20 Şubat 2017 Pazartesi

İRAN İSLAM CUMHURİYETİ’NİN ENERJİ DİPLOMASİSİ IRAK PETROLÜNDE TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ BÖLÜM 1




İRAN İSLAM CUMHURİYETİ’NİN ENERJİ DİPLOMASİSİ  IRAK PETROLÜNDE TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ, BÖLÜM 1 

Zhaleh ABDI
* Ph.D student of International Relations at Institute of Social Science, Kocaeli University, 
zhaleh.abdi@ymail.com 

Reza SOLAT** 
**Ph.D Candidate of International Relations at the Islamic Azad University, Science and Research Branch in Tehran, IRAN. 

Salem KHALAF***
***Yrd. Doç. Dr. Salem KHALAF, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, FEF, Coğrafya Bölümü.
   DOĞU AKDENİZ’DE ENERJİ DENKLEMİ VE OLASI YAN ETKİLERİ 
Özet; 

Günümüzde insan yasamının vazgeçilmez unsurlarından ve sürdürebilir kalkınmanın en önemli araçlarından biri enerjidir. Enerji devletlerin dıs politikalarında belirliyiyci faktörlerden biridir ve uluslararası iliskiler sistemde enerji güç kaynağı olarak algılanmaktadır.ayrıca güvenlik annamı tasıyan bir kavramdır. Enerji kaynakları, üretimi ve tasınması, dıs politika davranıslarında 
rekabete yol açmaktadır ancak aynı zamanda yeni isbirliği perspektifleri de sunmaktadır. 

Diplomside ekonomik olgular büyük önem kazanmıstır. 

İran İslam Cumhuriyeti uluslararası enerji güvenliği ve dünya ekonomisinde genis petrol ve doğal gaz kaynakları sonucu önemli bir konuma sahiptir. Devletin gelirinin %42 fazlası petrol ve doğalgazdan sağlandığı için rantier bir devlettir. İran İslam Cumhuriyeti’de kendi durumuna vakıf olarak iç siyasette yıllardır 5 yıllık ulusal kalkınma programlarında devletin bu bağımlılığını azaltmağı planlıyor . Dıs siyasette ise etkin bir enerji diplomasisi yürütmek istiyor. 

Dolyısıyla İran enerji kozunu kullanarak etkilesim, nüfuz havzası olusturmak, karmasık karsılıklı bağımlılık yaratmak ve etkin bir enerji diplomasisi yürütmek istiyor. 

Özellikle son yıllarda uluslararası yaptırımların ve ambargoların artması İran’ın üretim, ihracat ve ekonomisini olumsuz bir sekilde etkileyip ve İran’a her zamandan fazla enerji diplomasisinin önemini ve karsılıklı bağımlılığın yaptırımlarının olumsuz sonuçlarını etkisizlestirmek avantajlarını, tehditleri azaltamak, İran’ın rolu ve etkisisni artmak ve ülkenin ulusal güvenlik ve dolayısıyla ulusal çıkarlarını sağlanmasını hatırlatıp .
Bu makalede İran İslam Cumhuriyeti’ni rantier bir devlet olarak ele alıp ve bu ülkenin enerji diplomasisini özellikle Opec ve Türkiye’ye karsı annatacağız. 
Ayrıca son yıllarda uluslararası ek yaptırımların İran’ın iç ve dıs siyasetinde etkisini inceliyeceğiz. 

Anahtar Kelimeler:Enerji Diplomasisi, İran İslam Cumhuriyeti, Rantier Devlet, karmaşık, Karsılıklı Bağımlılık, Petrol Rezervleri, Doğalgaz Rezervleri, Opec, 


Özet;

Petrol, son 100 yılda içinde bulunduğumuz dünya siyasetini belirleyen en önemli etmenlerden biridir. Sanayilesmis ülkeler açısından, enerji kaynaklarının elde edilmesi ve güvenliğinin sağlanması, vazgeçilmez hedefler arasında yer almaya baslamıstır. Enerji kaynaklarıyla tüketim merkezlerini bulusturan tasıma hatları, geçtiği güzergâhları da önemli hale getirmektedir (Türkiye örneği). Bu güzergâhı elinde bulunduran ülkeler, çok büyük bir askeri, siyasi ve iktisadi gücü de elinde tutmaktadır. 

Ortadoğu coğrafyası, günümüzde sahip olduğu enerji kaynakları dolayısıyla krizlerin, savasların ve çatısmaların odağı olmaya devam etmektedir. Enerji kaynaklarının egemenliğine dayalı bir siyasi anlayısın dünya siyasetine yerlesmesi ve Ortadoğu'da zengin petrol rezervlerinin olduğunun anlasılması, Ortadoğu’nun konumunu, ekonomik ve siyasal önemini daha da artırmıstır. 

Irak’ın siyasi ve jeopolitik konumuna bakıldığında, stratejik ve kırılgan bir coğrafyada yer aldığı görülebilmektedir. Irak, Ortadoğu ülkeleri arasında, rezervleri en zengin ülkeler arasında yer alır. Bu ülke, yaklasık 160 milyar varili bulan ve belki de 200 milyar varili geçebileceği tahmin edilen petrol rezerviyle, dünya rezervlerinde %10'un üstünde bir paya sahip olurken, Ortadoğu rezervlerinin %15-18'ini elinde bulundurmakta ve petrol rezervleri açısından Ortadoğu'da II. sırada yer almaktadır. 

Irak petrolünden yararlanarak Türkiye’nin siyasi ve iktisadi gücünü yükseltmek için, Türkiye ile Irak arasında özel politikaların gelistirilmesi, Irak’ın istikrarlı ülke haline getirilmesi ve tarım, sanayi, hizmet, ulasım ve turizm sektöründe Irak ile özel projelerin üretilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, Türkiye-Irak ulasım sektörünün birbirine bağlanması, serbest bölgelerin olusturulması ve özel ticari anlasmaların yapılması gibi projeler gelistirilebilir. 

Giriş; 

Ekonomik kalkınmanın en temel unsuru olan petrolün Dünya’da ve Türkiye’deki gereksinimi her geçen gün artmaktadır. Gerek teknolojinin her geçen gün daha yaygınlasıp daha genis kitlelere yayılması gerekse dünya nüfusunun artması, kisi basına tüketilen enerji miktarını arttırmaktadır. Enerji tüketimindeki artıs, petrol sektöründe yasanan akıl almaz plan ve uygulamaları zorunlu hale getirmistir. Petrol2 dünya ekonomi ve siyasetinde tartısılmaz bir öneme ulasmıstır. Kullanım alanının yaygınlığı arz-talep dengesi içinde bu ürüne bağımlılığı arttırmıs ve sonuçta petrol, dünyadaki diğer enerji kaynaklarından ayrılarak stratejik bir konuma gelmistir3 (ılgar ve Öztürk 2005). Dünyada ekonomik kalkınma ve büyüme petrole dayalı hale gelmesi nedeniyle üretici ve tüketici ülkeler açısından petrolün stratejik önemi kısa sürede daha da artmıstır. Gelismekte olan ülkelerin gelirlerindeki artıs sonucu milyarlarca aracın daha yollara 
çıkacağı ve bu durumun, 2050'de küresel petrol talebinin % 110 oranında artmasına ve günlük ortalama 190 milyon varile yükselmesine neden olacağı tahmin edilmektedir. Bu artan talebe rağmen dünyada petrol rezervleri, 46 ile 50 yıl arasında tükenme riskiyle karsı karsıya bulunmaktadır (BP ve HSBC Bank evworld.com/library/hsbc_powering2050.pdf) 

Petrol bağlamında, yirminci yüzyıla damgasını vuran enerji kaynaklarına egemen olma mücadelesi, Ortadoğu’da büyük çekismelere neden olmus, bu gücün belli çevrelerde toplanmasını önlemek için aynı dil, aynı dine ait olan farklı farklı ülkelerin tesisine neden olmustur. Bu olusum hala devam ettirilerek yeni ülkelerin yaratılması eğilimi her zaman açık opsiyonlu olarak kullanılmaktadır. Ağırlıklı olarak Osmanlı coğrafyasında yürütülen bu eğilim, büyük imparatorluklar çağını bitiren ve yeni ulus-devletler dönemini baslatan bir süreçti. 

Soğuk savasla kamplara ayrılan güçler, enerji kaynaklarının paylasımında ortak hareket edebilmektedirler. Sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya çıkan ‘yenidünya düzeni’ adlı belirsiz ortamda Afganistan ve Irak’ta yasananlar, 2011 ve sonrası Arap Bahar’ından sonra özellikle Irak’ta ortaya çıkanlar (özellikle ekonomik açısından) petrolün önemini arttırmıstır. 

2014 yılı itibariyle bölge ülkelerinin saptanmıs petrol rezervlerine bakıldığında, ham petrol rezervleri bakımından (285 m.v.) Suudi Arabistan’dan sonra yaklasık 160 milyar varille ikinci sırada Irak Devleti yer almaktadır. Böylece Ortadoğu’da petrol rezervleri 800 milyar varili geçmektedir. 

Irak, dünyanın en düsük petrol ve gaz üretimi maliyetine sahip ülkelerinden birisidir. Ülkedeki petrol, göreceli olarak sığ kuyulardan çekilebilen çok büyük sahalarda bulunmaktadır Petrol, Irak ekonomisinin dayandığı temel sektördür. Ham petrol ihracatı milli gelirin % 60’ını, kamu gelirlerinin ise yaklasık % 90’ını ve ihracatın %95’in üstünde olusturmaktadır. Ayrıca Irak’ın rezervlerinin üçte birinden daha fazlası yeryüzünün sadece 600 metre altındadır. Su ve birlesik doğal gaz birikintilerinin petrol rezervleri üzerinde yüksek basınç olusturmasın dan dolayı çok çabuk yüzeye çıkmaktadır. Bu nedenle, Irak petrolünün üretim maliyeti varil basına 1,50 dolarından daha az olabilmektedir. Bu üretim maliyeti, Suudi Arabistan’daki maliyetle esit, diğer ülkelerden daha düsüktür. Mevcut üretim seviyesinde kaç yıllık rezerv kaldığını göstermesi bakımından önem tasıyan rezerv-üretim oranı bazı tahminlere göre Irak’ta 100 yıl devam 
edebileceği ve bu rakam Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki en yüksek orandır. Ancak günlük üretim 7, 10 veya 12 milyon varile yükselirse ortalama ömrü de azalacaktır. Ülkedeki ana petrol üretim bölgeleri, güney ve kuzeyde bulunmaktadır. Ham petrol Kuzey Irak'ta Beji, Bağdat'ta Dora ve Basra'daki rafineri tesislerinde islenmektedir. Kısa ve orta vadede üretimin 
artırılabilmesi, daha küçük ve yerel bazda birlesmis rafinerilerin kurulmasına bağlıdır. 

Irak’ın en önemli ihracat kalemi petroldür. Yıllık ortalama petrol üretimi hâlihazırda 2,5-3 milyon varil olup bunu günlük üretim yakın gelecekte 5-6 milyon varile ve hata 12 milyon ulasmasına planlamaktadır. Ortadoğu ve Afrika’daki 2007 yılı toplam bölgesel üretiminin yaklasık % 6’sını Irak karsılamıs olup 2012 yılında ise toplam bölgesel üretimin tahminen yaklasık % 8’ini Irak’ın karsılaması beklenmektedir. OPEC’in 2010 yılı verilerine göre; Irak petrolünün baslıca alıcıları Asya-Pasifik bölgesi (%50) ile Kuzey Amerika (%25) ve Avrupa 
bölgesidir (%25). Mesela 2011 yılı Kasım ayında toplam 64 milyon varil petrol, ortalama 106 dolar/varil fiyatla, ihraç edilmis olup, aylık getirisi yaklasık 6,8 milyar dolar olarak gerçeklesmistir. Petrolün %80’i Basra, bakiyesi Kerkük-Ceyhan boru hattı üzerinden ihraç edilmistir. 



Sekil 1: Ortadoğu’da Petrol ve Doğalgaz Yatakları ve Boru Hatları. 

Irak enerji kaynaklarını (Petrol) gerçek değerini bilmek için Hazar Denizi ve civarındaki petrol ve doğal gaz rezervlerinin miktarı ve bunun dünya rezervleri içindeki payına bakılırsa daha iyi bir sekilde anlasılabilir. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, Orta Asya ve Transkafkasya’nın kanıtlanmıs (ve üretilebilir) petrol rezervleri 15-40 milyar varil dolayındadır. Aynı kaynağa göre olası rezervler ise, 70–150 milyar varildir. Bu rakamlar, ABD Ulusal Güvenlik (eski) danısmanlarından Rosemarie Forsythe’ın çalısmasında, olası ve kanıtlanmıs petrol rezervleri toplamı olarak belirttiği 200 milyar varil rakamı ile (iyimser tahmin aralığında) paralellik göstermektedir. Ayrıca, Azerbaycan ve Kazakistan’ın (Hazar civarındaki) kanıtlanmıs rezervler toplamını 27,5 milyar varil, olası rezervler toplamını ise 40-60 milyar varil olarak vermekteydi4. 



Sekil 2: Ortadoğu Ülkelerinde Petrol ve Doğalgaz Üretimi ve İhracatı. 


Türkiye coğrafyasına yakın en önemli bölgelerden ve zengin kaynaklarıyla bilinen Hazar havzası, petrol rezerv açısında ancak Irak’ın petrol rezervinin yarısına denk düsmektedir. Buna göre; Hazar’ın enerji bakımından önemi, Ortadoğu’ya rekabet olusturacak kapasiteye sahip olmasa bile, gelecekte rezerv kaynak olarak görülmesidir. Ayrıca, Türkmenistan’ın gerçek rezervlerini açıklamaması da enerjiye ihtiyaç duyan ülkelerin istahını kabartmaktadır. 

Irak Petrol havzalarının coğrafî dağılısı, Üç grupta incelenebilirler: 

1) Kuzey Irak Petrol Yatakları 
a) Musul Petrol Yatakları 
b) Kerkük Petrol Yatakları 

2) Orta Irak Petrol Yatakları 

3) Güney Irak Petrol Yatakları 

Kuzey Irak ve Irak Kürdistan Bölgesi petrolü Türkiye sınıra yaklasık (100-250 km) uzaklıktadır. Bu yakınlık daha da önemli hale getirmektedir. 



Sekil 3: Irak’ta Petrol Yatakları Dağılısı. 

Türkiye Coğrafyasında Enerji Kaynakları 

Ortadoğu, Kuzey Afrika, Hazar, Türki Cumhuriyetleri ve Rusya’nın enerji imkânlarına bakıldığında nerede ise dünyanın petrol rezervlerinin en az % 70-75 barındırmaktadır. Ayrıca Rusya gibi bir ülke, ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük enerji üreticisidir. Dünya enerji üretiminin yaklasık % 12’sini Rusya gerçeklestirmektedir. Bugün için Rusya, dünyanın sahip olduğu saptanmıs petrol rezervlerinin yaklasık % 6’sına sahiptir. Dünyanın saptanmıs en büyük 
doğalgaz rezervleri ise Rusya’nın elindedir. 2.300 trilyon metreküp civarındaki bu rezervler dünya toplamının üçte biridir. Dünya toplam doğalgaz üretiminin % 22’si Rusya tarafından yapılmaktadır. 

2012 yılı dünya ispatlanmıs petrol rezervi % 7,7 artısla 1.520 milyar varilden 1.637 milyar varile yükselmistir5. Dünya petrol rezerv miktarında 2011 yılına oranla %7,7'lik bir artıs gerçeklesmis, aynı oranda artmayan petrol üretiminin de etkisi ile 2011 yılında 44,8 yıl olan dünya petrol rezerv ömrü 2012 yılında 48,8 yıla yükselmistir. Birincil enerji kaynakları arasında stratejik konuma sahip olan ham petrol 2012 yılı bası itibarıyla dünya enerji talebinin %33,1'ini karsılamıstır. 

Doğal kaynaklardan yoksun olan Avrupa, bugün yerinde sayarken; doğal kaynaklar açısından daha zengin olan ABD ise zenginliğini borçlu olduğu sömürüyü 21 inci yüzyılda da sürdürebilmek, dünyaya tek basına egemen olabilmek amacıyla ‘yeni sömürgecilik’ yöntemiyle enerji kaynakları adına yerel savasları körüklüyor veya ülkeleri isgal etmektedir. 

Asya ve Avrupa kıtaları arasında köprü konumunda olan Türkiye, Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan boğazları ve petrol tasımacılığındaki rolü ile önemlidir.6 Orta Asya, Kafkasya ve Orta Doğu’daki doğal enerji kaynaklarının kesistiği noktadaki jeopolitik konumuyla bütün dünyanın dikkatini çekmektedir7. Geçmiste Osmanlı devleti, bugün de Türkiye, bu jeopolitik ve jeostratejik konumundan dolayı çesitli entrikaların çevrildiği bir alan olmustur. 



Sekil 4: 2006 Dünyanın En Önemli Rezervlere Sahip Ülkeler. 

Doğal kaynaklara sahip olmak veya yollarını kontrol etmek için ülkeler bazında rekabet daha da çetinlesmistir. Dünya siyasetinde Rusya, Hazar kıyısı doğalgaz boru hattı projesinin yasama geçirilmesi ve Orta Asya Cumhuriyetlerindeki petrol ve doğal gazın çıkısını kontrol altında tutmaya çabalarken, ABD ve boru hatlarının Hazar geçisli ve Rusya’nın denetimi altında olmayan topraklardan geçmesi için çareler aramaktadır. Bu nedenle, bir yandan Rusya’nın itirazlarına karsın Bakû-Tiflis-Ceyhan (BTC) Boru Hattı Projesi gerçeklestirilirken, diğer yandan Avrupa Birliği destekli TRANS-HAZAR projesiyle, Türkiye üzerinden geçip Avrupa’ya uzanacak boru hattı (NABUCCO) gündemde tutulmaktadır. 

Dünya genelinde genel enerji görünümüne bakıldığında sekil 5’te gibi bir tablo ortaya çıkmaktadır. Sekil 5’e bakınız. 



Sekil 5: 1990-2030 Yıllar Arasında Dünya Enerji Tüketimi8. 

Ayrıca Türkiye ile Irak arasında yapılan ihracat ve ithalat bakıldığında çok önemli yere geldiğini görebiliriz. (Tablo 1’e bakınız) Ayrıca 2008 ile 2009 yıllar arasında dünyada yasanan ekonomik krize rağmen ve Türkiye’nin bu iki yıl arasında 132 milyardan 102 milyara düsmesine rağmen, Irak yapılan ihracat hacmi 3,9 milyardan 5,1 milyara ulasmıstır. Ayrıca 2014 yılında Irak’ta yasanan duruma rağmen bu yıl için ihracat hacmi 15 milyar dolara yaklasabilir. 



Tablo 1: 2003-2012 Türkiye – Irak Dıs Ticaret Verileri. 



Tablo 2: 2003-2012 Dünya ve Türkiye’de Dıs Ticaret Hacmi. 

Kaynak: tüik ve değir kaynaklar. 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder