9 Şubat 2017 Perşembe

Okuyan: Türkeş, bana "Devlet Bahçeli nereden çıktı, MİT'le alakalı, bunu Uzaklaştırın" demişti


Yaşar Okuyan: Türkeş, bana " Devlet Bahçeli nereden çıktı, MİT'le alakalı, bunu Uzaklaştırın " demişti.!





   ''   Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan, " Burada 3 tane şey var. Üçü de birbirinden ihanet noktası. Bahçeli ‘ Korkaktır ' diyorum. Millete akıl verip ‘ milletin iradesine gidelim ' diyor. Sen partinin tabanın iradesini saymıyorsun, şimdi kim oluyorsun da ‘ Millet iradesi ' diyorsun. 1270 delegenin 800'den fazlası imza veriyor, yok sayıyorsun. Koltuğu bırakmıyor. 

Okuyan: Türkeş, bana "Devlet Bahçeli nereden çıktı, MİT'le alakalı, bunu uzaklaştırın" demişti       Bunun nedeni de Devlet Bahçeli'nin koltuktan inince yapacağı bir şey olmaması. Sosyal çevresi yok ve hayatı o koltuk. AKP'den önceki hükümeti önünde 1,5 sene olduğu halde Kemal Derviş'le beraber yıktı. Neden? Çünkü Bahçeli görevli bir ajandır. Hukuki sorumluluk benim, bana açsın tüm davaları. Her yerleri oynuyor son zamanda. 45 senedir tanıyorum hep soru işaretleri veriyor insana" dedi.


MHP’de başladığı siyasi hayatının ardından Anavatan Partisi (ANAP) iktidarı döneminde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini yapan Yaşar Okuyan, anayasa değişikliği referandumunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a desteğini açıklayarak 'evet' kampanyası yürüten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında iddialarda bulundu. Okuyan, "Ben belgelerle konuşurum. Ben Bahçeli'yi hiçbir dönem MHP'li olarak göremedim. Bir defa rahmetli Türkeş, Ankara askeri hastanede yatarken giderdik. Kendi el yazısıyla not yazıp avuç içinde saklar, giderken ‘herkese çok selamlar' der elimize sıkıştırırdı. O mektuplardan birinde ‘Bu Devlet Bahçeli nereden çıktı, MİT'le alakalı bunu uzaklaştırın' diyor. Darbe sırasında tutukluyken diyor bunu. Bahçeli'nin son yaptığı da yenilir yutulur cinsten değil" diye konuştu. 

Yaşar Okuyan'ın Sözcü gazetesinden Hande Zeyrek'e verdiği söyleşi şöyle:

-Hastalık nasıl buldu sizi?

12 Eyül 1980 darbesinde MHP'nin Genel Sekreter Yardımcısı olduğumuz o dönemler bizi tutukladılar, yargıladılar. Mamak Askeri Cezaevi'nde yattık. Hatta Taha Akyol ile aynı hücreyi paylaştık. Orada şartlar çok kötüydü. Safra kesemde ciddi problemler çıktı. Cezaevinde ilaç bile vermiyorlardı. Tahliye olduktan sonra Ankara'da safra kesesinden ameliyat olduk. Ama o zamanlar teknoloji çok geride. Benden önce aynı aletlerle ameliyat olan başka bir hastadan sterilizasyon tam yapılmadığı için Hepatit B kaptım. Son 3-4 senedir hissediyordum. Yorgunluk, halsizlik. Hepatit B virüsüne bağlı olarak karaciğer yetmezliği başladı. Son 6 aydır kullandığım ilaçlarda fayda etmiyordu.

-Bu sırada organ aranıyor değil mi?

3 tane kızım var hepsi hemen müracaat etmişler ama hiç biri tutmadı. Eşim aynı şekilde…Umutlar giderek tükenmişti. Son dönemde İstanbul'a gelmeden önce artık herkes biliyor ki mutlaka 15 gün içinde organ bulunmalı yoksa iş geri dönüşü olmayan bir yerde… Bu yüzden ben de vasiyetlerimi yazmaya başlamıştım.

Alparslan Türkeş ile 14 yaşında tanıştım”

-Yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgide olduğunuzu bilmek ne hissettirdi?

Hiçbir şey. Bakın ben normal bir adam değilim. 14 yaşındaydım, rahmetli Alparslan Türkeş daha MHP genel başkanı değildi tanıştığımızda. Yalova'da dedem Rasim Koçalp yanına çağırdı. Bana ‘Türkeş ve ailesi bizim misafirimiz 15 gün' dedi. Bisikletim var o zamanlar. ‘Ona her sabah bir süt, bir ekmek bir de Tercüman Gazetesi alıp götüreceksin' dedi. Harçlığımı dedemden alıyorum bu nereden çıktı şimdi derken o tarihten beri bizim bütün çizgimiz vatan millettir. Asıl mesleğim gazeteciliktir.

“Kadim dostum Emin Çölaşan yazdı”

-Sonra bir mucize gerçekleşti ve karaciğer bulundu….

O da ilginç. Artık son noktadaydım. Öldürmeyen Allah öldürmüyor. Ben çoğunu daha sonra öğrendim ki SÖZCÜ'de kadim dostum, güzel insan Emin Çölaşan yazı yazmış ‘karaciğer aranıyor' diye. İlk dikkat çeken o yazı olmuş.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve eşi Şule Hanım başta olmak üzere TGB'li gençler dört bir koldan duyurular yapmaya başlamışlar. 1700'den fazla kişi ‘karaciğerimizin yarısını vermeye hazırız' diye başvuru yapmış. 10 kişinin dışındakileri tanımam. Ahmet Şahin isimli 33 yaşında genç 4 kez telefon etmiş. Israrla aramasa şu an hayatta olmayabilirdim.

“Bahçeli hükümeti Kemal Derviş'le yıktı”

-MHP'nin ‘Başkanlık anayasasına' destek olma nedeninin altında sizce ne yapıyor?

Burada 3 tane şey var. Üçü de birbirinden ihanet noktası. Bahçeli ‘korkaktır' diyorum. Millete akıl verip ‘milletin iradesine gidelim' diyor. Sen partinin tabanın iradesini saymıyorsun, şimdi kim oluyorsun da ‘millet iradesi' diyorsun. 1270 delegenin 800'den fazlası imza veriyor, yok sayıyorsun. Koltuğu bırakmıyor. Bunun nedeni de Devlet Bahçeli'nin koltuktan inince yapacağı bir şey olmaması. Sosyal çevresi yok ve hayatı o koltuk. AKP'den önceki hükümeti önünde 1,5 sene olduğu halde Kemal Derviş'le beraber yıktı. Neden? Çünkü Bahçeli görevli bir ajandır. Hukuki sorumluluk benim, bana açsın tüm davaları. Her yerleri oynuyor son zamanda. 45 senedir tanıyorum hep soru işaretleri veriyor insana.

-Bir yanda evet kampanyası yürüten iktidar, diğer yanda hayırcılar. Siz ne diyorsunuz?

Bir kere ülke iç ve dışta savaş halinde. Askeri göndermişsin Suriye'ye. IŞİD, PKK ve bir yandan seni boğmaya çalışan emperyalist güçler var. Sen bir anda çıkıyorsun ‘anayasa değişikliği' diyorsun. Bu şartlar altında referandum olması ürkütücü. Türkiye bu yeni maddeleri taşıyamaz. Evet de çıksa hayır da çıksa bunları aştı Türkiye. Otobana girdiniz ‘50 km sonra çıkış yazıyor' mecburen gideceksiniz dönemezsiniz. Cumhuriyet'in temel değerleri yok oldu. İktidar ihanet üstüne ihanet yapıyor. Yapılanlar daha da dibe vuracak ama sonucunda Allah'a inandığım kadar inanıyorum ki son durakta ne Erdoğan var ne de AKP.

“Ata’yı tanıma zamanı”

-Evet çıkarsa da geçerli mi bu teoriniz?

Bak ben bir örnek vereyim. 90 sene önce iki tane sandık kurulsaydı. Birinde Vahdettin yazsa diğerinde Atatürk. Atatürk yazan sandığın içinden oy çıkmazdı. Ama o sandığın içinden 7 düveli dize getiren, emperyalistleri kovalayan bir yol haritası çıktı. Bakın ben Mustafa Kemal'i bu dönemde tanıdım anladım. Ama şimdi işte Mustafa Kemal'i tanıma zamanı. 57 yaşına kadar 3 bini aşkın kitap okumuş, düşünün. Üstünü çizip notlar almış. Hayatında çizgi roman dışında kitap okumayanlar kim oluyor da Atatürk'e dil uzatıyor. Bu adamın kurduğu yoldan geri dönülür mü? Bugün Mustafa Kemal'i anlama günü. Atatürkçü falan olmadım asla. Çünkü o şekilde addeden kendisini ya hiç kitap okumuyor ya da anlamıyor. Gün Mustafa Kemal'in yolunda birleşme günüdür. Bu saltanat böyle sürmez. Bu yükü bu ülke kaldırmaz. Bir yerde kırılacak bu iklim. Biz, Mustafa Kemal'in çizgisinden koptuk ve çok kötü işler oluyor. Ama referandumda sonuç ne olursa olsun Türkiye'nin önü açıktır.

Karaciğerini Okuyan'a veren gencin hayatını 'FETÖ' karartmış

Okuyan'ı karaciğerinin 4'te 3'ünü vererek hayata döndüren  33 yaşındaki Ahmet Şahin, ‘FETÖ'nün şok mangalarıyla baskı ve mobbing sonucu Kara Harp Okulu'ndan ayrılmak zorunda kalan bir genç. 2007'de askeri üniformasını çıkarmak zorunda bırakılan Şahin, Okuyan'ı o dönem harp okullarından ayrılmak zorunda olan gençlere sahip çıkan yazılarıyla tanıdı. Bir şirkette mühendis olan Şahin, Okuyan'a karaciğer arandığını sosyal medyada gördü. ‘Yıllar önce bize yapılan zulümlerde yanımızda olmuştu, şimdi benim de teşekkür zamanım' deyip hastaneye koştu. Düğün hazırlıkları yapan Şahin ‘Yaşar Okuyan gibi insanların daha fazla yaşaması lazım' dedi.





“Türkeş'in Sağ Koluydu”

Ailesi olarak hastalığı yendiğini duyduktan hemen sonra geçmiş olsun ziyaretine gittik Yaşar Okuyan'ın. 1980 öncesi ve sonrasında MHP'nin kurucusu Alparslan Türkeş'in hep yanında duran Okuyan dimdik duruyordu! Peki siyasete devam edecek miydi? Bu sorunun yanıtını ilk gençlik yıllarındaki heyacanıyla verdi: “Döndüm bile. Sosyal medyada üç dört yobaz ‘Hâlâ mı geberemedin? Hâlâ kaşınıyorsun' diye yorumlar yaptılar.

Bunlar ufak işler, daha çok beklersiniz, ben Allah'a güvenmiş bir insanım. ‘Bu işi yeneceğim' dedim. 90 sene önce bu topraklar üzerinde, her şeyin bitti dendiği anda, 1.76 boyunda bir adam çıktı! Atatürk'le birlikte kader değişiyor. Yedi düvel üzerimize gelirken mücadeleyi kazanmışız. Bugün de kazanacağız.”

“1980 darbesinden önce Bahçeli diye birisi yoktu”

-Hastalık süresince başbakan da dahil önemli siyasetçilerden aranmışsınız. Bir tek Devlet Bahçeli aramamış. Kırgın mısınız?

Ben MHP'nin Türkeş ile beraber kurucusuyum. 1980 darbesi öncesinde Devlet Bahçeli diye birisi yoktu. Beni aramadı diye neden kırgın olayım. Adamın yapısını tanıyorum. Kendi 2 dönem milletvekili olan Saffet Sancaklı'nın eşinin cenazesine yoğun işleri yüzünden katılmıyor. Beni neden arasın. Yan yana olduğumuz MHP'li arkadaşlarımız Devlet Bahçeli korkusundan telefonla bile arayamadılar şu saate kadar. Sadece şaşırdım.

-Devlet Bahçeli'nin cesareti varsa karşıma çıksın dediniz. Karşınıza çıksa ne söyleyeceksiniz?

Aaaaa bak yine tekrarlıyorum… Devlet Bahçeli'yi o kadar iyi tanıyorum ki… Yüreği varsa çıksın ya da en güvendiği başkan yardımcılarını yollasın konuşalım, sonunda Bahçeli bitmiştir.

-Neden öfkelisiniz?

Ben belgelerle konuşurum. Ben Bahçeli'yi hiçbir dönem MHP'li olarak göremedim. Şimdi siz benim hakkımda çok önemli bilgilere vakıfsınız. Ben hep sizden rahatsız olurum. ‘Ya bir şey söylerse' diye. Bir defa rahmetli Türkeş, Ankara askeri hastanede yatarken giderdik. Kendi el yazısıyla not yazıp avuç içinde saklar, giderken ‘herkese çok selamlar' der elimize sıkıştırırdı. O mektuplardan birinde ‘Bu Devlet Bahçeli nereden çıktı, MİT'le alakalı bunu uzaklaştırın' diyor. Darbe sırasında tutukluyken diyor bunu. Bahçeli'nin son yaptığı da yenilir yutulur cinsten değil.

ulusalkanal.com.tr









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder