MURAT MURATOĞLU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MURAT MURATOĞLU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Kasım 2017 Cumartesi

DİKKAT ! KIRILACAK ÜLKE

DİKKAT!  KIRILACAK ÜLKE


MURAT MURATOĞLU 

​Dediler ki; “Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacak!”Demekle olsaydı şimdiden uzay gemimiz vardı. Yerli uçağımız havalardaydı. Seçim öncesi posterlerde öyle yazılıydı. O uçak hâlâ yere inemedi. Türkiye büyüklerin listesine hiç giremedi.
Boş durmadık tabii… 
Şangay Beşlisi'ne girecektik, bir baktık kırılgan beşliyegirmişiz. Esasen ülke kaybedenler kulübünden hiç çıkmadı ki!

* * *
Liste sürekli değişiyor, Türkiye adeta ev sahibi… Listenin gediklisi… Kırıklarını aldıramadık şu ekonominin. Çıkardık astık portmantoya… Vergi, zam aydan aya…
Daha önce açıklanan listede yer alan Brezilya çıkmış. Hindistan çıkmış. Endonezya çıkmış. Güney Afrika bile çıkmış. Türkiye sınıfta kalmış! Yeni sınıf arkadaşlarımız Arjantin, Pakistan, Mısır ve Katar…

* * *
Bu beş ülke büyük cari işlemler açıkları, ulusal yatırımları karşılamak için yetersiz tasarruf oranı, yetersiz döviz rezervi sebebiyle listede… Demirbaşı olmuş bir kere…
Ekonomi çok iyi diyorlar, adamlar bizi Pakistan ile aynı listeye koyuyorlar. Görün işte ekonomimiz hakkında yabancılar ne düşünüyorlar!

* * *
Hepsi kumpas tabii… Sonuçta ekonominin kırılgan olup olmadığının cevabını sandıkta halk vermeyecek mi? Ekonomi kırılgan olsa mega projeler yapılabilir mi? Yapılanların saha parasını ödemedik ama senet yaptık. Vadesi 25 yıla, kim öle, kim kala…
O kadar da ekonomimiz coşmuş dedik, acayip büyüyoruz dedik, demek elin yabancısına yediremedik!

* * *
Ekonomi yönetimi “suç bende değil” mesajı vermekten başka ne yaptı? Yedi, içti, tüketti, bağırdı, çağırdı, suçladı… Türkiye'yi borç batağına sapladı. Hatta bunu bankalar vasıtasıyla toplumun bütün bireylerine yaydı.
Sonuçta ne oldu? Her sene en az 170 milyar dolar vadesi gelen dış borç yenilemesi ve 40 milyar dolar cari açık finansmanı ile göbeğimizden dış sermayeye bağlı hale geldik. Kredi kartı limitini bitirdik… Minimumu ödeyerek idare etmeye çalışıyoruz.

* * *
Bakın, Merkez Bankası dövize müdahale etti, dolar bana mısın demedi… Hem de gösterge faizler, yüzde 13.50'deyken oldu bunlar. Hani faizler düşecekti?
Daha da ürkütürsen verdiğin faize bile bakmaz tam kaçarlar. Zamanla yalnızlık başlar. İşte o zaman hem yükselen dolar hem yüksek faiz ile baş başa kalırsın. Onurlu yalnızlık deyip başından savarsın. Yine bu milleti inandırırsın!

***

31 Ekim 2017 Salı

Survivor İstanbul

 Survivor İstanbul




MURAT MURATOĞLU

​“İstanbul'a ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum” deyiverdi Erdoğan… Haklı!
Bakın, İstanbul'un bu yıl için belirlenen bütçesi 42 milyar lira… Büyük para… Tam 18 bakanlığın bütçesinden fazla… Yine de yetmiyor İstanbul'a… İki katı bile yetmez!

Nasıl yetsin? Doldurmuşun 15 milyon kişiyi uzun ince şehre… Yanında yüz binlerce Suriyeli, Afgan, bilumum milletten insan…

* * *
Size 145 ülkenin nüfusunun İstanbul'da yaşayanlardan daha az olduğunu söylesem… Bir İstanbul kalabalığı 4 Berlin, 7 Paris ediyor.
İstanbul'un alt yapısı nüfusa yetecek kapasitede değil… Olamaz da! Yine de her yerde kule, alışveriş merkezi, gökdelen, rezidans inşaatı devam ediyor.

* * *
İstiklal Caddesi için İstanbul'un çekim merkezi, göz bebeği falan denirdi ya… Gidin görün… Alabildiğine beton denizi, Arap yurdu… Yollar yarılmış, insanlar üst üste… Üstüne para verseler bir daha gitmek istemeyeceğiniz bir yer. Yeşilin tek bir tonu yok!
İstanbul'da yeşil kaldı mı? Kentsel dönüşüme 50 milyar liranın harcandığı şehirde çiçeğin, böceğin gözünün yaşına bakarlar mı? Her yeri duvarlarla örüp, duvarların saksı çiçekler ile kaplanması yeşilse, hah işte o kadar… Bir de kolajyapıyorlar ki! Kız Kulesi, uç uç böceği… Şaka gibi…

* * *
Trafik zaten bitik… Son model Ferrari ile çıksan yola, gidemiyorsun… Bekliyorsun beton mikserinin yanında… Damperli kamyon arkanda…
Toplu taşıma desen abartmasız sardalye konservesi… 15 milyonu aşan nüfusu olan bir şehri körüklü otobüslerle taşımaya çalışırsanız eninde sonunda o sizi taşıyamaz.
Reklamlara bakın yeter. Metroya 3, Metrobüs'e sadece 2 dakika uzaklıkta kaç bina yapıldı ve satıldı haberiniz var mı?

Metrobüs insanları

Hele metrobüs… Survivor'ı gerçekten yaşamak isteyenler için biçilmiş kaftan. Toplu işkence aracı… Fazlası var, azı yok! Hele bir de iş saatlerine denk getirirseniz unutulmaz bir deneyim yaşatıyor insana… Tabii metrobüse binmekiçin önce üst geçidin kalabalığı yarıp, turnikelere ulaşabilmeniz gerekiyor. Turnikeden geçtiniz diyelim… Sizi metrobüs kapılarının açıldığı yere götürecek zorlu bir etap bekliyor… Kapının nerede açılacağını bilecek kadar da deneyimli olmanız şart. Bunu yarım saatten önce yapıp binene madalya veriliyor.

* * *
Metrobüste acıma yoktur. Ortama bir kez girmişseniz içgüdülerinizle hareket etmelisiniz. Yanınızda duran takım elbiseli hanımefendiler, beyefendiler birkaç dakika sonra acımasız mücadeledeki rakipleriniz olacak. O nasıl koşmaktır, kendini içeri atmaktır? Pes!
Belgesel kanallarında Serengeti'de büyük bizon göçünü izlemişseniz şansınız diğerlerinden biraz daha fazla…

* * *
Hadi bindiniz, içeride yaşamak için oksijen moleküllerini yakalamanız şart… Duygularınız köreltilmiş, paketlenmiş biçimde koyun gibi taşınıyorsunuz… Klima? Bozuk!
Peki, kalabalık seni körüğe sürükledi… Nasıl ineceksin? Kapıya ulaşman en az iki durak sürer… İşin inceliği de orada zaten… Niceleri binmenin zafer sarhoşluğu ile durağını kaçırıp acınacak hallere düştü bu yollarda. İstanbul'a ihanetin özetidir metrobüs!


***

Papazı Bulduk!

Papazı Bulduk!

Yılmaz ARSLAN
y.arslan57@gmail.com

MURAT MURATOĞLU: Papazı bulduk!
​Ülke ekonomisinden çok kendi ekonomisi ile ilgilenen insana gidip dünyanın gözündeki Türkiye'nin halini anlatınca, tepki göstermesini beklemek pek gerçekçi olmuyor.

Zira insanımız evin elektrik faturasını bile zar zor öderken maalesef yaşananların da faturasını ödeyecek. Artan faizler ve döviz, dönüp dolaşıp bu ülkede yaşayan herkesi vuracak.

* * *
Zaten vurmuyor mu? Henüz bir şey görmediniz deyip özet geçeyim …
Para ihtiyacımız öyle bir hal aldı ki, Varlık Fonu Başkanı'nın işine borç para bulamadığı için son verildi. Varlık Fonu şimdi vekâleten yönetiliyor. Her ne kadar aksini iddia etseler de fellik fellik borç arıyorlar! Oysa bir süredir “aradığınız paraya ulaşılamıyor” uyarısı çıkıp duruyor! Borç aldığımız Batı, Türkiye üzerinde finansal baskı kurmaya başladı. Bunu resmen yapmasalar da alenenyapıyorlar. Biliyorlar ki son 15 yılda borç paraya bağımlı hale gelen Türkiye onlara muhtaç!

Eğer Amerika ve Avrupa bankaları karar alıp kredileri azaltırsa, Türkiye'de yatırım ortamı Kuzey Kutbu'na döner. Buz keser!

* * *
Malum
Amerika ile papaz olmuş durumdayız. Hatta adamların papazını tutuklayıp “Al papazı ver Zarrab'ı” diye pazarlık etmişiz.
Bu Zarrab işi gelecek ay dallanıp budaklanacak. Erdoğan boşuna; “Yargılayıp itirafçı olarak kullanmak istiyorsunuz” demedi. Kullanacaklar! Sahi neyi itiraf edecek?


Zarrab,
“İran'a yönelik ekonomik ambargoyu delmek”, “kara para aklamak” ve “banka sahtekârlığı” suçlamalarıyla ABD'de tutuklu yargılanıyor. Bu adamın bankası olmadığına göre iş yaptığı bankalar vardı. Haliyle onlar için milyarlarca dolarlık ceza konusu gündeme gelecek.

* * *

Amerika, Türkiye'den vize vermiyor. Biz, çok uzun sürmez, dost ve müttefik, şu, bu derken Dışişleri kaynaklarından; “ABD ile vize görüşmeleri olumlu geçti”açıklaması düşüyor.

İki gün sonra ufak bir haber; “ABD, Adalet Bakanlığı heyetine vize vermedi”.Bunlar turist değil, öğrenci değil … Ülkenin bakanlığı … Vize mi alamadı? Görüşmeler olumlu geçti dedikleri bu mu? Ne iş yapıyor Dışişleri? Mahalleden arkadaşlarla Amerika'ya rica etsek daha kötüsü olmazdı zaten!
Gelelim Avrupa'ya … Özellikle üçüncü havalimanı ve duble yollarımızı kıskanan, Erdoğan'ın; “Hasbelkader yakaladıkları zenginlikle bizi tehdit etmeye kalkıyor”dediği Almanya bariz finansal vize uygulamasını başlattı. Resmi olmasa da, Türkiye'ye verilecek kredilere yönelik yeni kriter kararları aldı.

* * *

Sorun sadece Almanya değil, diğer Avrupa Birliği ülkelerinin de Almanya'dan etkilenecek olması. Alman devleti sigorta kuruluşu Hermes Avrupa'dan Türkiye'ye yapılan yatırımları sigortalamıyor. Kim neye güvenip gelecek? İşler böyle devam ederse ekonomik yaptırımlar artarak devam edecek.
Yine de Erdoğan'ın bir yıl önce “seviyemde, kalitemde değilsin” dediği Irak

Başbakanı İbadi'ye bu kez “değerli kardeşim” demesinden feyz almak gerekir. Bakarsınız “ Nazi ” Merkel, “ dünya ahiret bacımız” olabilir.

MURAT MURATOĞLU

***