Erkan Söğüt etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Erkan Söğüt etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Kasım 2017 Cuma

TÜRKİYE’NİN ENERJİ TİCARET MERKEZİ OLMASINDA DOĞU AKDENİZİN ROLÜ BÖLÜM 3


TÜRKİYE’NİN ENERJİ TİCARET MERKEZİ OLMASINDA DOĞU AKDENİZİN ROLÜ BÖLÜM 3





HARİTA 3. MISIR’IN DOĞU AKDENİZ BÖLGESİ’NDEKİ DOĞALGAZ SAHALARI 
Kaynak: Subsea World News 


Zohr sahasında en erken 2017’nin son çeyreğinde üretime başlanması ve günlük yaklaşık 28,3 milyon metreküp doğalgaz elde edilmesi beklenmektedir.19 Bu doğrultuda 13 Şubat 2017 tarihinde Mısır Petrol Bakanı, BP ve ENI yetkilileri arasında Mısır MEB’inde yer alan Shorouk imtiyazına yönelik bir anlaşma imzalanmıştır. Anlaşma ile Mısır’ın doğalgaz arama çalışmaları gerçekleştirdiği sahalarda yeni bir ortaklık oluşturulmuş ve BP’ye yüzde 10’luk pay 
verilmiştir.20 Aynı parselde faaliyet göstermek üzere yüzde 30’luk hisse satın alan Rusya’nın en büyük petrol üreticisi Rosneft de Mısır sahalarından çıkarılacak gazı Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine ihraç etmeyi planlamaktadır.21 

ENI’nin Doğu Akdeniz’de Mısır’ın egemenlik alanında bulunan rezervlerde gerçekleştireceği üretim çalışmalarıyla ülkenin doğalgaz arz güvenliğini 
sağlamada önemli bir rol oynaması beklenmektedir. Zohr sahasında 2017 yılı içerisinde üretime geçilmesi halinde Mısır’ın artan doğalgaz talebini karşılayacak 
yerli kaynaklara sahip olacağı öngörülmektedir. Böylece Mısır orta vadede doğalgaz ithal etme gereği duymadan üretim ve tüketim dengesini yakalayabilecek duruma gelecektir. 

Zohr sahasında üretilecek doğalgazın Mısır’ın iç piyasasına nasıl ulaştırılacağı konusundaki tartışmalar LNG seçeneğini de gündeme getirmektedir. 
Mısır’ın Akdeniz kıyısında halihazırda Idku ve Damietta adında iki adet doğalgaz sıvılaştırma terminali bulunmaktadır (Harita 4). Üretime açılması 
durumunda Zohr sahasındaki doğalgazın bu terminallere taşınarak Mısır’ın iç tüketimine katkı sağlaması ihtimali seçenekler arasında yer almaktadır. 
Pazara açılma hususunda avantajlı bir seçenek olan LNG sahip olduğu coğrafi konumunun da yardımıyla Mısır’ı 2009 yılına kadar doğalgaz ihracatında 
bölgenin önde gelen ülkelerinden biri haline getirmiştir. LNG ticaretinin inşası yıllar süren ve yüksek maliyet gerektiren boru hatlarına gerek duymadan 
tankerler aracılığıyla gerçekleştirilmesi Mısır’ın bölgesi dışındaki pazarlara ulaşmasına da olanak sağlamıştır. Mısır’ın LNG ihracatı gerçekleştirdiği 
ülkeler arasında AB üyesi ülkeler, Güney Kore, Japonya, Çin, Hindistan ve Tayvan gibi Asya ülkeleri yer almıştır.22 

Idku ve Damietta adlı iki sıvılaştırma terminali ile sahip olduğu gazı sıvılaştıran Mısır, 2004 yılında Damietta aracılığı ile LNG ihraç etmeye başlamıştır. 2004- 
2009 yılları arasında bölgenin önemli LNG ihracatçıları arasında yer alan ülke, 2009 yılından sonra LNG ihracatında düşüş yaşamaya başlamıştır. 2009 yılında 
12,8 milyar metreküp LNG ihraç eden Mısır, 2014 yılında ise 3,7 milyar metreküplük ihracat gerçekleştirebilmiştir. Düşen üretim miktarları 2012 yılı sonunda Damietta terminalinin faaliyetine son verilmesine neden olmuştur. Ülkenin LNG ihracatı 2015 yılında ise tamamen durmuştur.23 Bu tarihten itibaren Idku terminali aracılığıyla elde edilen LNG yalnızca iç tüketimde kullanılmaktadır. 

Son yıllarda yaşadığı ekonomik istikrarsızlıklar ve gittikçe artan doğalgaz tüketimi sonucunda ortaya çıkan arz-talep dengesizliği Mısır’ın LNG ihracatını 
durdurmasının en temel sebeplerindendir. Bu durumu telafi etmek için LNG ithalatına başlayan Mısır aldığı sıvılaştırılmış gazı 5,4 milyar metreküp kapasiteli 
Ain Sokhna Hoegh yeniden gazlaştırma terminali aracılığıyla kullanmaktadır.24 Uzun yıllardır birçok uluslararası şirket ve konsorsiyum tarafından yürütülen 
araştırmalar Mısır’ın enerji kaynaklarının gün yüzüne çıkması ve üretime başlanmasında önemli rol oynamıştır. Son olarak 2015 yılında BP’nin Nil Deltası’nın doğusunda yaptığı sondaj çalışmaları sonucu keşfedilen AToll sahasında yaklaşık 42,5 milyar metreküp doğalgaz rezervi olduğu tahmin edilmektedir.25 Mısır’ın Damietta terminali açıklarında bulunan bu sahada 2018 yılında üretime geçilmesi beklenmektedir.26 


HARİTA 4. MISIR’IN DOĞU AKDENİZ’DEKİ DOĞALGAZ SIVILAŞTIRMA TERMİNALLERİ 
Kaynak: Middle East Economic Survey


    Mısır’ın mevcut politikalarında enerjinin önemli bir yere sahip olduğu ve öncelik arz ettiği söylenebilir.27 2014 yılında Yunanistan, GKRY ve Mısır bir araya gelerek “Kahire Deklarasyonu” adı verilen ortak bir deklarasyon yayınlamışlardır. Söz konusu belgede Türkiye’nin GKRY tarafından Akdeniz’de yapılan sismik araştırmalara herhangi bir müdahale ve benzeri eylemlerde bulunmaması gerektiği belirtilmiştir.28 Mısır bu adımla Türkiye ve GKRY arasında yaşanan anlaşmazlıkta GKRY tarafında yer aldığını ve bölgede Türkiye’yi yalnızlaştırma çabası içerisine girdiğini açıkça göstermiştir. Doğu Akdeniz’deki enerji siyasetini kendi lehine çevirmek isteyen Mısır bölgede yeni ittifak arayışlarına girerek güç toplama çabası içindedir. Mısır Petrol ve Enerji Bakanlığının 2030 yılı için koyduğu hedeflerde ülkenin enerji konusunda 
kendi kendine yeten bir duruma getirilmesi ve gaz ihracatına yeniden başlanarak bölgesel ölçekte bir enerji merkezine dönüştürülmesi yer almaktadır.29 Buna yönelik olarak 28 Mayıs 2017 tarihinde Zohr sahasının en etkili şirketi olan ENI’nin sahanın birinci safhasındaki sondaj çalışmalarını tamamladığı ve bundan sonraki faaliyetlerin gazın taşınacağı boru hattı üzerinde yoğunlaşacağı belirtilmiştir.30 

Zohr sahasının Mısır’ın ülke ekonomisinin istikrara kavuşmasına ve bölgedeki enerji ticaretinde eski pozisyonuna dönmesine katkı sağlaması beklenmektedir. 
Ancak kısa vadede ülkenin yeniden doğalgaz ihracatçısı konumuna gelerek bölgedeki enerji ticareti merkezlerinden biri haline dönüşmesinin pek mümkün olmadığı da bir gerçektir. Son on yıl içerisinde 17 milyon nüfus artışı yaşayan Mısır’ın her geçen gün artan enerji ihtiyacı karşısında mevcut rezervlerini öncelikle iç tüketiminde kullanması gerekmektedir. Ülkenin bundan sonra enerji alanında izleyeceği yol haritası siyasi alanda yaşadığı istikrarsızlıkların ekonomisinde meydana getirdiği olumsuz yansımaları telafi edebilmesi açısından son derece önemlidir. 

İSRAIL 

İsrail’in Doğu Akdeniz MEB’inde yürütülen hidrokarbon arama çalışmaları kapsamında ilk keşif 1999 yılında Ashkelon açıklarındaki Noa sahasında gerçekleştirilmiştir. 
2000 yılında ise ABD’li Noble Energy tarafından bu sahanın hemen yanındaki Mari-B adlı doğalgaz sahası keşfedilmiştir. Bu sahalar 43,6 
milyar metreküp doğalgaz rezervine sahip olan ve Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon potansiyelini açığa çıkaran ilk bulgular olarak kaydedilmiştir. 2004 yılında İsrail, Mari-B sahasını üretime açarak ulusal talebini karşılama yoluna gitmiştir.31 2009’da Akdeniz açıklarında Noble Energy ve İsrailli Delek Group 
tarafından yapılan araştırma çalışmalarında İsrail kıyılarındaki Tamar ve Dalit doğalgaz sahaları bulunmuştur. Tamar sahasında 283 milyar metreküp doğalgaz rezervi tespit edilirken Dalit sahasındaki rezerv miktarının yaklaşık 14,1 milyar metreküp olduğu açıklanmıştır (Tablo 1). 

2010 yılında Tamar ve Dalit sahalarının batısında İsrail’in o güne kadarki en büyük hidrokarbon sahası keşfedilmiştir (Harita 5). Leviathan olarak adlandırılan bu sahada yaklaşık 509 milyar metreküp doğalgaz rezervinin bulunduğu tahmin edilmektedir (Tablo 1). Leviathan, Tamar, Kanin ve Tarish sahalarının çok büyük bir kısmında Noble Energy ve Delek Group faaliyet göstermektedir.32 Keşfedilen bu yeni rezervler ile birlikte İsrail’in Doğu Akdeniz’deki toplam doğalgaz rezervinin yaklaşık 1 trilyon metreküp olduğu tahmin edilmektedir. 

Keşfedilen rezervlerin üretime açılmasıyla birlikte doğalgazın elektrik üretimindeki payı hızlı bir artış göstermiştir. 2012 yılında elektrik üretiminin yüzde 16’sını doğalgaz santrallerinden sağlayan İsrail, 2013’te Tamar doğalgaz sahasında üretime başlamasıyla doğalgazın elektrik üretimi içindeki payını artırmıştır. Aynı yıl ülkede elektrik üretiminde kullanılan enerji kaynaklarının paylarına bakıldığında kömürün yüzde 53 ile birinci, doğalgazın ise yüzde 41 ile ikinci sırada yer aldığı görülmektedir.33 

Tamar doğalgaz sahasını 2013 yılında üretime açan İsrail günümüzde elektrik arzının belli bir kısmını buradan temin ettiği doğalgazdan sağlamaktadır. 

Doğalgazın elektrik üretimi içinde sahip olduğu yüzde 41’lik pay, 2014’te yüzde 44’e çıkmış ve Doğu Akdeniz rezervlerini İsrail’in elektrik ihtiyacını karşılamada 
önemli bir konuma yükseltmiştir. 

2015’te tükettiği enerjinin yaklaşık yüzde 30’unu doğalgazdan karşılayan İsrail’de petrolün payı yüzde 43, kömürün payı ise yüzde 26 olarak gerçekleşmiştir (Grafik 6). Ülkenin birincil enerji tüketiminde kömürün payı 2005-2015 arası yaklaşık yüzde 15 oranında azalırken doğalgazın payı dört kattan fazla artmıştır. Keşfettiği doğalgaz sahalarını üretime açarak iç tüketimine katmayı önceleyen İsrail 2016 yılında elektrik üretiminin yüzde 50’sinden fazlasını Tamar sahasından elde ettiği doğalgazdan sağlamıştır.34 

İsrail’in sahip olduğu en zengin saha olan Leviathan’da en erken 2019’da doğalgaz üretimine başlanması beklenmektedir. İsrail’in Leviathan sahasındaki başlıca hedefi buradaki doğalgazı iç tüketime hızlı bir şekilde entegre edip ortaya çıkacağı düşünülen arz fazlasını ihraç etmektir. 



HARİTA 5. İSRAİL MEB’İNDE KEŞFEDİLEN DOĞALGAZ REZERVLERİ 
Kaynak: US Geological Survey


İsrail’in Leviathan sahasında faaliyet gösteren Noble Energy 27 Eylül 2016 tarihinde sahadan çıkarılan doğalgazın Ürdün’e ihraç edilmesine yönelik bir anlaşma imzalandığını açıklamıştır. Bu anlaşma ile öncelikle iki ülke arasında bir doğalgaz boru hattı inşa edilmesi planlanmış ve söz konusu boru hattı ile Ürdün’e on beş yıl boyunca yılda 3 milyar metreküp doğalgaz ihraç edilmesine karar verilmiştir.35 

Elektrik üretim faaliyetlerinde ağırlıklı olarak petrol kullanan Ürdün talebini karşılayacak kadar doğalgaz kaynağına sahip olmadığı için komşusu İsrail 
ile enerji iş birliği yapmayı tercih etmiştir. 



GRAFİK 6. İSRAİL’İN BİRİNCİL ENERJİ TÜKETİMİNİN KAYNAKLARA GÖRE DAĞILIMI (2016) 
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy 2017 


GRAFİK 7. İSRAİL’İN YILLARA GÖRE DOĞALGAZ TÜKETİM MİKTARI (MİLYAR METREKÜP, 2006-2016) 
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy 2017 


İsrail’in doğalgaz sektöründe yaşadığı bu gelişmeler ışığında 2030 yılında elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini doğalgazdan sağlaması beklenmektedir. Ülkede 2009 yılında 4,2 milyar metreküp olan doğalgaz tüketim miktarı 2015 yılına gelindiğinde 8,4 milyar metreküpe ulaşmıştır (Grafik 7). 2012 yılında 2,6 milyar metreküpe düşen doğalgaz tüketim oranının 2015’e gelindiğinde yüzde 8,4’e çıkması bu artışın önümüzdeki yıllar içerisinde devam edeceğinin sinyallerini vermektedir. Yine bu yönde yapılan tahminlere göre 2030 yılında ülkenin toplam birincil enerji tüketiminin yüzde 50’sinin doğalgaz tarafından karşılanması beklenmektedir.36 

İsrail’in doğalgaz rezervlerini pazara açarken ilk aşamada bölgesel bir ticaret ağı oluşturma çabası içerisine girdiği görülmektedir. Bu bağlamda coğrafi yakınlık 
nedeniyle önceliğinin komşu ülkelerden yana olması İsrail’in Ortadoğu enerji pazarında söz sahibi ülkelerden biri olabilmesini sağlayabilir. Aynı şekilde Avrupa pazarına açılmak da İsrail’in son yıllarda ilgilendiği ve bu yönde girişimlerde bulunduğu en önemli konulardan biridir. Bugünkü kanıtlanmış verilere göre ülkenin sahip olduğu doğalgaz miktarı çok büyük olmasa da Avrupa’nın enerji ithalatı gerçekleştirdiği ülkeleri çeşitlendirmesine olanak sağlayabilecek durumdadır. 

Şu anda doğalgaz ihracatında bölgesel yönde adımlar atan İsrail dünyanın en önemli doğalgaz ihracatçıları arasına girmenin hedefleri arasında olduğunu söylemektedir.37 

Buna yönelik attığı ilk adım Ocak ayında Tamar sahasında ürettiği doğalgazı Eastern Mediterranean Marketing isimli bir Amerikan şirketi üzerinden 
Ürdün’e satmaya başlaması olmuştur.38 İsrail’in mevcut doğalgaz kaynakları hedeflerine ulaşmada avantaj yaratırken boru hattı ve altyapı çalışmalarında ciddi bir yatırıma ihtiyaç duymaktadır. Kilometrelerce uzaklıktaki mesafelere taşınması planlanan bu rezervlerin üretim ve transfer aşamalarının seyrini İsrail’in doğalgaz sektöründe gerçekleştireceği yatırımlar ve altyapı çalışmaları belirleyecektir. 2015 yılında ihracat alanında önemli bir adım atan Delek Group, Mısır’da faaliyet gösteren Dolphinus Holdings ile Tamar sahasındaki doğalgazın ihracatı konusunda bir anlaşma imzalamıştır. Tamar’dan çıkarılacak gazın iç tüketime yönlendirilmesinden sonra ortaya çıkacağı düşünülen arz fazlasının inşa edilecek bir boru hattı ile yedi yıl boyunca Mısır’a ihraç edilmesi planlanmaktadır.39 

Keşfedilen en büyük sahası Leviathan’ı bir an evvel üretime açmak isteyen İsrail, Tamar sahasının üretime açılmasıyla çalışmalarına bu yönde ağırlık vermeye 
başlamıştır. Delek Group ve Noble Energy öncülüğündeki Leviathan sahası ortakları Şubat 2017’de sahanın geliştirilmesine yönelik 3,75 milyar dolarlık nihai yatırım kararı almıştır. Partner şirketler üç yıl içinde İsrail tarihinin en büyük enerji projesini başlatarak bölgenin enerji denklemini değiştireceklerini açıklamışlardır. 

2019 yılında üretime başlaması öngörülen sahadan ilk etapta iç tüketim için yıllık maksimum 12 milyar metreküp gaz elde edilmesi planlanmıştır.40 İhracat konusunun netleştirilmesi durumunda ise yıllık 9 milyar metreküplük kapasite artışına gidilebileceği belirtilmiştir.41 

Artan iç tüketimini karşılamaya yönelik hamlelerine ara vermeden devam eden İsrail son olarak Yunanistan merkezli Energean Oil&Gas Group ile Leviathan 
ve Tamar’dan sonra en büyük rezervlerin bulunduğu Karish (50,9 milyar metreküp) ve Tanin (33,9 milyar metreküp) sahalarının üretime açılması konusunda anlaşma imzalamıştır. Söz konusu sahalardan üretilecek doğalgazın Tamar sahasından elde edilen gazdan çok daha uygun fiyata mal edilebileceği belirtilmiştir. Bu şekilde İsrail doğalgaz piyasasının daha rekabetçi bir görünüme kavuşturulması amaçlanmakta ve kısa süre içinde üretim faaliyetlerine yönelik net bir plan oluşturulması beklenmektedir.42 


4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***

TÜRKİYE’NİN ENERJİ TİCARET MERKEZİ OLMASINDA DOĞU AKDENİZİN ROLÜ BÖLÜM 2


TÜRKİYE’NİN ENERJİ TİCARET MERKEZİ OLMASINDA DOĞU AKDENİZİN ROLÜ BÖLÜM 2




HARİTA 1. DOĞU AKDENİZ’DE KEŞFEDİLEN VE ARAŞTIRMA YAPILAN ENERJİ SAHALARI  Kaynak: The Economist


Bölgede son yıllarda yapılan doğalgaz keşiflerine ev sahipliği yapan ülkeler incelendiğinde Mısır, İsrail ve GKRY’nin öne çıktığı görülmektedir. Aynı kıyı şeridinde bulunan ülkelerden biri olan Lübnan ise şu an için herhangi bir hidrokarbon keşfi gerçekleştirememiştir. Ancak ülke yetkilileri gelecekte kendi MEB’lerinde önemli miktarda rezerv bulmayı planlamaktadır. 

Doğu Akdeniz havzasındaki bu ülkelerin siyasi görünümlerine bakıldığında zaman zaman iç çatışmalar, siyasi anlaşmazlıklar ve darbelerle mücadele ettikleri görülmektedir. Hatta bu sorunlardan bazıları bölgesel olmaktan çıkıp uluslararası problem haline gelmiştir. İsrail-Filistin meselesi ve GKRY-KKTC arasındaki anlaşmazlık en göze çarpan sorunlardandır. Bu sorunların çözümü için uluslararası sistemin önde gelen aktörleri devreye girmiştir. Günümüzde bölgedeki bu sorunlar hala mevcudiyetini korurken keşfedilen enerji kaynaklarının geleceği konusundaki tartışmalar da süratle devam etmektedir. Özellikle Batılı enerji şirketlerinin bölgede oldukça aktif olmasıyla enerjinin Doğu Akdeniz havzası ülkelerinin geleceğinde kritik bir rol oynaması beklenmektedir. 

Enerji genellikle ülkelerin diplomatik ilişkilerine yön veren bir faktör olmuştur. Doğu Akdeniz’deki rezerv sahibi ülkeler ile doğalgaz talep eden ülkeler 
arasında gerçekleştirilecek iş birlikleri ve ticari faaliyetler bölgedeki istikrarsızlık havasını azaltabilecek potansiyele sahiptir. Siyasi anlamda çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalan bu ülkelerin enerji meselesini önceleyerek verecekleri uzlaşmacı kararlar bölgeyi doğalgaz ticaretinde ön plana çıkarabilecektir. 

Doğu Akdeniz havzasındaki doğalgaz rezervleri Batılı ülkeler ile Doğu Akdeniz ülkelerini iş birliğine yönlendirebilecek potansiyele sahiptir. Bölgedeki önemli 
aktörlerden biri olan İsrail bugüne dek gerek Kudüs meselesi gerekse Arap-İsrail savaşıyla Arap dünyası ile çatışma içerisine girmiştir. Ancak önümüzdeki dönemde mevcut rezervlerini ihracata dönüştürebilmek adına bölgede bugüne dek izlediğinden daha farklı bir politika takip edebileceği düşünülmektedir. Diğer yandan Mısır darbe sonrası ekonomisini toparlamak adına Doğu Akdeniz’deki rezervlerini üretime açmak istemektedir. Gerekli finansman ihtiyacını uluslararası enerji şirketlerinin bölgedeki faaliyetleri üzerinden karşılamak isteyen Mısır’ın Batı ile yakınlaşması muhtemel görünmektedir. 

GKRY, KKTC ile ortak egemenlik haklarına sahip oldukları kıyılarda keşfedilen doğalgaz rezervlerini Türk tarafının onayını almadan talep eden pazarlara 
ulaştırmak için çalışmalar yürütmektedir. Filistin’e ait deniz alanlarında yer alan ve bölgenin en eski keşiflerinden biri olan Gaza Marine sahasının durumu ise Filistin ve İsrail arasındaki ihtilaflı durumdan ötürü belirsizdir. Son olarak bölgede gerçekleştirilen hidrokarbon keşiflerinden etkilenen Lübnan’ın deniz alanlarında da önemli miktarlarda rezerv bulunduğuna yönelik tahminler yapılmakta ancak henüz kanıtlanmış bir rezerv bulunmamaktadır. 

Bir sonraki başlıkta Doğu Akdeniz’deki rezerv sahibi ülkelerin geçmişten günümüze enerji alanında yaşadığı gelişmeler ve mevcut durumları ele alınmıştır. Hidrokarbon alanında bölgedeki en tecrübeli ülkelerden biri olan Mısır ile başlayan değerlendirmede sırasıyla bir süredir enerji tüketiminde doğalgaza yer veren İsrail, uzun süredir siyasi çekişmelere sahne olması nedeniyle çok büyük oranda dışa bağımlı olan Filistin, henüz doğalgaz kullanımına başlamamış olan GKRY ile KKTC ve son olarak uzun yıllardır hidrokarbon arama çalışmaları yürüten Lübnan’a yer verilmiştir. Ayrıca söz konusu ülkelerin enerji ihracatı gerçekleştirme olasılıkları ve enerji transferi konusundaki politikalarında yaşanan gelişmelerden de bahsedilmiştir. 

MISIR
 
Afrika’nın en kalabalık nüfusa sahip ülkelerinden biri olan Mısır nüfus artışındaki hızlı yükselişe paralel olarak enerji talebinde de gün geçtikçe büyük bir yükseliş 
yaşamaktadır. 2015 yılı verilerine göre Mısır’ın mevcut nüfusu 91 milyon 508 bin 84 kişiye ulaşmıştır. Son üç yıl içerisindeki gayrisafi yurt içi hasılası (GSYH) 
İncelendiğinde 2013 yılında 286 milyar dolar olan rakamın 2015 yılında 330 milyar dolara çıktığı görülmektedir. 2013 yılında yüzde 9 olan enflasyon oranı 2015 yılında ise yüzde 10,9’a yükselmiştir. Ekonomisindeki istikrarsızlıklar ülkenin enerji ihtiyacını karşılayamamasına ve petrol-doğalgaz tedarikinde ciddi sıkıntılar yaşamasına sebep olmuştur. 

Doğu Akdeniz havzası içerisinde yer alan Mısır zengin enerji kaynaklarına sahip Afrika ve Ortadoğu bölgelerinin ortasında bulunması nedeniyle oldukça 
önemli bir konuma sahiptir. Bu yönüyle ülke önemli petrol ve doğalgaz rezervlerine ev sahipliği yapmaktadır. Ülkede ilk petrol arama çalışmaları 1860 yılında Kızıldeniz kıyılarında gerçekleştirilmiştir.4 Kızıldeniz ve Akdeniz arasındaki kıyıdan uzak ve kıyıya yakın deniz alanlarında keşfedilen petrol ve doğalgaz rezervleriyle Mısır, bölgenin önemli enerji aktörlerinden biri haline gelmiştir. Ülkedeki kaynakların coğrafi dağılımına bakıldığında petrol rezervlerinin Basra Körfezi kıyılarında yoğunlaştığı, doğalgaz rezervlerinin ise daha çok Akdeniz kıyısında bulunduğu görülmektedir (Harita 2). 

1956’da kurulan ulusal petrol şirketi Egyptian General Petroleum Corporation (EGPC) ile Mısır petrol üretiminde bölgenin önde gelen ülkelerinden biri 
haline gelmiştir. 1965 yılında ise EGPC ve British Petroleum (BP) ortaklığında bölgedeki petrol ticareti için önemli bir girişim olan Gulf of Suez Petroleum Company (GUPCO) kurulmuştur ve söz konusu şirket bugün günde 110 bin varil petrol üretimi yapmaktadır.5 

1965 yılında petrol üretimine başlayan ülkede üretim miktarı uzun yıllar tüketimin üzerinde seyretmiştir (Grafik 3). 1986’ya dek ürettiği petrolü yalnızca iç tüketimi için kullanan Mısır ilk petrol ihracatını bu tarihte gerçekleştirmiştir. Petrol ihracatına başladıktan yalnızca bir yıl sonra tüm zamanların en yüksek petrol ihracatı rakamına ulaşan ülkenin dış satım oranları bu tarihten sonra azalarak devam etmiştir.6 

2010 yılında Afrika ve Ortadoğu’daki ülkelerde baş gösteren Arap Baharı Mısır’ı da etkisi altına almış, bu durum ülkenin siyasi ve ekonomik istikrarının 
bozulmasına neden olmuştur. Uzun yıllar petrol ihracatı gerçekleştiren Mısır’da 2012’de Arap Baharı’nın etkisiyle ortaya çıkan askeri darbe petrol ihracatının kesilmesine neden olmuştur.7 


HARİTA 2. MISIR’IN PETROL VE DOĞALGAZ REZERVLERİNİN BULUNDUĞU BÖLGELER (2015) Kaynak: EnergyEgypt


TÜRKİYE’NİN ENERJİ TİCARET MERKEZİ OLMASINDA DOĞU AKDENİZ’İN ROLÜ 18 

1970’li yıllarda doğalgaz üretimine başlayan Mısır’da ulusal doğalgaz şirketi Egyptian Natural Gas Holding Company (EGAS) 2001 yılında kurulmuştur. 
2000’li yılların başına kadar ülkenin doğalgaz üretim miktarı ancak tüketimi karşılayabilecek düzeyde seyretmiş ve gaz ihracatına olanak vermemiştir (Grafik 4). İlk doğalgaz ihracatını 2003’te gerçekleştiren ülke bunun büyük bir kısmını Arap Doğalgaz Boru Hattı üzerinden Ürdün, İsrail ve Suriye’ye gerçekleştirmiştir.8 

Levant havzasının İsrail ve GKRY-KKTC açıklarında yapılan keşifler Mısır MEB’inde de açığa çıkarılmamış rezervler olabileceği düşüncesine neden olmuştur. Mısır hükümeti tarafından arama çalışmaları konusunda İtalyan petrol ve doğalgaz şirketi ENI’ye lisans verilmesiyle 2015 yılında Akdeniz’in şimdiye kadarki en büyük doğalgaz rezervi olan Zohr sahası keşfedilmiştir.9 Her geçen gün artan iç talebini karşılamak ve 2013 yılında bıraktığı doğalgaz ihracatına yeniden başlamak isteyen Mısır, Shorouk10 imtiyazında keşfedilen Zohr rezervini üretime açmak için yoğun çaba sarf etmektedir. 



GRAFİK 3. MISIR’IN YILLARA GÖRE PETROL ÜRETİM VE TÜKETİM MİKTARLARI (BİN VARİL/GÜNLÜK, 1965-2016) 
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy 2017


2016 yılı verilerine göre Mısır’da 3,5 milyar varil petrol ve 1,8 trilyon metreküp doğalgaz rezervleri bulunmaktadır.11 Ülkenin birincil enerji tüketiminin 
kaynaklara göre dağılımında doğalgaz yüzde 50,5 ile birinci, petrol ise yüzde 44,7 ile ikinci sırada yer almaktadır (Grafik 5). Buna göre ülkede tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 95’i fosil yakıtlardan elde edilmektedir. 

Mısır’ın geçtiğimiz beş yıl içerisindeki doğalgaz üretimine bakıldığında 2011 yılında 61,4 milyar metreküp olan üretim seviyesinin 2016’da 41,8 milyar metreküpe gerilediği görülmektedir. Ülkede 2016 senesi doğalgaz talebinin 51,3 milyar metreküp olarak gerçekleşmesi üretim ile tüketim rakamları arasında fark oluşmasına ve doğalgaz tedarikinde açık yaşanmasına sebep olmuştur 
(Grafik 4). 


GRAFİK 4. MISIR’IN YILLARA GÖRE DOĞALGAZ ÜRETİM VE TÜKETİM MİKTARLARI (MİLYAR METREKÜP, 1990-2016) 
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy 2017 



GRAFİK 5. MISIR’IN BİRİNCİL ENERJİ TÜKETİMİNİN KAYNAKLARA GÖRE DAĞILIMI (2016) 
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy 2017 

Bu durum son yıllarda Mısır’daki doğalgaz üretiminin tüketimi karşılayacak yeterlilikte olmadığını ve söz konusu talep açığını karşılamak adına enerji ithalatına başvurulduğunu göstermektedir. Ayrıca söz konusu gelişme kısa vadede ithalat yapılmaya devam edileceği yönündeki tahminleri kuvvetlendirmektedir. 
Artan talep karşısında gittikçe azalan rezerv miktarı üretimin düşük seviyelerde seyretmesine ve önümüzdeki on yıl içinde yıllık üretimin 15 milyar metreküpe 
kadar gerileyeceği yönünde tahminlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yenilenebilir enerji kullanımını artırmaya yönelik çalışmalar, yüksek ithal gaz fiyatları ve enerjinin verimli kullanılması konularındaki bilinçlendirme çalışmalarına rağmen Mısır’daki doğalgaz talebinin önümüzdeki on yıl içinde artmaya devam ederek yıllık 65-70 milyar metreküp seviyelerine ulaşacağı öngörülmektedir.12 Mısır’ın petrol ve doğalgaz tedarikinde meydana gelen sorunlar ülkedeki elektrik talebinin karşılanamamasına neden olmuş ve bu durum elektrik arzında ciddi bir maliyet artışını ortaya çıkarmıştır. Mısır Elektrik ve Enerji Bakanlığının verilerine göre 2015 yılında elektrik üretiminin yüzde 73,6’sı doğalgazdan sağlanmıştır.13 Elektrik üretiminin bu denli büyük bir kısmının doğalgaz ile gerçekleştirilmesi ülkenin gaz talebinin artmaya devam edeceğini göstermektedir.14 Mısır’ın 2016 yılındaki yaklaşık 55,2 milyar metreküplük doğalgaz talebi ile 2017’de gerçekleştirmesi öngörülen 51,6 milyar metreküplük doğalgaz üretimi karşılaştırıldığında ithal gazın bir süre daha piyasalarda önemini koruyacağı öngörülmektedir.
15 Üretimindeki bu düşüşü durdurmak ve yeniden doğalgaz arzı sağlamak için Mısır, Zohr rezervlerini de kapsayan 33 milyar dolarlık bir yatırımla birlikte 
birçok doğalgaz projesi için harekete geçmeyi planlamaktadır.16 2015 yılında Mısır’ın Akdeniz’deki MEB’inde keşfedilen Zohr rezervi ülke ekonomisinin kalkınması ve yeniden ihracata başlanması açısından ciddi bir fırsat olarak görülmektedir. Mısır’ın yaklaşık 15 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek kapasiteye sahip olduğu düşünülen Zohr rezervinin yine bölgede yer alan Afrodit, Tamar ve Leviathan sahalarının toplam kapasitelerine hemen hemen eşit olması Zohr’un Doğu Akdeniz’in en büyük doğalgaz sahası olduğunu açıkça göstermektedir.17 Söz konusu rezerv ülkenin yeniden gaz ihracatına başlaması için bir fırsat olarak görülse de Mısır’da enerji talebinin her geçen gün artış gösterdiği de gözden kaçırılmamalıdır. 

Doğu Akdeniz’de yeni ittifak arayışlarında olan Mısır bölgedeki doğalgaz keşiflerinin kendisi için hayati önem taşıdığının farkında olup mevcut rezervleri 
değerlendirmek adına girişimlerde bulunmaktadır. 31 Ağustos 2016 tarihinde GKRY ile ileriye dönük doğalgaz projelerine yönelik bir ön anlaşma imzalayan 
Mısır iki ülke arasında gerçekleştirilecek doğalgaz projelerinin ve Doğu Akdeniz’de oluşturulacak yeni bir ortaklığın sinyallerini vermiştir.18 Anlaşmaya göre Afrodit sahasından çıkartılacak gazın Mısır’a taşınması ve bunu sağlamak için inşa edilecek boru hattının 3 yıl gibi bir sürede tamamlanması planlanmıştır. Artan doğalgaz talebinin arz kesintisiyle karşı karşıya kalmaması adına Mısır mevcut fırsatları değerlendirmeye çalışmakta ve bölgedeki diğer rezerv sahibi ülkelerle ittifak kurmaya çabalamaktadır. 

Mısır’da yoğun olarak faaliyet gösteren ENI, ülkenin Akdeniz kıyılarına yaklaşık 190 km uzaklıkta olan Zohr sahasındaki çalışmalarına aktif bir şekilde 
devam etmektedir (Harita 3). 

3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

***


TÜRKİYE’NİN ENERJİ TİCARET MERKEZİ OLMASINDA DOĞU AKDENİZİN ROLÜ BÖLÜM 1

TÜRKİYE’NİN ENERJİ TİCARET MERKEZİ OLMASINDA DOĞU AKDENİZİN ROLÜ BÖLÜM 1



ERDAL TANAS KARAGÖL
BÜŞRA ZEYNEP ÖZDEMIR 


TÜRKİYE’NİN ENERJİ TİCARET MERKEZİ OLMASINDA DOĞU AKDENİZ’İN ROLÜ
COPYRIGHT © 2017 



Bu yayının tüm hakları SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’na aittir. SETA’nın izni olmaksızın yayının 
tümünün veya bir kısmının elektronik veya mekanik (fotokopi, kayıt ve bilgi depolama, vd.) yollarla basımı, yayını, çoğaltılması 
veya dağıtımı yapılamaz. Kaynak göstermek suretiyle alıntı yapılabilir. 

SETA Yayınları 92 
I. Baskı: 2017 
ISBN: 978-975-2459-30-4 
Uygulama: Erkan Söğüt, Hasan Suat Olgun, 
Baskı: Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş., İstanbul 
SETA | SİYASET, EKONOMİ VE TOPLUM ARAŞTIRMALARI VAKFI 
Nenehatun Cd. No: 66 GOP Çankaya 06700 Ankara TÜRKİYE 
Tel: +90 312 551 21 00 | Faks: +90 312 551 21 90 
www.setav.org | info@setav.org | @setavakfi 
SETA | Washington D.C. 
1025 Connecticut Avenue, N.W., Suite 1106 
Washington D.C., 20036 USA 
Tel: 202-223-9885 | Faks: 202-223-6099 
www.setadc.org | info@setadc.org | @setadc 
SETA | Kahire 
21 Fahmi Street Bab al Luq Abdeen Flat No: 19 Cairo EGYPT 
Tel: 00202 279 56866 | 00202 279 56985 | @setakahire 
SETA | İstanbul 
Defterdar Mh. Savaklar Cd. Ayvansaray Kavşağı No: 41-43 
Eyüp İstanbul TÜRKİYE 
Tel: +90 212 395 11 00 | Faks: +90 212 395 11 11

Yazarlar 

Erdal Tanas Karagöl 
Büşra Zeynep Özdemir 
Katkıda Bulunan 
Merve Sarıkaya 


TÜRKİYE’NİN ENERJİ TİCARET MERKEZİ OLMASINDA DOĞU AKDENİZ’İN ROLÜ

RAPOR İÇİNDEKİLER 

ÖZET | 7 

GİRİŞ | 9 
DOĞU AKDENİZ BÖLGESİNDEKİ DOĞALGAZ REZERVLERİNE SAHİP ÜLKELER | 13 
MISIR | 16 
İSRAIL | 25 
FILISTIN | 31 

GÜNEY KIBRIS RUM KESIMI YÖNETİMİ (GKRY) VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURIYETI (KKTC) | 32 
LÜBNAN | 37 
DOĞU AKDENİZ DOĞALGAZI İÇİN MUHTEMEL GÜZERGAHLAR | 45 
İSRAİL-GKRY-YUNANİSTAN GÜZERGAHI | 47 
İSRAİL-TÜRKIYE GÜZERGAHI | 50 
İSRAİL-MISIR GÜZERGAHI | 52 
GKRY-MISIR GÜZERGAHI | 53 
ENTERKONNEKTE İLETIM HATTI PROJESI | 53 

SONUÇ VE ÖNERİLER | 55

ÖZET 

Dünyanın en büyük hidrokarbon yataklarına ev sahipliği yapan Ortadoğu ve enerji tüketiminde başı çeken Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında bir geçiş güzergahı oluşturan Doğu Akdeniz bölgesi son yıllarda keşfedilen hidrokarbon rezervleri ile gündeme gelmeye başlamıştır. Uluslararası enerji şirketleri tarafından İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Mısır, Lübnan ve Filistin sularında yürütülen araştırmalar sonucunda birbirinden farklı büyüklüklere sahip birçok doğalgaz sahası keşfedilmiştir. Bunlar arasında en çok göze çarpan ve tartışma konusu olanlar ise Tamar, Leviathan (İsrail), Afrodit (GKRY) ve Zohr (Mısır) rezervleridir. Akdeniz’de tespit edilen bu rezervler bölgenin mevcut enerji potansiyelini artırırken aynı zamanda bölgedeki ve yakın çevredeki enerji talebi yüksek olan ülkelere ihtiyaç duydukları kaynakları temin etmede yeni fırsatlar sunmaktadır. Başta AB ülkeleri olmak üzere enerji talebi yüksek olan ve yeterli kaynaklara sahip olmayan ülkeler tedarikçi çeşitliliği sağlamak ve dolayısıyla enerji arz güvenliklerini artırmak adına bu rezervleri gündemlerine almaya başlamışlardır. 

Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının enerji talebi yüksek ülkelere ihraç edilmesi konusunda birçok proje gündeme gelmektedir. Bunların başında ise 
Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı (Eastern Mediterranean Natural Gas Pipeline) projesi ve Türkiye güzergahı yer almaktadır. Doğu Akdeniz Doğalgaz 
Boru Hattı projesi Kıbrıs açıklarından başlayarak Yunanistan’a ulaştırılması planlanan ve AB tarafından destek verilen bir projedir. Proje ile Afrodit sahasından çıkarılacak gazın Yunanistan’a ve buradan da AB’ye iletilmesi planlanmaktadır. Proje ayrıca İsrail tarafından da desteklenmekte ve Leviathan gazı için alternatif olarak görülmektedir. Öte yandan Türkiye’nin bugüne kadar hayata geçirdiği ve çalışmalarını devam ettirdiği büyük projeleri, mevcut altyapısı ve coğrafi konumu ile en uygun güzergah olduğu gerçeği gün geçtikçe daha fazla karar alıcı tarafından kabul edilmektedir. Türkiye’nin yer aldığı bir proje hem rezerv sahibi ülkeler hem de enerji talep eden ülkeler için kazan–kazan durumu ortaya çıkarabilecek potansiyele sahiptir. Coğrafi konumunun sağladığı avantajlarla Türkiye bölgesinde bir enerji ticaret merkezi olmayı hedeflemekte ve bu yönde politikalar geliştirmektedir. Yakın zamanda Hazar Havzası’ndaki doğalgazı Avrupa’ya ulaştırmaya hazırlanan Türkiye, Doğu Akdeniz gazının Batı’ya iletilmesinde de etkin rol oynayarak enerji ticaret merkezi olma 
hedefine bir adım daha yaklaşmayı planlamaktadır.

GİRİŞ 

Dünya genelinde artan nüfus ve gelişmekte olan ekonomiler her geçen gün enerji talebinin artmasına neden olmaktadır. Bu talep içerisinde en geniş paya 
sahip olan enerji kaynakları ise fosil yakıtlardır (Grafik 1). Geçmişten günümüze sırasıyla kömür, petrol ve doğalgaz bu tüketimin içerisindeki yerini almıştır. 
Bu kaynaklara sahip olan ülkeler ile enerji talebi yüksek bölgeler arasında gerçekleşen enerji ticaretinde rezerv sahibi ülkeler her zaman ilgi kaynağı olmuştur. Talep arttıkça en fazla kullanılan enerji kaynağı olan fosil yakıtların rezerv miktarında azalma gözlemlenmekte ve bu durum yeni kaynak arayışları içine girilmesine neden olmaktadır. 



GRAFİK 1. DÜNYA BİRİNCİL ENERJİ TÜKETİMİ (2016) 


Geçtiğimiz son on yılda kullanımında en çok artış görülen fosil yakıt türü ise doğalgazdır (Grafik 2). Bunu takiben enerji talebi yüksek olan ülkeler dışa 
bağımlılıklarını azaltmak adına kendi doğalgaz rezervlerini arama çalışmalarına başlamıştır. Son yıllarda gerçekleştirilen doğalgaz keşiflerinde en çok öne çıkan 
bölge ise Doğu Akdeniz olmuştur. Yapılan çalışmalar Doğu Akdeniz havzasının zengin kaynak potansiyelini ortaya çıkarmış, bölgenin dünyanın önde gelen enerji şirketleri ve enerji talebi yüksek ülkelerin gündemine girmesini sağlamıştır. Doğu Akdeniz Mısır, İsrail, Lübnan ve Suriye gibi Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler ile GKRY ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) yönetimi altındaki Ada’yı içine alan bir bölgedir. İçinde bulunduğu coğrafyanın en önemli özelliklerinden biri olan enerji kaynak zenginliği Akdeniz’de de varlığını göstererek Mısır, İsrail ve GKRY sularında önemli keşifler yapılmasını sağlamıştır. Doğu Akdeniz sularında yer alan İsrail Münhasır Ekonomik Bölgesinde (MEB) Leviathan, GKRY ve KKTC yakınlarında Afrodit ve Mısır MEB’inde Zohr rezervleri keşfedilmiştir. Keşfedilen bu rezervlerin kaynak sahibi ülkelerin olduğu kadar çevre ülkelerin de enerji taleplerine cevap verebilecek kapasitede olduğu düşünülmektedir. Ancak söz konusu rezervlere sahip olan ülkelerin öncelikle kendi taleplerini karşılama yönünde hareket etmesi beklenmektedir. Bu noktada Mısır’ın artan enerji talebi karşısında azalan üretimi ve İsrail’in her geçen yıl yükselen doğalgaz talebi göze çarpmaktadır. GKRY ve KKTC’nin enerji tüketiminde ise henüz doğalgaz yer almamaktadır. 

Söz konusu ülkeler kendi taleplerini karşılayabileceklerine karar verdikten sonra tüketim fazlası gazlarını ihraç etmek için pazar arayışı içine gireceklerdir. 
Önceliğin coğrafi yakınlıktan ötürü çevre ülkelere ve en yüksek enerji talebine sahip aktörlerden biri olan AB’ye verileceği düşünülmektedir. Fakat keşfedilen doğalgaz rezervlerinin söz konusu pazarlara ulaştırılması konusunda halihazırda transfer yollarının bulunmaması konuyu tartışmaya açık hale getirmektedir. 



GRAFİK 2. YILLARA GÖRE KÜRESEL DOĞALGAZ, PETROL VE KÖMÜR TÜKETİMİNDEKİ DEĞİŞİM MİKTARI (YÜZDE) 


GİRİŞ 

Bu durumda keşfedilen ve üretilmesi düşünülen gazın transferinde boru hattı, sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ve enterkonnekte elektrik iletim hattı seçenekleri 
öne çıkmaktadır. 

GKRY ve İsrail kendi sahalarında keşfedilen enerji kaynaklarını arz güvenliğini en önemli gündem maddesi haline getiren AB’ye ihraç etmek istemektedir. 
Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin Rus gazına olan yüksek oranlardaki bağımlılıkları Birlik tarafından endişe ile karşılanmakta ve bu bağımlılığı azaltmak adına politikalar geliştirilmektedir. Bu noktada Doğu Akdeniz gazı AB için alternatif kaynak niteliğindedir. GKRY ve İsrail’in rezervlerinden üretilecek gazın deniz altından geçirilecek bir boru hattı vasıtasıyla Yunanistan’a iletilmesi ve buradan talep eden diğer Avrupa ülkelerine transfer edilmesi planlanmaktadır. 

Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı (Eastern Mediterranean Natural Gas Pipeline) adı verilen bu projenin hayata geçirilebilmesi ise AB’ye bağlıdır. Gerek İsrail 
ve GKRY gerekse sahada faaliyet gösteren enerji şirketleri tek başlarına maliyeti üstlenmek istemedikleri ve alım garantisi olmayan bir projeye başlamayı uygun 
görmedikleri için AB tarafından atılacak adımların projenin gerçekleştirilmesinde kilit rol oynayacağı düşünülmektedir. 

Doğu Akdeniz gazı konusunda en çok gündeme gelen bir diğer seçenek çıkarılacak gazın Türkiye’ye ihraç edilmesi ve Türkiye üzerinden Avrupa pazarına transfer edilmesidir. Bu proje hem rezerv sahibi ülkeler ve Türkiye hem de uluslararası enerji şirketleri için kazan-kazan durumu ortaya çıkarabilecek bir projedir. Ortadoğu’da yaşanan savaş ve siyasi istikrarsızlıklar Doğu Akdeniz gazının arz güvenliğini tehdit ederek güvenli ihracat yollarına duyulan ihtiyacı artırmaktadır. GKRY, İsrail ve Mısır gazının Türkiye’ye ihraç edilmesi hem Türkiye’nin artan gaz talebini ve tedarikçi ülke çeşitliliği sağlama ihtiyacını karşılayabilecek hem de rezerv sahibi ülkelerin ihracat pazarı arayışına cevap verebilecektir. Ayrıca gazın Türkiye’ye iletilerek Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı’nın (Trans Anatolian Natural Gas Pipeline, TANAP) devamı niteliğindeki Trans Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı (Trans Adriatic Pipeline, TAP) ile Avrupa’ya ihraç edilmesi Doğu Akdeniz gazının Batı’ya açılmasını sağlayacak en ideal ve güvenli seçenek olarak öne çıkmaktadır. Son yıllarda imza attığı birçok enerji projesi ile Türkiye kendisine biçilen enerji koridoru rolünden sıyrılarak enerji ticaret merkezi olmayı hedeflemektedir. Sahip olduğu coğrafi konumunu ve potansiyelini kullanarak enerji alanında öngörülebilir hedefler ortaya koyan Türkiye bu hedeflerine ulaşmak adına kritik hamleler gerçekleştirmektedir. TANAP, Türk Akım Doğalgaz Boru Hattı, Enerji Borsası, FSRU (Floating Storage Regasification Unit) yatırımları ve doğalgaz depolama tesisleri bu hamleler arasında en göze çarpanlardır. Bunlara bir de Doğu Akdeniz gazının transferini ekleyerek bölgesinde bir enerji ticaret merkezi oluşturmayı hedefleyen Türkiye enerji diplomasisini bu yönde şekillendirmektedir. 

Bu çalışmanın ikinci bölümünde Doğu Akdeniz havzasındaki rezerv sahibi ülkeler ele alınmış, bu rezervlerin keşfi ve üretimi konusundaki mevcut durumlar 
aktarılmıştır. Üçüncü bölümde Doğu Akdeniz doğalgazının transferi konusundaki muhtemel projeler ele alınırken sonuç bölümü ile birlikte Doğu Akdeniz gazının 
ihracat seçeneklerine yönelik önerilerde bulunulmuştur.

DOĞU AKDENİZ BÖLGESİNDEKİ DOĞALGAZ REZERVLERİNE SAHİP ÜLKELER 

Dünya üzerindeki hidrokarbon yataklarının yoğun bir şekilde bulunduğu Ortadoğu bölgesine komşu olan Doğu Akdeniz rezerv bakımından yüksek 
potansiyele sahip havzasıyla her geçen gün yeni gelişmelere ev sahipliği yapmaktadır. 

Doğu Akdeniz’de yer alan Mısır, İsrail, GKRY, KKTC, Lübnan ve Suriye kıyılarını içine alan havzada zengin hidrokarbon rezervleri bulunduğu tahmini dünyanın önde gelen enerji şirketlerini arama çalışmaları yapmak üzere bölgeye çekerek keşifler yapılmasını sağlamıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda Levant havzasında1 

3,4 trilyon metreküp doğalgaz rezervi tespit edildiği açıklanmıştır.2 

Levant havzası içerisinde bulunan İsrail MEB’i, 2009’da keşfedilen Tamar ve 2010’da keşfedilen Leviathan sahası ile yaklaşık 900 milyar metreküp rezerve 
ev sahipliği yapmaktadır. GKRY ve KKTC yönetimindeki Kıbrıs açıklarında yapılan araştırmalarda da Limasol Limanı’na yaklaşık 160 kilometre mesafede 
198 milyar metreküplük Afrodit sahası keşfedilmiştir. İtalyan enerji şirketi ENI, Mısır MEB’inde bulunan Nil Delta Havzası’nda 2015 yılında Akdeniz’in 
en büyük doğalgaz yataklarının keşfini gerçekleştirdiğini açıklamıştır.3 

Mısır’ın 2015’te keşfettiği Nil Deltası içerisindeki Zohr sahası 850 milyar metreküp ile bölgenin en büyük doğalgaz rezervine ev sahipliği yapmaktadır (Harita 1). 



TABLO 1. DOĞU AKDENİZ’DE KEŞFEDİLEN DOĞALGAZ SAHALARI VE REZERV MİKTARLARI 


2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR 


***