23 Şubat 2017 Perşembe

TÜRKİYE ENERJİ GÜVENLİĞİ RUSYA’YA GERÇEKTE NE KADAR BAĞIMLI BÖLÜM 1



TÜRKİYE ENERJİ GÜVENLİĞİ RUSYA’YA GERÇEKTE NE KADAR  BAĞIMLI? BÖLÜM 1



Tuğçe VAROL SEVİM 


Özet 

Türkiye ve Rusya arasındaki enerji iliskileri özellikle son on yılda hızla artarak tarihi bir noktaya ulasmıstır. Enerji ihtiyacının neredeyse tamamını yurtdısından ithal eden Türkiye’nin çoğunlukla Rusya’ya doğal gaz nedeniyle bağımlı olduğu düsünülmektedir. 

Oysaki, iki ülke arasındaki ekonomik iliskilerin ve isbirliğinin gelismesi neticesinde Türkiye enerji piyasası Rus enerji sirketlerinin önemli bir yatırım alanı haline gelmistir. Rus enerji sirketleri doğalgaz, petrol, elektrik ve nükleer santral dahil Türkiye’ye de enerji sektöründe pek çok alana giris yapmıslardır. Türkiye açısından enerji güvenliğinin Rusya boyutu artık sadece hammadde ithalatı boyutundan çıkmakta ve Rus sirketlerinin Türkiye enerji güvenliğinde önemli aktörler olmasına yol açmaktadır. Türk enerji piyasasına dahil olan Rus 
enerji sirketlerinin neredeyse tamamının Rus devlet sirketi olması dolayısıyla da bu stratejinin bir Rus devlet stratejisi olduğu söylenebilir. Ülke içerisinde yatırım anlamında Rus sirketlerinin önemli bir katkısı olması yanında enerji güvenliğinin hassas bir konu olması nedeniyle Rus enerji sirketlerinin hangi alana giris yaptıklarının ve hedeflerinin incelenmesinde fayda vardır. Bu bağlamda bu çalısmada su sorulara yanıt bulunmaya çalısılacaktır; Rus sirketlerinin Türk enerji sektöründeki varlığı Türkiye’nin enerji güvenliğine olumsuz bir katkı yapmakta mıdır? Ve son olarak Türkiye enerji güvenliğinin aslında 

Rusya’ya olan bağımlılık boyutu nedir? 

Anahtar Kelimeler: Türkiye, Rusya, Enerji Güvenliği, Doğalgaz, Petrol, Nükleer Enerji, Boru hatları 

Türkiye Ekonomisinin Enerji İthalatına Bağımlılığı 

Türkiye jeostratejik olarak dünya enerji piyasası açısından Çanakkale ve İstanbul Boğazları dolayısıyla önemli bir geçis noktasını elinde tutmaktadır. Karadeniz ülkelerinin ya da Karadeniz’e ulasan Orta Asya ve Kafkas ülkelerinin kaynaklarını Türk Boğazları aracılığı ile dünya piyasalarına göndermeleri nedeniyle, Boğazlar son derece stratejik bir önem tasımaktadır. Türkiye, hem sahip olduğu boğazlar hem de dünya enerji kaynakları ile dünyanın en büyük enerji pazarı olan Avrupa arasında coğrafi olarak konumlanması nedeniyle 


Orta Asya, Kafkaslar ve Avrupa arasında “doğal bir köprü” olarak tanımlanmak tadır.1 Türk Dısisleri Bakanlığı verilerine göre petrol geçisi açısından Türk boğazlarından dünya petrol tüketiminin her gün %3.7’si geçis yapmaktadır.2 Diğer yandan Türkiye hem doğalgaz hem de petrol alanında nüfusu ve ekonomisi nedeniyle büyük bir pazardır ve yüksek oranda enerji ithalatına bağımlıdır. Türkiye ile Rusya arasında da doğalgaz ve petrol açısından ciddi bir ticaret söz konusudur. Türkiye pek çok Avrupa ülkesi gibi büyük bir Rus gazı ithalatçısıdır. 
Günümüzde Rus gazı Türkiye’ye iki hattan gelmektedir; Batı hattı ve Mavi Akım. 1987 yılında Türkiye’ye ulasan Batı hattı esasen Rusya’dan sonra Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan’dan geçerek Türkiye’ye ulasmaktadır. Buna ilave olarak daha yeni tarihli Mavi Akım boru hattı ise Rusya’nın Karadeniz’deki Dzugba limanından itibaren Karadeniz’in altından geçerek Türkiye’nin yine Karadeniz’deki limanı olan Samsun limanına ulasmaktadır. 3 Son on yıl içerisinde özellikle doğalgaz talebi açısından Türkiye’de %300 oranına yakın bir 
talep artısı yasanmıstır. 2007 yılında Türkiye’nin talebinden fazla doğalgaz ithal edecek kontratı olması ve satın alamadığı gazın parasını ödemesi sorununu yasamasından sonra hızla büyüyen Türk ekonomisi ve nüfusu sayesinde ve Türk hükümetinin evlerdeki ısınmanın doğalgazdan sağlanması yönündeki politikası nedeniyle ülkede, gaz talebi hızla yükselmistir. 

Buna ilave olarak Türkiye’nin günümüzde sahip olduğu doğalgaz kontratı ve yıllık ihtiyacı birbirine çok yakın rakamlardır. Bu nedenle de Türkiye’nin hem ülke içi enerji güvenliği açısından hem de enerji stratejisinin bir parçası olan Avrupa’ya doğalgaz tasımacılığı yapabilmesi için daha fazla gaz depo alanları olusturarak altyapısını gelistirmek zorundadır.4 

Bu bağlamda henüz tam olarak yeterli olmasa da Tuz Gölü’nün altında depolama yapılabilmesi için gerekli çalısmalar baslatılmıstır. 



Tablo 1: Türkiye’nin Doğalgaz Arz ve Talep Tahminler (bcm – milyar metre küp)5 


Soğuk Savasın sona ermesinin ardından, dünya pazarlarına ulasabilmesi ya da kendi ihtiyacını karsılaması için insa edilen boru hatları sayesinde olusturulan Türk enerji politikaları ülkenin jeopolitik öneminin artmasına neden olmustur.6 Yeni gelisen boru hatları politikaları sayesinde Türkiye’nin konumu dev enerji kaynaklarına sahip olan Orta Doğu, Hazar ve Rusya ile enerji kaynaklarını ithal etmeye bağımlı olan Avrupa arasındaki bir “enerji koridoru” kavramına doğru evrim geçirmistir. Esasen Türkiye dünya petrol rezervlerinin %73’ü ve dünya doğalgaz rezervlerinin %72’sine sahip olan bir coğrafyanın yanı basında bulunmaktadır.7 Ve bu dev kaynaklar sadece Türkiye’nin enerji ihtiyacı için değil, Türkiye’den geçerek Avrupa enerji ihtiyacının da sağlanması açısından kritik bir önem tasımaktadır. 

Türkiye’nin doğalgaz talebindeki artıs bilhassa Mavi Akım boru hattının tamamlanmasının ardından hızla yükselmistir ve buna bağlı olarak Türk ekonomisi de önemli bir enerji kaynakları tüketicisi durumuna gelmistir. Uluslararası Enerji Ajansı (bundan sonra IEA olarak kullanılacaktır) verilerine göre Türkiye, dünyanın en basta gelen büyümekte olan ekonomilerinden birisidir ve Türkiye Enerji Bakanlığı tahminlerine göre de 2030 yılına kadar Türkiye’de enerji talebi ikiye katlanacaktır.8 Mart 2012 tarihinde yayınlanan Deloitte raporuna göre ise Türkiye’nin kısa vade de ekonominin hızla büyümesi ve talebin artması nedeniyle yeni doğalgaz kontratlarına, daha doğrusu kaynaklarına ihtiyacı bulunmaktadır. 
Türkiye’de doğalgaz kullanımı ilk olarak Rusya’dan Türkiye’ye ulasan hattan 0.4 bcm miktarındaki gaz ile 1987 yılında baslamıstır. 2001 yılında Türkiye’de tüketilen doğalgaz miktarı 16 bcm’e ulasmıstır. 2014 yılı itibariyle Türkiye’nin 49-50 bcm gaz tüketmesi beklenmekte, 2030 yılında ise ihtiyacın 75 bcm’in üzerinde çıkması tahmin edilmektedir.9 

Gerçekten de Türkiye’de yasanan sosyal ve ekonomik gelisme nedeniyle enerji talebi sadece doğalgaz alanında değil elektrik kullanımı anlamında da hızla artmıstır. Dolayısıyla Türk enerji politikası talep edilen enerjinin zamanında, güvenilir, az maliyetli ve çevre dostu olabilmesi yolunda bir gelisme göstermeye çalısmıstır.10 Son otuz yıl içerisinde ise petrol ve doğalgaz talebi mukayese edildiğine doğalgaz talebinin hızla artmasına rağmen petrol talebinde aynı artısın yasanmadığı gözlenmektedir. Örneğin; 1983 yılında Türkiye’de toplam 
enerji tüketiminde petrolün oranı %47 iken doğalgazın oranı %0.01’dir. Ancak 2005 yılında se petrolün oranı %35.9’a düsmüsken doğalgazın oranı ise %35.4’tür.11 Bu nedenle Türkiye, ekonomisinin büyümesini planladığı gibi aynı zamanda doğalgaz ve elektrik gibi enerji talebinin karsılanması içinde büyük bir plana ihtiyaç duymaktadır ve ülke de enerji santrallerinin kurulması için yabancı yatırımı tesvik ederken boru topraklarından geçecek hatları projelerine de destek vermektedir.12 


Grafik: Türkye Enerji Dhtiyacının Arz-Talep Projeksiyonu13 


Türkiye Ekonomisinin Kırılganlığı 

2012 yılında Türkiye ekonomisi 786 milyar dolar GSMH ile dünyanın en büyük 18’inci ekonomisi haline gelmistir. On yıl kadar bir süre içerisinde ise Türkiye’de kisi basına düsen milli gelir 10 bin dolara eriserek yaklasık üç katına ulasmıstır.14 Her ne kadar 2008-2009 küresel ekonomik kriz sırasında ekonomik büyüme yavaslamıs olsa da ülke de büyük bir ekonomik kriz yasanmamıs ve 2010 yılında toparlanmaya baslamıstır. Diğer yandan ise Türkiye enerji güvenliği, enerji ithalatında doğalgaz ve petrol alanında ithalata olan 
bağımlılığın %90’ını geçmesinden dolayı oldukça kritik bir hale gelmistir.15 2000-2008 yılları arasında Türkiye toplam ithalatı 40.67 milyar dolardan 201.96 milyar dolara yükselirken, ihracat ise 27.78 milyar dolardan 132.03 milyar dolara yükselmis ve büyük bir dıs ticaret açığı da beraberinde gelmistir. 2008 yılında ise Türkiye’nin toplam enerji ithalatı için ödediği fatura 40 milyar dolar ile tüm ticaret açığının yarısını oluşturmustur.16 


Tablo 2: Türkiye’nin 2009-2012 Arası Toplam İthalat ve Enerji İthalatı Verileri (milyar dolar) 


1 Adam Balcer, “The Future of Turkish-Russian Relations: A Strategic Perspective”, Turkish Policy Quarterly, Vol. 8, No. 1, 2009, s. 82. 
2 Arda Baykal, “Turkey's Energy Politics”, House of Commons Library, SN/IA/5301, International Affairs and Defense Section, 27 Ocak 2009, s. 5. 
3 Gülden S. Ayman, “Turkey Courts Russia on Energy”, Institute Thomas Moore, 8 Eylül 2009, s. 1 
http://www.institut-thomas-more.org/pdf/370_en_GAyman-Sept2009.pdf 
4 Katinka Barysch, “Turkey's Role In European Energy Security”, Centre For European Reform, Essays, Aralık 2007, s. 2, 
http://www.cer.org.uk/pdf/essay_turkey_energy_12dec07.pdf 
5 Gareth M. Winrow, “Turkey and the East-West Gas Transportation Corridor”, Turkish Studies, Vol. 5, No. 2, 2004, s. 29 
6 Ali Tekin ve Ira Walterova, “Turkey’s Geopolitical Role: The Energy Angle”, Middle East Policy, Vol.15, No.1, 2007, s. 84. 
7 A.M. Kılıç, “Turkey’s Natural Gas Necessity, Consumption, and Future Perspectives”, Energy Policy, Vol. 3434, 2006, s.1929-1931. 
8“Turkey’s Energy Security Strategy”, PC.DEL/898/10, 13 Eylül 2010, Vilnius, Lithuania, s. 1. 
9 A.M. Kılıç, a.g.e., s.1932. 
10 Mustafa Balat, “Energy Consumption and Economic Growth in Turkey During the Past Two Decades”, 
Energy Policy, Vol. 36, 2008, s.118. 
11 Bilge Hacisalihoglu, “Turkey’s Natural Gas Policy”, Energy Policy, Vol. 36, 2008, s. 1869. 
12 Ibid., s. 1871. 
13 “Türkiye Doğal Gaz Piyasası – Beklentiler, Gelismeler 2012”, Deloitte, Mart 2012, s. 18, 
http://www.deloitte.com/assets/DcomTurkey/Local%20Assets/Documents/turkey_tr_enerji_dogalgaz_200312.pdf 
14 “Turkey”, World Bank, 26 Aralık 2013, http://www.worldbank.org/en/country/turkey/overview 
15 Volkan S. Ediger ve Istemi Berk, “Crude Oil Import Policy of Turkey: Historical Analysis of Determinant and 
Implications Since 1968”, Energy Policy, Vol. 39, 2011, s. 2134. 
16 Ibid., s. 2136. 
17 Esra Karakis, “Türkiye 2013 Kasım Ayı Enerji Dstatistikleri Raporu 11”, Enerji Dstatistikleri Daire Baskanlığı, s.5. 
18 Mehmet Melikoğlu, “Vision 2023: Forecasting Turkey’s Natural Gas Demand Between 2013 and 2030”, Renewable and Sustainable Energy Reviews, 
Vol. 22, 2013, s. 395. 
19 Ibid., s. 396. 
20 Tuncay Celik ve Birol Akgul, “Changes in Fuel Oil Prices in Turkey: An Estimation of the Inflation Effect 
Using Var Analysis”, Journal of Economics and Business, Vol. 14, No. 2, 2011, s.12, Daha fazla bilgi için bknz.; 
M. Ali Bilginoglu ve Cuneyt Dumrul, “A Co-Integration Analysis on the Energy Dependency of the Turkish 
Economy”, Journal of Yasar University, Vol.26, No.7, 2012, s. 4312-4414, Istemi Berk ve Berna Aydogan, 
“Crude Oil Prices Shocks and Stock Returns: Evidence From Turkish Stock Market Under Global Liquidity 
Conditions”, EWI Working Paper, No.12/15, Eylül 2012. 
21 Tuncay Celik ve Birol Akgul, a.g.e., s. 20. 
22 Turkish Ministry of Economy, “Economy Outlook 2013”. 
23 “Turkey Sees Enerhy Import Bill at 61$ billion in 2014”, Reuters, 3 Haziran 2014, 
http://af.reuters.com/article/energyOilNews/idAFI7N0O802N20140603 
24 Saban Kardas, “Turkey Unleashes New Energy Strategy Plan”, Eurasia Daily Monitor, Vol.7, Issue.83, 29 Nisan 2010. 
25 Tuncay Babalı, “The Role of Energy in Turkey’s Relations With Russia and Iran”, CSIS, 29 Mart 2012. 
26 The Republic of Turkey, Ministry of Energy and Natural Resources, Strategic Plan – 2010-2014. 
27 The Republic of Turkey, Ministry of Foreign Affairs, “Turkey’s Energy Strategy”, Ocak 2009, 
http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/EnerjiPolitikasi/Turkey's%20Energy%20Strategy%20(Ocak%20200 9).pdf 
28 The Republic of Turkey, Ministry of Foreign Affairs, http://www.mfa.gov.tr/turkeys-energy-strategy.en.mfa 
29 Brenda Shaffer, “Turkey’s Energy Policies in a Tight Global Energy Market”, Insight Turkey, No. 2, NisanHaziran 2006, s. 98. 
30 “Turkish Energy Strategy in the 21st Century: Weathering Uncertainties and Discontinuities”, Global Relations Forum, 2013, s. 16. 






Türkiye’nin ithal ettiği doğalgazın ülkenin elektrik sektörüne de önemli bir katkısı bulunmaktadır. Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının verilerine ülkenin yıllık elektrik ihtiyacının %51’i doğalgazdan üretilmektedir.17 Dolayısıyla neredeyse tüm doğalgaz ihtiyacını ithal eden bir ülke olarak Türkiye’nin doğalgaz arzında yasayacağı bir kesinti ya da petrol ve gaz fiyatlardaki ani yükselmeler, ülke ekonomisi adına önemli bir riski barındırmaktadır. Petrolde ve doğalgazda yasanabilecek ani fiyat yükselmesi Türk ekonomisinin büyümesini durdurabileceği gibi ani enflasyon artıslarına da yol açabilir.18 2011 yılında Türkiye nüfusu 73.3 milyon insana ve doğalgaz tüketim talebi de 40 bcm’e ulasmıstır. 

Melikoğlu makalesinde gelismis ülkelerin nüfus ve doğalgaz talebi ile Türkiye’nin talebi arasında bir karsılastırma verileri sunmustur. Örneğin; 2011 yılında gelismis bir ülke olan İtalya’nın nüfusu 61 milyon olup yıllık 71.3 bcm gaz tüketmistir.19 Bu karsılastırmadan da anlasılmaktadır ki Türkiye’nin hem nüfusu hem de ekonomisi için güvenilir ve kesintisiz kaynak bulması gerekmektedir. 


Tablo 2: Türkiye – Doğalgaz İthal Ettiği Ülkeler 2012 bcm / % (BOTAS & BP) 



Tablo 3 : Rusya’nın Türkiye’nin Yaptığı İthalattaki Payı milyar $ -TUİK 



Tablo 4: Türkiye’nin 1996-2013 Arası Seçilmis Yıllarda Petrol İthalatı ve Ortalama 


Tablo 5: Türkiye’nin 1987-2013 Arası Yıllık Doğalgaz İthalatı (BOTAŞ ve IEA) 

Enerji kaynakları ithalatına olan yüksek bağımlılığı nedeniyle Türkiye’nin ödediği yıllık enerji faturası da petrol fiyatları neticesinde zaman zaman aniden yükselebilmektedir. 

Dolayısıyla uluslararası alanda petrol fiyatlarını etkileyebilecek her türlü krizin yanı sıra Türkiye’nin petrol ve doğalgaz ithal ettiği ülkelerdeki siyasi istikrar da bir o kadar hayatidir. 

Örneğin, ABD’nin Dran’a uyguladığı petrol ambargosu neticesinde Türkiye, Dran’dan aldığı petrolün miktarını azaltma yoluna gidebilmisken, doğalgaz alanında gidememistir. 

Türkiye’nin Dran’a doğalgaz konusundaki bağımlılığı ABD ve Avrupa devletleri tarafından bilindiğinden, Ankara bu Dran ile doğalgaz ticaretinde herhangi bir diplomatik baskı görmemistir.20 Çevik ve Akgül’ün çalısmalarına göre petrol fiyatlarındaki %1 oranındaki bir yıl sürecek bir artıs Türkiye ekonomisindeki tüketim fiyat endeksini %1.6 oranında arttırmaktadır.21 2012 yılında 60 milyar doları bulan Türkiye’nin enerji ithalatı için ödediği fatura miktarı 2013 yılında azalarak 55.9 milyar dolar olarak gerçeklesmistir. 22 Maliye Bakanı Mehmet Simsek’in yaptığı açıklamaya göre Türkiye’nin 2014 yılında enerji faturasının 61 milyar dolar olması beklenmektedir. 2013 yılında Türkiye bütçesinin 65 milyar 
dolar açık verdiği düsünülecek olursa, enerji ithalatı Türkiye bütçesinin önemli bir kısmını olusturmaktadır.23 

Türkiye’nin Enerji Stratejisi 

Türkiye Enerji Bakanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye’nin Enerji Stratejisi” dokümanına göre; Türkiye enerji arz güvenliğini sağlayabilmek, Türkiye’nin bölgesel ve küresel enerji pazarlarında etkinliğini arttırabilmek, çevreyi koruyabilmek, kendini kaynaklarını kullanabilmek ve ulusal enerji pazarının yasal altyapısını olusturabilmek için çesitli hedefleri bulunmaktadır.24 Babalı’ya göre Türkiye’nin enerji stratejisinin üç önemli ayağı sunlardır;25 

1. Kömür, yenilenebilir ve su gibi yerli kaynakları kullanarak Türkiye’nin basta petrol ve doğalgaz olmak üzere enerji kaynakları ithaline olan yüksek bağımlığını azaltmak. 
2. Kaynakların ithalatı açısından kaynak temin edilen ülkelerin sayısını arttırarak çesitlilik sağlamak ve boru hatları aracılığı ile önemli bir geçis ülkesi haline gelmek. 
3. Türkiye’yi nükleer enerji ile tanıstırarak nükleer enerjinin ülkenin enerji üretimindeki payını göreceli olarak arttırmak. 

Türkiye’nin enerji stratejisini ilgilendiren Türkiye Enerji Bakanlığı ve Dısisleri Bakanlığının yayınladığı iki ayrı resmi doküman bulunmaktadır. “Enerji Bakanlığı 2010-2014” dokümanında, Bakanlığın hedefleri kısaca on bir noktada özetlenmektedir: kaynakların çesitlendirilmesi, öz kaynaklara öncelik verilmesi, yenilebilir enerji ve enerji etkinliğinin ülke enerji üretimindeki payının arttırılması, tedarikçi ülkelerin çesitlendirilmesi ve bir ülkeye olan bağımlılığın azaltılması ve Türkiye bir “enerji hub” ülkesi haline getirmek.26 Dısisleri 
bakanlığının 2009 yılındaki ve halen güncellenmediği enerji strateji belgesine çok fazla bir detay içermemekle birlikte genel anlamda temel hedefleri belirtmektedir. 27 Diğer yandan dokümanın Nabucco gibi gerçeklestirilme ihtimali ortadan kalkmıs projeleri içermesi ve güncelliğini yitirmesine rağmen Dısisleri Bakanlığının web sitesinde kısmen daha ayrıntılı bilgiler mevcuttur. 

• Kaynak ülkelerin ve kaynakların çesitliliğini arttırmak. 
• Nükleer dahil yenilenebilir enerji kaynaklarının payını arttırmak. 
• Enerji verimliliğini arttıracak önemli adımlar atmak. 
• Avrupa’nın enerji güvenliğine katkıda bulunmak.28 

Türk Dısisleri Bakanlığının enerji strateji ile ilgili resmi dokümanından bakanlığın özelikle Türkiye’nin bir “enerji geçis” ülkesi konumunda daha güçlenmesi yönünde yoğunlastığı görülmektedir. Bu nedenle de Türkiye’nin resmi anlamda enerji stratejisinin hedeflerinden birisini de Avrupa kıtasının enerji güvenliğine kendi topraklarından geçecek olan boru hatları ile katkı sağlamak olduğu anlasılmaktadır. Önceki Basbakan Erdoğan’ın “bizim ana stratejimiz Türkiye’nin, AB’nin dördüncü doğalgaz kolu olmasıdır” cümlesi ile Dısisleri Bakanlığının enerji stratejisini desteklemektedir.29 Küresel anlamda Türkiye önemli bir enerji üreticisi ya da tüketicisi konumunda değildir. Diğer yandan Türkiye, petrol alanında sahip olduğu boğazlar, BTC (Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı) ve Ceyhan limanı ile önemli bir tasıyıcı ülke konumundadır. Bununla birlikte gerçeklesmeye en yakın proje olan TANAP (Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı) ve talip olduğu İran, Irak ve Doğu Akdeniz kaynakları ile birlikte önemli bir gaz geçis ülkesi olmaya en büyük adaydır. Dolayısıyla güvenilir “enerji tasıyıcı” ülkesi olmak, Türkiye’nin enerji stratejisinin kalbini olusturmaktadır.30 

Türkiye’nin enerji stratejisi konusunda bir baska dikkat çekici nokta da Türkiye’nin enerji alanında yayınladığı resmi dokümanlardan hiçbirisi tam olarak enerji geçis koridoru, enerji hub’ı ya da enerji merkezi olmak konusunda bir tanımı bulunmamaktadır. Bilgin Türkiye’nin enerji stratejisinin bir netlik kazanması açısından bu kavramların tam olarak anlasılması için tanımlarını detaylı bir sekilde açıklamaktadır. Bu bağlamda Bilgin’e göre eğer Türkiye enerji geçis ülkesi olacaksa, Türkiye’nin Rusya, Hazar ve Orta Doğu’dan gelen 
petrol ve doğalgaz boru hatlarını sadece kendi pazarına değil Avrupa ve diğer pazarlara tasıması gerekmektedir. Eğer Türkiye bir “enerji hub”ı olmak istiyorsa, Türkiye’nin LNG dahil petrol ve doğalgaz boru hatlarında ciddi bir etkisinin olması ve temin ettiği kaynakları ihraç edebilme kapasitenin olması gerekmektedir. Son olarak eğer Türkiye bir enerji merkezi olmak istiyorsa, Türkiye’nin nükleer santralle, yenilenebilir enerji sistemlerine, ek rafinelere ve doğalgaz depolarına hatırı sayılır miktarda bir yatırım yapması gerekmektedir.31 

Türkiye ve Rusya Enerji Alanındaki İliskisi Doğalgaz Mavi Akım ve Batı Hattı 

Türkiye Batı Hattı ve Mavi Akım olmak üzere iki adet doğalgaz boru hattından Rusya’dan gaz ithal etmektedir. Dlk olarak Türkiye, Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye giris yapan ve Batı hattı olarak anılan hattan Rusya’dan doğalgaz ithal etmeye baslamıstır. 1987 yılında 14 bcm kapasiteli bu hattan Türkiye 0.4 bcm ile Rusya’dan (SSCB) ilk gazını ithal etmistir.32 Günümüzde Batı hattından Türkiye’ye tasınan gazın 10 bcm’ini Türkiye’deki özel sirketler ve geri kalanını da Türk devlet doğalgaz sirketi BOTAS getirmektedir. 1996 yılında Rusya, Türkiye’ye Karadeniz’in altından geçecek yeni bir boru hattı teklifinde bulunmus ve sonuç olarak da Aralık 1997 tarihinde iki ülke yeni bir boru hattı için anlasmaya varmıstır. 

2003 yılında insaat baslayan Mavi Akım doğalgaz boru hattı Rus Gazprom ve İtalyan ENI sirketinin ortaklığında insa edilen denizin altından geçen ilk boru hattıdır.33 Mavi Akım boru hattının toplam uzunluğu aslen 1.213 km olup 396 km’lik kısmı Karadeniz’in altından geçip toplamda 3.2 milyar dolar maliyet ile tamamlanmıstır.34 Türkiye’nin Mavi Akım doğalgaz boru hattından yıllık ithal ettiği 2014 yılına kadar 16 bcm olup, bu yıl içerisinde ek bir sözlesme ile 19 bcm’e çıkartılmıstır. Kasım 2005 tarihinde Mavi Akım boru hattının açılıs 
töreninde bir konusma yapan dönemin Rusya Enerji ve Sanayi Bakanı Victor Khristenko, Türkiye ve Rusya’nın bir sonraki deniz altından geçecek boru hattının bu sefer Akdeniz’den geçerek Rusya’nın doğalgazını Dsrail’e tasıyacağını belirtmistir. Gerçekten de İsrail’de doğalgaz kaynakları bulunana kadar da Rus gazının Türkiye üzerinden Akdeniz’e, oradan da İsrail’e tasınması projesi güncelliğini korumustur.35 


Türkiye ayrıca İran ve Azerbaycan’dan da önemli miktarda doğalgaz ithal etmektedir fakat Azerbaycan ve İran hatlarında çesitli sebeplerden yasanan kesintiler nedeniyle Rus boru hatları Türkiye için yasamsal derecede önem tasımaktadır. Örneğin 2008 yılında İran’da yasanan ağır kıs sartları nedeniyle doğalgaz tüketimi artmıstır ve bunun sonucu olarak da İran, Türkiye’ye gönderdiği doğalgazı kesmek zorunda kalmıstır. Buna ilave olarak İran bir kez de Türkmenistan ile yasadığı doğalgaz fiyatı anlasmazlığı nedeniyle Türkiye’ye gönderdiği gazı kesmistir. Her iki durumda da Türkiye, Rusya’dan ilave doğalgaz talebinde bulunmus, Rusya da Türkiye’nin eksik gaz ihtiyacını tamamlamıstır. Benzer bir sorun bu kez de Rusya ile Ukrayna arasında 2009 yılında doğalgaz nedeniyle yasanan sorunda Rusya ve Türkiye arasında gerçeklesmistir. Rusya da Mavi Akım’dan Türkiye’ye gönderdiği gaz miktarını arttırarak Türkiye’nin Batı hattından kaynaklanan kesintiden etkilenmemesini sağlamıstır.36 

Türk Özel Doğalgaz Sirketlerinde Rusya’nın Payı 


Tablo 6: Batı Hattında Dlk Dalga Özellestirme (2007-2009) ve BOTAS’tan Devredilen Kontrat Miktarı 

* Aralık 2007 tarihinde gazı temin etmeye baslamıstır. 
** Ocak 2009 tarihinde gazı temin etmeye baslamıstır. 
*** Ocak 2009 tarihinde gazı temin etmeye baslamıstır 

Kaynak: Erdinç Özen, “Turkey’s Natural Gas Market: Expectations and Developments”, Deloitte Report, 2012, s. 20. 


Tablo 7: Batı Hattında Dkinci Dalga Özellestirme (2007-2009) ve BOTAŞ’tan Devredilen Kontrat Miktarı 


Devlet doğalgaz sirketi BOTAŞ, önce 2007 yılından baslayarak 2009 yılına kadar Gazprom ile olan Batı Hattındaki kontratının 4 bcm’ini özel sirketlere devretmistir. Gazprom ile anlasmaya varan dört özel sirket de 2009 yılında 2.266 ve 2010 yılında 2.991 bcm gazı Türkiye piyasalarına getirdiler. Ardından BOTAS 2011 yılında sona erecek olan Batı Hattından gelen 6 bcm’i de özel sirketlere devretme kararı almıstır. BOTAŞ gaz devri kararını Ekim 2011’de Gazprom’a bildirerek kontratını yenilemeyeceğini bildirmistir. BOTAS’ın 
kararının ardından baslangıçta Türkiye’de 26 adet sirket EPDK’ya gaz ithalat lisansı alabilmek için basvurmustur ancak hiçbirisi Rusya tarafından gerekli anlasma belgesini temin edemediği için EPDK hiçbir sirkete ithalat izni verememistir. BOTAŞ’ın kararını yıl sonunda ve kıs basında olmasından dolayı baska bir seçenek kalmadığından BOTAŞ, Rus tarafı ile farklı sartlar içeren acil bir gaz kontratı imzalamıstır. 

Türkiye’nin Rusya tarafı ile imzaladığı ek doğal gaz kontratı ile beraber Rusya’nın çok ihtiyacı bulunan, Türk münhasır ekonomik bölgesinde kendi Güney Akım doğalgaz boru hattı projesi için gerekli fizibilite çalısmasını yapmak için izin anlasması da imzalanmıstır. EPDK’dan gaz ithalatı için basvuruda bulunan Rus sirketinin de ortağı olan Bosphorus sirket olsa da, bizzat bu sirket de Gazprom ile gerekli anlasmayı imzalayamamıstır.. Güney Akım projesinin fizibilite çalısması için Türkiye’den resmi izin alabilmek için kontrat devri sürecinin zamanlamasını çok iyi değerlendiren Rusya tarafı böylece resmen Güney Akım projesine baslamıstır. 2011 yılı sonunda acil olarak imzalanan anlasmaya göre BOTAS 2012 yılı sonuna kadar Batı Hattından 5.6 bcm gaz alabilecek, bir baska deyisle uzun süreli kontrat imzalamak yerine özel sirketlere kontrat devri için bir yıl süre kazanmıstır.37 

Nisan 2012 tarihinde EPDK Batı Hattından gelen 6 bcm tutarındaki gaz kontratının devri için ikinci kez duyuruda bulunmustur. İkinci kez yasanan kontrat devri sürecinde, Rusya tarafı ile gerekli anlasmaları imzalayan ve kriterleri tamamlayan dört sirket 6 bcm gazı Rusya’dan getirmek üzere EPDK’dan ithalat lisansı almıstır. Bu sirketler Akfel, Bosphorus Gaz, Kibar Enerji ve Batı Hattı sirketidir. 2009 yılında Bosphorus Gaz sirketi içerisindeki hisselerini arttıran Rus Gazprom’un alt sirketlerinden birisi olan Gazprom Germania böylece sirketin %71 hissesine sahip olmustur. Buna ilave olarak Rus Gazprom sirketinin baska bir alt sirketi olan Gazprombank da Avrasya Gaz sirketine %20 (kimi kaynaklara göre %26) oranında ortak olmustur. Ayrıca Gazprom’un, ana ortağı Avusturyalı OMV olan Enerco sirketinin hisseleri ile de ilgilendiği de zaman zaman basında yer almaktadır.38 

Elektrik ve Nükleer Türkiye’de Inter RAO Yatırımları 

2002 yılından itibaren hızla özellesmenin baslaması ile birlikte elektrik alanında özel sirketler Türk enerji sektöründe hızla yer almaya baslamıstır. Günümüzde Türkiye elektrik piyasasının %74 oranındaki üretimini özel sirketler gerçeklestir mektedir. Özellestirmenin ve Türkiye’nin ithal ettiği doğalgazın ve dolayısıyla doğalgaz dönüsüm santrallerinin artması ile birlikte 2002 yılında 31.846 MW olan Türkiye’nin enerji kapasitesi 53.910 MW’a ulasmıstır. Türkiye’nin ivedi elektrik ve enerji ihtiyacının 2000’li yılların basında belirmesi ile birlikte 
Türkiye en hızlı elektrik üretim imkanı veren doğalgaz dönüsüm santrallerini tesvik etmistir. Bu bağlamda 2001 yılında doğalgazdan elde edilen güç miktarı 52 milyar kWh iken 2011 yılında 102 milyar kWh’a ulasmıstır.39 2020 yılı için öngörülen Türkiye’nin elektrik enerjisi talebi ile ilgili senaryolara göre Türkiye’nin yüksek senaryoda %7.7 ve alçak senaryoda %6 oranında enerji ihtiyacının artıs göstermesi beklenmektedir. Söz konusu senaryolardan alçak senaryoya göre de Türkiye’nin 2020 yılına kadar ek olarak 40.000 MW yeni kapasite kurulumuna ihtiyacı bulunmaktadır.40 

Elektrik alanında Rusya’nın dev Inter RAO sirketi Türkiye elektrik pazarına Trakya elektrik santralinin %90 hissesini Amerikalı enerji sirketi AEI’dan 2012 yılında alarak girmistir. Ardından Mayıs 2013 tarihinde geri kalan hisseleri de alan Inter RAO, Trakya elektrik santralinin %100’üne sahip olmustur.41 Trakya elektrik santrali ise 478 MW kapasiteye sahip olup Marmara Denizi sahilinde Dstanbul’a çok yakın mesafede bulunmaktadır.42 Dolayısıyla Rus Trakya Elektrik sirketi Türkiye’nin nüfusça en yoğun ve en büyük sanayi bölgelerinden birisinin elektriğini üretmektedir. Inter RAO sirketi Türkiye içerisinde elektrik santrali satın almanın dısında ayrıca Türkiye’ye Gürcistan’dan elektrik ithal 
edilmesi konusunda da müzakereleri sürdürmektedir.43 Inter RAO sirketinin gerek Ermenistan ve gerekse Gürcistan’da elektrik altyapılarında ortaklıklarının olduğu ve özellikle Ermenistan elektrik üretimini yakın gelecekte arttırılması konusunda planları olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda Inter RAO sirketinin Ermenistan’da ürettiği elektriği Gürcistan üzerinden Türkiye’ye satmak planı olduğu varsayılabilir. 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder