Bir Adım Daha etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bir Adım Daha etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Nisan 2020 Pazartesi

Bölgesel İç Savaşa Bir Adım Daha.,

Bölgesel İç Savaşa Bir Adım Daha.,





Ümit Özdağ
uozdag61@gmail.com

   18 Temmuz 2012’de Şam’da Esad Yönetiminin en önemli isimleri bir bombalı saldırı ile öldürüldüler.
Bu eylemden sonra Suriye İç savaşa bir adım daha yaklaştı. Bombalamayı selefi bir örgüt ve Özgür Suriye Ordusu üstlendi. 

    Bu Üstlenmelere rağmen Suriye'de son bir ayda yabancı istihbarat servisleri ve askeri kuruluşların olayların tırmanmasının arkasındaki ana dinamik olduğu bir süre sonra ortaya çıkacaktır.

   AKP Hükümetinin Esad'ı devirme politikasının Suriye'de bir kapsamlı iç savaşı başlatıyor ve bu iç savaş Irak ile Lübnan'ı da kapsayarak bölgesel bir iç savaşa dönüştürüyor. Üstelik ne Suriye iç savaşı ne de Irak ve Lübnan'ı kapsayacak bölgesel iç savaş anılan ülkelere demokrasi getirecek.

Suriye-Irak ve Lübnan'da çıkacak bölgesel iç savaştan en fazla yararlanacak olan Barzani-Talabani-PKK üçlüsü olacaktır. K. Irak Kuzey Suriye'ye genişleyecek, "Kürdistan" büyüyecektir. PKK'da bunu gördüğü için Oslo'da uzlaşılanlardan daha fazlasını almak umudu ile seçimlerden sonra AKP ile kurulan diplomasi masasını devirmiştir. PKK, K. Suriye'de halk zemininde K. Irak'ta olduğundan etkin çok daha etkin olduğu bilincinde olarak, K. Suriye-K. Irak birleşmesinin ve K. Suriye'deki PKK etkinliğinin Türkiye'ye yoğun bir güç projeksiyonu yansıtacağını hesaplamaktadır.

Bölgesel İç savaş konusu Batı dünyasında da tartışılıyor. 8 Temmuz 2012'de The Washington Times'da Susan Crabtree "İstikrarsız Irak'ta İç Savaştan Korkuluyor" başlıklı yazısında şöyle demektedir: "Amerikan ordusunun Irak'tan çekilmesinden altı ay sonra savaş ile parçalanmış ülke etnik ve mezhepsel parçalar arasındaki güç mücadelesini kullanan isyancıların yaydığı şiddet ile kaplanmış durumda….Haziran 2012 Amerikan ordusunun çekilmesinden sonra geçen en ölümcül aydı ve her hafta en az iki bomba patladı. Suriye'de sunileri Esad rejimine yönelik saldırıları Irak'ta da sunnileri aynı şeyi Maliki rejimine karşı yapma konusunda teşvik ediyor."

Brookings Enstitüsü Ortadoğu Araştırmalarından Ken Pollack ise Suriye iç savaşının yayılma etkisinden çok Irak iç savaşının yayılma etkisinden bahsediyor ve petrol bölgesinin ortasındaki Irak'ta çıkacak bir iç savaşında İran, Kuveyt ve S. Arabistan'ı etkileyeceğini ileri sürüyor. ABD'nin önde gelen Ortadoğu araştırma kuruluşlarından Washington Enstitüsünden Michael Knights ise "Suriye'nin Doğu Cephesi:Irak Faktörü" yazısında Suriye'deki iş savaşın Irak'a yansımalarından endişe duyarak ABD'nin Irak'ta, Suriye sınırındaki ABD dostu sunni Arap kabilelerini değerlendirerek Suriye iç savaşının Irak'a sıçramasını engellemesi gerektiğini savunuyor.

Gelelim bölgesel iç savaşın Lübnan ayağına. Hizbullah hem İsrail ile hem de selefiler ve El Kaide yakını unsurlar ile savaşa hazırlanıyor. Peki, 2005'den beri Lübnan'da ABD-Suudi ittifakı tarafından desteklenen selefiler ne yapıyorlar. 6Temmuz 2012 'de Jerusalem Post'ta Jonathan Spyer, "Lübnan'da Sunni İslam Canlanıyor" başlıklı makalesinde Kuzey Lübnan'daki Triplo kentinin hem Suriye'de muhalefete yardımın hem de Lübnan'da sunni dirilişin merkezi olduğunu kaydediyor.

Spyer'e göre, Triplo aynı zamanda Esad ile savaşmak isteyen yabancı cihat savaşçılarının merkezi haline gelmiş.Lübnan sunnileriEasd'a karşı başlayan ayaklanmayı Lübnan'da Hizbullah'ın etkinliğini sona erdirmek amacı iledeğerlendirmek istiyorlar. Ancak suniler Lübnan'da hala Hizbullah ile baş edebilecek güçlü bir örgütlenmeye sahip değildir. Son aylarda Güney Lübnan'daSidon kentinde selefi lider şeyh Ahmed El Assır Hizbullah'a karşı bir sunni ayaklanmanın önderliğini yapacak şekilde ortaya çıkmış.

Sonuç olarak..,

    Ortadoğu bölgesel bir iç savaşa doğru sürükleniyor. Türkiye'nin menfaati ise Ortadoğu'da bölgesel iç savaş değil barış. Oysa Suriye'de iç savaşın temel dinamiklerinden birisi olan Özgür Suriye Ordusu Türkiye'nin politik, askeri ve lojistik desteği olmadan bu savaşı sürdüremez. Eğer Ankara Suriye muhalefetine baskı uygulayarak Şam ile bir uzlaşma ve kontrollü demokratikleşme uygulaması sağlayabilir. Ankara bunu tercih etmiyor.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bolgesel-ic-savasa-bir-adim-daha-23440yy.htm

***

26 Haziran 2016 Pazar

Bölgesel İç Savaşa Bir Adım Daha




Bölgesel İç Savaşa Bir Adım Daha


Yazar: Ümit Özdağ
20 TEMMUZ 2012

Bu eylemden sonra Suriye iç savaşa bir adım daha yaklaştı. 

Bombalamayı selefi bir örgüt ve Özgür Suriye Ordusu üstlendi. Bu üstlenmelere rağmen Suriye'de son bir ayda yabancı istihbarat servisleri ve askeri kuruluşların olayların tırmanmasının arkasındaki ana dinamik olduğu bir süre sonra ortaya çıkacaktır.

AKP Hükümetinin Esad'ı devirme politikasının Suriye'de bir kapsamlı iç savaşı başlatıyor ve bu iç savaş Irak ile Lübnan'ı da kapsayarak bölgesel bir iç savaşa dönüştürüyor. Üstelik ne Suriye iç savaşı ne de Irak ve Lübnan'ı kapsayacak bölgesel iç savaş anılan ülkelere demokrasi getirecek.

Suriye-Irak ve Lübnan'da çıkacak bölgesel iç savaştan en fazla yararlanacak olan Barzani-Talabani-PKK üçlüsü olacaktır. K. Irak Kuzey Suriye'ye genişleyecek, "Kürdistan" büyüyecektir. PKK'da bunu gördüğü için Oslo'da uzlaşılanlardan daha fazlasını almak umudu ile seçimlerden sonra AKP ile kurulan diplomasi masasını devirmiştir. PKK, K. Suriye'de halk zemininde K. Irak'ta olduğundan etkin çok daha etkin olduğu bilincinde olarak, K. Suriye-K. Irak birleşmesinin ve K. Suriye'deki PKK etkinliğinin Türkiye'ye yoğun bir güç projeksiyonu yansıtacağını hesaplamaktadır.

Bölgesel iç savaş konusu Batı dünyasında da tartışılıyor. 8 Temmuz 2012'de The Washington Times'da Susan Crabtree "İstikrarsız Irak'ta İç Savaştan Korkuluyor" başlıklı yazısında şöyle demektedir: "Amerikan ordusunun Irak'tan çekilmesinden altı ay sonra savaş ile parçalanmış ülke etnik ve mezhepsel parçalar arasındaki güç mücadelesini kullanan isyancıların yaydığı şiddet ile kaplanmış durumda…. Haziran 2012 Amerikan ordusunun çekilmesinden sonra geçen en ölümcül aydı ve her hafta en az iki bomba patladı. Suriye'de sunileri Esad rejimine yönelik saldırıları Irak'ta da sunnileri aynı şeyi Maliki rejimine karşı yapma konusunda teşvik ediyor."

Brookings Enstitüsü Ortadoğu Araştırmalarından Ken Pollack ise Suriye iç savaşının yayılma etkisinden çok Irak iç savaşının yayılma etkisinden bahsediyor ve petrol bölgesinin ortasındaki Irak'ta çıkacak bir iç savaşında İran, Kuveyt ve S. Arabistan'ı etkileyeceğini ileri sürüyor. ABD'nin önde gelen Ortadoğu araştırma kuruluşlarından Washington Enstitüsünden Michael Knights ise " Suriye'nin Doğu Cephesi:Irak Faktörü " yazısında Suriye'deki iş savaşın Irak'a yansımalarından endişe duyarak ABD'nin Irak'ta, Suriye sınırındaki ABD dostu sunni Arap kabilelerini değerlendirerek Suriye iç savaşının Irak'a sıçramasını engellemesi gerektiğini savunuyor.

Gelelim bölgesel iç savaşın Lübnan ayağına. Hizbullah hem İsrail ile hem de selefiler ve El Kaide yakını unsurlar ile savaşa hazırlanıyor. Peki, 2005'den beri Lübnan'da ABD-Suudi ittifakı tarafından desteklenen selefiler ne yapıyorlar. 

6 Temmuz 2012 'de Jerusalem Post'ta Jonathan Spyer, " Lübnan'da Sunni İslam Canlanıyor " başlıklı makalesinde Kuzey Lübnan'daki Triplo kentinin hem Suriye'de muhalefete yardımın hem de Lübnan'da sunni dirilişin merkezi olduğunu kaydediyor.

Spyer'e göre, Triplo aynı zamanda Esad ile savaşmak isteyen yabancı cihat savaşçılarının merkezi haline gelmiş.Lübnan sunnileriEasd'a karşı başlayan ayaklanmayı Lübnan'da Hizbullah'ın etkinliğini sona erdirmek amacı iledeğerlendirmek istiyorlar. Ancak suniler Lübnan'da hala Hizbullah ile baş edebilecek güçlü bir örgütlenmeye sahip değildir. Son aylarda Güney Lübnan'daSidon kentinde selefi lider şeyh Ahmed El Assır Hizbullah'a karşı bir sunni ayaklanmanın önderliğini yapacak şekilde ortaya çıkmış.

Sonuç olarak Ortadoğu bölgesel bir iç savaşa doğru sürükleniyor. Türkiye'nin menfaati ise Ortadoğu'da bölgesel iç savaş değil barış. Oysa Suriye'de iç savaşın temel dinamiklerinden birisi olan Özgür Suriye Ordusu Türkiye'nin politik, askeri ve lojistik desteği olmadan bu savaşı sürdüremez. Eğer Ankara Suriye muhalefetine baskı uygulayarak Şam ile bir uzlaşma ve kontrollü demokratikleşme uygulaması sağlayabilir. Ankara bunu tercih etmiyor.

http://www.21yyte.org/kose-yazisi-yazdir/6677

..

17 Haziran 2016 Cuma

Bölünme Sürecinde Bir Adım Daha


Bölünme Sürecinde Bir Adım Daha



Yazar: Ümit Özdağ
14 NİSAN 2014 PAZARTESİ

 Diyarbakır Belediye Başkanlığı’na seçilen Gülten Kışanak, bölgede çıkan petrolden Diyarbakır Belediyesi olarak pay istediklerini açıkladı. Hiç şaşırmamak lazım. Bir kısım hem de önemli bir kısım seçmen bütün deliller ortada olmasına rağmen “Bize bir şey olmaz” veya “Nasıl olsa Türkiye bölünmez” mantığı/mantıksızlığıylaAKP Hükümeti ile PKK terör örgütü arasında 2006’da gizli Oslo görüşmeleri ile başlayıp, 2009 Temmuz’unda AKP-BDP görüşmelerine dönüşen ve nihayet Abdullah Öcalan ile müzakereler şeklinde devam eden sürecin Türkiye’yi sonu PARÇALANMA VE BÖLÜNME olacak bir noktaya götürdüğünü görmemezlikten gelerek, AKP-PKK ittifakına oy verdiler.Bu ittifakın aldığı oy hiç küçümsenecek bir oy değildir. İki parti birlikte % 50 oy almışlardır. 

Bu % 50’nin takriben % 43’ünü oluşturan AKP seçmeni, kendisini kandırmaya devam ederken, PKK seçmeni bu sürecin sonunda bağımsız bir Kürt devletinin kurulacağını beklemektedir.

 AKP’yi değişik nedenler ile destekleyen seçmenin hala görmemekte ısrar ettiği hususları şu şekilde özetleyebiliriz: Başbakan Erdoğan’ın ifadesi ile Türkiye “fetret devri”ne girmiştir. Fetret devri Ankara Savaşı’nda Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a yenilmesi sonrasında devletin Yıldırım’ın oğulları arasında bölündüğü dönemi anlatır. Peki, Erdoğan kime yenilmiştir ve devlet kaça bölünmüştür? Erdoğan yönetiminde geçirdiği 12 sene sonunda Türk Milleti ısrarla “Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap” diyerek bölünmekte ısrar edilirken, Türkiye Cumhuriyeti de AKP devleti, Gülen Cemaati devleti, PKK/KCK devleti ve nihayet adı bile devlet kurumlarından indirilmeye çalışılan Türkiye Cumhuriyeti devletine yani dörde bölünmüştür. Sadece sivil memurlar değil, polis ve askerler de AKP’nin asker ve polisleri, cemaatin asker ve polisleri, Türkiye Cumhuriyetinin asker ve polisleri diye bölünmüştür.

 Gözlerimiz Ergenekon, Balyoz, sözde casusluk operasyonları ile “yeni düşman” Türk Ordusu’na döndürülür iken, PKK/KCK ile yapılan pazarlıklar neticesinde aşamalı olarak ve bazı gel-gitlere rağmen Güneydoğu Anadolu’da polisler karakollara hapsolunmuştur. Askeri birlikler kışlalarında kuşatma altındadırlar. Yıllardan bu yana PKK’ya karşı bütün aileleri ile PKK’ya karşı mücadele eden vatansever köy korucuları PKK’nın insafına teslim edilmiştir.

 PKK/KCK bu süreçte meşru bir güç haline gelmiştir. Terör örgütü lideri bölgenin geleceğini Başbakan Erdoğan ile aracılar kullanılarak da olsa müzakere eden bir siyasi lider konumuna yükselmiştir. Time dergisi Öcalan’ı dünyadaki en etkili 100 kişi arasına almıştır. BDP kurduğu Adalet Komisyonları aracılığı ile yargı yetkisini gasp ederek kullanmaktadır. PKK, kırsal alanda geniş katılımlar ile “ Medya Savunma Alanları ” adında kurtarılmış bölgeler inşa etmiştir. Bu bölgelere yaklaşan askeri birliklere ateş açılmaktadır. Diyarbakır, Hakkari ve Şırnak’ta kent içinde PKK’lıların bir kent ayaklanması sırasında kullanacağı mazgallar inşa edilmiştir.

 PKK, terör eylemlerinin meşruluğunu, devletin terörle mücadelesinin ise gayri meşruluğunu sergilemek amacı ile şehir merkezlerinin yakınlarında PKK şehitlikleri oluşturmuş ve 24 saat silahlı nöbet tutmaya başlamıştır. Bütün bunlar olurken, valilerden operasyonlar için izin alamayan komutanlar valilere küfretmektedirler.

 30 Mart seçimleri öncesinde demokratik özerkliği ilan edeceğini söyleyen BDP şimdi fiilen demokratik özerkliği uygulamaya başlamıştır. Mülki yetkililer asker ve polisin BDP/PKK’nın demokratik özerklik doğrultusunda attığı adımları, operasyonları AKP Hükümetinden aldıkları emirler doğrultusunda engelleyerek KCK/PKK’nın önünü açacaklardır. Esasen son günlerde KCK’lı tutukluların adım adım serbest bırakılması sürecin işlediğinin bir kanıtıdır. Ancak bun rağmen PKK terör eylemlerini adım adım tırmandırarak AKP Hükümetini Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yeni tavizlere zorlayacaktır.

 PKK’nın Hakkâri ve Şırnak ile ilçeleri olan Eruh, Uludere, Cizre, Silopi’ye saldırmak üzere Kuzey Irak’tan gerçekleşen girişler ile Cudi, Gabar, Kato ve Herakol-Besta dağlarında toplandığına dair istihbarat duyumları basına geçmiştir.Barajın kapaklarının tamamen kaldırılması 2015 sonrasında olacaktır. AKP’nin 2015 seçimlerini kazanması halinde, Öcalan serbest kalacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin muhtemelen adı değişecek (kurumlardan ısrar ile T.C. ibaresinin çıkarılmasının başka ne anlamı vardır)ve federal bir devlet yapısı kurulacaktır.

 Bütün bunlar olurken, basında da aslında gizli bir sansür ve özsansür devam etmektedir. Birkaç gazete dışında Güneydoğu Anadolu ile ilgili gerçekler halktan gizlenmektedir. 27 Mart 2014’de Şırnak Silopi’de yol kontrolü yapan PKK’lıların bindiği arabanın içerisine Molotof kokteyli atılan ve dışarı çıkması PKK’lı katiller tarafından engellenerek diri diri yakılmak istenen 33 yaşındaki polis Zeynep Özçelik'in 3 yaşındaki kızı Elif’in adını sayıklayarak yoğun bakımda kalması bile AKP Hükümetini kızdırmak istemeyen basında ciddi bir karşılık bulmamıştır.

http://www.21yyte.org/ sitesinden 17.06.2016 tarihinde yazdırılmıştır



http://www.21yyte.org/tr/arastirma/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/2014/04/14/7544/bolunme-surecinde-bir-adim-daha


.