Artık Kimse Kahraman Olmak İstemiyor mu?
Yazar: Ümit Özdağ
02 AĞUSTOS 2012 PERŞEMBE
Bölgedeki PKK'lı sayısı konusunda bir belirsizlik var. Verilen sayılar 300 ile 600 arasında değişiyor. Çatışmalarda PKK'nın doğru ise 100 kayıp vermiş. Bu sayının yüksek olduğunu düşünenlerin aklında tutması gereken husus çatışmaların 10 günden buyana devam ettiği. Savaş uçakları ve helikopterleri tarafından desteklenen 2000 seçkin asker 10 günde cephe savaşı veren, belirli bir bölgede direniş gösteren 100 PKK'lıyı öldürüyor ise yüksek bir sayı kabul edilemez. Üstelik Şemdinli'deki PKK'lılara K. Irak'tan 500 terörist yardım amacı ile gelerek Türkiye'ye girmeye çalışıyorlar. Sanki konvansiyonel ordu çatışması yaşanıyor.
28-29 Eylül 1992'de 500 PKK'lı terörist, Şemdinli-Derecik sınır bölgesindeki bir jandarma karakoluna büyük bir saldırıda bulundu. Süper kobra helikopterlerince desteklenen karakol güçleri saldırıya direndi ve 174 militan öldürüldü. Bu yenilgiyle hayal kırıklığına uğrayan ve gözü açılan PKK ortadan kaldırma amaçlı olarak iki karakola daha saldırmaya kalkıştı; ancak bir kez daha ağır kayıplar verdikten sonra geri çekilmek mecburiyetinde kaldı. Keza 12-27 Ekim 1992 tarihleri arasında K. Irak'ta operasyon yapan TSK'nın çok daha geniş bir alanda cephe savaşı vermeyi deneyen 1452 PKK'lıyı öldürdüğü düşünülür ise 2012 Temmuz sonu-Ağustos başı itibarı ile Şemdinli'de ortaya çıkan sonucu anlamak zorlaşmaktadır.
Şu anda Şemdinli'de dağlarda çarpışan askerilerimizin özverilerini saygı ile karşılamakla birlikte 1990'lar ile 2010'lar arasındaki farkı anlamak açısından genel bir fotoğraf çekmenin önemli olduğuna inanıyorum. 1990'lı yıllarda teröre karşı mücadele eden kadrolar erinden kolordu komutanına kadar büyük bir moral ve motivasyon ile milli bir mücadele verdiklerinin bilinci içinde kenetlenmiş bir şekilde savaşıyorlardı. Terörle mücadelede asker-polis canlarını hiçe sayarak risk alıyorlar, kahramanlık milli sevgi ve saygı ile ödüllendiriliyordu.
Üstelik PKK bugün olduğundan çok daha etkili ve güçlü idi. Bugün Türkiye içinde 1500 civarında PKK'lı var. Oysa Korg. Hasan Kundakçı'nın ifadesi ile 1993'de PKK'nın 12.000 dağ kadrosu, 18.000'i yerleşim yerlerindeki unsurları ile toplam 30.000 civarında militanı bulunmaktaydı.
Bugün PKK ile o mücadele en öne çıkan subaylar hapishanelerde yatıyorlar. Devlet şeref madalyası alan, gözünü, bacağını, kaybetmiş subaylar ya intihar ediyor ya da madalyalarını iade edip hapishanede yatmaya devam ediyorlar. TSK tarihinin en çok madalya alan subayı terörist olmakla suçlanıyor. Bu sırada PKK yöneticileri ile devletin yaptığı müzakerelerde kurulacak Hakikatler Komisyonu çerçevesinde PKK ile savaşan, terörün canını okuyan subayların yargılanması konusunda anlaşıldığı ileri sürülüyor. Peki, PKK yöneticileri bu Hakikatler Komisyonunda yargılanacaklar mı? Yaptıkları katliamların hesabını verecekler mi? Tabii ki hayır.
Böyle bir ortamda terörle mücadele eden kadrolarda bir isteksizlik, moral çöküntüsü olmaması beklenebilir mi? Teröristlerin haber yollayıp, "birkaç sene sonra biz köylerde oturacağız ve sizler dağlarda bizden kaçacaksınız" diye psikolojik harekat yaptığı köy korucusu nasıl savaşır?
Subayların zorunlu görevlerinin 15 seneden 10 seneye indirilmesi ile birlikte ayrılmalar örneğin hava kuvvetlerini sıkıntıda bırakacak kadar artmamış mıdır? Hatta emekliliği gelmeden birkaç yıl önce istifa edenlerin sayısı nedir? Özetle dönem risk almak ve kahraman olmak dönemi değil gibi görünüyor.
Öte yandan PKK'ya katılımlar artıyor. PKK, fitre ve zekat parası toplamak için zarf bastırmış durumda. Hakkari'de artık Türk devletinin olduğu tartışmalı hale gelmiştir. Hakkari'nin kurtarılmış şehir olmasına bir adım kalmıştır.
2012 Yazında yapılan bir ankete göre PKK'nın zemini de güçleniyor. Ankete göre Kürtlerin %47'si kendilerine farklı davranıldığına inanıyor. % 28'i kamu hizmetlerinde ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. % 46'sı BDP'ye destek veriyorlar. % 72'si kendilerine daha fazla hak verilmesini istiyorlar. % 48'i PKK'nın terör örgütü olmadığını düşünüyor. Üç sene önce % 6'sı bağımsız Kürt devleti isterken bugün % 23'ü bağımsız devleti talebinde bulunuyor.
Türk Ordusu ancak Balkan Savaşı öncesinde bu kadar moralsizdi.
28-29 Eylül 1992'de 500 PKK'lı terörist, Şemdinli-Derecik sınır bölgesindeki bir jandarma karakoluna büyük bir saldırıda bulundu. Süper kobra helikopterlerince desteklenen karakol güçleri saldırıya direndi ve 174 militan öldürüldü. Bu yenilgiyle hayal kırıklığına uğrayan ve gözü açılan PKK ortadan kaldırma amaçlı olarak iki karakola daha saldırmaya kalkıştı; ancak bir kez daha ağır kayıplar verdikten sonra geri çekilmek mecburiyetinde kaldı. Keza 12-27 Ekim 1992 tarihleri arasında K. Irak'ta operasyon yapan TSK'nın çok daha geniş bir alanda cephe savaşı vermeyi deneyen 1452 PKK'lıyı öldürdüğü düşünülür ise 2012 Temmuz sonu-Ağustos başı itibarı ile Şemdinli'de ortaya çıkan sonucu anlamak zorlaşmaktadır.
Şu anda Şemdinli'de dağlarda çarpışan askerilerimizin özverilerini saygı ile karşılamakla birlikte 1990'lar ile 2010'lar arasındaki farkı anlamak açısından genel bir fotoğraf çekmenin önemli olduğuna inanıyorum. 1990'lı yıllarda teröre karşı mücadele eden kadrolar erinden kolordu komutanına kadar büyük bir moral ve motivasyon ile milli bir mücadele verdiklerinin bilinci içinde kenetlenmiş bir şekilde savaşıyorlardı. Terörle mücadelede asker-polis canlarını hiçe sayarak risk alıyorlar, kahramanlık milli sevgi ve saygı ile ödüllendiriliyordu.
Üstelik PKK bugün olduğundan çok daha etkili ve güçlü idi. Bugün Türkiye içinde 1500 civarında PKK'lı var. Oysa Korg. Hasan Kundakçı'nın ifadesi ile 1993'de PKK'nın 12.000 dağ kadrosu, 18.000'i yerleşim yerlerindeki unsurları ile toplam 30.000 civarında militanı bulunmaktaydı.
Bugün PKK ile o mücadele en öne çıkan subaylar hapishanelerde yatıyorlar. Devlet şeref madalyası alan, gözünü, bacağını, kaybetmiş subaylar ya intihar ediyor ya da madalyalarını iade edip hapishanede yatmaya devam ediyorlar. TSK tarihinin en çok madalya alan subayı terörist olmakla suçlanıyor. Bu sırada PKK yöneticileri ile devletin yaptığı müzakerelerde kurulacak Hakikatler Komisyonu çerçevesinde PKK ile savaşan, terörün canını okuyan subayların yargılanması konusunda anlaşıldığı ileri sürülüyor. Peki, PKK yöneticileri bu Hakikatler Komisyonunda yargılanacaklar mı? Yaptıkları katliamların hesabını verecekler mi? Tabii ki hayır.
Böyle bir ortamda terörle mücadele eden kadrolarda bir isteksizlik, moral çöküntüsü olmaması beklenebilir mi? Teröristlerin haber yollayıp, "birkaç sene sonra biz köylerde oturacağız ve sizler dağlarda bizden kaçacaksınız" diye psikolojik harekat yaptığı köy korucusu nasıl savaşır?
Subayların zorunlu görevlerinin 15 seneden 10 seneye indirilmesi ile birlikte ayrılmalar örneğin hava kuvvetlerini sıkıntıda bırakacak kadar artmamış mıdır? Hatta emekliliği gelmeden birkaç yıl önce istifa edenlerin sayısı nedir? Özetle dönem risk almak ve kahraman olmak dönemi değil gibi görünüyor.
Öte yandan PKK'ya katılımlar artıyor. PKK, fitre ve zekat parası toplamak için zarf bastırmış durumda. Hakkari'de artık Türk devletinin olduğu tartışmalı hale gelmiştir. Hakkari'nin kurtarılmış şehir olmasına bir adım kalmıştır.
2012 Yazında yapılan bir ankete göre PKK'nın zemini de güçleniyor. Ankete göre Kürtlerin %47'si kendilerine farklı davranıldığına inanıyor. % 28'i kamu hizmetlerinde ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. % 46'sı BDP'ye destek veriyorlar. % 72'si kendilerine daha fazla hak verilmesini istiyorlar. % 48'i PKK'nın terör örgütü olmadığını düşünüyor. Üç sene önce % 6'sı bağımsız Kürt devleti isterken bugün % 23'ü bağımsız devleti talebinde bulunuyor.
Türk Ordusu ancak Balkan Savaşı öncesinde bu kadar moralsizdi.
http://www.21yyte.org/tr/arastirma/terorizm-ve-terorizmle-mucadele/2012/08/02/6697/artik-kimse-kahraman-olmak-istemiyor-mu
..