Edip Başer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Edip Başer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Kasım 2018 Pazar

Arkanızdan Dalga Geçiyorlar Edip Paşam!

Arkanızdan Dalga Geçiyorlar Edip Paşam! 


Behiç Gürcihan., 
(Kıvanç Değirmenli)
22.11.2006


    Paşa odadan ayrıldıktan sonra, Masa başındaki üst düzey yetkili, gülerek, eliyle "ilahi adam" der gibiler den bir hareket yaparak;

"Bu Adam çok komik, Sanki toprağı alıp gidecekler"  mealinde bir cümle kullanır ve odadakiler hep beraber gülerler. 
   Prensler Edip Paşa ile dalga geçmektedir.

Yer : Başbakanlık yeni binası...

Tayyip Erdoğan'ın İsviçre'den getirdiği prensini başına geçirdiği kalkınma ajansının bürolarının bulunduğu kat...
"PKK Koordinatörü" sıfatını taşıyan Edip Paşamız neşeli bir şekilde odasına giderken; yolu üzerindeki odalardan birine kapıdan şöyle bir uğrayıp
"Çalışın çalışın çocuklar ama aman toprak satmayın" der. 
Paşa odadan ayrıldıktan sonra, masa başındaki üst düzey yetkili, gülerek, eliyle "ilahi adam" der gibilerden bir hareket yaparak;
"Bu adam çok komik, sanki toprağı alıp gidecekler" mealinde bir cümle kullanır ve odadakiler hep beraber gülerler. 

Tayyip'in prensi Edip Paşa ile dalga geçmektedir. 
Başbakanlıktaki Gözlemci arkadaşımız bu anektodu bize aktardığı günden bu yana saklıyor; zamanının gelmesini bekliyorduk. 
Yerle yeksan olan karizmasını sürekli; "Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıyım" sıfatını tekrarlayarak kazanabileceğini zanneden Batı Bey'in Can Polat'ı Tayyip Erdoğan'ın deyimi ile; 
"ABD'den bir yoğurt olacağı" zanneden Edip Paşamız'la ve onun şahsı üzerinden Türk Devleti ve Milleti ile birileri ciddi anlamda dalga geçiyor. 
Ve bunlar Başbakanlıkta olanlarla sınırlı değil. 

Daha başından beri "PKK Koordinatörlüğü" gibi abuk subuk bir tanımlamayı taşımaktan sakınca görmeyen Edip Paşa'mız bir çok paşamızda gözlemlediğimiz dört temel konudan muzdarip: 

1) İyi niyet & Güven : Karşısındakini kendi gibi zannedip; tarihinde çapulculuktan başka bir şey olmayan ABD askeri olduğunu unutup, Türk Askeri olduğunu zannetmekten kaynaklanan zaaf. 

2) AB-D Cehaleti : "iç hukukunu korumak pahasına uluslararası hukuku çiğnemekten çekinmeyen" ve bu yolda binbir yalan/entrikaya bulaşan AB-D Devleti 'nin diabolik karakterini bilmeyip ; "uluslararası hukuka ve müttefiklerine sadıklık adına binlerce evladını da, iç hukukunu da feda etmekten çekinmeyen" Türk Devleti geleneğinden gelmekten kaynaklanan zaaf...

3) Refleks Eksikliği: Üniformasından, uçaklarında kullandığı uçuş cetvellerine kadar yıllardır AB-D'nin sistemine manen ve madden entegre olmanın getirdiği içselleştirmişlikle; ABD'den korkan ve onsuz bir şey yapılamayacağını zanneden algı çarpıklığından kaynaklanan zaaf...

4) Taktik/Stratekik Miyopluk : Maalesef; son süreçte çok net örnekleri ile gördüğümüz bu miyopluğu; Irak'ı fiilen bölen Çekiç Güç ve 32. Paralel uygulaması devreye sokulurken sesini çıkarmayıp, hatta peşmergelere subay eğitimi vermek gibi bir çok uygulama ile desteklerken, bugün Kuzey Irak'ta kurulan kürdistan'dan şikayet edenlerde de; AB projesine fiili destek verip, sonra ülkenin içine düştüğü durumdan şikayet edenlerden de görebilirsiniz. 

Bir yanda Tayyip, öbür yandan AB-D, masaya "PKK Koordinatörü" olarak oturan Edip Paşamızın artık bu parodiye verme vakti gelip de geçmektedir. 

Ankara'da; "Türkiye'nin hassasiyetlerinden dem vurup", 
Irak'ın kuzeyinde "Barzani ile kolkola giren"
Ralston gibi bir Janus'la 
Kandil Dağı tartışmaları da;
PKK içindeki bir kanadın diğerine karşı güçlenmesinden başka bir işe yaramayan Avrupa'daki operasyonlar da(Bkz : PKK içindeki güç çarpışmalarında Suriye-Dağ-Irak ve Avrupa kadroları arasında son yıllarda artan çekişme) kimsenin karnını doyurmamaktadır Edip Paşam. 
Geçenlerde okumanız için yayınladık...
Kandil Dağı Eteklerinde, PEJAK isimli PKK klonunun nasıl ABD Himayesinde eğitim yaptığını....
ABD'nin PKK Koordinatörlüğü'nü Türkiye'ye karşı bir "plausible deniability" tuzağı olarak nasıl kullanacağını ortaya koyduk...
ve bugün yine uyarıyoruz : 

ARKANIZDAN DALGA GEÇİYORLAR PAŞAM

Ama siz gözünüzün önünde; sizin 10'a biri zekanıza sahip sıradan bir vatandaşın bile çoktan farkettiği;

ABD'nin Türk Devleti ve Milleti ile yeni bir dalga geçme mekanizmasına dönüşen bu parodide hala rol almaya devam ediyorsunuz...
İşte o noktada bizim gözümüzde bu oyunun gönülsüz ama iyiniyetli oyuncusu olmaktan çıkıp; gönüllü bir oyuncusuna dönüşeceksiniz ki o zaman bizim yukarıdaki listeyi yenilememiz gerekecek. 
PKK Koordinatörlüğü'nü kimin emri altında yaptığınızı daha bir netleştirmek için 
1991 yılında yayınlanan bir rapordan bir cümleyi dikkatinize sunuyorum :
“PKK terörünü kınadığımız kadar, devlet terörünü de kınamak, Devlet-PKK çatışmasında devletçi bir safta gözükmemek ve devletin ‘bölücü’, ‘terörist’, ‘ayrılıkçı’ şeklindeki eleştiri üslubunu benimsememek…”

Bu rapor kime mi ait...

İki hafta önce; Başbakanlık'ta arkanızdan sizinle dalga geçenleri istihdam eden Tayyip Erdoğan'a....
Sizi Yaşar Paşamızla birlikte PKK Koordinatörlüğü'ne atayan Tayyip Erdoğan'a...
Yaşar Paşa mı nerede? 

PKK'yı alanen destekleyip besleyen ABD'ye mutad ziyaretlerinden birini gerçekleştirirken gördük geçenlerde kendisini...Ermeni konusu ile ilgili sitemlerini dile getiriyordu kendisini aşağıdaki ifadelerle...
Silahlı Kuvvetler’in bir mensubu olarak, 50 senedir ABD Silahlı Kuvvetleri ile beraber çalışmış bir insan olarak, şunu ifade etmek istiyorum: Biz böyle bir şey olursa bundan inciniriz. ABD Silahlı Kuvvetleri’nin değerli komutanlarının hepsi de bunu paylaşırlar. Müsaade etsinler de incinelim. Saygıyla söylüyorum, ama inciriz..

Düşünüyorum da; Aslında sizde haklısınız...

İncinmek için bile ABD'nin "saygıdeğer" komutanlarından saygıyla "müsaade isteyen" bir psikoloji ile; danışmanı aracılığı ile delikten süpürülmemeyi talep eden; Devlet ile PKK'yı aynı kefeye koyan bir psikoloji arasında sıkışıp kalmışsınız...

Yeriniz dar; Nereye Oynayacaksınız?
B.G. 

http://acikistihbarat.com/HaberGoruntule.aspx?id=6343


***

15 Ekim 2018 Pazartesi

Edip Başer ve Terörle Mücadele

Edip Başer ve Terörle Mücadele  

                         


Alaettin Parmaksız 
Terörizm ve Terörizmle Mücadele
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
23 Mayıs 2007 Çarşamba

2006 Yılında terör faaliyetlerinin artması üzerine kamuoyunda PKK’ya ve onun koruyucusu olarak gördüğü ABD karşı yükselen tepki üzerine hatırlayacağınız gibi Sayın Başbakan yine milleti oyalamaya yönelik bir açıklama yapmıştı.  Açıklamanın özeti geceler veya Bakanlar Kurulu çok şeylere gebe idi. Bu açıklamanın arkasından benim gibi konuyla ilgilenen yüzlerce kişi bunun bir tansiyon düşürme olduğunu ABD'ye sormadan AKP'nin asla bir şey yapamayacağını gazetelerde yazdık televizyon programlarında açıkladık.

Aradan birkaç gün geçmeden ABD projesi gündeme düştü. Terörle mücadele de özel temsilci atanması. Sanırım 28 Ağustosta da Emekli Orgeneral Raltson bu iş için görevlendirildi. Yine ABD tarafı karşısına da Türkiye'nin bir Emekli Orgeneral ataması istendi. Ancak sorun şuydu. Medyaya konuşan Emekli generallerin tamamı bu işin bir oyalamadan ibaret olduğunu sonuç getirmeyeceğini ve bu oyunda rol almanın ABD'nin ekmeğine yağ süreceğini ama şehit kanlarının akmaya devam edeceğini açıkladık

Çok yoğun tartışmalar oldu ve Sayın Genelkurmay Başkanı da koordinatörlük konusuna inanmadığı anlamına gelen açıklamalarda bulundu. Herkes bu görevi kabul edebilecek Emekli Orgeneral bulunabilecek mi? diye düşünürken Sayın Edip BAŞER'in bu göreve atandığı açıklandı.

Başbakanlıktan yapılan açıklamada atanan kişi hakkında Genelkurmayın da mutabakatı olduğu bildirildi. Hatta daha sonra ismin Genelkurmay Başkanı 
tarafından verildiği kamuoyuna duyuruldu.

Kamuoyu ikiye ayrılmıştı. Terörle mücadele konusunu ve bu konudaki Amerikan politikalarını yakından bilenler bu konunun asla sonuç vermeyeceğini, bu konunun Amerikanın konuyu ötelemesi için bir ortam yaratmaya yönelik olduğunu, şehit kanlarının akmaya devam edeceğini Edip Paşanın bu görevi derhal bırakmasını istedik. Hükümete yakın olanlar ABD'nin önce boğazımızı sıkmasını sonrada elini biraz gevşeterek nefes almamıza izin vermesini politika gören işbirlikçilerde bu konuyu hararetle savundular

Eylül ayında çıktığım bir televizyon programında ilerde bu günlerin tarihi yazılacağını ve bu yazılan tarihte de herkesin son rolü ile yer alacağını, 
Edip Paşanın da bu rolle anılmasının kendi geçmişindeki başarılı görevlerine ve parlak kariyerine haksızlık olacağını açıklayarak derhal istifa etmesi 
çağrısında bulundum. Bu şekilde çağrı yapan emeklide olsam ilk asker bendim.

Benzer çağrılar çoğalınca kendisi yapmış olduğu toplantılarda ve vermiş olduğu konferanslarda bu konuya inandığını ve çözüme katkı sağlayacağını açıkladıktan 
sonra bizim gibi düşünenleri de şiddetle eleştirmişti. Özetle bekâra karı boşamak kolaydır diyordu.

Oysa olayın ortaya çıkışı sakattı sistem sağlam temellere oturmuyordu. Dünyada terörle mücadele de bu şekilde bir örnek yoktu. Ara buluculuk müessesi vardı. 
Az kalsın Irak tarafında bir PKK sempatizanı da terörle mücadele koordinatörü olarak atanmak üzereydi. Raltson PKK' nın üç hamisinden biri olan Barzani ile 
görüşmüş, görüşme sonrasında Barzani yaptığı açıklamada istenirse PKK yetkilileri ile görüşebileceğini açıklamıştı.

Zemin bir anda PKK lıları resmileştirmeye doğru kayıyordu. Terörle mücadele konusunda Hükümetle Genelkurmay arasında uygulanacak politikalardaki temel 
farklılıklar ortaya çıkıyordu. Genelkurmay Başkanlığı terörü koruyan ve destekleyenlerle bu konuda konuşulacak bir şey olmadığını açıklarken, hükümet 
kanadı Amerika öyle istediği için görüşmeleri destekliyor hatta daha ileri giderek Başbakan, Leyla Zana'nın üç büyüğünden biri olan Talabani ile yanak 
yanağa öpüşüyordu.

Ülkenin talihsizliği çözümü kendi gücünde dayanağı, kendi milletinde arayacak bir iktidar yerine sırtını Amerika'ya dayamış onun direktiflerinden asla 
çıkamayacak bir iktidara sahip olmasındandı.

Yeter ki iktidarları sürsün varsın akarsa şehit kanları aksın. Askerlik yan gelip yatma yeri değildi. 

http://www.21yyte.org/tr/arastirma/terorizm-ve-terorizmle-mucadele/2007/05/23/19/edip-baser-ve-terorle-mucadele



Edip Başer ve Terörle Mücadele ( 2 )


Alaettin Parmaksız 
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü  
Terörizm ve Terörizmle Mücadele
24 Mayıs 2007 Perşembe

Dün Terörle mücadele özel temsilcisi Edip Başer’in görevi ile ilgili genel kapsamlı bir değerlendirme yapmış görevden alınışını bu güne bırakmıştım.
Ancak dün akşam saatlerinde Ulus'ta meydana gelen patlama olayın başka yönlerini öne çıkarmıştır. Hükümet görevden alma nedenini şu şekilde açıklamıştır.

"Orgeneral Edip Başer'in konu ile ilgili olarak ulusal ve uluslar arası platformlarda ve basın-yayın organlarında yer alan bazı beyanatlarının 
çalışmaları olumsuz yönde etkileyeceği göz önünde bulundurularak görevinin sona erdirilmesi uygun görülmüştür" denildi

Aslında Hükümetin rahatsızlığının iki boyutu vardır. Birinci boyutu Sayın Başer'in Cumhurbaşkanlığı seçimi konusundaki değerlendirmesidir.İkinci boyutu ise muhtemelen ABD tarafından gelmiş olabilir.Çünkü Sayın Başer ABD'nin oyalamalarına sessiz kalmıyor ve ABD'nin vurdumduymazlığını halkı ile 
paylaşıyordu.

Hükümetin görevden alma biçimi ise sanki 27 Nisanda Genelkurmay Başkanlığı e-muhtırasına bir tepki olarak şık olmayan bir şekilde cereyan etmiştir.

Ankara Ulus'ta meydana gelen patlamalar şüphesiz ki herkesi şok etmiştir. Hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet yaralananlara da acil şifalar 
diliyorum. Ancak terörle mücadele ile düşünce düzeyinde bile ilgilenenler bu patlamaların ayak sesleri geliyorum diyordu. Geçen ay Taksim'de patlayıcılarla 
yakalanan bayan, İzmir mitingi öncesi orada meydana gelen patlama ve PKK'nın genel terör siyaseti göz önünde bulundurulduğunda bu patlama bir gün olacaktı. 
Yurt içine sokulan patlayıcılar konusunda gerek Emniyetin gerekse Genelkurmayın değişik zamanlarda yapılan açıklamalarda ortaya konulmuştur.

Eylemin olmuş olması güvenlik kuvvetlerinin başarısız olduğu anlamına da gelmez.Çünkü güvenlik kuvvetleri bizim haberimiz olmadan yüzlerce eylemi 
önlemektedir.Bu tür eylemler her zaman tekrar yapılabilir.Kullanılan patlayıcının gücü dikkate alındığında bunun bir plastik patlayıcı olduğu ve plastik patlayıcıların genelde PKK tarafından kullanıldığı, geçmişte de bu tür eylemler yaptığı göz önünde bulundurulursa bu bir PKK eylemi olma olasılığını 
artırmaktadır.

Seçilen yer ve zamanlama açısından bu bir profesyonel eylemdir. Terör eylemlerinin en önemli amaçlarından birisi belki de en önemlisi propagandadır. 
Bu nedenle bu tür olaylarda asla üst düzeyde değil en alt düzeyde açıklamalar yapılmalıdır.

Bu gün tartışma günü değil, birlik olma günüdür. Ancak bu birlik nasıl olabilecek bu çok tartışmalı çünkü hükümetle her gün şehitler veren silahlı kuvvetler arasında terörle mücadele konusunda çok ciddi farklılık vardır. Bu kadar ağır terör karşısında olup da en ağır bedeli ödeyip ancak terörle mücadele konusunda hiçbir stratejisi olmayan tek ülke Türkiye dir.

Sıfıra yakın bir terörle iktidara gelen hükümet maalesef Türk Silahlı Kuvvetlerin elini kolunu bağlamakta küstah Barzani'ye karşı tek kelime 
edememektedir. 

Gelinen noktayı düşünebiliyor musunuz? Barzani bu iktidarın devamından yana açıklamalar yaparken bu konuda faaliyetlerde bulunurken AKP'lilerin sesi 
çıkmadığı gibi ülkemizi ona buna oyuncak etmektedir.

Şimdi bir taraftan terörle mücadele eden Silahlı Kuvvetlerin elini kolunu bağlayacaksın sonrada bu patlama nasıl oldu diye soracaksın.Yazık oluyor bu 
ülkenin çocuklarına yazık oluyor.Onların şehit olmalarında en büyük sorumluluk hiçbir hükümete olmadığı kadar bu hükümete aittir.

Şimdi 22 Temmuzda bir seçime gidiyoruz.Eğer vatandaş olarak terörle mücadelede Amerika'nın talimatları dışına çıkamayan hükümeti değiştiremezse daha çok ağlayacağız.Sadece ağlamakla kalmayacağız ülke bölünmenin eşiğine gelecek.

Başta Türk milleti olmak üzere kahraman Türk Ordusu buna asla müsaade etmeyecektir.Ancak bedeli ağır olacaktır.Bedeli en aza indirmek için önce bu 
hükümeti 22 Temmuzda değiştirmek zorundayız.


***