22 Haziran 2017 Perşembe

İSRAİL VE BARZANİ AİLESİ


İSRAİL VE BARZANİ AİLESİ 

Doç.Dr.Sait YILMAZ
* Doç.Dr.Sait Yılmaz, İAU Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi, USAM Müdürü 

İran, Arap ve Bizans tarihçileri tarafından varlıkları kaydedilmiş olmasına rağmen Kürtlerin kökeni konusunda belirli bir ittifak yoktur. Bazı Kürt tarihçileri, 
kendilerini Urartulara, Ari Irka bağlamak istemişlerse de bunu belgele yememişlerdir. 

Kürtlerin kökeni konusunda dil’e bakmakta bir fayda sağlamamaktadır; Kürtçede biraz Arapça, biraz Farsça ve Türkçe dışında pek az sözcüğe rastlanmıştır. 
Tarih Kürtlere Orta Doğu’da rastlamış ve hiçbir zaman bağımsız bir devlet olamamışlardır. Daima, o çevreye hâkim devletlerin yönetiminde kalmışlar, 
her dönemde bağımsız olmak için başkaldırmışlar ve yenilmişlerdir1. Ancak her zaman birlikte yaşadıkları topluma kendilerini kabul ettirmişler, onlarla bazen 
uyuşarak bazen diklenerek günümüze kadar gelmişlerdir. Kürtler tarihte homojen bir topluluk olmamışlar, bugün de değillerdir. Birden çok etnik topluluk 
olmalarının en önemli göstergesi birbirini anlamayacak kadar çok ve farklı lehçeler kullanmalarıdır. Pek çok aşiret reisi ya yabancı kökenlidir ya da menşeleri farklı gruplara hâkimdir 2. 

Irak'ın kuzeyinde Nakşibendîlik tarikatı yaygındır. Nakşibendî aileleri ve şeyhleri içinde en güçlüsü günümüzde Barzani ailesidir. Irak’ın kuzeyinde bağımsız 
bir Kürt devleti kurmak isteyen Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani’nin ağabeyi Şeyh Abdüsselam, Nakşibendîliğin yayılmasını sağlayan 
Kürt kökenli Nakşibendî tarikatı lideri Mevlana Halid’in mürididir. Mevlana Halid’in Halidiye yolu Irak’ın kuzeyinden bütün Orta Doğu’ya yayılmış, 
Kürt-İslamcılığının Nakşibendî kolu İstanbul’a ulaşmıştır. Barzani ailesinden çıkan Nakşibendî-Halidi şeyhlerin hepsi kendilerine Mesih-Mehdi payesi vermişlerdir. 

Barzani ailesine ait Nakşibendî-Halidi şeyhler müritlerine bağımsız Kürdistan fikrini empoze etmekteydiler. Osmanlı Türkiyesi içindeki fikri anlamda ilk 
Kürt isyanını başlatan, Nakşibendî-Halidi Şeyhi I.Abdüsselam Barzani, müritleri tarafından Mehdi olarak kabul ediliyordu. 

I.Abdüsselam İstanbul'u ele geçirerek halife koltuğuna oturmak rüyaları içindeydi. 
Ancak müritleri tarafından uçtuğuna inanılan 1.Abdüsselam Barzani pencereden fırlatılınca yere çakılarak öldü. Şeyh II. Abdüsselam Barzani ise Osmanlı Türkiyesi’ne karşı silahlı isyana teşebbüs eden ilk Nakşibendî-Halidi Kürt şeyhidir. 

Barzaniler 1900'lere kadar Barzan köyünde kurdukları tekkelerde pek çok Nakşibendî-Halidi mürit yetiştirdiler. Barzan, Türkiye sınırına 15, İran-Irak sınırına 70 
kilometre mesafede yer alır. Barzan şehri, önce Yahudi hahamlar sonra da Nakşibendî tarikatı şeyhleri ile ve Kürt milliyetçiliğinin cazibe merkezi olarak varlığını 
sürdürdü. Barzani aşireti her fırsatta Osmanlı Türkiyesi’ne isyan etti. Kürt isyanları ile Barzani aşiretinin ortaya çıkışı hemen hemen aynı zamanlara denk 
gelmektedir. 

Barzani aşiretinin yaklaşık 200 yıllık geçmişi Osmanlı Türkiyesi’nin zayıflaması ile başlar. 1. Dünya Savaşı esnasında Irak’ta Osmanlıların Orta Doğu’dan 
çekilmesine neden olan bazı isyanlar olmuştur. İngilizlerin ilgi odağı haline gelen bölgede İngilizler Basra bölgesini ele geçirerek propaganda etkinliği ile 
Arapları Türklere karşı kışkırtmıştır3. 

Osmanlının parçalanmasından sonra Cumhuriyet Türkiyesi’ne karşı kullanılmak üzere Barzani aşireti; değişen dünya konjonktürüne uygun olarak 
ABD-İsrail-İngiltere üçlüsünün beslediği bir ‘mayın eşeği’ olarak görülmüştür. 

Irak’ta Kürt isyanları ve Molla Mustafa Barzani 

Molla Mustafa Barzani’nin tanımlamasına göre Barzani Aşireti Amadiye yakınlarında yaşan eski ve savaşçı bir aşirettir. Dede Sait Barzani Osmanlı 
İmparatorluğu’na karşı en çok ayaklanan aşiret reisiydi. Muhammet Barzani’nin büyük kardeşi Abdülselam Barzani Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ayaklanması 
nedeniyle dönemin Musul Valisi Süleyman Nazif tarafından 1915’de idam edilmiştir. 

İstiklâl Savaşı yıllarında İngiltere Krallığının Kürt uzmanı ve aynı zamanda Türk düşmanı olan İngiliz istihbaratçı Edward William Charles Noel’in rehberliğini ve 
tercümanlığını yapanlar ise Kürt Bedirhan aşiretidir. Osmanlı Devletinin 1. Dünya Savaşı’nda yenilmesinden sonra Mustafa Kemal Atatürk’e suikast girişimini 
planlayan Bedirhan aşireti soyundan gelen Dr.Kâmuran Ali Bedirhan İran istihbarat örgütü SAVAK tarafından desteklenerek Barzani ile İsrail’in arasını yapmak üzere gönderilmiş, başarılı olarak Barzani emrindeki Kürt milislerin İsrail subaylarınca eğitilmelerini sağlamıştır. Kürtçülük hareketinin önde gelen 
şahsiyetlerinden biri olan Kamuran Ali Bedirhan Kürdistan Teâli Cemiyeti üyesiydi. 1940 yılından sonra Paris’e yerleşerek Polonyalı Yahudi bir kadın ile 
evlenen Kamuran Ali Bedirhan ölümüne kadar da Paris’te yaşadı. Günümüzde Bedirhan aşireti mensubu olup, Türkiye’de faaliyetlerde bulunan işadamı ve 
politikacılar arasında Cüneyt Zapsu ve akrabalarının iştirakleri (Massey Ferguson, BİM Marketler zinciri vd.) bulunmaktadır4. 

Cüneyt Zapsu’nun dedesi Kürt İsyancı Said-i Kürdi’nin yakın arkadaşlarından Abdurrahim Rahmi Zapsu’dur. 

Kürtler, 1. Dünya Savaşı’nı izleyen 1919-1930 yılları arasında İngiltere’ye, 1932-1935 ve 1943-1945 tarihleri arasında ise Haşimi Hanedanı’na karşı 
ayaklanmışlardır. Ayaklanmaların başını Barzani Aşireti çekmekteydi. 
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış döneminde (1922-1924) Iraklı Kürtler yarı bağımsız devlet kurmaya çalıştılar. Mahmut Berzenci 1922 yılında arasında 
Kürdistan Krallığını ilan etti. Ancak, İngiltere Lozan’dan sonra Irak'ın bütün bölgelerini birleştirmek isteyince 

Şeyh Mahmut Berzenci buna karşı çıktı. Mahmut Berzenci ve hükümetin teslim olmaması üzerine Birleşik Krallık Hava Kuvvetleri Süleymaniye ve çevresini 
bombaladı. Devam eden çatışmalar sonrası 24 Temmuz 1924 yılında bu bölge Irak’a bağlandı5. 1943 yılında Barzani Aşiretinin lideri Molla Mustafa Barzani 
olmuştur. 
1943’te Barzaniler Irak yönetimine karşı isyan etti. Ancak İngilizlerin desteğini alan Irak ordusu, saldırıya geçip Barzanileri bastırdı. 
Kasım 1945'te Mustafa Barzani 10 bin aşiret mensuplarıyla birlikte İran’a sığındı. 22 Ocak 1946’da İran'da Kadı Muhammed’in önderliğinde Mahabad'da Kürt Cumhuriyeti kuruldu. Devlet başkanlığını Gazi Muhammed ve savunma bakanlığını Molla Mustafa Barzani üstlendi. Cumhuriyete 17 Ocak 1947 yılında İran rejimi tarafından son verildi ve 31 Mart 1947 yılında Gazi Muhammed idam edildi. Kürt Cumhuriyeti'nin yıkılmasıyla Molla Mustafa Barzani çatışmalardan sağ kalan yandaşlarıyla Sovyetler Birliğine geçti. 

Mustafa Barzani. Sovyetler Birliği’nin İran’dan güçlerini çekmesi nedeniyle Türkiye üzerinden 52 günlük bir yürüyüşün ardından 1947 yılında Sovyetler Birliği’ne ulaştı. Sovyetler Birliği Molla Mustafa Barzani ve yandaşlarını askeri kampa yerleştirdi ve yandaşlarını sokakları süpürme, kar kürüme gibi işlerde çalıştırdı. 

Molla Mustafa Barzani’nin isteği ile Kürt milislerden bazılarına Sovyetler Birliği tarafından askeri eğitim verildi. Molla Mustafa Barzani, Sovyetler Birliğince 
siyasi mülteci sayılmıyordu, önce kasaplık yaptı sonra değirmende çalıştı. Moskova’ya giderek Devlet Başkanı Joseph Stalin ile görüştü ve Stalin’in emri ile 
Askeri Akademi’ye kabul edildi. Buradaki eğitimi tamamlayarak General rütbesi aldı. Stalin’in 1953 yılında ölümünden sonra, yeni Sovyet lider Nikita Kruşçev, 
Molla Mustafa Barzani’ye bir ev tahsis etti ve Rusça öğrenmesi için özel kurslar düzenletti. 1958’de Irak’ta gerçekleşen devrim ile Kral Faysal’ın devrilmesi 
Mustafa Barzani’nin kaderini değiştirdi. Darbenin lideri Abdülkerim Kasım, Mustafa Barzani’ye bir heyet göndererek Irak’a dönmesini istedi. Arap ve Kürtlerin Irak Devletinin ortağı olduğuna dair bir kanun çıkarttı. Molla Mustafa Barzani’nin partisi KDP’ye (Kürdistan Demokratik Partisi) meşruiyet tanıdı ve 14 Kürtçe gazete yayınlanmasına izin verdi. 

1958 yılındaki Kasım darbesi ile Irak’a dönen Molla Mustafa Barzani, 1963 yılında Baas Partisi iktidara gelene kadar SSCB tarafından desteklenmiştir. Kürtler, 1960’ların sonlarında ABD ve onun bölgedeki müttefiki İran tarafından desteklenmiş, bu destek Irak’ın 1972’de Sovyetler Birliği ile Dostluk ve 
İşbirliği Antlaşması yapması üzerine daha da artmıştır. 1970 yılında ABD, İsrail ve İran’ın baskısı ile Kürtlere azınlık hakları veren Irak hükümeti 1975 yılında 
İran ile anlaşarak bu hakları geri almış, İran’a kaçan Barzani 1979’da Washington’da ölmüştür. 1975 yılında Cezayir antlaşması ile İran, Irak’tan istediğini alınca Kürtlere verilen destek ortadan kalkmıştır. 

Irak Kürtleri ile Irak ordusu arasındaki çatışmalar özellikle 1970 sonrası hızlanmaya başlamıştır. İran-Irak Savaşı’nda da İran’ın yanda yer alan Kürtler bu desteğin karşılığında da bir şey alamadıkları gibi 1988’de Halepçe katliamını yaşamışlardır. Saddam Hüseyin 1988 yılında Irak’ın kuzeyinde İran-Irak savaşında İran’ın yanında yer alan ve El-Enfal Harekâtı isyanını bastırmak adına Kürtlere karşı kimyasal silah kullanmış ve Halepçe katliamında beş bin kişi ölmüştür6. 

Molla Mustafa Barzani-CIA-MOSSAD İlişkisi 

   Barzani CIA ilişkisi 1972 yılında başlamıştır. Bir Kürt heyeti ihtiyaç duydukları yardımların mahiyeti hakkında ABD’li yetkilerle görüşmek üzere İsrail üzerinden 
Washington’a gitmiştir. Heyet üyeleri Washington’da dönemin CIA Operasyonlar Başkanı Helms ve Kissinger’in yardımcısı Albay Richard Candy ile görüşmüşlerdir. 

Amerika, Kürtlerin isteklerini sıcak bir şekilde karşılamış, 5 Milyon dolarlık Rus yapımı silah yardımı sözü vermiştir. ABD, aslında Kürtlerin bağımsızlık özlemini 
paylaşmıyor, Kürtleri Irak’a karşı bir araç olarak görüyordu. Barzani, İran-ABD-İsrail üçgeninde ve İsrail’den sürekli açık destek alan bir yapıda gözükse de, 
İsrail’in asıl amacı Arap tehlikesini İsrail üzerinden uzak tutmaktı. Barzani ABD desteği ile bağımsız bir Kürt Devleti kuracağına o kadar inanıyordu ki, Irak’taki 
CIA yetkilisine gönderdiği mesajda ‘Şayet davamızda başarılı olursak ABD’nin 51. Eyaleti olmaya hazırım’ demiştir7. ABD ve İsrail desteğini yanına alan Kürt 
milisler Mart 1974’de Irak Baas Rejimine karşı ayaklanmış, ancak Irak Devletinin İran ile anlaşma yapması üzerine hayal kırıklığına uğramış, planları altüst 
olmuştur. 

 Ünlü Amerikalı gazeteci Jack Anderson, Washington Post'taki bir makalesinde şöyle yazıyordu: "Her ay kimliği belli olmayan bir İsrail yetkilisi İran sınırından 
Irak'a gizlice girerek Kürt lider Molla Mustafa Barzani'ye 50 bin Amerikan doları veriyor. Bu para Kürtler'in, İsrail karşıtı olan Irak hükümetine karşı faaliyetlerini 
sürdürmelerini sağlıyor." Anderson'ın o sıralarda yayınlanan bir CIA raporuna dayanarak verdiği bilgiler arasında, Molla Mustafa Barzani ile dönemin Mossad 
şefi Zvi Zamir arasındaki yakın ilişki de vardı. 

 Irak’ın kuzeyinde sadece CIA değil, MOSSAD, MI-16, SAVAK ve diğer birçok ülkenin istihbarat örgütü istihbarat ağı kurmuştu. CIA ajanları 4 müstakil ev 
kiralayarak kriptografik ve uydu haberleşme sistemi kurmuşlardı. Evlerin korunmasını maaşları CIA tarafından ödenen Kürt milisler sağlıyordu. 
Yerel halk bu evlerin CIA ajanları tarafından kullanıldığını biliyordu. CIA ajanları faaliyetlerini yürütürken ABD’nin uluslararası insani yardım çalışmalarını 
yürüten Dış Felaket Yardımları Ofisi’nden (OFDA8) yararlanmaktaydı. Kürt ajan ve muhbirlerine maaşlarını bu ofisten sağladıkları gelir ile ödüyorlardı. 
Bu kişilere ABD Hükümeti adına çalıştıklarına dair kimlik belgeleri bile düzenlenmişti. ABD yaklaşık 200 CIA görevlisi ile diğer istihbarat uzmanlarını finanse etmek için Irakta milyonlarca dolar harcamıştır. Askeri Koordinasyon Merkezi ve NGO’larda istihdam edilen CIA personeli 5 yıl yoğun gayret sonucunda bölgede bu istihbarat ağını kurabilmiştir. 

ABD özellikle 1993 yılından itibaren Amedya, Zaho, Dohuk ve Acre bölgelerinde kendilerine bağlı Kürt milisler için yerleşim birimleri kurmuş, çeşitli 
kaynaklardan gönderilen maddi yardımları bu işbirlikçi Kürtlere aktarmıştı. 1994 yılında Irak kuzeyindeki kaosta Talabani’ye bağlı güçler Barzani’nin elindeki 
Erbil’de denetimi ele geçirmişti9. 1996 yılında iki Kürt grup arasındaki çatışmaların şiddetlenmesi üzerine Saddam’ın ordusu Erbil’e kadar gelerek Talabani’ye karşı Barzani’yi desteklemiştir. Saddam Hüseyin’e bağlı birliklerin Irak’ın kuzeyinde kontrolü eline geçirmesi ABD tarafından finanse edilen Kürt ajanları tehlikeye düşürdü ve ABD Kürt milislerini Türkiye üzerinden tahliye etmek istedi. OFDA’nın 1500 yerel görevlisi ve aileleri ile birlikte, Zaho’daki Askeri Komite Merkezi’ndeki yaklaşık 1000 yerel görevlisi ve aileleri olmak üzere toplam 2500 kişin Türkiye üzerinden ABD Başbakanı Bill Clinton’ın isteği ile tahliye edilmiştir. 

Bundan sonra 2003 Nisanına kadar bölgede yeni bir yapı oluşturulamamış, her iki grup kendi bölgelerinde fiili yönetimlerini kurmuşlardır. 

Kürtler ve Yahudilik 

Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan UCLA öğretim üyesi Prof. Yona Sabar 1982 yılında yazdığı ‘‘The Folk Literature of the Kurdistani Jews: An Anthology 
(Kürdistan Yahudilerinin Halk Edebiyatı: Antoloji) başlıklı kitap, Irak’ın kuzeyinde yaşayan Kürt Yahudilerinin hayatına ışık tutmaktadır. Prof. Sabar'ın verdiği 
bilgiye göre, 16. ve 17. yüzyılda bölgede yaşayan ailelerin en ünlülerinden birisi Barzani ailesiydi ve bu aileye mensup hahamların kurduğu Yahudi eğitim 
kurumları büyük bir itibara sahipti. 

Prof. Yona Sabar, Yahudi Barzani ailesinin kurucusunun 16. yüzyılda yaşayan Haham Samuel Barzani olduğunu belirterek, ailenin sonraki yüzyıllarda Musul, 
Kerkük ve Erbil yöresinde etkili olduğunu söyledi. Barzani ailesi hakkında en önemli detaylı bilgileri Yahudi Ansiklopedisi – Judaica vermekte ve şöyle 
açıklamaktadır. Bu aile Barzani ismini yaşadığı bölgenin adından almıştır. Barzani ailesinin diğer Kabalist hahamları Musul’da ve diğer Kürt şehirlerinde 
yaşamışlardı. Kürt Yahudileri ilerleyen dönemlerde Siyonizm’i de benimsemişlerdi. İsrail kurulduktan sonra, Kuzey Irak ve Suriye’de yaşayan 200 bin Kürt Yahudisi, büyük bir operasyon ile İsrail’e getirilmişler ve İsrail parlamentosunda önemli mevkilerde bulunmuşlardı. Bugün de İsrail’de 250 
binden fazla Kürt Yahudisi yaşamaktadır. 

 Tarihçi Ahmet Uçar’a göre; ‘‘Yaygın kanının aksine, Barzani adı sadece Barzani sülalesinden gelenlerin adı değildir. Barzan bölgesindeki aşiret 
konfederasyonuna mensup herkese Barzani denir. Sallum Barzani de muhtemelen, o bölgede yaşamış olan bir Yahudidir ve Barzani ailesiyle hiçbir ilişkisi yoktur. 

Barzan tek bir aşiret ve köyden müteşekkil değildir. Barzani aşireti, Beroji, Mizorî, Şêrvanî ve Dolemêri gibi dört aşiretten oluşan bir aşiret konfederasyonudur. 

Kökenleri, Amediye paşası Zübeyir’e dayanmaktadır.” Özetle bütün Kürtler Yahudi değildi. Kürtlerle birlikte yaşayan Yahudiler, iki grubu ayrılıyordu. 
Bir kısmı ticaretle, kuyumculukla, el sanatlarıyla uğraşırken, bir kısmı da toprak işleterek, Kürtler gibi yaşıyordu. Kürtlerle birlikte aynı yerlerde yaşayan 
Süryaniler, Ermeniler gibi, zaman içinde bazı Yahudi aileleri de, çeşitli nedenlerden, dinlerinden vazgeçerek Müslüman olmuşlardır. Yahudi aileler Hakkâri’de olduğu gibi, Barzan’da da vardı. İsrail devleti kurulunca da bir kısmı İsrail’e gitti, bir kısmı da kendi köylerinde kaldı. 

 Mossad'ın Barzani'yi tercih etmesinin elbette özel sebepleri vardır. Barzani ailesinin içinde geçmişte bazı Yahudiler ve hatta hahamlar yer almıştır10. 
İsrail'in doğal müttefiki Barzani ailesinin bölgede uğradığı başarısızlıklardan sonra Kürt Yahudileri İsrail'e göç ettiler. Barzani'nin Irak'ın kuzeyindeki Kürt 
devleti için şu anda birçok İsrailli provokatör bölgede faaliyet göstermektedir. Irak’ın kuzeyinde çeşitli kimlikler altında 1300 İsrail askerî ve istihbarat görevlisi bulunduğu değerlendirilmektedir. Tevrat'ta ‘‘Vaadedilmiş Ülke’’ olarak Nil'le Fırat arasının işaret edildiğine dair yorumlar vardır. Ayrıca, Barzani ailesi sürekli Mehdi çıkartmaktadır. 

Yahudilik'te de Mehdilik çok önemlidir. Yahudilikte inanılan Mesih inancı doğrultusunda bu planı gerçekleştirecek liderlerinde Yahudi olması, Kabalistik planın bir parçasıdır. Ancak, Kürt Yahudileri diye tabir edilen kesim ile Kürt dilini ve kültürünü benimsemiş, tarih boyunca Kürdistan diye tabir edilen Irak’ın
kuzeyinde var olmuş, sonradan İsrail’e göç eden Yahudiler kastedilmektedir. Bu kesim etnik kökenleri itibariyle Kürt değil, aksine Yahudi kavmindendirler. 
Kuzey Irak’ta yayın yapan ‘İsrail-Kürt’ dergisi, İsrail’deki Kürt Yahudilerini Kuzey Irak’a dönmeye çağırıyor. Dergi pek çok yazısında amacını Kürt-İsrail ilişkilerini 
derinleştirmek olarak tarif ediyor. Akademisyenler, araştırmacılar ve stratejistlerin bugünkü Ortadoğu’daki yapılanmanın, büyümesi beklenilen Kürt Yahudi devleti olduğunda hem fikirdirler. (Kürdo-Judaik) Kürt Yahudi devletinin büyümesi ileride Ortadoğu ve dünya politikalarını çok önemli bir şekilde etkileyecektir. 

 Mola Mustafa Barzani-İsrail İlişkileri 

Molla Mustafa Barzani, 1950'den beri sık sık ziyaret ettiği İsrail'de her zaman Kuzey Irak kökenli, Kürtçe konuşan bir Yahudi hahamın evinde kaldı. İsrail ile Irak yerel yönetimlerinin ilk teması, 1963 yılında Barzani ile MOSSAD başkanı General Meir Amit’in Kürtlere yardım konusunda görüşmeleri ile başlamıştır. 
1967 yılında, Arap - İsrail Savaşı’nda ele geçirilen Sovyet yapısı silahlar, İsrail tarafından KDP’ye verilmiştir. Körfez Savaşı sonrasında Barzani bölgenin 
geleceği için İsrail ile temaslar da bulunmuştur11. Molla Mustafa Barzani, ilk kez 1967 yılında İsrail'e gittiğinde kendisini kabul eden İsrail Savunma Bakanı 
Moşe Dayan'a, hediye olarak bir 'Kürt hançeri' ile birlikte, Kerkük petrol rafinelerinin planlarını da getirir. Mart 1969'da yapılan bir operasyonda da 
Barzani-Mossad işbirliğiyle Kerkük rafinerileri bombalandı ve çalışamaz hale getirildi. Barzani ikinci olarak 1973 yılında İsrail'i ziyaret etti. 
Bu ziyaretinde de, ilkinde olduğu gibi, 1950 ortalarında İsrail'e göç etmiş Kürt Musevisi David Gabay'ın evinde kalmış, hediye olarak da Moşe Dayan'ın eşi 
için altın bir kolye getirmiştir. 

1967'deki Altı Gün Savaşı'ndan kısa bir süre önce İsrailliler, Irak Hava Kuvvetleri'ndeki bir pilotla gizlice bağlantıya geçmişler ve onu bir deneme uçuşu 
sırasında aniden İsrail'e uçmaya ikna etmişlerdi. Iraklı pilotla İsraillilerin bağlantısını kuran aracılar ise Kürtlerdi. Ağustos 1966'da Tel-Aviv'e inen söz konusu MIG, bu Sovyet yapımı uçak hakkında daha önce yetersiz bilgiye sahip olan İsrail'e ve onun Batılı müttefiklerine büyük bir avantaj sağladı. Hatta bazı 
yorumlara göre, İsrail'in Altı Gün Savaşı'nın ilk gününde Mısır Hava Kuvvetleri'ne yaptığı büyük baskın, MIG'lerin teknik özellikleri hakkında edinilen bilgi 
sayesinde mümkün olmuştu. Ian Black ve Benny Morris'e göre, Kuzey Irak dağları ile Tel-Aviv arasındaki ilişki giderek "Ortadoğu'nun en kötü saklanan sırrı" sıfatını kazandı. İsrail 1967 yılında Arap ordularından ele geçirdiği çok sayıda Sovyet silahını Kürt ayaklanmacılara yolladı. 

Kendilerine verilen Doğu Bloku silahlarına önce şaşıran daha sonra çok sevinen Molla Barzani, ayrıca bulduğu İsrail yapımı bombalardan daha çok istemişti. 
Kendisini silah ve paraya boğan İsrail'in gücüne hayran kalan Barzani, İsraillilere ortak bir seferberlik de önermişti. Barzani'nin planına göre, Kürt peşmergeler 
Irak'ı zapt ettiğinde İsrail de Suriye'yi işgal edebilecekti. 

İsrailli eski general Rafael Eitan'ın anıları da, İsrail-Barzani iş birliğinin boyutlarını bütün çıplaklığıyla ortaya koyan bilgiler sağlıyordu. Rafael Eitan, Mustafa Barzani'nin talebi üzerine, 1969 yılında Irak'a giderek ayaklanmayı yakından görmüş ve ayaklanmanın lideri Barzani ile mücadeleyi daha yaygın bir savaş haline dönüştürme konusunu görüşmüştü. Eitan ziyaretinden sonra, İsrail Savunma 

Bakanlığı'na, ayaklanan Kürtlerin çok iyi savaşmakla beraber gelişmiş savaş araçları ve silahlarından mahrum olduklarını, kendilerine yardım edilmesi 
gerektiğini bildiren bir rapor da yazmıştı. Ayaklanmacı Kürtlerle kurduğu bu gizli ittifak, İsrail'e Irak ordusu hakkında çok önemli istihbaratlara ulaşma fırsatı 
da veriyordu. İsrail, Irak’ın kuzeyindeki Kürtlerle ilişkisini hiç koparmamıştır. Hatta bu destek Türkiye gibi İsrail’in kolay kolay kırmak istemeyeceği bir ülkeyi 
karşısına almak pahasına da olsa ‘psikolojik-politik’ olarak sürmüştür. Kuzey Iraklı Kürt ayaklanmacılarla İsrail arasındaki bu iş birliği, 1975 yılına kadar sürdü. 

O yıl, Kürt isyanının diğer büyük destekçisi olan İran, Irak ile bir anlaşmaya vardı ve bunun üzerine Kürt ayaklanmacılara yaptığı tüm yardımı kesti. 
ABD de İran ile birlikte hareket edince, Barzani hareketi Bağdat rejimi karşısında savunmasız kaldı. İsyan, bu rejim tarafından kanlı biçimde bastırıldı. 
İsrail'in durumu kabullenmekten başka seçeneği yoktu. 

Mesut Barzani Dönemi 

 İsrail, Irak'ın kuzeyindeki Kürtlerin oluşturmak istediği parçalanmış Ortadoğu için en ideal "kart" olduğunu her zaman aklında tuttu ve bu kartı yeniden devreye sokmak için fırsat kolladı. İsrail’in, kuruluşundan bu yana bölgede varlığını sürdürebilmek için izlediği genel politika, Yahudiliğin kuşatılmışlığını dengelemek, bunun için de dış çemberdeki ülkeler ile yoğun ilişkiler içinde olmaktır. Türkiye ve İran, İsrail’in bu politikasında özel öneme sahip ülkelerdir. 
Bu ülkeler, İsrail tarafından dost olarak kazanılmak ve İsrail’in üzerindeki yoğun Arap baskısını azaltmakta kullanılmak istenmiştir. İsrail aynı zamanda Arap 
coğrafyası içinde Araplık ile çelişkisi olan her unsuru, Arap kuşatmasını kırmak için kullanmak istemiştir. Bu unsurların başında Irak Devleti ile hiçbir zaman 
uyuşmayan Barzani ve onun liderliğindeki Kürt gruplar önemli bir yere sahiptir. Irak Kürtleri, İsrail açısından stratejik bir unsur olmasının yanında, İsrail’in bazı 
tarihi bağlar ile bağlı olduğu bir unsurdur. İsrail’in Molla Mustafa Barzani ile kurduğu ilişkiler, bugün de oğul Mesut Barzani ile devam etmektedir. 

Körfez Savaşı 1975 yılından itibaren bitkisel hayatta olan KDP ve KYB adına yaşama dönmek için bulunmaz bir fırsat olmuştur. Bu aşamada Mesut Barzani’nin gelecek stratejisi tartışmaları için gittiği yer İsrail olmuştur. Irak’ta bir Kürt devletinin kurulması için batı dünyası desteğinin en yoğun olduğu 1990’lı yıllarda Washington’da lobi yapanların başında İsrailli politikacı Ariel Şaron gelmiştir. İsrail Dışişleri 

Bakanlığının eski bir görevlisi olan Oded Yinon’un Dünya Siyonist Örgütü’nün yayın organı olan ‘’Kivunim’’ dergisinde 1982’de yayınladığı ‘İsrail için strateji’ 
adlı çalışmasında, Irak’ın geleceği ile ilgili ileri sürdüğü şu tespit önemlidir; ‘Irak etnik ve mezhebi temeller üzerinde bölünecektir; kuzeyde bir Kürt devleti, 
ortada bir Sünni ve güneyde bir Şii devleti’. Bu bölünmenin İsrail’in güvenliği açısından şart olduğu görüşü ileri sürülmüştür12. Bugünkü İsrail nüfusunun 
Ortadoğu coğrafyasını denetim altında tutmaya yetmeyeceğini bilen Yahudi stratejistler, bu amaca ulaşmak için iki paralel politika önermektedirler; İsrail, 
önce yirmi milyonluk nüfusa erişmek zorundadır, diğer yandan çevresindeki ülkeleri bölerek yirmi milyon ile Orta Doğu’yu kontrol altında tutacaktır13. 

1983 yılında Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki PKK’ya yönelik harekâtı esnasında -daha 1982’de Lübnan’ı işgal etmiş olan İsrail’in Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri 
Bakanı Şamir, Türkiye’yi ‘Kürdistan’ı işgal altında tutan devletlerden birisi’ olarak nitelenmiştir. Ancak aradan iki sene geçtikten sonra aynı İzak Şamir, 1985 
yılında Başbakan Turgut Özal’a PKK’ya karşı işbirliği önermiştir. Barzani ailesi ile MOSSAD hep ilişki içinde olmuşlardır. Kürt-Nakşibendî, Halidi tarikatı mensubu 
Barzani ailesine Irak'ın kuzeyinde 150 yıldır bir Judeo-Kürt devleti kurdurulmak istenmektedir. İsrail ile İkinci Dünya Savaşı sonrası özellikle istihbarat ve askeri 
konularda sağlanan işbirliği Türkiye gerek terör ile mücadelesinde gerekse İsrail faktörünün Ortadoğu’da Türkiye aleyhine çalışmasının frenlenmesinde önemli 
faydalar sağlamıştır. Ancak 2003 yılı sonrası iktidarın hatalı politikaları neticesi İsrail’in dostluğu kaybedilmiş ve gerek terör gerekse Türkiye düşmanları ile 
işbirliği yapmak konusunda bu ülkenin önü açılmıştır. 

Bunda Türk hükümetinin dış politikayı İslamcı anlayış ile şekillendirmek istemesi etkili olmuştur. 

Bugün, Irak'ın kuzeyinde onlarca İsrail şirketi çalışmakta ve bu şirketler aracılığıyla ülkeye her yıl 500 İsrailli girmektedir. İsrailliler, çifte kimlik taşımakta, kimliklerde müstear isimler kullanılmaktadır. İsrailliler Irak'a özellikle tüccar, iş adamı ve gazeteci sıfatıyla girmektedir. İsrail ayrıca Irak’ın kuzeyinde 
oluşturmaya çalıştığı finansal alt yapı ve toprak satın alma girişimleri ile de gündeme gelmektedir. Irak bir bütün olarak kaldıkça Kürtlerin İsrail ile enerji koridoru oluşturacak kadar ileri bir bağa girmesi mümkün görünmemektedir. Irak'ın kuzeyinde faaliyet gösteren İsrail şirketlerinden Solel Boneh, Tsim, Ronson, Laisrael ve Bazan alt yapı, inşaat, taşımacılık, petrol arama ve su kanalı açma gibi işler yapmaktadır. 

Yapım ve onarım işiyle uğraşan Solil Bonaih şirketinin Basra, Bağdat, Dohok, Kerbela, Nasıriyye, Musul, Erbil ve Süleymaniye'de şubeleri bulunmaktadır. 
İsrail devletinin ikinci Devlet Başkanı İhsan Bin Tefsi; ‘Yahudilerin Kürdistan'da 12 yerleşim yerinde bulunduğunu ve Kürdistan'daki Yahudi Kürt topluluğunun 
hahamlar ve değerli fikir adamları çıkardığını14’ söylemektedir. Bazı araştırmacılara göre, Irak'ın Kürt kesimindeki 

Yahudi grup ve cemaatlerin sayısı 146'ya ulaşmıştır. Türkiye’nin de bu bölgedeki yatırımları dikkate alındığında ortaya çıkan sonuç; Kürtler, İsrailliler ve Türkler 
elleriyle Başkurdistan sağlamlaştırmaktadırlar. 


DİPNOTLAR;

1 İsmet Bozdağ: Kürt isyanları, Truva Yayınları, İstanbul, 2009, s.8. 
2 Sait Yılmaz: Irak Dosyası, Kum Saati Yayınları, İstanbul, 2009, s.35. 
3 David Mcdowall: A Modern History of the Kurds, I. B. Tauris, (Londra, 1996), p.48 
4 Tuncay Özkan: CIA Kürtleri Kürt Devletinin Gizli Tarihi, Alfa Yayınları, İstanbul, 2004, s.77. 
5 Altan Tan: Kürt Sorunu, Timaş Yayınları, İstanbul, 2009, s.285-286. 
6 Yılmaz Kalkan: Bir Ortadoğu Gerçeği Irak ve Saddam Hüseyin, Beyan Yayınları, İstanbul, 1991, s.34. 
7 Özkan: a.g.e., 2004, s.87. 
8 OFDA: Office of US Foreign Disaster Assistance. 
9 Sa’di Berzenci: Irak Kürdistanında Mevcut Durum Hakkında Görüş, Avrasya Dosyası, Cilt 3, Sayı 1, İlkbahar 1996, s.198. 
10 A. Medyalı: Kürdistanlı Yahudiler, Berhem Yayınları, (1992), s.53. 
11 www.radikal.com.tr/ek_haber.php?Ek=ktp&haberno=4175 (15.07.2005) (Giriş: 17 Nisan 2009). 
12 Ümit Özdağ: Türkiye Kuzey Irak ve PKK, ASAM Yayınları, Ankara, 1999, s.189-190. 
13 Özdağ: a.g.e., 1999, s.192 
14 Şalom Nakdimon: Irak ve Ortadoğu'da MOSSAD, Elips Yayıncılık, Ankara, 2004, s.34. 

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder