24 Şubat 2017 Cuma

“ENERJİ KÖPRÜSÜ ÜLKE” OLMA YOLUNDA YUNANİSTAN’IN POLİTİKASI BÖLÜM 1




  “ENERJİ KÖPRÜSÜ ÜLKE” OLMA YOLUNDA YUNANİSTAN’IN POLİTİKASI BÖLÜM 1


Utku KIRLIDÖKME
(Outkou KIRLINTOKME). 
*Öğretim Görevlisi, Trakya Üniversitesi Balkan Arastırma Enstitüsü ve Trakya Üniversitesi Uluslararası İliskiler Doktora Öğrencisi. 

Özet 

Son yıllarda ekonomik kriz ile mücadele eden Yunanistan, krizden çıkma çabaları çerçevesinde yeni enerji politikaları üretme ve bu konuda daha aktif olma yönünde hareket etmeye baslamıstır. Yunanistan 2000’li yılların basından itibaren özellikle petrole olan bağımlılığını azaltma yönünde politikalar izlemektedir. Öte yandan özellikle Yunanlı siyasiler ülkenin coğrafi konumuna ve Avrupa’nın enerji konularında Yunanistan’ın rolünün önemine dikkat çekerek, Yunanistan’ın enerji üretimi ve aktarımı konusunda bir “köprü ülke” 
olabileceği demeçleri son birkaç yıl oldukça artmıs bulunmaktadır. 

Türkiye-İsrail iliskilerinin giderek kötülesmesi ve Akdeniz’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail’in enerji alanında isbirliği yönünde adımlar atmaları, Yunanistan’ın da bu isbirliğinin bir parçası olması, enerji koridorlarının kilit ülkesi olan ve “ezeli” rakibi Türkiye karsı Yunanistan için bir fırsat olmustur. Bu bağlamda Yunanlı akademisyenler ve siyasilere göre Burgaz-Dedeağaç Petrol Boru Hattı ve Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) Yunanistan’ın “enerji köprüsü ülke” politikası için önemli araçlar olarak değerlendirilmektedir. 

Bu çalısmada Burgaz-Dedeağaç Petrol Boru Hattı, Trans-Adriyatik Boru Hattı ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-İsrail-Yunanistan enerji isbirliğinin Yunanistan’ın iddia ettiği gibi bir enerji köprü ülke hedefine uygun olup olmadığı, Yunan dıs politikasının bu konudaki adımları ele alınmaya çalısılacaktır. 

Anahtar Kelimeler: Yunanistan, Enerji, TAP, GKRY, İsrail. 
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi = GKRY

Giris 

Yunanistan’ın enerji politikası Yunanlı akademisyenlere göre Yunan devletinin yıllarca en çok ihmal ettiği alanlardan bir tanesi konumunda olmustur. Öyle ki Yunanistan enerjide ithal eden, dısa bağımlı ve hatta enerji alanında “geri kalmıs” bir ülke halini almıstır. 1980’ler ve 1990’lar boyunca ciddi bir sekilde petrole bağımlı olan Yunanistan’da doğal gaz kullanımı 1995 yılı sonrası baslamıs ve ağırlıklı olarak Rusya’dan ithal edilmistir.1 

Öte yandan verilere göre sadece 2001-2011 yılları arasında Yunanistan’ın petrol, doğal gaz ve kömür ithali ortalama %70 düzeyinde artmıstır.2 

Öte yandan son dönemde ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle Yunanistan'ın geleneksel politikalarının sorgulanmasına ve birçok alanda yeni politikaların benimsenmesine neden olmustur. Enerji alanı da yeni politikaların benimsendiği alanlardan bir tanesidir. 

Günümüzde enerji konusu, Yunanistan’ın güncel güvenlik kaygıları arasında değerlendirilmektedir. Ayrıca son yıllarda Yunanlı siyasiler ve akademisyenler tarafından Yunanistan’ın enerji koridorlarındaki rolünün önemine atıf yapılmakta, enerji üretimi ve enerji aktarımı konusunda bir “köprü ülke” olabileceği seklinde açıklamalar yer almaktadır. 
Örneğin Yunanistan Basbakanı Antonis Samaras 25-26 Subat 2013 tarihleri arasında Atina’da düzenlenen Uluslararası Atina Enerji Forumu’nun açılıs oturumunda “Yunanistan’ın doğalgaz ve petrol transferi konusunda oynayabileceği muhtemel önemli rolü gerçeğe dönüstürmemiz gerekiyor” seklinde konusmustur.3 

Aynı yıl 30 Temmuz tarihinde Yunan Meclisi Dıs İliskiler ve Savunma Komisyonu toplantısında konusan Yunanistan Basbakan Yardımcısı ve Dısisleri Bakanı 
Evaggelos Venizelos da “enerji diplomasisi Yunanistan’ın ilk önceliğidir” demistir.4 

2000’li yıllardan itibaren yeni eylem planları olusturmaya çalısan Yunanistan için Burgaz-Dedeağaç Petrol Boru Hattı5 ve Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP),6 “enerji köprüsü ülke” politikası açısından iki önemli araç olarak görülmektedir. Öte yandan son yıllarda Türkiye-Dsrail iliskilerinin giderek kötülesmesi ve Akdeniz’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Dsrail’in enerji alanında isbirliği yönünde adımlar atmaları, Yunanistan’ın da bu isbirliğinin bir parçası olma potansiyeli, enerji koridorlarının kilit ülkesi olan ve “ezeli” rakibi Türkiye karsı Yunanistan için bir fırsat olarak değerlendirilmektedir.7 Böylelikle, bir Yunanlı akademisyenin yorumundan hareketle, enerji köprüsü olan bir ülke diğer ülkelerin enerji güvenliği açısından kilit ülke olarak algılanmakta ve jeopolitik önemi artmaktadır,8 Yunanistan da aslında bunu hedeflemektedir. Ancak Yunanistan'ın özellikle bu son noktada Türkiye faktörü üzerinden enerji politikaları benimsemesi ya da benimsemeye çalısması ve Türkiye ile 
bu alanda rekabete girismesi gelistirilen enerji politikalarının geleceği açısından süpheler doğurmaktadır. Bu bağlamda bu çalısmada yukarıda değinilen boru hatları ve GKRY-Dsrail-Yunanistan iliskilerinin enerji boyutu ele alınarak Yunanistan'ın “enerji köprüsü ülke” olma hedefi tartısılacaktır. 

Burgaz-Dedeağaç Petrol Boru Hattı 

Burgaz-Dedeağaç Petrol Boru Hattı projesi (Trans-Balkan Boru Hattı ya da TBP), ilk olarak 1993 yılında Bulgaristan, Rusya ve Yunanistan arasında Hazar havzasındaki Rus petrolünün Avrupa'ya ulasması için ve Rusya'nın bir nevi “Türk Boğazları tekeline” mahkûm olmaktan kurtarmak için gelistirilmistir.9 Anılan petrol boru hattı projesi çerçevesinde 1995 yılında imzalanan 700 milyon $ değerindeki bir protokol ile Hazar havzasındaki Rus petrolünün, Rusya’nın Novorosisk limanından tankerlerle Burgaz Limanı’na gelmesi, buradan 279 kilometrelik bir boru hattıyla Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesindeki Dedeağaç Limanı’na ulasması ve buradan yine tankerlerle Avrupa pazarlarına ulastırılması hedeflenmistir.10 

Bulgaristan’ın Burgaz limanında 600.000 ton kapasiteli, Dedeağaç’ta ise 1.200.000 ton kapasiteli iki terminalden olusacak olan hattan yılda yaklasık 35 milyon ton petrol tasınması öngörülmüstür. 

Burgaz-Dedeağaç Petrol Boru Hattı’nın insasına iliskin Bulgaristan, Rusya ve Yunanistan arasındaki görüsmeler 2007 yılında tamamlanabilmis ve 15 Mart 2007 anılan üç ülke arasında Atina’da imzalanan anlasma ile yaklasık 1 milyar $ mal olması öngörülen hattın yapımı için ilk resmi adım atılmıstır. Yunanistan açısından Burgaz-Dedeağaç Petrol Boru Hattı enerji aktarım merkezi olma çabasının ilk adımı olarak değerlendirilmistir. 

Yunanistan’da ekonomik krizin baslangıcına tekabül eden bir tarihte gerçeklesen söz konusu anlasma Yunanistan için önem tasımıs ve tasımaktadır. 
Yunanistan ilk olarak söz konusu petrol boru hattının tamamlanması sonucunda uluslararası piyasalara ülkesinde basarılı bir yabancı yatırımın gerçeklestiği mesajını vererek ülkeye yabancı sermaye çekmeyi hedeflemekteydi. İkinci olarak boru hattının gerçeklestirilmesinde önemli bir rol üstlenecek olan Yunanlı sirketlerin ülkeye 2,5 milyar € civarı para akısı sağlamaları hesaplanmaktaydı. 

Son olarak Yunanistan’ın aktarım tarifelerden ilk asamada yıllık 35 milyon €, ikinci asamada ise 50 milyar € kazanç sağlaması beklenmekteydi.11 



Harita 1: Burgaz-Dedeağaç Petrol Boru Hattı12 

Boru hattı projesinin hayata geçirilmesine yönelik Atina’da imza törenine katılan Rusya Baskanı Vladimir Putin, “Projenin, dünya enerji alanında önemli bir proje olduğunu, petrol geçis yollarında çesitlilik sağladığını, bunun ise her üç ülkenin, halklarının ve ekonomilerinin çıkarına olduğunu” ve “Projenin, Yunanistan ile Bulgaristan’ın jeopolitik konumlarını güçlendirdiğini”13 söylemis olsa da anılan Boru Hattı hala tamamlanamamıstır. 
İnşası 2010 sonunda tamamlanması öngörülen ve boğazları “devre dısı” bırakması hedeflenen boru hattı Bulgaristan’ın siyasi ve çevresel endiseleri nedeniyle rafa kaldırılmıs gibi görünmektedir. Bulgaristan Meclisi 2011 yılında ekonomik ve çevreyle ilgili kaygıları gerekçe göstererek Burgaz-Dedeağaç Petrol Boru Hattı Projesi’ne iliskin anlasmadan çekileceğini açıklamıs ve 7 Mart 2013 tarihinde Bulgaristan’ın anılan projeden çekilmesini onaylamıstır.14 

Ancak Yunanistan yine de anılan boru hattı projesinin gerçeklesmesinden ümidini kesmemistir. Ekonomik krizden çıkıs yolları arayan Yunanistan’ın hattın yapımı için siyasi baskı araçlarını kullandığını ve temel amacının da Rus petrolünün Akdeniz’e tasınması için ana hat olması planlanan Samsun-Ceyhan boru hattına bir alternatif olusturmak olduğunu söylemekte sakınca görülmemektedir. 

Yunanistan’ın iyimserliğini onaylayan adım aslında 2013 yılın sonunda Rusya tarafından verilen demeçlerle onaylanmıstır. Rusya Dısisleri Bakanı Sergey Lavrof’un Kasım 2013’te Atina’ya gerçeklestirdiği resmi ziyaret çerçevesinde Burgaz-Dedeağaç Petrol Boru Hattı Projesi’nin yeniden canlanması taraftarı olduklarını ve Bulgaristan’a bu konuda telkinlerde bulunacaklarını ifade etmesi15 Yunan tarafında iyimser bir tablo yaratmaktadır. Ancak son gelismeler dikkate alındığında Yunanistan’ın bu iyimserliğinin gerçeklesmesinin oldukça zor olduğu da genel olarak kabul edilmektedir. Son bir yıldır Rusya ve Ukrayna arasında yasanan kriz ve gelismelerin uluslararası boyut kazanması ve AB-Rusya iliskilerinin gerginlesmesi ve karsılıklı ekonomik yaptırımlara gidilmesi ile birlikte Yunanistan’ın geleneksel dostluk iliskileri içerisinde olduğu Rusya ile iliskileri de bir nevi sıkısmıs durumdadır. Dolayısıyla anılan projenin hayata geçmesi bu bağlamda da oldukça zor görülmektedir. 

Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) 

Azerbaycan’ın Sahdeniz sahasından çıkartılacak yaklasık 1,2 trilyon m3 doğalgaz rezervinin Türkiye üzerinden Avrupa’ya tasınmasını öngören Güney Gaz Koridoru (GGK), Avrupa’nın enerji alanında Rusya’ya olan bağımlılığını azaltacak en önemli projelerden biri olarak görülmektedir.16 Avrupa Birliği, 2006 yılında yayınlanan “A European Strategy for Sustainable, Competitive and Secure Energy” alt baslıklı yesil kitapta Avrupa Enerji Arz Güvenliğinin yeniden tesisi için yeni arz kaynakları ile birlikte doğal gaz ve petrolün tasınabilmesi için yeni boru hatlarının gerekliliğine vurgu yapmıstır.17 



Harita 2: Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP)18 

Güney Gaz Koridoru çerçevesinde gelistirilen Trans-Adriyatik Boru Hattı projesi ilk kez 2003 yılında simdiki adı Axpo olan Dsviçreli bir enerji sirketi olan EGL Grubu tarafından gelistirilmistir. Statoil isimli Norveç enerji sirketinin 2008 yılında TAP projesine katılacağını ilan etmesinin ardından anılan iki sirket boru hattının yapımının finansmanı ve isletimi konusunda hükümetleri ikna etmeyi basarmıslardır.19 Son olarak 13 Subat 2013 tarihinde Arnavutluk, Dtalya ve Yunanistan hükümetleri arasında imzalanan anlasma ile Trans-Adriyatik Boru Hattı projesi resmen hayata geçirilmistir.20 

Daha önce de ifade edildiği üzere AB açısından GGK büyük önem arz etmektedir. Çünkü söz konusu koridor ekonomik öneminin yanı sıra gaz arzının çesitlenmesi, siyasal manevra alanının da genislemesi anlamına gelmektedir. Bilindiği üzere son yıllarda özellikle Rusya kendisini ilgilendiren ya da kendi çıkarları ile ilgili neredeyse her bölgesel ya da uluslararası krizde, Ukrayna örneğinde olduğu gibi, enerji kozunu AB üyesi ülkelere karsı kullanmaktadır. Bu durum doğal olarak Rusya ile ilgili alınacak siyasi kararlar önünde engel teskil etmektedir.21 Bu nedenledir ki AB GGK’nu ve onun altında gelisen projeleri ki TAP bunlardan biri, desteklemektedir. Söz konusu boru hattının insası Avrupa’da Rus sirketi 
Gazprom’un varlığını ve etkinliğini azaltma anlamını tasımaktadır. Hatta birçok Avrupa ülkesi, Yunanistan da dahil olmak üzere, Rusya’nın Avrupa’da yaratmıs olduğu doğal gaz tekelinden kurtulmak için enerji arz kaynaklarını çesitlendirme politikaları takip etmeye baslamıslardır. TAP, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ile birlikte Türkiye üzerinden Gürcistan ile Yunanistan arasında bir hat olusturacak ve Hazar denizindeki Azeri doğal gazının Avrupa pazarını çıkısı sağlayacaktır. Yani Avrupa Rus tekeline karsı Azeri kartını kullanarak bölgede doğal gaz rekabetini artırmayı ve çesitlendirmeyi hedeflemektedir.22 

Güney Gaz Koridoru açısından 13 Ocak 2011 tarihi önemli bir tarih olarak değerlendirilebilir. Çünkü bu tarihte AB ile Azerbaycan arasında Güney Gaz Koridoru Beyanatı imzalanmıs, Avrupa’nın enerji arzında çesitliliğin sağlanması için Hazar Bölgesi’nin önemine vurgu yapılmıs ve Avrupa’ya akacak enerjinin nihai sağlayıcının Hazar Bölgesi olduğu üzerinde durulmustur.23 Bu bağlamda Sah Deniz I ve Sah Deniz II’den Avrupa’ya ulasacak enerjinin aktarımının Güney Gaz Koridoru ile yapılması kesinlik kazanmıstır. Güney Gaz Koridoru AB’de aynı zamanda iki boru hattının rekabetine de sahne olmustur. Sah Deniz Konsorsiyumu’nun 28 Haziran 2013 tarihinde Avrupa’ya tasınacak olan gaz için TAP projesini tercih etmesi bir dönüm noktası olmustur.24 

Şah Deniz Konsorsiyumu’nun TAP’ı tercih etmesinin ardından Yunan basını ve Yunanlı siyasiler Yunanistan’ın jeopolitik açıdan konumunun arttığı yönünde açıklamaların yanı sıra ekonomik kriz nedeniyle derin bir nefes alma sansının yakalandığı konusu üzerinde durmaya baslamıslardır. Yunanistan Basbakanı Antonis Samaras Şah Deniz Konsorsiyumu’nun ilanından sonra basına verdiği demeçte “son on yılda Yunanistan ekonomisi açısından en önemli ve en olumlu gelisme” olarak değerlendirmis ve “böyle ciddi bir projenin hayata geçirilmesi Yunanistan’ı küresel boru hatları haritasına yerlestirmekte ve tüm Avrupa’ya enerji aktarım merkezi olması adına bir güvenoyu niteliği tasımaktadır” 25 şeklinde ifadelerde bulunmustur. 


2 Cİ BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR,



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder