3 Ekim 2015 Cumartesi

Soykırım Bahane, Amaç Kafkasya'ya Sızmak



Soykırım Bahane, Amaç Kafkasya'ya Sızmak


Dr. Nejat TARAKÇI, 
Jeopolitikçi ve Stratejist
Yayın Tarihi : 04.05.2015

Soykırım Bahane, Amaç Kafkasya'ya Sızmak Yüzüncü yılında sözde Ermeni soykırım iddialarının Batı dünyasında bu kadar çok kabul göreceği 
beklenmiyordu. Bilimsel ve tarihi temelden yoksun olmasına rağmen AP bile siyasi açıdan Türkiye’nin soykırımı kabul etmesi yönünde karar aldı. 
Bölgemizdeki jeopolitik değişimleri, fiili ve siyasi çatışmaları dikkate aldığımızda, Ermenistan’a verilen bu siyasi desteğin aslında sanal bir destek 
olduğu, asıl amacın Ukrayna’da hezimete uğrayan Batı politika ve stratejilerinin bu defa Rusya’ya karşı Ermenistan üzerinden uygulanmasının 
düşünüldüğünü söyleyebiliriz.

Rusya-ABD Rekabeti




Rusya Çin ile beraber, Batının kontrolündeki Finans-Kapital Sistemin doğrudan bir pazar haline getirmediği iki devletten biridir. Bu nedenle, 
Ortadoğu, Balkanlar, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Kafkaslardaki her türlü siyasi, ekonomik ve jeostratejik olgu ve gelişmelerde ABD-Rusya güç 
dengesi çatışmasının olduğunu akılda tutmak gerekir. SSCB’nin dağılma sonrası Batı, 1990-2000 yılları arasında doğu Avrupa ve Kafkaslardan 
Rusya’ya sızma fırsatı yakalamıştı. Ancak Putin bu hızlı jeopolitik sızma girişimlerini geri püskürtmeyi başardı. Kafkasya’da ilk başkaldıranlar 
Çeçenlerdi. Çeçenler 1991’de bağımsızlıklarını ilan ettiler. Rusya bunu kabul etmedi. Çeçenya - Rusya Savaşı 1994-1996 arasında yaşandı. 

Ruslar önce el altından muhalefeti desteklediler. Başarılı olamayınca doğrudan müdahale ettiler. İlk savaş sonunda 1996’da 5 yıl içinde 
Çeçenistan’ın geleceğini kararlaştıracak bir anlaşma imzalandı. Ruslar Çeçenistan’ı federasyona dâhil etmek istiyorlardı. Putin Çeçenistan’da daha 
sertlik yanlısı bir politika izledi. Sert ve kanlı bir savaş sonrası Rusya Çeçenistan’ı kontrol altına aldı. Bu uygulama, aynı zamanda bölgedeki diğer 
devletlere de gözdağı oldu. Bugün Çeçenistan’da Rusya yanlısı bir yönetim işbaşındadır. Sert ve yüksek coğrafi yapısına rağmen Kafkasya, 
Rusya’nın yumuşak karınlarından biridir. Çeçenistan kontrol altına alındıktan sonra, sıra Batıyla bütünleşme olasılığı yüksek olan Azerbaycan ve 
Gürcistan’a geldi. Ermenileri cesaretlendirerek ve fiili olarak destekleyerek Azerbaycan ve Ermenistan’ı savaştıran Rusya, iki ülkeyi düşman hale 
getirmeyi başardı. Böylece, Azerbaycan’ın Nahcivan üzerinden Türkiye ve Batı ile bütünleşmesini engelledi. Ardından Azerbaycan’da Rusya yanlısı 
bir yönetimi iktidara getirdi. Azerbaycan- Ermenistan sorunu bunca yıldan beri neden çözülemiyor, kim engelliyor? Bir düşünün. Ayrıca 2009 Ekim 
ayında imzalanan, Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasını da içeren Türkiye-Ermenistan Protokolünü, Ermenistan Yüksek Mahkemesi mi iptal etti, 
yoksa Rusya mı iptal ettirdi? Gürcistan’a gelince, Rusya, 2004 yılına kadar eski SSCB Dışişleri Bakanlarından Edward Şevardnadze ile Gürcistan 
üzerindeki siyasi ve askeri kontrolünü devam ettirdi. Bu tarihten sonra Batı yanlısı Mihail Saakashvili iktidara geldi. Gül Devrimi ile ABD Gürcistan 
üzerinden Kafkaslara girme planlarına başladı. Dönemin ABD Başkanı George Bush 2005’te Tiflis’te Özgürlük Meydanında Saakashvili ile ele ele 
poz verdi. Gürcistan’ın süratle NATO üyesi yapılma süreci başlatıldı. Bundan sonraki süreçteki kırılma noktalarını hatırlayalım.

         ABD-Rusya rekabetinde ABD ilk yenilgisini 2008 yılında Gürcistan’da aldı. Bu ülke üzerinden NATO üyeliği vaadi, Barış İçin Ortaklık (BİO) 
vasıtasıyla Kafkasya’ya sızma teşebbüsü. Rusya’nın 2008’de Güney Osetya ve Abhazya’yı işgali ile geri püskürtüldü.

        Rusya ile ikinci karşılaşma, 2011 Mart ayında Suriye’de başladı. ABD ve Batı’nın kısa zamanda Suriye’deki Rusya yanlısı rejimi devirme 
girişimleri, Rusya’nın askeri, siyasi ve psikolojik desteği ile akamete uğratıldı. 

         2013 Kasım ayında,  ABD, AB ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarını kullanarak Rusya’ya Ukrayna üzerinden ikinci defa sızma teşebbüsünü 
başlattı. Büyük karmaşalardan sonra, bu girişim, Mart 2014’de yapılan referandum ile Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi ile sonuçlandı. 

Böylece ABD ikinci yenilgisini almış oldu.

         Genel anlamda ABD-Rusya rekabetinin en uzun süreli devam ettiği bölge Kıbrıs’tır. ABD ve İngiltere Rusya’nın Kıbrıs Rumları üzerinde 
Soğuk Savaş döneminden beri devam eden vesayetini, Devlet Başkanı Makarios’a karşı yapılan darbe teşebbüsü, Türkiye’nin 1974’deki askeri 
müdahalesine göz yumma, Kıbrıs Rum kesiminin hukuka aykırı olarak AB üyesi yapılmasına rağmen kırılamamıştır. Çünkü Rusya, Yunanistan 
devletinin kurulmasında ve Kıbrıs’ta İngiltere’nin Ada’dan atılmasında doğrudan destek sağlayan en etkili devlettir. Bugün de Güney Kıbrıs Rum 
Yönetiminin ekonomik, mali ve finansal açıdan ayakta kalmasını sağlayan Rusya’dır. ABD, 1960’lı yıllardan beri Rusya’nın Kıbrıs Rumları üzerindeki 
vesayetini ve stratejik ilişkilerini kırarak Rusya’yı doğu Akdeniz’den izole etmeye çalışmaktadır. Ancak hala bunu başaramamıştır.

Ermenistan Üzerinden Rusya’ya Sızma

ABD’nin Karadeniz stratejisi Kafkasya ve İran’ı da içine alan geniş bir coğrafyayı kapsamaktadır. Yukarıda açıklanan jeopolitik ve jeostratejik 
durum ışığında, ABD ve müttefiklerinin Ermeni soykırım iddialarının 100. Yılında ortaya çıkan konjonktürel avantajları kullanarak bu defa, 
Ermenistan üzerinden Kafkasya’ya sızmayı deneyecekleri değerlendirilmektedir. Bu nasıl yapılabilir? Önce Ermenistan’ı ve Ermenileri tanıyalım. 
Ermeniler dünya çapında tanınan özgün bir ırktır. Avrupa ve Amerika’da kültür, sanat ve bilim alanındaki başarıları ile yaşadıkları ülkelerin 
toplumsal yapısını etkilemişlerdir. Yahudiler ve Rumlardan sonra belirli bir politik ve kültürel güce sahip diasporası olan üçüncü bir topluluktur. 
3.2 milyon nüfusa sahip resmi Ermenistan’a gelince, sadece BM’lere kayıtlı bir devlet olma statüsü dışında hiçbir gücü yoktur. Sınırlarını Rus 
askerleri korumakta, nükleer elektrik reaktörünü Ruslar çalıştırmakta, ekonomisi ve ticareti tamamen Ruslar tarafından kontrol edilmektedir. 

Yani kâğıt üzerinde sanal bir ülke görünümü vermektedir. Ancak yukarıda açıklanmaya çalışılan hâlihazır durum ve Ukrayna krizinin statik bir 
durum kazanması nedeniyle yaklaşık 30 bin km. karelik bu küçük ülkeyi jeostratejik açıdan önemli bir konuma yükseltmiştir. Bu bağlamda 
öncelikle bu ülkenin her yönden Rusya’nın kontrol ve boyunduruğundan kurtarılması gerekmektedir. Bunun ilk basamağı, Türkiye-Ermenistan 
sınırının iki ülkenin mutabakatı ile açılmasıdır. İkinci basamak, Azerbaycan-Ermenistan anlaşmazlığını sona erdirerek, aynı yoldan Azerbaycan’ı da 
teritoriyal olarak Batı’ya bağlamaktır. Buna paralel olarak ABD ve Batı’nın mutlaka yapınası gereken en önemli husus, her iki ülkenin de savunma 
ve güvenliğini garanti etmektir. Bu gerçekleştiği takdirde, Gürcistan da bu ülke öbeğine dâhil edilecek ve Güney Kafkasya’da Rusya’ya karşı bir 
ittifak kuşağı oluşturulmuş olacaktır. Rusya’nın en büyük endişe ve korkusu budur. Putin’in Çanakkale’deki kutlamalar yerine neden Erivan’a 
gittiğinin cevabı buradadır. Ayrıca Çarlık Rusya’sının sonunu getiren Türklerin Çanakkale Zaferi törenlerine katılmakla, kendi tarihine karşı 
saygısızlık ettiğini de düşünmüş olabilir. ABD’nin 3 Mayıs 2015 ‘de yapılacak seçimleri tanımayacağını açıklaması Rusya’ya gözdağı, Azerbaycan’a 
zeytin dalı olarak algılanabilir.[1]

Ukrayna’dan sonra Rusya için Kafkasya daha da önemli hale gelmiştir. Ermenistan üzerinden başlayacak bir çözülme Volga’nın batısına ve Hazar’ın doğusuna kadar ilerleyebilir. Böyle bir radikal değişim Türkmenistan ve Kazak enerji hatlarının Çin yerine Batıya yönelmesi demektir. ABD ve Batı’ya gelince; 2008’de Gürcistan’da yaşanan güvensizlik tekrar edilmemelidir.  Bu arada 2008’den bu yana, Rusya ile stratejik ilişki içinde olan Azerbaycan yönetimine karşı, politik bir dini yapının oluşturulmaya çalışıldığı bilinmektedir. Bu yapının siyasi iktidarı ele geçirmesi halinde Rusya yerine Batı ile stratejik ilişki kuracağı söylenebilir. Rusya’nın Aliyev yönetimi ile stratejik ilişkilerini sürdürmesi son derece hayatidir. Sonuç olarak ABD’nin bu olası stratejik planında Türkiye anahtar ülke konumundadır. Türkiye’nin ABD ve Batı’nın bu stratejisine destek vermesi halinde, Rusya ile olan ilişkilerinin dibe vurması mümkündür. Ermenistan 1915 olaylarının 100. Yıldönümünde Türkiye’ye karşı sert ve uzlaşmaz tutumunu sürdürmesi Kafkaslarda başka olası stratejileri akla getirmektedir. Türkiye Ermenistan ile uzlaşmayı reddederse, dünya çapında toprak ve tazminat talepleri ile siyasi olarak büyük bir baskı altına alınarak uzlaşmaya zorlanacaktır.  Buradan da bir netice alınamadığı durumda en kötü senaryo olarak, Türkiye anılan bölgede bir iç çatışmaya maruz kalabilir. Türkiye ve Rusya bölgede iki kaybeden durumuna düşmekten kaçınmalıdır. Rusya’ya en önemli stratejik öneri, Azerbaycan- Ermenistan sorununu her iki tarafı da tatmin edecek şekilde süratle çözmek, bölgedeki siyasi ve askeri tehdit algısı yerine ekonomik ve ticari işbirliğini geliştirmektir. Türkiye’ye olan öneriye 
gelince, Ermenistan ile olan ilişkilerinde Azerbaycan faktörünü bir kenara bırakarak koşulsuz olarak sınırını açmaktır. Gerisini zaman halledecektir. 

Türkiye’nin, Doğu Akdeniz çanağındaki enerji denklemi dışında bırakıldığı bir dönemde Kafkaslardaki gerilimi azaltması uygun olacaktır.

2015 Mayıs., İzmir

http://www.tasam.org/tr-TR/Icerik/17504/soykirim_bahane_amac_kafkasyaya_sizmak

..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder