ENOSİSİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ENOSİSİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Şubat 2015 Pazartesi

KIBRISIN TARİHİ ‘’ ENOSİSİN ‘’ TARİHİMİ ACABA










KIBRISIN TARİHİ  ‘’ ENOSİSİN ‘’ TARİHİMİ ACABA








Mustafa İzberk



Kan istedik verdiniz, can istedik verdiniz, şimdi de ses istemeye geldim...
Annan Planı kabul edilirse Kıbrıs Rumlaşır
İmza atamayacağımızı bildikleri için imza istemiyorlar. 'Eğer istediklerimizi alamıyorsak, olmazsa olmazlarımızı temin edemiyorsak, yapacağımız şey, bir noktada bu görüşmeler burada tıkanmıştır, bunları temin edemiyoruz, ey halkım, ey gencim, ey anavatanımın insanı, durum böyledir diyerek, sizlere duyurmak, orada geri çekilip Annan planının kabul edilmemesi için mücadele etmektir. (Böyle bir durumda) çekileceğiz ve halkımıza (Annan planını) kabul etmeyin diyeceğiz. Bunu söylemek hakkım, çünkü pazarlıktayım
AB bizi koruyacak durumda ise hak ve hukukun korunmasını sağlayacak kurum ise, soruyoruz? Niye 1960 anlaşmalarındaki haklarımızı gözardı ediyorsunuz. Mühim olan 1 Mayıs’a kadar çözümün sağlanması değil, Kıbrıs Türklerinin haklarını koruyan sağlam bir anlaşma yapmak. O zamana kadar bizlere de zaman verilsin ki, bu konuları iyice tartışalım ve aceleyle yanlış yapmayalım. Annan planı kabul edildiği takdirde Kıbrıs 10 yılda tamamen Yunanlaşır, Rumlaşır. Söylediklerimizin fazla duyulmaması için bir hareket vardır maalesef.Ben yabancılara, Anadolu’yu geziyorum, davetler alıyorum, gittiğim yerlerde heyecan büyüktür, bütün partiler birlik halinde beni karşılamakta, beni kucaklamakta, Kıbrıs deyince heyecanla beni dinlemektedirler, aldanmayın dediğimde, ‘Yok canım, öyle bir şey yok’ demektedirler. Bu etkinlikler, ümit ederim ki şehitlerimizin ruhunu da şad edecektir, gazilerimizi sevindirecektir.
1955-58 yıllarında, yani Zürih ve Londra anlaşmalarına giden yıllarda İstanbul basını, Kıbrıs deyince bugün sizlerin, Erzurum’dan İzmir'e kadar bütün yol boyunca gördüğüm katılımcıların sesini ve heyecanını her gün dünyaya duyurmaktaydı. Hükümetin gücü buydu. Hükümet, İngiltere'ye, Yunanistan’a ve ABD'ye ‘Memleketi görüyorsunuz, Kıbrıs deyince şaha kalkıyorlar, hiçbir hükümet bunların karşısında duramaz, biz Kıbrıs’tan vazgeçemeyiz, Enosis'e gidecekse Türkiye'ye bağlanacaktır’ diyebiliyordu. Çünkü halkın heyecanı, halkın sesi ayyuka çıkmaktaydı. Basın bunları her gün dünyaya duyurmaktaydı.
1 Mayıs tarihine kadar dünyanın hiçbir yerindeki mekanizmanın üstesinden gelemeyeceği yasaların yapılması ve ekonomik konuların halledilmesi, her şeyin halledilmesi ve 1 Mayıs’ta Kıbrıs'ın birleşerek AB'ye girmesi diye bir hayal peşinde koşanlara ben hala şaşıyorum. Yapılacak işler tamamlanamaz
Kıbrıs Türkünü imha planı
Annan Planı Kıbrıs Türkü için imha planı diyenler arasındayım, bu görüşümü değiştirmiş değilim. Annan Planı’nın görüşülmemesi gerekirdi, aylarca direndik. Ne var ki, bizi içten vurdular, halkı ikiye böldüler. Türkiye Annan Planı görüşülsün demek zorunda kaldı. Ankara’da toplantı yaptık, olmazsa olmaz denen ilkeler üzerinde mutabık kaldık. Bunlar plana konulabilirse, yeni bir tecrübe yapılabilir mi diye düşündük. Bu deneyi yapıyorum halkım adına, ümit ederim Türkiye adına.
Bugüne kadar yapılan temaslarda bu yönde yol aldık diyemem. Rum kesimi AB’ye adım atmış hükümet olarak her şeyi hafife almaktadır, Türk önerilerinin tümü reddedilmiştir. Planın bu haliyle uygulamaya konulması durumunda ortaya çıkacak kaosu kimse halledemez.
Kan istedik verdiniz, can istedik verdiniz, şimdi de ses istemeye geldim. Dünyanın bunu görmesini, bunun ne anlama geldiğini görmesini istedim, çok teşekkür ederim.
AB'ye girelim ama sağlam anlaşma yaparak diri girelim. Biz bu kanaatteyiz, ama kimse bizi topuyla tüfeğiyle AB’ye sokamaz. AB’ye anlaşarak gideceğiz, anlaşma isteme konusunda samimiyiz, ama can pahasına, kan pahasına, şehitler pahasına kurtardığımız haklarımızın gasp edilmesine razı değiliz. AB Türkiye’yi alacaksa Kıbrıs meselesini önüne engel olarak koymazdı. Kıbrıs meselesi engel olacaksa bu engel, Kıbrıs Rumunun, Yunanistan’ın önünde olmalıydı. 'Meseleyi başlatan onlar, toplu mezarlara bizi sokan onlar, anayasayı iğfal edenler onlar, sahte durumlar yaratan onlar, meşru hükümet biziz yalanı altında Kıbrıs’a sahip çıkmak için silahlanan onlar, Türkiye'ye karşı yapmadıklarını bırakmayanlar onlar. Türkiye, soykırımı önledi diye suçlu. Türkiye askerini çeksin, Türkleri boğazlarlarsa mesele değildir, bir özür dilerler o da biter. Böyle şey olmaz.
Türkiye'yi eğer alacaklarsa, ‘hadi bakalım son adımı da at, Kıbrıs'ı da ver ve maşallah diyelim’ diye söylemiyorlarsa ve cidden memnunsalar Türkiye'nin attığı büyük reform adımlarından, bu sözlerini geri almamalıdırlar, Kıbrıs meselesi halledilmedi diye. Ama eğer Türkiye’yi hakikaten almayacaklarsa ve bahane olarak koymuşlarsa diyebilirler ki, her şeyi yaptınız ama unuttuk söylemeyi, bir de Kıbrıs vardı, Kıbrıs’ı da halledin öyle gelin. İşte Türkiye o zaman anlayacak hakikaten AB kendisini alacak mı almayacak mı. En kısa şekilde şunu söyledim geçen gün; bir toprağımız vardır huzur içinde yaşıyoruz, devam etmek istiyoruz, Türkiye’nin garantisi vardır, alamadınız devam etmesini istiyoruz, içimize bizim kabul edeceğimiz sayıda Rum gelmesini istiyoruz, gelip bizi silip süpürmelerine razı değiliz.
Bu tren Rum treni
Peki bu kadar basit şekilde formüle edilebilecek bir davayı siz nasıl, niçin reddedersiniz? Cevap: Kıbrıs’ta bir halk vardır, bir egemenlik vardır, bir devlet vardır ve AB üyesi olmuşuzdur, isterseniz kabul edersiniz isterseniz etmezsiniz. Bu durumu ben mi yarattım, bu durumu yaratan AB. Yunanistan’a yenilmiş ve bu durumu yaratmış, bunu bizim kabul etmemizi istiyor.
Toprağımızda huzur içinde yaşamak istiyoruz, ortak olmak istiyoruz, bazıları buna yeni evlilik der, güzel, yeni evlilik ama eski makamla evleneceğiz. Bizi zamanında zehirlemiş, bıçaklayıp sokağa atmış, kapıyı kilitlemiş artık sen yoksun demiş. 40 yıl sonra yeni nikah kıyacağız. Hakkımız yok mu bunları söylemekte? AB kendilerini koruyacak durumdaysa hak ve hukukun yerine gelmesini sağlayacak kurum ise Kıbrıs Türklerinin 1960 anlaşmalarındaki haklarını neden gözardı ettiklerini AB yetkililerine sorduğunu belirten Denktaş, Kıbrıs’taki fiili durumun Rumlar tarafından yaratıldığını niye görmüyorsunuz? Bu insanların meşru hükümet olmadığını niye kabul etmiyorsunuz? Cevap: Denktaş Bey, Kıbrıs hukuki değil, siyasi meseledir. Siyasi karar verilmiştir, tren kaçıyor atlayınız, yoksa kaçıracaksınız. Bu tren Rum trenidir, bunu Kıbrıs treni yapmak için görüşmemiz lazım. Görüşüp de netice almamız için bu adamlara bu trenin kendilerine ait olmadığını, bizi de beklemeleri gerektiğini söylemeniz lazım. Söylemiyorsunuz.



...