Dr.Öğ.Alb.Yavuz ÖZGÜLDÜR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dr.Öğ.Alb.Yavuz ÖZGÜLDÜR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Kasım 2019 Perşembe

ATATÜRK’ÜN ASKERİ DEHASININ YANSIMALARI : YAZDIĞI ESERLER VE NOT DEFTERLERİ

ATATÜRK’ÜN ASKERİ DEHASININ YANSIMALARI : YAZDIĞI ESERLER VE NOT DEFTERLERİ 


Dr.Öğ.Alb.Yavuz ÖZGÜLDÜR* 
* Gnkur. ATASE ve Dent.Bşk.lığı ATAREM Gen.Sek. 


1. GİRİŞ 

1915 yılında Çanakkale’de, 1921’de Sakarya’da, 1922’de Büyük Taarruz’da ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde ortaya koyduğu büyük askerî dehası sayesinde “imkansız” diye nitelendirilen savaşları kazandıran, Türk milletinin kendisine olan güvenini ve inancını artıran Büyük Atatürk, hiç şüphe yok ki 20 nci Yüzyılın gördüğü en büyük asker ve devlet adamıdır. 

O’nun bu büyük askerî dehası, emperyalist tüm güçlerin Türk milletini esir etmek ve Türk vatanını parçalamak üzerine kurdukları bütün hayallerini ve hazırlıklarını boşa çıkardığı gibi, bağımsızlığın kazanılması, yeni bir devletin ve yönetim şeklinin belirlenmesinin de yollarını açmıştır. O’nun kazandığı zaferler, askerlik sanatı adına ortaya koyduğu değerler, imkansızı başaran komuta gücü, askerî dehasının kuşkusuz en önemli yansımalarıdır. 

Atatürk, sadece bir büyük askerî deha değil, aynı zamanda modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmayı hedefleyen inkılapların yaratıcısı bir büyük devlet adamıdır. O, bu inkılapçı kişiliği ve devlet adamı nitelikleri ile milletin kaderini değiştirerek, geri kalmış bir toplumdan çağdaş bir milletin, uygar bir devletin de yaratıcısı olmuştur. 

Atatürk’ün askerî dehasının diğer yansımalarını, askerlik hakkında yazdığı veya tercüme ettiği eserler ile Harp Okulu öğrenciliğinden başlayarak 1933 üniversite reformuna kadar tuttuğu not defterlerinde görmek mümkündür. 

2. ATATÜRK’ÜN ASKERLİĞE DAİR YAZDIĞI ESERLER 

Atatürk 1908 – 1914 yılları arasında askerliğe dair; “Takımın Muharebe Eğitimi”, “Cumalı Ordugahı”, “Muharebenin Sevk ve İdaresi”, “Bölüğün Muharebe Eğitimi”, “Subay ve Komutan ile Konuşmalar” ve “Taktik Bir Meselenin Çözümü ve Emirlerin Yazılmasına İlişkin Öğütler” kitaplarını yazmıştır. Bu kitaplar incelendiğinde, hem ordusunu modernize etmeye, çağın muharebe koşullarına uydurmaya çalışan bir reformisti hem de ortaya koyduğu ve savunduğu değerlendirmelerle geleceğin bir askerî dehası olacağını görmek mümkündür. 

Mustafa Kemal tarafından Almanca aslından Osmanlıcaya çevrilerek 1909 yılında Selanik’ta basılan “Takımın Muharebe Eğitimi” isimli eseri; Alman Generali Litzmann’ın “ Takım, Bölük ve Taburun Muharebe Talimleri” adlı eserinin ilk bölümünü oluşturmaktadır 1. 

Mustafa Kemal, bu eseri çevirip Türk ordusuna kazandırırken Türk ordu geleneklerine, sistemine ve Türk askerinin özelliklerine uygun düzeltmeler ve eklemeler yapmış, böylece modern bir ordu yaratma çalışmalarına önemli bir katkı sağlamıştır. 

Eserde, seferi tam mevcutlu bir takımın değişik hava şartları ve çeşitli arazilerde, basit bir mesele içinde muharebe düzenlerinin uygulaması 
gerçek savaşlarda Takımın muharebesi üzerinde durulmaktadır. 

Bizzat Mustafa Kemal tarafından kaleme alınmış olan “Cumalı Ordugâhı” isimli eser, Makedonya bölgesinde, Köprülü-İştip yolu üzerinde bulunan Cumalı Ordugâhı’nda 1909 yılında yapılan eğitim ve manevraları anlatmaktadır. 12 Eylül 1909’da tamamlanan bu eser, Selanik’te 1909 yılında matbaa harfleriyle basılmış olup, 39 sayfa metin ve 7 adet krokiden oluşmaktadır. 

Askeri tatbikat ve manevralardan, sadece katılanların yararlanmasını yeterli görmeyen Mustafa Kemal; 10 gün süren bu tatbikat sırasında tuttuğu notlarını, hazırlanan meseleleri ve komutanların yaptıkları eleştirileri yazmış, çok sayıda kroki eklemiş ve bir kitap haline getirmiştir 2. 

Mustafa Kemal’in 1911 yılında 5 nci Kolordu Harekât Şube Müdürü iken kaleme aldığı “Muharebenin Sevk ve İdaresi” isimli eserinde, karşılıklı olarak kırmızı ve mavi kuvvetlerin Selanik – Kılkış arasında yaptıkları savunma ve taarruz harekatının değerlendirilmesi yapılmıştır. 

Kırmızı ve Mavi kuvvetleri yöneten komutanların savunma ve taarruz harekatın da yaptıkları hatalar, bunların giderilmesi için yapılması gerekenler, bir muharebeyi sevk ve idare edecek olan komutanda olması gereken nitelikler üzerinde durulmuştur 3. 

Osmanlıca orijinali 1908 yılında İstanbul’da basılan “Bölüğün Muharebe Eğitimi”, Alman generali Litzmann’ın yazdığı “Bölük Muharebe Eğitimi” adlı Almanca eserden, Mustafa Kemal tarafından çevrilerek hazırlanmıştır. Eserde meskûn yerlerde muharebe, savunma ve taarruz konuları ele alınmaktadır4. 

Mustafa Kemal’in askerliğe dair yazdığı eserler arasında en bilineni ve belki de en önemlisi olan “Subay ve Komutan ile Konuşmalar”, 1914 yılında, Nuri Conker’in “Subay ve Komutan / Zabit ve Kumandan ” adlı kitabına karşılık olarak yazılmıştır. 

“Subay ve Komutan ile Konuşmalar” isimli eserinde, Nuri Conker’in kitabındaki konuları titiz bir değerlendirilmeye tabi tutan Mustafa Kemal, bunların derinlemesine incelemesini ve eleştirisini yapmış, ayrıca çok özel yorumlarda bulunarak askerî dehasını gözler önüne sermiştir. Eser derinlemesine incelendiğinde, genç Mustafa Kemal’in tarihin büyük komutanlarından biri olmaya aday, zeki, ileri görüşlü, kültürlü, tarihi ve siyaseti askerlik mesleği kadar iyi bilen bir kişi olduğu kolayca anlaşılır. 

Kitabın birinci bölümünde, genel anlamda Balkan Savaşları esnasında orduda görülen aksaklıklar, ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve askerî karmaşanın yol açtığı kayıplar ve felaketler belirtilmekle kalınmamış, böyle bir felaketin bir daha yaşanmaması için gerekli gördüğü tedbirleri üst makamlara nasıl sunduğu anlatılmaktadır. Henüz kimse Balkan Savaşı felaketini gerçekçi bir biçimde değerlendirip eleştirisini yapmaya cesaret edemezken, O, bütün bunları ortaya koyduğu gibi sıralı amirlerine hatalar ve çözüm yolları hakkında ayrıntılı 
ve gerçekçi raporlar sunmuştur 5. 

Mustafa Kemal, bir subayda olması gereken özveri, ölümü göze alma, emri altındakileri sevk ve idare edebilme, taarruz ruhu, inisiyatif (kendiliğinden hareket ve iş görme) özellikleri hakkında, Nuri Conker’in görüşlerine katılmış ancak, bütün bu önemli özelliklerin akıl, bilgi, eğitim ve beceri ile daha başarılı sonuçlar almaya yarayacağını örneklerle destekleyerek açıklamıştır.6. 

Bu örnekleri gözden geçirdiğimizde; Balkan Savaşı esnasında büyük bir cesaret örneği göstermesine karşılık başarılı olamayan bir Alay Komutanının, savaş sanatının bilgi ve becerisi ile cesaretini birleştirebilmiş olsa hem başarılı olacağını hem de anıtlaşacağını anlattığını görmekteyiz.7. Bulgar kralının sözlerini anlatırken siyasetle, “Taarruz Ruhu” başlıklı bölümde de döneminin güncel olaylarıyla yakından ilgilendiği anlaşılmaktadır. 

Bir subayın, kendisine bağlı erlerin kalplerini ve güvenlerini kazanmaları gerektiğine, insanların ancak böyle yönetilebileceğine ilişkin verdiği “Musa, İsa, Napolyon” örnekleri, Mustafa Kemal’in genel kültür düzeyinin ne kadar yüksek olduğunu gösterir. Hülâgü, Timur, Cengiz ve Anadolu’dan söz etmesi de Türklerin ve Anadolu’nun tarihini iyi bildiğinin kanıtıdır. 

Mustafa Kemal eserinde, Türk kadınının, aslında toplumu yaratmada çok etkili olabilecekken suskunluğu seçtiğini bütün açıklığıyla ortaya koymaktan kendini alamamıştır. Mustafa Kemal’in bu sözlerinden Türk çağdaşlaşma hareketi içinde kadınlara önemli roller verilmesi, kadının toplumda hak ettiği yeri ve eşitliği kazanması gerektiğine inandığı sezilmektedir. Türk ulusu hakkında ise “Kuşkusuz bizim ulusumuzun karakteri de bütün karakterler gibi yükselmeye ve istenen şekle girmeye elverişlidir. Fakat kendi kendisine olmak koşuluyla...” diyerek, Türk milletinin öz benliğini yitirmeden çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkabileceğini daha 1914’lerde öngörebilmiştir. 

Subaylarda ve erlerdeki inisiyatif özelliğine eserinde geniş bir bölüm ayıran ATATüRK, kendi dönemi ile daha önceki dönemlerde Osmanlı ordusunu kıyaslamıştır. Özellikle Trablusgarp Savaşı’nda edindiği deneyimler ile kendiliğinden hareket ve iş görme özelliğinin, olması gereken sınırını göstermiştir8. O, komutanların olağanüstü ve aniden ortaya çıkan durumlarda kendi başlarına düşünerek, kendiliklerinden iş yapabilecek nitelikte yetiştiklerine inanmadan bir askerî birliğin, bir ordunun güvenilir bir güç olarak tanınmasının imkansız olduğunu söylemektedir. Ancak, inisiyatif kullanmanın sınırlarını da çizen Mustafa Kemal, “Astların hareket özgürlükleri keyfi hareket rengini almamalıdır. Savaşta, büyük başarının temeli olan bağımsız karar verme yeteneği, gerekli sınırlar içinde olanıdır”.9 Mustafa Kemal’e göre; İnisiyatifin, haddini bilmezlik derecesine vardırıldığı bir orduda, üst ast ilişkisinden, itaat ve disiplinden söz edilemez.10 Nitekim, subaylarda inisiyatif özelliğinin ne olduğu, nasıl olması gerektiği ve nasıl uygulanması gerektiğini 1915 Çanakkale Muharebeleri esnasında bütün dünyaya göstermiş ve örnek olmuştur. 25 Nisan 1915 günü düşman askerinin Arıburnu’na çıkartma yaptığı haberleri 
gelince, ordu ihtiyatı durumunda olan 19 ncu Tümeni emir almadan, inisiyatif kullanarak düşmana taarruz ettiren ve onları durduran Mustafa Kemal, savaşın ve ulusun kaderini değiştirmiştir. 

ATATüRK, eserin son bölümünde, Kuzey Afrika’da birlikte çarpıştığı korkusuz ve yiğit silâh arkadaşlarını anmış ve onları “yüksek askerlik niteliklerine” sahip insanlar olarak tanımlamıştır. Bu davranışı onun -diğer bütün üstünlüklerinin yanı sıra- insancıl ve vefa yönüne de tanıklık eder. 

Günümüzde bile yüksek askerlik niteliklerine ve komuta etme sanatına yönelik özlü mesajlar taşıyan eser bütün komutan adaylarının liderlik yolunda bilinmesi gerekenleri ortaya koymaktadır. Buna göre: 

“Bir birlik ve özellikle subaylar, ancak iyi örnek olacak kılavuzlarla yetiştirilir...” 
“İnsanların, saygı ve itaati kendinden maddî değil, manevî olarak üstün olanlara göstermesi, insanlık ruhunun gereklerindendir.” 

“Bugün için yapılacak şey, kesinlikle hoşgörü göstermeden özel yetenek ve nitelikleri olanlardan bir komuta ve subay heyeti oluşturmak olmalıdır.” 

“Asıl ilke mertlik ve özveridir.” 

“Mekteb-i Aslî Kıt’adır.” 

“Bence, asıl askerlik sanatını verecek gerçek öğretmenler ve eğiticiler birbirinden değerli komutanlardır.” 

“Çünkü, Harp Okulundan alınan diploma, genç teğmenin, bölük komutanı olan subayın eğitimine girebileceğini gösterir.”11 

“Savaşta yağan mermi yağmuru, o yağmurdan ürkmeyenleri ürkenlerden daha az ıslatır.”12 

“Gerçekten böyle olmasaydı Trablusgarp Savaşı’na katılan bütün arkadaşlarımızın, kesinlikle Trablus’ta, Humus’ta, Bingazi’de, Derne’de, Tobruk’ta İtalyan tahkimatları karşısında, bugün kemiklerinin bile kalmamış olması gerekirdi. Oysa o kahraman arkadaşlar, Balkan Savaşı’nın son zamanlarında bile olsa, varlıkların kanıtlayarak koşulların elverdiği ölçüde namus ve onurun gereklerini yerine getirmişlerdir.” 

Bu sözlerin sadece yayımlandığı dönemde değil, günümüzde de geçerliliğini koruyan devrim niteliğinde değerlendirmeler olduğu, O’nun askerî dehasının önemli birer yansıması olduğu herkesin üzerinde mutabık olduğu bir gerçektir. 

Mustafa Kemal’in askerliğe dair yazdığı son eseri, “Taktik Bir Meselenin Çözümü ve Emirlerin Yazılmasına İlişkin Öğütler” dir. 

Eserde, taktik meseleyi çözerken nasıl bir yöntem izleneceği, hangi noktaların göz önünde tutulması ve emir verilirken nelere dikkat edilmesi, emrin ne gibi özelliklere sahip olması gerektiği gibi konularda çok önemli bilgiler verilmektedir. Yazılacak emirlerin pratik, her seviyedeki askerin kolayca anlayabileceği bir dille kaleme alınması ve uygulanabilir nitelikte olmasına dikkat edilmesi 
öğütlenmektedir.13 

3. ATATÜRK’ÜN NOT DEFTERLERİ 

Atatürk’ün Harp Okulu öğrenciliğinden başlayarak 1933 üniversite reformuna kadar bizzat kendi el yazısıyla tuttuğu 34 adet Not Defteri, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt ve Denetleme Başkanlığı tarafından değerlendirilerek yayımlanmakta ve bilim dünyasına kazandırılmaktadır. 12 cilt halinde yayımlanması planlanan Not Defterleri’nin halen 6 cildi yayımlanmıştır. Atatürk’ün Not Defterleri’nde; İkinci Viyana Kuşatması (1683) öncesi ve sonrası gelişmeler, Osmanlı-Rus Savaşları (1768-1774; 1877-1878), Osmanlı-
Yunan Savaşı (1897), Alman-Fransız Savaşı (1870) hakkındaki görüşleri, 31 Mart İsyanı (1909) esnasında Hareket Ordusu Kurmay Başkanı olarak tuttuğu notlar, Trablusgarp, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı esnasında tuttuğu notlar, askerî talimnameler ile ilgili tuttuğu notlar, Türk Tarihi ve İstanbul Üniversitesi Reformu ile ilgili tuttuğu notlar yer almaktadır. 

Yayımlanan I nci Cilt, Hareket Ordusu Kurmay Başkanı olarak tuttuğu not defterleri ile Hareket Ordusu karargâhı kayıt defterlerini içermektedir. 

İrtica yanlısı bir hareket olarak ortaya çıkan 31 Mart İsyanı’nı bastırmak üzere hazırlanmış bir ordu olan Hareket Ordusu’nun Kurmay Başkanı Mustafa Kemal’in not defterleri içinde Selanik’te ordunun hazırlanması, komuta heyetinin belirlenmesi, Demiryolu ile İstanbul’a sevki, Mahmut Şevket Paşa’nın komutanlığı devralması ve ondan sonraki gelişmeler, birliklerin İstanbul’a girişi, İstanbul’da denetimi ele geçirmesi, karakol, kışla ve diğer devlet dairelerini denetim altına alması, görev dağılımı, isyanın bastırılması ve ordunun 
kayıpları, genel durumla ilgili bilgiler ve Hareket Ordusu birliklerinin Balkanlara geri dönüşleri hakkında açıklamalar bulunmaktadır.14 

Bu eserin, 31 Mart İsyanı’nın Hareket Ordusu tarafından bastırılmasıyla ilgili yürütülecek bilimsel araştırmalara, birinci elden kaynak olarak önemli katkılar sağlayacağına inanmaktayız. 

Yayımlanan II nci Cilt, Mustafa Kemal’in Harp Akademilerinde öğrencilik yaptığı esnada tuttuğu notları içeren defterlerden oluşmaktadır. 

Defterlerin orijinalleri Genelkurmay ATASE Başkanlığı Arşivinde, Atatürk Koleksiyonları bölümünde bulunmaktadır. 

Bu defterlerde, Harp Akademilerinde geçen öğrenci subaylık döneminde önemli gördüğü askerî konuların yanında, Balkanlarda meydana gelen siyasi gelişmeler, basında çıkan kimi önemli haberler, ülkeler hakkında genel bilgiler, çeşitli savaşlardan çıkardığı dersler (1864 Prusya-Danimarka Savaşı, 1904 Rusya-Japonya Savaşı), Deniz kuvvetleri ile ilgili tuttuğu notlar, çeşitli dönemlere ait tarih notları görülmektedir. Bunların tümüne dikkatlice bakıldığında, Mustafa Kemal’in kendini çok iyi bir biçimde yetiştirmeye çalıştığı, pek çok konuya ilgi duyduğu söylenebileceği gibi, defterde yaptığı küçük değerlendirmelerde bile dehasının pırıltıları kolayca görülebilmektedir15. 

Yayımlanan III ncü cildin konusu ise, II. Viyana Kuşatması (1683) öncesi Osmanlı-Rus sefer ve muharebeleri, II. Viyana Kuşatması ve 1768-1774 Osmanlı-Rus sefer ve muharebeleri hakkında tuttuğu notları ve değerlendirmeleridir. 

Muhtemelen öğrencilik döneminde tuttuğu bu sefer ve muharebelerle ilgili notlar, sıradan bir öğrenci notundan farklı özellikler içermektedir. Mevcut bir tarih kitabından olduğu gibi aktarılan notlar görüntüsünden çok uzaktır. Osmanlı-Rus Savaşları ve II. Viyana Kuşatması ile ilgili ciddi değerlendirmeler içermektedir. Başarısızlığın sebepleri ve muhtemel çözüm yollarıyla ilgili görüşlerini açıkça ortaya koyan Mustafa Kemal, bunlardan alınması gereken dersler hakkında da değerlendirmeler yapmıştır.16 Mustafa Kemal, II. Viyana 
kuşatmasını ele aldığı defterde yer alan notlarında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın çok hırslı davrandığını, ordu komutanlarının ikazlarını dinlemediğini, üstün durumda olmasına karşın bundan yararlanamadığını değerlendirirken, Tuna nehri yoluyla getirdiği donanmasından yeterince yararlanmayarak büyük bir hata yaptığını belirtmektedir.17 

Mustafa Kemal’in 1897 Türk-Yunan Savaşı ile ilgili olarak tuttuğu notları içeren IV ncü cilt, önemli bir askerî değerlendirmeyi ortaya koymaktadır. Mustafa Kemal’in Manastır Askeri İdadisi’ndeki öğrencilik yıllarında tanık olduğu bu savaşı, Harp Akademilerindeki öğrenciliği esnasında, Harp Okulunda gördüğü dersler, okuduğu eserler ve Harp Akademisinde Harp Tarihi, Taktik ve Askeri Strateji ile ilgili edindiği bilgilerden ve dünyaca ünlü harp stratejistlerinin ortaya koyduğu stratejilerden hareketle değerlendirdiğini görmekteyiz.18. 
Savaşın başında Yunanlıların köylülerle ve az sayıdaki kuvvetlerle sınır ihlali yapmalarının iyi değerlendirilemediğini, başlangıç emirlerinin eksik verildiğini, zamanında eksikliklerin tamamlanıp tedbir alınmadığını; bu durumlarda, birliklere silah başı emrinin verilmesi, ileri karakolların kurulması ve genel olarak savaş ilanı hali için talimat verilmesi gerektiği, fakat bunların hiç birisinin yapılmadığı, bunun büyük bir eksiklik olduğu değerlendirilmiştir.19 

Yayımlanan V nci cildin konusu Mustafa Kemal’in 1870-1871 Alman-Fransız savaşı hakkında tuttuğu notlar ile 1905-1908 yılları arasında tuttuğu günlük notlardır. V nci cildin içeriğini oluşturan not defterlerinin orijinalleri, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Arşivinde, Atatürk Koleksiyonları bölümünde bulunmaktadır. 

Mustafa Kemal, 1870-1871 savaşını incelediği not defterlerinde; Almanların kazandığı zaferlerde, komutanların rolünü, askerî amaçla hazırlanmış haritaların önemini, yapılacak taarruzlarda sadece askerî mevcudun değil, siyasi ve coğrafî unsurların da iyi bir biçimde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. 

Mustafa Kemal, bu savaşın kazanılmasında Prusya Başbakanı Bismarck’ın siyasi başarıları ve Moltke’nin askerî başarılarının ne denli önemli olduğu vurgularken, yaptığı askerî durum değerlendirmesinde, Avusturya ile bir savaş gözükmemesine rağmen Moltke tarafından kuvvet ayrılmasını doğru ve haklı bulurken İngiltere’nin bu kapsamda dikkate alınmamasını bir hata olarak değerlendirmektedir.20 

İki ordunun durumları ayrı ayrı değerlendirilirken, askerî planlar ayrıntılı bir biçimde incelenmekte ve yorumlanmaktadır. Bir askerî harekatta birliklerin süratle cepheye ulaştırılmasında demiryollarının önemi vurgulanırken, Osmanlı topraklarında demiryollarının yaygın olmamasının yaratacağı sıkıntılar üzerinde durulmuştur.21 

Genelkurmay ATASE ve Denetleme Başkanlığı Arşivi Atatürk Koleksiyonu içinde yer alan ve askerî konuları içeren üç adet not defterinden oluşturulan VI ncı cilt, Mustafa Kemal’in İstihkâm ve Topçuluk, Stratejik Taarruz ve Stratejik Savunma, Subaylar için yazılmış olan Hizmeti Seferiye Talimnamesine ait notlarının değerlendirmesini yapmaktadır.22 

VI’ncı cilt içinde yer alan not defterlerinde; kale muharebelerinde topçu birliklerinin tertibi ve istihkâmcılık faaliyetleri ile kale içinde savunan birliklerin savunma yöntemleri hakkında Atatürk’ün görüşleri, ayrıca harp ilkelerinden stratejik taarruz ve stratejik savunma konuları ayrıntılarıyla ele alınmakta ve XIX ncu yüzyıldaki savaşlar bu yönden değerlendirilmektedir. Ayrıca Kur.Bnb. Mustafa Kemal, meselelerin nasıl hazırlanacağını, durum muhakemesinin nasıl yapılacağını ve bu kapsamda plan tatbikatı/harp oyununun nasıl oynanacağını ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır. 

Bu not defterinde yer alan bilgiler, özellikle Harp Akademisinde okuyan genç subaylar için önemli bir kaynak niteliğindedir. 

4. SONUÇ 

Mustafa Kemal, askerliğe dair yazdığı eserlerde, bir yandan kendini ve kendisi gibi genç subayları yetiştirmeye, birikimlerini artırmaya çalışırken, ortaya koyduğu değerlendirmeler ve eleştiriler ile büyük bir askerî deha olmaya aday olduğunu da göstermiştir. 
Özellikle “Subay ve Komutan ile Konuşmalar” isimli eserinde ortaya koyduğu görüşleri, Trablusgarp ve Balkan Savaşları değerlendirmeleri, her biri bugün bile geçerliliğini koruyan askerî prensipler ve etkili sözleri, adeta bir devrim niteliğindedir. 

Harbiye Mektebindeki ve Harp Akademisindeki öğrencilik dönemlerinde büyük bir azimle kendini yetiştirmeye başlayan ve önemli gördüğü her şeyi not defterlerine kaydeden, bunları yanından ayırmayan ve yazmaktan asla vazgeçmeyen Mustafa Kemal, 1933 yılına kadar not defteri tutma alışkanlığını sürdürmüştür. 

Not defterlerinde 1683 II. Viyana Kuşatması’ndan başlayarak, geçmişin önemli savaşları, Osmanlı-Rus Savaşları incelenirken bile sadece bu savaşlara ait adedi bilgileri ve klasik değerlendirmeleri değil, O’nun askerî dehasının pırıltılarını ortaya koyan kişisel değerlendirmelerini, gördüğü önemli hataları ve ürettiği muhtemel çözüm yollarını da görmekteyiz. 

Özellikle Trablusgarp, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’na ait tuttuğu not defterlerinde, askerî dehasını görmek mümkündür. Bu savaşlarda 
ortaya koyduğu fikirleri, taktikleri ve komuta gücü, sadece imkânsız diye nitelendirilen savaşları kazanmamıza yol açmamış, O’nun askerî dehasını da bütün dünyaya kabul ettirmiştir. 

DİPNOTLAR;

1 Mustafa Kemal, Takımın Muharebe Eğitimi, Gnkur.Basımevi, Ankara, 1995, s.2-3. 
2 Mustafa Kemal, Cumalı Ordugâhı, Gnkur.Basımevi, Ankara, 1995, s.1-2. 
3 Mustafa Kemal, Taktik Tatbikat Gezisi, Gnkur.Basımevi, Ankara, 1995, s.11-20. 
4 Mustafa Kemal, Bölüğün Muharebe Eğitimi, Gnkur.Basımevi, Ankara, 1995, s.1-21. 
5 Mustafa Kemal, Subay ve Komutan ile Konuşmalar, Gnkur.Basımevi, Ankara, 1995, s.1-18. 
6 Mustafa Kemal, a.g.e., s.12-19. 
7 Mustafa Kemal, a.g.e., s.22. 
8 Mustafa Kemal, a.g.e., s.26. 
9 Mustafa Kemal, a.g.e., s.30. 
10 Mustafa Kemal, a.g.e., s.32. 
11 Mustafa Kemal, a.g.e., s.8-14. 
12 Mustafa Kemal, a.g.e., s.16. 
13 Mustafa Kemal, Taktik Meselesinin Çözümü ve Emirlerin Yazılmasına İlişkin Öğütler, Gnkur.Basımevi, Ankara, 1995, s.1-8. 
14 Atatürk’ün Not Defterleri – I, Genkur. Basımevi, Ankara, 2004, s.1-8 
15 Atatürk’ün Not Defterleri – II, Genkur. Basımevi, Ankara, 2004, s.2-4 
16 Atatürk’ün Not Defterleri – III, Genkur.Basımevi, Ankara, 2005, s.1-10. 
17 Aynı eser, s.5-6. 
18 Atatürk’ün Not Defterleri – IV, Genkur.Basımevi, Ankara, 2005, s.7-14. 
19 Aynı eser, s.11-12. 
20 Atatürk’ün Not Defterleri – V, Genkur.Basımevi, Ankara, 2005, s.141-142, 147-148. 
21 Aynı eser, s.149-150, 159-160. 
22 Atatürk’ün Not Defterleri – VI, Genkur.Basımevi, Ankara, 2005, s.1-10. 


***