ALTERNATİF
ENERJİ NAKİL HATLARI ARAYIŞI AZERBAYCAN
ENERJİ POLİTİKASI:
BÖLÜM 1
AZERBAYCAN ENERJİ POLİTİKASI:
ALTERNATİF ENERJİ NAKİL HATLARI ARAYIŞI THE ENERGY POLICY OF
AZERBAIJAN: QUEST FOR ALTERNATIVE ENERGY TRANSFER LINES
ÖZET
Rovshan İBRAHİMOV*
Azerbaycan 1991 yılında bağımsızlığını kazandıktan sonra hem
ülke içinden, hem de ülke dışından kaynaklanan bir çok sorunla karşılaştı. İç
ve dış etkenler nedeni ile ülkede devamlı değişen yönetim sebebiyle Azerbaycan,
sürekli bir istikrarsızlık sürecine mahkum oldu. Ayrıca, Sovyetler Birliği`nin
dağılmasından sonra oluşan uluslararası düzen Azerbaycan ın çıkarlarına ters
olan gelişmelere sahne oldu. Eski Sovyetler Birliği coğrafyasında oluşan yeni
bağımsız devletler büyük oranda Rusya nın etkisi altında kalmaya devam etti ve
bu durum Batı tarafından da bir veri olarak kabul gördü. Azerbaycan yönetimi
uluslararası konjonktürü gözeterek sahip olduğu enerji kaynaklarını yüzyüze
olduğu sorunların çözümünde etkin şekilde kullanabilme amacıyla enerji
politikalarını öncelikli politik konulardan biri olarak değerlendirdi. Bu
çerçevede, Azerbaycan ilk olarak Batılı enerji şirketlerini bölgeye çekerek,
kendi petrol ve doğalgaz yataklarının işletilmesini sağladı. Bir sonraki
aşamada ise üretilen enerji kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılması için
gereken altyapının oluşturulması için çalışmalar gerçekleştirildi. Bu bağlamda,
ulaşım koridorlarının oluşturulmasında alternatif hatlar oluşturma prensibi
temel şart olarak kabul edildi. Azerbaycan yönetimi izlenecek bu politika
sayesinde komşu devletler üzerinden taşınacak olan petrolünün ve doğalgazının
taşınması sürecinde belli bir bağımlılığa karşı kendisini garanti altına almayı
hedefledi. Bu makalede, Azerbaycan ın enerji politikasının gelişim süreci ve
alternatif enerji nakil hatlarının oluşturulması süreci anlatılarak, Azerbaycan
ın enerji politikasının çok değişkenli boyutları değerlendirilecektir. Anahtar
Kelimeler: Azerbaycan, Alternatif Enerji Koridorları, Petrol, Doğalgaz,
Türkiye, Gürcistan ABSTRACT After gaining its independence, Azerbaijan faced
plenty of internal and external problems. The country was obliged to a
constantly instable period since both domestic and * Doç. Dr., Azerbaycan
Cumhurbaşkanlığı Himayesindeki Stratejik Araştırmalar Merkezi Dış İlişkiler
Bölüm Müdürü. E-posta: rovshanibrahimov@gmail.com 125
2 Rovshan İBRAHİMOV external factors gave way to ever
changing regimes in the country. Besides, the newly originated post-soviet
international order was marked with developments conflicting its interests.
Although many independent republics were established upon the former Soviet
land they kept remaining under Russian influence to a great extent which was
also reluctantly recognized by Western countries. Azerbaijani government gave
priority to its energy policies with the aim of handling the problems through
the management of its energy sources within the frame of international
conjuncture. In this sense, Azerbaijani first invited Western companies to the
region in order to make sure that its natural-gas deposits will operate. In the
second phase, it conducted researches to build the necessary infrastructure to
transfer the processed energy supplies to the global market. In this respect,
the primary principle was to develop alternative lines while building
transportation gateways. Following this policy, Azerbaijani government made it
certain to keep its position safe against dependency in the transportation
process of its oil and natural gas over the neighbouring states. This article
deals with the process of Azerbaijani energy policy development and the
construction of alternative energy lines and the multi-variable dimensions of
its energy policy. Key Words: Azerbaijani, Alternative Energy Corridors, Oil,
Natural Gas, Turkey, Georgia
Giriş
Enerji güvenliği sorunu günümüz uluslararası ilişkilerinde
ülkelerin ve onların oluşturdukları çeşitli birliklerin kendi güvenliklerini
sağlamaları açısından en aktüel konu haline dönüşmüştür. Çağdaş düzende
ekonomik gelişim hidrojen kaynaklı enerjinin tüketimi ile doğrudan ilişkilidir.
Bu açıdan, günümüz dünyasında gelişmiş ve sanayileşmiş devletler kendi enerji
taleplerini diğer devletlerden elde ettiklerinden dolayı bu konuda üretici
devletlere bağımlı durumundadırlar. Bu sadece tüketici ülkeler açısından değil,
üretici ülkeler açısından da büyük önem taşımaktadır. Enerji üreten devletler
için üretim, ekonomilerinin geleceği ile doğrudan ilişkili olduğundan dolayı
enerji ihracının düzenliliği ve sürdürebilirliği onlar için çok önemlidir.
Bundan dolayı da üretici devletler için enerji güvenliği konusunun temel
noktası enerji kaynaklarının daimi olarak ihracatının ve ithalatının
gerçekleştirilmesidir. Enerji kaynaklarının sürekli olarak düzenli bir şekilde
ihracatının ve ithalatının gerçekleşmesi için ise temel husus enerji
kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve bu kaynaklardan çıkacak enerjiyi taşıyacak
olan alternatif nakil yolları oluşturulmasıdır. Alternatif nakil yollarının
mevcut olması enerji kaynaklarının birden çok yoldan taşınmasını sağlayacaktır.
Bu ise enerji ihracında ve ithalinde oluşabilecek çeşitli risklerin azalmasını
sağlayacaktır. Alternatif nakil hatlarının mevcut olması özellikle açık
denizlere çıkış noktası olmayan devletler açısından daha büyük önem
taşımaktadır. Açık denizlere çıkışı olmayan devletler kendi enerji arzlarını
veya taleplerini bir veya birden 126
3 Azerbaycan Enerji Politikası: Alternatif Enerji Nakil
Hatları Arayışı çok devletin arazisi üzerinden sağlamak zorundadırlar. Tek bir
ulaşım yoluna sahip olan enerji ithalatı veya ihracatı yapan devlet, ulaşımı
temin eden transit devletin yürüttüğü politikalardan dolayı söz konusu transit
devlete ciddi bir bağımlılık içerisine düşebilir ve kendi kaderini bu devletin
eline terk edebilir. İşte bu durumda ancak, birden çok enerji ulaşım koridorunun
varlığı bu riski ciddi bir şekilde azaltabilir. Enerji kaynakları bakımından
zengin olan Azerbaycan, bağımsızlığını kazandıktan sonra, benzer bir sorunla
karşı karşıya gelmiştir. Açık denizlere çıkıştan yoksun olan Azerbaycan ın tüm
enerji ihraç koridorları Rusya üzerinden geçmekte idi. Bu durumdan dolayı, Batı
şirketlerinin yardımı ile kendi enerji kaynaklarını işletmeyi amaçlayan
Azerbaycan, Rusya ya alternatif olacak yeni enerji nakil yolları oluşturma
gereksinimi içerisindeydi. Aksi halde, Azerbaycan ın Rusya dan bağımlılık
durumu devam edecekti ve Azerbaycan kendi ulusal çıkarları doğrultusunda
amaçlarını gerçekleştirmekten uzak kalacaktı. Bu durumun değişmesinin önemi
Azerbaycan için büyüktü. Çünki, Rusya Azerbaycan da sürekli bir siyasi
istikrarsızlığın mevcut olmasında doğrudan rol oynuyordu. Bağımsızlıktan
sonraki ilk yıllarda Azerbaycan da Rusya nın müdahalesi ile bir kaç yönetim
değişikliği yaşanmıştır. Aynı zamanda Dağlık Karabağ sorununda Rusya nın
Ermenistan ın tarafında yer alması, Azerbaycan ın ciddi bir toprak kaybı
yaşaması ile sonuçlanmıştır. Ekonomik açıdan da, Rusya Azerbaycan a çeşitli
baskılar gerçekleştirmekteydi. İki ülke arasında, zaman zaman tek taraflı
olarak sınırlar kapatılmakta idi. Bu ise, Azerbaycan sanayisinin ve tarım sektörünün
geleneksel Rus pazarlarından yoksun bırakılması ve ekonomi ile tarımın
çökmesine sebep olmuştur. Söz konusu etkenleri göz önünde bulundurarak, Rusya
nın Azerbaycan ın üretecek olduğu enerji kaynaklarını sadece Rusya üzerinden
dünya pazarlarına ulaştırmaya çalışması, bu devletin Azerbaycan üzerinde daha
çok baskı unsuru oluşturması anlamına gelecekti. Sürecin bu şekilde
gelişmesinin engellenmesi için, farklı ulaşım yollarının oluşturulması, hem
Azerbaycan ın ulusal çıkarları, hem de bu ülkede faaliyette bulunan Batılı
enerji şirketleri açısından büyük önem taşımaktaydı. Bu durumda, siyasi ve
ekonomik açıdan güvenilir ulaşım koridorlarının araştırılması ve oluşturulması
yoluna gidilmiştir. Azerbaycan alternatif nakil koridorlarına sahip olunca,
kendi devlet kuruluş sürecinde yeni bir aşamaya geçmeye muvaffak olmuştur.
Ülkede siyasi istikrar sağlanılmış ve enerji ile elde edilen gelirler sayesinde
temel ekonomik sorunlar çözülmeye başlanılmıştır. Zamanla, petrol dışında
doğalgaz kaynaklarını da ihraç etmeye başlayan Azerbaycan, alternatif hatlar
arama ilkesine sadık kalarak, farklı ulaşım koridor- 127
4 Rovshan İBRAHİMOV larının oluşturulması hususuna
önemle eğilmektedir. Aynı zamanda transit devletlere olan bağımlılığın minimum
seviyeye indirilmesi için zaman zaman ihraç ağırlık merkezlerinin değişiminin
ve bu değişimin esnekliğinin temin edilmesi için bir sıra önlemler almaktadır.
Bu makalede Azerbaycan ın enerji politikasının gelişim süreci tartışılacaktır
ve bu politikanın önemli kısmını oluşturan alternatif enerji nakil yollarının
oluşum politikası ve bunun nedenleri incelenecektir. 1. Bağımsızlıktan Sonra
Azerbaycan ın Karşılaştığı Durum ve Politikaların Gelişme Süreci 1.1.
Azerbaycan ın Güney Kafkasya da Rus Etkisini Azaltma Çabaları ve Nedenleri 1991
yılında Sovyetler Birliği nin dağılması sonucunda bağımsızlıklarını kazanan
yeni cumhuriyetler, yeni oluşan uluslararası ortamda kendi kaderlerini tayin
etme çabası içerisine girmişlerdi. Bu süreç içerisinde, yeni oluşmuş bağımsız
devletler bir dizi sorunla karşılaşmışlardır. Bağımsızlığını yeni kazanmış olan
bu yeni cumhuriyetlerden herbiri Sovyetler Birliği nin ağır ekonomik durumundan
miras aldıkları, ekonomilerinin daralmışlığı, hiperenflasyon ve bütçe açığı
gibi sorunların çözümü için çözüm yolları aramaktaydılar. Aynı zamanda her bir
devlet kendi gelişim sürecini belirlemeye ve yeni yol haritasını çizmeye
çalışıyordu. Sovyetler Birliği nin dağılmasından sonra dünyada tek süper güç
olarak ABD kalmıştı. Aynı dönemde, Avrupa daki devletler kendi entegrasyon
süreçlerinde yeni bir aşamaya geçmişler ve 1992 yılında Avrupa Birliği ni
kurmuşlardı. Hem ABD, hem de Avrupa Birliği, Doğu Bloğu üyesi olan merkezi ve
Doğu Avrupa devletlerinin Avro-Atlantik alanda bütünleşmesini istemekteydiler.
Bu sebepten dolayı bu devletlere yönelik geniş yelpazeli uyum politikaları
uygulanmaya başladı. Oysaki aynı politikalar üç Baltık cumhuriyeti dışında
kalan eski Sovyetler Birliği devletleri için söz konusu değildi. Nitekim, 1992
yılında Rusya, eski Sovyetler Birliği ni kendi etki alanı olarak ilan ederek,
yakın çevre politikasını ilan etmiştir. Bununla da görülmeyen bir çizgi ile
Avrasya coğrafyası Batı ve Rusya arasında iki tarafın etki alanlarına
bölünmüştür. Kendi kaderini belirlemeye çalışan yeni devletlerden birisi de Güney
Kafkasya bölgesinde bulunan, henüz yeni bağımsız olmuş Azerbaycan dı. Diğer
devletlerin yaşadığı sorunlara ek olarak Azerbaycan aynı zamanda Ermenistan la
Dağlık Karabağ bölgesi konusunda sıcak çatışma içerisindeydi. Ülke bütünlüğünü
koruma sorunu yaşayan Azerbaycan için eski Sovyetler Birliği nin Rusya nın etki
alanında kalması daha ağır neticeler doğurmuştur. Esas itibarı ile iki komşu
128
5 Azerbaycan Enerji Politikası: Alternatif Enerji Nakil
Hatları Arayışı devlet arasında devam eden çatışmada Rusya Ermenistan ın
tarafını tutmayı yeğliyordu. Bu ise, Azerbaycan ı Ermenistan ile devam eden
savaşta toprak kaybına ve iç siyasi istikrarsızlığa sürüklüyordu. Bağımsızlığın
ilk yılları olan 1991-1992 yıllarında, Rusya iki devlet arasında belirli bir
dengeyi korumayı yeğliyordu. Fakat dönemin Azerbaycan devlet başkanı Ayaz
Mutallibov un Rusya yı saf dışı bırakarak, Batı devletleri ile ülkedeki
petrolün üretimini amaçlayan anlaşmaları imzalama fikrini benimsemesi, kendi
iktidarına mal olmuştur.
1 Mutallibov, 366. Sovyet alayının desteğiyle Ermeni silahlı
kuvvetlerinin 26 Şubat 1992 de Karabağ ın Hocalı şehrinde sivil halka karşı
gerçekleştirilen katliam sonucunda istifa etmek zorunda kalmıştı.
2 Muttalibov un ardından Türkçülük görüşleri ile bilinen
Elçibey in iktidara gelmesi ile durum daha da içinden çıkılmaz bir hal aldı.
Rusya nın tümüyle Ermenistan ı desteklemesi sonucunda Dağlık Karabağ
çatışmasında Azerbaycan yeni toprak kayıpları yaşadı ve bir yıl devam eden
Elçibey yönetimi dönemin Savunma Bakanı Suret Hüseynov un Gence de çıkarttığı
isyan sonucunda sona erdi.
3 Durumun ciddiyetini anlayan Elçibey 10 Haziran 1993 de
dönemin Nahçıvan Özerk Bölgesi nde Meclis Başkanlığı görevini yürüten Haydar
Aliyev i Bakü ye davet etti. Azerbaycan Anayasasına göre, Aliyev yürüttüğü
görev sebebi ile, aynı zamanda ülkenin yasama organının başkan yardımcısı idi.
Buna göre, Meclis Başkanı İsa Gamber istifa edince, Aliyev otomatik olarak bu
görevi üstlenmiş oldu. Aliyev Bakü ye gelince devlet başkanı Elçibey Bakü yü terk
ederek, doğduğu şehir olan Nahçıvan ın Keleki köyüne çekildi. Yaşanan bu
gelişmeleri takiben, Ağustos ayında Elçibey e karşı güvensizlik referandumu
gerçekleştirildi ve Elçibey dönemi resmi olarak sona ermiş oldu. 3 Ekim 1993
tarihinde yapılan yeni başkanlık seçiminde Haydar Aliyev halkın büyük
çoğunluğunun oyunu alarak, devlet başkanlığı görevine seçildi. 4
Ancak buna rağmen, Rusya nın Azerbaycan a yönelik olan bakış
açısı değişmedi. Elçibey hükümetinin düşüşü Batı şirketleri ile 30 Haziran 1993
de Londra da Azeri-Çırak-Güneşli yataklarında
ki petrolün üretimi konusunda imzalanması planlanan anlaşmadan bir kaç gün önce
gerçekleşmişti.
1 Vladislav Shorokhov, Energy Resources of Azerbaijan:
Political Stability and Regional Relations, Caucasian Regional Studies, Cilt:
1, Sayı: 1, 1996, (http://poli.vub.ac.be/publi/crs/ eng/0101-04.htm). 2 Bkz.,
Ayaz Mütəllibov, Biografiya Bankı,
(http://adam.az/index.php?option=com_sobi2&so
bi2task=sobi2details&sobi2id=27&itemid=63).
3 Thomas De Waal, The Caucasus: An Introduction, (Oxford
University, 2010), ss. 117-121.
4 Svante Cornell, Azerbaijan since Independence,
(Washington: M.E. Sharpe, 2011), s. 75. 129
6 Rovshan İBRAHİMOV
23 Haziran 1993 tarihinde Aliyev aldığı kararla Londra daki
imzalama programını iptal etti, Fakat Aliyev Batı şirketlerinin Azerbaycan daki
petrol yataklarının işletmesi için Bakü ye getirilmesi fikrinden vazgeçmiş
değildi. 5
Azerbaycan yeni anlaşma üzerinde var gücü ile çalışmaya
devam etti. Elçibey hükümetinin düşüşü, Rusya nın istediği ve beklediği gibi,
Batı şirketlerinin Güney Kafkasya bölgesine dahil olmalarını engelleyemedi.
Aksine Rusya nın bölgedeki etkinliğinin kendi lehine olmadığını gören
Azerbaycan, Güney Kafkasya daki güç dengesini değiştirmek arzusunda idi. Fakat
Azerbaycan Batılı devletlerin sıcak çatışmaların merkezi olan Güney Kafkasya
bölgesine ilgilerinin olmadığının bilincindeydi. Daha önce belirtildiği gibi,
bunun birinci sebebi, yazılı olmayan bir anlaşma ile bölgenin Rusya nın etki
alanında bırakılması idi. Diğer bir ifade ile, bölgede varlık göstermek, Rusya
nın çıkarlarına karşı hareket etmek anlamına geliyordu. Bunun için ise Batı nın
bölgedeki çıkarlarının oluşması gerekiyordu. Oysaki başta ABD olmak üzere Batı
devletlerinin bölgede çıkarları henüz oluşmamıştı. Nitekim 12 Şubat 1991 de
bölgeyi ziyaret eden devlet bakanı James Baker konuşmasında ABD nin bölgeye
yönelik öncelliklerinin henuz oluşmadığını belirtmiştir. 6
ABD de o dönem için ulusal çıkar önceliklerinin oluşmaması,
bölge ile ilgisi olan bazı lobi grupları için geniş faaliyet alanı
oluşturmuştur. Nitekim, Kongre de bulunan güçlü Ermeni lobisinin girişimleri
sonucunda Azerbaycan`a yönelik olarak, Özgürlük Yasasında 907 No lu Düzenleme
kabul edilmiştir. Bu düzenlemeye esasen, Sovyetler Birliği nin dağılmasından
sonra yeni oluşmuş devletlerde demokrasi ve piyasa ekonomisinin geliştirilmesi
amacıyla ayrılan yardımlardan Azerbaycan mahrum bırakılmıştır. 7
Ermenistan tarafından toprakları işgal altında bulunan
Azerbaycan, bu yardımı sadece Ermenistan a ve Dağlık Karabağ a karşı ablukayı
kaldırdığı ve kuvvet kullanımını durdurduğu takdirde, devlet başkanının oyu
vasıtasıyla Kongre tarafından alınacak kararla alabilirdi. 8
5 Steve Le Vine, The Oil and the Glory: The Pursuit of
Empire and Fortune on the Caspian Sea, (New York: Random House, 2007), s. 171.
6 Rovshan Ibrahimov, Visit Klinton v Baku Vosstanovlenie
Status-Kvo ili Novie Tendensii? (Clinton ın Bakü Ziyareti: Statükonun
Yenilenmesi veya Yeni Eğilimler?), 1 News.az, 20 Temmuz 2010, (http://www.1news.az/authors/ribrahimov/20100720115209746.html).
7 Farid Rzayev, 907-ya Popravka: İstoriya i Perspektivı
(907. Düzeltme: Tarih ve Perspektifler), Tsentralnaia Azia i Kavkaz, No. 3 (4),
1999, (http://www.ca-c.org/journal/cac-04-1999/st_21_ rzayev.shtml). 130
Bu karar örneğinde de görüldüğü gibi, o dönemde, bölgesel
dinamiklerden haberi yakından bilmeyen Kongre üyeleri, ABD nin çıkarlarının net
olarak belirlenmediği bir bölgede, lobilerin girişimi ile her türlü kararı
alabiliyorlardı. Bu tür gelişmeler ise içinde bulunduğu durum itibari ile
Azerbaycan için hiç de iyi bir gelecek vadetmiyordu. Batılı devletlerin Güney
Kafkasya bölgesine ilgisinin oluşmamasının bir diğer sebebi ise, tüm
dikkatlerin Balkanlarda mevcut olan çatışmaların çözümüne odaklanmış olmasıydı.
O dönemde tüm imkanlarını Avrupa Birliği ile sınır olan bölgelere yönelten
Batılı devletler, kendilerinden uzak ve sorunların karakterlerini pek
anlamadıkları Gürcistan daki Güney Osetya ve Abhazya, Azerbaycan ile Ermenistan
arasındakı Dağlık Karabağ sorunları ile uğraşma konuşunda isteksizdiler. Bu
gelişmeler yaşanırken diğer taraftan Azerbaycan ise önemli bir kart olarak
gördüğü enerji kaynaklarını kullanarak, Batılı devletlerin petrol şirketlerini
ülkesine davet ederek, bölgedeki Rus etkisini dengelemeyi amaçlıyordu.
Azerbaycan, özellikle Amerikan petrol şirketlerinin, ABD de bölgeye yönelik
milli çıkarların oluşturulmasını temin etmese bile, en azından bu ülkenin
hükümeti seviyesinde lobi faaliyetlerinde bulunmasını sağlayarak, Kongre
üzerindeki Ermeni lobisinin etkisini dengeleyeceğini düşünüyordu. Aynı zamanda,
Azerbaycan da faaliyette bulunacak Batılı petrol şirketleri yatıracakları
sermayelerin güvenliğini sağlamak için, Azerbaycan daki politik ve ekonomik
istikrarın sağlanmasının garantörü rolünü üstleneceklerdi. Nitekim, Batılı
enerji şirketleri ile imzalanacak olan petrol üretim anlaşmaları Azerbaycan ın
sözkonusu amaçlara ulaşmasında önemli bir rol oynayacaktı.
Asrın Antlaşması nın İmzalanması ve Etkileri
Azerbaycan kendi petrol yataklarının işletilmesi için Batı
şirketlerini henüz Sovyetler Birliği dağılmadan davet etmişti. 1990`larda
Sovyetler Birliği nin bir parçası olan Azerbaycan Moskova üzerinden British
Petroleum, Statoil, Amoco ve Unocal gibi şirketler ile görüşmeler başlatmıştı.
1991 yılına gelindiğinde, Batı şirketleri ile Azeri yatağındaki petrolün
üretilmesi amacı ile ortak şirketin kurulmasına dair karar alındı. Açılan
ihalenin galibi Amoco şirketi oldu.
8 Freedom Support Act, Section 907 (102nd Congress, 2nd
Session, Public Law 102-511), ABD Kongresi tarafından 24 Ekim 1992 yılında
kabul edilmiştir.
9 Elxan Poluxov, Kontrakt Veka (Problema v İstoricheskoy
Reprospektive (Yüzyılın Antlaşması (Tarihsel Geriye Bakıştaki Problem),
Kavkazskie Regionalnıe İssledovaniya, Cilt: 131
2, Sayı: 1, 1997, (http://poli.vub.ac.be/publi/crs/rus/r02-005.html).
Sovyetler Birliği dağılınca, bağımsız Azerbaycan devleti
görüşmeleri doğrudan petrol şirketleri ile yapmaya başladı. 1991 yılının
sonbaharında Ayaz Mutalibov Rusya yı imzalanacak antlaşmanın dışında bırakma
kararı aldı. Bu ise Mutalibov un devlet başkanlığı görevini kaybetmesine mal
olduğu gibi aynı zamanda Rusya nın Dağlık Karabağ sorununda Ermenistan dan yana
olan tavrını daha da kesifleştirmesi ne
neden olmuştur. 10
1992 de Halk Cephesi nin iktidara gelmesi ile, görüşmeler
devam etmiştir. Halk Cephesi hükümeti Azerbaycan Devlet Petrol Şirket `ni
(SOCAR 11 ) kurarak, Batılı enerji şirketleri ile görüşmeleri kurulan bu şirket
vasıtası ile gerçekleştirmeye başladı. Halk Cephesi hükümetinin aldığı önemli
kararlardan biri, üç büyük deniz yatağı olan Azeri, Çırak ve Güneşli
yataklarını tek bir antlaşma çerçevesinde birleştirmeleri oldu. Böyle olunca,
bu yataklar yabancı enerji şirketleri için daha cazip hale geldi. Bunun
dışında, oluşturulacak konsorsiyuma Türkiye nin TPAO şirketi de kabul edildi.
Buna rağmen Rusya ve İran şirketlerinin konsorsiyuma dahil olma istekleri
reddedildi. 12
Rusya ile Elçibey arasında devam eden olumsuz ilişkilerin
sonucunda Rusya, kendi askeri timlerini Gence de konuşlandırmış olan dönemin
Savunm Bakanı Suret Hüseynov a destek vererek, Hüseynov un Elçibey e karşı
darbe girişiminde bulunmasını sağladı. Elçibey in yerine devlet başkanı seçilen
Aliyev Batı enerji şirketleri ile görüşmelere devam etti. Bu görüşmeler Rusya
yı asla memnun edecek bir durum değildi. Diğer başkanların görüşmelerinin
sonucundan farklı olarak, Haydar Aliyev antlaşmanın imzalanması konusunda
başarılı oldu.
20 Eylül 1994 tarihinde Bakü de Azeri, Çırak, Güneşli deniz
petrol yataklarının işletilmesi amacı ile Asrın Antlaşması adıyla bilinen
anlaşma imzalandı. Asrın Antlaşması na göre 30 yıllık bir süre için, bir
konsorsiyum oluşturuldu. Sözkonusu antlaşmaya dahil olan şirketleri ve antlaşma
üzerindeki payları şu şekilde belirlendi:
SO- CAR (Azerbaycan) % 20,
British Petroleum (Büyük Britanya) % 17.127,
Amoco (ABD) % 17.01,
Lukoil (Rusya) % 10,
Pennzoil (ABD) % 9.82,
Unocal (ABD) % 9.52,
Statoil (Norveç) % 8.56,
McDermott International (ABD) % 2.45,
Ramco (İskoçya) % 2.08,
TPAO (Türkiye) % 1.75,
Delta-Nimir (Suudi Arabistan) % 1.68. 13
10 Vladislav Sholoxov, Energoresursı Azerbaycana:
Politicheskaya Stabilnost i Regionalnıe Otnosheniya (Azerbaycan ın Enerji
Kaynakları: Siyasal İstikrar ve Bölgesel İlişkiler), (http://
poli.vub.ac.be/publi/crs/caucasus/shorokhov.htm).
11 State Oil Company of Azerbaijan Republic.
12 Elxan Poluxov, Kontrakt Veka (Problema v İstoricheskoy
Reprospektive), (Yüzyılın Antlaşması (Tarihsel Geriye Bakıştaki Problem)).
13 Nasser Sagheb & Masoud Javadi, Azerbaijan s Contract
of the Century Finally Signed with Western
Oil Consortium, Azerbaijan International, Cilt: 2, Sayı: 4, 1994, ss. 26-27.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder