20 Ekim 2015 Salı

ALTERNATİF ENERJİ NAKİL HATLARI ARAYIŞI AZERBAYCAN ENERJİ POLİTİKASI BÖLÜM 1




ALTERNATİF ENERJİ NAKİL HATLARI ARAYIŞI  AZERBAYCAN ENERJİ POLİTİKASI:
BÖLÜM 1 



AZERBAYCAN ENERJİ POLİTİKASI:

ALTERNATİF ENERJİ NAKİL HATLARI ARAYIŞI THE ENERGY POLICY OF 
AZERBAIJAN: QUEST FOR ALTERNATIVE ENERGY TRANSFER LINES


ÖZET
Rovshan İBRAHİMOV*

Azerbaycan 1991 yılında bağımsızlığını kazandıktan sonra hem ülke içinden, hem de ülke dışından kaynaklanan bir çok sorunla karşılaştı. İç ve dış etkenler nedeni ile ülkede devamlı değişen yönetim sebebiyle Azerbaycan, sürekli bir istikrarsızlık sürecine mahkum oldu. Ayrıca, Sovyetler Birliği`nin dağılmasından sonra oluşan uluslararası düzen Azerbaycan ın çıkarlarına ters olan gelişmelere sahne oldu. Eski Sovyetler Birliği coğrafyasında oluşan yeni bağımsız devletler büyük oranda Rusya nın etkisi altında kalmaya devam etti ve bu durum Batı tarafından da bir veri olarak kabul gördü. Azerbaycan yönetimi uluslararası konjonktürü gözeterek sahip olduğu enerji kaynaklarını yüzyüze olduğu sorunların çözümünde etkin şekilde kullanabilme amacıyla enerji politikalarını öncelikli politik konulardan biri olarak değerlendirdi. Bu çerçevede, Azerbaycan ilk olarak Batılı enerji şirketlerini bölgeye çekerek, kendi petrol ve doğalgaz yataklarının işletilmesini sağladı. Bir sonraki aşamada ise üretilen enerji kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılması için gereken altyapının oluşturulması için çalışmalar gerçekleştirildi. Bu bağlamda, ulaşım koridorlarının oluşturulmasında alternatif hatlar oluşturma prensibi temel şart olarak kabul edildi. Azerbaycan yönetimi izlenecek bu politika sayesinde komşu devletler üzerinden taşınacak olan petrolünün ve doğalgazının taşınması sürecinde belli bir bağımlılığa karşı kendisini garanti altına almayı hedefledi. Bu makalede, Azerbaycan ın enerji politikasının gelişim süreci ve alternatif enerji nakil hatlarının oluşturulması süreci anlatılarak, Azerbaycan ın enerji politikasının çok değişkenli boyutları değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Azerbaycan, Alternatif Enerji Koridorları, Petrol, Doğalgaz, Türkiye, Gürcistan ABSTRACT After gaining its independence, Azerbaijan faced plenty of internal and external problems. The country was obliged to a constantly instable period since both domestic and * Doç. Dr., Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Himayesindeki Stratejik Araştırmalar Merkezi Dış İlişkiler Bölüm Müdürü. E-posta: rovshanibrahimov@gmail.com 125
2 Rovshan İBRAHİMOV external factors gave way to ever changing regimes in the country. Besides, the newly originated post-soviet international order was marked with developments conflicting its interests. Although many independent republics were established upon the former Soviet land they kept remaining under Russian influence to a great extent which was also reluctantly recognized by Western countries. Azerbaijani government gave priority to its energy policies with the aim of handling the problems through the management of its energy sources within the frame of international conjuncture. In this sense, Azerbaijani first invited Western companies to the region in order to make sure that its natural-gas deposits will operate. In the second phase, it conducted researches to build the necessary infrastructure to transfer the processed energy supplies to the global market. In this respect, the primary principle was to develop alternative lines while building transportation gateways. Following this policy, Azerbaijani government made it certain to keep its position safe against dependency in the transportation process of its oil and natural gas over the neighbouring states. This article deals with the process of Azerbaijani energy policy development and the construction of alternative energy lines and the multi-variable dimensions of its energy policy. Key Words: Azerbaijani, Alternative Energy Corridors, Oil, Natural Gas, Turkey, Georgia

Giriş


Enerji güvenliği sorunu günümüz uluslararası ilişkilerinde ülkelerin ve onların oluşturdukları çeşitli birliklerin kendi güvenliklerini sağlamaları açısından en aktüel konu haline dönüşmüştür. Çağdaş düzende ekonomik gelişim hidrojen kaynaklı enerjinin tüketimi ile doğrudan ilişkilidir. Bu açıdan, günümüz dünyasında gelişmiş ve sanayileşmiş devletler kendi enerji taleplerini diğer devletlerden elde ettiklerinden dolayı bu konuda üretici devletlere bağımlı durumundadırlar. Bu sadece tüketici ülkeler açısından değil, üretici ülkeler açısından da büyük önem taşımaktadır. Enerji üreten devletler için üretim, ekonomilerinin geleceği ile doğrudan ilişkili olduğundan dolayı enerji ihracının düzenliliği ve sürdürebilirliği onlar için çok önemlidir. Bundan dolayı da üretici devletler için enerji güvenliği konusunun temel noktası enerji kaynaklarının daimi olarak ihracatının ve ithalatının gerçekleştirilmesidir. Enerji kaynaklarının sürekli olarak düzenli bir şekilde ihracatının ve ithalatının gerçekleşmesi için ise temel husus enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve bu kaynaklardan çıkacak enerjiyi taşıyacak olan alternatif nakil yolları oluşturulmasıdır. Alternatif nakil yollarının mevcut olması enerji kaynaklarının birden çok yoldan taşınmasını sağlayacaktır. Bu ise enerji ihracında ve ithalinde oluşabilecek çeşitli risklerin azalmasını sağlayacaktır. Alternatif nakil hatlarının mevcut olması özellikle açık denizlere çıkış noktası olmayan devletler açısından daha büyük önem taşımaktadır. Açık denizlere çıkışı olmayan devletler kendi enerji arzlarını veya taleplerini bir veya birden 126
3 Azerbaycan Enerji Politikası: Alternatif Enerji Nakil Hatları Arayışı çok devletin arazisi üzerinden sağlamak zorundadırlar. Tek bir ulaşım yoluna sahip olan enerji ithalatı veya ihracatı yapan devlet, ulaşımı temin eden transit devletin yürüttüğü politikalardan dolayı söz konusu transit devlete ciddi bir bağımlılık içerisine düşebilir ve kendi kaderini bu devletin eline terk edebilir. İşte bu durumda ancak, birden çok enerji ulaşım koridorunun varlığı bu riski ciddi bir şekilde azaltabilir. Enerji kaynakları bakımından zengin olan Azerbaycan, bağımsızlığını kazandıktan sonra, benzer bir sorunla karşı karşıya gelmiştir. Açık denizlere çıkıştan yoksun olan Azerbaycan ın tüm enerji ihraç koridorları Rusya üzerinden geçmekte idi. Bu durumdan dolayı, Batı şirketlerinin yardımı ile kendi enerji kaynaklarını işletmeyi amaçlayan Azerbaycan, Rusya ya alternatif olacak yeni enerji nakil yolları oluşturma gereksinimi içerisindeydi. Aksi halde, Azerbaycan ın Rusya dan bağımlılık durumu devam edecekti ve Azerbaycan kendi ulusal çıkarları doğrultusunda amaçlarını gerçekleştirmekten uzak kalacaktı. Bu durumun değişmesinin önemi Azerbaycan için büyüktü. Çünki, Rusya Azerbaycan da sürekli bir siyasi istikrarsızlığın mevcut olmasında doğrudan rol oynuyordu. Bağımsızlıktan sonraki ilk yıllarda Azerbaycan da Rusya nın müdahalesi ile bir kaç yönetim değişikliği yaşanmıştır. Aynı zamanda Dağlık Karabağ sorununda Rusya nın Ermenistan ın tarafında yer alması, Azerbaycan ın ciddi bir toprak kaybı yaşaması ile sonuçlanmıştır. Ekonomik açıdan da, Rusya Azerbaycan a çeşitli baskılar gerçekleştirmekteydi. İki ülke arasında, zaman zaman tek taraflı olarak sınırlar kapatılmakta idi. Bu ise, Azerbaycan sanayisinin ve tarım sektörünün geleneksel Rus pazarlarından yoksun bırakılması ve ekonomi ile tarımın çökmesine sebep olmuştur. Söz konusu etkenleri göz önünde bulundurarak, Rusya nın Azerbaycan ın üretecek olduğu enerji kaynaklarını sadece Rusya üzerinden dünya pazarlarına ulaştırmaya çalışması, bu devletin Azerbaycan üzerinde daha çok baskı unsuru oluşturması anlamına gelecekti. Sürecin bu şekilde gelişmesinin engellenmesi için, farklı ulaşım yollarının oluşturulması, hem Azerbaycan ın ulusal çıkarları, hem de bu ülkede faaliyette bulunan Batılı enerji şirketleri açısından büyük önem taşımaktaydı. Bu durumda, siyasi ve ekonomik açıdan güvenilir ulaşım koridorlarının araştırılması ve oluşturulması yoluna gidilmiştir. Azerbaycan alternatif nakil koridorlarına sahip olunca, kendi devlet kuruluş sürecinde yeni bir aşamaya geçmeye muvaffak olmuştur. Ülkede siyasi istikrar sağlanılmış ve enerji ile elde edilen gelirler sayesinde temel ekonomik sorunlar çözülmeye başlanılmıştır. Zamanla, petrol dışında doğalgaz kaynaklarını da ihraç etmeye başlayan Azerbaycan, alternatif hatlar arama ilkesine sadık kalarak, farklı ulaşım koridor- 127
4 Rovshan İBRAHİMOV larının oluşturulması hususuna önemle eğilmektedir. Aynı zamanda transit devletlere olan bağımlılığın minimum seviyeye indirilmesi için zaman zaman ihraç ağırlık merkezlerinin değişiminin ve bu değişimin esnekliğinin temin edilmesi için bir sıra önlemler almaktadır. Bu makalede Azerbaycan ın enerji politikasının gelişim süreci tartışılacaktır ve bu politikanın önemli kısmını oluşturan alternatif enerji nakil yollarının oluşum politikası ve bunun nedenleri incelenecektir. 1. Bağımsızlıktan Sonra Azerbaycan ın Karşılaştığı Durum ve Politikaların Gelişme Süreci 1.1. Azerbaycan ın Güney Kafkasya da Rus Etkisini Azaltma Çabaları ve Nedenleri 1991 yılında Sovyetler Birliği nin dağılması sonucunda bağımsızlıklarını kazanan yeni cumhuriyetler, yeni oluşan uluslararası ortamda kendi kaderlerini tayin etme çabası içerisine girmişlerdi. Bu süreç içerisinde, yeni oluşmuş bağımsız devletler bir dizi sorunla karşılaşmışlardır. Bağımsızlığını yeni kazanmış olan bu yeni cumhuriyetlerden herbiri Sovyetler Birliği nin ağır ekonomik durumundan miras aldıkları, ekonomilerinin daralmışlığı, hiperenflasyon ve bütçe açığı gibi sorunların çözümü için çözüm yolları aramaktaydılar. Aynı zamanda her bir devlet kendi gelişim sürecini belirlemeye ve yeni yol haritasını çizmeye çalışıyordu. Sovyetler Birliği nin dağılmasından sonra dünyada tek süper güç olarak ABD kalmıştı. Aynı dönemde, Avrupa daki devletler kendi entegrasyon süreçlerinde yeni bir aşamaya geçmişler ve 1992 yılında Avrupa Birliği ni kurmuşlardı. Hem ABD, hem de Avrupa Birliği, Doğu Bloğu üyesi olan merkezi ve Doğu Avrupa devletlerinin Avro-Atlantik alanda bütünleşmesini istemekteydiler. Bu sebepten dolayı bu devletlere yönelik geniş yelpazeli uyum politikaları uygulanmaya başladı. Oysaki aynı politikalar üç Baltık cumhuriyeti dışında kalan eski Sovyetler Birliği devletleri için söz konusu değildi. Nitekim, 1992 yılında Rusya, eski Sovyetler Birliği ni kendi etki alanı olarak ilan ederek, yakın çevre politikasını ilan etmiştir. Bununla da görülmeyen bir çizgi ile Avrasya coğrafyası Batı ve Rusya arasında iki tarafın etki alanlarına bölünmüştür. Kendi kaderini belirlemeye çalışan yeni devletlerden birisi de Güney Kafkasya bölgesinde bulunan, henüz yeni bağımsız olmuş Azerbaycan dı. Diğer devletlerin yaşadığı sorunlara ek olarak Azerbaycan aynı zamanda Ermenistan la Dağlık Karabağ bölgesi konusunda sıcak çatışma içerisindeydi. Ülke bütünlüğünü koruma sorunu yaşayan Azerbaycan için eski Sovyetler Birliği nin Rusya nın etki alanında kalması daha ağır neticeler doğurmuştur. Esas itibarı ile iki komşu 128
5 Azerbaycan Enerji Politikası: Alternatif Enerji Nakil Hatları Arayışı devlet arasında devam eden çatışmada Rusya Ermenistan ın tarafını tutmayı yeğliyordu. Bu ise, Azerbaycan ı Ermenistan ile devam eden savaşta toprak kaybına ve iç siyasi istikrarsızlığa sürüklüyordu. Bağımsızlığın ilk yılları olan 1991-1992 yıllarında, Rusya iki devlet arasında belirli bir dengeyi korumayı yeğliyordu. Fakat dönemin Azerbaycan devlet başkanı Ayaz Mutallibov un Rusya yı saf dışı bırakarak, Batı devletleri ile ülkedeki petrolün üretimini amaçlayan anlaşmaları imzalama fikrini benimsemesi, kendi iktidarına mal olmuştur.

1 Mutallibov, 366. Sovyet alayının desteğiyle Ermeni silahlı kuvvetlerinin 26 Şubat 1992 de Karabağ ın Hocalı şehrinde sivil halka karşı gerçekleştirilen katliam sonucunda istifa etmek zorunda kalmıştı.

2 Muttalibov un ardından Türkçülük görüşleri ile bilinen Elçibey in iktidara gelmesi ile durum daha da içinden çıkılmaz bir hal aldı. Rusya nın tümüyle Ermenistan ı desteklemesi sonucunda Dağlık Karabağ çatışmasında Azerbaycan yeni toprak kayıpları yaşadı ve bir yıl devam eden Elçibey yönetimi dönemin Savunma Bakanı Suret Hüseynov un Gence de çıkarttığı isyan sonucunda sona erdi.

3 Durumun ciddiyetini anlayan Elçibey 10 Haziran 1993 de dönemin Nahçıvan Özerk Bölgesi nde Meclis Başkanlığı görevini yürüten Haydar Aliyev i Bakü ye davet etti. Azerbaycan Anayasasına göre, Aliyev yürüttüğü görev sebebi ile, aynı zamanda ülkenin yasama organının başkan yardımcısı idi. Buna göre, Meclis Başkanı İsa Gamber istifa edince, Aliyev otomatik olarak bu görevi üstlenmiş oldu. Aliyev Bakü ye gelince devlet başkanı Elçibey Bakü yü terk ederek, doğduğu şehir olan Nahçıvan ın Keleki köyüne çekildi. Yaşanan bu gelişmeleri takiben, Ağustos ayında Elçibey e karşı güvensizlik referandumu gerçekleştirildi ve Elçibey dönemi resmi olarak sona ermiş oldu. 3 Ekim 1993 tarihinde yapılan yeni başkanlık seçiminde Haydar Aliyev halkın büyük çoğunluğunun oyunu alarak, devlet başkanlığı görevine seçildi. 4
Ancak buna rağmen, Rusya nın Azerbaycan a yönelik olan bakış açısı değişmedi. Elçibey hükümetinin düşüşü Batı şirketleri ile 30 Haziran 1993 de Londra da Azeri-Çırak-Güneşli  yataklarında ki petrolün üretimi konusunda imzalanması planlanan anlaşmadan bir kaç gün önce gerçekleşmişti.


1 Vladislav Shorokhov, Energy Resources of Azerbaijan: Political Stability and Regional Relations, Caucasian Regional Studies, Cilt: 1, Sayı: 1, 1996, (http://poli.vub.ac.be/publi/crs/ eng/0101-04.htm). 2 Bkz., Ayaz Mütəllibov, Biografiya Bankı, (http://adam.az/index.php?option=com_sobi2&so bi2task=sobi2details&sobi2id=27&itemid=63).
3 Thomas De Waal, The Caucasus: An Introduction, (Oxford University, 2010), ss. 117-121.
4 Svante Cornell, Azerbaijan since Independence, (Washington: M.E. Sharpe, 2011), s. 75. 129
6 Rovshan İBRAHİMOV


23 Haziran 1993 tarihinde Aliyev aldığı kararla Londra daki imzalama programını iptal etti, Fakat Aliyev Batı şirketlerinin Azerbaycan daki petrol yataklarının işletmesi için Bakü ye getirilmesi fikrinden vazgeçmiş değildi. 5

Azerbaycan yeni anlaşma üzerinde var gücü ile çalışmaya devam etti. Elçibey hükümetinin düşüşü, Rusya nın istediği ve beklediği gibi, Batı şirketlerinin Güney Kafkasya bölgesine dahil olmalarını engelleyemedi. Aksine Rusya nın bölgedeki etkinliğinin kendi lehine olmadığını gören Azerbaycan, Güney Kafkasya daki güç dengesini değiştirmek arzusunda idi. Fakat Azerbaycan Batılı devletlerin sıcak çatışmaların merkezi olan Güney Kafkasya bölgesine ilgilerinin olmadığının bilincindeydi. Daha önce belirtildiği gibi, bunun birinci sebebi, yazılı olmayan bir anlaşma ile bölgenin Rusya nın etki alanında bırakılması idi. Diğer bir ifade ile, bölgede varlık göstermek, Rusya nın çıkarlarına karşı hareket etmek anlamına geliyordu. Bunun için ise Batı nın bölgedeki çıkarlarının oluşması gerekiyordu. Oysaki başta ABD olmak üzere Batı devletlerinin bölgede çıkarları henüz oluşmamıştı. Nitekim 12 Şubat 1991 de bölgeyi ziyaret eden devlet bakanı James Baker konuşmasında ABD nin bölgeye yönelik öncelliklerinin henuz oluşmadığını belirtmiştir. 6

ABD de o dönem için ulusal çıkar önceliklerinin oluşmaması, bölge ile ilgisi olan bazı lobi grupları için geniş faaliyet alanı oluşturmuştur. Nitekim, Kongre de bulunan güçlü Ermeni lobisinin girişimleri sonucunda Azerbaycan`a yönelik olarak, Özgürlük Yasasında 907 No lu Düzenleme kabul edilmiştir. Bu düzenlemeye esasen, Sovyetler Birliği nin dağılmasından sonra yeni oluşmuş devletlerde demokrasi ve piyasa ekonomisinin geliştirilmesi amacıyla ayrılan yardımlardan Azerbaycan mahrum bırakılmıştır. 7

Ermenistan tarafından toprakları işgal altında bulunan Azerbaycan, bu yardımı sadece Ermenistan a ve Dağlık Karabağ a karşı ablukayı kaldırdığı ve kuvvet kullanımını durdurduğu takdirde, devlet başkanının oyu vasıtasıyla Kongre tarafından alınacak kararla alabilirdi. 8

5 Steve Le Vine, The Oil and the Glory: The Pursuit of Empire and Fortune on the Caspian Sea, (New York: Random House, 2007), s. 171.
6 Rovshan Ibrahimov, Visit Klinton v Baku Vosstanovlenie Status-Kvo ili Novie Tendensii? (Clinton ın Bakü Ziyareti: Statükonun Yenilenmesi veya Yeni Eğilimler?), 1 News.az, 20 Temmuz 2010, (http://www.1news.az/authors/ribrahimov/20100720115209746.html).
7 Farid Rzayev, 907-ya Popravka: İstoriya i Perspektivı (907. Düzeltme: Tarih ve Perspektifler), Tsentralnaia Azia i Kavkaz, No. 3 (4), 1999, (http://www.ca-c.org/journal/cac-04-1999/st_21_ rzayev.shtml). 130

Bu karar örneğinde de görüldüğü gibi, o dönemde, bölgesel dinamiklerden haberi yakından bilmeyen Kongre üyeleri, ABD nin çıkarlarının net olarak belirlenmediği bir bölgede, lobilerin girişimi ile her türlü kararı alabiliyorlardı. Bu tür gelişmeler ise içinde bulunduğu durum itibari ile Azerbaycan için hiç de iyi bir gelecek vadetmiyordu. Batılı devletlerin Güney Kafkasya bölgesine ilgisinin oluşmamasının bir diğer sebebi ise, tüm dikkatlerin Balkanlarda mevcut olan çatışmaların çözümüne odaklanmış olmasıydı. O dönemde tüm imkanlarını Avrupa Birliği ile sınır olan bölgelere yönelten Batılı devletler, kendilerinden uzak ve sorunların karakterlerini pek anlamadıkları Gürcistan daki Güney Osetya ve Abhazya, Azerbaycan ile Ermenistan arasındakı Dağlık Karabağ sorunları ile uğraşma konuşunda isteksizdiler. Bu gelişmeler yaşanırken diğer taraftan Azerbaycan ise önemli bir kart olarak gördüğü enerji kaynaklarını kullanarak, Batılı devletlerin petrol şirketlerini ülkesine davet ederek, bölgedeki Rus etkisini dengelemeyi amaçlıyordu. Azerbaycan, özellikle Amerikan petrol şirketlerinin, ABD de bölgeye yönelik milli çıkarların oluşturulmasını temin etmese bile, en azından bu ülkenin hükümeti seviyesinde lobi faaliyetlerinde bulunmasını sağlayarak, Kongre üzerindeki Ermeni lobisinin etkisini dengeleyeceğini düşünüyordu. Aynı zamanda, Azerbaycan da faaliyette bulunacak Batılı petrol şirketleri yatıracakları sermayelerin güvenliğini sağlamak için, Azerbaycan daki politik ve ekonomik istikrarın sağlanmasının garantörü rolünü üstleneceklerdi. Nitekim, Batılı enerji şirketleri ile imzalanacak olan petrol üretim anlaşmaları Azerbaycan ın sözkonusu amaçlara ulaşmasında önemli bir rol oynayacaktı.

Asrın Antlaşması nın İmzalanması ve Etkileri

Azerbaycan kendi petrol yataklarının işletilmesi için Batı şirketlerini henüz Sovyetler Birliği dağılmadan davet etmişti. 1990`larda Sovyetler Birliği nin bir parçası olan Azerbaycan Moskova üzerinden British Petroleum, Statoil, Amoco ve Unocal gibi şirketler ile görüşmeler başlatmıştı. 1991 yılına gelindiğinde, Batı şirketleri ile Azeri yatağındaki petrolün üretilmesi amacı ile ortak şirketin kurulmasına dair karar alındı. Açılan ihalenin galibi Amoco şirketi oldu.
8 Freedom Support Act, Section 907 (102nd Congress, 2nd Session, Public Law 102-511), ABD Kongresi tarafından 24 Ekim 1992 yılında kabul edilmiştir.
9 Elxan Poluxov, Kontrakt Veka (Problema v İstoricheskoy Reprospektive (Yüzyılın Antlaşması (Tarihsel Geriye Bakıştaki Problem), Kavkazskie Regionalnıe İssledovaniya, Cilt: 131  2, Sayı: 1, 1997, (http://poli.vub.ac.be/publi/crs/rus/r02-005.html).

Sovyetler Birliği dağılınca, bağımsız Azerbaycan devleti görüşmeleri doğrudan petrol şirketleri ile yapmaya başladı. 1991 yılının sonbaharında Ayaz Mutalibov Rusya yı imzalanacak antlaşmanın dışında bırakma kararı aldı. Bu ise Mutalibov un devlet başkanlığı görevini kaybetmesine mal olduğu gibi aynı zamanda Rusya nın Dağlık Karabağ sorununda Ermenistan dan yana olan tavrını daha da  kesifleştirmesi ne neden olmuştur. 10

1992 de Halk Cephesi nin iktidara gelmesi ile, görüşmeler devam etmiştir. Halk Cephesi hükümeti Azerbaycan Devlet Petrol Şirket `ni (SOCAR 11 ) kurarak, Batılı enerji şirketleri ile görüşmeleri kurulan bu şirket vasıtası ile gerçekleştirmeye başladı. Halk Cephesi hükümetinin aldığı önemli kararlardan biri, üç büyük deniz yatağı olan Azeri, Çırak ve Güneşli yataklarını tek bir antlaşma çerçevesinde birleştirmeleri oldu. Böyle olunca, bu yataklar yabancı enerji şirketleri için daha cazip hale geldi. Bunun dışında, oluşturulacak konsorsiyuma Türkiye nin TPAO şirketi de kabul edildi. Buna rağmen Rusya ve İran şirketlerinin konsorsiyuma dahil olma istekleri reddedildi. 12
Rusya ile Elçibey arasında devam eden olumsuz ilişkilerin sonucunda Rusya, kendi askeri timlerini Gence de konuşlandırmış olan dönemin Savunm Bakanı Suret Hüseynov a destek vererek, Hüseynov un Elçibey e karşı darbe girişiminde bulunmasını sağladı. Elçibey in yerine devlet başkanı seçilen Aliyev Batı enerji şirketleri ile görüşmelere devam etti. Bu görüşmeler Rusya yı asla memnun edecek bir durum değildi. Diğer başkanların görüşmelerinin sonucundan farklı olarak, Haydar Aliyev antlaşmanın imzalanması konusunda başarılı oldu.
20 Eylül 1994 tarihinde Bakü de Azeri, Çırak, Güneşli deniz petrol yataklarının işletilmesi amacı ile Asrın Antlaşması adıyla bilinen anlaşma imzalandı. Asrın Antlaşması na göre 30 yıllık bir süre için, bir konsorsiyum oluşturuldu. Sözkonusu antlaşmaya dahil olan şirketleri ve antlaşma üzerindeki payları şu şekilde belirlendi:
SO- CAR (Azerbaycan) % 20,
British Petroleum (Büyük Britanya) % 17.127,
Amoco (ABD) % 17.01,
Lukoil (Rusya) % 10,
Pennzoil (ABD) % 9.82,
Unocal (ABD) % 9.52,
Statoil (Norveç) % 8.56,
McDermott International (ABD) % 2.45,
Ramco (İskoçya) % 2.08,
TPAO (Türkiye) % 1.75,
Delta-Nimir (Suudi Arabistan) % 1.68.       13

10 Vladislav Sholoxov, Energoresursı Azerbaycana: Politicheskaya Stabilnost i Regionalnıe Otnosheniya (Azerbaycan ın Enerji Kaynakları: Siyasal İstikrar ve Bölgesel İlişkiler), (http:// poli.vub.ac.be/publi/crs/caucasus/shorokhov.htm).
11 State Oil Company of Azerbaijan Republic.
12 Elxan Poluxov, Kontrakt Veka (Problema v İstoricheskoy Reprospektive), (Yüzyılın Antlaşması (Tarihsel Geriye Bakıştaki Problem)).
13 Nasser Sagheb & Masoud Javadi, Azerbaijan s Contract of the Century Finally Signed with  Western Oil Consortium, Azerbaijan International, Cilt: 2, Sayı: 4, 1994, ss. 26-27.



2.Cİ  BÖLÜMLE DEVAM EDECEK



..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder