13 Haziran 2017 Salı

ORTADOĞU LABORATUVARINDA DEVLETLEŞEN ÖRGÜT HİZBULLAH BÖLÜM 2




 ORTADOĞU LABORATUVARINDA DEVLETLEŞEN ÖRGÜT HİZBULLAH BÖLÜM 2 



 (HAMZEH, 1993)


Hasan Nasrallah`ın 1992 yılında genel sekreter olmasının ardından aynı yıl içinde yapılacak parlamento seçimlerine Hizbullah olarak gireceklerini ilan etmesiyle birlikte Hizbullah siyasi bir parti sıfatını da kazanmış, böylelikle Lübnan siyasi hayatına sadece askeri olarak değil aynı zamanda politik olarak da müdahale fırsatını elde etmiştir. Hizbullah katılmış olduğu ilk seçim olan 1992 seçimlerinde 128 koltuktan 8 ini kazanmış olup, Lübnan`daki son seçim olan 2009 seçimlerinde Hizbullah`ın meclisteki adıyla Direniş`e Sadakat Bloğu 12 koltuk kazanıp 2 bakanlığı elinde tutmayı başarmıştır. (beyrut.be.mfa)
Hizbullah askeri gücünün vermiş olduğu avantajı da kullanarak Lübnan siyasetinde her daim etkili olmayı başarabilmiştir. Parlamento ve hükümette her daim Hizbullah faktörü göz önünde bulundurulmuştur çünkü Hizbullah örgüt ve temsil ettiği insanların aleyhine oluşabilecek tüm durumlara müdahale etmektedir. Bu müdahalelerde genellikle başarıya da ulaşmaktadır. Batı destekli Saad Hariri hükümetinin Hizbullah`ın müdahalesiyle düşürülmesi bunun en güzel kanıtıdır.
Örgüt siyasi faaliyetlerini anlatmak, tabanını genişletmek ve ona olan desteği arttırmak, kısacası örgütün propagandasını yapmak için yazılı ve görsel birçok alanı kullanmaktadır. Sosyal medya konusu propaganda için özellikle önemlidir. Örgütün propagandasını yapmak amacıyla kullandığı başlıca basın yayın organları şunlardır:
El-Manar; örgütün televizyon kanalıdır. Hizbullah liderleri ve ulemalar kanalda siyasi, sosyal ve askeri konularda görüşlerini belirtmekte ve Hizbullah politikalarını açıklamakta, dini, tasavvufi ve felsefi sohbetler yapılmaktadır.
Radyo Nur; örgütün radyo kanalı olup savaş durumlarında halkı birlik olmaya davet edip genellikle Hizbullah marşları çalarak mücahitlere moral verme amacındadır.
Lahit ve El Mukaweme Gazeteleri; Örgütün gazete organları olup örgütün siyasi ve askeri propagandasını yapmakla birlikte savaşçılardan ve şehit olan mücahitlerin fotoğrafları ve öykülerine yer vermektedir. (ERDİN, 2010)


SOSYAL YAPILANMA

Hizbullah`ın Lübnan içerisindeki gücü ve popülaritesi araştırıldığında rahatlıkla görülebilir ki; örgütün oluşturmuş olduğu sosyal hizmetler ağı örgütün ülke içerisinde bulduğu desteklerin en önemli nedenlerinden biridir. Hizbullah oluşturmuş olduğu eğitim, sağlık ve sosyal dayanışma kurumlarıyla birlikte bütün bir halka hizmet etmektedir. Eğitim ihtiyaçlarını karşılayamayan çocuklara kendi kurduğu okullarda eğitim vermektedir ki birçok araştırmacıya göre Hizbullah`ın eğitim kurumları Lübnan`ın resmi eğitim kurumlarından çok daha yüksek kaliteye sahip bir eğitim vermektedir. Bunun yanı sıra vakıf hastaneleri şeklinde hastaneler kurmuş olup, sağlık ihtiyaçlarını karşılayamayan yoksul kesime bu kurumlarda hizmet vermekte veya savaş bölgelerine sağlık hizmeti götürmektedir. Savaşta veya saldırılarda yıkılmış evleri tamir eden veya evini kaybedenler ve evsizler için yeniden ev yapan inşaat kurumları da faaliyet göstermektedir. Babasını savaş v.b. durumlar dolayısıyla kaybetmiş yetimlere veya dullara sosyal yardımlaşma aracılığıyla maddi ve manevi yardımlarda bulunmaktadır. Kendi hakimiyeti altındaki bölgelerde halkın yiyecek ve su ihtiyacından sağlık ve sosyal ihtiyaçlarına kadar her alanda faaliyet gösterip yapmış olduğu faaliyetleri karşısında hiçbir ücret talep etmemektedir. Böylece Hizbullah halkın desteğini kısa bir sürede kazanmış ve zaman içerisinde örgüt ve siyasi parti konumunun da üstüne çıkarak tabiri caizse Lübnan`ın bazı bölgelerinde devletleşmiştir. (QASSAM, 2007)
Hizbullah`ın Lübnan içerisinde faaliyet yürüten bazı kurumları şunlardır; İnşaat Cihadı Kurumu, İslami Uyanış Kurumu, Karzı Hasene Cemiyeti, İslami Hayır Cemiyeti, Şehit Kurumu, İslami Eğitim Kurumu, İslami Direnişi Destekleme Kurumu. (ÇELİK, 2006)



ASKERİ YAPILANMA

Hizbullah kuruluş sürecinde Lübnan İç Savaşı`nı ve İsrail işgalini yaşamış bir örgüt olarak askeri gücün hayati öneminin farkındadır. Bu bağlamda kuruluşunu ilan ettiği yıldan itibaren büyük bir askeri güç ve vurucu etki yaratmak Hizbullah`ın temel amaçlarından biri olmuştur, zira Hizbullah, her an Lübnan`ı yeniden işgal potansiyeline sahip bir düşmanın, İsrail`in sınır komşusudur. Bu nedenle Hizbullah yıllar içerisinde İsrail`e karşı direniş gösterebilmek, bu yolla cihad faaliyetlerini arttırabilmek ve bölgede askeri güç olarak dikkate alınan bir unsur olabilmek amacıyla düzenli bir strateji izlemiş ve İsrail ordusuna karşı sahip olabileceği bütün avantajları kullanmak istemiştir. Böylece Hizbullah, dünya üzerinde devrim ve cihad amaçlarını güden ve düzenli büyük bir orduya karşı savaşan her hareket gibi gerilla savaşı stratejisini benimsemiş ve bünyesinde Lübnan Direniş Tugaylarını organize etmiştir. Çünkü İsrail ordusuna karşı mücadele sürdüren Hizbullah`ın İsrail ordusu gibi uçak, gemi v.b. konvansiyonel silahları yoktur ve İsrail ordusuna karşı açık alanda yapılacak bir mücadelede her hangi bir direniş sergileyemez. 

İsrail gibi dünyanın en güçlü 4. Ordusu olarak gösterilen bir güce karşı izlenebilecek en etkili strateji gerilla savaşıdır.  Çünkü İsrail ordusu gibi büyük konvansiyonel ordular, tıpkı kendisi gibi konvansiyonel ordulara karşı savaşmak üzere eğitilmişlerdir. Hali hazırdaki teknolojik, lojistik ve sayısal üstünlüğü kırmak ve İsrail`e karşı bir direniş gösterebilmek ancak gerilla savaşı stratejisi ile mümkünüdür. Çünkü geçmişte birçok deneyimin kanıtladığı gibi düzenli ordu birlikleri tüm üstünlüklerine rağmen gerilla stratejisi izleyen birliklere karşı kesin bir zafer kazanamazlar. Hizbullah bu durumu İsrail karşısında avantaja çevirerek İsrail`e karşı birçok kez başarı elde etmeyi bilmiştir. 

Gerilla savaşı stratejisinde militan sayısı ve mühimmattan daha önemli bir konu vardır ki; o da halk ile olan ilişkilerdir. Hizbullah halk ile olan ilişkilerine son derece önem göstermiş, bunun için de El Manar ve Radyo Nur gibi yapıları kullanarak en önemi silah olan propaganda olgusunu halk üzerinde son derece iyi işlemiştir. Bunların yanı sıra cihad anlayışına sahip olan Hizbullah, ideolojik olarak son derece disiplinli bir eğitim vermekte ve militanlarının cihad anlayışıyla birlikte kendilerini koşulsuz olarak Hizbullah`a adamalarını sağlayabilmektedir. Ayrıca İslami devrimci bir yapıya sahip olduğunu tüm dünyaya kanıtlamak adına bayrağının üzerine dünyadaki tüm devrimci hareketlerle özdeşleyen silahı AK-47`yi yerleştirmiştir. (npr.org)

Böylece Hizbullah İsrail ordusuna karşı son derece etkili bir gerilla gücü oluşturmayı başarmıştır. Halkın desteği sayesinde gücünü her geçen gün daha da arttıran Hizbullah, dikenleri teller ve askeri üslere sıkışmış durumda olan İsrail ordusunun aksine hareket halinde kalarak, İsrail ordusuna etkili saldırılar organize edebilmektedir. Ayrıca oluşturmuş olduğu istihbarat ağı Hizbullah saldırılarının etkisini arttırmaktadır. 

Hizbullah`ı gerilla savaşını uygulayan diğer örgütlerden ayıran nokta ise kurulduğu günden bugüne mühimmat konusunda İran`ın Hizbullah`a sağlamış olduğu destektir. Hizbullah diğer örgütler gibi piyade tüfeği, mayın, uçaksavar v.b. mühimmatlara ihtiyaç duymamaktadır. Resmi olarak kabul edilmese bile herkesin bildiği üzere İran Hizbullah`a her türlü mühimmat desteğini vermektedir. Böylece Hizbullah İsrail`e karşı direnişte önemli bir avantaj elde etmektedir. Zira Hizbullah`ın İran yardımıyla sahip olduğu füze kapasitesi belki de hiçbir örgütte mevcut değildir. Askeri birliklerin sürekli hareket halinde olması sayesinde Hizbullah, İsrail ordusu militanların yerini saptayamadan İsrail`e füze fırlatıp o bölgeden uzaklaşabilmektedir. İsrail`e karşı direnişin ilk yıllarında Sovyet menşeili Katyuşha füzeleri kullanan Hizbullah, ilk başlarda İsrail tarafından büyük bir tehdit olarak görülmese de yıllar içerisinde füze menzilini ve çeşidini arttırarak İsrail güvenlik sistemi açısından büyük bir sorun haline gelmiştir. Çünkü bugün Hizbullah, İran menşeili Fecr-3, Fecr-5 ve Zilzal füzeleri ile Tel Aviv`i dahi vurabilecek füze kapasitesine sahiptir. (ÇELİK, 2006) Hizbullah`ın elinde bulunan füzelerin menzilleri şu şekildedir: (bbc)
               
Sonuç olarak .,

İran`ın maddi ve mühimmat desteği ile İsrail`e karşı birlikte gerilla stratejisini son derece etkili bir biçimde kullanan Hizbullah, bazı araştırmacılara göre bugün dünya üzerinde en güçlü gerilla yapısına sahip örgüttür ve İsrail`e karşı açık bir tehdittir. Hizbullah`ın İsrail`e karşı yürütmüş olduğu bu stratejinin başarısını 2006 yılında İsrail ile Hizbullah arasında gerçekleşen savaşta ortaya çıkan İsrail zayiatı kanıtlamaya yetmektedir. 33 gün süren savaş boyunca İsrail, 120’den fazla Merkava tankı, 5 helikopter, 3 savaş gemisi, 2 casus uçağı ve yüzlerce asker kaybetmiştir. (ÇELİK, 2006)


İRAN, SURİYE, HİZBULLAH İLİŞKİSİ

Hizbullah, kurulduğu günden itibaren Lübnan`ı İsrail saldırılarına karşı korumak, Şii nüfusun haklarını korumak ve bu hakları geliştirmek ve sonunda bu yolla herkes için eşitlik ilkesinin ve adaletin hakim olacağına inandığı İslam Devleti `ni kurmak amacında olduğunu dünya kamuoyuna açıklamıştır. Hizbullah gibi İsrail`e karşı savaş yürütmekte olan bir örgütün sadece Lübnan halkından destek alarak başarıya ulaşması neredeyse imkansızdır. Bu nedenle Hizbullah bölgede ittifak içerisinde bulunabileceği örgüt ve devletler ile kurmuş olduğu ilişkiler ağına özen göstermiş ve Sünni olmasına rağmen HAMAS ile Irak`taki Şii popülasyon ve liderleri ile, ama özellikle de İran ve Suriye ile derin ilişkiler ağı oluşturmuştur. İran`ın, kuruluşundan günümüze Hizbullah`a vermiş oldu maddi ve manevi destek zaten hali hazırda bilinmekte olup, Suriye yönetimiyle ilişkilerin Hizbullah açısından ne kadar önemli olduğu, Hizbullah`ın Beşar Esad saflarında Suriye iç savaşına müdahil olmasıyla bir kez daha kanıtlanmıştır. Bu bağlamda Hizbullah`ın bölgedeki aktörler ile arasındaki ilişkiler açısından hayatı önem taşıyan iki ilişki, Hizbullah-İran ve Hizbullah-Suriye ilişkileridir.
İran Devrim Muhafızları`nın ve Ayetullah Humeyni`nin desteğiyle kurulan Hizbullah, kabul etmektedir ki Hizbullah`ın yapı taşları İran İslam Devrimi`nden geçer. Zira İran İslam Devrimi bütün bir coğrafyada deprem etkisi yaratmış ve özellikle bölgedeki Şii Müslümanlar için ittifak içinde olacağı bir umut kaynağı olmuştur.  

İran İslam Devrimin lideri Ayetullah Humeyni de devrimin ardından İran İslam Cumhuriyeti`ni tüm dünya Müslümanlarının koruyucusu olarak görmüş ve bu nedenle devrimin özellikle de bölge ülkelerine ihracını önemli bir stratejik adım olarak belirlemiştir. Hali hazırda bölgede yüksek Şii popülasyonuna sahip olan ve sıkça İsrail işgaline maruz kalan Lübnan, devrimin ihracı için ilk ve en önemli ülke haline gelmiştir. (GÖRÇÜN, 2000) Böylece Devrim Muhafızları Hizbullah`ın belkemiğini oluşturmuş ve Hizbullah Lübnan`da giderek güçlenmiştir. 1985`ten bugüne kadar İran, hem Ayetullah Humeyni hem de Ayetullah Hamaney dönemi boyunca Hizbullah`a maddi ve manevi desteği hiçbir zaman kesmemiştir. Çünkü özellikle Saddam rejiminin devrilmesinin ardından İran için tarihi bir fırsat ortaya çıkmış ve bölgesel güç olma imkanı doğmuştur. Bu nedenle İran bölgede özellikle Şii popülasyonun yoğun olduğu bölgelerde hakimiyetini pekiştirmek ve Türkiye gibi bölgesel güç olma potansiyelini barındıran ülkelerle girmiş olduğu stratejik yarışta bir adım öne geçmek amacıyla özellikle Hizbullah ve Suriye`ye maddi ve manevi desteklerini asla esirgememiştir. Ayrıca bölgedeki Arap ülkeleri ile İsrail arasında yaklaşık yetmiş yıldır süregelen sıkıntılar ve Filistin konusu, İran`ın bölgede kendisine olan desteği arttırması için bir avantaj doğurmuş ve Hizbullah`a olan desteği perçinlemiştir. Hizbullah da imamlık öğretisi gereğince yolu takip edilecek olan yaşayan imam olarak öncelikle Ayetullah Humeyni, ardından da Ayetullah Hamaney`i izlemiştir. Zira askeri ve politik ittifakın yanı sıra Lübnan Şiileri ile İran arasında güçlü bir manevi bağ da vardır. Lübnan Şiilerinin medrese eğitimi aldıkları yerin İran`daki Kum kenti olması belki de bunun en güzel kanıtıdır. (AKYOL, 2000)

Suriye ve Hizbullah arasındaki ilişki, İran-Hizbullah ilişkisinden daha farklı bir zemin üzerine oturtulmuş ve bu bağlamda ilerleme kaydedilmiştir. Hizbullah`ın ortaya çıkış sürecinin en başından itibaren İran ile olan maddi ve manevi ilişkililerinin aksine Suriye ve Hizbullah arasındaki ilişki, daha stratejik bir temel üzerine oturtulmuş ve İran ile ilişkilerin aksine Hizbullah`ın ortaya çıkışından çok daha sonra gelişmiştir. 

Hizbullah`ın Şubat 1985`te ortaya çıkışıyla birlikte ilan ettikleri örgütün genel amaçları arasında bulunan İslam Devleti ibaresi doğrudan doğruya laik Suriye yönetimi açısından problem yaratacak bir ibaredir. Hizbullah`ın ilk ortaya çıktığı yıllarda Suriye hükümeti Hizbullah ile değil Emel örgütü ile diyalog ve ittifak içerisinde olup iç savaşla birlikte 1976 yılında Suriye Lübnan`a asker çıkarmıştır. Fakat daha sonra Suriye hem Lübnan resmi hükümeti hem de Hizbullah ile birlikte denge ilişkisi kurmaya başlamıştır. Böylece uzun yıllar boyunca Lübnan siyasetinde ve bürokrasisinde egemen bir güç olarak varlığını sürdüren Suriye, Lübnan`daki askerlerini ancak Mayıs 2005 yılında çekmiştir. (ntv.com.tr)
Körfez savaşının ve Sovyetler Birliği`nin yıkılmasının ardından Suriye politikalarında gerçekleşen bir takım değişiklikler sonucunda İran`ın da etkisiyle birlikte Suriye Hizbullah ilişkileri değişime uğramıştır. Aynı süreç içerisinde Suriye`nin İran ile olan ilişkilerinde ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu süreç içerisinde İran, bölgede yalnızlıktan kurtulmak ve Saddam rejimi yıkılmamış olsa bile sarsılmış olmasıyla birlikte bölgesel güç olmak istemiştir. Artık Sovyetler Birliği`nin yıkılmasıyla birlikte A.B.D. `nin bölgede etkisinin artmasına karşın A.B.D. ve İsrail`e karşı elini güçlendirmek isteyen Suriye de İran ile ilişkilerini güçlendirme yolunu seçmiştir. Böylece bölgede İran-Suriye-Hizbullah ekseni ortaya çıkmıştır.  Giderek artan ilişkiler 2006 yılındaki Hizbullah-İsrail savaşıyla birlikte zirveye çıkmış ve Suriye, Hizbullah`a mühimmat sağlamakla suçlanmıştır. (ALTUNIŞIK, 2007)

Suriye ile olan ilişkiler, Hizbullah ve İran açısından hayati öneme sahiptir. Çünkü İran`ın Hizbullah`a yapmış olduğu maddi yardımlar açısından Suriye, İran ve Hizbullah arasında köprü görevi görmektedir. İsrail nedeniyle Akdeniz üzerinden Hizbullah`a maddi desteğini iletmesi neredeyse imkansız olan İran için Suriye toprakları köprü görevi görmektedir.  

Suriye-İran ve Hizbullah arasındaki ilişki Suriye iç savaşının başlamasının ardından daha da netleşmiştir. İç savaşın ilk zamanlarında Suriye`de herhangi bir askeri unsurunun bulunmadığını dile getiren Hizbullah, iç savaşın derinleşmesi ile birlikte İran Devrim Muhafızlarının ardından Hizbullah`ın da Suriye`ye girdiğini ilan etmiş ve Esad rejimini sonuna kadar savunacaklarını belirtmiştir. Zira Hizbullah`a göre Suriye`deki rejimin düşmesi , İran ile olan bağının kesilmesi ve Suriye`de kurulacak olası bir Sünni yönetimin baskısıyla karşı karşıya kalması anlamına gelmektedir. Bu nedenle Esad rejimine yardım amacıyla Suriye`ye militan göndermektedir. Böylece Suriye iç savaşında İran-Suriye-Hizbullah Şii bloğu oluşmuştur. Hizbullah`ın Suriye iç savaşında vermiş olduğu hizmetleri şu şekilde sıralayabiliriz; rejimin yanında savaşacak birlikler göndermek, Şii bölgeleri için askeri koruma oluşturmak, Suriyeli Şiileri eğitip silahlandırmak ve rejim yanlısı gruplardan savaşçı birimler oluşturmak. (Hizbullah`ın Suriye`deki Askeri Operasyonları ve Olası Yansımaları)

Tüm bunlarla birlikte Suriye İç Savaşı`na Hizbullah`ın müdahil olması 2006 yılındaki savaşın ardından dostluk kurduğu bazı Sünni kesimlerle arasını açmıştır. Bunun en bariz örneği son dönemlerde kötüleşen Hizbullah Hamas ilişkisidir. Arap dünyasının büyük bir kesiminin zalim olarak gördüğü Esad rejimine ve bu rejimin yaptıklarına karşın Hizbullah`ın alenen Esad`ın yanında savaşa müdahil olması 2006 yılında bölgede zirveye ulaşan prestijini yok etmiş ve Arap dünyasında görmüş olduğu destek önemli ölçüde azalmıştır. Özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar`ın liderliğini yapmış olduğu Sünni blok böylece Hizbullah`a karşı açıkça cephe almıştır. Özellikle Katar ile Hamas arasındaki ilişkiyi anlamak, Hamas ile Hizbullah arasındaki ilişkiyi anlamamız açısından önemlidir. 

SONUÇ

İran İslam Devrimi`nin bütün bir Ortadoğu bölgesini sarstığı yıllarda iç savaşın pençesindeki Lübnan`da Lübnan Şiilerinin haklarını korumak, İsrail`e karşı savaş verip İsrail`i Lübnan topraklarından çıkarmak ve herkes için adaletli olacağına inandıkları İslam Devleti`ni kurmak amacıyla resmi olarak 1985 tarihinde ilk radikal Şii örgüt olarak kuruluşunu ilan eden Hizbullah, aradan geçen yıllar içerisinde belki de hiç kimsenin beklemediği ölçüde geniş halk kitlelerine ulaşmış ve Ortadoğu`da büyük bir aktör haline gelmiştir. Bu süreç içerisinde her daim İran`ın maddi ve manevi desteğini yanına alan Hizbullah izlemiş olduğu uzun soluklu stratejilerle birlikte bugün birçok araştırmacı tarafından dünyadaki en sistemli ve güçlü gerilla birliği olarak adlandırılacak güce ulaşmış ve İsrail`in yenilmezliğini kırarak Lübnan topraklarını terk etmesini sağlamış, özellikle 2006 yılında 33 gün süren savaşın ardından Şii Arap ülkelerinde, hatta bazı Sünni Arap halkları arasında kahraman ve kurtarıcı olarak görülmüş, başta HAMAS olmak üzere birçok cihad örgütüne umut vermiştir. Askeri başarılarının yanı sıra 1992`de Hasan Nasrallah`ın genel sekreter olmasının ardından ilk seçimlere katılmış ve Lübnan siyasetinde önemli bir güç olarak yer almaya başlamıştır. 1992`den bugüne, parlamentoda giderek gücünü arttırmayı başarmış olan Hizbullah, bugün Lübnan siyasetinin en önemli aktörlerindendir. Siyasi başarısının yanı sıra örgütün sahip olduğu sosyal hizmetler profili ile örgüte olan sempati ve destek artmış, zamanla sadece Lübnan Şiilerinin desteklediği bir örgüt olmaktan çıkarak, İsrail ve A.B.D.`nin terörist örgüt iddialarına ve Hizbullah`ın Lübnan`ı maceraya sürüklediği görüşünü benimseyen bazı Lübnanlılara karşın Lübnan`ın genel kamuoyu tarafından İsrail`e karşı savaş veren ve Lübnan Devleti`nin veremediği hizmeti Lübnan halkına veren, kahraman olarak görülen bir örgüt haline gelmiştir. Özellikle İran`ın vermiş olduğu destekle bu mücadeleyi yürütebilen Hizbullah`ın savaş ortamında yapmış olduğu etkili propaganda bu süreçte Lübnan halkının gözünde kahraman olmasında etkili olmuştur.

İran ve Suriye ile olan güçlü bağlarıyla birlikte her geçen gün gücünü arttıran Hizbullah bölgedeki en önemli aktörlerden biri olmuş ve 22 farklı mezhebin bulunduğu, Ortadoğu`nun laboratuvarı olarak adlandırılan Lübnan`da tabiri caizse devletleşmiştir. Öyle ki, bugün Hizbullah`ın aktörü olmadığı veya kararlarının dikkate alınmadığı bir Ortadoğu senaryosu düşünülemez hale gelmiştir. Hizbullah, Suriye iç savaşına müdahil olarak bu realitenin gerçekliğini bir kez daha kanıtlamıştır. 

Özetle İran`ın bölgesel güç olmak için Ortadoğu`da büyük bir mücadele verdiği, Suriye`nin iç savaşla birlikte örgütlerin güçlerini kanıtladıkları bir alana dönüştüğü bu denklemde, özellikle Lübnan Şiilerinin tam desteğini alan ve Şii Arap Dünyası`nda İsrail`e karşı verdiği mücadele ile kahramana dönüşen, Suriye İç Savaşı ile birlikte Hamas gibi müttefiki olduğu bazı Sünni oluşumlarla arasının açılmasına ve Sünni Arap dünyasının ona karşı cephe almasına karşın Hizbullah`ın etkisini sürdürmesi ve bizim Hizbullah adını uzun bir süre daha duymamız muhtemeldir. 

KAYNAKÇA

http://www.mfa.gov.tr/lubnan-siyasi-gorunumu.tr.mfa adresinden alınmıştır
mfa: http://www.mfa.gov.tr/lubnan-siyasi-gorunumu.tr.mfa adresinden alınmıştır
 http://beyrut.be.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=121399 adresinden alınmıştır
beyrut.be.mfa: http://beyrut.be.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=121399 adresinden alınmıştır
npr: http://www.npr.org/templates/story/story.php?storyId=130493013 adresinden alınmıştır
 npr.org: http://www.npr.org/templates/story/story.php?storyId=130493013 adresinden alınmıştır
http://www.bbc.co.uk/turkish/indepth/story/2006/08/060802_hizbullah_arsenal.shtml adresinden alınmıştır
 ntv.com.tr: http://arsiv.ntv.com.tr/news/320834.asp adresinden alınmıştır
AKYOL, T. (2000). Hariciler ve Hizbullah. İstanbul: Doğan Kitap.
ALAGHA, J. E. (2007). Silahlı Mücadeleden İktidar Partisine Hizbullah. İstanbul: Doğan Kitap.
ALTUNIŞIK, M. B. (2007). Lübnan Krizi, Nedenleri ve Sonuçları. s. 9.
ATLIOĞLU, Y. (2005, 06 24). www.tasam.org.tr: http://www.tasam.org/tr-TR/Icerik/261/lubnanda_secimler_ve_siyasal_bolunmusluk adresinden alınmıştır
ATLIOĞLU, Y. (2009, Mayıs 24). Ortadoğu`da Seçimler (3): Lübnan Parlamento Seçimleri.
Ayhan, V. (2009). Lübnan Seçimleri ve Etkileri. Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, 7.
BORAN, Y. (2007). Lübnan`daki İran; Hizbullah. İstanbul: Siyah Beyaz Yayınları.
Cüneyt DOĞRUSÖZLÜ, A. Ü. (2011). Lübnan 2011. Ortadoğu Araştırmalar Merkezi.
ÇELİK, H. (2006). Hizbullah, İşgalcilerin Korkusu Ortadoğu`nun Yeni Ordusu. İstanbul: Birey Yayıncılık.
ERDİN, M. (2010). Hizbullah ve Hamas. İstanbul: Kastaş Yayınevi.
FIĞLALI, E. R. (2007). Şiiliğin Ortaya Çıkışı ve İran`da Din-Siyaset İlişkisi. Avrasya Dosyası.
GÖLPINARLI, A. (1997). Türkiye`de Mezhepler ve Tarikatlar. İstanbul: İnkılap Kitabevi.
GÖRÇÜN, Ö. F. (2000). 1979 İran İslam Devrimi Sonrası Türkiye-İran İlişkileri. İstanbul: Beta Yayınları.
GÜNGÖRMÜŞ, G. Ortadoğu Merkezli Radikal Örgütler ve Türkiye`ye Etkileri. s. 4.
HAMZEH, A. N. (1993). Lebanon's Hizbullah: from Islamic Revolution to Parliamentary Accommodation. Third World Qarterly.
Hizbullah`ın Suriye`deki Askeri Operasyonları ve Olası Yansımaları. (tarih yok). Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu, 22.
IŞITAN, R. (2008). Terörizm, İslamcılık ve Hizbullah. Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyay Bilimler Enstitüsü.
KAYA, T. (2013, Aralık 3). Lübnan`ın Mezhepsel Yapısı ve Ortadoğu Politikalarına Etkileri. Akademik Perspektif.
Maide Suresi . 
MANNES, A. (2004). Profiles in the Terror: The Guide to Middle East Terrorist Organizations. Oxford, s. 150.
Ortadoğu Analiz. (2009). Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi.
ÖZTÜRK, A. (2014). Ortadoğu`nun Örgüt Haritası; Hizbullah. Süreç Analiz, 20.
Peraino, K. (2006, Ekim 2). Winning Hearts and Minds : The new war in Lebanon is a propaganda battle-and Hizbullah is coming out on top. some tips from a master. Newsweek. adresinden alınmıştır
QASSAM, N. (2007). Hizbullah, Bir Hareketin Anlatılmamış Öyküsü. Karma Kitaplar.
Susan G. MAHAN, P. L. (2003). Terrorism in Perspective. s. 222.
(1994). Yeni Rehber Ansiklopedisi. 270.


https://deu.academia.edu/ahmetc%C3%BCl%C3%BCk

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder