Prof. Dr. Kemal GÖRMEZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Prof. Dr. Kemal GÖRMEZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ağustos 2019 Cumartesi

21. Yüzyılda Sosyal Bilimler, DERGİSİ,

21. Yüzyılda Sosyal Bilimler, DERGİSİ,


Yeni bir Dergiyle Karşınızdayız: 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler. 

Bu dergi sosyal bilimler kapsamına giren bütün bilimlerin bilimsel çalışmalarının aynası olmayı hedefleyerek yayın hayatına başladı. 

21. Yüzyılda Sosyal Bilimler dergisinin diğer amacı ise Türkiye'de bütün üniversitelerdeki sosyal bilimler bölümleri akademisyenlerinin çalışmalarını yansıtabilecekleri bir platform oluşturmak. Ancak bu platform üniversite dergilerinden farklı olarak, akademisyenlerin odalarına bırakılan, dar bir akademik çevreye hitap eden dergilerden olmayacak. Birincisi 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler dergisi sadece Türkiye'de değil, bütün dünyadaki üniversitelere açık bir dergi olarak tasarlandı. İkincisi bu dergiyi akademisyenler üniversitelerdeki odalarına bırakılmış değil, seçkin kitapçılarda bulacaklardır.

Yani üniversite dergilerinden daha çok hayatın içinde olan bir akademik dergiden bahsediyoruz. Akademisyenler akademisyenler derken, bu derginin sadece akademisyenlere açık olduğunu düşünmeyelim. Bu dergi sosyal bilimler alanında çalışan bütün araştırmacılara açık olan bir dergidir. 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler dergisinin her sayısı 10 makaleden oluşacak. İlk beş makaleyi sosyal bilimlerin özel konularından birisine ayıracağız. Bu konuyu seçerken iki hususa dikkat edeceğiz. Birincisi Türkiye için önemli olması, ikincisi buna rağmen Türkiye'de bu konu üzerinde çok durulmaması. 

Diğer beş makale ise sosyal bilimlerin bütün alanlarına yayılacaktır.

Yaşadığımız yüzyıl için birçok tanım yapılabilir ve çeşitli sıfatlarla konularak adlandırılabilir. Lakin bu konuda en söylenemeyecek sözlerden birisi kanımızca küreselleşme vebu uğurdaki mücadeleler çağı olduğudur. Bir ikincisi ise bu yoksunluk hâlinin büyük bir şikayete maruz kaldığı ve durumu değiştirmeye dönük bir kıpırdanmanın olduğudur.

Küreselleşme, yukarıda yapılan tesbit açısından en olağan isimlendirilmelerden bir tanesi.

İleri düzey kapitalizm, iletişim çağı, Amerikan yüzyılı v.s.. 

Peki, bu fikri ve bilimsel açmazın ve günlük yaşam pratiklerinin hayatın her yerini mutlak surette işgal edişindeki dahası sosyal bilimlerin de hep aynı nesneler üzerinde ve keşişler ve fil örneğinde olduğu üzere ancak ondan daha farklı olarak sadece filin ayakları üzerinde uğraşmasının sebebi ne?

Sorunun cevabı, daha doğrusu cevabına götüren durakların en önemlilerinden ne yazık ki, biri ekonomi politik yahut politik iktisattır. Niçin ve neden öyle olduğunu anlatmakbir sunuş yazısının hacmini fazlasıyla aşacak olsa özetle yaşadığımız yüzyılın hakim olan veya çeşitli ölçülerden hegemonya kuran unsurlarının gerek ekonomide gerek iç politikada gerek de dış politikada kendi iç işleyişleri ve çıkarlarının selameti açısından politik ekonomik çerçeveyi kullanmaları ancak bunun hem söylem düzeyinde hem de bilimsel düzeylerde tek boyutlu ve sınırlı bir uzmanlık olarak yansıtılması yani ve böylece eleştirel düşünceye dönük bir gözaltı halinin sürekli hale gelmesi söz konusu olmaktadır. 

Bu oluşun bir alt veçhesi disiplinler arası çalışmaların yüksek öğretim kurumlarında yeterli ağırlığa sahip olmaması veya kurumsal olarak kurgulanmış olsalar dahi aynı disiplinin farklı uzmanlık alanlarını bir araya getirmeleri sonucu kısır kalmalarıdır. 1993 yılındaki Gülbenkyan komisyonu raporu ‘sosyal bilimleri açın' diyerek söze başlamıştı ancak ne yazık ki aradan geçen yaklaşık 20 yılda durum pek de farklı görünmemektedir: 

Aşırı uzmanlaşma ve teknikleşmeyi sürdüren sosyal bilimler toplum nezdinde bir devinim yaratamamaktadır.

Ekonomi politiğin özellikle de uluslar arası ilişkilerin ekonomi politiğinin bu büyük önemine rağmen Türkiye'de üzerinde yeterince durulduğunu söylemek mümkün değildir. Bu derginin ilk sayısının konusu bu sebeple çıkartmaktadır. Amacımız en azından ülkemizde, gerek toplum gerek üniversite nezdinde öncelikle yöntemsel bir farkındalık yaratmak ve toplumsal olanı bütünsel bir çerçeve olmasa dahi birbirine doğrudan bağlı olay ve olgular içerisinde ele almak. 

İlk sayıda seçtiğimiz dosya konusu ise, kamuoyu nezdinde yapılan
tartışmalarda hep temas ettiğimiz ancak özünün kaçırıldığını düşündüğümüz uluslararası ilişkilerin ekonomi politiği.

Siz bu Sayıyı okurken biz Aralık 2012'de kitapçılarda bulabileceğiniz İkinci sayıyı hazırlamaya başladık. 

Yine hak Ettiği ilgiyi Bulamadığını düşündüğümüz bir alana yöneldik. 

Politik Psikoloji.

Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ
Prof. Dr. Kemal GÖRMEZ

http://www.21yuzyildasosyalbilimler.com/assets/uploads/files/editorden-pdf_18032013.pdf

***