27 Haziran 2017 Salı

Ağlama Ahmet bu Sensin


Ağlama Ahmet bu Sensin…


Kaya Ataberk,
25 MART 2012


Meğer Kekeç'i ne kadar üzmüşüz

Okurlarımızın bildiği gibi önceki hafta bir yazı yazdık ve Ahmet Kekeç, Emre Aköz ve Engin Ardıç gibi köşe yazarı görünümlü AKP kalemşorlarıyla, yine aynı Kürt-İslam faşizminin "sanatçısı" ve simge ismi Nihat Doğan arasındaki "fikir" ve üslup benzerliklerine dikkat çektik.

Bu açık benzerliklerden de yola çıkarak aklımıza takılan bir soruyu sorduk. Nihat Doğan'ın o çok gülünen akıl-fikir fışkıran konuşmalarını ve sözlerini bu "yazarlarımızdan" birinin, özellikle de Ahmet Kekeç'in hazırlayıp hazırlamadığını sormuştuk.

 Ne yapalım?

Tüm izler Kekeç'i işaret ediyordu.

Meğer bu yazdıklarımızla Ahmet Kekeç'i ne kadar da üzmüşüz, kalbini kırmışız…

Star gazetesindeki köşesinden TÜRKSOLU'nu ve bahis konusu olan yazımızı anarak öyle bir yazı kaleme aldı ki vallahi ancak bu kadar olur dedik. Oturup tüm TÜRKSOLU yazarları bir araya gelsek, Ahmet Kekeç-Nihat Doğan benzerliği hakkındaki iddiamızı daha bir derinleştirelim, kanıtlayalım desek Ahmet'in kendisi kadar bu işi başaramazdık.

Ahmet o aynı saldırgan ve seviyeden nasibini almamış üslubuyla hem gazetemiz, hem de Türkiye'nin en önde gelen Atatürkçü aydını Yekta Güngör Özden hakkında yazmış…

Bu yazdıklarına tekrar döneceğiz de esas merak ettiğimiz başka bir şey. Ahmet Kekeç, yazısında Nihat Doğan'la fikirlerinin farklı olduğunu iddia etmiyor.

Bu üsluptan rahatsız olduğunu da söylemiyor.

Hayır, biz Nihat Doğan gibi değiliz, farklı fikirlere ve seviyeye sahibiz de demiyor.

Fakat anlaşılan o ki tam da suçüstü yakalanmaya işaret eden bir haleti ruhiye ile kaleme aldığı yazısı boyunca üzülüyor, kızıyor ve hiç olmamış şeyler, hiç söylenmemiş sözler üzerinden saldırıyor ve hakaret ediyor.

Oysa biz ona ne hakaret ettik ne de onun iddia ettiği gibi "satılmış", "dönek" ya da "hain" dedik. Biz sadece bir dönemin ve o dönemin yarattığı insan tipinin tahlilini yaptık.



Fakat karşılığında ne bulduk?

Tam da tahlilimize uyan bir tepki…

Biz Nihat Doğan'ı gösterip "Gülme Ahmet bu sensin" demiştik fakat Ahmet gülmeyip ağlamaya başladı...

Ahmet ağlama bu sensin...


Ahmet'in hararetinin sebebi katıksız TÜRKSOLU korkusu

Ahmet Kekeç'in bize bu kadar hararetle saldırmasının tek bir nedeni var: Tüm faşistlerin devrimcilikten; tüm vatansızların, milliyetsizlerin milliyetçilerden duydukları korku Ahmet'te TÜRKSOLU korkusu olarak ortaya çıkıyor.

Milliyetçiliği ve solu birlikte savunan bu hareketin varlığı Türkiye'de yıllardır kurulmuş olan halkı sağa mahkûm etme planının çökmesi demek. Ahmet ve onun gibiler de bu durumun farkında oldukları için TÜRKSOLU'nun adını duydukları anda işte böyle cin çarpmışa dönüyorlar.

Daha geçen yazımızda ömrü boyunca solla yakından uzaktan ilişkisi olmamış Ahmet Kekeç'in bizim solculuğumuzu nasıl olup da tartışabildiğini sormuştuk. Ve demiştik ki; madem sol senin açından bu kadar iyi bir şeydi o zaman neden solcu olmak yerine hep sağcı olmayı yeğledin?

Ahmet, bu soruya bir yanıt vermek yerine daha yazısının ilk cümlesinde bir sol tartışması açmış.

Ne diyelim?

Bir yazarın düzgün bir şeyler yazabilmesi için tabi ki önce okuduklarını doğru anlayabilmesi gerekir. Anlaşılan Ahmet bizim yazımızı okumuş ama pek doğru anlayamamış. Yoksa zannederiz ki bu kadar ısrarcı olmazdı…

TÜRKSOLU'na saldırırken Yekta Güngör Özden'i de hedef almış. Yekta Bey'in hiçbir zaman kullanmadığı bir üslubu ona yakıştırmaya kalkmış. Bu ülkede Yekta Güngör Özden'e hangi çevrelerin ne amaçla saldırdıkları açıktır. Tükenmek üzere olan bazı kalemler de son çare olarak bu saygın isme saldırarak kendilerini birilerine hatırlatmaya ve aferin almaya çalışırlar.

Okuduğunu anlamayan bir yazar

TÜRKSOLU'na saldırırken nereden tutturacağını bilemeyen Ahmet Kekeç, bakın neler söylemiş.

Ona kalırsa TÜRKSOLU, " Kürt bakkaldan alışveriş yapmayın…" diyormuş.

Buyurun açalım TÜRKSOLU'nun 10 yıllık arşivi karşımızdadır ve Kekeç dâhil herkese de açıktır. Böyle bir ifade bir kere bile bu sayfalarda geçtiyse Kekeç'in bize özür borcu var demektir.

TÜRKSOLU, " Alışverişimi Türk'ten yapıyorum, param PKK'ya gitmiyor " demiştir ve bu başlıkla çıkan yazı da dâhil hiçbir yazıda Kekeç'in kullandığı gibi "Kürt bakkal" ya da benzeri bir ifade yoktur.

Anlaşılan Kekeç bütün Kürtlerin PKK'lı olduğunu düşünmektedir ki "PKK" gördüğü yerleri "Kürt" olarak algılamaktadır.

Irkçılık birilerinin gözünü kör ettiyse en azından karşısındaki metni düzgün okuyamamak anlamında bu Kekeç için geçerli olacaktır.

Bir de Kekeç'in, " Yılın Ali Kemal'i anketi " dediği mesele var. Gerçekte ne böyle bir anket oldu, ne de Kekeç'in iddia ettiği gibi Mehmet Barlas bu anketten birinci çıktı.

Fakat bu da nereden çıktı diye düşündüğümüzde aklımıza TÜRKSOLU'nun 2006 yılında yaptığı " Yılın faşisti anketi " geldi. Arşive dönüp bu anketin sonuçlarına bakınca Kekeç'in bir üzüntüsünü daha anladık.

Ahmet Kekeç, o yılki ankette " yılın faşist adayları " arasında pek de önemsenmemiş ve oyların ancak % 1'ini alarak listenin en alt sıralarına yerleşmişti.

Fakat Ahmet, üzülmene gerek yok ki sen birinci olamasan da "gönüllerin faşisti"sin emin ol. Bizim gözümüzde yerin çok ayrı…

Bize lütfen bir dahaki sefere Nihat cevap versin!

Ahmet'in gözünde de bizim yerimiz ayrı biliyoruz. Çünkü o da biliyor ki aynen yazısında belirttiği gibi bizim yazılarımız, fikirlerimiz Türk milletinin içinde "taraftarlarını oluşturuyor". Anlıyoruz, rahatsızlığının temel nedeni de bu…

Fakat Ahmet belki de şunu bilmiyor ki bizim fikirlerimiz zaten halkın çoğunluğunun fikirleri. Türklerin tamamı böyle düşünüyor Ahmet. Bizimle bu kadar uğraşmana gerek yok, sen aslında Türk'le uğraşıyorsun.

Kekeç'in güya bize sorduğu Kemalizm ve Batıcılık-gericilik ile ilgili sorulara gelince...

Bunların, çıkarlarının halka Kemalizm'i Batıcılık olarak göstermekte olduğunun bilinciyle sorulmuş sorular olduğunu ve Kekeç'in "Ben Atatürk'e değil Kemalizm'e düşmanım" tarzında bir kıvırmaya mecbur kaldığını tespit etmek dışında bir cevap vermeye gerek görmüyoruz.

Bunlar dışında da biz ne yazık ki Ahmet'te fikir tartışması yapılacak bir seviye bulmadık da bulamayacağız da anlaşılan…

Hem zaten Ahmet kendisi itiraf etmedi mi daha birkaç gün önce "Bu yazarda fikir bulunmaz" diye…

Anlıyoruz bu konuda çok yaralı, çok hassas ve mazur görüyoruz.

Fakat kendisinden son bir ricamız var:

Lütfen bundan sonra bize cevapları Ahmet değil Nihat versin. İhtimal ki o daha güçlü fikirlerle karşımıza çıkacaktır…


http://www.turksolu.com.tr/358/ataberk358.htm

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder