İHANET etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İHANET etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Eylül 2019 Çarşamba

Yüzellilikler Meselesi, BÖLÜM 5

Yüzellilikler Meselesi, BÖLÜM 5



''150'' LİKLER KİMDİR? 

150’likler Listesinin Hazırlanması...
16 Nisan 1924 ...

Yüzellilikler Türkiye Cumhuriyeti'nden Kurtuluş Savaşı sonrası sürgün edilen ve düşman işbirlikçisi görülen, hepsi üst düzey makamlarda yer alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilen isimdir. 


''150'' LİKLER KİMDİR?

 Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra sıra iç hesaplaşmaya gelmiştir. 
Bu amaçla yeni kurulan cumhuriyetin otorite ve saygınlığının yurt içinde pekiştirilmesi ve yeni kurulan cumhuriyete karşı girişilmesi muhtemel eylemlere 
karşı önlem alınması düşünülmektedir. 

Ankara’da bu amaçla T.B.M.M.’nde 16 Nisan 1924 tarihinde ilk defa kapsamlı ve uzun süren bir toplantı yapılmış ve bu toplantıda bu listeye (150’likler listesi) 
girecek isimlerin saptanması ele alınmıştır. Bu liste hazırlanırken (ne yazık ki kişisel çekişmelerin ve düşmanlıkların sonunda) haksız yere ismi geçen kişiler, 
yanlış değerlendirmelerle ve esas listeye girmesi gerekenlerin dışında ikinci, üçüncü hatta hiç girmemesi gereken kişiler alınmıştır. 

150’likler Listesinin Hazırlanması: 

24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması’nın koşullarından bir tanesi de bu listenin hazırlanmasıyla ilgilidir. Yeni cumhuriyet yönetimi her savaş sonunda 
olduğu gibi vatana ihanet edenlerin cezalandırılmalarını kesinlikle istemekte ve buna kararlı görünmektedir. 
Lozan’daki antlaşma ile bu listenin 150 kişiyi aşmaması kesinlikle kabul edilmiştir. Oysa İçişleri Bakanlığı’nın (Emniyet Genel Müdürlüğü) bu yolda hazırladığı liste 600 kişiyi kapsamaktadır. Ancak Lozan Antlaşması 150 kişi dışında bütün suçluların affını öngördüğünden bu 600 kişinin 150 kişiye indirilmesi işlemi yeni cumhuriyetin yöneticilerine büyük sorun yaratmıştır. 
Meclisin gizli oturumunda o dönemin meclis başkanı ve eski başkanlardan Fethi Okyar oturuma başkanlık etmekte, Avni Doğan ve Kütahya Milletvekili Ragıp Soysal da yazmanlık yapmaktadırlar. 

Oturumda ilk sözü, dönemin İçişleri Bakanı Ahmet Ferit Tek almış ve bu 600 kişinin 150 kişiye indirilmesinin güçlükleri karşısında izlenmesi gereken yolun 
ne olması gerektiğini sormuştur. Güçlükler başlıca Lozan Antlaşması’nın koşullarından kaynaklanmaktadır. Sonuçta ayıklanan liste 300 kişiye indirilmişse de bu da anlaşmalara aykırı görülerek 149 kişilik bir isim listesi üzerinde karar kılınmıştır. 150’likler adı verilen ve 23 Nisan 1924 tarihinde Bakanlar Kurulu ve T.B.M.M.’nin oturumunda saptanan bu listeye 1 Haziran 1924 tarihindeki kararla Köylü Gazetesi sahibi Refet Bey de eklenerek kesin şekliyle 150 kişi olarak kabul edilmiştir. 150’likler listesi adıyla yurt içinde oturmaları ve Türkiye’ye girmeleri yasaklanan kişilere ait yasa 26 Haziran 1938 yılında, 15 yıl sonra yürürlükten kaldırılmışsa da yurda dönen pek az kişi olmuştur. 

 150’likler Listesinin Düşündürdükleri: 

Bu liste önceleri 600, sonra 300 ve daha sonra da 150 kişi sınırında kalmıştır. 

Bu güne değin listeye isimleri yazılan 150 kişi dışında 600 ve 300 kişinin kimler olduğu, yani 150 kişi dışında kara listeye geçmesi düşünülenlerin isimleri hala açıklanmamış ve gizliliğini korumaktadır. 

Bu durum akla şu soruyu getirmektedir: 

Bu kişilerin kimlikleri hala önemli mevkilerde bulunan ve saygın olarak geçinen kimselere ait olduğu düşüncesiyle bir sır olarak gizli tutulmaktadır. 
Listeye giren 150 kişinin çoğunluğunu oluşturanlar da ikinci ve üçüncü sınıf suçlamalarla listeye alınmışlardır. Esas suçlanması gereken kişilerden Hıristiyan 
azınlıklara mensup olanlar, Avrupalı devletlerin Lozan’da anlaşmaya koydurduk ları maddelerle bir çeşit dokunulmazlıklar kazanmaları nedeniyle, diğer bir  bölümü zaten çok önceden hanedanla birlikte, bir kısmı da yakınlarının entrikalarıyla ya yurt dışına kaçmış ya da yakayı kurtarmış olarak af kapsamına 
girmişlerdir. Listede yaptığımız araştırma ise Çerkesler açısından çok büyük bir önem taşımaktadır. şöyle ki: 

150 kişilik listede ismi geçenlerden 9 kişi Çerkes Ethem ve taraftarları, 18 tanesi “şark-i Karib Çerkesler’i Cemiyeti” kongresine katılan Çerkesler, 40 kişi 
Gönen ve dolaylarında Anzavurla işbirliği, çetecilik ve eşkıyalık yaptıkları gerekçesiyle suçlanan Çerkesler, 11 kişi mülki ve askeri görevlerindeki tutumlarından ve 8 kişi de Kuva-i İnzibatiye ve Vahdettin’in maiyetinde bulunmaktan dolayı listeye alınanlardan oluşmak üzere listedeki toplam 86 kişi Çerkestir. 

Yani Listenin çoğunluğunu Çerkesler oluşturmuştur. 

Olayın bir ilginç yanı da, bu listeyi, hazırlanışından sonra TBMM’ne sunan dönemin İçişleri Bakanı Ahmet Ferik’e (Tek) bazı milletvekilleri tarafından 
“Bu listenin düzenlenmesinde hangi ölçüler esas alınmıştır, prensip nedir?” şeklinde yöneltilen sorudur. 
Bakanın verdiği yanıt ise “Efendim, prensip diye ne istiyorsunuz? Hain…Hain…Ne prensibi? 
Yalnız hainliğin yönü ve türü bakımından ancak bir sınıflandırma 
yapılabilir” şeklindedir. 
İşte listeye girecekler hakkında bu biçimde düşünen dönemin İçişleri Bakanı, birkaç gün sonra 21 Mayıs 1924 tarihinde (Damat Ferit hükümetinde Bayındırlık Bakanlığı yaptığı dönemde Atatürk ve Kuva-i Milliye aleyhindeki tutumları ve sınır dışı edilmiş olan Ermeni zenginlerinin yurda yeniden girmelerine yardımcı olmaktan) hain diye suçlanarak ve suçu da kanıtlanarak görevinden azledilir, yerine İçişleri Bakanı olarak atanan Çerkes kökenli Recep (Peker) de 150’likler listesinin yürürlüğe girmesini sağlayan kararnameye imza atar!… 

 “Yüzelliliklerin Listesi”  ayrı listelerde tasnif edilmişti ve listeler aşağıdaki gibi hazırlanmıştı.

 Padişah VI. Mehmet Vahdettin'in maiyeti

1. Kiraz Hamdi - Yaver-i Has
2. Zeki - Hademe-i Hassa Kumandanı
3. Kayserili Şaban Ağa - Hazine-i Hassa Müfettişi
4. Şükrü - Tütüncübaşı
5. Şerkarin Yaver
6. Miralay Tahir - Yaverandan Erkan-ı Harp
7. Seryaver Avni

Kuvve-i İnzibatiye'ye dahil kabine üyeleri

9. Ürgüplü Mustafa Sabri Efendi - eski Şeyhülislam
10. Ali Rüşdi - eski Adliye Nazırı
11. Cemal Artin - eski Ziraat ve Ticaret Nazırı
12. Cakacı Hamdi Paşa - eski Bahriye Nazırı
13. Rumbeyoğlu Fahrettin - eski Maarif Nazırı
14. Kızılhançerli Remzi - eski Ziraat ve Ticaret Nazırı

Sevr Anlaşması'nı imzalayanlar

15. Hadi Paşa - eski Maarif Nazırı
16. Rıza Tevfik Bölükbaşı - Şura-yı Devlet eski Reisi
17. Reşat Halis - Bern eski sefiri

Kuvve-i İnzibatiye'ye dahil kabine üyeleri

18. Süleyman Şefik Paşa - Kuva-i İnzibatiye Başkumandanı
19. Bulgar Tahsin - Şefik Paşa'nın yaveri, süvari yüzbaşısı
20. Miralay Ahmet Refik - Kuvve-i İnzibatiye Erkan-ı Harbiye Reisi
21. Tarık Mümtaz - Kuvve-i İnzibatiye Mitralyöz kumandanı ve Damat Ferit Paşa’nın yaveri
22. Ali Nadir Paşa - Kuvve-i İnzibatiye Kumandanlarından İzmir Kolordusu Kumandanı
23. Kaymakam Fettah- Kuvve-i İnzibatiye mensuplarından ve Nemrut Mustafa Divanı Harp üyesi
24. Çopur Hakkı - Kuvve-i İnzibatiye mensuplarından

Mülkiye ve Askeriyeden

25. Gümülcineli İsmail - eski Bursa Valisi
26. Konyalı Zeynelabidin - ayandan
27. Fanizade Mesut - eski Cebelibereket (Osmaniye) Mutasarrıfı
28. Miralay Sadık - Hürriyet ve İtilaf Fırkası lideri
29. Bedirhani Halil Rahmi - eski Malatya Mutasarrıfı
30. Giritli Hüsnü - eski Manisa Mutasarrıfı
31. Nemrut Mustafa - eski Divan-ı Harp Reisi
32. Hulusi - Uşak Belediye Reisi
33. Hain Mustafa - eski Adapazarı Kaymakamı
34. Hafız Ahmet - eski Tekirdağ Müftüsü
35. Sabit - eski Afyonkarahisar Mutasarrıfı
36. Celal Kadri - eski Gaziantep Mutasarrıfı
37. Adanalı Zeynelabidin - Hürriyet ve İtilaf Katibi Umumisi
38. Vasfi Hoca - Mülga Eski Evkaf Nazırı
39. Ali Galip - eski Harput Vali Vekili
40. Ömer Fevzi - eski Bursa Müftüsü
41. Ahmet Asım - eski İzmir Kadı Müşaviri
42. Natık - eski İstanbul Muhafızı
43. Adil - eski Dahiliye Nazırı
44. Mehmet Ali - eski Dahiliye Nazırı
45. Salim Mirimiran - eski Edirne Valisi ve Şehremini Vekili
46. Hoca Rasihzade İbrahim - Kütahya’da Yunanlılara Mutasarrıflık etmiştir
47. Abdurrahman - Adana’da Fransız işgalinde Vekillik etmiştir
48. Ömer Fevzi - eski Şarkikarahisar mebusu
49. Adil KINACI- Mülazım, işkenceci namıyla maruf - Hendek mal müdürlüğü yapmış
50. Refik - Mülazım, işkenceci namıyla maruf
51. Şerif - eski Kırkağaç Kaymakamı
52. Mahmut Mahir - eski Çanakkale Mutasarrıfı
53. Emin - eski İstanbul Merkez Kumandanı
54. Sadullah Sami - eski Kilis Kaymakamı
55. Osman Nuri - Bolu Mutasarrıfı ve Dahiliye Nezareti eski Dava Vekili

Çerkes Ethem ve Avanesi

56. Çerkes Ethem
57. Çerkes Reşit Bey - Çerkes Ethem'in kardeşi
58. Çerkes Tevfik Bey - Çerkes Ethem'in kardeşi
59. Eşref Kuşçubaşı
60. Hacı Sami - Eşref Kuşçubaşı'nın kardeşi
61. İzmirli Küçük Ethem - yüzbaşı, eski Akhisar kaymakamı
62. Düzceli Mehmetoğlu Sami
63. Burhaniyeli Halil İbrahim
64. Susurluk'tan Demirkapılı Hacı Ahmet

Çerkes Kongresi'ne murahhas olarak iştirak edenler

65. Hendek kazasının Sümbüllü köyünden Bağ Osman
66. İbrahim Hakkı - eski İzmir Mutasarrıfı
67. Sait Beraev
68. Tahir Berzek
69. Adapazarı'nın Harmantepe köyünden Maan Şirin
70. Söke Ereğlisi'nin Teke köyünden Kocaömeroğlu Hüseyin
71. Adapazarı'nın Talustanbey köyünden Bağ Kamil
72. Hamte Ahmet
73. Maan Ali
74. Kirmastı'nın Karaosman köyünden Harun Reşit
75. Eskişehirli Hızır Hoca
76. Bigalı Nuri Bey oğlu İsa
77. Adapazarı'nın Şahinbey köyünden Lampat Yakup
78. Gönen'in Bayramiç köyünden Kumpat Hafız Sait
79. Sait - İzmirli davavekili
80. Şamlı Ahmet Nuri

Polisler

81. Tahsin - İstanbul Polis eski Müdürü
82. Kemal - İstanbul Polis eski Müdür Muavini
83. Ispartalı Kemal - Emniyetiumumiye Müdür Muavini
84. Hafız Sait - İstanbul Polis Müdüriyeti Birinci Kısım eski Başmemuru
85. Şeref - İstanbul Polis Müdüriyeti Birinci Şube eski müdürü
86. Hacı Kemal - Arnavutköy Merkez eski Memuru
87. Nedim - Şişli Komiseri
88. Fuat - eski İzmir Merkez Memuru, Edirne Polis Müdürü ve Yalova Kaymakamı
89. Yolgeçenli Yusuf - Adana’da Polis Memuru
90. Sakallı Cemil - Unkapanı Merkez Eski Memuru
91. Mazlum - Büyükdere Merkez eski Memuru
92. Fuat - Beyoğlu eski İkinci Komiseri

Gazeteciler

93. Mevlanzade Rıfat - Serbesti Gazetesi sahibi, Hürriyet ve İtilaf üyesi
94. Sait Molla - Türkçe İstanbul Gazetesi sahibi
95. İzmirli Hafız İsmail - İzmir Müsavat Gazetesi sahibi ve eski muharriri, Darülhikmet üyesi
96. Refik Halit Karay - Aydede Gazetesi sahibi ve Posta Telgraf eski Müdür-ü Umumisi
97. Bahriyeli Ali Kemal - Bandırma Adalet Gazetesi sahibi
98. Neyir Mustafa - Edirne’de Teemin ve Elyevm, Selanik Hakikat Gazetesi sahibi
99. Ferit - Köylü Gazetesi eski muharriri
100. Refii Cevat Ulunay - Alemdar Gazetesi sahibi
101. Pehlivan Kadri - Alemdar Gazetesi sahibi
102. Fanizade Ali İlmi - Adana Ferda Gazetesi sahibi
103. Trabzonlu Ömer Fevzi - Balıkesir İrşad Gazetesi sahiplerinden
104. Hasan Sadık - Halep Doğru Yol Gazetesi sahibi
105. İzmirli Refet - Köylü Gazetesi sahibi ve müdürü

Diğer şahıslar

106. Tarsuslu Kamilpaşazade Selami
107. Tarsuslu Kamilpaşazade Kemal
108. Süleymaniyeli Kürt Hakkı
109. İbrahim Sabri - Şeyhülislam Mustafa Sabri Hocanın oğlu
110. Bursalı Cemil - Fabrikatör
111. Çerkes Ragıp - meşhur İngiliz casusu
112. Haçinli Kazak Hasan - Fransız işgalinde zabit
113. Süngülü Davut
114. Binbaşı Çerkes Bekir
115. Necip - Fabrikatör Bursalı Cemil’in kayınbiraderi
116. Ahmet Hulusi - İzmir eski Umur-u İslamiye Müfettişi
117. Uşaklı Madanoğlu Mustafa
118. Gönen’in [uzakçı köyünden Yusuf oğlu Remzi
119. Gönen’in Bayramiç köyünden Hacı Kasım Oğlu Zühtü
120. Gönen’in Balcı köyünden Kocagözün Osman oğlu Şakir
121. Gönen’in Muratlar köyünden Koç Mehmet oğlu Koç Ali
122. Gönen’in Ayvacık köyünden Mehmet oğlu Aziz
123. Gönen’in Keçeler köyünden Bağcılı Ahmet oğlu Osman
124. Susurluk Yıldız köyünden Molla Süleyman oğlu İzzet
125. Gönen’in Muratlar köyünden Hüseyin oğlu Kazım
126. Gönen’in Balcı köyünden Bekir oğlu Arap Mahmut
127. Gönen’in Rüstem köyünden Gardiyan Yusuf
128. Gönen’in Balcı köyünden Ömer oğlu Eyüp
129. Gönen’in Keçeler köyünden Talustan oğlu İbrahim Çavuş
130. Gönen’in Balcı köyünden Topallı Şerif oğlu İbrahim
131. Gönen’in Keçeler köyünden Topal Ömer oğlu İdris
132. Manyas’ın Bolcaağaç köyünden Kurhoğlu İsmail
133. Gönen’in Keçeler köyünden Muhtar Hacı oğlu İshak
134. Marmara'nın Kayapınar köyünden Yusuf oğlu İshak
135. Manyas’ın Kızlık köyünden Ali Bey oğlu Sabit
136. Gönen’in Balcı köyünden Veli oğlu Selim
137. Gönen’in Çerkes Mahallesi’nden Makinacı Mehmet oğlu Osman
138. Manyas'ın Değirmenboğazı köyünden Kadir oğlu Kamil
139. Gönen’in Keçidere köyünden Hüseyin oğlu Galip
140. Manyas'ın Hacıyakup köyünden Çerkes Sait oğlu Salih
141. Manyas’ın Hacıyakup köyünden Maktul Şevket’in biraderi İsmail
142. Gönen’in Keçeler köyünden Abdullah oğlu Deli Kasım
143. Gönen’in Çerkes Mahallesi’nden Hasan Onbaşı oğlu Kemal
144. Manyas’ın Değirmenboğazı köyünden Kadir oğlu Kamil’in biraderi Kazım Efe
145. Gönen’in Kızlık köyünden Pallaçoğlu Kemal
146. Gönen’in Keçeler köyünden Tuğoğlu Mehmet


***

Yüzellilikler Meselesi, BÖLÜM 4

Yüzellilikler Meselesi, BÖLÜM 4



Benliğimde uyandırdığınız en büyük tesirle işi felsefeciliğe bile döktüm, işte beş yıldır burada felsefe dersleri vermekle geçiniyorum.46 
İki aydır vazifeme nihayet verdiler. Bu defa da yine sizin ma.nevî tesirinizle yazıcılığa başladım. İlk eser olarak hazırlayıp neşrettiğim Atatürk ün Hayat Felsefesi adlı broşürümü yüksek huzurunuza sunmakla bahtiyarım. Şimdiden arz edeyim ki, broşürün felsefe ile bir nisbeti yoktur; daha ziyade kendimizi, maruz kaldığımız haksızlığı anlatıp okutabilmek için yazıldı; isim ve kelimelerin azametinden istifadeyi düşündüm. Yanılmamış olacağım ki Türkiyenin muhtelif yerlerinden talepler karşısında kaldım. Bilhassa Halk evleri yüzlerce cildi birden aldılar. Ancak bin nüsha bastırmıştım, tükenmek üzeredir. 
Halbuki yeni istekler var. Bu vaziyet karşısında ikinci tab.ını düşünüyorum fakat, aynı zamanda yeni bir düşünce ile zavallı broşürümü kıymetlendirmek yolunu buldum! Bu yol sizin irfan âleminize uğruyor sevgili ve büyük filozofumuz.47 

5. Sonuç

Bu şekliyle Mesud Fâni ve Yüzellilikler hakkında yapılan araştırmaların sayısı arttıkça rejim yönetici odakları nezdindeki tasavvurlar ve söz konusu odaklarla 
150 likler ilişkisi daha ayrıntılı şekilde ve açıklıkla ortaya konulabilecektir. Milli Mücadele döneminde Ankara Hükümeti nin siyasal programına, askeri 
projeksiyonuna aykırı bir yönde hareket ettikleri gerekçesiyle siyasal ve hukuki olarak mahkûm edilen, yurtdışına sürgünlerini müteakiben yurttaşlıktan çıkarılan yüzelli kişinin merkezinde yer aldığı mesele ve söz konusu kişiler arasında yer alan Cebelibereket eski mutasarrıfı (mutasarrıf–ı esbakı) Mesud Fâni nin hayatı ve yayınları arasında yer alan bir risalenin incelendiği bu çalışmada sonuç olarak şu notlar düşülebilir: 

Yüzellilikler denildiğinde ortaya koyulan değerlendirme biçimi öncelikle siyasal 
argüman yükünün dikkate alınması halinde anlam taşımaktadır. Bilgili.yi de kapsayan geniş bir liste karşısında düşünülmesi gereken bu yöntem öncelikle önerilebilir. Bu noktayı izleyen evrede yöntemin yardımıyla yüzelliliklerin Türkiye.nin kültür–sanat hayatına katkı sağlamış, sivil–askeri bürokratik mekanizmalarında görev yapmış pek çok şahsiyetin bireysel öykülerinin atlandığı ya da önceden geçerli varsayılan (a priori) bir tasnife göre “ihanet” 
çemberinin içinde ve dışında olanların sayılmasıyla tarihsel anlatının –her ne kadar mutlak bir engelleme söz konusu edilemezse de– manipülasyonunun önüne geçilemediği söylenebilir. 

Bu bakımdan dikkat gösterilmesi gereken önemli bir nokta bireysel yaşam öyküleri ekseninde, mevcut tarihselliği olgu ve bağlam düzeyinde ortaya koyabilmek şeklindedir. Bu sırada makale de böyle bir amaca hizmet etmeyi amaçlamıştır. 

Mesud Fâni, bahsi geçen mesele ekseninde yurttaşlıktan çıkarılmış kişiler arasında yer almıştır. 1927 yılında çıkarılan kanunla vatandaşlıktan çıkarılan Fâni.nin 1930.lu yıllarda Emniyet İstihbaratının faaliyetleriyle rejim yönetimi tarafından takip edilen, belirli kişilerle kıyaslandığında görece tarafsız sayılan bir atıfla, ancak temkinliliğin elden bırakılmayarak ele alınan kişiler arasında yer aldığı görülmektedir. Sonuç olarak Fâni nin 1930.lu yıllarda kaleme 
aldığı çalışmalardan Kürtlerin kökenine. sosyolojisine ve tarihine yönelik doktora tezi; ancak özellikle Atatürk’ün Hayat Felsefesi adlı risalesi rejim yönetici odakları nezdindeki algılamanın görece ılımlılaşması sürecine ilişkin notlar kadar, yüzellilikler arasında yer alan portrelerden bir tanesinin yansıttığı tarihsel konjonktür değerlendirmesini ortaya koyması bakımından da önem taşımaktadır. Bu konuda, Mesud Fani.den özel olarak bahsedilmemekle birlikte, makale kapsamında da yer verilmeye çalışılan ve af kanununu önceleyen oturumlarda 
yapılan TBMM konuşmaları da önemli bir kaynak niteliğindedir. 


Kaynaklar 

1. Hz. Azmi Süslü, Paris Üniversitesi Hukuk Doktoru, Osmaniye (Cebel-i Bereket) Eski Mutasarrıfı Mesud Fâni (Bilgili)'ye göre Kürtler ve Sosyal Gelişimleri 
    (Ankara, Tanmak Yayınları, 1993). 
2. Mehmet Bayrak, “Anti–Toroslardan Bir 150.lik: Fânizade Ali İlmî (Bilgili)”, 
http://www.navkurd.eu/nivisar/mehmet_bayrak/Fânizade_ali_ilmi.htm. 
3. Mesud Fâni, Atatürk’ün Hayat Felsefesi (İstanbul, yy. 1938). 
4. Bir 150’liğin Mektupları: Ali İlmi Fâni’den Rıza Tevfik’e Mektuplar, hz. Abdullah Uçman, Handan İnci (İstanbul, Kitabevi Yayınları, 1998). 
5. İbrahim İslam, Milli Mücadele.ye Muhalif Bir Gazete: Ferdâ, Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 12 (2009), 158–174. 
6. Sedat Bingöl, Yüzellilikler Meselesi (Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, 1994), 
7. Rengin Galioğlu, Hatay Kültür Tarihinde 1921–1939 Dönemi ve Bu Dönemin En Önemli Eğitim Kurumu Antakya Lisesi (Mustafa Kemal Üniversitesi, 
    Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2004). 
8. Şaduman Halıcı, Yüzellilikler (Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 1998). 
9. Mehmet Noyan, Milli Mücadelede Yüzellilikler Olayı ve Rıza Tevfik Bölükbaşı (Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, 2007). 
10. Cemil Meriç, Bu Ülke (İstanbul: Ötüken Neşriyat, 1979). 
11.Yücel Özkaya, Millî Mücadele’de Atatürk ve Basın (1919–1921) (Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2007). 
12. Arı İnan, Tarihe Tanıklık Edenler (İstanbul: Çağdaş Yayınları, 1997). 
13. Ümit Meriç, Babam Cemil Meriç (İstanbul: İletişim Yayınları, 2008). 
14. Nurettin Güz, Türkiye’de Basın–İktidar İlişkileri (1920–1927) (Ankara: Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu, 1991). 
15. Metin Heper, Türkiye Sözlüğü: Siyaset, Toplum ve Kültür, çev. Zeynep Mertoğlu (İstanbul: Doğu Batı Yayınları, 2006). 
16. Türk Parlamento Tarihi, TBMM Dönem 2, c. 1 (1923–1927), Hz. Kazım Öztürk (Ankara: TBMM Vakfı Yayınları, 1993). 
17. hz. Hasan Ersel, Ahmet Kuyaş, Mete Tunçay, Ahmet Oktay, Cumhuriyet Ansiklopedisi (1923–1940), c. 1, (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2002). 
18. Toktamış Ateş, Türk Devrim Tarihi (İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2004). 
19. Hasan İzzettin Dinamo, Kutsal Barış: Ulusal Kurtuluş Savaşı Sonrasının Gerçek Hikâyesi, c. 4 (İstanbul, Tekin Yayınevi, 2010). 
20. Kamil Erdeha, Yüzellilikler Yahut Milli Mücadelenin Muhasebesi (İstanbul: Tekin Yayınevi, 1998). 
21. Murat Belge, “Refik Halid ve „Çete. ”, Milliyet Kitap, 30.03.2006. 
22. Ali Dikici, “Milli Mücadele.de İç Güvenlik ve Türk Polisi”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, c. XXIII, (Mart-Temmuz-Kasım, 2007). 
23. “İbrahim Agâh Çubukçu, “Şair Rıza Tevfik Bölükbaşı ve Felsefî Düşüncesi”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. 31, 137–146. 
24. K. Ekrem Uykucu, 1919’dan 1973’e Kadar Cumhuriyet Tarihi Ansiklopedisi (İstanbul: Kervan Yayınları, 1973). 
25. Mehmet Altan, “Yüzelllilikler”, Sabah, 28.03.2003. 
26.Evren Dede, “Batı Trakya.da Yüzellilikler-I”, Azınlıkça, s. 44 (Şubat, 2009), 2–3. 
27. TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: V, İçtima: 3, C. 26, (Ankara: TBMM Matbaası, 1938), 471 –482. 
28. Refik Halid Karay, Bir Ömür Boyunca (İstanbul: İletişim Yayınları, 1990). 
29. Syed Tanvir Wasti, “Feylesof Rıza”, Middle Eastern Studies, v. 38, n. 2 (April, 2002), 83–100. 
30. Mesud Fâni, Manda İdaresinde Hatay’da Kültür Hayatı (Antakya: İktisad Basımevi, 1939). 
31. Ali Rıza Önder, “Cebelibereket Sancağı ve Rahime Hatun” I. Uluslararası Karacaoğlan ve Çukurova Halk Kültürü Sempozyumu, 21-23 Kasım 1990, Adana. 
     http://turkoloji.cu.edu.tr/CUKUROVA/sempozyum/semp_1/onder_2.pdf. 
32. Burhan Felek, “Birbirine Girdiler”, Milliyet, 23.12.1979. 
33. Cemil Koçak, Hatay Nasıl Sorun Oldu, Sorun Olmaktan Nasıl Çıktı? Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar, n. 3 (Mayıs, 2006), 265–272. 
34. İlhami Soysal, 150’likler (İstanbul: Gür Yayınları, 1988). 
35. Cemal Kutay, Yüzellilikler Faciası (İstanbul: Tarih Kütüphanesi Yayınları, 1955). 
36. Sedat Bingöl, “Ömer Fevzi Bey.in Müdafaanâmesi ve Mesut Fani.nin Hoybun.a İlişkin Bilgileri: İki 150.lik Üzerine Notlar ve Belgeler”, 
     Toplumsal Tarih, s. 62, c. 11, (Şubat, 1999), 41–52. 
37. Nuray Mert, “Refik Halid Karay”, ed. Ömer Laçiner, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce: Dönemler ve Zihniyetler, c. 9 
     (İstanbul: İletişim Yayınları, 2009), 882–899. 
38. Hamit Pehlivanlı, Yusuf Sarınay, Hüsamettin Yıldırım, Türk Dış Politikasında Hatay (1918–1939) (Ankara: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, 
     2001). 
39.Hilmi Uran, Hatıralarım (İstanbul: Ayyıldız Matbaası, 1959). 
40. Selim Çelenk, Hatay’ın Kurtuluş Mücadelesi Anıları, Hz. Günay Çelenk (Antakya: Antakya Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, 1997). 
41. Kamil Erdeha, Millî Mücadele’de Vilâyetler ve Valiler (İstanbul: Remzi Kitabevi, 1975). 
42. Burhan Felek, “II. Meşrutiyet ve İttihat–Terakki Cemiyeti”, Milliyet, 07.03.1982. 
43. Selahattin Tozlu, “Nusayriler ve Nusayrilik Bibliyografyası”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Dergisi, 2010, s.54, 323–350. 
44. Burhan Felek, “Halk Üşümektedir”, Milliyet, 03.01.1980. 
45. Esat Özoğuz, Adana’nın Kurtuluş Mücadelesi Hatıraları (İstanbul: Ülkü Matbaası, 1934). 
46.Damar Arıkoğlu, Hâtıralarım: Milli Mücadele: Çukurova’da Fransız İşgali ve Kanlı Savaşlar, Birinci Büyük Millet Meclisi, Yurtta Çeşitli İsyanlar, Yunanlıların 
     Denize Dökülmesi, Atatürk’ten Hatıralar, Resimler, Vesikalar (İstanbul: Tan Gazetesi ve Matbaası, 1961). 
47. Robert F. Zeidner, The Tricolor Over The Taurus: 1918–1922 (Ankara: Turkish Historical Society, 2005). 
48. İsmail Arar, “Bir 150.liğin Kitabı, Mes.ut Fani Bilgili”, Tarih ve Toplum, 1988. 
49. Taha Toros, “Mesut Fânî Üzerine”, Tarih ve Toplum, s 61, Ocak, 1989. 


DİPNOTLAR;

1 Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)- Ankara 
2 Aşağıda künyesi verilen eserin literatür tarama düzeyi bakımından kayda değer bir örnek olarak değerlendirilebileceği söylenebilse de, eserin tanıtım yazısında belirtildiği şekliyle “tarafsızlık” kategorisine ne ölçüde uyduğunun tartışmalı olduğunu belirtmek anlamlı olacaktır. Fani.nin eserin değerlendirme bölümünde söylediği sözler, tarihsel olarak ortaya konulduğunda taşıdığı anlama karşılık mevcut siyasal konjonktüre de göndermeler içeren bir taraflılıkla birleştiği için dikkate değerdir: “Bu topluluğun (Kürtler) büyük bir kısmı şüphe 
götürmez bir şekilde Türk ırkına mensuptur”. Bkz. Hz. Azmi Süslü, Mesut Fani Bilgili’ye Göre Kürtler ve Sosyal Gelişimleri (Ankara: Tanmak Yayınları, 1993), 101. 
3 Bir 150.liğin Mektupları: Ali İlmi Fani’den Rıza Tevfik’e Mektuplar, hz. Abdullah Uçman, Handan İnci (İstanbul: Kitabevi Yayınları, 1998). 
4 K. Ekrem Uykucu, 1919’dan 1973’e Kadar Cumhuriyet Tarihi Ansiklopedisi (İstanbul: Kervan Yayınları, 1973), 287. 
5 Eserlerin künyeleri şöyledir: Cemal Kutay, Yüzellilikler Faciası (İstanbul: Tarih Kütüphanesi Yayınları, 1955), İlhami Soysal, 150’likler (İstanbul: Gür Yayınları, 1988). Kamil Erdeha, Yüzellilikler Yahut Milli Mücadelenin Muhasebesi (İstanbul: Tekin Yayınevi, 1998). 
6 Bkz. Mehmet Noyan, Milli Mücadelede Yüzellilikler Olayı ve Rıza Tevfik Bölükbaşı (Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, 2007), 7. Diğer lisansüstü tez çalışmalarının künyeleri aşağıda verilmiştir. Aşağıda belirtildiği üzere bu çalışmalardan Bingöl.ün çalışması yakın bir tarihte yayımlanmıştır. 
7 Söz konusu bakış açısını sorgulayan bir köşe yazısı için bkz. Mehmet Altan, “Yüzelllilikler”, Sabah, 28.03.2003. 
8 Erdeha, age, 18–19. 
9 İlgili ayrıntılar için bkz. Türk Parlamento Tarihi, TBMM Dönem 2, c. 1 (1923–1927), Hz. Kazım Öztürk (Ankara: TBMM Vakfı Yayınları, 1993), 565–584. Yine bkz. hz. Hasan Ersel, Ahmet Kuyaş, Mete Tunçay, Ahmet Oktay, Cumhuriyet Ansiklopedisi (1923–1940), c. 1, (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2002), 49. 
10 Noyan, age, 7. 
11 Toktamış Ateş, Türk Devrim Tarihi (İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2004), 334. Kuyaş vd., age, 
301. Hilmi Uran, Hatıralarım (İstanbul: Ayyıldız Matbaası, 1959), 312–319. Uran, Resmi Gazete.de 3527 no ile yayımlanan kanunun tarihini 29 Haziran yerine, 16 Temmuz 1938 şeklinde belirtmiştir. 
12 Bu kapsamdaki zabıt cerideleri için bkz. TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: V, İçtima: 3, C. 26, (Ankara: TBMM Matbaası, 1938), 471–482. 
Yine bu konuda bir yüzelliliğin nüktedan ve genellikle yerleşik, dışarıdan bakışa karşı içeriden bakışı ve ruh halini ortaya koyan değerlendirmeleri için bkz. Refik Halid Karay, Bir Ömür Boyunca (İstanbul: İletişim Yayınları, 1990), 256–257. 
13 Erdeha, age, 123. İlgili bir makale için bkz. Evren Dede, “Batı Trakya.da Yüzellilikler-I”, Azınlıkça, s. 44 (Şubat, 2009), 2. 
14 Hasan İzzettin Dinamo, Kutsal Barış: Ulusal Kurtuluş Savaşı Sonrasının Gerçek Hikâyesi, c. 4 (İstanbul, Tekin Yayınevi, 2010), 549. Bu konuda, Yüzelliliklerin Sancak/Hatay meselesi döneminde hem çıkarları dolayısıyla Türkiye yönetimine destek vermeleri gerektiği üzerinde duran, hem de geçmişlerine ilişkin “olumsuz” algıyı aşabilecek noktada olduklarına ilişkin satırlar içeren bir arşiv belgesi de dikkat çekicidir. “Yüzellilikler ve Türkiye Cumhuriyeti muhalifi olarak Hatay.da oturan Türklerin kurtuluşu ve hayat ve akıbetlerinin selameti Türklerle bulunmaktadır. Geçmiş zamanlardaki mutaleat ve teşebbüsatın bu günkü ve hususile yarınki hayatta hiç bir tesiri yoktur. Yarınki mevkilerini bu günkü hattı hareketleriyle kendileri tayin edeceklerdir”. Belge için bkz. BCA. (030.10.223.504.43) 402.177.den aktaran Hamit Pehlivanlı, Yusuf Sarınay, Hüsamettin Yıldırım, Türk Dış Politikasında Hatay (1918–1939) (Ankara: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, 2001), 222. Söz 
konusu örnekler arasında pek çok esere imza atmış bulunan Karagöz gazetesini de çıkaran Tarık Mümtaz Göztepe anılabilir. Göztepe, 1930.larda Sancak/Hatay basınında önemli gazeteler arasında yer alan Yenigün, Atayolu adlı 
gazeteleri çıkaran Selim Çelenk.in eserinde belirttiği şekliyle, Türkiye.nin tezlerine destek veren yazılar kaleme almıştır. Bkz. Selim Çelenk, Hatay’ın Kurtuluş Mücadelesi Anıları, Hz. Günay Çelenk (Antakya: Antakya 
Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, 1997), 119. 
15 Türk edebiyatında da önemli bir yere sahip olan yazar Refik Halid biyografisi için bkz. Karay, age, 9–10. Bu konuda ayrıca şu kaynağa bakılabilir. Nuray Mert, “Refik Halid Karay”, ed. Ömer Laçiner, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce: Dönemler ve Zihniyetler, c. 9 (İstanbul: İletişim Yayınları, 2009), 882–899. 
16 Dinamo, age, 550. Bu konuda önemli bir kitap değerlendirme yazısı için bkz. Murat Belge, “Refik Halid ve „Çete. ”, Milliyet Kitap, 30.03.2006. 
17 Dinamo, age, 551–552. 
18 Dinamo, age, 553, 555. 
19 Bu konuda Cemil Koçak.ın, Serhan Ada.nın Türk–Fransız İlişkilerinde Hatay Sorunu (1918–1939) (İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005) başlıklı çalışmasına atfen, kitap incelemesi çerçevesinde söyledikleri 
yüzellilikler konusunun da, Hatay meselesine yönelik Türk dış politikası vizyonunda af kanununa kadar “kesintisiz bir şekilde” yer tuttuğu yönündedir. Bu şekliyle yüz ellilik listede yer alan kişilerden bu bölgede bulunanlar dış 
politik vizyonun belirlenmesi açısından tekil bir faktör olarak etkinlik göstermemişlerdir. Bkz. Cemil Koçak, Hatay Nasıl Sorun Oldu, Sorun Olmaktan Nasıl Çıktı? Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar, n. 3 (Mayıs, 2006), 265–272. 
20 Söz konusu tartışmaların ne eksende yürüdüğü tartışılabilir. Bu konuda çok farklı meslek dallarından kimselerle ilgili tartışmaların henüz daha listenin hazırlanması sırasındaki kanun tartışmalarında yapıldığı hatırlanabilir. Bir 
örnek için polis teşkilatına yönelik olumsuz kanaatin şekillenmesinde teşkilattan kimselerin Milli Mücadele aleyhine idari ve kolluk görevi tutumlarına değinen bir çalışma için bkz. Ali Dikici, “Milli Mücadele.de İç Güvenlik ve Türk Polisi”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, c. XXIII, (Mart-Temmuz-Kasım, 2007). 
21 Gerekçe metni kısaltılarak alıntılanmıştır. Bkz. Dinamo, age, 558–559. Bu konuda Kutay.ın esernde de benzer bilgiler bulunmaktadır. Bkz. Kutay, age, 13–14. 
22 Ali İlmi Fani, Milli Mücadele dönemi basınından bahsedildiğinde kolaylıkla hatırlanacak bir isimdir. Dönemin hareket karşıtı gazetelerinden bir tanesi olarak Ferda gazetesinin imtiyaz sahibi ve başyazarı olarak öne çıkan Ali ilmi Fani nin biyografik bilgilerine de ulaşılabilecek bir makale için bkz. İbrahim İslam, Milli Mücadele.ye Muhalif Bir Gazete: Ferdâ, Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 12 (2009), 162. Ayrıca bkz. Sedat Bingöl, Yüzellilikler Meselesi (Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, 1994), 67–68. [ Yayımlanmış eser için bkz. Sedat Bingöl, 150’likler Meselesi: Bir İhanetin Anatomisi (Ankara: Bengi Yayınları, 2010) ]. Burada yine çalışmanın konusunu oluşturan Mesud Fani.nin de Ferda gazetesinde yazdığını belirtmek anlamlı olacaktır. Mesud Fani, bu gazetede “Can Bey” takma adıyla yazmıştır. Bkz. İslam, agm, 162. Son olarak Milli Mücadele karşıtı basınla ilgili pek çok kaynağa erişilebilir. Burada kapsamlı bir kaynakçanın gerekliliğine şerh düşerek sadece iki kaynak, Yücel Özkaya.nın ve Nurettin 
Güz.ün eserleri anılabilir. Bkz. Yücel Özkaya, Millî Mücadele’de Atatürk ve Basın (1919–1921) (Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2007), 82. Nurettin Güz, Türkiye’de Basın–İktidar İlişkileri (1920–1927) (Ankara: Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu, 1991), 32. Yine Milli Mücadele döneminde Adana 
milletvekili olarak görev yapan Damar (Zamir) Arıkoğlu.nun anılarında geçen satırlar için bkz. Damar Arıkoğlu, Hâtıralarım: Milli Mücadele: Çukurova’da Fransız İşgali ve Kanlı Savaşlar, Birinci Büyük Millet Meclisi, Yurtta Çeşitli İsyanlar, Yunanlıların Denize Dökülmesi, Atatürk’ten Hatıralar, Resimler, Vesikalar (İstanbul: Tan Gazetesi ve Matbaası, 1961), 172. Arıkoğlu.nun Fani ailesinden Mesud Fani ve Ali İlmi Fani dışında, Hürriyet ve İtilaf Fırkası müfettişlerinden olan Abidin Fani.den de “ihanetler” başlığı altında bahsettiği satırlar da bu açıdan dikkat çekicidir. Bkz. Arıkoğlu, age, 87. Milli Mücadele döneminde Adana ve havalisinde Fransız işgaline destek verenlerin fazlasıyla azlığı konusunda önemli bir not düşen ve Bremond.un idari sistemi başta gelmek üzere etkin bir dönüşüm sağlama potansiyeline sahip olduğu şerhine karşın sadece sekiz kişinin Yüzellilikler listesine girdiğine değinen, Toros.lardaki Fransız işgaliyle ilgili yararlı bir çalışma için bkz. Robert F. Zeidner, The Tricolor Over 
The Taurus: 1918–1922 (Ankara: Turkish Historical Society, 2005), 136. 
23 Bkz. Erdeha, age, 185–186. Rengin Galioğlu, Hatay Kültür Tarihinde 1921–1939 Dönemi ve Bu Dönemin En Önemli Eğitim Kurumu Antakya Lisesi (Mustafa Kemal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2004), 58. 
24 Bu eserler arasında bir tanesi şöyledir: Abdullah Uçman, Rıza Tevfik: Edebi Şahsiyeti, Şiirleri (Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1986). Rıza Tevfik biyografisi için bkz. Metin Heper, Türkiye Sözlüğü: Siyaset, Toplum ve 
Kültür, çev. Zeynep Mertoğlu (İstanbul: Doğu Batı Yayınları, 2006), 174. Erdeha, age, 211–212. Yine diğer iki biyografik sunum için bkz. “İbrahim Agâh Çubukçu, “Şair Rıza Tevfik Bölükbaşı ve Felsefî Düşüncesi”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. 31, 137. Soysal, age, 286–287. 
25 Mehmet Noyan, Milli Mücadelede Yüzellilikler Olayı ve Rıza Tevfik Bölükbaşı (Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, 2007). 
26 Syed Tanvir Wasti, “Feylesof Rıza”, Middle Eastern Studies, v. 38, n. 2 (April, 2002), 83. Wasti.nin makalesinin girişinde de belirttikleri hatırladığında, Feylesof Rıza.nın konuştuğu diller tek tek sayılmaktadır. Çok dillilik, hür masonluk ve Bektaşi dervişliği gibi özellikleriyle Bölükbaşı.nın entelektüel ve politik serüveninin fazlasıyla dikkate değer olduğu görüşü yinelenebilir. 
27 Mesud Fani, Atatürk’ün Hayat Felsefesi (İstanbul, yy. 1938). 
28 EGM Arşivi; Dosya No: 12222-27/C 14.den aktaran Sedat Bingöl, age, 146. 
29 EGM Arşivi, Dosya No: 12222-27, Bn: 2/C 14 Bt 30.3.1931.den aktaran Şaduman Halıcı, Yüzellilikler (Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 1998), 107. Bu konuda Sedat Bingöl.ün makalesi de önemli bilgiler içermektedir. Bingöl, makalesinde Fani.nin Türkiye.deki Emniyet İstihbaratı ile ilişkilerinin, yayımlanan belgeye dayanarak, en azından 1928 yılından itibaren geliştiği tezini ortaya atmaktadır. 

Bkz. Sedat Bingöl, “Ömer Fevzi Bey.in Müdafaanâmesi ve Mesut Fani.nin Hoybun.a İlişkin Bilgileri: İki 150.lik Üzerine Notlar ve Belgeler”, Toplumsal Tarih, s. 62, c. 11, (Şubat, 1999), 42–43. 
30 EGM Arşivi; Dosya No: 12222-27/B 4.ten aktaran Sedat Bingöl, age, 147. 
31 Bu konuda önemli bir kaynak olarak anabileceğimiz Yüzellilikler Albümü.nün kullanıldığı çalışmalardan birisi için bkz. Şaduman Halıcı, Yüzellilikler (Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 1998), 336–350. 
32 Bu konuda öncelikli kaynaklardan bir tanesi şöyledir. Bkz. Mesud Fani, Manda İdaresinde Hatay’da Kültür Hayatı (Antakya: İktisad Basımevi, 1939), 34–36. Mesud Fani çalışmasında, Sancak bölgesinin manda dönemi 
maarif hayatına dair ayrıntılar sunmuştur. Bu dönemin önemli simalarından birisi olarak Maarif Müfettişi Pierre Bazantay.ın manda yönetimi altındaki okullardan sorumlu kişi olarak resmedildiği bölümler ve sair yabancı öğretmenlerden bahsedilen bölümler oldukça ilginçtir. Bu konuda geniş kapsamlı bir çalışmada atlanmış bir hata da anımsanabilir. Selahattin Tozlu.nun Nusayrilerle ilgili bibliyografik çalışmasında Bazantay “Fransız Manda Komiseri” (Fani, Komiserliği, Fransızca okunuşuna göre Ho-Komiserlik –Haut Commissariat– şeklinde vermiş tir. Bu isim pek çok dönem kaynağında ve arşiv belgelerinde de bu şekilde geçmektedir) olarak anılmıştır. Belirtildiği üzere Bazantay bu dönemde Komiser olarak değil, Maarif Müfettişi olarak görev yapmıştır. Bkz. Selahattin Tozlu, 
“Nusayriler ve Nusayrilik Bibliyografyası”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Dergisi, 2010 (54), 342. 
33 Fani.nin mutasarrıf olarak görev yaptığı Cebelibereket sancağının tarihçesi için bkz. Ali Rıza Önder, “Cebelibereket Sancağı ve Rahime Hatun” I. Uluslararası Karacaoğlan ve Çukurova Halk Kültürü Sempozyumu, 21-23 Kasım 1990, Adana. http://turkoloji.cu.edu.tr/CUKUROVA/sempozyum/semp_1/onder_2.pdf. Kamil Erdeha.nın Milli Mücadele.de mülki amirlerden valilere odaklanan çalışmasında değindiği şekliyle Cebel-i Bereket bu dönemde (1867 yılında kurulan) Adana Vilayeti.ne bağlı sancaklar arasında yer almıştır. Adana merkez olmak üzere diğer mutasarrıflıkların İçel, Mersin ve Kozan olarak verildiği iki kaynak için için bkz. Esat Özoğuz, Adana’nın Kurtuluş Mücadelesi Hatıraları (İstanbul: Ülkü Matbaası, 1934), 17. Kamil Erdeha, Millî Mücadele’de Vilâyetler ve Valiler (İstanbul: Remzi Kitabevi, 1975), 300. 
34 Erdeha, 1998, 187. 
35 Bu konuda aşağıda künyesi verilen Taha Toros yazısında belirtildiği şekliyle Mesud Fânî.nin Antakya.da değil, İstanbul.da vefat ettiği bilgisi eklenebilir. Bkz. Taha Toros, “Mesut Fânî Üzerine”, Tarih ve Toplum, , s 61, Ocak, 
1989, 50 
36 Burhan Felek, “Birbirine Girdiler”, Milliyet, 23.12.1979. Felek, bir başka yazısında da Mesud Fani ile İstanbul Üniversitesi Hukuk Mektebi.nde arkadaşlıklarından ve öğrenci derneği üyeliklerinden bahsetmektedir. Bu iki isim, II. Meşrutiyet sonrası dönemde dernek kurma özgürlüğünün sağladığı motivasyonla, İstanbul Üniversitesi Hukuk Mektebi.nde kurulan Talebe-i Hukuk Cemiyeti (Hukuk Talebesi Cemiyeti) azaları arasında-her sınıftan iki  talebe seçildiği üzere- kendi sınıflarını temsilen yer almışlardır. Bkz. Burhan Felek, “II. Meşrutiyet ve İttihat–Terakki Cemiyeti”, Milliyet, 07.03.1982. Yine Felek.in 150.liklere değindiği bir yazıda yanlış bir kasıt taşıdığını düşünen 
eski İdare Hukuku hocası Mukbil Özyörük.e hitaben yazdığı yazıda söylediği bir söz de Felek.in konuya yaklaşım biçimini ortaya koyması bakımından değer taşımaktadır. “150.liklerden olmak bir siyasi kazazedeliktir. 
Nitekim, Cumhuriyet.in 10. yılında (burada ufak bir tarih hatası söz konusudur) bunların hepsi affedildi ve başta doktor Ruza Tevfik Bey, Refik Halit Bey, Refi Cevat Bey ve o arada benim pek sevdiğim arkadaşım merhum Mesut Fani de 
tekamül etmiş olarak döndü. Politikaya karışmadı. Ama, ötekiler gibi, o da memlekette itibar buldu”. Bkz. Burhan Felek, “Halk Üşümektedir”, Milliyet, 03.01.1980. 
37 Soysal, age, 277. Yine bkz. Erdeha, 1975, 318. 
38 Galioğlu, age, 59–60. 
39 Arı İnan, Tarihe Tanıklık Edenler (İstanbul: Çağdaş Yayınları, 1997), 211. 
40 Mehmet Bayrak, “Anti–Toroslardan Bir 150.lik: Fanizade Ali İlmî (Bilgili)”, 
http://www.navkurd.eu/nivisar/mehmet_bayrak/fanizade_ali_ilmi.htm. 
41 Fanizade Zeynel Abidin, Hürriyet ve İtilaf Fırkası Katib-i Umumiliği (Genel Sekreterliği) görevinde bulunmuştur. Bu konuda kısa bir biyografinin verildiği “Adanalı Zeynelabidin” başlıklı bölüm için bkz. Şaduman Halıcı, Yüzellilikler (Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 1998), 125. Erdeha.nın da belirttiği şekliyle 150.lik listeden Ayandan Konyalı Zeynelabidin.le, bahsi geçen Adanalı Zeynelabidin.in karıştırılmamasına dikkat göstermek gerekliliği üzerinde durulabilir. Bkz. Erdeha, 1975, 312. 
42 Bu konuda sonraki öncekinin bir eleştirisi mahiyetinde olan iki kısa çalışma kapsam dışında sayılmalıdır. Bkz. İsmail Arar, “Bir 150.liğin Kitabı, Mes.ut Fani Bilgili”, Tarih ve Toplum, 1988, s. 59. Taha Toros, agm, 50. 
43 Mehmet Bayrak, “ Anti Toroslardan Bir 150 lik: Fanizade Ali İlmî (Bilgili)”, 
http://www.navkurd.eu/nivisar/mehmet_bayrak/fanizade_ali_ilmi.htm. 
44 Atatürk.e hitaben Cumhuriyet kastediliyor. 
45 Fani, 1938, 10. 
46 İlginç bir ayrıntı bu dönemde Cemil Meriçin de Faninin öğrencileri arasında yer almış bulunmasıdır. Cemil Meriç, Bu Ülke adlı eserinde bu döneme ilişkin anılarını aktarmaktadır. Bkz. Cemil Meriç, Bu Ülke (İstanbul: Ötüken Neşriyat, 1979), 30. Yine bu konuda aynı esere göndermelerin yer aldığı bir başka eser için bkz. Ümit Meriç, Babam Cemil Meriç (İstanbul: İletişim Yayınları, 2008), 
19–21. 
47 Uçman, İnci, age, 169. 

5. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Yüzellilikler Meselesi, BÖLÜM 3

Yüzellilikler Meselesi, BÖLÜM 3





Bu bilgilerden sonra, risaleye hangi ölçüde önem atfedilebileceğini anlayabilmek için öncelikle “ Kimdir Mesud Fâni? ” diye sormamız yararlı olacaktır. 

Bu soruyu, 150.likler listesinde 27 numarada31 yer alan bir siyasi mülteci, 1919–1922 yılları arasına karşılık eden bağımsızlık mücadelesine destek vermemiş, muhalefet etmiş oldukları gerekçesiyle 1924 yılında çıkarılan listede yer almış, öncelikle yaklaşık 600 kadarlık kişiyi kapsayan; ancak daha sonra TBMM tarafından sayıları 150.ye indirilmiş istenmeyen kişilerden (persona non gratae) biri, 1889–1979 yılları arasında yaşamış bir kişi olarak yanıtlayabiliriz. 

Burada konuyu detaylandırmak için üç kaynak kullanılabilir. Bu kaynaklardan ilki, Mesud Fâni.nin de çalıştığı, mandater rejim döneminde Antakya.daki önemli kültür kurumları arasında yer alan Antakya Lisesi ne32  Odaklanan (Antakya Sultanisi, Lycée d.Antioche) yayımlanmamış bir tez çalışmasıdır. İkinci bir kaynak İlhami Soysal.ın eseridir. Bu alandaki üçüncü kaynak Kamil Erdeha nın eseridir. Aşağıda öncelikle Erdeha ve Soysal.ın eserlerine atıflar yapılmıştır. Alanındaki boşluğu dolduran eserler arasında öncelikli yere sahip olmalarından ötürü seçilen eserlerin son kısımlarında yer alan portre tanıtımı bölümleri bu 
açıdan oldukça önem taşımaktadırlar. Bu konuda iki biyografiden öncelikle Erdeha.nın eserindeki versiyon şöyle alıntılınabilir: 

1889 da Adana.da doğdu. Hukuk eğitimi gördü. Hukuk mektebinden sınıf 
arkadaşı Burhan Felek.e göre “24 ayar ateşin zekâlı” bir kişiydi. Ne var ki hiç bir 
inanç taşımıyordu. Bugün ak dediğine kara diyen ve bununla övünen bir karaktere sahipti. Mersin.de yargıçlık, Cebel-i Bereket 33  (Osmaniye) de mutasarrıflık yaptı. 
Bu son görevinde iken Milli Mücadeleye karşı çıktı ve Adana yı işgal eden Fransız ordusuyla işbirliği yaptı. Yüzelli Kişilik Liste.ye alındığını öğrenince (burada tarihsel anlatının neden sonuç ilişkisini kurarken ki sadeleştiriciliğine dikkat çekilebilir) Paris.e giderek hukuk felsefe dallarında yüksek lisans ve doktora çalışmalarında bulundu. 1938 yılına kadar ağabeyinin edebiyat öğretmenliği yaptığı Antakya Lisesinde felsefe okuttu. Aftan sonra aynı yerde avukatlığa başladı. Son yıllarını İstanbul.da geçirdi ve 15 Kasım 1979.da burada vefat etti. 34 Erdeha.nın biyografik notlarında Burhan Felek.e atıf da bulunmaktadır. Burhan Felek e atfedilen sözlerin ayrıntılandırılması, her ne kadar subjektif görünseler de, okuma derinliği açısından yararlı olabilir: 

Benim hukuk mektebinde geçenlerde Antakya.da vefat ettiği.35 haberini aldığım Mesut Fâni adında 24 ayar ateşîn zekâlı bir arkadaşım vardı. Bu çocuğun 
bence kusuru, fakat hakikatte bugünkü atmosfere nazaran meziyeti, muayyen bir fikri ve meşrebi yoktu. Bugün ak dediğine yarın rahatlıkla kara derdi. 
Ben de buna kızar, kendisine: 

---Mesut, senin gibi bir adam bu oynaklığı nasıl yapar? diye sitem ettiğim zaman soğukkanlılıkla ve gülerek cevap verirdi: 

--- Burhan kardaşım (Adanalı idi bu büyük Fâni ailesi). Asıl olan benim. Üst tarafı gecelik gönlü gibidir. Her gün değiştirebilirim. 
Adanada kimbilir aile ocağından neleri kurtarmak için Fransızlarla işbirliği yaptığını düşmanları haber verdiler. 

150 liklerden olarak yurtdışına sürüldü. Parise gitti. Orada galiba Sorbonneda hukuk tahsili yaptı ve 150 likler affedilince memlekete döndü. 
Bir daha politikaya karışmadı. İstanbul a nadiren gelirdi. Antakya da avukatlık ederek geçindi gitti.36 

Yine Soysalın eserinde şu satırlara rastlanmaktadır: 

Ailesi sonradan Bilgili soyadını aldı, Cebelibereket Mutasarrıfı sabıkı (Adana –Antakya, 1980). Süleymaniye Kerküklü Fânizadeler ailesinin yedi oğlundan 
biri. Hürriyet ve İtilaf yanlısı olarak ulusal direnişe karşı çıktı. Fransızlar tarafından mutasarrıf atandı. 150.likler listesine alındı, Suriye.ye gitti. 
Orada yanlış yaptığını kabul ederek Cumhuriyet yönetimini savunmaya başladı. 1938 affında yurda döndü. Antakya.da avukatlık yaptı.37 

Biyografi kategorisinde son bir örnekle, Galioğlu.nun çalışmasına yer verilebilir: 

Lise Felsefe öğretmeni olan Mesud Fâni, hem Türkiye vatandaşlığından hem de ülkeden çıkarılan 150.liklerdendir. 1 Aralık 1933 tarihinde Antakya Lisesi.nde 
göreve başladı. 16.7.1938 tarihinde yüzelliliklerle ilgili af kanununun yürürlüğe girmesinden sonra 1 Kasım 1938 tarihinde Liseden ayrılarak Türkiye.ye gitti. 
Daha sonra Antakya.ya tekrar dönen Mesut Fâni Bey, 1970 li yıllara kadar Hatayda avukatlık yaptı. Mesut Fâni Bilgili.nin, Kürtlerle ilgili bir doktora tezi, 1939 yılında yayınladığı „ Manda İdaresinde: Hatay Kültür Hayatı. ve „ 5 Temmuz Hatay ın Kurtuluş Günü. adlı eserleri vardır.38 

Yine ilgili diğer bir çalışma da, Tarihe Tanıklık Edenler adlı eserde yer alan, kitabı yayıma hazırlayan Arı İnan.ın (A.İ.) Hatay Devleti Meclisinde İskenderun Milletvekili olarak görev yapmış Hamdi Selçuk.la (H.S.) yaptığı röportajdır. 
Bu röportajda da Mesud Fâniyle ilgili tanıtıcı bilgilere rastlanmaktadır. Arı İnan.ın, Hamdi Selçuk.la yaptığı röportajda ilgili şu satırlar geçmektedir: 

A.İ : İsmi ne idi bu lisenin? 
H.S : Antakya Lisesi. Tedrisatı Türkçe, Fransızca da öğreniyorlardı. 
        Tümüyle Türk Lisesi idi, Çünkü ekseriyet Türktü. 
A.İ : Tabii hocalar da Türktü değil mi? 
H.S. : Hocaların bir kısmı oraya kaçan yüzellilikler. 
A.İ : Yüzellilikler bu lisede öğretmenlik mi yapıyorlar? 
H.S. : Öğretmenlik yapıyorlardı. 
A.İ. : İsim hatırlıyor musunuz? 
H.S. : Bir isim. Mesud Fâni. Felsefe okutuyordu. Sorbonne.dan mezundu. 

 Fransızların Adana ve havalisini işgali sırasında Cebel-i Bereket Mutasarrıflığı yapmış. 
Bunlar bunun tersine Fransa.dan vazife aldıkları için veya o temayüllü 
oldukları için yüzellilik listeye giriyorlar ve Türkiye.ye gelemiyorlar. Gelemeyince de Türkiyeye maarifçi olarak hizmet ediyorlar. Türkçü olarak da devam ediyorlar. Fransızlığı bırakıyorlar.39 

Yukarıdaki biyografik tanıtım notlarından yola çıkılarak belirtmek gerekir ki, Fâni, 150.liklerin resmi tarih yazınında yer alış biçimleri nedeniyle çoğunlukla “vatana ihanet” yaftalamasıyla ele alınmış isimlerdendir. Bu haliyle, Fâni denildiğinde, yukarıda adı zikredilen Bölükbaşı.dan bahsedildiğinde, kardeşi, Ali İlmi.den ya da diğer kardeşinden (Adanalı Zeynelabidin) bahsedildiğinde de, (kısa–sığ) genel tarih okumaları açısından belleklerde bir hain tipolojisi uyanacağını varsaymamız pek de yanlış olmasa gerektir. Fakat, Mesud Fâni.yi biyografik bir inceleme kapsamında ele almak istediğimizde değerlendirmemiz gereken kıstaslar söz konusu sığlığı aşabilmelidir. Fâni son dönem Osmanlı 
İmparatorluğu Cebel-i Bereket (Osmaniye) mülki amiri olarak, yürütülen mücadeleye destek vermek konusunda tereddütler geçirmiş, milli mücadelenin atanmışlar–seçilmişler arasındaki, bütünüyle homojen sayılamayacak, kategorik ayrışması sürecinde Fransız işgal kuvvetlerinin bürokratik telkinleriyle Osmanlı siyasal merkezine yakın bir politik duruş sergilemiştir. 

Fâni, bu haliyle 150.likler adıyla anılan, af kapsamı dışında bırakılmış kişiler, mülki amirler kategorisinde adı zikredilen isimler arasında yer almıştır. Bu sırada yine bir başka kaynaktan, Yüzellilikler konusu hakkında Kürtlerin sosyal, kültürel ve politik tarihine ilişkin araştırmalarıyla tanınmış Mehmet Bayrak.ın bir makalesinden de yararlanılabilir.40 
Bu makaleden de görüleceği üzere, Fânizade.ler olarak anılan, listede (Adanalı Zeynelabidin de dâhil edilirse 41) karşımıza üç üyesi çıkan aile hakkında yeterli bilgiye sahip olunamadığı, aile fertlerinin çoğunlukla tarih sahnesinin arka planında kalmaya mahkûm edilmiş kişiler olarak yaşadıkları gerçeğiyle karşılaşılmaktadır. Ali İlmi ve Mesud Fâni kardeşler 1938 yılında çıkarılan 150.liklerin affedilmesini öngören kanunla birlikte Türkiye.ye dönmüşlerdir. 

Türkiye.ye dönene kadar geçen Antakya yıllarında iki isim de manda rejimi altındaki Antakya.da faaliyet gösteren önemli kültür ve eğitim kurumları arasında yer alan Antakya Lisesi.nde (branş sırasıyla edebiyat ve felsefe alanlarında) öğretmen olarak çalışmışlardır. Bu veri azlığı Fâni.nin salt bir 150.lik olarak anılmaya devam edilmesinde etkili olsa gerektir. Fakat veri azlığından kaynaklanan tüm zorluklara rağmen, Fâni.yi 150.likler listesindeki rolüyle sınırlı tutmayarak milli mücadele dönemi tarih yazımı ve erken cumhuriyet dönemi tarih yazımlarında az da olsa bilinen bir figür haline getiren bir eserinden  bahsedilebilir. Bu eser rejim siyasal sadakat söylem ve pratiği açısından da önemli bir örnek teşkil eden, yukarıda da atıf yapılmış bulunan risalesidir. 

Dolayısıyla söyleyebiliriz ki, Fâni.yi risalesini anmaksızın, salt bir 150lik yaftalamasıyla yetinerek tarih yazımının bir parçası haline getirmek, tarihsel 
olgunun objektif bir biçimde ortaya konulması açısından muharip bir karakter de ortaya koyacak, tarihsel olguyu bağlamları arasındaki geçişkenliği atlayarak ya da yok sayarak değerlendirmek yanlışına neden olacaktır. 

Bu bilgiler ışığında değerlendirildiğinde Fâni, Antakyada geçirdiği sürgün yıllarının ardından, milli mücadele yürütücü kadrosu önderi, TC ilk Cumhurreisi 
Mustafa Kemal Atatürk ün girişimleriyle çıkarılan Af Kanunundan yararlanmak gayesiyle, Redd–i Miras sürecinin ılımlılaştığı ve Hatayın Türkiyeye iltihakı 
yönünde diplomatik ve sair teşebbüslerin gündem teşkil ettiği bir siyasal konjonktürde rejim yönetim ve ilkelerine siyasal sadakat duyduğunu somutlamak amacıyla bir risale hazırlamaya koyulmuştur. 

4. Fânizade Mesud ve Meşhur (?) Risalesi 

Başlıktan da görüleceği üzere “Meşhur mu?” diye sormamız yararlı olabilir. Fânizade Mesud, yaklaşık 1935–1939 arası siyasal konjonktürde, sadakat açısından lüzumlu gördüğü düşünülebilecek bir saikle Atatürk’ün Hayat Felsefesi adlı eserini neşretmiştir. Ancak Fani ismine karşılık bu neşriyattan çok defa bahsedilmediği, eserin Fani.nin isminin gerisinde unutulmaya bırakıldığı görülmektedir.42 Bu duruma işaret etmesi açısından yukarıda anılan 
Mehmet Bayrak.ın makalesi hatırlanabilir.43 

Risalenin hemen her yerinde, söz konusu sadakatin ne ölçüde önemsendiğini 
somutlayan tuhaf, kaygılı bir takım cümlelerle karşılaşırız. Esasında bu içsel methiyeci, dışsal yergici söylem sorunsalı bağlamında değerlendirilebilecek sözler, dönem siyasal konjonktüründe yüksek oranda tartışılır, içsel düzlem karşılıklarıyla değerleri yüksek sözler olmaları bakımından tarihsel nitelik taşımaktadırlar. 

Fâni, eserinin hemen girişinde “dünya zindanı”na on beş yıl boyunca mahkûm 
edilmişlikten ve “vatan cenneti”nden mahrûm bırakılmışlığından bahsetmiştir. Fâni.nin eserinde karşımıza çıkan, kendi tez çalışmasından da yansıyan, ilginç bir ayrıntı sadakat ispatı arayışının henüz Hatay Meselesinin ivmelendiği bir siyasal konjonktür öncesine, cumhuriyetin onuncu yılında (1933) neşrettiği akıllara rejim yönetici odaklarının himayesinde başlanmış ve tamamlanmış olabileceği fikrini düşüren fakat aynı zamanda belgeyle somutlanması zorunluluğu bulunan yabancı dillerde Kürt etnik kimliği ve Kürtçe üzerine yapılan, rejimin benimsediği Türk Tarih Tezine aykırılık teşkil eden çalışmalara yanıt olması amacıyla bir tez hazırlamasına kadar geriye gittiği yönündeki ifşasıdır: 

Şimdi bütün Türk dünyasını sevinç içinde coşturan bu muhteşem eserinin44 
onuncu yıl dönümünü de, Paris.te yazdığım Fransızca bir kitapta kutlamıştım. Uzun tetebbülerden (araştırma, tetkik) sonra bastırdığım bu üç yüz sayfalık tez, Kürt ihtilal teşkilatlarının yabancı dillerle yaptıkları yalan yanlış neşriyat karşısında hakkın bağıran bir sesi oldu. Şahsına, yüksek eserine, isnat ve iftiralarda bulunan alçakları ilmin açık dilile susturdum; hayatlarile oynamak istedikleri zavallı Kürtlerin Orta Asya dan gelen Türk kollarından başka bir şey olmadıklarını en ciddi vesikalara dayanarak fikir âlemine ilan ettim.45 

Buradan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz ki, Fani, rejim yönetici odakları nezdinde siyasal sadakatini ortaya koymak amacını belirli ölçüde kurumsallaştırmış, bu çabalarını daha ziyade yayıncılık faaliyetleri ölçeğinde ortaya koymak istemiştir. 
Fâni.nin eseri bu yönüyle, 150.likler diye anılan, siyasi tarih yazınında milli mücadele ve rejim karşıtları olarak lanse edilenlerin yekpare bir yapıyı arz etmediklerini ortaya koyması kadar, rejimin Türk Tarih tezi uzamında ülkedeki çok etnisiteli, çok dilli demografiye ilişkin tasavvurları doğrultusundaki araçsallaştırıcı tavrına içkin metotları ortaya koyması bakımından da incelemeye değer bulunmaktadır. 

Fâni yle ilgili söyleyeceğimiz sözlerden birisini de iki 150 liğin mektuplaşmalarını ortaya koyan önemli bir çalışmadan alıntılayabiliriz. 
Kardeşi Ali İlmi.nin, Sevr Muahede sine imza koyan heyette yer alan, öncelikle söz konusu heyette yer aldığı için istenmeyen şahsiyet/diplomat (persona non grata) listesine giren, eski Şuray–ı Devlet Reisi, muallim Rıza Tevfik le yazışmaları arasında yer verilmiş bulunan, Atatürk ün Hayat Felsefesi adlı eserinin yayımlandığı sıralarda Rıza Tevfik.e eserinden bahsetmek üzere kaleme aldığı (25 Kânun–ı evvel (Aralık) 1938 tarihli) Mektupta Fânizade Mesud, yazıya konu olan risalesini yayınlama gayesini şöyle ortaya koymuştur: 

4. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***