Gabrova etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gabrova etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Kasım 2019 Çarşamba

SOFYA ASKERÎ ATAŞESİ MUSTAFA KEMAL’İN ASKERÎ VE SİYASÎ DEĞERLENDİRMELERİ

SOFYA ASKERÎ ATAŞESİ MUSTAFA KEMAL’İN ASKERÎ VE SİYASÎ DEĞERLENDİRMELERİ 


Dr. Ahmet TETİK 

Balkan savaşlarının sonunda 29 Eylül 1913 tarihinde Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında İstanbul Barış Anlaşması imzalanır. 
Yıllar sonra, 1918 yılı ortalarında, Mustafa Kemal Atatürk, Balkan Harbiyle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapar. “Balkan Harbi, Türk ordusunun katıldığı bir harp değildir. Bu bambaşka bir şeydi, bir bozgundu. Fakat Türk ordusunun bozgunu değildi. Hayır hiç değil, bu, Türkiye’deki eskinin yıkılması, Türk ordusunun başındaki bilgisiz kumanda heyetinin geri çekilmesiydi. Balkan kuvvetleri, bu harbin sonuçlarını, o dönemde Türkiye’ye hâkim olan şahısların bilgisizliğine borçludur. Denilebilir ki bu harp de Türkiye için bir sürprizdi. Ordu, birleşebilmek ve bir plana göre toplanabilmek için yeterli zaman bulamamıştı. Öncü birlikleriyle düşman hücumları karşılanmıştı.”1 

Anlaşmadan sonra Sofya elçiliğine Ali Fethi Okyar atanır. 27 Ekim 1913 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk, Sofya Askerî Ataşeliği’ne tayin edilir. Yaklaşık bir ay sonra 20 Kasım 1913’te Atatürk, Sofya’ya gelir.2 

Atatürk’ün Sofya’ya tayin edilişinde çeşitli sebepler rol oynamıştır. Bunların arasında “İttihat ve Terakki yönetiminin sorumsuz liderleriyle arasındaki soğukluk (ordunun politika ile ilişkisine ve Alman askerî heyetlerinin Osmanlı ordusundaki nüfuzuna karşı çıkması) önemlidir.3 

Enver Paşa ise muhtemel bir harpte, stratejik durumu icabı, Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’yle aynı cephede olmasını arzular. 
Balkan Harbi’nden sonra, Bulgarları Türklerin safında savaşa sokabilecek dirayeti ancak Mustafa Kemal’in sağlayabileceği inancı atanmasında etkili olur.4 

Mustafa Kemal Atatürk, Sofya’da bulunduğu sürece, Bulgaristan ve diğer Balkan ülkelerinin ordularının eğitimi, silahlanmaları, askerî – siyasi durumları ile yetenek ve niteliklerini tanımanın yanısıra, mevcut askerî problemlerin çözülmesi konularında önemli faaliyetlerde bulunur.5 
Bulgaristan’da Filibe, Pilevne, Tırnova, Gabrova, Şumnu, Varna, Kızanlık, Köstendil, Niğbolu, Vidin’i dolaşır.6 
Zaten çok kısa bir zaman sonra, Sofya’nın siyasi ve kültürel hayatının vazgeçilmez simalarından birisi olarak, özellikle Bulgar komutanlarla yakın ilişkiler kurar. Bulgar millî meclisindeki Türk milletvekilleriyle kurduğu dostluklarla Bulgar siyasi hayatını çok yakından takip eder.7 

Mustafa Kemal Atatürk, Sofya’da onbeş ay kadar görev yapar. “1913-1915 Yılları arasında Bulgaristan’da Ataşemiliter görevinde bulunması, O’nu başkent Sofya ve yurt içinde toplumsal, politik ve kültürel çevrelerle temas ettirmiştir.”8 

Atatürk’ün Sofya’da askerî ataşe olarak görevinin sorumluluklarını yerine getirirken gösterdiği faaliyetler ve kişisel portresi üzerinde eski Bulgar başkomutanlarından, general N. Jekov’un değerlendirmesi dikkat çekicidir. “1914 Yılı” sonbaharıydı. Bulgaristan 1’nci Dünya Savaşı’nda, Almanların yanında yer almak üzere iken Osmanlı Devleti ile askerî bir görüşme yapmak istiyordu. Bu anlaşmanın hazırlıkları için Bulgar genelkurmayında çalışırken, bir gün Mustafa Kemal adında genç bir Türk subayı geldi. 
Kendisinin Sofya ataşemiliteri olarak görevlendirildiğini söyledi. O, binbaşı, ben ise albaydım. Fransızcası mükemmeldi. Bir diplomat gibi konuşuyordu. 
Yüksek kültür sahibi, centilmen bir Türk’tü, O’nunla ahbap olduk. 

Sofya’da birlikte gezmeye başladık. Tarihî ve politik konularda konuştuk. Daha o zamanlarda, Türkiye’de yapacağı devrimleri düşünüyordu. Sonunda duruma hâkim oldu ve muradına erdi, yeni Türkiye’yi kurdu.”9 

General Jekov’un anlattıklarına ilave olarak, Bulgar Harbiye nazırı Boyaciyev de “Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1914 yılında Yunanistan’a karşı, Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında bir askerî anlaşma yapma çalışmalarını yürüttüğünü, Bulgar genelkurmayından subaylarla anlaşma metni üzerinde çalıştığını ifade etmektedir.10 

1914 Yılı ocak ayı başlarında, Mustafa Kemal Atatürk, Sofya’nın yanısıra Bükreş, Belgrad ve Çetine (Karadağ) Askerî Ataşeliklerini yürütmekle görevlendirilir.11 Bu durum, O’nun sorumluluk alanını oldukça genişletir. Birinci Dünya Savaşı öncesinde, dünyada, Balkanlarda ve Osmanlı Devleti’ndeki gelişmeleri takip eder, 12 geleceğe dönük değerlendirmeler yapar. 

Mustafa Kemal Atatürk’ün, askerî ataşe olarak Sofya’dan, harbiye nezareti ile genelkurmay başkanlığına gönderdiği çeşitli konulara dair değerlendirmelerini içeren raporları Gnkur. Ataşe ve Dent. Başkanlığı Arşivinde bulunmaktadır. Atatürk’ün bizzat kendi elyazısıyla kaleme aldığı Mustafa Kemal imzalı 174 belge bulunmaktadır.13 

Mustafa Kemal Atatürk’ün Sofya’dan gönderdiği raporları içerikleri itibariyle iki genel başlık altında toplamak mümkündür: 

1. Askerî konular 
2. Stratejik değerlendirmeler 

1. Askerî Konular 

Genel olarak Bulgar ordusu hakkındaki bilgileri içermektedir. Atatürk, silahlanmadan konuşlanmaya, seferberlik hazırlıklarına kadar çok geniş bir alanda elde ettiği istihbarat bilgilerini değerlendirmeler yaparak harbiye nezaretine ve genelkurmay başkanlığına bildirmiştir. 

Mustafa Kemal Atatürk, Bulgar ordusuyla ilgili olarak çok ayrıntılı bilgiler elde eder. Bulgar birliklerine atanan komutanlar, birliklerin yer değiştirmeleri, silah alımları, çeşitli sınıflara ait yeniden yapılanma çalışmaları, bütçedeki askerî harcamalara ilişkin bilgiler, değerlendirmeler bu raporlarda yer alır. 

24 Ocak 1914 tarihli raporda Bulgar ordusunda önemli mevkilere yapılan atamalar bildirilir. 

31 Ocak 1914 tarihli raporda ise Atatürk, 1914 – 1916 yılları arasında Bulgaristan tarafından alımı yapılacak top, tüfek ve mühimmat ile istihkâm ve levazım malzemelerinin listesini “güvenilir bir kaynaktan aldığı bilgiye göre” açıklamaktadır.14 

Balkan Harbi’nde, Bulgarlar tarafından ele geçirilen, Türk ordusuna ait silah, cephane ve diğer malzemelerle ilgili olarak, 5 Şubat 1914 tarihli raporda Bulgar genelkurmayındaki bir subaydan elde ettiği bilgiler, savaş kayıplarının boyutlarını göstermektedir.15 

Bulgar ordusunun teknik araç gereç donanımı hakkında Bulgar ordusunun hava gücü ile motorlu taşıma araçlarıyla ilgili olarak da bilgiler vermektedir.16 

Bulgar ordusundaki yeniden yapılanmanın mali portresini ise, Mustafa Kemal Atatürk, Bulgaristan’ın 1914 yılı bütçesini analiz ederek ortaya çıkarmaktadır.17 

Bulgar ordusunun yeniden yapılanma çalışmaları konusunda Mustafa Kemal Atatürk detaylı bir rapor gönderir. Piyade, süvari, topçu sınıflarına dair ayrıntılı bilgiler verdikten sonra, Bulgar ordusunca 20 yıllık bir sürede gerçekleştirilmesi düşünülen planla ilgili değerlendirmelerini sıralar: “ Bulgar ordusunu, yeni Bulgaristan’ın arzuladığı gayelere uygun bir yetkinlik seviyesine yükseltmek için, Bulgar genelkurmayınca, 20 yıllık bir süre içerisinde uygulamak ve tamamlamak üzere genel bir proje düşünülmektedir. Bu süre, uygulamanın 
gerçekleştirilmesi açısından – her yıl artacak nüfus, mali durumu etkileyecek gelişmeler ve diğer hususları gözönüne alınarak – dönemlere bölünmüştür. Birinci uygulama dönemi 5 yıldır. Bu dönem sonunda Bulgar Hükûmeti, yeni kuruluşta 400.000 kişilik bir hareketli kuvvet ile 120.000 kişilik bir ikinci hat ordusunu her yönden harbe hazırlamış olacaktır.”18 

Birinci Dünya Harbi öncesinde, Bulgar ordusunun hızla silahlanmasını da Atatürk şu sözlerle aktarır: “Bulgar üst düzey askerî yetkilileri pek büyük bir ciddiyet ve derin intikam hisleriyle ordularını yeniden hazırlamaktadırlar.”19 Yine Atatürk’ün verdiği bilgilere göre; “Bulgar ordusunda, yaşları veya yetersizlikleri sebebiyle işe yaramadıkları anlaşılan çok sayıda büyük ve küçük rütbeli subay ordudan 
çıkarılmış ve her fırsattan istifadeyle çıkarılmaktadır. Ordu yüksek komutasını gençleştirmek fikri Bulgaristan’da esas kabul edilmiştir.”20 

Bulgar ordusunun, savaş öncesindeki silahlanma faaliyetleri için ihtiyaç duyduğu mali destek için, borçlanma yoluna gidilir. Rusya ve Fransa; Bulgaristan’ın bu isteğine olumlu bir yaklaşım göstermeyince, Almanya devreye girer. Yaklaşık 500 milyon franklık borçlanmanın, 300 milyon frankı hemen, kalanı da iki yıl içinde alınacaktır.21 Mustafa Kemal Atatürk, bu bilgiyi genelkurmay başkanlığına 31 Mayıs 1914 tarihli raporda veriyor. 
Savaşın iki ay sonra başladığı düşünülürse,  Bulgaristan’ın yer alacağı tarafı göstermesi bakımından önemlidir.22 

Bütün bunlar, Bulgarların savaşa var güçleriyle hazırlandıklarının göstergesidir. Askerî Ataşe olarak Mustafa Kemal Atatürk, harbiye nezareti ile genelkurmay başkanlığını ayrıntılı verilerle bilgilendirme işlerini çok üstün bir biçimde yerine getirmiştir. 

2. Stratejik Konular 

Strateji, gelecek tehlikeleri görme ve tam zamanında çare bulma imkânı verecek inceleme – araştırma yöntemidir. Stratejiyi kavramak, kullanmak ve başarılı olmak tarihte ender şahsiyetlere nasip olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk bu şahsiyetlerden birisidir.23 

Mustafa Kemal Atatürk’ün, Sofya’dan gönderdiği raporlardaki stratejik değerlendirmeler, 33 yaşında genç kurmay binbaşının geleceğe dönük ufkunu göstermesi açısından çok önemlidir. Olayların analizinde geniş ve derin görüşlerini yansıtırken, adeta geleceğin olabilirliğini ortaya koymaktadır. 

Bu raporlarda uluslararası arenadaki oyuncuların, Balkanlardaki oyunlarını görür ve buna göre tedbirler alınmasını ister. 

Sofya’daki askerî ataşelik dönemi boyunca, Mustafa Kemal Atatürk, Balkanlar daki siyasi gelişmeleri değerlendirirken, yaklaşmakta olan dünya harbinin de gelişini sezer. Stratejik istihbaratın çok özel örnekleri bu raporlarda açıkça görülmektedir. Bu kapsamda, planlanan faaliyetler, genel durum, halkın eğilimleri, ekonomi, ulaşım, askerî kuruluşlar, ordu, seferî kuruluş, askerî tesisler, ikmal, yönetimdeki kilit noktalarda bulunanlarla ilgili bilgiler gibi.24 birçok konu, Mustafa Kemal Atatürk tarafından İstanbul’daki genelkurmay 
karargâhına bildirilmiştir. 

Balkanlardaki devletlerin ve özellikle Bulgaristan’daki hassas noktaların, alanların yanısıra, Bulgarların savaşmasını mümkün kılan her türlü imkân ve kabiliyet hakkında geniş bilgi sahibi olmak için, Atatürk, sıkıntılara rağmen bütün vasıtaları kullanır. 

Bulgaristan Genelkurmay başkanı General Fiçef’le bir mülakatından sonraki 6 Aralık 1913 tarihli raporunda, Balkan Savaşı’nın arka planında yaşananları anlatır. General Fiçef, Osmanlı genelkurmayının savaş sırasında uyguladığı günlük bütün harp planlarını ve taktik hesaplarını tamamen öğrendiğini söyler. Kaynak Alman subayları, özellikle de Golç Paşa’dır. Berlin’deki Bulgar askerî ataşesi de günü gününe haberdar edilir. Mustafa Kemal Atatürk, Feneral Fiçef’in söylediklerini şöyle değerlendirir. “Gerçekten de General Fiçef’in yaptığı açıklamalar ve gösterdiği belgelerle seferberliğimiz, harp harekâtı planımız ve genelkurmayımızın psikolojik ve fikrî durumu hakkındaki bilgisinin gerçekliğini kabul etmek gerekiyor. Ancak sözkonusu bilginin elde edilmesindeki tek kaynak cidden Alman subayları ve Alman mevkileri ise bu hususun gelecek için dikkat edilmesi gereken bir mesele olarak önemle değerlendirilmesi lazım geleceği düşüncesinde olduğumu arz ederim.”.25 

Muhtemel bir savaşta Bulgaristan’ı müttefik olarak görmek isteyen İttihat ve Terakki yönetimi, bunu gerçekleştirmek için çok çaba sarf eder. Sofya Askerî Ataşesi Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yönde girişimlerde bulunmasını ister. Atatürk, 25 Şubat 1914 tarihli raporunda, Bulgaristan’ın içinde bulunduğu durumu şu sözlerle açıklar:26 “Bulgaristan 2-5 sene sonra, ilk fırsattan istifade ederek II. Balkan Harbi yenilgisinin acısını çıkarmaya karar vermiş olduğundan dolayı, ülke içerisinde yalnız orduda değil, hükûmetin her idarî kademesinde, 
milletin her ferdinde dikkat çekici ve tabii ki takdire layık bir faaliyet, bir hazırlık gözlenmektedir.” 

Balkan Harbi sonrasında çizilen sınırlar, Bulgarlar tarafından istenmeyerek kabul edilir. Sırbistan ve Yunanistan’ın Bulgarların aleyhine, topraklarının genişlemesine itirazları vardır.27 Mustafa Kemal Atatürk’ün tespiti şöyle: “Bulgarlar için bir millî emel olan Makedonya’ya tamamen sahip olmamak ve ordularının en zayıf ve müsait olmayan bir durumunda, Romanyalıların Sofya’ya kadar ilerleyerek Bulgaristan’ın en verimli parçasını kendi topraklarına katmaları, Bulgar milleti, ordusu ve hükûmeti için unutulmaz bir yara meydana getirmiş bulunuyor. 

Bulgarlar bu yarayı ancak Makedonya’nın, Sırpların ve Yunanlıların eline geçen kısmını tekrar ele geçirmek, Romanyalıların aldıkları yerleri geri almak, kendisini yenilgiye uğratmış olanlara bir intikam darbesi indirmek suretiyle tedavi edebileceklerini düşünüyorlar.” 28 

Bulgarların bu düşüncelerini, Atatürk mevcut şartlara göre hayali olarak değerlendirir. Bulgar ordusu, aynı anda Romanya, Sırbistan ve Yunanistan ordularıyla savaşacak güçte değildir.29 Osmanlı yönetiminin müttefik olma arzusunu da Bulgarlar, Makedonya’ya ait amaçlarını gerçekleştirmek için kendi çıkarlarına kullanmanın peşindedirler. “Bulgar siyasi liderlerine göre, Osmanlılarla ittifak çok kolayca yapılabilecektir.”30 

Bulgaristan’ın yayılmacı zihniyetini göstermesi açısından, Mustafa Kemal Atatürk, 1 Haziran 1914 tarihli raporunda Bulgar ordusundaki alaylara verilen isimlere dikkati çekiyor. “14 Mayıs 1914 tarihli kral emriyle, 10 ncu Tümen, Adalar Denizi Tümeni adını alıyor. 
Bu tümeni oluşturan alaylardan 37 nci Alaya “Pirin alayı” ; 38 nci Alaya “Edirne alayı” ; 39 ncu Alaya “Selanik Alayı” ; 40 ncı Alaya da “Adalar Denizi Alayı” adı veriliyor.”31 

Balkanlardaki siyasi gelişmeleri çok yakından takip eden Mustafa Kemal Atatürk, Sırbistan ile Karadağ’ın, birleşmelerinin mümkün olduğunu, her iki ülke kamuoyunun böyle bir birleşmeye taraftar bulunduğunu söyler. 32 

Bulgaristan ile Sırbistan arasındaki siyasi ilişkiler konusunda da Atatürk şu analizi yaparak gelecekteki görüntüyü çizer. “Sırbistan tarafından bugün takip edilen politika, bir izleme politikasından başka bir şey değildir. Yalnız gözden uzak tutulmaması gereken önemli bir taraf varsa o da Bulgaristan’ın şimdiki hükûmetinin Avusturya’ya göz kırpması, Sırbistan’ın da Rusya ekseninden kesinlikle uzaklaşmak niyetinde bulunmamasıdır.” 33 

Mustafa Kemal Atatürk savaşın seyri ile ilgili olarak da şu öngörüde bulunur: “Avusturya ile Sırbistan arasında bu gece veya yarın harp ilan olunursa, Bulgarların ilk anda tarafsız görünecekleri anlaşılıyor. Harp genelleşirse, fırsata göre istifadeye hazır olacaklardır. 

Avusturyalılar, Sırpları çiğnedikten sonra, “Selanik’e kadar inmek” şeklindeki çok eski emellerini elde etmeye kalkışırlarsa, Bulgarlara Makedonya’dan bir hisse vaad ederek, onları Romenlere musallat edeceklerini tahmin ediyorum.” 34 

25 Temmuz 1914 tarihinde yazdığı raporda ise, İtalyanların 10 günden beri kısmen seferberlik yaptıklarını, Arnavutluk’un işgali konusunda Avusturya ile anlaşmış olduklarını fazlasıyla tahmin ettiğini bildirmektedir.35 

5 Ekim 1914 tarihli bir raporda ise Mustafa Kemal Atatürk, özel bir kaynağın Rusya hakkında verdiği bilgileri bildirerek uyarılarda bulunuyor. “Odesa’da 60.000 piyade kuvveti var. Günde 5.000’den fazla asker Galiçya’ya gönderiliyor Kafkasya’dan Odesa’ya birlikler sevk ediliyor.”36 

Başkomutanlık Kurmay Başkanı Yb. İsmail Hakkı’ya yazdığı 6 Kasım 1914 tarihli gizli ve özel mektupta, Osmanlı Devleti’nin savaşa girişi hakkında Bulgar Harbiye Nazarı General Fiçef’le yaptığı konuşmayla ilgili bilgileri kaydeder. General Fiçef’in sözlerinin, “Türkiye’nin cihan harbine katılması zamanın Almanya Hükûmeti tarafından takdir ve tayin edilecektir.” cümlesiyle özetlenebileceğini 
söylemektedir. Ayrıca, “Bence, bütün harekâtımızda Bulgaristan’ı hareket etmiş görmedikçe, ona karşı ihtiyat tedbirlerinin alınmasında müsamaha göstermek uygun değildir. Başlanılan bu büyük işten, Osmanlı milletinin yüzünün gülerek çıkması, ordumuzun Balkan harbinde yüzüne sürülen namus lekelerinin silineceği kutlu zamanın geleceği ümidiyle...” diye sözlerini bitirir.37 

Osmanlı Devleti’nin Almanya safında savaşa bilfiil katılmasından sonra, Salih Bozok’a yazdığı mektupta, öngörü sahibi bir liderin geleceği değerlendirişi açıkça görülür. “Dünyada olup bitenler konusundaki düşüncelerimi soruyorsun. Bu konudaki görüşlerimi yalnız sende kalmak koşulu ile aşağıda olduğu gibi sana yazıyorum. 

Biz amacımızı saptamadan seferberlik ilan ettik. 
Bu çok tehlikelidir. 
Çünkü başımızı bir yana mı, yoksa birçok yana mı vuracağız, bilinmiyor... 

Almanların durumu konusundaki askerî görüşe gelince; ben, Almanların bu savaşı kazanacaklarına kesinlikle inanmıyorum.”38 

Rusya, İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmelerinden sonra (2-6 Kasım 1914) Mustafa Kemal Atatürk, ülkenin sürüklendiği mevcut şartlarda, Sofya’da kalmak istemez. Faal bir görevde bulunmak arzusundadır. Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya yazdığı mektupta; “Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken, ben, Sofya’da ataşemiliterlik yapamam! Eğer, birinci sınıf subay olmak liyakatinden mahrumsam, kanaatiniz bu ise, lütfen açık söyleyiniz”39 Aralık 1914’te yazılan bu mektuptan sonra, Kemal Atatürk Harbiye Nezaretinin 18 ocak 1915 günlü teklifi ve 20 Ocak 1915 tarihli onayla Sofya askerî ataşeliğinden, 3 ncü Kolordu da yeniden teşkil edilen 19 ncu Tümen komutanlığına atanır.40 

25 Ocak 1915’te İstanbul’a gelen Mustafa Kemal Atatürk, başkomutan vekili Enver Paşa’yla görüşür. 2 Şubatta Tekirdağ’a geçer ve 19 ncu Tümeni kurma çalışmalarına başlar.41 

Genç Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal, Sofya’da üstlenmiş olduğu askerî ataşelik görevinin gereklerini yerine getirirken yazmış olduğu raporlar, çok kısa bir süre sonra, Türk milletinin “makus talihi”ni yenecek bir liderin de varlığını bize göstermektedir. Sonraki dönemlerdeki faaliyetleri incelenirken, O’nun bu dönemdeki fikrî, askerî yetkinliği de göz önüne alınmalıdır. 

Olmazları başaran bir lider olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nutuk”ta ortaya koyduğu özgüven, yukarıda verilen bilgilerde görüldüğü şekilde daha çok genç yaştaki Sofya askerî ataşeliği sırasındaki raporlarında da açıkça yansımaktadır. 


DİPNOTLAR;

1 Ayşe Afet İnan, M.Kemal Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları, TTK. Yay., Ank. 1983, s.57 
2 Utkan Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Araştırma Merkezi Yay. Ank. 1999, s.25. 
3 İlber Ortaylı, Mustafa Kemal Atatürk’ün Bulgaristan’daki Yılları, IX. Türk Tarih Kongresi, c.III, TTK Yay. Ank. 1989, s.2041. 
4 Altan Deliorman, Mustafa Kemal Balkanlarda, Türkiye Yay., İst. 1959, s.6. 
5 Belgelerle Mustafa Kemal Atatürk ve Türk-Bulgar İlişkileri, 1913 – 1938, Devlet Arşivleri Gn.Md.Yay., Ank. 2002, s.XVII – XIX 
6 Utkan Kocatürk, a.g.e. s.25. 
7 İlber Ortaylı, a.g.e. s. 2041 – 2042; Stefan Velikov, “Kemal Atatürk ve Türk- Bulgar İlişkileri, IX. Türk Tarih Kongresi, c.III, TTK Yay., Ank. 1989, s. 1955. 
8 İbrahim T. Tatarlı, “Atatürk ve Reformlarının Bulgaristan’da Değerlendirilmesi Üstüne”, IX. Türk Tarih Kongresi, C.III.TTK. Yay., Ank. 1989, s.1962. 
9 Tarihte Türk Bulgar İlişkileri, Gnkur. ATASE ve Dent.Bşk.lığı Yay., Ank. 2004, s.85. 
10 Belgelerle Mustafa Kemal Atatürk ve Türk – Bulgar İlişkileri, s. 222-224. 
11 ATASE Arşivi, ATAZB Koleksiyonu Kutu:34, Gömlek:83, Belge:83-4. 
12 Fethi Okyar’ın Anıları, İş Bankası Kültür Yay., Ank. 1997, s.17. 
13 ATASE Arşivi, BDH, Kls. 1660/Kls:337. 
14 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.26 ; Barış Faaliyetleri Koleksiyonu, Kls.337, D.2370, F.4-18, 4-19. 
15 ATASE Arşivi, BFK, Kls.337, D.2370, F.4-6. 
16 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.12/13. 
17 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.11-27, F.11-5 
18 ATASE Arşivi, BFK, Kls.337, D.2370, F.2-1. 
19 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.1. 
20 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.3 / ATASE Arşivi, BDH, Kls.337, D.2370, F.4-8. 
21 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.28. 
22 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.28-1. 
23 Atatürk ve Strateji, Harp Akademileri K.lığı Yüksek Askeri Bil.Ens.Yay., S.1, İst. 1976, s.3. 
24 Sherman Kent, Stratejik İstihbarat, Endüstri Basın ve Yayınevi, İzm. 1968, s.20-27. 
25 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.40-28, F.1. 
26 ATASE Arşivi, BFK, Kls.337, D.2370, F.6, 6-11;BDH, Kls.1660, D.18-19, F.8-5. 
27 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.8. 
28 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.9. 
29 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.9, 9-1. 
30 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.9-1. 
31 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.29. 
32 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.9-4. 
33 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.9-3. 
34 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.11-27, F.37-1. 
35 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.39-1. 
36 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.18-29, F.50. 
37 ATASE Arşivi, BDH, Kls.1660, D.40, F.32. 
38 Sadi Borak, a.g.e., s.34. 
39 Çankaya, a.g.e. s.82. 
40 BOA, İ.HB. 1333. Ra./3. 
41 Utkan Kocatürk, a.g.e., s.34; ATASE Arşivi ATAZB, K.34, G.83, B.83-4. 


***