1961-71 Döneminde Kemalizm ve Gençlik
Turhan
Feyizoğlu
1961-71
döneminde kendilerini “Kemalist”, “Kemalist sosyalistler”, “Sol Kemalistler”
olarak niteleyen Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), Türkiye Milli Talebe
Federasyonu (TMTF), Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı (TMGT), Devrimci Öğrenci
Birliği (DÖB), Türkiye Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu (TDGF), Sosyal
Demokrasi Dernekleri Federasyonu (SDDF), “Kemalist Devrimciler Birliği” gibi
örgütler söylenebilir.
Bu
örgütlenmeler, “Mustafa Kemal’in başlattığı burjuva devriminin bitirilmemiş
olduğu, bunun tamamlanması gerektiği” tezini savunan örgütlerdir.
Temel
tezleri, “İkinci Milli Kurtuluş Savaşı” vererek “Demokratik Halk Devrimi”ni
gerçekleştirmektir. Bu örgütlerden bazıları, bu düşünceye Marks’çı bir içerik
kazandırmak istemişlerdir. Bu, ilk önce, “Milli Demokratik Devrim”, “Ulusal
Demokratik Devrim” ya da “Burjuva Demokratik Devrim” olarak ortaya konmuştur.
Daha sonra, “Halk Savaşı”, “Öncü savaş” tezleri gündeme gelir. Örgütlerin
yönetim kadrosu değiştiği zaman, savunulan tezler de değişmiştir.
SDDF,
düşüncelerini şöyle açıklamıştır:
“Sosyal
demokrat gençler, çağdaş olmayı, ideolojik ayrıntılar yüzünden bir birine
düşman olmamayı savunmuşlardır. Kemalist çizgide Sosyal Demokrasiyle
birleşmenin, Anayasa’nın tam olarak uygulanmasının mücadelesini
vermişlerdir.”
Bugün,
bazı kesimlerce belki gülünç karşılanabilecek, bu nedenle mi ayrışmalar,
çatışmalar olmuş denilebilecek nedenlerle, o dönem, ciddi kavgalar
yaşanmıştır.
1961-1971
döneminde, gençliği sol politik açıdan etkileyen iki akım vardır: Kemalizm ve
sosyalizm. O dönem, gençlik örgütleri arasındaki mücadele daha çok
sosyalistlerin kendi içinde ve sosyalistlerle sosyal demokratlar arasındadır.
1960’lı
yılların ilk yarısında, Kemalizm veya bir deyişle Atatürkçülük, gençlik
örgütlerinde egemendir. 1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren gençlik
örgütlerinde sosyalist düşünce de egemen olmaya başlar. Fakat Kemalizmden tam
kopuş değildir. Sol ile Kemalizmin buluşmasıdır.
Türkiye’de
güçlü bir Kemalist gelenek vardır. Doğan Avcıoğlu, 22 Ağustos 1962 tarihli
YÖN Dergisi’nde, “Sosyalizmi, halkçılık, devletçilik, devrimcilik, laiklik,
cumhuriyetçilik ve milliyetçilik ilkelerine dayanan Atatürkçülük’ün en tabii
sonucu ve devamı sayıyoruz. Sosyalizmin, Atatürk devrimlerini geliştirme ve
ileri götürme yolu olduğuna inanıyoruz” der.
Tabii
Senatör Muzaffer Karan da, 12.9.1962 tarihli, YÖN dergisinde yazdığı
yazısında, “Kemalizmin altı oku, Türk sosyalizminin temel taşlarıdır.” der.
Bu dönem,
gençlerin yaptığı bileşim ise ilginçtir. Ahmet Börüban, “1969’da ODTÜ’de
öğrenci iken, bilgisayarda Che Guevera’nın silueti üzerine Atatürk’ün Bursa
Nutku’nu yazar, bunu bildiri haline sokar, dağıtırdık” demiştir.
Hüseyin
İnan, ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü’nün bir toplantısında, Atatürk için, “Gök
gözlü oportünist” diyen, birisinin üzerine, “Polis, provokatör” diye hışımla
yürüyerek, dövmek istemiştir.
Geneli
yansıtmasa da belli bazı merkezlerde yapılan anket ve seçim sonuçları konu
hakkında bilgi verir.
ANT
Dergisi’nin İstanbul Üniversitesi Merkez Binası’nda 150 öğrenciyle 1967
yılında yaptığı ve 31 Ekim 1967 günü yayınladığı bir ankete göre öğrencilerin
beğendikleri liderler sırayla şöyledir:
Atatürk,
De Gaulle, Che Guevera, Mao Çe Tung, Kennedy, Nasır, Castro, İnönü, Lenin,
Lumumbo, Ho Şi Minh, Aybar, Alpaslan Türkeş ve Gandi.
2 Haziran
1968 Pazar günü, Kısmi Senato, Belediye, İl Genel Meclisi, Muhtar ve boş
yerlerdeki milletvekili seçimi yapılır.
İstanbul’da
bulunan öğrenci yurtlarında çıkan seçim sonuçları şöyledir:
Site
Öğrenci Yurdu: CHP:160, TİP:115, AP:67, CKMP:43
Çemberlitaş
Kız Yurdu: CHP:70, TİP:31, AP:30, CKMP:2
1961-71
döneminde kendisini “Kemalist” ya da “Sosyalist” olarak tanımlayan birçok
gençlik örgütünü çatısı altında toplayan üst kuruluşlar bulunmaktadır.
Tanımlamalar
sadece bilinen anlamları açısından değil, kimin nasıl tanımladığına da bakmak
gereklidir.
TMGT, DÖB,
ODTÜ Öğrenci Birliği, Ankara Üniversitesi Talebe Birliği, 30 Ekim-10 Kasım
1968 günleri, Samsun’dan Ankara’ya, “Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal
Yürüyüşü” düzenler.
DÖB,
yürüyüş hakkında şu açıklamayı yapar:
“Biz, Devrimci
Öğrenci Birliği olarak hareketin niteliğinin, özünün Amerikan
emperyalizmine-Feodalizme-İşbirlikçi sermaye çevrelerine karşı bir mücadele,
gerçek demokrasi için bir mücadele olacağını belirttik. Zira Tam Bağımsız
Türkiye, ancak bu güçlere karşı savaşın başarıya ulaşması ile
gerçekleşebilirdi. Biz, Mustafa Kemal Gençliği olarak, Türkiye’nin
istiklalinin zedelendiğini, elden gittiğini görüyorduk. Onun için atılması
gereken devrimci adımın ‘İstiklali Tam Türkiye’ için olacağını,
gerçekleştirilmesi gereken ilk amacın ‘Tam Bağımsız Türkiye’ olduğuna
inanıyorduk. Ve bu fikrimizde de direndik. Sosyalist şiarlar atmadığımız için
diğer örgütler tedirgin olmadılar.”
Bir örgüt,
“sosyalist şiarlar atmadığını” bildiride açıklama gereksinimi duyduğuna göre,
ciddi veya önemli bulduğu bazı kesimler vardır ve bu kesimlere mesaj
göndermektedir.
23 Nisan
1970’de, “Ulusal bağımsızlık ve Ekonomi Haftası” başlatan SDDF, yayınladığı
bildiride özetle şu açıklamayı yapmıştır:
“Kemalist
devrimci hareketimiz her türlü baskıya karşı yürütülecektir. Amerikancı
iktidar ve destekleyicileri bunu böyle bilmelidir.”
Peki
İstanbul TDGF Bölge Yürütme Kurulu, Ulusal Egemenlik Bayramı dolayısıyla, 23
Nisan 1970’de nasıl bir bildiri yayınlamıştır, ona bakalım.
Bildiri
özetle şöyledir:
“Yeraltı
ve yerüstü servetlerini Amerika’ya peşkeş çekmiş; Mustafa Kemal’in tam
bağımsızlık ilkesini emperyalist çizmeleriyle ezmiş ve ihanetlerini
belgelemiş iktidarlara karşı, işçisiyle, köylüsüyle, Kemalist ordusuyla ve
devrimci gençliğiyle artık ‘Dur’ demenin zamanı gelmiştir.”
Bu dönem
ayrıca, Harp Okulu’nda eğitim gören bir kısım öğrencide, yaşanan politik
gelişmelerden etkilenmiştir. İlk önce 69 deniz subayı (Daha sonra
katılanlarla imza sayısı 110’a çıkmıştır) imzaladığı için “69 Deniz Subayının
Bildirisi” olarak anılan ve Aralık 1969’da yayınlanan bildiride şu cümleler
yeralmaktadır:
“Bu savaş
bir avuç insanın değildi ki, dursun. Bu savaş senin; bu savaş ezilenlerin. bu
savaş Mustafa Kemal’in savaşı... Milli Kurtuluş Savaşı’mızın en büyük
dayanağı yiğit halkımızsa, onun yumruğu devrimci gençliktir. Onun yumruğu
bizleriz. Gece yarılarından alacakaranlıklarda, gençliğe sıkılan kurşun
gerçekte Mustafa Kemal’e sıkılıyor.”
Örnek
olarak verdiğim bu açıklamalar esasında, o dönem, bu örgütlerin ve kendisini
MDD’ci olarak olarak adlandıran kesimlerin bütün bildirilerinde yeralan ortak
açıklamalardır.
O dönemin,
en popüler gençlik örgütü olan TDGF’nin yaptığı eylemlere ve açıklamalarına
bakalım.
TDGF, 14
Mart 1970 Cumartesi günü, Ankara’da, “Bağımsızlık Haftası” düzenler.
14 Mart
1970 Cumartesi günü, TDGF, ODTÜ Öğrenci Birliği, Ankara Üniversitesi Öğrenci
Birliği, SBF Öğrenci Derneği, Üniversite Asistanları Derneği, Ankara
Üniversite Hukuk Fakültesi Öğrenci Derneği, Ankara Erkek Teknik Yüksek
Öğretmen Okulu Öğrenci Derneği, Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi
Öğrenci Derneği ve bir çok kuruluş, DTCF bahçesinde bir forum yapar.
Forumda
alınan karar gereğince, “Mustafa Kemal’in kurduğu Birinci Millet Meclisine
gidilecek ve orada da forum” düzenlenecektir.
Binlerce genç,
en önde Türk bayrağı koşarak, Ulus’taki ilk TBMM’ne gelir. Sanki ilk
TBMM’deki gibi bazı konular tartışılır, görüşülür ve sonunda karara bağlanır.
İlk TBMM
balkonundan, Ulus Meydanında bulunan binlerce gence şu duyuru yapılır:
“Mustafa
Kemal’in yürüttüğü milli kurtuluş savaşımızın başarıya ulaşması için 23 Nisan
1920’de ilk toplantısını yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi, onurlu bir
ulusun parlamentosuydu.
Mustafa
Kemal’in başkanlığında toplanan parlamento emperyalizmin kovulması,
halkımızın kurtulması için kararlar alıyor, işgal kuvvetlerini atmak için
planlar yapıyordu.
Biz,
Türkiye’nin milli kurtuluşçu, devrimci gençliği olarak böylesine onurlu bir
parlamentoyu özlüyoruz.
Biz,
Amerikan emperyalizminin ve işbirlikçilerinin egemenliğindeki bir gerici politik
düzeni değil, işçi-köylü-asker ve gençliğiyle tüm ulusumuzu temsil eden
devrimci ve demokratik bir politik düzeni özlüyoruz.
Biz,
devrimci gençlik olarak, Amerikan uşaklarının, oy pazarında para ile satın
alınan kişilerin, halkımızın sırtından milyonlar vuranların at oynattığı bir
politik düzeni tanımıyoruz.
Yaşasın
Mustafa Kemal’in milli, onurlu, parlamentosu!.
Yaşasın
işçi-köylü-asker ve gençliğin devrimci dayanışması!.
Toplantıda
alınan kararlar şunlardır:
“1-
Amerikan emperyalistleri, işbirlikçileri ve toprak ağaları halkımızın baş
düşmanıdırlar.
2-
Halkımızın ve gençliğin hiçbir siyasi partiye güveni yoktur.
3- Tam
Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye’yi kurmak için:
-Yurdumuz
bütün Amerikan Askeri üslerinden ve tesislerinden, bütün Amerikan askerlerinden,
Barış Gönüllülerinden ve bütün Amerikan sivil uzmanlarından temizlenmelidir.
-Yer altı
ve yer üstü servetlerimizi sömüren bütün yabancı şirketlere ve yabancılarla
işbirliği yapan zenginlerin mallarına el konmalıdır.
-Milli
çıkarlarımızı zedeleyen bütün ikili anlaşmalar feshedilmeli NATO ve CENTO’dan
çıkılmalıdır.
-Toprak
ağalığı ve tefecilik ortadan kaldırılmalı ve ağaların toprakları yoksul
köylülere dağıtılmalıdır.
-Bütün
milli sınıf ve tabakaların, işçilerin, köylülerin, memurların, öğretmenlerin
teşkilatlanmalarını ve demokratik mücadelesini engelleyen bütün kısıtlamalar
kaldırılmalıdır.
-Bütün
ilkokullar, ortaokullar, liseler, yüksek okullar ve bütün eğitim ve öğretim
sistemimiz yabancılara değil, Türkiye halkına hizmet eder duruma getirilmelidir.
-İstiklali
tam Türkiye için mücadele, gerçek demokrasinin kurulması için mücadele
devrimci görevimizdir.
Bu uğurda
mücadeleye katılmak her yurtseverin hem hakkı, hem de görevidir.”
Bu eylem
ve kararlar, Atilla Sarp’ın TDGF Genel Başkanı olduğu dönemde yapılmıştır.
60’lı
yılların sonunda en kalabalık yürüyüşlerden birisi 10 Kasım 1970 Salı günü
yapılmıştır.
Türkiye
Devrimci Gençlik Federasyonu (TDGF), Üniversite Asistanları Sendikası (ÜNAS),
Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı (TMGT), Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS),
Ankara Üniversitesi Öğrenci Birliği, Hacettepe Üniversitesi Öğrenci Birliği
ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğrenci Birliği, Yapı İşçileri Sendikası
(YİS), Sağlık İşçileri Sendikası (Sağ-Kur), 10 Kasım 1970 Salı günü, “Mustafa
Kemal Yürüyüşü” düzenler.
Ellerinde
taşıdıkları “Mustafa Kemal”in kalpaklı afişleriyle çoğunluğunu öğrencilerin
teşkil ettiği yürüyüş, saat 11.00’de Anıt-Kabir’de başlar.
İstiklal
Marşı’nın okunması ve saygı duruşundan sonra TDGF Başkanı, özetle şu
konuşmayı yapar:
“Atatürk,
istiklal-i tam Türkiye görüşünün ışığı altında anılmalıdır. Yeni bir kurtuluş
savaşının eşiğindeyiz. Emperyalizmin bütün dünyada hızla çöktüğü bir dönemde
Ata’yı anıyoruz. Ata’yı anmak için Birinci Kurtuluş hareketinin manasını iyi
bilmek lazımdır.”
Gençler,
“Bağımsızlık andı” içtikten sonra, Anıtkabir önünden yürüyüşe geçer.
“Atatürk
geliyor”, “Kahrolsun Amerika”, “Bağımsız Türkiye”, “Devrimciler el ele, milli
cephede”, “İşçi gençlik ele ele, milli cephede” sloganlarıyla Tandoğan
Alanı’na gelen gençler, İstasyon yolu üzerinden eski TBMM önünde toplanır. Bu
arada, bir grup genç, Cento binası önüne gelerek yarıya indirilmiş Amerikan
bayrağını indirerek yırtar. Yürüyüşe devam eden gençler, Cemal Gürsel
Alanı’nda yapılan kısa konuşmalardan sonra dağılır.
“Mustafa
Kemal Yürüyüşü”nü düzenleyen kuruluşlar, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi
(DTCF)’nde de, saat 17.00’de “Mustafa Kemal” forumu düzenler.
Forumda
TDGF Başkanı Ertuğrul Kürkçü, TÖS Başkanı Fakir Baykurt, Prof. Muammer Aksoy,
Milli Birlik Komitesi üyelerinden Tabii Senatör Suphi Karaman, Devrim
Gazetesi Sahibi Doğan Avcıoğlu, ODTÜ Öğrenci Birliği Başkanı Erhan Erdoğmuş,
konuşma yapar.
Bu
yürüyüşten yaklaşık üç ay sonra, 12 Mart 1971 Cuma günü, askeri muhtıra
verilir. Türkiye, yeni bir siyasi dönemin içindedir artık.
|
..