MİNERVA DERGİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MİNERVA DERGİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Kasım 2018 Perşembe

24 OCAK 1980 KARARLARI ÖNCESİ VE SONRASI.,

24 OCAK 1980 KARARLARI ÖNCESİ VE SONRASI.,


Roza İzgören yazdı: 
24 OCAK KARARLARI, ÖNCESİ VE SONRASI
Yazan: MİNERVA DERGİ on 15 OCAK 2017




1979 yılında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan Müsteşarı Turgut Özal’a yeni bir ekonomik plan hazırlama görevi verdi. 

Program kısa sürede hazırlandı ve 24 Ocak 1980’de kamuoyu ile paylaşıldı. Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı ve en radikal ekonomik planı olarak anılan bu plan liberal ekonomiye geçiş sürecinde bir kırılma noktası olarak görünmektedir. Planın maddeleri maddelerin yarattığı sonuçlara geçmeden önce cumhuriyet tarihindeki ekonomik planlara ve değişimlere bir göz atalım.

ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ EKONOMİSİ

Osmanlı ekonomisi tarıma dayalı olan bir ekonomiydi. Halkın neredeyse %90’ı tarımla geçiniyordu.
Sanayi ve ticaret genelde gayrimüslimlerin elindeydi. Osmanlı’nın en büyük bankası ise İngiliz-Fransız kökenli bir bankaydı. Tipik batı kapitalist ülkeler gibi
sermaye birikimini hedefleyen bir planlamaya sahip değildi.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda ise belirli bir iktisat planı belirlemek için Türkiye İktisat Kongresi düzenlenmiştir. Bu kongrenin kararları (Ökçün, 1997: 57)
-Kalkınma önce tarımda yapılmalı, sanayi gelişimi zamanla tamamlanmalıdır.
-Sanayinin gelişmesi için gerekli öz sermaye, dövizi sağlayacak tek sektör tarımdır
-Sanayileşme tarım kesiminin satın alma güçlerinin yükseltilmesiyle sağlanır.
-Sanayileşme kamu ve özel sektör birlikteliğiyle sağlanacaktır.
-Yerli üretim teşvik edilmelidir ve lüks ithalattan kaçınılmalıdır.
-Girişim ve çalışma özgürlüğü korunmalı ancak tekelleşemeye izin verilmemelidir.
-Yabancı sermaye ancak ekonomik kalkınmamıza yararlı olacaksa yasalara uygunluk şartıyla kabul edilebilir.
Bu kararların dışında Erken Cumhuriyet Dönemi’nde şu gelişmeler de yaşanmıştır:
-1924 yılında ilk Türk mali kuruluşu olan İş Bankası kurulmuştur.
-1925 yılında tarım kesiminden alınan aşar* vergisi kaldırılmıştır.
-1927 yılında Teşvik-i Sanayi kanunu çıkarılmıştır.


DEVLET KONTROLÜNDE SANAYİLEŞME

(1930-1950)

1929 Dünya Ekonomik Bunalımı Batı’daki kapitalist ülkelerde hızla yayılmıştır. Bu ülkelerin tarımsal ithalatı düşmeye başlamış,1930’lara gelindiğinde ise
Türkiye’nin tarımsal ürün ihracatı ve milli geliri de azalmıştır. Türkiye’de dış ticaret bilançosu 1947 yılına kadar hep fazla vermiştir. 1930-1950 yılları arasında yaşanan diğer gelişmeler ise ana hatlarıyla şöyledir:
-Birinci Beş Yıllık Sanayileşme Planı 1934 yılında uygulamaya konuldu
-İkinci Beş Yıllık Sanayileşme Planı 1939 yılında uygulamaya konuldu ancak 2.Dünya Savaşı dolayısıyla uygulanamadı.

-1940 yılında Milli Koruma Kanunu çıkartıldı.
-1945 yılında Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çıkartıldı.
-1947 yılında IMF’ye üye olundu.**
-1948’de Yabancı Sermayeyi Teşvik Kararnamesi çıkarıldı.
-1950 yılında Türkiye Sınaî Kalkınma Bankası kuruldu.

Osmanlıda köylülerin ürettiklerinin %10’u oranında alınan vergidir. Aşar vergisi bütçenin gelir kaleminde oldukça önemli bir yer tutmaktaydı.

https:/www.imf.org/external/country/tur/rr/2011/overview.pdf


**

1950-1960 ARASI DÖNEM

1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti ile beraber liberal ekonomiye geçiş dönemi başladı diyebiliriz. Demokrat Parti ekonomik kalkınmanın rekabet 
faktörüyle olabileceğini savunuyordu. Dönemin önemli gelişmeleri (Kazgan, 1988: 82-85):

-1950 yılında ithalat %60-65 oranında serbestleşti.
-Banka kredileri düşürüldü.
-Tarımda makineleşmeyi artırmak için yeni traktörlerithal edildi.

1960’LI YILLAR.

1950 ile 1960 yılları arasında rekabeti arttırıp, piyasayı güçlendirmek için birçok hamle yapılmış, iç ve dış kaynaklar zorlanmış ama etkin kaynak kullanımı 
gerçekleşmediği için istikrarsız bir büyüme yaşanmıştır.
Dışa bağımlılık artmıştır. Ekonomi planlarının makro ölçüde yapılmasına karar verilmiş ve bundan dolayı 30 Eylül 1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı* kurulmuştur.
24 Ocak 1980 tarihinden önce Türkiye ekonomisi genel hatlarıyla bu gelişmeleri yaşamıştır. Dönemler birçok yeniliğe ev sahipliği yapmıştır. 
Ancak ekonomik istikrar tam olarak sağlanamamıştır. 1980 öncesi dönemde politikalar ithal ikameci sanayileşme politikalarıdır.

1980 DARBESİ VE 24 OCAK İLİŞKİSİ

1980 yılı hem siyasi hem ekonomik hem de sosyokültürel açıdan büyük değişimlerin ve kırılma noktalarının yaşandığı bir yıldır. 12 Eylül Darbesi ya da 1980 İhtilali olarak bilinen askeri darbe Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki üçüncü askeri müdahaledir. Bu darbeyle 1961 Anayasası uygulamadan kaldırıldı, Türkiye Büyük Millet Meclisi geçersiz kılındı. Emek örgütleri, mesleki kuruluşlar ve partiler kapatıldı. Yüz binlerce insan gözaltına alındı.

24 Ocak Kararları askeri darbeden daha önce Turgut Özal tarafından, Süleyman Demirel’in isteği ile hazırlandı.

** Aldığı tepkiler sağ ve solun çatışması ve ülkedeki karışıklık nedeniyle gündem oluşturmuyordu. 1980 Darbesi gerçekleştikten sonra da emek örgütlerinin, sendikaların, derneklerin kapatılmasıyla 24 Ocak Kararları’na tepki verilemez oldu. Bu kararlar darbe hükümeti tarafından da desteklenmiştir. Turgut Özal’ın darbe hükümetin de ekonomik işlerden sorumlu başbakan yardımcısı olarak görev yapması bunun en önemli ispatıdır.

24 OCAK KARARLARI

24 Ocak Kararları şeklinde literatüre giren bu kararlar ile kısa ve uzun vadede amaçlar ortaya konmuştur. Programın kısa vadeli amaçları; dış ödeme güçlüklerini ortadan kaldırmak, enflasyonu düşürmek, büyüme hızını arttırmak, işsizlik oranını düşürmek olmuştur. Uzun vadede ise kamu kesiminin küçültül mesi ve serbest piyasa ekonomisinin gelişmesi gibi hedefler belirlenmiş tir. Asıl amacı ise kısa vadeli amaçlardan ziyade kalıcı ve yapısal bir değişim yapmaktır.

24 Ocak Kararları’nın Ana Hatları: (Karluk, 2005:129-133)

-Türk lirası’nın %32,7 oranında devalüe edilerek günlük kur ilanı uygulamasına gidilmesi.
-Devletin ekonomideki payının küçültülmesi ve dolayısıyla KİT’lerin özelleştirilmesinin önünün açılması.
-Tarım ürünlerinin destekleme alımlarının sınırlandırılması.
-Enerji ve ulaştırma dışındaki sübvansiyonların kaldırılması.
-Dış ticarettin serbestleştirilmesi ve yabancı sermaye yatırımlarının teşvik edilmesi.
-İthalatın (dış alım) serbestleştirilmesi.
-Döviz alım-satımının serbest bırakılması.
-Fiyat ve kontrol sınırlamalarının kaldırılması.
-Vergi indirimleri ve vergilerden muaf serbest bölgelerin oluşturulması.


ASKERİ DARBE VE 24 OCAK KARARLARININ ETKİLERİ

-Askeri darbe ile birlikte gelen olağanüstü hal döneminde birçok işyeri temsilcisi, sendika yöneticisi gözaltına alınıp tutuklandı. Toplu  pazarlık sona erdirildi ve
yasaklandı. Elli veya daha fazla işçi çalıştıran işletmelerde toplam işçi sayısının %10’u kadar mesleki eğitim veren liselerdeki öğrencilerin çalıştırılmasına izin verildi. Böylece bu öğrenciler ucuz işgücü ve grev kırıcı olarak kullanıldı.

-Kıdem tazminatı tutarına tavan getirildi.
– Ayakta yapılan tedavilerde ilaç bedellerinin %20’si SSK’lılardan kesildi.
-Yaşlılık taban oranı %70’den %60’a indirildi.
-SSK primlerinin hesaplanmasında işçi payı oranı %14’e çıkarıldı.

* Bu Teşkilat 2011 yılında Kalkınma Bakanlığı adını alıp yeniden organize edilmiştir.

** Kimi İktisatçılara göre bu program IMF tarafından hazırlanmıştır.

-Uygulanan teşvikler sayesinde ihracatta ilk yıllarda (1981-1988) büyük oranda artış sağlanmıştır. Büyüme 1981-1988 yılları arasında %6’ya ulaşmıştır. Hayali ihracat kavramının ortaya çıkmasıyla ise 1988’de büyüme %2 oranına düşmüştür.

- 1986 yılında Sermaye Piyasası Kurulu oluşturulmuştur.
– 1989’da döviz rejimi serbestleştirilmiş ve Türk lirasının konvertibilite olması hedeflnmiştir.
- 1980’li yıllarda süregelen dış borçlanma 1988’den sonra artarak devam etmiştir. 1989’da 41,7 milyar dolar dış borç stoku, 1993’te 67,3 milyara ulaşmıştır.
- Sermaye hareketleri nedeniyle maliye politikaları etkisini yitirmeye başlamıştır. Bağımsız yatırım ticaret politikaları etkisiz hale gelmiştir. 

Kısa dönemli spekülatif hareketler nedeniyle gelir dağılımı bozulmuş, malipiyasalar krize sürüklenmiştir. 1993’te dış ticaret açığı yükselmiştir. 
Ücretlere yapılan zamlar tüketimi artırmış ve sanayi sektörünün rekabet gücünü negatif yönde etkilemiştir. Bu durum 1994 krizinin en önemli nedeni
olarak sayılmaktadır. (Ceviz, 2010: 5)

KAYNAKÇA

KARLUK, Rıdvan, Cumhuriyetin İlanından Günümüze Türkiye Ekonomisinde Yapısal Dönüşüm, Beta Yayınları, İstanbul, 2005
KAZGAN, Gülten, Ekonomide Dışa Açık Büyüme,
Remzi Kitabevi, İstanbul, 1988
ÖKÇÜN, Gündüz, A. Türkiye İktisat Kongresi 1923-İzmir-Haberler-Belgeler-Yorumlar, Sermaye Piyasası Kurulu, Ankara, 1997

İNTERNET KAYNAKLARI.,

CEVİZ, Oğuz, Samet, 24 Ocak 1980 Kararları, https://
http://www.academia.edu/9572464/24_OCAK_1980_KA-
RARLARI, Erişim Tarihi: 02.12.2016
https:/www.imf.org/external/country/tur/rr/2011/overview.pdf, Erişim Tarihi: 02.12.2016 screenshot-2017-01-15-16-05-27

https://minervadergi.org/2017/01/15/roza-izgoren-yazdi-24-ocak-kararlari-oncesi-ve-sonrasi/



***


    24 OCAK 1980 KARARLARI      
Oğuz Samet Ceviz




İÇİNDEKİLER


1. 24 Ocak 1980 Kararlarının Alınmasının Nedenleri………2

2. 24 Ocak Kararları…………………………………..……………………3

3. Programın Genel Amaçları………………………………..…………4

4. 24 Ocak Sonrası Gelişmeler……………………………..…………5

5. Kaynakça…………........………………………………………………… 6


1) 24 Ocak 1980 Kararlarının Alınmasının Nedenleri

Merkez bankasının tıkanması ve döviz transferlerinin durması,
1970’li yıllarda petrol üreticileri tarafından yapılan yüksek zamlar,( 5 kata kadar petrol fiyatlarında zamlar yapılmıştır.)
Yüksek enflasyon oranları,
Türkiye’nin dış ödemeler dengesinin altüst olması,
Yapılan iktisadi politikaların yanlış uygulanması ve dış ödemeler bilançosu açığının daha da artmasına neden olması,
Uygulanan aşırı değerli kur politikaları,
O dönemin iktisat politikası ‘ithal ikameci ’idi. Bu politikayla amaçlanan iç pazara yönelmek ithalatı mümkün olduğunca kısmaktı. 

Sadece yurt içinde üretilmeyen mallar dışarıdan alınabiliyordu. Bu uygulama sanayiyi girdi bakımından dışa bağımlı hale getirmişti ve aşırı değerli kurun ihracat üzerindeki olumsuz etkileri giderek büyüyen dış ticaret açığına ve böylece ülkeyi ağır bir dış ödeme sorunu ile karşı karşıya bırakmıştır,
IMF’nin öngördüğü programlara uymadan dış borç ertelemenin ve uluslararası ticari kredi almanın da imkanı olmadığı için bu koşullar altında ülkenin uluslar arası alanda güvenilirliğinin zayıflaması, (Öztürk,Nas,İçöz,2008;18)

Kit’lerin ürün fiyatlarının maliyetlerin altında belirlenmesi,
Aşırı istihdam yapılması,
Kit açıklarının devlet tarafından sürekli finanse edilmesi,
Dış ticaret açıklarının para basma ve dış borç alımları ile finanse edilmeye çalışılması,
Alt yapıların yetersiz olması ve sanayinin gelişememesi,
IMF,WB,OECD gibi uluslar arası kusuluşların ağır şartları,
Siyasal istikrarsızlıklar,
Kurulan koalisyon hükümetlerinin anlaşamaması.


Tüm bu sebepler sonucunda 1980 yılında yaşanan siyasal krizler ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle Kenan Evren tarafından askeri darbe yapıldı ve Turgut Özal tarafından 24 Ocak kararları oluşturuldu. 24 Ocak kararları, neo-liberal politikaların ekonominin merkezine oturtulmasında önemli bir karar olmuştur. Bu kararlar doğrultusunda ülke serbestleşme ve dışarıdan dayatmalı bir yapısal dönüşüme girmiştir.( Cizrelioğulları ,2013;61) 24 Ocak kararlarıyla ekonomik yapıyı değiştirmek amaç edinilmişti. 


İmalat Sanayinin Sabit Sermaye Yatırımları İçindeki Payı ve İmalat Sanayi İşyeri Sayısı

DPT,Ekonomik ve Sosyal Göstergeler


2) 24 Ocak Kararları


24 Ocak 1980 tarihinde yürürlülüğe konan İstikrar Programının hedefi bir
yandan ulusal ekonominin birikim ve kaynaklarının dağılımında piyasa fiyatının ana belirleyici unsur olmasının diğer taraftan da dünya piyasalarıyla eklemlenmeyi sağlamaktır. Yani programın temel amacı; mal ve hizmet fiyatlarının serbestleştirilmesi ve ulusal fiyat sisteminin dünya fiyatları na yaklaştırılması dır. Bu amaca yönelik olarak sürecin ilk basamağını mal piyasalarının dışa açılması ve ithalat rejiminin serbestleştirilmesi 

oluşturmuştur. İkinci basamak ise finansal serbestleşmenin sağlanmasıdır. Bu doğrultuda ulusal mali piyasalar serbestleştirilmiş ve dış finansal serbestlik sağlanmıştır. Ayrıca programda mal-hizmet ihracını artırmak ve yoğun bir devlet desteği ile sürdürülen dışa açılma stratejilerini uygulamak amaçlanmıştır. (Yürekli,2004;127-128). . 24 Ocak kararlarının ana hususları şunlardır,

1) İç pazara dönük ithal ikamesi modeli yerine ihracata yönelik sanayileşme modelinin benimsenmesi,
2) Aşırı değerlenmiş döviz kuru yerine geçekçi kur politikasının benimsenmesi ve bunu sağlamak için radikal devalüasyonlardan kaçınılması,
3) Faiz hadlerinin devletin değil, piyasadaki fon arz ve talebinin belirlemesi,(Yıldırım,2012;51)
4) Yüksek faizin yanı sıra sınırlı para-kredi politikasının da iç talebi, dolayısıyla enflasyonu denetleyici bir araç olarak kullanılması,
5) Fiyat denetimlerinin mümkün mertebe kaldırılması ve fiyatların arz-talebe göre piyasada belirlenmesinin sağlanması,
6) Kamu kesimince üretilen temel mallarda sübvansiyonların kaldırılması ya da azaltılması, böylece bu mallarda hatırı sayılır zamların yapılması,
7) Kit reformu yapılarak bu kuruluşların karsız istihdam depoları olmaktan kurtarılması,
8) Bir yandan kamu harcamaları kısılırken, diğer yandan kapsamlı bir vergi reformuyla bütçe denkliğinin sağlanması,
9) Yabancı sermayeyi özendirmek için yeni önlemler alınması, bu arada devlet tekelindeki kimi üretim alanlarının da yerli ve yabancı özel sermayeye açılması,
10) Taban fiyatlama ile destekleme alımlarının daraltılması.


3) Programın Genel Amaçları 

Programın genel amaçları özetle şöyledir;

Dış ödeme güçlüklerinin aşılması,
Enflasyon hızının düşürülmesi ve enflasyon sarmalının kırılması,
Atıl kapasitelerin harekete geçirilmesi ve büyüme hızının yükseltilmesi,
Ekonomide devlet müdahalesini en aza indirerek piyasa ekonomisine işlerlik kazandırılması,
Yabancı sermayeyi çekmek,
İhracat gelirlerini artırmak,
Mal kıtlığını gidermek ve kuyrukları ortadan kaldırmak,
Geleneksel sanayileşme politikası olan ithal ikameci politikadan ihracata dönük sanayileşme politikasına geçilmesi,
Ekonominin bunalımdan çıkarılması.

4) 24 Ocak Sonrası Gelişmeler

Uygulanan teşvikler, ulusal paranın değer kaybetmesine yol açan esnek kur nedeniyle ilk yıllarda ihracatta büyük oranlarda artış sağlanmıştır. Ancak ihracata ödenen vergiler ve ihraç ürünlerinin göreli fiyatlarının azalmış olması maliyetleri artırmıştır ve hayali ihracat kavramı ortaya çıkmıştır. 1981-1988 arası büyüme %6’lara ulaşırken 1988’de %2 düzeyine düşmüştür. 1989’da 32 sayılı kararla birlikte döviz rejimi serbestleştirilmiş ve bu sayede Türk Lirasının konvertibilite olması için gerekli yasal alt yapı oluşturulmuştur ve yurt içindeki 
işlemlerin döviz cinsinden yapılması serbestleştirilmiş tir.

 Yabancı sermaye girişi serbesti nedeniyle ülkeye sıcak para girişi sağlanmıştır. Ancak bu durum yerel paranın değer kazanmasına neden olmuş (1990) ve iç piyasayı hareketlendirmiştir. Ayrıca ihracat azalıp, ithalat artmıştır.   

Sermaye hareketleri nedeniyle MB politikaları, maliye politikaları etkisini kaybetmeye başlamıştır ve bağımsız yatırım-ticaret politikalarını etkisiz hale gelmesine neden olmuştur. Kısa vadeli spekülatif hareketler nedeniyle gelir dağılımını bozmuş mali piyasaları krize sürüklemiştir. (1994 krizinin en önemli nedeni) 1993’te ülke rezervleri azalmış, piyasalardaki döviz talebi artmış, dış ticaret ve cari işlemler açığı yükselmiştir. Ücretlere yapılan zamlar tüketimi artırmıştır ve sanayi sektörünün rekabet gücünü negatif yönde etkilemiştir. Bütçe üzerindeki baskılar nedeniyle açıklar verilmiştir.

Derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin notunu düşürmesiyle ocak 1994 krizi meydana gelmiştir.




Kaynak: Beyazıt,2004;90, DPT, DİE


KAYNAKÇA

BEYAZIT, Mehmet Fuat “ Türkiye Ekonomisi ve Büyüme Oranının Sürdürülebilirliği”  Doğuş Üniversitesi Dergisi, Cilt:5, Sayı:1,2004
CİZRELİOĞULLARI, Mehmet Necati “Türkiye’de Liberalizm (1980-1999): Neo-Liberal Politikaların Türk Politik-Ekonomisine Etkileri” Atılım 
Üni.Sos.Bil.Ens. Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara,2013
YILDIRIM, Nurcan” 24 Ocak Kararları ve Sosyal Yaşama Etkisi” 7 Aralık Üni.Sos.Bil.Ens. Tarih Anabilim Dalı ,Yüksek Lisans Tezi, Kilis,2012
YÜREKLİ, Özlem “ Ekonomik Krizler Açısından Küreselleşme Sürecinin Gelişmekte Olan Ülke Ekonomilerine Etkileri ve Türkiye Örneği 
“Süleyman Demirel Üni.Sos.Bil.Ens. İktisat Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Isparta,2004

ÖZTÜRK, Şinasi; NAS, Fethi; İÇÖZ, Ergün ” 24 Ocak Kararları, Neo-Liberal Politikalar ve Türkiye Tarımı” Pamukkale Üniversitesi Sos.Bil.Ens  Dergisi,Cilt:1,Sayı:2, 2008

***

10 Kasım 2016 Perşembe

İran İslam Devrimi


İran İslam Devrimi

 
 
Ecenaz Terzi
İran Devrimi veya İslam Devrimi 1979 yılında İran’ın Muhammed Rıza Pehlevi liderliğindeki bir anayasal monarşiden, Ayetullah Ruhullah Humeyni yönetiminde İslam hukuku ve Şiî mezhebi görüşlerini esas alan şeriat cumhuriyeti kurulmasına dönüşen popüler hareketin adıdır.”1 
İran’da 1979 yılında Ayetullah Humeyni taraflarınca gerçekleştirilen İslam Devrimi öncesi, yönetim anayasal monarşiyle Pehlevi Hanedanı’ndaydı (Anayasal Monarşi: Meşruti monarşi diye de bilinir. Monarkın yetkililerinin bir anayasa tarafından sınırlandırıldığı şeklidir. Bu açıdan mutlak monarşiden ayrılır. Meşruti monarşiler aynı zamanda parlamenter monarşidir. Monarşi bir hükümdarın devlet başkanı olduğu yönetim biçimidir). Peki ya bundan önce İran’ın siyasal yapısı neydi? Hangi yönetim şekli benimsenmişti? Halk neyden hoşnut değildi de devrim gerçekleşti? Bizim bu soruları yanıtlandırabilmemiz için 1979 öncesi İran’ına bakmamız gerek…

1979 öncesi İran’ da neler olmuş?
A. “Petrol rezervlerinin yoğun olması nedeniyle Sovyetler Birliği, Birleşik Krallık ve ABD ile siyasal ilişkiler ön plandaydı.
B. İslam devriminden önce Şahın gücü çalkantılıydı.
C. Halkın komünist ve dindar kesimi Şahın batıcı politikalarını uygun bulmuyorlardı.
D. Yapılan reformlarda kadınlara verilen hakların genişletilmesi de bazı kesimlerin rahatsız olmasına sebep oldu.
E. Muhammed Rıza Pehlevi din ve devlet işlerini birbirinden ayırmak istedi. Bu yüzden peçeyi yasakladı. Şah’ın yaptığı bu girişimler çağdaş girişimler gibi olsa da din üzerinde izlediği politikalar dindar kesimin nefretine neden oldu.
F. Kadınlar ve erkekler özgür bir şekilde aynı ortamda bulunabiliyor, eşit eğitim haklarından yararlanabiliyorlardı. Batılı giyim tarzı, nüfusun çoğunluğuna yansımıştı.
G. 1975 yılına kadar Muhammed Rıza Şah Pehlevi, politik gücünü desteklemek adına çok partili sistemi kaldırdı. Güç tamamen Rastahiz (Diriliş) partisindeydi.
H. 16 Ocak 1979 günü, İran Devrimi olurken Muhammed Rıza Şah Pehlevi İran’ı terk etmek zorunda kaldı. Başta birey haklarının yetersizliği, hükümetin finansal başarısızlığı gibi sorunlarla baş gösteren isyanlar, Ruhullah Humeyni tarafından kontrol edilmeye başlandı.”2 

 Şah’ın İktidarlık Dönemi… 


“1941’den ülkesini terk ettiği 1979’a kadar tahtta kalan İran Şahı’dır.”3 Batı yanlısı bir dış politika izleyen Pehlevi, İran’ın son monarşik lideridir. “1955’te İran’ın Bağdat Paktı’na katılması kararını aldı ve 1957 yılında CIA destekli gizli polis örgütü SAVAK’ı kurdurdu. 1963 yılında ulemanın gücünü kırmak için “Beyaz Devrim “ ya da “Ak Devrim” adı verilen bir modernleşme reformunu uygulamaya sokmuştur. Toprak reformu, özelleştirmeler, okuryazarlık oranının arttırılması ve kadınlara oy hakkı verilmesi gibi önemli yenilikleri içeren Beyaz Devrim, Kum kentinde bulunan Ayetullah Ruhullah Humeyni liderliğindeki Şii uleması tarafından tepkiyle karşılanmış ve bu nedenle 1963-1964 yıllarında İran’da önemli ayaklanma ve kalkışmalar yaşanmıştır. Bu ayaklanmalar ABD’nin de desteğiyle bastırılsa da, Ayetullah Humeyni bu dönemden başlayarak İran’da Şah karşıtı hareketlerin en önemli ve sembol ismi olarak sivrilmiştir. Humeyni’nin hızlı yükselişi nedeniyle tedirgin olan Şah Pehlevi, yine de onun idam edilmesinin çok tehlikeli olacağını düşünerek, kendisini Irak’a sürgüne göndermiştir.4 15 yıl sonra bu ülkeye binlerce insanın desteğini alarak geleceğini bilmeden…
    “ Fakat Şah’ın iktidarlığı süresince İran’da adeta demokrasi egzersizi yapılmış; demokrat, sol, liberal ve muhafazakâr siyasetçiler son derece aktif bir siyaset alanı bulmuş ve kendilerini her anlamda yenilemişlerdir.
Bu dönemde oluşan bu nispi özgürlük ortamında siyasi faaliyetlerde bulunan hareketler şunlardır:
1. Milli Cephe ve kollarından müteşekkil Nasyonalist Hareket
2. İslami Dernek ve ocaklardan oluşan İslami Hareket
3. Tudeh Partisi ve kollarından meydana gelen Komünist Hareket
Ancak bu süreç 19 Ağustos 1953 yılında ABD ve İngiltere desteği ile gerçekleşen askeri darbe ile baltalanmış ve her üç hareket de siyasi güçlerini büyük oranda yitirmişlerdir.”
Askeri darbe siyasi parti ve hareketleri bastırmış ve ülkedeki nispi demokratikleşmeyi sekteye uğratmış, İran toplumu ise bu duruma 1979 İslam devrimi ile cevap vermiştir.



İran İslam Devriminin en önemli sebepleri… 
Söz konusu devlet isminden de anlaşılabileceği üzere bir İslam devletidir. ”Devrimi etkileyen en önemli hususlardan birisi de İslam mezheplerinden biri olan Şia inancıdır. Zira bu inanca göre, Peygamberin tek halifesi, yasal otoritenin Peygamberden sonraki tek temsilcisi olan gaip imam yeryüzünde değildir. Dolayısıyla yönetimi gaip imam adına ona vekâleten yürüttüğünü açıkça ve itiraz edilemez şekilde ortaya koyamayan herhangi bir dünyevi güç, gayrimeşrudur. Yukarıda kısaca arz edildiği üzere yasaların giderek İslam kurallarından ayrılması, iktidarın giderek meşruiyetini kaybetmesine sebep olmuştur.”6 Şia mezhebinin devrime olan bir diğer etkisi de şahadet kavramında odaklanmaktadır. Zira Şia mezhebince daha fazla önemsenen Kerbela olayında, Hz. Hüseyin gayrimeşru siyasi otoriteye karşı savaşırken vefat etmiştir. Bu olayın yüzyıllardır anılması ve canlı tutulması, İran halkının devrimi desteklemesine neden olmuştur denilebilir.



Devrimin Lideri Humeyni…
Humeyni devrimden önce Paris’te kaldı. 1 Şubat 1979’da İran’a milyonların katıldığı bir karşılamayla dönen Humeyni, cumhurbaşkanlığına getirildi ve ömür boyu devletin dini ve siyasi lideri olarak kaldı. “Devrim sırasında ilk önce liberal, sol ve dini gruplar Şah’ı devirmek için birleşmiş, Şah’ın devrilmesinden sonra ise iktidara yükselen Ayetullah Humeyni, muhalif liderleri ve grupları ortadan kaldırmış veya sindirmiştir.”7
“Anayasanın birçok maddesi Kuran’dan ayetlerle başlamaktadır. Hâsılı İran İslam Cumhuriyeti devletinin isminden de anlaşılacağı üzere İslam hukuku prensipleriyle yönetilen bir devlet olduğuna şüphe yoktur.” Cumhurbaşkanı yetkilerinin üzerinde her zaman bir dini otorite bulunur. Fakat İranlılar her dini lideri imam olarak benimsememişlerdir. Örneğin Humeyni yaşarken de öldükten sonra da daima ‘İmam Humeyni’ olarak anıldı. Oysa Humeyni’nin halefi olan Hamaney’i halk bu unvana layık görmedi.
1979-1989 İmam Humeyni Dönemi Siyasi Hareket ve Partiler
“İslami, Liberal, Sol, İslamcı Marksist vb. tüm siyasi parti ve hareketler 1979 Devrimi’ne katılmış ve 1982 yılına kadar faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Devrimin gerçekleştiği 1979 yılında ilk olarak milliyetçi-muhafazakâr eğilimleri olan İran Özgürlük Hareketi’nden Mehdi Bazergan başkanlığında “Geçici Hükümet” ilan edildi. Zira Devrim önderi Ayetullah Ruhullah Musevi Humeyni “Bazergan Hükümetini” onaylamış ve ona olan desteğini açıklamıştı.”8 

Peki ya İran’ da devrimden sonra halk ve kadınlar…
İran İslam devrimi hem bütün dünyayı hem de kendi halkını büyük ölçüde etkilemiştir. Günümüzde de hala-özellikle kadınlara karşıbaskısının devam etmesini doğrudan devrime bağlayabiliriz. Örneğin; İran’da devrimden önce kapanmak yasak iken devrimden sonra örtünmemek yasak oldu. Yasakların ve özgürlüğün kısıtlı olduğu bir ülkede özgür ve demokratik bir yaşamdan bahsetmek güç olacaktır. İran’da özellikle din adamlarının yoğun olduğu bazı bölgelerde kadınlar için hayat tam anlamıyla çekilmez olabiliyor. Çünkü bazı şehirler de “kadının adı olmuyor” maalesef. Empati kurmak dilimiz, dinimiz, cinsiyetimiz ne olursa olsun tüm insanlık için geçerlidir ve böylece İran’daki kadınların ve özgürce yaşayamayan tüm halkın haklı mücadelelerine destek vermemizi sağlayacaktır.
İNTERNET KAYNAKÇALARI;
webftp.gazi.edu.tr,  İran  Anayasa  Hukukunun  Genel Esasları, Arş.Gör. Ahmet Kılınç, erişim tarihi: 21.11.2015
politikaakademisi.org, İran’da Kadın Olmak, Yüksel Kamacı, erişim tarihi:21.11.2015
politikaakademisi.org, Siyasal sistemler: İran İslam Cumhuriyeti, erişim tarihi: 22.11.2015
tr.vikipedia.org, erişim tarihi: 22.11.2015
file.setav.org İran Siyasetini Anlama Kılavuzu, erişim tarihi: 23.11.2015
Geçmişten Bugüne İran İslam Devrimi: Genel Değerlendirme, Dr. Ünal Gündoğan, erişim tarihi: 23.11.2015

1  tr.wikipedia.org, İran İslam Devrimi, erişim tarihi: 22.11.2015


2  www.bilgilersitesi.com, İslam Devrimi Öncesi İran, erişim tarihi: 22.11.2015

3  tr.wikipedia.org, Şah’ın İktidarlık Dönemi, erişim tarihi: 22.11.2015


4  politikaakademisi.org, Siyasal Sistemler, İran İslam Devrimi, erişim tarihi: 22.11.2015
5  file.setav.org, İran Siyasetini Anlama Kılavuzu, sf. 27, Abdullah Yegin, erişim tarihi: 23.11.2015

6  webftp.gazi.edu.tr, İran Anayasa Hukukunun Genel Esasları, sf.5, Arş.Gör.Ahmet Kılınç, erişim tarihi: 21.11.2015

7  politikaakademisi.org, İran’ da Kadın Olmak, Yüksel Kamacı

8  file.setav.org, İran Siyasetini Anlama Kılavuzu, sf. 30, Abdullah Yegin, erişim tarihi: 23.11.2015