TÜRKMENİSTAN’IN DAİMİ TARAFSIZLIK STATÜSÜNÜN KÜRESEL ENERJİ REKABETİNE YANSIMALARI
Zuhal Çalık Topuz*
* Ardahan Üniversitesi, Öğretim Görevlisi (zuhalcaliktopuz@ardahan.edu.tr) Karadeniz Teknik Üniversitesi, Uluslararası Dliskiler Bölümü Doktora Öğrencisi
Özet
Hızla artan enerji talebi sonucunda, Orta Doğu enerji kaynaklarına alternatif olan Orta Asya enerji havzasında küresel güçlerin etkin olmaya çalısması, bölge ülkelerinde de enerji stratejilerinin çesitlenmesine yol açmıstır. 1995 yılında bir anayasal kanun ile daimi tarafsızlığını ilan eden ve bu kararın Birlesmis Milletler Genel Kurulu tarafından tanınmasının ardından, küresel güçlerin Türkmenistan’a yönelik enerji politikalarındaki tutumu ve Türkmenistan’ın daimi tarafsızlık statüsünün enerji politikalarına yansıması bu çalısma kapsamında incelenmistir. Çalısma nitel desende tasarlanmıs olup durum incelemesi yapılmıstır. Literatürde yer alan akademik çalısmalar, Birlesmis Milletler Genel Kurulu raporları ve diğer internet kaynakları kullanılan veri toplama araçlarıdır. Arastırmada, konunun daha iyi kavranabilmesi için üzerinde durulan konular iki bölüm halinde ele
alınmıstır.
Birinci bölümde; Türkmenistan’ın küresel güçler açısından sosyo-ekonomik önemi üzerinde durulmus ve söz konusu devletlerin enerji politikalarının Türkmenistan’a yansıması irdelenmistir.
İkinci bölümde ise; küresel güçleri etkilemek amacıyla Türkmenistan’ın daimi tarafsızlık statüsünü bir dıs politika aracı olarak kullanması ve bu durumun enerji politikalarına olan etkileri analiz edilmistir. Türkmenistan, genis topraklara sahip olmasının yanı sıra doğal gaz ihracatında Rusya’ya rakip olabilecek zengin kaynaklara sahip olması ve bunların sadece Avrupa’ya değil, Basra körfezine tasınmasında bir köprü vazifesi görmesi nedeniyle stratejik bir öneme sahiptir.
Türkmenistan, bu zengin yeraltı kaynaklarının aktarımında söz sahibi olmak isteyen küresel güçlerin mücadelesinde, daimi tarafsızlık statüsünü kullanarak dıs politikasında bağımsız kararlar almak istemektedir.
Çünkü Türkmenistan’ın dıs politikasındaki basarısı, enerji kaynaklarını stratejik bir politika aracı olarak kullanmasına bağlıdır.
Anahtar Kelimeler: Türkmenistan, Enerji, Rekabet, Daimi Tarafsızlık, Politika,Zuhal Çalık Topuz,
Küresel Enerji Rekabetinin Türkmenistan’a Yansımaları;
Savasların genellikle hammadde ve enerji kaynakları ile bunların bulunduğu ülkeler üzerinde veya civarında meydana gelen mücadeleler sonucunda ortaya çıktığı görülmektedir.
(Alkin ve Sabit, 2006) Yıllar içerisinde, ülkeler önce fosil yakıtlara olan bağımlılığını arttırmıslar, dısa bağımlılık belirli bir noktaya geldikten sonra da bağımsızlık pesinde kosmus (Ediger, 2008) ancak dünyada nüfus artısı ve ekonomik büyümeye paralel olarak enerji talebinin artmasıyla birlikte, ülkeler enerjiye karsılıklı bağımlı hale gelmislerdir. Ülkelerin uluslararası alanda davranıslarını ve hareketlerini etkileyen faktörler arasında enerjiye sahip olma, enerji lojistiğinin güvenliğini sağlama ve dünya enerji kaynakları üzerinde denetim kurma amacı yer almaktadır. (Sevim, 2012) Enerji güvenliği paradigmasının günümüzün en önemli konuları arasında yer almasının baslıca nedenleri arasında enerji kaynaklarına sahip olmanın basat güç olmanın bir unsuru olarak görülmesidir. Petrol Çağı’nın dünya lideri olan ABD’nin, liderliğini sürdürebilmesi için petrolün yerine geçmesi oldukça muhtemel olan doğal gaza da mutlaka hâkim olması; petrolden doğal gaza geçisin ekonomik, teknolojik ve sosyal yönlerden arzu edildiği gibi sağlanabilmesi için aynı zamanda petrolün hâkimiyeti de elde bulundurması gerekmektedir. (Ediger, 2007)
Artan enerji ihtiyacı ile birlikte yasanan güç mücadeleleri, devletlerarası çatısmaların temel nedenlerinden birisidir. Enerji güvenliği; enerji kaynaklarının kesintisiz, güvenilir, ucuz, temiz ve çesitli kaynaklardan sağlanabilmesini ifade etmekle birlikte, her ülkenin ulusal güvenliğini temelden etkileyen bir olguya dönüsmüstür. Hatta bu kaynaklara sahip olan devletlerin de dıs ve iç politikalarını etkileyen bir unsur haline gelmistir.
Türkmenistan, Orta Asya – Orta Doğu enerji koridorunun ortasında yer alan, aynı zamanda zengin enerji kaynaklarına sahip bulunan bir geçis ülkesidir. Türkmenistan’ın sahip olduğu doğal kaynaklar açısından potansiyelinin ortaya çıkması, ABD, AB, Çin, Rusya gibi küresel güçlerin dikkatini çekmesine neden olmus ve küresel enerji politikasının önemli parçası haline dönüsmesine yol açmıstır.
Tablo 1. Türkmenistan Enerji Kaynakları Kaynak: BP Statical Review of Worl Energy 2012
Büyük Avrasya’yı küresel güç mücadelesinin sürdürüleceği bir satranç tahtasına benzeten Brzezinski’ye göre, bu rekabette çesitli büyüklükte ve güçte oyuncular
bulunmaktadır. Orta Asya’da Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından küresel ve bölgesel güçler arasında bölgede etkinlik kurma mücadelesi baslamıstır.
Amerika Birlesik Devletleri’nin Orta Asya bölgesindeki hedeflerini iki temel strateji üzerinden analiz etmek mümkündür. İlki, ABD’nin küresel güç denklemindeki rolü ile ilgili olmakla birlikte, var olan bölgesel güçlerin, Rusya ve Çin’in, etkisini azaltarak kontrol altında tutmak istemektedir. ABD, bölge ülkelerinde, insan kaynaklarının gelistirilmesi, kurumların seffaf ve hesap verebilir olması, ekonominin liberallesmesi, basın özgürlüğünün yerlesmesi, demokratik sistem öncesi çok yönlü dönüsümler Rusya ile olan iliskilerini bir mecburiyet olmaktan çıkarıp bir alternatife dönüstürmeyi hedeflemektedir. (Kireçci, 2011) İkinci temel stratejisi ise, bölgenin zengin enerji kaynaklarına rahat bir erisim sağlamaktır.
(Zbigniew,2005) Bu iki temel yaklasım açısından incelediğimizde ABD açısından, Kazak petrol ve doğal gazı ile Türkmen doğal gazının batıya ulastırılması bölge politikasında öne çıkartılmaya ve ikinci olarak ise Kazakistan-Türkmenistan-Afganistan-Pakistan hattının hayata geçirilmesine çalısılmaktadır. (Kucera, 2006) ABD için stratejik öneme sahip olmasının altında yatan bir diğer neden ise, Afganistan operasyonu ve Irak’ın isgalinden sonra, ABD’nin İran’ı çevreleme ve izole etme politikası açısından da önemli bir konuma sahip olmasıdır. Ancak, Türkmenistan’ın benimsediği daimi tarafsızlık statüsü, ABD’nin beklentilerinin karsılanmamasına yol açmıstır. (Oliker/Shlapak, 2005)
Türkmenistan'ın enerji konusundaki ana sorunu, ürettiği petrol ve doğal gazı uluslararası piyasalara nasıl ihraç edeceği olmustur. Bağımsızlık döneminde, ülkenin ihraç yollarının hemen hepsinin Rusya’nın kontrolü altındaki boru hatlarına ve GazProm’un sürdürdüğü enerji politikalarına bağımlı olması ve açık denizlere çıkıs olanağının olmayısı bu zengin doğal kaynağından gerektiği kadar yararlanılmasına engel olmakla birlikte bağımsızlık sonrası Türkmenistan’ın önemli bir ekonomik ve dıs politika sorunu olarak ortaya çıkmıstır.
Türkmenistan üzerinde belli oranda Rus etkisi olmakla birlikte, bu etki, diğer Orta Asya ülkelerindeki gibi etkili bir düzeyde değildir. Bu etkinin sınırlı olmasında coğrafi uzaklık ve etnik Rus nüfusunun toplam nüfusa oranla azlığı ve ülkenin taraflı olarak “tarafsız ülke” olacağını BM örgütüne tescil ettirmesinin büyük etkisi vardır. Ayrıca 11 Eylül sonrası dönemde Orta Asya’da sahip olduğu üslerle bölgede etkin konuma gelmeye çalısan ABD, bölge ülkelerinin Rusya’ya olan bağımlılıklarının azalmasında katkıda bulunmustur. Aynı sekilde, büyüyen ekonomisine karsılık artan enerji ihtiyacını karsılamak amacıyla Çin’de enerji isbirliğinde bulunarak Rusya’dan geçen boru hatlarına bağımlılıklarını azaltmaya
yardımcı olmustur. Rusya bölgedeki etkinliğini korumak adına, alternatif güzergâhlar üzerinde etkinliğini artırarak, petrol ve doğal gaz rotalarını stratejik bir araç olarak kullanmaya ve Orta Asya-Basra hattının olusturulmasında, Türkmen gazının Hint Okyanusu’na ulastırılmasında ve yine Kazakistan petrol ve doğal gazının doğuya transferinde Rusya doğrudan sözlesmelere katılarak etkinliğini arttırmak için çaba harcamaktadır. (Blagov,2005) Rusya’nın, Çin ve Japonya karsısında endüstriyel ve ileri teknoloji ürünleri rekabeti açısından yetersiz konumu, Asya-Pasifik Bölgesindeki en önemli tedarikçi ülke statüsünün ön plana çıkmasına neden olmaktadır. Bu açıdan Rusya, ABD ve AB’nin enerji
ihtiyaçlarını göz önüne alarak, piyasada belirleyici aktör olma rolünü orta ve uzun dönemde sürdürmeyi planlamaktadır. (Bayraç, 2009)
Çin’in kalkınma sürecinde ihtiyaç duyduğu en önemli stratejik ham madde petrol olup, 2003 yılından itibaren ABD’den sonra dünyanın ikinci petrol tüketen ülkesi hâline gelmistir.
Bu tarihten sonra petrol tüketiminde dısa bağımlılığı da %30’dan %50’ye yükselmistir. Bugün Ortadoğu, Afrika, Rusya ve Orta Asya’dan petrol ithal eden Çin’in petrol tüketiminde dısa bağımlılığı, hâlâ %50’nin üzerindedir. (Erkin, 2011) Çin enerji ithalini karsılamak için, Kazakistan, Türkmenistan ve İran’ın dahil olduğu bir enerji ağı olusturarak, enerji merkezli bir politikayı benimsemektedir.
Avrupa Birliği, dünyanın en büyük enerji ithalatçısı ve ABD’den sonra ikinci büyük enerji tüketicisidir. Genisleme süreciyle birlikte artan ithalat bağımlılığı, arz güvenliği sorununu da beraberinde getirmistir. AB’nin bölgeye yönelik ilgisi iki noktada toplanmıstır: Enerji ve istikrar. (Erol, 2007) AB’nin enerji arz güvenliğini sağlamak amacıyla önerdiği projelerden en önemlisi Nabucco Projesidir. Her yıl giderek artan enerji ihtiyacını, Rusya dısındaki kaynaklardan ve yine Rusya dısındaki alternatif hattan tedariki açısından stratejik önem
tasıyan Nabucco Projesiyle Hazar ile Kafkaslardaki doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya tasınmasını amaçlanmaktadır. (Kıyman, 2009) Projenin tamamlanmasıyla Avrupa Birliği’nin arz güvenliğine büyük katkı sağlanmıs olacaktır. Nabucco projesi, Orta Asya ülkeleri arasında ortak bir projenin hayata geçirilmesi açısından da bu proje son derece önemlidir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bölge ülkeleri üzerinde yeniden etki kurmaya çalısan Rusya’ya karsın böyle bir isbirliğinin hayata geçirilmesi Orta Asya cumhuriyet lerinin bağımsızlıklarını gelistirmeleri açısından da önemli bir göstergedir. (Demirtepe, 2008) Bu proje ile Türkmenistan’ın, Avrupa’ya olan gaz sevkiyatında tekel olan Rusya’ya bağlılık azalacaktır. Tüm bu olasılıkları değerlendiren Türkmenistan dıs politikasında belirlediği tarafsızlık ilkesine uygun olarak Rusya’yı küstürmemeye gayret göstermistir (Turan, 2010).
Nabucco’nun hayata geçirilmesini önlemek veya etkinliğini azaltmak üzere Rusya tarafından faaliyetlerde bulunulması; AB Üye Devletleri arasında Nabucco’nun gerekliliğine karsı farklı yaklasımların olması; projenin finansman sorununu halen asamamıs olması projenin hayata geçirilememesine neden olmaktadır.
Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Statüsünün Enerji Politikalarına Yansıması
Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecinde 1990’da egemenliğini, yapılan halk oylaması sonucunda ise 27 Ekim 1991’de bağımsızlığını ilan eden Türkmenistan, Orta Asya’da gerek stratejik konumu gerekse sahip olduğu doğal kaynaklar nedeniyle jeostratejik ve jeoekonomik bir önem sahiptir. Bağımsızlığının ardından sahip olduğu kaynakların farkında olan Türkmenistan’ın dıs politikasını sekillendiren 3 temel unsur bulunmaktadır. Bunlar dünyaya açılma çabaları, güvenlik kaygıları ve komsularıyla iyi iliskiler gelistirmek olarak karsımıza
çıkmaktadır. Türkmenistan bir yandan dünyaya açılma gayretinde bulunurken bir yandan da çok taraflı ve bölgesel girisimlere karsı mesafeli tavrını korumaya çalısmıstır. Bunun altında yatan nedenler arasında yeni bağımsızlığını kazanan bir devletin küresel rekabet mücadelelerin rekabet alanı haline dönüsmesini önlemek önemli yer tutmaktadır.
1995 yılında Türkmenbası Niyazov, Türkmenistan’ın daimi tarafsızlık statüsünü kazanması için Birlesmis Milletlere basvurmustur. 12 Aralık 1995 tarihli BM kararında Türkmenistan, Daimi Tarafsızlık statüsünü kazanmakla, dıs siyasetinde diğer ülkelerin içislerine karısmama, kuvvet kullanmama, askeri blok ve ittifaklara katılmama, kendi topraklarında yabancı askeri üs bulundurmama gibi yükümlülükleri de kabul etmistir. Bu tarihe kadar, politik öncelikleri bölge ülkelerinden farklı olmayan Türkmenistan, BM’nin 185 ülkesinin onayı ile Resmi Tarafsızlık Statüsü kazandıktan sonra dıs politikasını bu çerçeve içine oturtmaya baslamıstır. (Erol, 2006) Ülke otoriteleri uluslararası iliskilerde daimi tarafsızlık statüsünü, Refah Programının gerçeklestirilmesinde gerekli görmüslerdir.
Dönemin Dısisleri Bakanı Boris Sıhmuradov, daimi tarafsızlık statüsünün Türkmen toplumunun geleneksel değerlerine ve farklı özelliklerine de uygun düstüğünü ve toplumun ulusal geleneklere uygun olarak yeniden yapılanması için gerekli olduğunu vurgulamıstır.
(Shikhmuradov, 1997) Bu statü sayesinde ikili iliskileri kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda ve daha özerk yönlendirebilme olanağına kavusmak istemistir. Türkmenistan Orta Asya’daki ülkeler arasında en fazla doğal gaz rezervi ve üretimi olan ülkedir. Sovyetler Birliği zamanında, birliğin en büyük gaz tedarikçisi konumunda olan ülke, bağımsızlıktan sonra da bu durumunu sürdürmek istemistir. (Bilgin, 2005) Bu durumunu sürdürürken de, tarafsızlığını zedeleyecek herhangi bir olusumun içinde yer almamak için ustaca manevralar
yapmak zorunda kalmıstır. Türkmenistan, tarafsızlık statüsünü milli çıkarları doğrultusunda tutmaya çalısmaktadır. Büyük güçler arasındaki dengenin ayarlanarak rekabetin sadece ekonomik araçlar üzerinde kalması gerektiğidir. (Demirtepe, 2008)
Bölgedeki ekonomik konumunu güçlendirmek ve Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak isteyen Türkmenistan, Ağustos 2006’da Çin ile bir dizi ikili antlasma imzalamıstır.
Yapılan bu antlasmalarla Rusya’ya karsı 2003 tarihli doğal gaz satım antlasmasında belirlenen fiyatın 100 dolara yükseltilmesini, aksi takdirde Rusya’ya verdiği doğal gazı keseceğini açıklaması, ucuz Türkmen gazına dayalı Rus enerji politikasının zor duruma düsmesine yol açmıstır. Rusya bir süre direndiyse de, gerek Çin ile Türkmenistan yakınlasması, gerekse Trans-Hazar rotasının tekrar gündeme gelmemesi için Türkmenistan’ın artırım isteğini Eylül 2006’da kabul etmek zorunda kalmıstır. Türkmenbası’nın anlasma sırasında, BTC hattına destek olunmayacağını ima eden açıklamalar yapması, Türkmen yetkililerin bunu bir pazarlık ve denge unsuru olarak kullandıklarını göstermekte dir. (Blagov, 2006)
Türkmenbası’ndan sonraki süreçte, Türkmen dıs politikasında, doğal gaz dıssatımında fiyat artısı ve alternatif rotaların olusturulması arayısının yine belirleyici olduğu görülmektedir. Niyazov’un ölümü, ABD ve AB tarafından Türkmenistan’la iliskilerin yeniden yapılandırılmasına imkan sağlayacak bir fırsat olarak görülürken Rusya, ülkenin parçalı otorite yapısının kaosa neden olarak Türkmenistan’ı tekrar kendisine bağımlı kılacağı beklentisi içine girmistir. (Alkan, 2011) Türkmenbası’nın ardından iktidara gelen Gurbanguli Berdimuhammedov, dıs dünya ile barısık ve tarafsız kalmaya devam etmistir. Aralık 2007’de Baskent Askabat’ta, BM’ye bağlı “Orta Asya Önleyici Diplomasi Bölge Merkezi’nin”
açılmasıyla Türkmenistan tarafsızlığını perçinlemekle beraber bölgede diplomatik etkinliğini de artırmıstır.
2009 yılında açılan Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattıyla Çin'e ve 2010 yılında hizmete giren Türkmenistan’ın İran sınırına yakın devasa Devletabad gaz yataklarındaki doğal gazı İran'a ulastıracak Devletabad-Sarahs-Hangeran doğal gaz boru hattı ile de İran’a doğalgaz tasımaktadır.
21. yüzyılın modern İpek Yolu olarak tabir edilen Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan Doğalgaz Boru Hattı (TAPI) projesi, ilk olarak 1995 yılında Trans-Afganistan Hattı (TAP) adında Türkmenistan ve Pakistan arasında bir ön anlasmayla ortaya çıkmıs ancak Afganistan’daki yönetim değisikliği sonrası Taliban yönetimin basa geçmesiyle askıya alınmıstır. Bölgede istikrar ve ekonomik kalkınma açısından oldukça önemli bir asama olarak görülen TAPI projesi, finans, teknik sorunlar, güvenlik, bölgede uzun yıllardır devam eden
çatısmalar ve komsu ülkeler arasındaki mevcut siyasi gerginlikler nedeniyle hayata geçirilememektedir. (Karaçin, 2012).
Genel bir değerlendirme yapıldığında, Türkmenistan’ın sahip olduğu enerji kaynaklarını dıs politikanın bir aracı olarak kullandığı anlasılmaktadır. Bu sayede Türkmenistan, International Monetary Fund (IMF)’a bağlı World Economy Outlook raporlarına göre, 2010 ve 2011 yıllarında dünya ekonomik büyümesinin yaklasık olarak iki katı kadar büyümüstür (Orazgylyjow, 2012: 85).
Sonuç
Gelismis ve gelismekte olan ülkelerin doğal gaz ve petrol enerjisine yönelik talepleri, enerji fiyatlarındaki hızlı artıs, enerjinin önemini dünya gündeminin ön sıralarına tasımaktadır. Enerjinin düsük fiyatlardan ve güvenilir bir sekilde elde edilebilirliği, sürdürülebilirliği ve enerji satısından iktisadi ve politik kazanımlar elde edebilmek, günümüz dünyasında ülkelerin önemli politik amaçlarından olmaya baslamıstır. (Çetin, 2013)
Türkmenistan sahip olduğu enerji kaynakları ve bu kaynakların ulasımı konusunda büyük jeopolitik değisimlerin yasanacağı bir rekabet merkezi haline dönüsebilir.
Türkmenistan, Doğu (Çin’e giden Tans Asya hattı), Batı ( Avrupa’ya giden Trans Hazar veya Nabucco hattı) , Kuzey (Rusya) ve Güney’e (İran’a giden Güney hattı veya Hindistan’a giden TAPD projesi) enerji nakletmekle ilgili bütün projelere katılma isteğini gerçeklestirmeye hazır durumdadır. Türkmenistan’ın Rusya’dan vazgeçerek Çin’le yakınlasması sadece ekonomik ve ticari bir iliski niteliğinde olmayıp jeopolitik bir manevradır. (Momınkulov,2013)
Günümüzde ispat edilmis doğal gaz rezervinin %12’sini sınırlarında barındıran Türkmenistan’ın global enerji güvenliğini, özellikle doğal gaz güvenliğinin sağlanmasında öneminin daha da artacağı muhtemeldir. (Orazgylyjow, 2013)
KAYNAKÇA
Alkan, Haluk, (2011), Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde Siyasal Hayat ve Kurumlar, Ankara: USAK Yayınları. s. 388.
Alkin Kerem ve Atman Sabit, “Küresel Petrol Stratejilerinin Jeopolitik Açıdan Dünya ve Türkiye Üzerindeki Etkileri”, Dto Yayınları, İstanbul, 2006, s.55.
Bayraç H. Naci, “Küresel Enerji Politikaları ve Türkiye: Petrol ve Doğalgaz Kaynakları Açısından Bir Karsılastırma” Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 10(1), s. 128.
Bilgin Mert, “Avrasya Enerji Savasları” ,IQ Yayınları, İstanbul, 2005 s.232.
Blagov, Sergei 2005, “The Geopolitical Balance in Central Asia Tilts Toward Russia”, Eurasia Insight, 6 Temmuz 2005.
Brzezinski Zbigniew, “Büyük Satranç Tahtası”, İnkilap Kitabevi, İstanbul, 2005, s.62-62.
Çetin Tamer, “Orta Asya ve Kafkas’lar da Enerjinin Politik Ekonomisi”, Enerji, Piyasa ve Düzenleme, Cilt:1, Sayı:1, 2010.s. 99.
Demirtepe, M. Turgut, (2008), “Hazar Enerji Kaynakları: Enerji-Siyaset Dliskisi ve Türkiye”, Orta Asya ve Kafkasya’da Güç Politikası, (Der. Sedat Laçiner ve H. Selim Özertem), Ankara: USAK Yayınları. s.110.
Ediger, S. Volkan, “ Enerji Arz Güvenliği ve Ulusal Güvenlik Arasındaki İliski ”,
Enerji Güvenliği, Genelkurmay Basımevi, SAREM Yayınları, Ankara, 2007, s.1.
Ediger, S. Volkan, “Yeni Yüzyılın Enerji Güvenliğinde Karsılıklı Bağımlılık Bir Zaruret”, Doğal Gaz Dergisi, 2008, s.62.
www.v-energy.net/makaleler/dgd2.pdf
Erkin, Ekrem 2011, (Editör: Murat Yılmaz), “Çin’in Orta Asya Politikaları”, Hoca
Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, İnceleme-Arastırma Dizisi, Yayın No:4, s.29.
Erol, Mehmet Seyfettin “EU’s New Central Asian Policy and its Energy Dimension”, The Journal of Turkish Weekly, 1 April 2007.
Erol,Mehmet.S. “Türkmenistan Dıs Politikasında Daimi Tarafsızlık Statüsü”, USAK Stratejik Gündem,14.12.2006 ,
http://www.usakgundem.com/yazarlar.php
Karaçin, B. Buket, (2012), “Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan Doğalgaz Boru Hattı Projesi”,
http://www.usak.org.tr/myazdir.asp?id=2052 (Erisim tarihi: 09.04.2014).
Kıyman Begüm, “Nabucco”, İzmir Ticaret Odası, 2009,
http://www.izto.org.tr/portals/0/iztogenel/dokumanlar/nabucco_projesi_25.06.2012%2012-44-22.pdf
Kireçci M. Akif, 2011, (Editör: Murat Yılmaz), “Amerika Birlesik Devletleri’nin Orta Asya Politikaları”, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi
İnceleme-Arastırma Dizisi; Yayın No:3, s.37.
Kucera, Joshua, 2006“Washington Seeks to Steer Central Asian States toward South Asian Allies”, Eurasia Insight, 28 Nisan 2006.
Momınkulov, Canat 2013, “Türkmenistan Ekonomisinde Enerji Sektörü” , AAE
YAYINLARI No:6
http://eurasianri.org/main/wp-content/uploads/2013/12/AAE-YAYINLARI-%E2%84%966-%E2%80%9CT%C3%BCrkmenistan-Ekonomisinde-Enerji-Sekt%C3%B6r%C3%BC%E2%80%9D.pdf
Olıker, Olga / Shlapak, David A. (2005), U.S. Interets in Central Asia: Policy Priorities and Military Roles (Washington D.C.: Rand Corporation Project Air Force). Orazgylyjow Döwran ,(2013) , “Uluslararası Enerji Pazarında Türkmenistan’ın Önemi Artıyor”, Hazar World,
http://www.hazarworld.com/2013-6/analiz/uluslararasi-enerji-pazarinda-turkmenistanin-onemi-artiyor.
Sevim Cenk, “Küresel Enerji Jeopolitiği ve Enerji Güvenliği”, Journal of Yasar University, No:26, Vol:12, 2012, s.4381.
Shikhmuradov Boris O., “Positive Neutrality As The Basis of The Foreign Policy of Turkmenistan”, Perceptions, Journal of International Affairs, Cilt: 2, Sayı: 2, 1997;
http://www.mfa.gov.tr/grupa/percept/ll2/lı2-2.html.
Turan, Aslıhan, (2010), “Hazar Havzası’nda Enerji Diplomasisi”, Bilge Strateji, 2:2.
***