağı hüküm altına alınarak, bu Müdürlük fiilen işlevsiz hale getirilmiştir. 

 Bu Yönetmelik, 19 Şubat 2011 tarihinde çıkarılan Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezleri Kanununa dayanılarak çıkarılan Yönetmelikle yürürlükten kaldırılmıştır. 

       Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin Psikolojik Harekata İlişkin Görevleri Psikolojik Harekat Kavramı 

 “Psikolojik Harekat (PH)”, genel olarak, insanların duygu ve düşüncelerinin etkilenmesi için yürütülen her türlü faaliyet olarak tanımlanmaktadır. 
Kavramda “psikolojik” denilmesinin sebebi, yürütülen faaliyetlerin insanların etkilenmesi ve belli amaçlar doğrultusunda yönlendirilmesidir. 

 Propaganda faaliyetlerinde, nihai hedefler doğrultusunda belirlenen temalar basın-yayın araçlarıyoluyla hedef kitlelere iletilmektedir. 

 Sözkonusu hedef kitle, “dost, düşman ve tarafsız unsurlar” olmak üzere, üç ana gruba bölünmektedir. Yürütülecek faaliyetlerde, öncelikle, “ Tehdit Unsuru ” 
olarak tespit edilen hedef kitlenin psikolojik yönden çökertilmesine çalışılır. 

 PH Planında “dost unsur” olarak tespit edilen hedef kitlenin ise benzer yöntemlerle psikolojik yönden güçlendirilmesi amaçtır. 

 PH Planında “tarafsız unsur” olarak tespit edilen hedef kitlenin, benzeri tedbirler yoluyla, “ Dost unsurlar ” yanına çekilmesi esastır. 
Bu mümkün olamıyorsa da, en azından, tarafsızlık vasıflarının korunmasına gayret edilmektedir. 

      Türkiye’de Yürütülen Psikolojik Harekat Faaliyetleri 

 Türkiye, 1952 yılında NATO’ya girişinden itibaren, sadece siyasi alanda değil, askeri alanda da ABD eksenli unsurların etkisi altında kalmıştır. 
Özellikle, 1960 askeri darbesinden sonra, Türkiye’de Silahlı Kuvvetler, her alanda (silah, mühimmat, örgütlenme, eğitim, kılık-kıyafet vs.) ABD’den 
önemli ölçüde etkilenmiştir. Bu durumun bir yansıması olarak, Türkiye, diğer alanlarda olduğu gibi, ABD menşeili “psikolojik harp/psikolojik harekat”49 
kavramıyla da ilk kez bu yıllarda tanış(tırıl)mıştır. 

Bu amaçla, ilk iş olarak, ABD Ordusu tarafından, ABD’nin milli menfaatleri doğrultusunda yürütülecek Psikolojik Harp (Psychological Warfare) ve Psikolojik 
Harekat (Psychological Operations-PSYOP) faaliyetleri alanındaki mevcut kaynak kitaplarının, 1960’lı yıllarda, Türkçeye tercüme edilmesi ve birliklerde kaynak 
kitap olarak okutulmasıyla işe başlanmıştır. Tercüme edilen bu kitapların,50  Askeri birimlerde eğitim amaçlı kullanıldığı anlaşılmıştır. 

 Bu kitaplarda dikkat çeken en önemli nokta, hedef kitle açısından yurt içi ile yurt dışı arasında herhangi bir ayırımın yapılmamış olması ve “tek Er’in” psikolojik hazırlığı için kendi memleketinin vatandaşlarına karşı savaşmaya hazırlanmasının ve ayaklanmalara karşı psikolojik harekat yürütülmesinin öngörülmesidir.51 

 Halkın ayaklanmalara karşı aydınlatılması kapsamında; “komünist gaye ve hedefler ile propagandalara karşı” halkın bilinçlendirilmesi ve bu maksatla 
“ Komünistlerin tedhiş, vahşet, hile ve yalanları” ile “insan haklarına, ekonomik, siyasi ve vicdan hürriyetine tecavüzleri”nin anlatılması önemli bir yer 
tutmaktadır.52 

 12 Eylül 1980 askeri darbesinden hemen sonra, Milli Güvenlik Konseyi tarafından hazırlatılan “Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu” ve “Milli Güvenlik Kurulu ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu” çerçevesinde, MİT ve MGK Genel Sekreterliği arasında organik bir bağ kurularak; MİT’e “ Milli Güvenlik siyaseti çerçevesinde istihbarat toplama ve bunları MGK Genel Sekreterliğine ulaştırma”; MGK Genel Sekreterliğine ise MGK önerisi ve 
Bakanlar Kurulu’nun uygun bulmasıyla hazırlanan bir “Gizli” Yönetmelik çerçevesinde “psikolojik harekat” yürütme görevi verilmiştir. 

Ayrıca, her iki kurumun başına üst düzey askerler getirilmiştir. 

 Basında ve kamuoyunda sıkça tartışılan MGK Genel Sekreterliği’nce icra edilen psikolojik harekat faaliyetleri, 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği 
Kanunu ve Yönetmeliğine istinaden uygulanmıştır. Bakanlık, kurum ve kuruluşlarla koordineli olarak hazırlanan psikolojik harekat planları; 
MGK toplantılarında görüşülerek Başbakanların onayı doğrultusunda, ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluşlara çeşitli görevler verilmek suretiyle icra edilmiştir. 
Bu faaliyetler kapsamında başta TRT olmak üzere,53 kamuya ait basın-yayın kuruluşlarına pek çok görev verilmiştir. Sözkonusu faaliyetler özellikle 28 Şubat 
döneminde yoğunluk kazanmıştır. 

 Bu kapsamda; Yurt içi ve yurt dışına yönelik olarak uygulanan psikolojik harekat faaliyetlerine örnek olması açısından, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının Komisyonumuza gönderdiği yazı anlamlıdır. 1995-2000 yılları arasında, lise ve dengi okullarda okutulan müfredata ilişkin olan bu yazıda, gençlere yönelik ÜMİT ve KALKAN Psikolojik Planları çerçevesinde Bakanlık, kurum ve kuruluşlarının personeline yönelik olarak, Atatürk ilke ve inkılapları konusunda eğitim faaliyetleri yürütülmesi öngörülmüştür. 

 Komisyonumuza Milli Eğitim Bakanlığınca gönderilen bir başka yazıda, MGK Genel Sekreterliğinin adıgeçen Bakanlığa 3 Temmuz 1997 tarihli bir yazıda; 
Genel Sekreterlik’te 2 Temmuz 1997 tarihinde gerçekleştirilmiş olan “ YAVUZ PH Planı Koordinasyon toplantısında alınan kararlara ilişkin Faaliyet Programı ”nda Diyanet İşleri Balkanlığı ve dini konulara ilişkin çeşitli tedbirler yer almıştır. 

 Türkiye’de Askeri Eğitim: 

 Genelkurmay Başkanlığının resmi internet sitesinde; Türk Silahlı Kuvvetlerinin eğitim ve öğretimdeki hedefi; 54 “her zaman muharebeye ve göreve hazır, 
kazanmaya azimli, üstün vazife şuuruna, mutlak itaate, üstün fizik ve moral gücüne, çağın gerektirdiği bilgi ve beceriye sahip, çok iyi yetişmiş personele sahip olmaktır.” şeklinde verilirken, TSK Eğitim - Öğretim Sisteminin ana felsefesinde “Her türlü tehdidi önleyecek şekilde harekât icra edebilecek bir eğitim ve öğretim seviyesine ulaşmak ve idame ettirmek” ifadesi de yer almaktadır. Siteye göre, TSK’nın “temel subay kaynağı” olarak ifade edilen Kara Harp Okulu’nun “sistem mühendisliği bilim dalının; işletme, endüstri, makine, inşaat ve elektronik alt dallarında dört yıllık lisans düzeyinde akademik eğitim veren bir eğitim kurumudur” şeklindeki ifade dikkat çekici görülmektedir. 

Halihazırda, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde orta ve lise askeri okullar, Harp Okulları ve Harp Akademilerinde eğitimler verilmektedir.

Komisyonumuzca görüşlerine başvurulan bilim adamı ve gazetecilerin birçoğu, Türkiye’de darbe kültürünün yok edilmesi için askeri eğitime öncelik verilmesini, 
bu okulların müfredatının mutlak suretle gözden geçirilmesini istemiş; askerin katı bir disiplin anlayışıyla yetiştirildiğini, “Komutana itaat” kültürünün çoğu 
zaman aşırı bir noktaya ulaştığını ifade etmişlerdir.55

Komisyonumuza intikal eden bilgiler, askeri okullarda belli bir ideolojik bakış açısının hala mevcut olduğu,56 özellikle Harp Okullarındaki öğrencilere kendilerini geleceğin Cumhurbaşkanı olacak şekilde hazırlamaları yönünde telkinlerde bulunulabildiği,57 bir “devlet memuru” olmak yerine, “ Devlet Adamı” 58 kimliğinin kazandırılmaya çalışıldığı, ders kitaplarının Genelkurmay tarafındanonaylandıktan sonra müfredata girebildiği, çoğu kitabın Genelkurmay bünyesinde hazırlandığı; bu gibi uygulamaların darbeleri meşru gören bir zihniyetin oluşmasına yol açtığı yönündedir.

BÖLÜM DİPNOTLARI ;

43 Yürürlükteki MGSB çerçevesinde MGK Genel Sekreterliği koordinatörlüğünde, Dışişleri Bakanlığıyla koordineli olarak hazırlanmıştır. Belgede, komşu ülkelere 
yönelik olarak uygulanacak dış politika esasları, alınması gereken tedbirler yer almıştır. 
44 Yürürlükteki MGSB çerçevesinde Genelkurmay bünyesinde hazırlanan İç Güvenlik Belgelerinde, iç güvenlik politikaları ve hedefleri yer almıştır. 
TÜMAS ve MASK bu kapsamda değerlendirilmelidir. 
45 İç Güvenlik Belgesi’ne paralel olarak, Dışişleri Bakanlığınca da Dış Güvenlik Belgeleri hazırlanarak uygulamaya konulmuştur. 
46 Yürürlükteki MGSB ve ÖMSB’ler çerçevesinde MGK Genel Sekreterliği koordinatörlüğünde, ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluşlarla eşgüdüm halinde hazırlanan psikolojik harekat tedbirleri yer almıştır. 
47 Eylem Planları, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu konjonktürel gelişmeler karşısında hazırlanan planlardır. 
48 Ezgi GÜRSES, 28 Şubat Demokrasi Ters Şeritte, Şule Yayınları, Haziran-2012, s.145. 
49 Psikolojik harp, hedef kitle içinde belirlenen dost, düşman ve tarafsız unsurların nihai amaç doğrultusunda yönlendirilmesi; onların hayat görüşlerine, 
duygularına, düşüncelerine, inanç ve hislerine yönelik olarak psikolojik harekat faaliyetleri icra edilmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Psikolojik harekat ise 
sözkonusu psikolojik harpte yürütülecek faaliyetlerin belli bir plan doğrultusunda uygulanmasıdır. 
50 Bu alanda Türkçeye tercüme edilen ilk dokümanlardan birisi, 1966 yılında Eğirdir Dağ ve Komando Komutanlığınca hazırlanan ve P:3087-2-66 Eğt. 
Sayı ile Başemir olarak, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Piyade Dairesi Başkanı Tuğgeneral Arif Koçak imzasıyla yayımlanan “ Komando ve Özel Harp 
Muhtırası” adlı kitaptır. Bu konuda, ayrıca, 1986 yılında, ABD Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından FM:90-8 seri numarasıyla yayımlanan 
“ Kontrgerilla Operasyonları ” adlı kitap, Türkçeye tercüme edilerek, aynı adla, 1990 yılında yayımlanmıştır. Şaban İBA, Çiviyazıları, İstanbul, 1999, s.170-171 
51 “Komando ve Özel Harp Muhtırası” adlı kitapta, “psikolojik harp”; “ilan edilen fevkalade bir durumda veya harp halinde karşılanacak nihai zaferi desteklemek 
üzere; düşman ile tarafsız ve dost halk topluluklarına, istediğiniz şeyleri yaptırabilmek için onların hayat görüşlerine, duygularına düşüncelerine, inanç ve hislerine yöneltilen bir faaliyet” şeklinde tanımlanmıştır. Şaban İBA, Çiviyazıları, İstanbul, 1999, s.170. 
52 Şaban İBA, Çiviyazıları, İstanbul, 1999, s.171. 
53 Eski TRT Genel Müdürü Yücel YENER, 28 Şubat döneminde TRT kanallarının MGK Genel Sekreterliğinde çalışan emekli albaylar tarafından yönetildiğini 
öne sürmüştür. “TRT’nin Her Kanalından Bir Emekli Albay Sorumluydu”, 28 Şubat 2012, Star Gazetesi. 
54 http://www.tsk.tr/5egitim_ogretim/5_1_tsk_egitim_sistemi_ve_kurumlari/egitim_sistemi_ve_kurumlari.htm 
55 Mehmet Ali BİRAND’ın 4/10/2012 tarihli Komisyon Tutanağı. 
56 Gazeteci Doğan AKIN, tüm askeri okullarda öğrencilerin endoktrine edildiğini öne sürmektedir. Doğan AKIN, “Başbuğ’u paçasından çekiştiren gelenek”, 
8 Ocak 2012, 
http://t24.com.tr/yazi/basbugu-pacasindan-cekistiren-gelenek/4493    (5 Kasım 2012); Alper GÖRMÜŞ, Altüst Dergisi, 
http://www.altust.org/2012/02/askeri-vesayet-kokeni-gelisimi-ve-bugunku-boyutlari/ (5 Kasım 2012) 
57 Fatih ÇEKİRGE’nin 3/10/2012 tarihli Komisyon Tutanağı. 
58 Doğu ERGİL’in 18/10/2012 tarihli Komisyon Tutanağı. 


***