2015’te Türkiye ve Dünya
Erol Manisalı:
ABD ve AB’nin 2013 ve 2014’te yoğunlaşan yeni girişimleri var:
-ABD ve AB Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (Trans Atlantic Trade and Investment Partnership – TTIP) çabaları belirli bir noktaya geldi.
ABD ve AB, dünya üzerinde göreceli olarak gerileyen ticaret ve üretim oranlarının daha da kötüleşmemesi için aralarındaki entegrasyonu ileri bir noktaya taşıma çabasındalar.
ABD ve AB, aralarındaki serbest ticaret anlaşması ile zaten gümrükleri çok düşürmüştü. Ancak bununla yetinmiyorlar; TTIP ile hem tek pazar haline gelip hem de aralarındaki karşılıklı yatırımları geliştirmek istiyorlar. Bu da onlara, küresel boyutta önemli dışsallıklar sağlayacak.
-ABD ve AB Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (Trans Atlantic Trade and Investment Partnership – TTIP) çabaları belirli bir noktaya geldi.
ABD ve AB, dünya üzerinde göreceli olarak gerileyen ticaret ve üretim oranlarının daha da kötüleşmemesi için aralarındaki entegrasyonu ileri bir noktaya taşıma çabasındalar.
ABD ve AB, aralarındaki serbest ticaret anlaşması ile zaten gümrükleri çok düşürmüştü. Ancak bununla yetinmiyorlar; TTIP ile hem tek pazar haline gelip hem de aralarındaki karşılıklı yatırımları geliştirmek istiyorlar. Bu da onlara, küresel boyutta önemli dışsallıklar sağlayacak.
Pasifik de var
ABD bunun dışında Pasifik Ticaret Ortaklığı (Trans Pasific Partnership-TPP) için 2014’te düğmeye basmış durumda. 11 Asya ülkesi ile ABD arasında daha yakın bağlar oluşturma çabasında.
Açıkçası, Çin ve Hindistan’ın bölgede artan etkisine karşı kendi etkisinin daha geriye gitmesini önlemek istiyor.
Özellikle TTIP’de önemli ilerleme sağlandı. Çünkü ABD ve AB’nin ortak çıkarları söz konusu; özellikle Çin, Hindistan, Rusya ve Brezilya’ya karşı.
Kuşkusuz bu ticaret ve yatırım ortaklıkları sadece ticari ve iktisadi alanlarda değil siyasal boyutta da ABD ve AB’ye önemli dışsallıklar sağlayacaktır.
Bu yeni ortaklık girişimleri, büyüklerin küresel kavgalarının araçları durumundadır.
ABD bunun dışında Pasifik Ticaret Ortaklığı (Trans Pasific Partnership-TPP) için 2014’te düğmeye basmış durumda. 11 Asya ülkesi ile ABD arasında daha yakın bağlar oluşturma çabasında.
Açıkçası, Çin ve Hindistan’ın bölgede artan etkisine karşı kendi etkisinin daha geriye gitmesini önlemek istiyor.
Özellikle TTIP’de önemli ilerleme sağlandı. Çünkü ABD ve AB’nin ortak çıkarları söz konusu; özellikle Çin, Hindistan, Rusya ve Brezilya’ya karşı.
Kuşkusuz bu ticaret ve yatırım ortaklıkları sadece ticari ve iktisadi alanlarda değil siyasal boyutta da ABD ve AB’ye önemli dışsallıklar sağlayacaktır.
Bu yeni ortaklık girişimleri, büyüklerin küresel kavgalarının araçları durumundadır.
Soyutlanan Türkiye
Türkiye, ağırlıklı olarak Batı ülkeleri ile siyasi, iktisadi ve kültürel bağlara, anlaşmalara ve sivil örgütlenmelere sahiptir.
ABD ve AB’nin son girişimleri hem kurumsal, hem de piyasa bütünleşmeleri açısından Türkiye’yi izole eden sonuçlar doğuracaktır.
Yalnız Batı ile ilişkileri geriletmeyecek aynı zamanda, Batı’nın ilişkilerini geliştirdiği üçüncü ülkelerden de uzaklaşmış olacaktır.
Çünkü Türkiye TTIP’ni de TPP’nin de içinde olamayacaktır.
TTIP’nin içinde olamaz, çünkü AB üyesi değildir. AB ile aramızdaki Gümrük Birliği kendine özgü, çok özel bir durumdur, üçüncü ülkelerle ilişkileri kısıtlar.
İş çevrelerinin baskısı yüzünden TTIP’ye “bizi de dahil etsinler” diyen AB Bakanı Volkan Bozkır’ın girişimleri, bugüne kadar olduğu gibi yarın da sonuç vermeyecektir.
Eğer Türkiye Brüksel ile gümrük birliği belgesini imzalamayıp Avrupa Ekonomik Bölgesi üyesi olsaydı hem üçüncü ülkelerle doğrudan doğruya, hem de AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı anlaşmalarda daha esnek koşullara sahip olacak ve Türkiye’nin soyutlanması engellenebilecekti.
Erdoğan’ın çabaları
Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşması konusunda Erdoğan’ın “özel çabalarını” da göz ardı etmemek gerekir.
-Türkiye’deki Batı değerlerinden uzaklaştırma, yaşam tarzını değiştirme, İslamlaştırma uygulamaları,
-Piyasa koşullarını, haksız rekabete yönelten “yandaşçı” uygulamalar,
-Demokrasiden uzaklaştıran yeni yasa düzenlemeleri ve uygulamalar Türkiye’nin soyutlanması ve içine kapanması yönündeki gelişmelerdir.
TÜSİAD ile çıkarılan yapay kavganın ger-isinde de bu vardır.
2002’de AKP iktidara gelirken TÜSİAD destek vermişti. Bugün ikisi karşı karşıya gelmişlerdir.
Türkiye, ağırlıklı olarak Batı ülkeleri ile siyasi, iktisadi ve kültürel bağlara, anlaşmalara ve sivil örgütlenmelere sahiptir.
ABD ve AB’nin son girişimleri hem kurumsal, hem de piyasa bütünleşmeleri açısından Türkiye’yi izole eden sonuçlar doğuracaktır.
Yalnız Batı ile ilişkileri geriletmeyecek aynı zamanda, Batı’nın ilişkilerini geliştirdiği üçüncü ülkelerden de uzaklaşmış olacaktır.
Çünkü Türkiye TTIP’ni de TPP’nin de içinde olamayacaktır.
TTIP’nin içinde olamaz, çünkü AB üyesi değildir. AB ile aramızdaki Gümrük Birliği kendine özgü, çok özel bir durumdur, üçüncü ülkelerle ilişkileri kısıtlar.
İş çevrelerinin baskısı yüzünden TTIP’ye “bizi de dahil etsinler” diyen AB Bakanı Volkan Bozkır’ın girişimleri, bugüne kadar olduğu gibi yarın da sonuç vermeyecektir.
Eğer Türkiye Brüksel ile gümrük birliği belgesini imzalamayıp Avrupa Ekonomik Bölgesi üyesi olsaydı hem üçüncü ülkelerle doğrudan doğruya, hem de AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı anlaşmalarda daha esnek koşullara sahip olacak ve Türkiye’nin soyutlanması engellenebilecekti.
Erdoğan’ın çabaları
Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşması konusunda Erdoğan’ın “özel çabalarını” da göz ardı etmemek gerekir.
-Türkiye’deki Batı değerlerinden uzaklaştırma, yaşam tarzını değiştirme, İslamlaştırma uygulamaları,
-Piyasa koşullarını, haksız rekabete yönelten “yandaşçı” uygulamalar,
-Demokrasiden uzaklaştıran yeni yasa düzenlemeleri ve uygulamalar Türkiye’nin soyutlanması ve içine kapanması yönündeki gelişmelerdir.
TÜSİAD ile çıkarılan yapay kavganın ger-isinde de bu vardır.
2002’de AKP iktidara gelirken TÜSİAD destek vermişti. Bugün ikisi karşı karşıya gelmişlerdir.
CUMHURİYET