Hiram Abas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hiram Abas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ağustos 2015 Çarşamba

ADALETE SESLENİŞ BÖLÜM 8

                ADALETE  SESLENİŞ  BÖLÜM 8






08 Ağustos 1978 – AYDINLIK

“ClA'nın okullarında 4 yıl eğitilen Kontrgerilla şefi, İstanbul'daki bütün provokasyon ve tertiplerin ardındaki beyin: M. HİRAM ABAS. M. Hiram Abas, İstanbul'daki bütün tertip ve operasyonları planlayan Kontrgerilla şefiydi. CIA ve MİT adına Faik Türün'e danışmanlık yapıyor, İstanbul Kontrgerilla Karargâhı ile CIA ve MİT'in irtibatını sağlıyordu. Gemi batırma olayları, Elrom olayı, Fırtına Tatbikatları gibi tertip ve saldırılar Hiram Abas'ın başı altından çıktı. Hiram Abas, işkence ve operasyon hastası. Görevli olmadığı halde 12 Mart'taki bütün baskınlara en önde katıldı. Yeni işkence yöntemleri geliştirdi ve bu yöntemleri bizzat uyguladı. Hiram Abas, Türkiye'deki masonların ileri gelenlerinden Hilmi Abas'ın oğlu. YARIN: Hiram Abas şimdi nerede görevli?”
Fabrikasyon haberler tam yol devreye girmişti. Bu haberin yazıldığı tarihte Hiram Abas 4 yıl CIA okullarında eğitim görmek değil, ABD'yi bile görmemişti. Elrom olayını bile Hiram Abas'a bağlayan Aydınlık, ertesi günü Hiram Bey’in adresi, evinin, otomobilinin ve kendisinin resmi de verilmişti.




09 Ağustos 1978 - AYDINLIK

“Hiram Abas dört gün önce yine İstanbul'a geldi, Çiftehavuzlar'daki eve indi. Muhabirlerimiz, Abas'ın bu resmini evden çıkıp, BMW marka koyu yeşil arabasına binerken çektiler.

•Halen devlet görevlisi olarak işbaşında. M. Hiram Abas. MİT Merkezindeki MAH Başkanlığında görevli. 
•MİT içinde itibarı sarsılan CIA ajanları Hiram Abas'a Sabahattin Savaşman'ı yakalatarak durumlarını korumaya çalıştılar. 
• Hiram Abas sık, sık İstanbul'a geliyor. Yayınımızın ilan spotları çıktığında MİT, Hiram Abas'ı uyardı. 
•12 Mart'ta İstanbul'daki bütün provokasyonları planlayan Hiram Abas, Ankara'da MİT Merkezinde, Milli Asayiş Hizmetleri (MAH) Başkanlığı'nda görevli.
...Hiram Abas'ın İstanbul'a gelince kaldığı, Çiftehavuzlar Cemil Topuzlu Caddesi, No: 32'deki apartmanın 2 nolu dairesinde kalıyor. ...Hiram Abas, Sabahattin Savaşman olayında önemli rol oynadı.

Bilindiği gibi bu yılın başlarında MİT İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Sabahattin Savaşman, Kıbrıs konusundaki bazı gizli karar ve haritaları, CIA ve İngiliz Entelijans ajanlarına verirken yakalandı ve tutuklandı. Yakalanma olayı. MİT'in Gaziosmanpaşa semtindeki "Misafir evi - Guesthouse"nda meydana geldi. Savaşman burada, belgeleri CIA ajanı William Philips'e verirken üç MİT ajanı tarafından yakalandı.

Aslında Savaşman, MİT ajanlarının sürekli yaptıkları işlerden birini yapıyordu. MİT ajanları gerektiği zamanlar, gelişmelerden CIA'yı haberdar eder, CIA'nın yardım ve tavsiyelerini alırlar. Ama bu seferki olayın bilinmeyen ilginç bir yönü de vardı. Savaşman'ı ihbar eden, CIA'nın okullarından yetişen ve 12 Mart sırasında bütün gelişmelerden CIA'yı haberdar eden Hiram Abas'tı. CIA'nın adamı Hiram Abas, neden Savaşman'ı CIA ajanı diye ihbar ederek birdenbire "vatansever" pozuna girmişti?
İşin aslı şuydu: 12 Mart' tan sonra Hiram Abas'ın ve MİT içindeki bir kesimin itibarı sarsılmış ve bunlar tasfiye edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardı. Bir olay yaratarak tekrar itibar kazanmaları gerekiyordu. Bunun için  Sabahattin Savaşman "feda" edildi. Bu görevi de, provokasyon ve baskın ustası Hiram Abas yerine getirdi. Hiram Abas, Savaşman'ı yakalayarak MİT içindeki bugünkü itibarlı ve etkili yerine ulaştı ve yerini iyice sağlamlaştırdı...”
Hiram Bey’den sonraki hedef bendim:


24 Ağustos 1978 - AYDINLIK

“ERENKÖY İŞKENCE MERKEZİ’NDEKİ BİNBAŞI - İstanbul Kontrgerillasında işkence provokasyon ve İstihbaratı yöneten «BEŞLİ ÇETE»den. MEHMET EYMÜR (CENGİZ ABAOGLU):





Erenköy'deki işkence merkezinde "Binbaşı" olarak çağrılırdı. Buradaki bütün işkenceleri M. Eymür yönetti ve uyguladı. Babası eski MİT'çilerden Mazhar Eymür babasının himmetiyle MİT içinde hızla yükseldi. Halen MİT’te önemli bir mevkide bulunuyor. Eymür, 35 yaşlarında, uzun boylu, kumral, soluk benizli ve dazlak. Beşiktaş'ta Resim ve Heykel Müzesinin yanındaki MİT Merkezinde çalışıyor. Küçükbebek'te oturuyor. Muhabirlerimiz, Eymür'ün yukarıdaki fotoğrafını evinden çıkarak turuncu renkli Renault arabasına binerken çektiler. KIZILDERE OPERASYONUNA KATILDI - Eymür, İstanbul Kontrgerillasında işkenceci olarak çalışırken Kızıldere operasyonuna da katıldı. Mahir Cayan ve 10 arkadaşı, Niksar'ın Kızıldere köyünde sarılmıştı. Hemen buraya ordu ve MİT içinden seçme elemanlar gönderildi. Bu elemanlar arasında Mehmet Eymür da vardı. Açılan yoğun ateş sonucunda Mahir Cayan ve 9 arkadaşı öldürüldü. MC CUNTASINDAN - Mehmet Eymür, 12 Mart'tan sonra da görevini sürdürdü. Halen MİT içinde önemli bir mevkide bulunuyor. İstanbul Beşiktaş'ta Resim ve Heykel Müzesinin yanındaki MİT Merkezinde çalışıyor. Haftalık "7 Gün" dergisinde yayınlanan işkencelerle ilgili bir dizide adı geçince, MİT, dergiye iki kişi göndererek, yayının durdurulması için baskı yaptı. Eymür, MİT içinde "MC Cuntası" olarak anılan gruba mensup. Faşist görüşleriyle tanınıyor. BABASI DA MİT'Çİ - Mehmet Eymür'ün babası Mazhar Eymür da eski MİT'çilerden ve Mason. Mehmet Eymür, MİT'e babasının tavsiyesi üzerine girdi ve babasının isminden yararlanarak hızla yükseldi. İnce tel çerçeveli gözlük takıyor. Turuncu Renault marka bir arabası var. Eymür, Küçükbebek'te soldan yukarıya doğru çıkan ve Bebek- Beşiktaş-Taksim dolmuşlarının kalktığı Küçükbebek caddesinde sağ koldaki dördüncü apartmanın zemin katında oturuyor...”
Benden sonraki hedef Ankara Bölge Başkanı Em. Alb. Süleyman Yenilmez’di. Hiram Bey ve benimle ilgili iftira kampanyası günümüze kadar devam etti.





Yüzyıl: “Gidici Olduğunu Bildirmiştik”

Hiram ABAS, 26 Ağustos 1990 günü AYDINLIK'ta yayınlanan adresteki evinden çıkıp, işine giderken ev civarında sinsice bir şekilde şehit edildi. Dört gün sonra AYDINLIK yerine yayınlanan Yüzyıl Dergisi, Hiram Abas’ın kanlı bir resmini kapak yapmış, son derecede çirkin iftiralarda bulunmuştu: Resmin üstünde şu yazıyordu:
“Özal sözünü tutmadı.

9. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

ADALETE SESLENİŞ BÖLÜM 7

             ADALETE  SESLENİŞ  BÖLÜM 7






Bu hele ki bir NATO üyesi ülkede, hele ki Boğazlar gibi Moskova için stratejik bir bölgede, kabullenilir bir şey değildir. Clarridge ise sol hareketlerle uğraşmak konusunda kendisini kanıtlamış bir uzmandır. Türkiye'de de Hindistan'daki gibi bir planı uygulayıp uygulamadığını anılarında bulamıyoruz.
Ancak Türk solunun giderek keskinleşmeye ne zaman başladığı, Pekin yanlısı hareketlerin ne zaman ortaya çıkıp örgütlendiği, 1965'de Meclis'e Türkiye İşçi Partisi altında 15 milletvekili sokan Türk solunun bir daha belini doğrultamamasına yol açan 12 Mart 1971 darbesi koşullarına nasıl gelindiği kayıtlarda var.
Clarridge İstanbul'dan sonra 3 yıl da Ankara'da görev yapıp 1973'te Türkiye'den ayrılıyor”.


Savaşman Olayı

25 Aralık 1977 tarihli gazetelerin manşetlerinde “MİT İstihbarat Başkan Yardımcısı casusluk iddiası ile tutuklandı, Sabahattin Savaşman Amerika ve İngiltere Hesabına Casusluk Yapmakla Suçlanıyor” ibareleri yer alıyordu.




İstihbarat Başkanlığı teşkilatın ana ünitelerinden biriydi ve Savaşman da bu Başkanlıkta Yardımcılık görevini deruhte eden emekli bir Kurmay Albaydı.
Ben o tarihte Ankara'ya, Bölge Daire Başkanlığı Takip Şube Müdürüydüm. 1975’de Ankara’ya, bu göreve tayin edilmiştim.

Savaşman'ın batılılarla ilgili çalışmalara özel ilgi göstermesi bu konulardaki evrakları bir müddet elinde alıkoyması dikkat çekmişti. Konu Kontr-espiyonaj D. Başkanı Hiram Abas tarafından Müsteşar Hamza Gürgüç'e intikal ettirilmiş, o da Savaşman'ın 24 saat kontrol altında tutulmasını emretmişti.
Savaşman takip ve gözetleme faaliyetinin başlamasından bir süre sonra bir akşamüstü karargâhtan elinde büyükçe bir evrak çantası olduğu halde çıktı. Hava erken kararıyordu. Makam arabası doğrudan doğruya Savaşman'ın Çankaya'daki evine geldi. Savaşman apartmana girip otomatiğe bastığında makam arabası da civardan uzaklaşıyordu. Merdiven otomatiği söndüğünde onun eve girdiğini düşündük.
Fakat kısa bir süre sonra Savaşman elinde çantası olduğu halde karanlıktan dışarıya süzüldü. Yanında çantası olduğu halde evinin yanındaki merdivenlerden inerek Güvenlik Caddesi’ne çıktı. Çok tedirgin olduğu, sık sık arkasına dönüp kontrol ettiği görüldü.





Savaşman arkasını araya araya Güvenlik Caddesinin ortalarında, bahçe içindeki iki katlı villa tipi eve gelip girdi. Hemen civarda tertibatımızı aldık. Eve başka giren çıkan olmadı. Bir, bir buçuk saat kadar sonra Savaşman evden çıktı. Dönerken gelişine göre daha rahat bir hali vardı.
Ertesi gün Güvenlik Caddesindeki evde oturan tek kollu, 55-60 yaşlarındaki adamı kontrole almış, hizmetçi dahil evde oturanların kimliklerini ve resimlerini öğlene kadar tespit etmiştik. Ev sahibi İngiliz uyruklu A. Denton Thompson'du. Birleşmiş Milletlerde görevliydi. Asker orijinli olup bir kolunu savaşta kaybetmişti.
Savaşman'ın İngilizlerle gizli bir faaliyet içinde olduğuna kanaat getirmiştik. Thompson'un evine gidişinden birkaç gün sonra Savaşman yine çantası ile Karargâhtan çıktı ve akşam yürüyerek ve yine etrafını kollayarak Çankaya'dan inip Nenehatun Caddesinin alt başlarındaki bir apartmanın birinci katındaki daireye girdi. Ertesi gün daire sahiplerini tespit edip kontrole aldık. Resimlerini temin ettik.





ABD uyruklu astsubay Inarac Onsager Tuslog'da görevliydi ve eşi Lyle ile bu adreste oturuyordu. Evlerin sahipleri daha önce Türkiye'de istihbari faaliyetleri tespit edilmemiş, hiç bilinmeyen kişilerdi. Neticede karargâh Savaşman'a suçüstü yapılmasına karar verdi! Savaşman evlerden herhangi birine, yine aynı şekilde gittiği zaman kapıda bekleyecek ve çıkışında suçüstü yapacaktık. Evlerin içine girmemiz uygun görülmemişti. Beklenen gün geldiğinde her türlü hazırlığımız tamamdı. O günlerde karargâhta Savaşman'a, bazı batılılarla ilgili ikinci derecede hakiki evraklarla birlikte kasıtlı olarak hazırlanmış sözde çok önemli bir faaliyetle ilgili evrak da arzedilmiş, Savaşman evrakları alıkoymuştu. Her zamanki gibi çantası ile çıkan Savaşman'ın hangi eve gideceğini merak ediyorduk. Bütün personel doğal olarak çok heyecanlıydı. Savaşman'ın bir başka adrese de gidebileceğini düşünüyor ve hata yapmamaya çalışıyorduk. Savaşman Çankaya'dan aşağıya Nenehatun Caddesinin altındaki eve doğru yürüyor, tereddütlü adımlarla kaderine doğru gidiyordu.
Adres belli olmuştu. Ankara Başkanı Süleyman Albay heyecanla operasyon ekiplerine katılmıştı. Savaşman Onsager'in evine girdikten bir müddet sonra Süleyman Albay, ben, teknik ekip, birkaç takip personeli apartmanın içine girdik. Süleyman Albay'la Onsager'in kapısına kadar gelip kulağımızı dayayıp içeriyi dinlemeye çalıştık. Diğerleri merdivenlerde bekliyordu. İçeriden gelen konuşmalar anlaşılmıyordu. Her şey bir anda oldu. Kader Müsteşarlığın emirlerini dinlememiş ve Savaşman'ın kurtulmasına imkan vermemişti. Birden kapı açıldı ve Lyle Onsager ile karşı karşıya geldik. Kocası Inarac de arkasındaydı. Ev sahipleri evi terk ediyordu ve Savaşman yanlarında yoktu.





Süleyman Albay ayağını araya koyarak kapıyı yüzümüze kapatmak isteyen ev sahiplerine mani oldu; kapıyı iterek önde biz, arkada ses ve film ekibi ve de diğerleri içeriye girdik. Koridorun sağında oturma salonu vardı. Salonda Savaşman ve gözlüklü bir şahıs ayakta duruyorlardı.
Bizi gören Savaşman birden paniğe kapılıp sağa sola koşuşmaya başladı. Takipçiler hemen onu yakaladılar. Gözlüklü şahıs kanepenin önünde duran bir takım evrakı telaşla ceketinin iç cebine attı. İkazımız üzerine ceplerini boşaltan ve bilahare CIA mensubu William Philips olduğunu anladığımız şahıs, cep defterini, Savaşman'a imzalattığı para makbuzlarını, hüviyetini çıkardı. Karı-koca ev sahipleri ise diğer bir köşede tedirgin bir şekilde duruyor, meraklı gözlerle olanları izliyorlardı.
Takipçiler Savaşman'ı yemek masasının yanına bir sandalyeye oturtmuşlar ve kollarını arkaya kıvırmışlardı. Savaşman'ın canının acıdığını söylemesi üzerine kollarını bırakmalarını söyledim. Kapıdan girişimizden itibaren ses ve görüntü tespitleri devamlı yapılıyordu.
Evde kısa bir arama yaptık, zabıt tuttuk. William Philips başını ellerinin arasına almış kara kara düşünürken biz delilleri ve Savaşman'ı alarak daireyi terk ettik. Savaşman'ı kapalı bir minibüse bindirip Ankara Bölge Daire Başkanlığına getirdik.
Süleyman Albay'ın makam odasının yanında istirahat için ayrılmış banyolu küçük bir bölüm vardı. Savaşman oraya yerleştirildi ve başına nöbetçi konuldu.
Savaşman’a çok iyi davranıldı. Savaşman büyük bir moral çöküntüsü içindeydi. Durmadan sigara içiyor, zaman-zaman ağlıyordu. Pişmanlık duyuyordu. Bu utançla yaşamayacağını ve cezaevinde kahrından öleceğini söylüyordu. Yaşarsa yapacağı en iyi şeyin kitap yazmak olacağını belirtti.
Savaşman, ilk önceleri İngilizlerle olan ilişkisini de gizledi. Güvenlik Caddesindeki evi bildiğimizi anladığı zaman o evde SIS'den (İngiliz Gizli Servisi) Robin Seeley ile buluştuğunu, her iki servise de birbirinden habersiz hizmet ettiğini bildirdi.

Casusluk suçlarına bakan Genelkurmay Askeri mahkemesi maddi delilleri yeterli görmüş ve Savaşman'ı ağır hapis cezasına mahkûm etmişti. Savaşman 1984 yılında hapisten çıktı ve 1994'de öldü. Olaydan sonra MİT Müsteşarı Hamza Gürgüç Paşa ABD ve İngiliz Servis Başkanlarına ağır bir mektup yazıp yolladı. Her iki servisten de gelen cevapta özür dileniyor, bu tip faaliyetlerin bir daha yapılmayacağı belirtiliyordu. Tabiatıyla bu sadece nezaketen verilmiş bir sözdü ve hiç bir zaman tutulmadı.
Sen misin Bizim Casusu Yakalayan...
Savaşman’ın yakalanmasından bir süre sonra, henüz dava aşamasında karşı hücum başladı. Doğu Perinçek’in Aydınlık Gazetesi “Kontrgerilla” diye planlı bir dizi yayınlamaya başladı. Birkaç uyduruk haberden sonra ana hedeflere yöneldiler. İlk hedef Hiram Abas’tı

8. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***