Türk İstihbaratını Yeniden Yapılandırmak, BÖLÜM 2
2. DENETİM SORUNU
"Sed quis custodiet ipso custodes? (Fakat gözcüleri kim gözetleyecek)."Romalı şair Juvenal'in MS 1.yüzyılda sorduğu bu soru hâlâ geçerliliğini korumakta ve istihbarat kurumlarının kontrol ve denetimi yüzyıllardır devam eden bir problem olarak ortada durmaktadır.
Bir hukuk devletinde istihbarat kurumları ne zaman hareket geçmelidir? David Omand, bu soruyu altı şartla cevaplamaktadır:[13]
- Savunulabilir sağlam bir sebep olmalıdır.
- Dürüst hareket edilmelidir.
- Orantılı yöntemler kullanılmalıdır.
- Doğru yetki kullanılmalıdır.
- Akla uygun bir başarı beklentisi olmalıdır.
- Son çare olmalıdır.
Hemen hemen tüm ülkelerde, istihbarat kurumları ve onların eylemlerine onay veren adli makamların bu şartları yanlış değerlendirdiği konusunda şikâyetler olmaktadır. Gittikçe artan bu şikâyetler, istihbarat kurumlarının denetiminin gün geçtikçe daha fazla konuşulur olmasına yol açmaktadır. Nitekim Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, "iç güvenlik servislerinin kontrolü genellikle yetersiz olduğundan, anayasal ve yasal güvenceler sağlanmadıkça gücün kötüye kullanılması ve insan hakları ihlâlleri bakımından büyük bir risk mevcuttur" diyerek üye devletleri bu konuda uyarmaktadır (1402 sayılı tavsiye kararı).[14]
Tabiidir ki, bir hukuk devletinde, istihbarat faaliyetleri devletin tüm diğer faaliyetleri gibi denetim altında bulunmalıdır. Aksi takdirde, ülkenin ve vatandaşların güvenliği, özel hayatın gizliliği, haberleşme hürriyeti, konut dokunulmazlığı gibi pek çok temel hak ve hürriyetin ihlâl edilmesine uygun bir ortam yaratılmış olur. İstihbarat kurumlarının denetimi üç şekilde yürütülebilir: Yürütme, yasama ve yargı denetimi.
2.1. Yürütme Denetimi:
İstihbarat kurumlarının bağlı bulundukları makamlar tarafından denetlenmesi manasına gelmektedir. Gerekliliği tartışılmasa da yürütme denetinin bazı riskleri vardır. İlk olarak, iktidarların kamu görevlilerinin topladığı bilgiyi adeta kendi mülkiyeti gibi sahiplenmesinden dolayı büyük bir ketumiyet riski söz konusudur. İkinci olarak, istihbarat servislerinin bilgi toplama kapasitelerinin, iktidarlar tarafından politik rakipler hakkında bilgi edinmek gibi iç politik amaçlar doğrultusunda kullanması riski bulunmaktadır. Bu nedenle istihbarat kurumlarının görevlileri, iktidarların bu tür makul olmayan taleplerini reddetmek konusunda güvenceye kavuşturulması gerekir.[15]
ABD'de yürütme denetimi, Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) ve Müşterek İstihbarat Topluluğu Komitesi tarafından icra edilir.[16]Bununla birlikte, ABD yürütme erkinin bünyesinde, Özel Hayatın Gizliği ve Kişisel Özgürlükleri Gözetim Kurulu (The Privacy and Civil Liberties Oversight Board-PCLOB) adında bağımsız bir kurul, temel hak ve özgürlüklerin korunması anlamında hazırladığı raporlarla hükümete danışmanlık yapmaktadır.[17] Senato'da Cumhuriyetçilerin adayları onaylamak konusunda gösterdiği direnç nedeniyle 5 yıl işlevsiz kalan bu kurulun etkinliği üzerine pek çok yakınma söz konusu olsa da, Kurulun, 2013’de Snowden'in ifşaatları sonrası ortaya çıkan dinlemeler hakkında ("NSA'nın dinlemelerinin kanunların ihlâli olduğunu ve durdurulması gerektiğini" belirten) kapsamlı raporu[18] en azından bir gelişme olarak görülebilir. Öte yandan, raporun, Demokrat Parti kökenli üç üyenin "ihlâl var", iki Cumhuriyetçi üyenin "ihlâl yok" oyuyla kabul edilmesi bile yürütme denetiminin siyasi görüşlerle doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu dinlemeler esnasında iktidarda Demokrat Partinin olması da Demokratların ABD güvenlik mekanizmalarında tam olarak iktidar olamadığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
İngiltere'de ise, Başbakan 2002’den bu yana, istihbarat teşkilatlarını (MI6, MI5, GCHQ) Güvenlik ve İstihbarat Koordinatörü vasıtasıyla gözetim altında bulundurmaktadır.[19]
Mevzuatımıza göre istihbarat kurumlarının yürütme denetiminin, bağlı oldukları bakanlıkların teftiş kurulları, Başbakanlık Teftiş Kurulu ve Devlet Denetleme Kurulunu vasıtasıyla yürütülmesi mümkün olup, bu denetim pratikte istisnai bir uygulama düzeyindedir. Devamlılık arz etmeyen ve münhasıran istihbaratın denetimi konusunda yetkilendirilmiş uzmanlardan teşkil edilmemiş, üstelik sadece sorun çıktığında devreye girebilme ihtimali üzerine tasarlanmış bu denetim mekanizmalarının etkinliğini tartışmak dahi yersizdir.
Pratikte, yürütme denetimi diğer denetim yolarına nazaran etkin değildir. Bu nedenle, demokrasilerde istihbarat kurumların denetiminin yürütme, yasama ve yargı organları tarafından ortaklaşa yapılması şeklinde bir eğilim mevcuttur.
2.2. Yasama Denetimi:
İstihbarat kurumlarının etkin bir yasama denetimine tâbi tutulması demokratik hukuk devleti olmanın bir gereğidir.
Çalışmamızda örnek verdiğimiz ABD'de hem Senato hem de Temsilciler Meclisi'nde birer İstihbarat Komitesi bulunmaktadır. ABD'de istihbaratın denetiminde yasama organına geniş sorumluluk ve yetkiler verilmiştir.[20] Kongre, bu yetkisini Anayasa’dan almaktadır.[21] Kongrenin bütçe yetkisi, istihbarat kurumlarının üzerinde adeta Demokles'in kılıcı gibidir. ABD'de yaygın olan bir mizahi deyiş bu durumu şöyle özetlemektedir: "Yetkililer kendilerinin tanrı olduğunu düşünür; bütçeyi onaylayanlar tanrı olduklarını bilirler (Authorizers think they are gods; appropriators know they are gods)."
İngiltere'de, 1994 tarihli İstihbarat Hizmetleri Kanunu çerçevesinde İstihbarat ve Güvenlik Komitesi (Intelligence and Security Committee) kurulmuştur. Parlamento üyelerinden oluşan bu komite MI6, MI5 ve GCHQ’un harcamalarını, yönetimini ve politikalarını denetlemektedir. Komite dokuz üyeden oluşur. Üyeler Avam Kamarası ve Lordlar Kamarasından seçilir.Komite her yıl raporlar hazırlar ve istihbarat kurumları hakkında parlamento ve halkı bilgilendirir.[22]
Kısacası, hem ABD'de hem de İngiltere'de, yasamanın; istihbarat kurumlarının bütçeleri, yöneticilerinin atanması, faaliyetlerinin etkinliği konusunda en azından kağıt üzerinde etkin sayılabilecek denetimi söz konusu olup istihbarat kurumlarının hesap verebilirliği üzerinde sıkça durulan bir konudur.
Parlamento denetiminin yasama dokunulmazlığının da kullanılması yoluyla istihbarat kurumlarını politik rekabet alanına çekme, basın ve kamuoyu desteğiyle kurumların üzerinde baskı oluşturulması ve hatta askerî ve güvenlik operasyonlarının deşifre edilmesi gibi sıkıntılara yol açma riski bulunsa da[23] demokrasilerde, istihbarat faaliyetleri makul ölçülerde yasamanın denetimde olmalıdır. Oysa parlamenter demokrasi ile yönetilen ülkemizde, TBMM bünyesinde istihbarat komisyonu bulunmamaktadır. Belki, sadece, istihbarat kurumlarının bütçeleri görüşülürken Bütçe ve Kesin Hesap Komisyonu’nda etkin olmayan bir yasama gözetiminden söz edilebilir. Bu nedenle, Türkiye'de istihbarat kurumlarının yasama denetimi kağıt üzerinde bile mümkün değildir.
2.3 Yargı Denetimi
Demokratik hukuk devletlerinde istihbarat kurumlarının yasama tarafından denetlenmesi de yeterli görülemez. Özellikle, parlamenter demokrasilerde iktidar partisinin yasama üzerindeki etkinliği dikkate alındığında yargı denetimi daha da ön plana çıkmaktadır.
Başkanlık sistemiyle yönetilen ABD'de istihbaratın yargısal denetimi, 1978’de kurulan özel bir mahkeme (Foreign Intelligence and Surveillence Court) tarafından yürütülmektedir. Mahkeme nöbetleşe görev yapan ve yedi yılı aşmayan sürelerle görevlendirilmiş 11 yargıçtan (2001’e kadar 7 olan yargıç sayısı 2001’de çıkarılan Yurtseverlik Yasası -US Patriot Act- ile 11 olmuştur) oluşur. Yargıçlar, ülke içinde ABD istihbarat servislerince (genellikle NSA ve FBI) yabancı istihbarat ajanı olduğundan kuşku duyulan kimseler hakkında icra edilecek soruşturmalara ilişkin savcılık müzekkerelerini denetlemek ve iletişimin dinlenmesi gibi operasyonlara izin vermekle görevli ve yetkilidir.[24] Öte yandan, Mahkemeye, kuruluşundan 2012 sonuna kadar geçen dönemde 33.949 dinleme talebi gelmiş ve bu taleplerden sadece 11’i reddedilmiştir. Bu istatistik, Mahkemenin esas olarak ulusal güvenlik vizyonuyla hareket ettiğinin bir göstergesidir. Mahkemenin bu tutumu; hukuken yetkili ancak fiilen yetkisiz olan, otoriteye ancak kafa sallayan (rubber stamp) gayrimeşru bir mahkemeye (kangoro courts) benzediği konusunda eleştiriler yöneltilmesine sebep olmuştur.[25] Bu eleştiriler karşısında Mahkeme, reddedilen müzekkere sayısının düşüklüğünün, nihai onay öncesinde yargıçların isteği üzerine yürütme tarafından taleplerin tadil edilerek kanuna uygun hale getirilmesinden kaynaklandığını, örneğin 1 Temmuz-30 Eylül 2013 arasında gelen taleplerin %24,4'ünün düzeltilmesi için ilgili kurumlara gönderildiğini açıklamıştır.[26]
İngiliz istihbarat servislerinin hukuki denetimi, Başbakanca üç yıllığına atanan iki bağımsız kıdemli eski yargıç (komiser) tarafından da yürütülmektedir. Görevi biten komiser tekrar seçilebilir. Her iki görevli de görevlerini yapabilmek için istihbarat personeline ulaşma, operasyon bilgilerini ve gerekli dokümanları elde etme yetkisine sahiptir.
Ayrıca, İngiliz iç istihbarat servisi MI5’in iletişimin dinlenmesi ile ilgili aldığı kararlar ve bu kararların yerine getirilmesinin hukuka uygun olup olmadığı da denetlenmektedir. Bu görevi yerine getirecek kişi yüksek yargı mensubudur ve üç yıl için Başbakan tarafından atanır. Süresi dolan Komiser tekrar atanabilir. Ayrıca, 2000’de çıkarılan kanunla (Regulation of Investigatory Powers Act) kurulan, istihbarat teşkilatlarına karşı yapılan şikayetleri inceleyen ve soruşturan bağımsız özel bir mahkeme (Investigatory Powers Tribunal) de mevcuttur. Mahkeme, ayrıca 1998 tarihli İnsan Hakları Kanunu (Human Rights Act 1998) 7'nci bölümü kapsamında kişi hakları ihlâlleri hakkındaki davalara da bakmaktadır. Mahkeme yargı mensubu ve kıdemli avukatlardan seçilen bir başkan ve sekiz üyeden oluşmaktadır ve gerektiğinde MI5 ve MI6'da inceleme yapma yetkisine haizdir.[27]
Her ne kadar yargısal bir denetim mekanizması bulunsa da, 2013’de bir NSA görevlisi (Edward Snowden) tarafından ifşa edilen raporlar ve basında yer alan haberler, ABD ve İngiliz istihbarat kurumlarının, hem ABD vatandaşlarını hem de devlet başkanlarına kadar yabancıları hâkim kararı olmadan dinlediğini açıkça ortaya koymuştur. ABD ve İngiliz gizli servislerinin dinlemelerine ilişkin ifşaatlar İngiltere'yi harekete geçirmiş ve istihbarat materyallerinin mahkemelerde ancak gizli oturumlarda incelenebileceği konusunda kanun çıkarılarak güvenlik ve gizlilik yönünde adımlar atılmıştır.[28]
Ülkemize gelince; münhasıran istihbarat kurumlarının faaliyetlerini incelemek ve denetlemekle görevli mahkeme bulunmamaktadır. Bu durum, istihbarat kurumlarında, soruşturma taleplerinin gizliğinin sağlanamayabileceği konusunda kuşku yaratmaya müsaittir. Mevcut sistemimizde, kolluk istihbaratının yürüttüğü adli soruşturma yöntemleri (koruma tedbirleri) CMK hükümlerine, MİT ve kolluğun yaptığı önleyici istihbarat faaliyetleri ise 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu ile kurumların kendi teşkilat kanunlarına göre yürütülmektedir. Ayrıca; MİT, Jandarma ve Polis, 5397 sayılı Kanun ile bu kurumların teşkilat kanunlarında yapılan düzenlemelerden aldığı yetkiyle Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın gözetiminde ve ancak hâkim kararıyla (gecikmesinde sakınca bulunan hallerde 24 saat içinde hâkim onayına sunulmak üzere kanunda belirtilen yetkililerin emriyle) önleme dinlemesi yapabilmektedir.
Son yıllarda yaşanan gelişmeler göstermektedir ki, bazı yasal düzenlemeler bulunsa da Türk istihbarat kurumlarının yasa dışı telefon dinlemeleri başta olmak üzere hukuka aykırı yöntemleri kullanılması yaygın bir alışkanlık haline gelmiştir. Özel hayatının gizliliğini ve temel hakları ihlâl eden bu durum, devletin en üst makamlarındaki kişilere kadar uzanmış ve böylece ulusal güvenliği de tehlikeye sokacak boyutlara ulaşmıştır. Yaşadığımız olaylar, ulusal güvenliğin korunması için kurulmuş istihbarat kurumlarının faaliyetleriyle ulusal güvenliği tehdit eder duruma gelmesinin, istihbarat kurumları üzerinde bağımsız ve tarafsız özel bir yargı denetiminin zorunluluğu konusunda tarihsel bir uyarı olarak dikkate alınmalıdır.
3. HUKUKSAL ALTYAPI SORUNU
İstihbaratta hukuksal alt yapı sorununun iki boyutu bulunmaktadır. İstihbarat kurumlarına yetki hukuki alt yapı ile sağlanabilir. Hukuksal alt yapının yetersiz olduğu veya iyi organize edilmediği durumlarda istihbarat kurumlarının görevlileri harekete geçmekte tereddüt edebilir veya kurumlar arası yetki çatışması yaşanabilir.
ABD ve İngiltere'nin sivil ve askeri istihbarat kurumları ve istihbarat faaliyetlerine ilişkin yüzlerce maddeden oluşan onlarca kanunu ile karşılaştırıldığında (örneğin sadece US Intelligence Reform and Terrorism Prevention Act 236 sayfadır) Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konuda devasa yasal alt yapı sorununun mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Anayasamızda hiç geçmeyen "istihbarat" fonksiyonu, devletin bu konudaki temel mevzuatını oluşturan 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve MİT Kanununda ancak bir kaç maddede düzenlenmiş bulunmaktadır. Kanunun diğer maddeleri genel olarak personelin özlük haklarına yöneliktir. Polis Vazife Salahiyetleri Kanunda sadece bir madde (Ek Madde 7) ile düzenlenen istihbarat yetkisi, 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununda kelime olarak dahi geçmemekte, istihbarata ilişkin olarak sadece önleyici telefon dinlemelerini düzenleyen bir madde (Ek Madde 5) bulunmaktadır. Askerî istihbaratın hukuki alt yapısı konusunda da durum pek farklı değildir. Toplamı bir sayfayı bile bulmayan 1324 sayılı Genelkurmay Başkanının Görev ve Yetkilerine Ait Kanunda, istihbarat, içeriğine ilişkin bir açıklama olmaksızın sadece Silahlı Kuvvetlerin harbe hazırlanmasında bir fonksiyon olarak sayılmaktadır. TSK'ya ilişkin pek çok konuyu ve bu arada atların bakım ve iaşesinden nallanmasına kadar ayrıntıları 30 madde halinde düzenleyen İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği’nde ise istihbarat faaliyetlerinin nasıl yürütüleceğine ilişkin doğrudan madde bulunmadığı gibi bir ordunun dört ana fonksiyonundan biri olan istihbarat, kanun ve yönetmelikte kelime olarak dahi yer almamaktadır.
Hukuksal alt yapı sorununun ikinci boyutu temel hak ve özgürlüklerin korunmasıyla ilişkilidir. Kişisel verilerin, özel hayatın ve iletişimin gizliliğinin korunması gibi temel hak ve hürriyetleri ihlâl etme riskini ihtiva eden istihbarat fonksiyonunun yol açabileceği sıkıntıları en aza indirmek ancak bu hak ve hürriyetlerin yasal güvencelere bağlanmasıyla ve istihbarat fonksiyonunun sınırlarının ayrıntılı düzenlemelerle belirlenmesiyle mümkün olabilir. Bu konuda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları[29]ile belirlenen ilkeler esas alınmalıdır.
Sonuç
Bir devletin istihbarat topluluğu hiç bir zaman yüzde yüz yeterli ve güvenli değildir. İstihbarat istemi ne kadar akılcı, yeterli ve güvenli organize edilirse edilsin, sistemin gözden kaçırdığı olgular ve sızıntılar olacaktır. 2013’de Boston Maratonu’nda yaşanan eylem ile Wikileaks ve Edward Snowden tarafından sızdırılan bilgiler, ABD istihbarat sisteminin devasa boyutlarına, çeşitliliğine ve elindeki yüksek teknolojiye rağmen zafiyet gösterebileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle, istihbarat sistemlerinin sürekli gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Bilginin hacminin ve iletişimin süratle arttığı günümüzde, devletler için istihbarat en değerli ulusal güç unsurlarından biridir. Türk iç ve dış güvenlik bürokrasinin sürekli yanlış kararlar vermesi, hatalar yapması ve etki odaklı politikalar üretemeyip tepki odaklı davranmasının, tabiri caizse deneme yanılma yoluyla yolunu bulmaya çalışmasının altında yatan temel sebeplerden birisi Türk istihbaratının ihtiyaca cevap verememesidir. Coğrafyasında bölgesel bir güç olma, Türk dünyasına liderlik etme arzusunda olan Türkiye Cumhuriyeti'nin mevcut istihbarat kurumlarıyla bu iddiasını gerçekleştirmesi hayalden öteye gidemez.
Türkiye; dünyanın en sorunlu bölgeleri olan Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu üçgeninin tam merkezinde yer alan, uzun kara ve deniz sınırları bulunan, neredeyse tüm komşularıyla sorunlar yaşayan, otuz yıldır düşük yoğunluklu bir savaşı yürüten, ülkesinin dışında dünyanın pek çok yerinde askeri güç bulunduran bir ülke olarak mevcut istihbarat topluluğundan çok daha hacimli, verimli, etkin, parçaları birbiriyle eşgüdüm halinde işleyen ve demokratik hukuk devleti esaslarına göre denetlenebilir bir istihbarat gücüyle doğru politikalar belirleyebilir ve izleyebilir. Bunu sağlamak için öncelikle "kral çıplak" demek, sonrasında ise cesaret ve kararlılıkla adım atmak gerekmektedir.
Son Söz: İstihbaratçılar başarılarından dolayı nadiren övülürler, başarısızlıklarından dolayı sıkça yerilirler.
* Dr. Av., Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi, Bilimsel Danışman
[1] İstihbaratın tanımına ilişkin tartışmalar için bkz. Ümit Özdağ, İstihbarat Teorisi, Kripto Yayınları, Ankara 2008, s.27-34.
[2]ttp://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2012/58.pdf, (Erişim Tarihi 01.012.2014).
[3] Tuncay Özkan, MİT'in Gizli Tarihi, Alfa Yayınları, İstanbul, 2003, s.18.
[4] "Introverted? Then NSA wants you." Der Spiegel, April 2012.
[5] Bu konuda ayrıntılı bir inceleme için bkz. http://projects.washingtonpost.com/top-secret-america/ (Erişim tarihi 01.03.2014)
[6] http://rt.com/news/nsa-whistleblower-mass-surveillance-398/ (erişim Tarihi 01.03.2014)
[7]Lowenthall, Mark M; Intelligence From Secrets to Policy, 3rd Edition, Washington, 2006, s.32 ve çeşitli internet sayfalarından derlenmiştir.
[8] National Intelligence Machinery, https: // www. gov.uk /government /uploads /system /uploads /attachment_data /file /61808/nim-november2010.pdf (Erişim Tarihi 04.02.2014) ve muhtelif internet sitelerinden derlenmiştir.
[9] MIT'in idari personel dahil 8000 çalışanı olduğu açıklanmıştır. http://www.radikal.com.tr/turkiye/mitin_personel_sayisi_ve_butcesi_aciklandi-1178099 (Erişim tarihi 01.03.2014)
[10] 2937 Sy.Kn: Milli İstihbarat Teşkilatının görevleri
Madde 4 – Milli İstihbarat Teşkilatının görevleri şunlardır;
a) Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenligine, Anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik istihbaratını Devlet çapında oluşturmak ve bu istihbaratı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile gerekli kuruluşlara ulaştırmak.
b) Devletin milli güvenlik siyasetiyle ilgili planların hazırlanması ve yürütülmesinde; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile ilgili bakanlıkların istihbarat istek ve ihtiyaçlarını karşılamak.
c) Kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat faaliyetlerinin yönlendirilmesi için Milli Güvenlik Kurulu ve Başbakana tekliflerde bulunmak.
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat ve istihbarata karşı koyma faaliyetlerine teknik konularda müşavirlik yapmak ve koordinasyonun sağlanmasında yardımcı olmak.
e) Genelkurmay Başkanlığınca Silahlı Kuvvetler için lüzum görülecek haber ve istihbaratı, yapılacak protokole göre Genelkurmay Başkanlığına ulaştırmak.
f) Milli Güvenlik Kurulunda belirlenecek diğer görevleri yapmak.
g) İstihbarata karşı koymak.
Milli İstihbarat Teşkilatına bu görevler dışında görev verilemez ve bu teşkilat Devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez. Milli İstihbarat Teşkilatı birimlerinin görev, yetki ve sorumlulukları Başbakanca onaylanacak bir yönetmelikte belirtilir.
[11]Ayrıntılı bilgi için bkz. Wıllıam E.Odom, Fıxing Intelligence for a More Secure America, 2nd Edition, Yale University Press, New Haven and London, 2003, s.167-184.
[12] Söz konusu iki sisteminin avantaj ve dezavantajlarının ayrıntılı karşılaştırması için bkz. Peter Chalk, William Rosenau, Confronting the Enemy Within, Security Intelligence, the Police, and Counterterrorism in Four Democracies, Rand Corporation, Santa Monica, 2004, s.xi-5.
[13] David Oman, "Using Secret İntelligence For Public Security", The New Protective State, Goverment, Intelligence and Terrorism, Edited by Peter Hennessy, Mile End Instituute, Cornwall, 2007, s.157.
[14] http://assembly.coe.int/Main.asp?link=/Documents/AdoptedText/ta99/EREC1402.htm (Erişim Tarihi 20.02.2014)
[15] Born and Leigh, age, s.68.
[16] Lowenthall a.g.e., s.192.
[17] George, Roger Z.; Robert D. Kline (2005). Intelligence and the National Security Strategist. Rowman & Littlefield. s. 572.
[18] http://www.pclob.gov/SiteAssets/Pages/default/PCLOB-Report-on-the-Telephone-Records-Program.pdf
[19] http://www.theguardian.com/politics/2002/jun/21/uk.military (Erişim Tarihi, 6.2.2014).
[20] Lowenthall a.g.e., s.191.
[21] US Constitution, Article I, Section 8, paragraph 18: "The Congress shall have power to lay and collect taxes, duties, imposts and excises, to pay the debts and provide for the common defense and general welfare of the United States;....... but all duties, imposts and excises shall be uniform throughout the United States;To make all laws which shall be necessary and proper for carrying into execution the foregoing powers, and all other powers vested by this Constitution in the government of the United States, or in any department or officer thereof"
[22] http://www.ankarastrateji.org/haber/istihbarat-servislerinin-denetimi-ingiltere-ornegi-112/(Erişim Tarihi 04.02.2014).
[23] Born and Leigh, age, s.77.
[24] http://www.fjc.gov/history/home.nsf/page/courts_special_fisc.html (Erişim Tarihi 03.02.2014).
[25] "Dan Roberts", "US Must Fix Secret Fisa Courts, Says Top Judge Who Granted Surveillance Orders – James Robertson Breaks Ranks and Says He Was Shocked to Hear of Changes to Allow Broader Authorisation of NSA Programs". The Guardian, (July 9, 2013).
[26] http://www.washingtonpost.com/politics/secret-court-says-it-is-no-rubber-stamp-led-to-changes-in-us-spying-requests/2013/10/15/d52936b0-35a5-11e3-80c6-7e6dd8d22d8f_story.html (Erişim Tarihi 04.02.2014)
[27] http://www.ipt-uk.com (Erişim Tarihi 03.02.2014).
[28] http://www.theguardian.com/law/2013/jun/14/what-are-secret-courts (Erişim Tarihi 04.02.2014).
[29]Sunday Times v UK, 26 April 1979, 2 EHRR 245, paragraf 47; (Silver and Others v UK, 25 Mar. 1983, 5 EHRR 347 paragraf 85; Silver and Others v UK, para 88-89 paragraf 88-89; Klass v FRG, No. 5029/71, Report of 9 March 1977 paragraf 63; Kruslin v France, 24 April 1990. A/176-A, paragraf 35; Huvig v France, 24 April 1990, A/176-B, paragraf 34.
UZMAN HAKKINDA;
Mustafa Güler
Özgeçmiş
Kara Kuvvetleri K.lığına bağlı çeşitli birlik ve karargâhlarda ve Genelkurmay Başkanlığı Karargâhına bağlı kurumlarda birlik komutanlığı, karargâh subaylığı, şube müdürlüğü, askeri okullarda öğretmenlik ve kurul başkanlığı yaptı. Ayrıca, Bosna Hersek ve Afganistan’da NATO görevlerinde bulundu. TSK adına yurt dışında çeşitli NATO toplantılarına ve tatbikatlarına katıldı. NATO kurslarında öğretmen ve NATO çalışma gruplarında üye olarak görev yaptı. Son olarak NATO’nun Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezinde-Centre of Excellence-Defence Against Terrorism (ANKARA)- kurs direktörlüğü ve hukuk müşavirliği görevlerinde bulundu. 30 Ağustos 2012 tarihi itibariyle albay rütbesiyle emekli oldu.
Askerlik kariyerinin yanısıra, hukuk eğitimimden dolayı Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde "Güvenlik ve İstihbarat" ile "İstihbarat Hukuku" dersleri verdi.. Emekli olduktan sonra Başkent Ünivrsitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde, Siyasi Karar Mekanizmaları ve İstihbarat dersi verdi. Halen Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde "İstihbarat Hukuku" dersleri vermekte ve serbest avukatlık yapmaktadır.
ÖĞRENİM DURUMU
Kuleli Askeri Lisesi-1985
Kara Harp Okulu-1989
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi-1996
Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Yüksek Lisansı-2001 (Tez: Avrupa’da İnsan Hakları Alanında Gelişmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Türk Hukukuna Etkileri)
Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Doktorası-2010
YABANCI DİL VE DÜZEYİ
İyi Seviyede İngilizce
KURS VE SERTİFİKALAR
Yurt içi ve yurt dışında çok sayıda İstihbarat kursları
Terörizmle Mücadelenin Hukuki Boyutları, Terörizm ve Medya konularında kurs direktörlüğü (İngilizce)
Mülakât Teknikleri
Öğretim Teknikleri,
https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/turk-istihbaratini-yeniden-yapilandirmak
***