İran İslam Cumhuriyeti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İran İslam Cumhuriyeti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Şubat 2017 Pazartesi

İRAN İSLAM CUMHURİYETİ’NİN ENERJİ DİPLOMASİSİ IRAK PETROLÜNDE TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ, BÖLÜM 2


 İRAN İSLAM CUMHURİYETİ’NİN ENERJİ DİPLOMASİSİ  IRAK PETROLÜNDE TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ, BÖLÜM 2


Türkiye’de Petrolün Önemi 

Dünya petrol arzını ve dolayısıyla fiyat olusumunu etkileyen faktörler; ülkelerin stratejik petrol rezervleri, üretici ülkelerin ellerindeki stok durumu, üretim ve tasıma maliyetleri ile mevsim kosulları yer almaktadır. Ayrıca IEA, ABD, Büyük Petrol Sirketlerinin strateji ve yatırım politikaları da arz üzerine etki yapmakta dır. Sürdürülebilir ekonomik kalkınma için, kesintisiz bir enerji kaynağı gereklidir. Dünya ekonomisinde birçok ülkenin kesintisiz enerji türlerinden birisi olan petrole sahip olma ve/veya kontrol etmek istemeleri, petrolün siyasi açıdan vazgeçilemez bir kaynak olduğunu göstermektedir. 

Türkiye’nin enerji kullanım yapısı incelendiğinde petrol kullanımının dünya ortalamasına yakın olduğu görülmektedir. Türkiye petrol kaynakları yönünden zengin bir ülke değildir. Daha önceki yıllara kesfedilmis petrol sahalarındaki üretimi arttırmak için yeni üretim kuyularının açılması ve bunların üretim performanslarının arttırılması için çalısmalar yapılmalıdır. Türkiye’de halen üretim yapılan petrol sahalarının % 80’i ağır petrol içermekte ve rezervleri de sınırlıdır. Yıllara göre bakıldığında, Türkiye’de ortalama yıllık 2-3 milyon ton petrol üretilmektedir. (Tablo 3’e bakınız.) 



Tablo 3: 1999-2012 Yıllar Arasında Türkiye’de Ham Petrolü Üretimi (Ton)9. 

Türkiye bir yandan siyasi ve ekonomik açıdan büyük önem tasıyan uluslararası enerji projelerini gerçeklestirirken, diğer yandan Ortadoğu ve Hazar Havzası ile Batı arasında doğal bir enerji köprüsü olma rolü gereğini yerine getirmektedir. 

Türkiye Coğrafi konumu nedeniyle petrol rezervleri zengin üretici ülkelerle, enerji tüketimi yoğun sanayilesmis batı ülkeleri arasında ve Asya-Avrupa yolu üzerinde yer almaktadır. Türkiye’nin öncelikli hedefleri arasında bu potansiyelin değerlendirilerek “21. yüzyılın Avrasya Enerji Koridoru” konumuna getirilmesi yer almalıdır. Boru hatları kurulurken Irak-Türkiye petrol boru hattından ders almak gerekmektedir. Boru hattan ikili iliskilerden etkilenmemelidir. 

Boru hattının amacı petrolün bölge ülkeleri dısındaki Dünya Ülkelerine ulasmasını sağlamaktır. 

Doğrudan dağıtım merkezindeki terminale islenmek üzere aktarılmalıdır. Bunun dısında yapılacak bir çalısma ideolojik bir politikanın ürünü olacaktır. Bu durumda her zaman aksaması ve mesele çıkarması hatta islememesi söz konusu olabilir. Petrol boru hatlarının en büyük engeli istikrarsızlıktır. 

Türkiye’nin Enerji Politikasına Genel Bakış 

21. yüzyılda Türkiye’nin enerji güvenliği konusu, Türkiye dıs politikası için temel konulardan birisini olusturmaktadır. Türkiye 2050 yılına gelindiğinde BP ve HSCB Bank’ın öngörüleri çerçevesince dünyanın 12ci büyük ekonomik gücü olacaktır. (Tablo 4’e bakınız) 



Tablo 4: 2050 Yılında Dünya En Büyük Ekonomiler ve Türkiye’nin Yeri. 

Dolayısıyla 2005-2010 yıllarında, Türkiye, yaklasık 85-100 milyon ton petrole esit enerji (mtpe) tüketmesi, bu rakamın, 2020 yılında da, (200 mtpe) üstüne çıkması, 2050 yılında daha da artması beklenmektedir. 

Yerel kaynakların en ideal durumunda da ancak bu oranını üçte biri karsılayabilmektedir. Bu durumda, Türkiye, enerji ihtiyacının önemli bir kısmı dısarıdan ithal etmek zorundadır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’nin enerji güvenliği tehdit altındadır. Bu nedenle, Türkiye, acilen ve vakit kaybetmeden, enerji kaynaklarını tür ve ülke temelinde çesitlendirmesi ve Türkiye’ye kesintisiz 
bir sekilde enerji akısını güvence altına alması gerekmektedir. Türkiye için Irak petrolüne bakıldığında diğer ülkelerden daha avantajlıdır. Bu avantajlar, coğrafi konum (yakınlığı), fiyat, kalite ve petrole karsı en az önemli bir kısmı döviz yerine mal verilebilir. 

-Irak’ın coğrafi konumu itibariyle Türkiye için bir fırsat doğurmaktadır. Bunun yanı sıra 2011 yılından suan dek Arap Dünyasında yasanan olaylardan dolayı ve Suriye üzerine petrol satısı gerçeklesememesinden dolayı ve Irak Kürdistan Bölgesi’nden tek kapı diyebileceğimiz Türkiye’dir. Ayrıca bazı kaynaklara göre daha ucuz bir fiyat satıldığını haberler yayılmaktadır. 

-Irak’ta petrol çıkartma maliyeti ise (1-3) dolar10 arasında, böylece Türkiye’den Irak’ta daha fazla yatırım yapılması beklenir. 

-Ayrıca bu petrol kuyuların Türkiye sınırına 100-250 km uzaklıktadır. 

-Ayrıca bu bölgede (Irak Kürdistan Bölgesi’nde), bulunan petrolün Türkiye ihtiyaçlarını 150 yıla kadar karsılayabilmektedir. Bunun da Türkiye’yi daha avantajlı hale getirmektedir. 

-Ayrıca Irak’ta, yapılan ve yapılacak yatırımların Ortadoğu ve dünyada Türkiye’yi daha önemli hale getirecektir. 

Böylece, Türkiye oldukça avantajlı bir konuma sahiptir. Çünkü Türkiye’nin komsuları olan Orta Doğu, Avrupa, Rusya ve Orta Asya devletleri, dünya genelinde ispatlanmıs doğal gaz ve petrol rezervlerinin yüzde 75’ine yakın bir orana sahiptir. Bu nedenle, enerji üreten ile enerji tüketen ülkeler arasında doğal bir enerji merkezi ve enerji köprüsü olarak nitelendirmektedir. 
Hatta enerji kaynaklarının ve enerji güzergâhlarının çesitlendirilmesi konusunda, Türkiye’nin anahtar ülke olduğu düsünülmektedir. 

Enerji ihtiyacının ve jeostratejik konumunun nedeniyle, Türkiye’nin enerji politikasının temel önceliği: enerji güzergâhlarının güvenliğinin sağlanması, istikrarlı hale getirilmesi ve çeşitlendirilmesi. Bu anlayısa uygun olarak, Türkiye, uluslararası petrol ve doğal gaz boru hatlarının insası konusuna ağırlık vermekte ve bu sayede enerji tüketen ülkeler ile kendisi için enerji güvenliğini güvence altına almayı arzu etmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’nin enerji stratejisi, Doğu–Batı enerji koridorunun insasını tamamlamak ve Ortadoğu, Orta Asya ve Hazar 
enerji kaynaklarının, Batı piyasalarına kesintisiz akısını sağlamaktır. 

Böylece, jeostratejik konumundan, Ortadoğu ve Orta Asya devletleri ile tarihsel, kültürel ve siyasi bağlarının sonucu kurduğu yakın iliskilerden ve Avrupa Birliği ile sürdürdüğü tam üyelik müzakerelerine dayanarak, Türkiye, kendisini, bölgenin enerji koridoru ve Doğu Akdeniz bölgesinin enerji terminali olarak görmektedir. 

Sonuçta, Türkiye, dünya enerji sektörünün, yeni, önemli ve etkili aktörü olmayı planlamaktadır. Türkiye, uluslararası petrol boru hatlarının insasını hararetle desteklemektedir. 
Çünkü bu boru hatları, Türkiye’nin dünya enerji sektöründeki ve dünya politikasındaki konumunu güçlendirecektir. 



Sekil 6: Türkiye’nin Petrol Boru Hatları. 

Bu düsünceler ısığında, Ortadoğu’da (özellikle Irak ve iran) ve Güney Kafkasya, Türkiye’nin enerji politikalarında çok özel bir yer isgal etmektedir. Çünkü bölge, doğu-batı ve kuzey-güney enerji koridorlarının kavsağında yer almakta ve böylece Soğuk Savas sonrası dönemde insa edilmesi düsünülen enerji ve tasımacılık güzergâhlarının merkezindedir. Çünkü bu projeler, bölgesel istikrarı ve ekonomik kalkınmayı sağlarken; bölge devletleri arasında olusacak karsılıklı bağımlılık, bölge devletlerini, sorunlarına barısçıl yöntemlerle çözüm bulma konusunda tesvik edecektir. Ayrıca Orta Asya bölgesi de, enerji politikasında öncelikli konuma sahiptir. 

Türk siyasetçilere göre, bölge kaynakları, dünya enerji açığının karsılanması için alternatif enerji kaynağını olusturmaktadır. Ancak Türkiye’nin enerji politikasının önünde bazı engeller bulunmaktadır. Bunları söyle özetlenebilir; 

Büyük devletlerarasında yasanan jeostratejik rekabet, bu projelerin zaman geçirmeden insası konusunu engellemektedir. Örneğin, ABD, iran’ın enerji kaynaklarını dünya pazarına aktaracak boru hatları projelerine karsı çıkmakta ve/veya iranlı firmaların ortak olduğu projelere mali destek verilmesini engellemektedir. Aynı sekilde, Rusya’da doğu-batı enerji koridorunun 
gerçeklesmemesi için elinden gelen tüm çabayı göstermektedir. 

Sonuç olarak, bölge kaynakları, dünya enerji sektörü açısından, hayati stratejik öneme sahiptir. Çünkü her geçen yıl dünya enerji talebi, yıllık yüzde 8 oranında artıs göstermektedir. 
Ancak küresel üretim, aynı oranda artmamaktadır. Diğer taraftan ise, bu bölgelerde hâkimiyet meselesi, ayrıca, Batılı petrol sirketlerinin, bölge enerji sektöründe ağırlıklı olarak etkin oldukları görülmektedir. Yine de bu sirketler, doğulu meslektasları ile isbirliği yapmak zorunda oldukları gibi, isbirliği içerisinde hareket etmek zorundadır. Aksi takdirde, jeostratejik rekabet uluslararası 
enerji nakil projelerinin hayata geçirilmesini geciktirecektir ki dünya genelindeki enerji açığını kapatmak için bu projelerin en kısa sürede tamamlanması gerekmektedir. 

Türkiye’de Petrol Tasıma Hatları; 

Bölge ülkelerinin sahip oldukları enerjinin dünya pazarlarına ulastırılabilmesi için, Türkiye’de çesitli boru hatları bulunmaktadır. Bunlardan bazıları sunlardır; 

1. Irak-Ceyhan Petrol Boru Hattı 
2. Batman-Dörtyol Petrol Boru Hattı 
3. Ceyhan-Kırıkkale Petrol Boru Hattı 
4. Selmo -Batman Ham Petrol Boru Hattı 
5. Bakü -Tiflis -Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı 

Ancak konumuzun Irak Petrolünü bakıldığında, Kerkük-Ceyhan Petrol Boru Hattıdır. Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı Sistemi, Irak’ın Kerkük ve diğer üretim sahalarından, elde edilen ham petrolü Ceyhan (Yumurtalık) Akdeniz Deniz Terminali’ne ulastırmaktadır. Yıllık 35 Milyon ton tasıma kapasiteli boru hattı, 1976 yılında isletmeye alınmıs ve ilk tanker yüklemesi 25 Mayıs 
1977’de gerçeklestirilmistir. 1983 yılında baslayıp,1984 yılında tamamlanan I. Tevsi Projesi ile hattın kapasitesi 46,5 Milyon ton/yıla yükseltilmistir. I. Boru Hattı’na paralel olan ve 1987 yılında isletmeye alınan II. Boru Hattı ile de yıllık tasıma kapasitesi 70,9 Milyon tona (500 Milyon Varil) ulasmıstır. BOTAS, hattın Türk topraklarında kalan kısmının mülkiyetine sahip olup, bu kısmın isletilmesi, kontrolü, bakım ve onarımını da üstlenmistir. Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı’nın, Irak ve Türkiye bölümlerinin uzunlukları ayrı, ayrı Tablo 5’te verilmistir. 



Tablo 5: Kerkük-Ceyhan Petrol Boru Hattı Uzunluğu. 

BORU HATI IRAK TÜRKİYE TOPLAM; 

I. HAT 345 641 986 km. 
II. HAT 234 656 890 km. 
TOPLAM 579 1.297 1.876 km. 

Kaynak: http://petrol-petroleum.blogspot.com.tr/p/mevcut-boru-hatlarimiz.html 

Birlesmis Milletlerin Irak’a uyguladığı ambargo ile Ağustos 1990’da isletmeye kapatılan Irak-Türkiye ham petrol boru hattı, BM ile Irak arasında varılan anlasma doğrultusunda, sınırlı 
petrol sevkiyatı için 16 Aralık 1996 tarihinde, tekrar isletmeye alınmıs olup, Birlesmis Milletler tarafından Irak’a verilen izinler doğrultusunda altısar aylık dönemler itibariyle, petrol sevkiyatı 
yapılmıstır (Tablo 5’e bakınız). 



Tablo 6 : Yıllar itibarıyla Irak – Türkiye Ham Petrol Boru Hattı Tasımaları. 


Petrol Taşımasında Riskler; 

Türkiye’nin jeostratejik konumuna bakıldığında, ülkelerin sahip olduğu değerlerden bir kısmı, diğer ülkelerin de sahip olmak istediği veya en azından diğer ülkeler tarafından sahip olunmasından rahatsızlık duyulan değerler ise, bunlar çesitli yönlerden gelen tehditlerle karsı karsıyadırlar. Bu nedenle korunması gerekmektedir. Değerlerin korunması, ona yönelik tehditlerin sağlıklı bir sekilde tespit edilmesini ve bu tehditlere karsı tedbir alınmasını gerektirmektedir. 

Güvenlik politikaları da, jeopolitik ile tehdidin bir arada düsünülmesi sonucunda sekillenmektedir. Ancak bir konunun tehdit olarak algılanabilmesi için, sahip olunan değerlere hasmın zarar verme niyetinin olması ve elinde, bu niyetini gerçeklestirebilecek yeterli imkân ve vasıtalarının bulunması gerekmektedir. Bu durumu özellikle Kerkük-Ceyhan boru hattına baktığımızda ve özellikle Irak’ta kalan kesiminde sürekli sabotajlara maruz kaldığı görülmektedir. Boru hatlarının güvenliği konusu da, hala bir sorun olarak ortada bulunmaktadır. 
Yeni projelerse, ciddi ve ağır mali yükümlülükler içermektedir. 

2003 yılından sonra, Irak, ABD kontrolünde, yeni anayasasına göre federal bir yapıda, istikrarsız bir ülke konumuna gelmistir. Türkiye açısından önemli olan Irak’ın, siyasi bütünlüğü, uluslararası sisteme uyum sağlamaktı, düsmanca davranıslar içinde olmaması, muhatap olarak kabul edilebilecek konumda, iyi iliskiler kurulabilecek bir ülke durumunda olmasından dolayı ticari iliskileri çok iyi yerlere gelmistir. 

“Türkiye'nin sahip olduğu en eski boru hattı Kuzey Irak'ta yer alan Kerkük petrollerini batıya ulastıran, Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı'dır. Hattın tasıdığı ham petrol miktarı 1999 yılında 305 milyon varile ulasmıs, yapılan sabotajlar ve Kerkük'te yasanan sorunlar nedeniyle hattın tasıdığı ham petrol miktarı 2006 yılında 10,9 milyon varile düsmüstür. 2009 yılında bu 
hattan 23,3 milyon ton (165 milyon varil) ham petrol tasınmıstır 11.” 

Orta Doğu’da yıllardır süren soğuk ve sıcak savasların temelinde, enerji kaynaklarına ve enerji nakil hatlarına hâkim olma mücadelesinin olduğu herkesçe bilinmektedir. 

Sonuç 

21. Yüzyılda enerji insanın varolusu ve ilerlemesi için merkezi önemdedir, gelecekte de öyle olacaktır. Global iliskilerdeki rolü; insan dehasının, rekabetin ve doğal kısıtların karmasık etkilesimiyle biçimlenmeye devam edecektir. Tabiatı gereği enerjinin beraberinde getirdiği bu değiskenliği güvenli bir biçimde ve net bir amaçla yönetecek politikaları tasarlamak ve uygulamak hiç süphesiz zorlu bir süreçtir. 

Ayrıca, günümüz dünyasında sanayilesmenin hızla ilerlemesi ve nüfusun artması sonucunda, petrol ve doğal gaz tüketiminde ciddi artıslar meydana gelmistir. Ayrıca alternatif enerji kaynaklarının henüz bulunamamıs olması, bu enerji kaynaklarının önemini daha da artırmıstır. Bir enerji kaynağı olarak petrolün uluslararası iliskilerde bir siyasi güç olarak kullanımı, geçmiste olduğu gibi günümüzde de devam etmektedir. 

Her geçen gün önemi artan Avrasya enerji kaynakları üzerinde, birçok ülkenin doğal olarak çıkarları çatısmaktadır. Bölgedeki enerji pastası önemini koruduğu sürece de buralarda gerginlik ve çatısmalar bitmeyecektir. Yani 20. yüzyılın sonunda tekrar baslatılan ve 21. yüzyılda da siddetle sürdürülen enerji rekabeti, son yıllarda bölgeyi iyice germistir ve bu durumun da uzun yıllar devam edeceği öngörülmektedir. 

Buna bağlı olarak Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada ne kadar hassas ve kırılgan olduğu, enerji koridoru güvenliği sağlayabilmesi halinde çok avantajlı bir yere gelebileceği, ayrıca bu durumu iyi bir sekilde kuruması ve ekonomik açısından gelistirilmesi gerektiğini altına çizmek gerekir. 


DİPNOTLAR,

1 Yrd. Doç. Dr. Salem KHALAF, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, FEF, Coğrafya Bölümü. 
2 Petrol, baslıca hidrojen ve karbondan olusan ve içerisinde az miktarda nitrojen, oksijen ve kükürt bulunan çok karmasık bir bilesimdir. Normal sartlarda gaz, sıvı ve katı halde bulunabilir. Gaz halindeki petrol, imal edilmis gazdan ayırt etmek için genelde doğal gaz olarak adlandırılır. 
Ham petrol ve doğal gazın ana bilesenleri hidrojen ve karbon olduğu için bunlar "Hidrokarbon" olarak da isimlendirilirler. 
3 Ilgar R. and Özturk b. (2005) “The Situation Of The Potential Wind Energy That Has Activity In The 
Environmental Protection Programs In Dardanelles”, IEEES2, Proceedings of the Second International Exergy, 
Energy and Environment Symposium 3-7 July 2005, Kos, Greece, (Published by Abstract Book and Proceeding CD) 
4 Necdet Pamir, “Hazar Bölgesi’nde Enerji Politikaları: Avrupa’nın ve A.B.D.’nin Konseptleri”, Avrupa’nın ve 
Türkiye’nin Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu’da Ortak Dlgi Alanları, Uluslararası Sempozyumu (13-14 Kasım 2000), Ankara, Türkiye. 
5 http://www.enerji.gov.tr/index.php?dil=tr&sf=webpages&b=petrol&bn=222&hn=&nm=384&id=40693. 
6 Ilgar R. 2010 Investigation of Transit Maritime Traffic in the Strait of Çanakkale (Dardanelles), World Journal of Fish and Marine Sciences, Volume 2 Number (5),p.427-435 
7 ENGÜR, Emre,2003, BOTAS, Avrasya dosyası (Batı Enerji Koridoru Doğal Gazla Tamamlanıyor), Enerji Özel bahar 2003, Cilt 9, Sayı: 1, s. 40. 
8 Türkiye Petrolleri, 2013, 2012 Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu, s. 3. 
9 TÜRKİYE'DE PETROL SEKTÖRÜ VE TPAO, 2013. 
10 Dünya genelinde petrol çıkartma maliyeti 5-40 dolar arasında değişmektedir. 
11 http://www.enerji.gov.tr/index.php?dil=tr&sf=webpages&b=petrol&bn=222&hn=&nm=384&id=40693 


KAYNAKÇA 

ARAS, Bülent-OKUMUS, Ahmet, , Basra Körfezi Güvenliği ve Hazar Zenginlikleri, 
AYHAN, Veysel, 2005, Petrol ve Güvenlik: Orta Doğu’daki Krizlerin Ekonomi Politiği, Bursa. 
Energy and Environment Symposium 3-7 July 2005, Kos, Greece, (Published by Abstract Book and Proceeding CD) 
http://www.enerji.gov.tr/index.php?dil=tr&sf=webpages&b=petrol&bn=222&hn=&nm=384&id=40693. 
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı. http://petrol-petroleum.blogspot.com.tr/p/mevcut-boru-hatlarimiz.html 
ENGÜR, Emre,2003, BOTAS, Avrasya dosyası (Batı Enerji Koridoru Doğal Gazla Tamamlanıyor), Enerji Özel bahar 2003, Cilt 9, Sayı: 1. 
Global Dliskiler Formu, 2013, 21. Yüzyılda Türkiye’nin Enerji Stratejisi, Çalısma Gurup Raporu 2013, Dstanbul, Türkiye. 
ILGAR R. 2010 Investigation of Transit Maritime Traffic in the Strait of Çanakkale (Dardanelles), World Journal of Fish and Marine Sciences, Volume 2 Number (5). 
ILGAR R. and ÖZTÜRK B. (2005) “The Situation Of The Potential Wind Energy That Has Activity In The Environmental Protection Programs In Dardanelles”, IEEES2, Proceedings 
of the Second International Exergy. 
KUZU, Serdar, 2012, Dünya Enerji Piyasasında Orta Asya Cumhuriyetlerinin Konumu, 
PALA, Cenk, 2003, Dünya Enerji Dengesinde Petrol ve Doğal gazın Önemi ve Yeri, Enerji Özel Sayısı, Sayı 1, Cilt 9. 
PAMIR, Necdet, 2000, “Hazar Bölgesi’nde Enerji Politikaları: Avrupa’nın ve A.B.D.’nin Konseptleri”, Ankara, Türkiye. 
Türkiye Petrolleri, 2013, 2012 Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu. 
Türkiye Petrolleri, 2014, 2013 Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu. 
ULUTAS, Alptan, 2006, I. ve II. Körfez Savası’nın Türkiye’ye Etkileri, Dzmir. 
Yazar, Yusuf, 2011, “Enerji Dliskileri Bağlamında Türkiye ve Orta Asya Ülkeleri Raporu”, Ankara. 
YORKAN, Arzu, 2009, Avrupa Birliği’nin Enerji Politikası ve Türkiye’ye Etkileri, Bilge Strateji, Cilt 1, Sayı 1. 
YÜCE, Çağrı Kürsat, 2012, Enerji Güvenliği Açısından Türk Cumhuriyetleri’nin Dünyadaki Yeri ve Önemli, Turan-Sam, Cilt: 4, Sayı: 15. 
ZUBDDD, Hasen ve diğerleri, 2007, El-Naft El-Eraki ve El-Siyasiye El-Eraki Fi El-Erak ve El-Mintaka, Irak Arastırma Merkezi, El-Kufa. 



***

İRAN İSLAM CUMHURİYETİ’NİN ENERJİ DİPLOMASİSİ IRAK PETROLÜNDE TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ BÖLÜM 1




İRAN İSLAM CUMHURİYETİ’NİN ENERJİ DİPLOMASİSİ  IRAK PETROLÜNDE TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ, BÖLÜM 1 

Zhaleh ABDI
* Ph.D student of International Relations at Institute of Social Science, Kocaeli University, 
zhaleh.abdi@ymail.com 

Reza SOLAT** 
**Ph.D Candidate of International Relations at the Islamic Azad University, Science and Research Branch in Tehran, IRAN. 

Salem KHALAF***
***Yrd. Doç. Dr. Salem KHALAF, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, FEF, Coğrafya Bölümü.
   DOĞU AKDENİZ’DE ENERJİ DENKLEMİ VE OLASI YAN ETKİLERİ 
Özet; 

Günümüzde insan yasamının vazgeçilmez unsurlarından ve sürdürebilir kalkınmanın en önemli araçlarından biri enerjidir. Enerji devletlerin dıs politikalarında belirliyiyci faktörlerden biridir ve uluslararası iliskiler sistemde enerji güç kaynağı olarak algılanmaktadır.ayrıca güvenlik annamı tasıyan bir kavramdır. Enerji kaynakları, üretimi ve tasınması, dıs politika davranıslarında 
rekabete yol açmaktadır ancak aynı zamanda yeni isbirliği perspektifleri de sunmaktadır. 

Diplomside ekonomik olgular büyük önem kazanmıstır. 

İran İslam Cumhuriyeti uluslararası enerji güvenliği ve dünya ekonomisinde genis petrol ve doğal gaz kaynakları sonucu önemli bir konuma sahiptir. Devletin gelirinin %42 fazlası petrol ve doğalgazdan sağlandığı için rantier bir devlettir. İran İslam Cumhuriyeti’de kendi durumuna vakıf olarak iç siyasette yıllardır 5 yıllık ulusal kalkınma programlarında devletin bu bağımlılığını azaltmağı planlıyor . Dıs siyasette ise etkin bir enerji diplomasisi yürütmek istiyor. 

Dolyısıyla İran enerji kozunu kullanarak etkilesim, nüfuz havzası olusturmak, karmasık karsılıklı bağımlılık yaratmak ve etkin bir enerji diplomasisi yürütmek istiyor. 

Özellikle son yıllarda uluslararası yaptırımların ve ambargoların artması İran’ın üretim, ihracat ve ekonomisini olumsuz bir sekilde etkileyip ve İran’a her zamandan fazla enerji diplomasisinin önemini ve karsılıklı bağımlılığın yaptırımlarının olumsuz sonuçlarını etkisizlestirmek avantajlarını, tehditleri azaltamak, İran’ın rolu ve etkisisni artmak ve ülkenin ulusal güvenlik ve dolayısıyla ulusal çıkarlarını sağlanmasını hatırlatıp .
Bu makalede İran İslam Cumhuriyeti’ni rantier bir devlet olarak ele alıp ve bu ülkenin enerji diplomasisini özellikle Opec ve Türkiye’ye karsı annatacağız. 
Ayrıca son yıllarda uluslararası ek yaptırımların İran’ın iç ve dıs siyasetinde etkisini inceliyeceğiz. 

Anahtar Kelimeler:Enerji Diplomasisi, İran İslam Cumhuriyeti, Rantier Devlet, karmaşık, Karsılıklı Bağımlılık, Petrol Rezervleri, Doğalgaz Rezervleri, Opec, 


Özet;

Petrol, son 100 yılda içinde bulunduğumuz dünya siyasetini belirleyen en önemli etmenlerden biridir. Sanayilesmis ülkeler açısından, enerji kaynaklarının elde edilmesi ve güvenliğinin sağlanması, vazgeçilmez hedefler arasında yer almaya baslamıstır. Enerji kaynaklarıyla tüketim merkezlerini bulusturan tasıma hatları, geçtiği güzergâhları da önemli hale getirmektedir (Türkiye örneği). Bu güzergâhı elinde bulunduran ülkeler, çok büyük bir askeri, siyasi ve iktisadi gücü de elinde tutmaktadır. 

Ortadoğu coğrafyası, günümüzde sahip olduğu enerji kaynakları dolayısıyla krizlerin, savasların ve çatısmaların odağı olmaya devam etmektedir. Enerji kaynaklarının egemenliğine dayalı bir siyasi anlayısın dünya siyasetine yerlesmesi ve Ortadoğu'da zengin petrol rezervlerinin olduğunun anlasılması, Ortadoğu’nun konumunu, ekonomik ve siyasal önemini daha da artırmıstır. 

Irak’ın siyasi ve jeopolitik konumuna bakıldığında, stratejik ve kırılgan bir coğrafyada yer aldığı görülebilmektedir. Irak, Ortadoğu ülkeleri arasında, rezervleri en zengin ülkeler arasında yer alır. Bu ülke, yaklasık 160 milyar varili bulan ve belki de 200 milyar varili geçebileceği tahmin edilen petrol rezerviyle, dünya rezervlerinde %10'un üstünde bir paya sahip olurken, Ortadoğu rezervlerinin %15-18'ini elinde bulundurmakta ve petrol rezervleri açısından Ortadoğu'da II. sırada yer almaktadır. 

Irak petrolünden yararlanarak Türkiye’nin siyasi ve iktisadi gücünü yükseltmek için, Türkiye ile Irak arasında özel politikaların gelistirilmesi, Irak’ın istikrarlı ülke haline getirilmesi ve tarım, sanayi, hizmet, ulasım ve turizm sektöründe Irak ile özel projelerin üretilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, Türkiye-Irak ulasım sektörünün birbirine bağlanması, serbest bölgelerin olusturulması ve özel ticari anlasmaların yapılması gibi projeler gelistirilebilir. 

Giriş; 

Ekonomik kalkınmanın en temel unsuru olan petrolün Dünya’da ve Türkiye’deki gereksinimi her geçen gün artmaktadır. Gerek teknolojinin her geçen gün daha yaygınlasıp daha genis kitlelere yayılması gerekse dünya nüfusunun artması, kisi basına tüketilen enerji miktarını arttırmaktadır. Enerji tüketimindeki artıs, petrol sektöründe yasanan akıl almaz plan ve uygulamaları zorunlu hale getirmistir. Petrol2 dünya ekonomi ve siyasetinde tartısılmaz bir öneme ulasmıstır. Kullanım alanının yaygınlığı arz-talep dengesi içinde bu ürüne bağımlılığı arttırmıs ve sonuçta petrol, dünyadaki diğer enerji kaynaklarından ayrılarak stratejik bir konuma gelmistir3 (ılgar ve Öztürk 2005). Dünyada ekonomik kalkınma ve büyüme petrole dayalı hale gelmesi nedeniyle üretici ve tüketici ülkeler açısından petrolün stratejik önemi kısa sürede daha da artmıstır. Gelismekte olan ülkelerin gelirlerindeki artıs sonucu milyarlarca aracın daha yollara 
çıkacağı ve bu durumun, 2050'de küresel petrol talebinin % 110 oranında artmasına ve günlük ortalama 190 milyon varile yükselmesine neden olacağı tahmin edilmektedir. Bu artan talebe rağmen dünyada petrol rezervleri, 46 ile 50 yıl arasında tükenme riskiyle karsı karsıya bulunmaktadır (BP ve HSBC Bank evworld.com/library/hsbc_powering2050.pdf) 

Petrol bağlamında, yirminci yüzyıla damgasını vuran enerji kaynaklarına egemen olma mücadelesi, Ortadoğu’da büyük çekismelere neden olmus, bu gücün belli çevrelerde toplanmasını önlemek için aynı dil, aynı dine ait olan farklı farklı ülkelerin tesisine neden olmustur. Bu olusum hala devam ettirilerek yeni ülkelerin yaratılması eğilimi her zaman açık opsiyonlu olarak kullanılmaktadır. Ağırlıklı olarak Osmanlı coğrafyasında yürütülen bu eğilim, büyük imparatorluklar çağını bitiren ve yeni ulus-devletler dönemini baslatan bir süreçti. 

Soğuk savasla kamplara ayrılan güçler, enerji kaynaklarının paylasımında ortak hareket edebilmektedirler. Sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya çıkan ‘yenidünya düzeni’ adlı belirsiz ortamda Afganistan ve Irak’ta yasananlar, 2011 ve sonrası Arap Bahar’ından sonra özellikle Irak’ta ortaya çıkanlar (özellikle ekonomik açısından) petrolün önemini arttırmıstır. 

2014 yılı itibariyle bölge ülkelerinin saptanmıs petrol rezervlerine bakıldığında, ham petrol rezervleri bakımından (285 m.v.) Suudi Arabistan’dan sonra yaklasık 160 milyar varille ikinci sırada Irak Devleti yer almaktadır. Böylece Ortadoğu’da petrol rezervleri 800 milyar varili geçmektedir. 

Irak, dünyanın en düsük petrol ve gaz üretimi maliyetine sahip ülkelerinden birisidir. Ülkedeki petrol, göreceli olarak sığ kuyulardan çekilebilen çok büyük sahalarda bulunmaktadır Petrol, Irak ekonomisinin dayandığı temel sektördür. Ham petrol ihracatı milli gelirin % 60’ını, kamu gelirlerinin ise yaklasık % 90’ını ve ihracatın %95’in üstünde olusturmaktadır. Ayrıca Irak’ın rezervlerinin üçte birinden daha fazlası yeryüzünün sadece 600 metre altındadır. Su ve birlesik doğal gaz birikintilerinin petrol rezervleri üzerinde yüksek basınç olusturmasın dan dolayı çok çabuk yüzeye çıkmaktadır. Bu nedenle, Irak petrolünün üretim maliyeti varil basına 1,50 dolarından daha az olabilmektedir. Bu üretim maliyeti, Suudi Arabistan’daki maliyetle esit, diğer ülkelerden daha düsüktür. Mevcut üretim seviyesinde kaç yıllık rezerv kaldığını göstermesi bakımından önem tasıyan rezerv-üretim oranı bazı tahminlere göre Irak’ta 100 yıl devam 
edebileceği ve bu rakam Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki en yüksek orandır. Ancak günlük üretim 7, 10 veya 12 milyon varile yükselirse ortalama ömrü de azalacaktır. Ülkedeki ana petrol üretim bölgeleri, güney ve kuzeyde bulunmaktadır. Ham petrol Kuzey Irak'ta Beji, Bağdat'ta Dora ve Basra'daki rafineri tesislerinde islenmektedir. Kısa ve orta vadede üretimin 
artırılabilmesi, daha küçük ve yerel bazda birlesmis rafinerilerin kurulmasına bağlıdır. 

Irak’ın en önemli ihracat kalemi petroldür. Yıllık ortalama petrol üretimi hâlihazırda 2,5-3 milyon varil olup bunu günlük üretim yakın gelecekte 5-6 milyon varile ve hata 12 milyon ulasmasına planlamaktadır. Ortadoğu ve Afrika’daki 2007 yılı toplam bölgesel üretiminin yaklasık % 6’sını Irak karsılamıs olup 2012 yılında ise toplam bölgesel üretimin tahminen yaklasık % 8’ini Irak’ın karsılaması beklenmektedir. OPEC’in 2010 yılı verilerine göre; Irak petrolünün baslıca alıcıları Asya-Pasifik bölgesi (%50) ile Kuzey Amerika (%25) ve Avrupa 
bölgesidir (%25). Mesela 2011 yılı Kasım ayında toplam 64 milyon varil petrol, ortalama 106 dolar/varil fiyatla, ihraç edilmis olup, aylık getirisi yaklasık 6,8 milyar dolar olarak gerçeklesmistir. Petrolün %80’i Basra, bakiyesi Kerkük-Ceyhan boru hattı üzerinden ihraç edilmistir. 



Sekil 1: Ortadoğu’da Petrol ve Doğalgaz Yatakları ve Boru Hatları. 

Irak enerji kaynaklarını (Petrol) gerçek değerini bilmek için Hazar Denizi ve civarındaki petrol ve doğal gaz rezervlerinin miktarı ve bunun dünya rezervleri içindeki payına bakılırsa daha iyi bir sekilde anlasılabilir. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, Orta Asya ve Transkafkasya’nın kanıtlanmıs (ve üretilebilir) petrol rezervleri 15-40 milyar varil dolayındadır. Aynı kaynağa göre olası rezervler ise, 70–150 milyar varildir. Bu rakamlar, ABD Ulusal Güvenlik (eski) danısmanlarından Rosemarie Forsythe’ın çalısmasında, olası ve kanıtlanmıs petrol rezervleri toplamı olarak belirttiği 200 milyar varil rakamı ile (iyimser tahmin aralığında) paralellik göstermektedir. Ayrıca, Azerbaycan ve Kazakistan’ın (Hazar civarındaki) kanıtlanmıs rezervler toplamını 27,5 milyar varil, olası rezervler toplamını ise 40-60 milyar varil olarak vermekteydi4. 



Sekil 2: Ortadoğu Ülkelerinde Petrol ve Doğalgaz Üretimi ve İhracatı. 


Türkiye coğrafyasına yakın en önemli bölgelerden ve zengin kaynaklarıyla bilinen Hazar havzası, petrol rezerv açısında ancak Irak’ın petrol rezervinin yarısına denk düsmektedir. Buna göre; Hazar’ın enerji bakımından önemi, Ortadoğu’ya rekabet olusturacak kapasiteye sahip olmasa bile, gelecekte rezerv kaynak olarak görülmesidir. Ayrıca, Türkmenistan’ın gerçek rezervlerini açıklamaması da enerjiye ihtiyaç duyan ülkelerin istahını kabartmaktadır. 

Irak Petrol havzalarının coğrafî dağılısı, Üç grupta incelenebilirler: 

1) Kuzey Irak Petrol Yatakları 
a) Musul Petrol Yatakları 
b) Kerkük Petrol Yatakları 

2) Orta Irak Petrol Yatakları 

3) Güney Irak Petrol Yatakları 

Kuzey Irak ve Irak Kürdistan Bölgesi petrolü Türkiye sınıra yaklasık (100-250 km) uzaklıktadır. Bu yakınlık daha da önemli hale getirmektedir. 



Sekil 3: Irak’ta Petrol Yatakları Dağılısı. 

Türkiye Coğrafyasında Enerji Kaynakları 

Ortadoğu, Kuzey Afrika, Hazar, Türki Cumhuriyetleri ve Rusya’nın enerji imkânlarına bakıldığında nerede ise dünyanın petrol rezervlerinin en az % 70-75 barındırmaktadır. Ayrıca Rusya gibi bir ülke, ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük enerji üreticisidir. Dünya enerji üretiminin yaklasık % 12’sini Rusya gerçeklestirmektedir. Bugün için Rusya, dünyanın sahip olduğu saptanmıs petrol rezervlerinin yaklasık % 6’sına sahiptir. Dünyanın saptanmıs en büyük 
doğalgaz rezervleri ise Rusya’nın elindedir. 2.300 trilyon metreküp civarındaki bu rezervler dünya toplamının üçte biridir. Dünya toplam doğalgaz üretiminin % 22’si Rusya tarafından yapılmaktadır. 

2012 yılı dünya ispatlanmıs petrol rezervi % 7,7 artısla 1.520 milyar varilden 1.637 milyar varile yükselmistir5. Dünya petrol rezerv miktarında 2011 yılına oranla %7,7'lik bir artıs gerçeklesmis, aynı oranda artmayan petrol üretiminin de etkisi ile 2011 yılında 44,8 yıl olan dünya petrol rezerv ömrü 2012 yılında 48,8 yıla yükselmistir. Birincil enerji kaynakları arasında stratejik konuma sahip olan ham petrol 2012 yılı bası itibarıyla dünya enerji talebinin %33,1'ini karsılamıstır. 

Doğal kaynaklardan yoksun olan Avrupa, bugün yerinde sayarken; doğal kaynaklar açısından daha zengin olan ABD ise zenginliğini borçlu olduğu sömürüyü 21 inci yüzyılda da sürdürebilmek, dünyaya tek basına egemen olabilmek amacıyla ‘yeni sömürgecilik’ yöntemiyle enerji kaynakları adına yerel savasları körüklüyor veya ülkeleri isgal etmektedir. 

Asya ve Avrupa kıtaları arasında köprü konumunda olan Türkiye, Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan boğazları ve petrol tasımacılığındaki rolü ile önemlidir.6 Orta Asya, Kafkasya ve Orta Doğu’daki doğal enerji kaynaklarının kesistiği noktadaki jeopolitik konumuyla bütün dünyanın dikkatini çekmektedir7. Geçmiste Osmanlı devleti, bugün de Türkiye, bu jeopolitik ve jeostratejik konumundan dolayı çesitli entrikaların çevrildiği bir alan olmustur. 



Sekil 4: 2006 Dünyanın En Önemli Rezervlere Sahip Ülkeler. 

Doğal kaynaklara sahip olmak veya yollarını kontrol etmek için ülkeler bazında rekabet daha da çetinlesmistir. Dünya siyasetinde Rusya, Hazar kıyısı doğalgaz boru hattı projesinin yasama geçirilmesi ve Orta Asya Cumhuriyetlerindeki petrol ve doğal gazın çıkısını kontrol altında tutmaya çabalarken, ABD ve boru hatlarının Hazar geçisli ve Rusya’nın denetimi altında olmayan topraklardan geçmesi için çareler aramaktadır. Bu nedenle, bir yandan Rusya’nın itirazlarına karsın Bakû-Tiflis-Ceyhan (BTC) Boru Hattı Projesi gerçeklestirilirken, diğer yandan Avrupa Birliği destekli TRANS-HAZAR projesiyle, Türkiye üzerinden geçip Avrupa’ya uzanacak boru hattı (NABUCCO) gündemde tutulmaktadır. 

Dünya genelinde genel enerji görünümüne bakıldığında sekil 5’te gibi bir tablo ortaya çıkmaktadır. Sekil 5’e bakınız. 



Sekil 5: 1990-2030 Yıllar Arasında Dünya Enerji Tüketimi8. 

Ayrıca Türkiye ile Irak arasında yapılan ihracat ve ithalat bakıldığında çok önemli yere geldiğini görebiliriz. (Tablo 1’e bakınız) Ayrıca 2008 ile 2009 yıllar arasında dünyada yasanan ekonomik krize rağmen ve Türkiye’nin bu iki yıl arasında 132 milyardan 102 milyara düsmesine rağmen, Irak yapılan ihracat hacmi 3,9 milyardan 5,1 milyara ulasmıstır. Ayrıca 2014 yılında Irak’ta yasanan duruma rağmen bu yıl için ihracat hacmi 15 milyar dolara yaklasabilir. 



Tablo 1: 2003-2012 Türkiye – Irak Dıs Ticaret Verileri. 



Tablo 2: 2003-2012 Dünya ve Türkiye’de Dıs Ticaret Hacmi. 

Kaynak: tüik ve değir kaynaklar. 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***