Boru hatları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Boru hatları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Nisan 2020 Pazar

AVRUPA BİRLİĞİNE GİRİŞİN BEDELİ: NABUCCO

AVRUPA BİRLİĞİNE GİRİŞİN BEDELİ: NABUCCO



Oğuz Ketenci*
* BÜSAM Enerji Uzmanı, Beykent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğrencisi,
oguzkoguz@hotmail.com


ÖZET



NABUCCO, doğalgazın Türkiye’den Avusturya’ya kadar balkan ülkelerini de geçerek karadan uluslararası taşınmasını içeren milli bir doğalgaz taşıma projesidir.
Erzurum’dan başlayıp Avusturya’daki depolama merkezine kadar uzanacaktır. Özelliği, Rusya’nın bildik doğalgaz ulaşım yolları dışında kalan alternatif bir taşıma hattı olması ve çoğu Avrupa devletleri ile ABD tarafından desteklenmesidir. Hat 3296 km uzunluğunda olup 2000 km. si Türkiye’den geçecektir. Projenin toplam maliyeti 7.9 milyar dolardır. Türkiye bu projede yer almadığında başkaca taşımanın B planının olmadığı anahtar ülke konumundadır. Türkiye, Avrupa Birliği ülkeleriyle projenin detaylarını görüşmeye devam ederken, aynı zamanda da projeye sıcak bakmalarına rağmen sadece transit geçiş isteyen Avrupa birliği ülkeleriyle de uzlaşma zemini aramaktadır. Avrupa Birliğine üyeliğini istemeyen Fransa ve Almanya’ya karşı Nabucco projesinde ABD‘in desteğini almayı başaran Türkiye’nin bu projedeki rolü ve önemi Avrupa birliğine giriş için yeterli olacak mı!


GİRİŞ



Artan enerji ihtiyacı gelişmiş ülkeleri yeni enerji kaynaklarına itmektedir.
Özellikle sanayisi gelişmiş Avrupa ülkelerinin, termik ve nükleer enerjinin
olumsuz çevresel etkilerini gelecek nesillere taşımak istememesi alternatif
enerji kaynaklarını devreye sokmasını gerektirmektedir. Bu kaynaklardan en
önemlisi, sanayinin her alanında rahatlıkla kullanılabilen doğalgazdır. Avrupa
19. yy’dan beri kendi doğalgaz kaynaklarından yararlanarak doğalgaz
kullanımına geçmesine rağmen Türkiye’de doğalgaz kullanımı yüzyılın son
çeyreğinde başlamıştır. Bu gecikmenin temel nedeni yeraltı kaynaklarının
yetersizliği ve komşu kaynaklara uzaklıktır. Yerleşik kültüründe doğalgaz
kullanımında öncelik alınmayı engellediği de söylenebilir. Günümüzde
doğalgaz kaynakları Avrupalı kullanıcılar için yetersizleşmektedir Yeni
kaynaklardan yararlanma gereği vardır. Potansiyel kaynaklar; Doğu Avrupa,
Batı Asya ve Türki Cumhuriyetlerindedir ve kaynaklardan alıcılara doğalgazın
aktarımı stratejik önem taşımaktadır.

NEDEN TÜRKİYE?



Doğalgaz enerjisine bağımlı Avrupa ülkeleri için Norveç dışında belirgin
doğalgaz kaynağı bulunmamaktadır. Bu kaynaklarda sadece kendi ihtiyaçları
için kullanıma yeterlidir. Doğalgaz kaynaklarının yeryüzünde bolca bulunduğu
ülkeler ihtiyacı fazla olan ülkelere de oldukça uzaktır. Bu nedenledir ki 2003
Irak işgaline kadar başta Fransız, İtalyan ve diğer Alman firmaları bireysel
olarak Ortadoğu da anlaşmalar imzalayıp kaynak ihtiyaçlarını güvence altına
almışlardır. Ancak ABD’nin Irak işgali dengeleri değiştirmiş neticesinde
Avrupa, öncelikleri arasına Ortadoğu’yu dahil ederek Rusya‘ya yönelmiştir.

Günümüzde artık enerji güvenliğini teminat altına almak için boru hatları
projeleri gündeme gelmektedir.

Özellikle Rusya’ya bağımlılığı ortadan kaldıracak Nabucco projesi de
bunlardan biridir. Zengin Avrupa ülkeleri için, doğal kaynak çeşitliliği ve
zenginliğini değerlendiremeyerek bakir kalmış, kapasitesini tam olarak
kullanamayan uzak ülkeler hedeflenerek kaynakların bu topraklara akışı bu
projede birleştirilmiştir. Proje devasa büyüklükte bir işletimi gerektirmektedir
ve kaynakların toplanarak birleştiği en uygun bölge Türkiye’dir. Deniz yoluyla
aktarımın oldukça güç ve maliyetli olması Türkiye üzerinden ve karadan doğal
yolla ulaşımı gerektirmektedir

Türkiye jeopolitik konumundan dolayı enerji güvenliği açısından da Avrupa
için önemi büyük bir ülkedir. Doğalgazın yurtiçinde kullanımına uzak kalmış
olan Türkiye böyle bir proje ile hem kullanım hem de hattı kiralanan etkin bir
ülke konumuna gelmektedir.

Asrın projesin de Türkiye’nin yer almasındaki haklı gerekçelerden en
önemlisi şüphesiz projeyi destekleyecek aktarım hatların varlığı ve tüm
hatların geçiş bölgesinde yer almasıdır..Mevcut ve planlanmış hatlarını biraz
detaylıca incelediğimizde Türkiye’nin projede ki güç ve etkisi daha
anlamlı olacaktır.


TÜRKİYE’DEN GEÇEN DOĞALGAZ HATLARI

Halen Kullanılan Hatlar;

1. Irak-Türkiye Petrol Boru Hattı

Bu hat gerçekte paralel iki hattan oluşmaktadır. Irak'ın Kerkük ve diğer üretim
sahalarından elde edilen ham petrolü Ceyhan (Yumurtalık) Deniz Terminali'ne
ulaştırmaktadır. 1976 yılın -da işletmeye alınmış olan birinci hat, fiilen Mayıs
1977'de çalışır duruma gelmiştir. 1983 yılında başlayıp, 1984 yılında
tamamlanan 1.Tevsii Projesi ile de hattın kapasitesi 46.5 milyon ton'a
yükseltilmiştir. 1. Boru Hattı'na paralel olan ve Ağustos 1987'de işletmeye
alınan II. Boru hattı ile de yıllık taşıma kapasitesi 70.9 milyon tona ulaşmıştır.
BOTAŞ1, hattın Türk topraklarında kalan kısmının mülkiyetine sahip olup, bu
kısmın işletilmesi, kontrolü, bakım ve onarımını da üstlenmiştir. Irak - Türkiye
Ham Petrol Boru Hattı'nın, Uzunluk Değeri Toplam 1.876 km.dir. 1990 yılında
Körfez Krizi nedeniyle kapatılan hat, 1996 yılında tekrar işletmeye alınmıştır.

1 Boru hatları ile Petrol Taşıma A.Ş

Birleşmiş Milletler'in kararı doğrultusunda sınırlı petrol sevkıyatı
yapılabilmektedir.

2. Batman-Dörtyol Petrol Boru Hattı

Batman ve çevresinden elde edilen ham petrolü tüketim noktalarına ulaştırmak
üzere, 1967 tarihinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı tarafından işletmeye
açılmıştır. Boru hattı, Batman'dan İskenderun Körfezi'ne ulaşarak, Dörtyol'da
son bulmaktadır. Yıllık kapasitesi 3.5 milyon ton olan boru hattının uzunluğu
511 km.dir.

Boru hattına entegre edilen besleme kollarıyla Batman, Diyarbakır Bölgesinde
üretilen ham petrol de Dörtyol'a taşınmaktadır (Tes.Müh.Dergisi, 2005).

3. Ceyhan-Kırıkkale Petrol Boru Hattı

Kırıkkale Rafinerisi'nin ham petrol ihtiyacını karşılayan boru hattı, Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı'ndan, 1983 tarihinde devralınmış olup, Eylül 1986
tarihinde işletmeye açılmıştır.
448 km uzunluğundadır. Hattın kapasitesi yıllık 5 milyon ton’dur.Ceyhan
Deniz Terminali'nden başlayarak Kırıkkale Rafinerisi'nde son bulur.. Projenin
Erzurum-Sivas-Kayseri, Kayseri-Ankara, Kayseri-Konya-Seydişehir
bölümlerinin yapım çalışmaları tamamlanmıştır. Bu hatta 2001 tarihinden
itibaren İran’dan doğal gaz sevkıyatına başlanmıştır.

4. Rusya-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı

Rusya Federasyonu-Türkiye doğal gaz boru hattı ülkemize, Bulgaristan
sınırında Malkoçlar’dan girmekte Hamitabat, Ambarlı, İstanbul, İzmit, Bursa,
Eskişehir güzergahını takip ederek Ankara'ya ulaşmaktadır. Hat 842 km
uzunluğundadır.

Ana kontrol merkezi Ankara-Yapracık'tadır. 1986 tarihinde inşasına başlanan
hat, 1987 tarihinde ilk durağı olan Hamitabat'a ulaşmıştır. Bu tarihten itibaren,
yerli doğal gazın yanı sıra, ithal doğal gaz da Hamitabat'taki Trakya Kombine
Çevrim Santralında elektrik enerjisi üretiminde kullanılmaya başlanmıştır. Hat,

1988'de de Ankara'ya ulaşmıştır. Ana hat, 1996 yılında 209 km. uzunluğundaki
İzmit-Karadeniz Ereğli Doğal Gaz iletim Hattı ile Batı Karadeniz Bölgesine,
208 km uzunluğundaki Bursa-Çan Doğal Gaz iletim Hattı ile Çan'a
uzatılmıştır.

5. Doğu Anadolu Doğal Gaz iletim Hattı(Türkiye-İran Doğalgaz hattı)
Türkiye ile İran arasındaki doğalgaz boru hattı 1996 yılında imzalanan
anlaşma çerçevesinden inşa edilerek ağrıdan girip Erzurum’a kadar
uzanmaktadır.

Bu projede, Doğudaki kaynaklardan alınacak doğal gazın boru hattıyla
Türkiye'ye taşınması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda İran ile Türkiye arasında,
Doğal Gaz alım satım anlaşması1996'da Tahran'da imzalanmıştır. Bu
anlaşmaya göre; Türkiye İran’dan 23 yıl süre ile doğal gaz alacak olup, alım 3
milyar m küp ile başlayıp, yıllar itibariyle artarak 10 Milyara ulaşacaktır
(TMMOB).

Mevcut ve Yapımı Devam Eden Petrol ve Doğal Gaz Boru Hatları

_ Şelmo - Batman Ham Petrol Boru Hattı


Şelmo sahasında üretilen ham petrolü Batman Terminali'ne taşıyan boru
hattının uzunluğu 42 km olup, yıllık taşıma kapasitesi 800.000 tondur. Şelmo-
Batman Ham Petrol Boru Hattı ile 2002 yılında 691 Bin varil ham petrol
taşınmıştır.

_ Karacabey (Bursa)-İzmir Doğal Gaz iletim Hattı.,

1986 tarihinde inşasına başlanan hat Rusya federasyonu Türkiye doğalgaz boru
hattı 842 km. ülkemize Bulgaristan sınırından girmekte ve Ambarlı İstanbulİzmit- Bursa-Eskişehir güzergâhını takip ederek ana kontrol merkez Ankara’ya ulaşmaktadır. Ankara’dan sonra Bursa-İzmit-Eskişehir’de konut ve ticaret sektörlerinin kullanıma sunulmuştur. 251km. uzunluğundaki Bursa-İzmir
doğalgaz iletim hattının yapım çalışmaları bitirilmek üzeredir (Güngörürler,
2004).

_ Bursa-Çanakkale-İpsala Yunanistan hattı


Mevcut doğal gaz ana iletim hattı, Karacabey'den (Bursa) İzmir ve Aliağa'ya
uzatılarak, doğal gaz bu güzergâhtaki sanayi ve konut sektörlerinde kullanıma
sunulmaktadır. 241 km uzunluğunda ki boru hattının yapım çalışmaları
tamamlanmış ve 2003 yılında sisteme gaz arzı sağlanmıştır.

_  Çan-Çanakkale Doğal Gaz iletim Hattı

300 milyon dolara mal olan 285km’lik hat ile Yunanistan’a yılda 500 milyon
metreküp doğalgaz aktarılmaktadır. Doğal gaz kullanımının yurt çapında
yaygınlaştırılması çalışmaları kapsamında, Bursa-Çan Doğal Gaz iletim Hattı,
Çan'dan Çanakkale'ye uzatılmıştır. 107 km uzunluğundaki Çan-Çanakkale
Doğal Gaz Boru Hattı'nın yapım çalışmaları da 2000 yılında tamamlanmıştır.

Yapım Aşamasında Olan Boru Hatları.,

Halen yapımı devam etmekte olan üç ana boru hattı bulunmaktadır.

1. Mavi Akım Projesi

Bu proje; Rusya Federasyonundan Türkiye'ye, Karadeniz tabanından geçecek
boru hattı ile 16 milyar m3 doğal gaz getirmeyi amaçlamaktadır. Bu hatla ilgili
anlaşma15 Aralık 1997 tarihinde imzalanmış Dünya Bankası'ndan sağlanan
kredi yapılmıştır..Söz konusu doğal gaz boru hattı Rusya Federasyonundan
başlayarak, karadan yaklaşık 390 km yol aldıktan sonra, Karadeniz'e
girmekte,denizin 2100 m altından 380 km yol alarak Samsun'da Türkiye'ye
ulaşmaktadır. Daha sonra 444 km.'lik bir boru hattıyla Samsun-Ankara arasını
kat edecektir Karadeniz geçişi yedekli olması için çift hat olarak döşenmiştir.
2005 tarihinde açılan boru hattını inşa etmesindeki amaç, Rus gaz iletim
hatlarını artırmak ve Türkiye’nin üçüncü ülkelerle enerji anlaşmaların
yapmasına engel olmaktır (T.C. Enerji Bakanlığı Web Sitesi).
Mavi akım dışında Türkiye,1999’da Türkmenistan’dan doğal gaz alımı için
Hazar Denizi altından, Azerbaycan ve Ermenistan üzerinden geçen 1.050 mil
uzunluğunda ve 2-2,4 milyar dolara mal olacak bir doğal gaz boru hattı yapımı
için anlaşma imzalamıştır Azerbaycan’daki 35 trilyonluk büyük gaz
potansiyeline sahip Şah Deniz gaz bölgesinin Türkiye’ye Türkmenistan’dan
çok daha yakın olmasına rağmen, Hazar Geçişli Türkmenistan-Türkiye-
Avrupa Boru Hattı (TCP) daha tercih edilir bir durumdadır.

İçinde bulunduğumuz dönemde Hazar Geçişli Doğal Gaz Boru Hattının, Mavi
Akım projesi, İran ve özellikle de Azerbaycan doğal gazı ile rekabet
etmektedir. Azerbaycan’ın Şahdeniz bölgesinden gaz dağıtımı, Türkiye ve
Azerbaycan’ın 2001’de 15 yıl için imzaladıkları anlaşmaya göre 2004 yılında
başlamıştır (TMMOB).

2. Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı

Kamuoyunda Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattı olarak bilinen bu projeyle, Hazar
Havzası'nda bulunan, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan gibi ülkelerde
üretilen ham petrolün, boru hattı ile Ceyhan'a taşınması, Ceyhan'dan
tankerlerle dünya pazarlarına ulaştırılması amaçlanmıştır. Bakü-Ceyhan Boru
hattı uluslararası politik ayak önü olduğundan, üzerinde çok spekülasyon
yapılan bir hattır. Türkiye bu boru hattının yapılması için kararlı bir siyaset
izlemiş, ABD desteğini kazanmış, Azerbaycan ile ortak politika oluşturmuştur.

3. Güney Doğal Gaz Boru Hattı

Doğal gaz kullanımının yurt çapında yaygınlaştırılması çalışmaları
kapsamında, bu projele güney ve güneydoğu bölgelerimizin doğalgaz talebinin
karşılanması amaçlanmaktadır.560 km. uzunluğundaki hat, Sivas'tan başlayıp
Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Osmaniye, Adana üzerinden Mersin'e
uzatılacaktır.

NABUCCO’NUN GELİŞİMİ.

Görüldüğü üzere Türkiye tamamen aktarıcı ülke konumundadır. Kurulu
sistemin işlerliği ve ucuza mal edilmesi doğalgaz kullanıcılarının ihtiyaçlarının
devamlılığını daha da cazibeli kılmaktadır. Doğalgazın öncelikle orta
Avrupa’ya aktarımı iyice önem kazanmıştır. Bu anlamda başı çeken Alman ve
Fransız petrol işletmeleri taşıma öz sermayesini finanse ederek doğalgaz’ın
bölgelerine aktarılması teşvikleri Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan doğalgaz
krizi nedeniyle hızlanmıştır (Batılı, 2000).

Bu anlamda ilk girişim olan Nabucco, Ortadoğu ve Hazar bölgesi doğalgaz
rezervlerini Avrupa pazarlarına bağlamayı ön görecek şekilde 2004 yılında
başlatılmıştır. 3300 km. boru hattının Türkiye’de inşasına 2010 yılında
BOTAŞ’ca start verilecek. 2013 yılında Avusturya’da sonlanacaktır. Hat
Erzurum'da Türkiye-İran Doğalgaz Hattı ile birleşerek, yine yapımı düşünülen
Trans-Kafkas Gaz Hattı ile bağlanacaktır. Bu özellikleriyle hat, hem Orta
Asya'yı, hem de Orta Doğu'yu gaz hatları olarak bağlayacak ve batı ucunda
Avusturya'nın temel doğal gaz taşıyıcısı hattı ile birleşecektir.
Terminal ülke Avusturya ya kadar sırasıyla Bulgaristan, Romanya ve
Macaristan'dan geçecek boru hattı ortakları eşit hisse ile BOTAŞ (Türkiye),
Bulgargaz (Bulgaristan), Transgaz (Romanya), MOL (Macaristan), OMV
(Avusturya ve RWE (Almanya)'dır.

2020 yılında 31 milyar metreküp doğalgaz taşıyacağı varsayılan hat, aynı
zamanda AB'nin Trans-Avrupa Enerji Hattı'nın bir parçası olarak
öngörülmekte olup fizibilite ve mühendislik çalışmaları için AB fonlarından da
faydalanılmıştır. İlk hesaplara göre toplam maliyet 4.6 milyar Euro'dur.

Projenin Temel Dayanakları

Türkiye’nin doğalgaz arzında sadece ücret ödenen bir ‘geçiş ülkesi’ olarak
tanımlandığı projede esas amaç Türkiye üzerinden Azerbaycan, Türkmenistan,
İran, Irak ve Mısır doğalgazının AB pazarına ulaştırılmasıdır. 6 ortaklı projede
Türkiye geçiş ülke konumundadır. Projenin tamamlanması için Nabucco Gas
Pipeline International GmbH adlı firma 2004 yılında Viyana'da kurulmuştur.
20%'şer ortaklıkla altı firma şunlardır:

OMV (Avusturya), MOL (Macaristan), Transgaz (Romanya), Bulgargaz
(Bulgaristan), BOTAŞ (Türkiye), RWE (Almanya). Projenin durumuna göre
Rus Gazprom'un da ileride katılımının söz konusudur. Fransa, Romanya
aracılığı ile dolaylı olarak projeye ucundan da olsa dahil olmuştur.

Projedeki Çekinceler

2003’de imzaları atılan projenin hayata geçmesi konusunda kaynak sorunu
katılımcı ülkelerin desteğine sunulurken, hattın en büyük ortaklarından başta
Türkiye’nin çıkarlarını zedeleyecek yaklaşımlar projenin hız almasını
engelleyici özellikler olarak halen süregelmektedir (BOTAŞ).
Nabocco’da sadece geçiş ücreti ile yetinin telkininin yanında Avrupa birliği,
projenin enerji bakanlığından alınıp dış işlerinin inisiyatifine verilerek
Türkiye’nin ‘’ticari ortak olarak’ taleplerini reddetme eğilimdedir.Her şeyi
garanti altına almak içinde hükümetler arası anlaşmalar imzalayarak
Türkiye’ye baskı yapılmaktadır.ABD’ nin de desteğini alan projenin zayıf
yönü Rusya’nın başta Türkmenistan olmak üzere eski Sovyetler birliği
ülkeleriyle doğalgaz anlaşmalarını yenilemesi girişimlerinde
etkisizleşmesidir..Bu duruma alternatif yaratmak adına ABD,İran
doğalgazının kullanılmasına sıcak bakmaktadır.Aynı zamanda projenin
ortaklarından Bulgaristan’ın Rusya ile alternatif bir proje olan güney akımı
anlaşmasını imzalaması Nabucco’nun elini zayıflatan etkenlerdendir (İGDAŞ).
Ticari faaliyeti tamamen Avrupalılar eliyle yapılacağı bu proje, her iki tarafa
da cevaplandırılması gereken acil sorunlar yaratmaktadır. Taraflar sorun
çözümünde karşı tarafı zayıflatacak önerileri sunduklarından proje
uygulanabilirliği tartışılır duruma gelmiştir. Avrupa ülkelerinin isteklerine göz
attığımızda, Türkiye; bölgeden geçen hattı finanse etmek, sadece geçiş
ücretiyle yetinmek ve hat bitince tüm haklarını devretmek şeklinde izole
edilmektedir. Türkiye’nin ise elinde sağlam koz olarak kullanabileceği sadece
AB ne üyelik isteme fırsatını değerlendirme avantajı vardır. Zira inşa edilecek
boru hattının en büyük bölümü ki -2000 km.- Türkiye’de olacağı
düşünüldüğünde uygulanacak projenin esas belirleyicisi ülke durumundadır.
Proje Avrupa’yı Neden İlgilendiriyor?

13 temmuz 2009 tarihinde taşıyıcı ülkelerin katılımıyla Ankara da imzalanan
proje start almıştır. Proje, Türkiye`den daha çok Avrupa’yı ilgilendirmektedir.
En başta “bağımlılık” geliyor. BP’nin açıkladığı 2007 Dünya Enerji
Raporu’nda yer alan verilere göre, 2006’da dünya petrol tüketimi yüzde 0,4,
doğalgaz tüketimi yüzde 2,5 oranında artmıştır.

Özellikle doğalgaz tüketimindeki büyüme dikkat çekicidir. Son 10 yıldır
ortalama artış yüzde 2 dolayında olup. Dünya tüketiminin yüzde 40’ı Avrupa
ve Avrasya bölgesinde gerçekleşmektedir. Dünyadaki toplam doğalgaz ithalatı
748 milyar metreküp ve bunun 537 milyarı boru hatları ile Geri kalan kısım da
sıkıştırılmış doğalgaz olarak deniz tankerleriyle yapılmaktadır. Boru hatlarıyla
yapılan ithalatta en büyük gaz hareketi Rusya’dan Avrupa’yadır ve Avrupa,
doğalgazda büyük ölçüde Rusya’ya bağımlı ve ihtiyacının büyük bölümünü bu
ülkeden boru hatlarıyla temin etmektedir.

Özetle, Avrupa’nın dışarıdan ithal etmek zorunda kaldığı gaz miktarı 207
milyar metreküptür ve bunun yüzde 73`ünü Rusya’dan temin edilmektedir.
Yedi Avrupa ülkesi gaz ithalatının tamamını Rusya’dan yapmaktadır.
Enerjide tek kaynağa bağımlılığın ekonomik ve siyasi riskleri vardır. Bu
gerçeğin farkında olan Avrupa, yıllardır kaynak çeşitlendirmesine gitmek, riski
dağıtmak için uğraşmaktadır. Bu sebepten dolayı, Azerbaycan, Türkmenistan
ve Kazakistan’da son dönemde geliştirilen kaynaklar ve bu kaynakların
Türkiye üzerinden nakline sürekli ilgi duyulmaktadır.

Türkiye içinse Türk devletlerinin dünya pazarlarına Türkiye üzerinden
açılması, bunun yanında bir enerji köprüsü olma iddiası da önemli bir hedeftir.
Ancak Rusya, Sovyet döneminin uygulamalarıyla ele geçirdiği üstünlüğü
kaybetmek, başkalarıyla paylaşmak niyetinde görünmemektedir. Hem arz
kaynağı olma, hem de nakil yollarındaki söz sahipliğini devam ettirmek isteği
zor, pahalı ve iddialı olan bu yeni projede şekillenerek Türkiye için tarihi bir
fırsat yaratmaktadır.

Hayata geçmesi kolay görünmeyen ama geçtiği takdirde Avrupa’nın
hedeflerinin de darbe alacağı bu proje, tek kaynağa bağımlılığı daha da
pekişecektir. O yüzden gelişmeler, Türkiye`den ziyade Avrupa’yı da yakından
ilgilendirmektedir.

En önemli doğalgaz tedarikçisi olarak devrede olan Rusya’nın, fiyat
anlaşmazlığı nedeniyle Ukrayna üzerinden nakledilen doğalgazı kesmesi,
milyonlarca Avrupalının yakıtsız kalmasına yol açması, AB ülkelerini daha
kalıcı ve alternatifli hatların devreye sokulmasına zorlamaktadır. Avrupa'da şu
anda 500 milyar metreküp gaz kullanılmakta, 200 milyar metreküp gaz
üretilmekte; dolayısıyla 300 milyar metreküp gaz de ithal edilmektedir.
Uzmanlara göre Avrupa’nın enerji ihtiyacı 2030 yılına kadar en az yüzde 70
oranında artacak olması " 2010 ve 2020 arasındaki dönemde yaptıkları
sözleşmelerde doğalgaz ithalatının çok büyük ivme kazandığı görülmektedir
(www.nabucco-pipeline.com).

Türkiye’nin Nabucco Avantajı

Nabucco projesinin Türkiye'ye, Türkiye'nin de Nabucco projesine ihtiyacı var
konusunun gerekçelerini sıralarsak; Projeye her paydaşın yani her şirketin eşit
düzeyde ve aynı miktarda para yatıracak olması, Türkiye'nin de bütün ortaklar
gibi bu kapsamda bir yararlanıcı ülke durumuna sokmaktadır. Bu anlamda hem
işletme açısından hem de boru hattının bakımı noktasında fayda sağlayacaktır.
Farklı ülke ve bölgelerden gelen gazların Nabucco projesine dahil edilmesi bu
projeyi besleyen hatları arttıracağından merkez ülke konumundaki Türkiye’nin
gücünü arttıracak, Mavi Akım gibi alternatif projeleri etkisiz hale getirecektir
(www.euroactive.com.tr).

Türkiye’nin Nabucco Gayretleri



Türkiye, konumunun mükemmelliği nedeniyle hem Orta Asya'daki gaz
kaynaklarını hem de Avrupa'nın ihtiyaçlarını dikkate alarak bir enerji merkez
üssü olmak için bir takım stratejiler geliştirirken aynı zamanda projenin hangi
safhasında AB üyelik vurgusunun yapılacağının zamanlamasını da iyi
hesaplamaktadır.

Son gelişmeler göstermektedir ki projeye dahil olan ülkeler, başta Macaristan,
Çek Cumhuriyeti ve Bulgaristan olmak üzere `Türkiye projede çok süratli
çalışabilir` tezini işlemekte projenin planlandığı zamanda hayata geçmesini
istemektedirler. Türkiye ise bu yaklaşıma`Türkiye projede çok süratli
çalışabilir, yeter ki diğer ortaklarımız ellerini çabuk tutsunlar ve ortaya somut
bir şeyler sunsunlar’ şeklinde açıklamalarıyla ivme kazandırmaktadır.

5 Milyar Euroluk İmza

13 Temmuz 2009’da proje gösterişli bir imza töreniyle Ankara’da
imzalanmıştır. Törene, doğalgazın kaynağını elinde tutan ülkelerin katılıma
yetkili olmayan temsilcilerle iştirak etmiştir. Doğalgazın ulaşacağı ülkeler ise
tam yetkili katılımda bulunmuşlardır. İmza öncesi Rusya-Azerbaycan ikili
doğalgaz anlaşmasının yapılması, Türkmenistan’ın projeye başından beri çok
sıcak bakmaması, bu nedenle de her üç ülkenin imza törenine katılmaması
Nabuco’nun hızlı adımlarla hayata geçirilmesi konusunda kuşkular yaratmıştır.
Ancak AB ülkelerinin desteğindeki Türkiye projeyi eksiklerde olsa
uygulamaya sokmayı başarmıştır. Bu güvenli adımının altında şüphesiz ki
Türkiye-İran doğalgaz aktarımı sözleşmesinin yürürlükte olması
bulunmaktadır. Bilindiği üzere hattın kaynak uçları Azerbaycan ve İran
doğalgaz çıkışlarıdır. Nabucco bu anlamda boş kalan bir hat olmayacaktır. Her
ne kadar ABD’nin İran’ı bu projede saf dışı tutma yaklaşımı olsa da ilerleyen
zaman içinde siyasi ilişkilerin düzeleceği durumda İran’dan sağlanacak
doğalgaz projeyi destekleyecek potansiyeldedir.
Rusyanın Şahdeniz projesini alternatif olarak geliştirme çabaları sonuçta
Türkiye üzerinden aktarımı zorunlu kılacağından Türkmen ve Azeri gazlarının
akış yönü Nabucco olacaktır.

SONUÇ

Nabucco projesinin ortaya çıktığı günden imzalanana kadar geçen zaman
içinde en önemli sorun doğalgazda arz güvenliğinin önemidir. Türkiye’nin
tutumu gayet net olmasının yanında Nabucco projesine başından beri tam
destek veren ortak durumundadır. Projenin Avrupa’nın güvenliği ve stratejisi
açısından da büyük öneminin olması bu projenin süratle imzalanarak hayata
geçirilmesini kolaylaştırmıştır. Bu safhada Türkiye, Bakü-Ceyhan hattını
tamamlayarak projenin uygulanabilirliğini AB ülkelerinin önüne sağlam bir
seçenek olarak koymuştur. Boru hatları sayısını halen üç tanesi ham petrol ve
üç tanesi doğal gaz olmak üzere altı ana boru hattına çıkararak cazibesini iyice
arttırmıştır.

Ayrıca tüm bu yatırımlarını desteklemek amacıyla başta ABD olmak üzere
bazı Avrupa ülkeleri de devreye sokularak Türkiye’nin AB üyeliği
önceliklendirilmiştir. Her iki tarafta bilmektedir ki Türkiye’nin AB üyeliği
kaçınılmazdır ancak zamanlaması konusunda güçlü AB ülkelerinin engelleyici
yaklaşımları aşılamamaktadır. Finansör ülkelerin çıkarlarından projeye
bakıldığında, mevcut doğalgaz kaynaklarının çekilmesi yanında bu projeye
karşı hazırlanmış alternatif projelerin sisteme dâhil edilmesinin amaçladığı
görülebilir. Şöyle ki;

Rusya ve Bulgaristan’a uzanan mavi akım projesi Nabacco’yu besleyen
hatlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Sonraki aşamalarda ise Irak, İran,
Mısır istemese de Rusya sisteme dâhil edilerek kaynaklar genişletilecektir.
Ancak Rusya’nın projeye uzak durması ve bu anlamda imza eden ülkeler
içinde yer almaması sorun gibi görünse de, elindeki kozlarını
kuvvetlendirmeye çalışması şeklinde bir yaklaşımda olduğuyla açıklanabilir.
Türkiye’nin tek geçiş hattı olması kaynak ülkelerin alternatif hatlar
geliştirmesini imkânsız kılmaktadır. Mavi akım projesi Nabucco’ya muhtaçtır.
Projenin her iki ucuna - kaynak başlangıç ve bitiş noktaları olarakbakıldığında
ise kapsam ve derinliğin büyüklüğü görülmektedir. Türkiye’nin
kilit ülke konumu ve uygulanacak projedeki vazgeçilmezliği göz ardı
edilememektedir. Bu nedenle projenin A planını oluşturan Türkiye’nin, sadece
geçiş ücretiyle ödüllendirmesi ulusal menfaatlerimiz açısından çok karlı
olduğu söylenemez. Uluslararası anlaşmaları baskı aracı olarak kullanarak
güvence altına alınması düşünülen ve bu projede taşıyıcı ülke konumunun
olumlu-olumsuz getirileri mutlaka düşünülmelidir. Montrö anlaşması bazında
bir anlaşma uluslar arası alanda kullanıcı ülkelerin baskılarına neden olabilir.
Özellikle Almanya ve Fransa’nın doğalgaz vanasını ellerinde tutmak istemeleri
ve bu anlamda Türkiye’yi saf dışı bırakma gayretleriyle AB özleminin
Nubacco anlaşması sonrasına kalacağı söylenebilir. Doğalgaz hattı inşasında ki
vazgeçilmez isteğin yanında Türkiye'nin AB üyeliğiyle irtibatlı hale
getirilmeyip, şantaj imkânı yaratmasının önlenmeye çalışılması konunun
uluslar arası boyuta taşınacağının göstergesidir.

Böylelikle Uluslararası anlaşmalar ile kendini garantiye alınan Nabucco koz
olarak kullanılmaktan çıkacaktır. Bunu bilen taraflar hareket tarzlarını
Nabucco öncesi ve sonrasında dengesine oturtmaya çalışmaktadırlar.Türkiye,
imzalanmış bir Nabucco sonrası AB kozunu kullanmaktan çok AB ile entegre
olabilecek ortak güçlü yönleri belirlemeyi hedeflemektedir..Bu nedenle
oylarına ihtiyaç duyacağı çoğul AB ülkelerini devreye alma gayretlerini
sürdürmektedir. Türkiye, enerji faslından konuya dalarak hem AB üyeleri
tarafından enerji faslından müzakereleri açılmasını gütmekte hem de Fransa’yı
olumsuz kararını değiştirmesi yönünde sıkıştırmaktadır. Bu yaklaşımının AB
Komisyonunun açıklamalarının "Türkiye ile enerji faslının müzakerelere
açılmasında AB Komisyonu açısından bir engel bulunmadığı" şeklinde
somutlandırılması Türkiye için umut verici gelişmelerden biridir. Enerji
faslından AB üyeliğinin kısmı kabul edilmesi bile beraberinde başta ulaşım,
güvenlik, sağlık olmak üzere ticari ilişkilerde açılımları doğuracaktır.
Nabucco projesine desteğini tam gaz sürdüren Türkiye, ekonomik anlamda
kazanımlar sağlayacak bu projeden azami yararlanma gayretindedir. Bu
kazanımların en önceliklisi boru hattıyla gelecek gazın yüzde 15`inin
taşımacılık maliyetleri düşürüldükten sonra kendisine verilmesi tezidir.
Anlaşma metninde yer almasa da Türkiye bu isteğini projenin ilerleyen
safhalarında marjınal seviyede gerçekleştirecektir. Boru hattının üçte ikisinin

Türkiye’den geçmesi doğal olarak böyle bir isteğin geçerliliğini haklı
kılmaktadır.

Başlangıçta belirlendiği üzere Türkiye’nin hattan büyük oranda ortaklık ısrarı
ya da AB üyeliği seçenekleri Nabucco’nun ilerleme hızına ve gereğine
bırakılması doğru bir yaklaşım olacaktır bırakılmıştır. Zira vanayı elinde
tutmak isteyen ve AB katılımı konusunda ısrarcı bir Türkiye ile projenin
gerçekleşme ihtimali de azdır. Böyle bir tercih doğalgaza bağımlı enerji
politikalarından vazgeçemeyen ve kendi enerjisini tamamen üretemeyen
Türkiye’nin kazanımlarını azaltabilir. 

Türkiye için bu projenin gerçekleşmemesi yönünde alınacak kararların, ulusal çıkarlar düzeyinde ve uzun periyotları içerecek şekilde düşünülmesi gerekmektedir. Görünen o ki; her iki şarttan birinin seçimi Türkiye için ne kadar rantble olacağı tahminen hesaplanabilse de gayretlerin AB ne üyelik yönünde halen geçerli olan imtiyazlı ortaklığının AB ile entegreyi arttıracak ticari faaliyetlerle desteklenmesi uzun vadede daha faydalı olacaktır.

KAYNAKÇA

Tesisat Mühendisliği Dergisi, Sayı 87, 2005.
GÜNGÖRÜRLER S. , Trans-Trakya Projesi, Ağustos -2004, İzmir.
TMMOB Makine Mühendisleri Odası Doğal Gaz Komisyonu, Doğal Gaz &
Enerji Yönetimi Bildiriler Kitabı, Gaziantep, 2001.
BATILI, M., Türkiye Doğalgaz Zirvesi, İstanbul, 2000.
Boru hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. Web Sayfası, www.botas.gov.tr
BOTAŞ, BTC Proje Direktörlüğü Sayfası, www.btc.com.tr
İstanbul Gaz Dağıtım A.Ş. (iGDAŞ) Web Sayfası, www.igdas.com.tr
http://www.nabucco-pipeline.com
T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı İnternet Sitesi, http://enerji.gov.tr
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası,www.bizdensize.com/AF_SYSTEM
www.euractiv.com.tr/.../almanyadan-nabuccoya
Stratejik Araştırmalar Dergisi / Journal of Strategic Studies 1 (3),2009,165-182


***

23 Şubat 2017 Perşembe

TÜRKİYE ENERJİ GÜVENLİĞİ RUSYA’YA GERÇEKTE NE KADAR BAĞIMLI BÖLÜM 2





TÜRKİYE ENERJİ GÜVENLİĞİ RUSYA’YA GERÇEKTE NE KADAR  BAĞIMLI BÖLÜM 2



Akkuyu Nükleer Enerji Santrali 

Nisan 2006 tarihinde Türkiye, 2012 yılında çalısmaya baslamak üzere ilk nükleer santralini insa edeceğini ve santral ve reaktör için gerekli yatırımı yapacak yabancı sirket aradığını ilan etmistir.44 2006 yılından sonra özellikle 2008-2009 küresel ekonomik krizin de etkisiyle ertelenen projeye nihayet Rus Rosatom sirketi talip olmustur. Rosatom sirketi Türkiye’nin ilk nükleer santrali olan Mersin-Akkuyu nükleer santral projesini iki ülke arasında gerçeklestirilen müzakere sürecinin ardından ihalesiz bir sekilde elde etmistir. 

Rosatom sirketi ilk kez uygulanan “insa et-sahip ol-islet” düzenlemesi ile Mersin-
Akkuyu nükleer santralini gerçeklestirmeyi planlamaktadır. Conant’a göre de “insa et-sahip ol-islet” düzenlemesi daha önce nükleer santral projesi alanında görülmemis bir düzenlemedir.45 Rus kaynaklara göre proje sadece nükleer santralin insa süreci ile sınırlı olmayıp aynı zamanda santralin insasının son asamasında bir de nükleer mühendislik sirketi kurulacaktır. Bir baska açıdan da Rusya, Türkiye’nin ilk nükleer santralini insa ederek aynı zamanda ilk kez bir 
NATO ülkesinde de nükleer santral insa edecektir.46 

Türkiye ve Rusya arasında imzalanan hükümetler arası anlasmaya göre; Akkuyu nükleer santralinin insasını gerçeklestirecek olan sirket 2011 yılında kurulmus tur. Yine aynı anlasmaya göre sirkete ortak olacak sirketler dolaylı ya da dolaysız olarak Rusya tarafının onayı olmadan sirkete ortak olamazlar ve Rus tarafının sirketti hissesi %51’den az olamaz. 

Türkiye tarafından Akkuyu nükleer enerji santraline bakıldığında ise 2023 yılına kadar santralin tamamlanmasının planlanmasının anlamı sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasidir. 2023 yılı Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıl dönümü olduğundan ve mevcut iktidardaki partinin de 2002 yılında is basına gelmesine ve 12 yıldır iktidarda olmasına rağmen 2023 yılında da iktidarda olma planları bulunmaktadır. Bu bağlamda mevcut Türk hükümetinin amacı nükleer santrali 100’üncü yıl dönümünde cumhuriyetin en büyük eseri olarak açılısını basarmak tır. Ancak Reuters haber ajansının Ekim 2013 tarihinde yayınla dığı haberine göre içeriden elde ettiği bir kaynak projenin uzun bürokratik sebeplerden dolayı bir müddet ertelenebileceği belirtilmistir.47 Ancak daha sonra Akkuyu nükleer santral sirketinin baskan yardımcısı Rauf Kasumov Türk medyasına yaptığı açıklamada bazı bürokratik engellere rağmen santralin mutlaka 2023 yılına kadar tamamlanacağı iddiasında bulunmustur. 

2014 yılının Haziran sonunda Akkuyu nükleer santralinin ÇED raporunun hazırlanmasının ardından raporun onaylanmasının bekleme süreci baslamıstır. 2023 yılında Akkuyu’da çalıstırılacak olan dört reaktör ile Türkiye’nin bugünkü enerji ihtiyaç oranının yaklasık %16’sının karsılanması beklenmektedir.48 Ancak 2014 yılına baslaması gereken Akuuyu nükleer santrali insaatı 2015 yılı sonuna ertelenmistir.49 Yaklasık maliyetinin 20 milyar dolar olması beklenen santralin henüz güvenliği ile ilgili bir tartısma yasanmamaktadır fakat Suriye 
ve Irak’ta varlığın devam ettiren ABD’nin uluslararası bir koalisyon ile ISID’a saldırmaya karar vermesi, Akkuyu santralinin de güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Rusya açısından önemli ihracat kalemi olan yabancı ülkelerde nükleer santrali insası Türkiye’de ki santralin gerçeklesmesini elzem kılmaktadır. Rusya 2030 yılına kadar yabancı ülkelerde yaklasık 80 reaktör insa etmeyi ve böylece Rusya içerisinde yenilenmesi veya yeni insa etmesi gereken 40 reaktörün masraflarını çıkartmak ve ekonomisine kaynak sağlamak istemektedir.50 

Petrol 

Türkiye, Rusya ve Hazar bölgesinin petrol kaynaklarının tasınmasında önemli bir geçis ülkesi olarak hem stratejik bir coğrafyaya sahiptir hem de petrol geçisi Türkiye ekonomisi için önemli bir gelir teskil etmektedir. IEA raporuna göre 2010 yılında Türk boğazlarından dünya enerji pazarına günde 2.9 milyon varil petrol tankerlerle tasınmıstır.51 

Türk boğazları Rus ve Hazar petrolleri için her ne kadar önemli bir geçis noktası olsa da yıllık verilere göre geçis yapan tanker sayısında her yıl bir azalma görülmektedir. 2007 yılında Boğazlardan geçen gemi sayısı 106.519 iken, 2008’de 103.292, 2009’da 100.875, 2010 yılında 95.577, 2011 yılında 95.177 ve 2012 yılında da 92.242 olarak gerçeklesmistir. Gerek BTC boru hattının 2006 yılından itibaren faaliyete geçmesi ve gerekse 2008-2009 yıllarında ki küresel ekonomik kriz ve dolayısıyla ekonomik küçülme rakamları nedeniyle Boğazlardan geçen petrol tankerlerinde de azalma görülmüstür.52 Bunların dısında Türkiye ihtiyacı olan petrolü Rusya, Dran, Irak ve Suudi Arabistan gibi üç komsusundan temin etmektedir. Her ne kadar Türkiye’nin bir miktar petrol ve doğalgaz rezervlerinin olduğu bilinse de, rezerv alanları genellikle Türkiye’nin yıllardır terör nedeniyle güvenlik sorunu yasadığı bölgesinde olduğundan ve buna ek olarak maliyet yükünden bu rezervlerle ilgili yeterli kesif çalısması yapılamamaktadır. Türkiye bir yandan ekonomisi ve gelir düzeyi yükseldikçe petrol ithalatında da artısa gerek duyarken zaman zaman uluslararası alanda yasanan Libya veya Suriye krizi gibi problemler nedeniyle petrol fiyatlarının artması sorunu ile de mücadele etmektedir. Dolayısıyla petrol fiyatları yükseldikçe Türkiye ekonomisinin bütçe açığı da ülke içerisinde ki enerji fiyatları da yükselebilmektedir. Diğer yandan BMI (Belham Managemen Industries) sirketinin tahminine göre Türkiye’nin 2016 yılındaki günlük petrol tüketiminin 711 bin varile yükselmesi ve u miktarın 655 bininin de ithal edilmesi gerektiğini 
aktarmaktadır.53 


Tablo 8: 2005-2012 Yılları Arası Türkiye’nin Petrol Dthalatı – Rusya, Dran, Irak ve Suudi Arabistan 

Kaynak: EPDK Petrol Piyasası Yayınlar ve Raporlar 
http://www.epdk.gov.tr/index.php/petrol-piyasas/yayinlar-raporlar?id=99 


Türkiye’nin enerji güvenliği açısından Dran ve Irak ile yaptığı petrol ticareti de ayrıca önem arz etmektedir. Öncelikle Türkiye geleneksel olarak Dran’dan büyük miktarda petrol ithal ederken 2013 yılı içerisindeki Dran’dan yapılan petrol ithalatında ki rakamların düsmesi dikkat çekicidir. Türkiye, 2013 yılı içerisinde uluslararası yaptırımlar nedeniyle İran’dan aldığı petrolü azaltmak zorunda kalmıs, ortaya çıkan petrol arzı bosluğunu da Irak’tan aldığı petrol ile doldurma yoluna gitmistir. Günümüzde Irak’ın içinde bulunduğu kargasa ortamı ve 
ISDD’a yapılacak saldırının Türkiye’nin enerji güvenliğini etkilemesi beklenmektedir. Türkiye’ye Bağdat’tan gönderilen petrolün kesilmesi ihtimalinde Türkiye ortaya çıkacak olan arz bosluğunu hızlı bir sekilde ancak Rusya ve Dran’dan ek petrol talebinde bulunarak çözebilecektir. 

Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesi 

Rusya ve Hazar ülkelerinde giderek artan petrol rezervleri ve üretim rakamları, Türk Boğazlarının da belli bir geçis kapasitesi olması nedeniyle bölgeden dünya enerji pazarlarına petrolünü ulastırabilmek için çesitli boru hattı projeleri gelistirmelerine neden olmustur. Rus ve Hazar petrollerini tasımak için gelistirilen projelerden birisi de Türkiye tarafından ortaya atılan Samsun-Ceyhan petrol hattı olmustur. Projenin ilk asaması 2003 yılında baslamıs olup 2005 yılında projeye İtalyan END sirketinin de ortak olduğu açıklanmıstır. Rusya tarafından da olumlu karsılanan proje 2010 yılında Rus boru hattı sirketi Transneft tarafından yatırım planına alınmıstır. Samsun-Ceyhan projesi ilk ilan edildiğinde günde 1 milyon varil daha sonra ise 1.5 milyon varil petrol tasıması öngörülmüstür.54 Samsun-Ceyhan boru hattından sadece Rus değil aynı zamanda Kazak petrollerinin de tasınması planlanmıstır. Proje üç 
sebepten dolayı önemi kaybetmis gözükmektedir. İlk olarak Rus boru hattı sirketi Transneft ve Türk tarafı arasında tasımacılık ücreti konusunda anlasmazlık çıkmıstır. Rus tarafı ton basına tasıma ücretinin 55$ olması konusunda ısrar ederken Türk tarafı ise 77$ olması için ısrar da bulunmustur. Dki ülke arasındaki müzakereler devam ettiği sırada Rusya Enerji Bakanı 
Alexander Novak “Rusya, Türkiye’nin teklif ettiği fiyat nedeniyle söz konusu boru hattının diğer boru hattı opsiyonları ile rekabeti kaybedebilir” uyarısında bulunmustur.55 İkinci olarak Türkiye, Samsun-Ceyhan projesinde ortağı olan Dtalyan ENI sirketini Nisan 2013 tarihinde Güney Kıbrıs’taki enerji ihalelerine girdiği için kara listeye almıstır. Türkiye, 2012 yılında Güney Kıbrıs ile enerji imzalayacak her sirketi Türkiye’de ki enerji pazarı ve projelerinin dısında bırakmak için kara listeye alacağını duyurmustur.56 Projenin gündemden düsmesinin son nedeni de Rusya ve Azerbaycan arasındaki Ağustos 2013 yılında imzalanan anlasmalar neticesiyle ortaya çıkmıstır. 2013 Ağustosu’nda Rusya Devlet Baskanı Putin’in Bakü’ye gerçeklestirdiği tarihi ziyaret esnasında Rusya ve Azerbaycan arasında enerji alanında tarihi ve stratejik anlasmalara imza atılmıstır.57 Rus Rosneft ve Azeri SOCAR’ın ortak sirket kurarak beraber petrol ve gaz arama faaliyetlerinin baslatılmasının yanı sıra SOCAR CEO’su Rovbag Abdullayev Rusya’nın son derece kritik bir talebinden bahsetmistir. SOCAR CEO’su, Rus tarafının BTC hattını kullanarak Rus petrolünü Ceyhan limanına gönderme talebinde bulunduğunu belirmistir. Rusya’nın BTC boru hattını kullanma talebi de Rusların Samsun-Ceyhan boru hattı opsiyonunu artı düsünmediğini göstermektedir.58 

Lukoil ve Denizbank-Sberbank 

Rus özel petrol sirketi Lukoil Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’yi de kapsayan alt sirketi Lukoil Eurasia sirketi ile Türkiye petrol pazarında faaliyet göstermektedir. 1998 yılına Türkiye petrol pazarına giris yapan Lukoil, 2006 yılında dağıtım lisansı alarak Türkiye’de ki operasyonlarına baslamıstır. Ardından 2008 yılında 600’den fazla benzin istasyonu bulunan Türk özel petrol sirketi Akpet’in tüm hisselerini 500 milyon dolara satın alarak Türkiye’de önemli bir yatırım girisiminde bulunmustur. 2012 EPDK rakamlarına göre Lukoil sirketi, 
Türkiye’de dağıtımcı lisansı ile operasyonlarına devam sirketler arasında ilk on içerisinde yer almaktadır.59 

Türkiye’de finans alanındaki en büyük yatırım da Rusya’nın en büyük bankalarından birisi olan Sberbank tarafından 2012 yılında satın alınmıstır.60 Azeri SOCAR sirketinin Türkiye’de insa edeceği Star rafinerisi için ilk kapısını çaldığı Sberbank-Denizbank olmustur. Mart ayında baslayan görümeler neticesinde ve müzakereler sonucunda SOCAR talep ettiği 

1.7 milyar dolarlık krediyi alamamıstır.61 Daha sonra SOCAR sirketi Türk hükümetinin de yardımıyla 29 bankadan toplam 3.29 milyar dolar kredi anlasması yapmayı basarmıstır.62 
Sberbank’ın Türkiye finans piyasasına giris yaptıktan hemen sonra Türkiye’de gerçeklesecek en büyük enerji yatırımlarından birisine kredi verme talebinde bulunması Sberbank’ın Türkiye’nin enerji sektörünü yakından takip ettiğini göstermektedir. Türkiye’de doğalgaz sirketi ortaklıkları, petrol sirketi, enerji sirketi ve nükleer enerji sirketi bulunan Rusya açısından, bu sirketlerin 2012 yılından itibaren finansal hareketlerinin desteklenmesi de böylece Denizbank tarafından sağlanabilmektedir. 

Sonuç 

Türkiye ve Rusya arasındaki enerji iliskisi özellikle Türkiye’nin doğalgaz tüketimini 2000’li yılların basından itibaren arttırmasıyla birlikte giderek artan yönde Rusya lehine gelismistir. Türkiye’nin her ne kadar Rusya’dan aldığı petrol ve çok fazla bir artıs göstermese de, doğalgaz alanında Türkiye, Rusya’ya %60 oranında bağımlı durumdadır. Bunun karsılığında ise Rusya, Türkiye Boğazlarından petrolünü dünya pazarlarına ulastırmaktadır. Ancak Boğazlardan serbest geçis ve ticaret hakları nedeniyle Rus petrol tankerlerinin Türk 
boğazlarından geçisi Türkiye için çok fazla stratejik bir kart değil fakat önemli bir ekonomik gelirdir. Bununla beraber Türkiye topraklarından Rus gazını üçüncü bir ülkeye tasıyacak bir doğalgaz boru hattı henüz gündemde olmasa da en azından Mavi Akım boru hattı sayesinden Batı Hattında kesinti olma ihtimaline karsılık Türkiye, kesintisiz Rus gazını bu hattan sağlayabilmektedir. Türkiye’nin ödediği yüksek doğalgaz faturasını azaltabilmek ve tedarikçi ülke çesitliliğini arttırabilmek adına Rus olmayan kaynak arayısları sürse de kısa vade de 
Türkiye’nin Rus doğalgazına olan bağımlılığının %60 oranında devam etmesi beklenmektedir. 

Bu çalısmada da görüldüğü üzere Türkiye’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığı sadece petrol ve doğalgaz alanında ilerlememekte, aynı zamanda Rus devlet ve özel sirketlerinin Türkiye enerji sektörüne dahil olasıyla da artarak devam etmektedir. Batı Hattından gelen 10 bcm miktarındaki gaz, içerisinde Rus ortaklı iki sirketinde bulunduğu özel sirketler tarafından Türkiye’ye ithal edilmektedir. Ardından aynı bölge de doğalgazdan elektrik üretimi yapan Rus Inter RAO sirketi tarafından satın alınan Trakya elektrik santrali gazdan elektrik ürettikten sonra elektrik dağıtım sirketlerine elektriği aktarmaktadır. 

2023 yılına kadar tamamlanması planlanan Akkuyu nükleer enerji santrali ile Türkiye elektrik üretimindeki Rus payının artması ile Rusya’nın toplamda da Türkiye enerji sektöründe ki payı artıs göstermektedir. Bu bağlamda Rusya’nın en büyük bankalardan birisi olan Sberbank’ın da Türkiye’de yeni enerji sirketi ortaklıklarını destekleyebilecektir. Sonuç olarak Türkiye’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığı aldığı petrol ve doğalgazın Türkiye sınırlarına ulasması ile bitmemekte, Türkiye içinde de artarak devam etmektedir. Bu nokta da 
Türkiye’nin ülke içerisindeki muhtemel yeni Rus enerji sirketleri yatırımını dikkatle izlemesi ve özellikle elektrik üretiminin her alanına Rus sirketlerinin hakim olmasını engellemesi gerekmektedir. Pek tabi ki özel enerji sirketlerinin Türkiye enerji sektörüne giris yapmaları ve özellestirme sayesinde Türkiye’ye yatırım yapmaları, kaliteli enerji ve rekabet açısından gelismeler saplayabilir. Ancak enerji sektörü özel bir güvenlik alanıdır ve Türkiye’nin 

Rusya’ya mevcut durumdaki bağımlılığını daha fazla arttırmayacak ve yabancı yatırımları veya karsılıklı bağımlılık yaratacak projeleri desteklemesi gerekmektedir. Örneğin; Samsun- Ceyhan petrol boru hattı projesinin zamanında gerçeklesebilme sansı olsa idi, ilk kez Türkiye ve Rusya arasında güçlü bir karsılık bağımlılık pozisyonu doğabilirdi. Bu bağlamda Rusya’ya 
olan enerji bağımlılığı konusunda Türkiye’nin sadece kaynak tedariki konusunda değil aynı zamanda Türkiye içerisindeki Rus sirketlerinin ortaklık stratejisinin dikkatle izlenmesi gerekmektedir. 

DİPNOTLAR;


31 Mert Bilgin, “Turkey’s Energy Strategy: What Difference Does It Market o Become An Energy Transit 
Corridor, Hub or Center?”, UNISCI Discussion Papers, No. 23, Mayıs 2010, s. 114., pp.113-128. 
32 Bilge Hacisalihoglu, a.g.e., s. 1870. 
33 Kevin Rosner, Gazprom and the Russian State, GMB Pub., 2006, s. 51. 
34 Yurdakul Yiğitgüden, “Turkey – Turning the European Periphery Into An Energy Hub?”, Kristen Linke ve 
Marcel Victor (eds.) Prospect of a Triangular relationship? Energy Relations Between the EU, Russia and 
Turkey, Freidrich Ebert Stiftung, Nisan 2010, s. 14 
35 Fiona Hill ve Ömer Taspınar, “Russia and Turkey in the Caucasus: Moving Together to Preserve the Status 
Quo?”, IFRI, Russie.Nei.Visions. No. 28, Ocak 2006, s. 8 
36 “Turkey 2009 Review”, IEA, s. 80. Batı Hattı 1 Toplam 6 
37 Erdinç Özen, “Turkey’s Natural Gas Market: Expectations and Developments”, Deloitte Report, 2012, s. 23. 
38 Ufuk Sanlı, “1 Milyar Doalrlık Ortaklık için Geliyor”, Vatan, 29 Haziran 2013, 
http://haber.gazetevatan.com/1-milyar-slik-ortaklik-icin-geliyor/549803/2/ekonomi 
39 EPDK, “Turkish Energy Market: An Investor’s Guide”, 2012, s.15. 
40 Mustafa Balat, “Energy Consumption and Economic Growth in Turkey During the Past Two Decades”, 
Energy Policy, Vol. 36, 2008, s. 122. 
41 “Inter RAO YEES OAO Acquires 100% in Trakya Elektric-Interfax”, Reuters, 28 Mayıs 2013, 
http://www.reuters.com/finance/stocks/IRAO.MM/key-developments/article/2764554 
42 Interrao, “Trakya Elektrik”, Inter RAO, http://www.interrao.ru/en/activity/foreignact/Trakya/ 
43 “Inter RAO Might Resume Electricity Exports to Turkey”, Interfax, 27 Ekim 2013, 
http://www.interfax.com/newsinf.asp?id=449052 
44 Brenda Shaffer, a.g.e., s. 98. 
45 Eve Conant, “Russia’s New Empire: Nuclear Power”, Pulitzer Center on Crisis Reporting, 17 Ekim 2013, 
http://pulitzercenter.org/reporting/asia-europe-russia-empire-nuclear-power-reactor-generator-expo-sale-kremlin 
46 Vladimir Sotnikov, “Russia to Build Nuclear Power Plant in Turkey”, International Affairs-........... ....., 8 Haziran 2010, 
http://en.interaffairs.ru/events/260-russia-to-build-nuclear-power-plant-in-turkey.html 
47 Humeyra Pamuk ve Orhan Çoskun, “Turkey’s First Nuclear Power Plant Likely to be Delayed”, Reuters, 8 
Ocak 2013, http://www.reuters.com/article/2013/10/08/us-turkey-nuclear-delay-idUSBRE9970D120131008 
48 Hasan Küçük, “Akkuyu Nükleer Santrali’nin Revize Edilmis ÇED Raporu Açıklandı”, Zaman, 29 Haziran 2014, 
http://www.zaman.com.tr/ekonomi_akkuyu-nukleer-santralinin-revize-ced-raporu-aciklandi_2227531.html 
49 “Akkuyu’da Dnsaat 2015 Sonunda Baslayacak”, Akkuyu NGS A.S., 
http://www.akkunpp.com/akkuyuda-insaat-2015-sonunda-baslayacak 
50 Eve Conant, a.g.e. 
51 Turkey, EIA, 1 Subat 2013, s. 6. 
52 “Boğazlardan Geçen Yıl Yaklasık 93bin Gemi Geçti”, Hürriyet, 23 Ocak 2013, 
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22422384.asp 
53 Katy Barnato, “Europe’s Fastest-Growing Economy Needs More Oil”, CNBC, 17 Ağustos 2012, 
http://www.cnbc.com/id/48690395 
54 “Turkey 2009 Review”, IEA, s. 54. 
55 “Russia Still Awaiting Turkish Reply to Ideas on Samsun-Ceyhan Oil Pipeline -Minister”, Interfax, 1 Aralık 
2012, http://www.interfax.com/newsinf.asp?id=379507 
56 “Turkey’s Samsun-Ceyhan Oil Pipeline Shelved”, UPI, 23 Nisan 2013, 
http://www.upi.com/Business_News/Energy-Resources/2013/04/23/Turkeys-Samsun-Ceyhan-oil-pipelineshelved/UPI-24281366711120/ 
57 “Russia, Azerbaijan Agree on Oil, Gas Project as Putin Visits Baku”, Ria Novosti, 13 Ağustos 2013, 
http://en.ria.ru/politics/20130813/182750506.html 
58 “Starting From 2014 SOCAR will let URALS oil in BTC Pipeline Within Framework of Partnership With 
Rosneft”, ABC. Az, 19 Ağustos 2013, http://abc.az/eng/news/75542.html 
59 EPDK Petrol Sektörü Raporu 2012. 
60 “Sberbank, Denizbank Hisselerinin %99.85’ini Satın Aldığını Açıkladı”, Denizbank, 8 Haziran 2012, 
http://www.denizbank.com/hakkimizda/_pdf/basin-bultenleri/2012/08062012-BasinBulteni-HisseDevri.pdf 
61 “Denizbank Socar Görüsmeleri Olumsuz Sonuçlandı”, Bankalar.org, 23 Mayıs 2014, 
http://www.bankalar.org/haberler/denizbank-socar-gorusmeleri-olmsuz-sonuclandi 
62 “SOCAR’dan Star Rafineri için Dev Dmza”, Aksam, 6 Haziran 2014, 
http://www.aksam.com.tr/ekonomi/socardan-star-rafineri-icin-dev-imza/haber-313901 


KAYNAKÇA 

“Akkuyu’da İnsaat 2015 Sonunda Baslayacak”, Akkuyu NGS A.S., 
http://www.akkunpp.com/akkuyuda-insaat-2015-sonunda-baslayacak 

“Boğazlardan Geçen Yıl Yaklasık 93bin Gemi Geçti”, Hürriyet, 23 Ocak 2013, 
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22422384.asp 

“Denizbank Socar Görüsmeleri Olumsuz Sonuçlandı”, Bankalar.org, 23 Mayıs 2014, 
http://www.bankalar.org/haberler/denizbank-socar-gorusmeleri-olmsuz-sonuclandi 

“Inter RAO Might Resume Electricity Exports to Turkey”, Interfax, 27 Ekim 2013, 
http://www.interfax.com/newsinf.asp?id=449052 

“Inter RAO YEES OAO Acquires 100% in Trakya Elektric-Interfax”, Reuters, 28 Mayıs 2013, 
http://www.reuters.com/finance/stocks/IRAO.MM/key-developments/article/2764554 

“Russia Still Awaiting Turkish Reply to Ideas on Samsun-Ceyhan Oil Pipeline -
Minister”, Interfax, 1 Aralık 2012, http://www.interfax.com/newsinf.asp?id=379507 

“Russia, Azerbaijan Agree on Oil, Gas Project as Putin Visits Baku”, Ria Novosti, 13 Ağustos 2013, 
http://en.ria.ru/politics/20130813/182750506.html 

“Sberbank, Denizbank Hisselerinin %99.85’ini Satın Aldığını Açıkladı”, Denizbank, Haziran 2012, 
http://www.denizbank.com/hakkimizda/_pdf/basin-bultenleri/2012/08062012-BasinBulteni-HisseDevri.pdf 

“SOCAR’dan Star Rafineri için Dev İmza”, Aksam, 6 Haziran 2014, 
http://www.aksam.com.tr/ekonomi/socardan-star-rafineri-icin-dev-imza/haber-313901 

“Starting From 2014 SOCAR will let URALS oil in BTC Pipeline Within Framework of Partnership With Rosneft”, ABC. Az, 19 Ağustos 2013, 
http://abc.az/eng/news/75542.html 

“Turkey 2009 Review”, IEA. 

“Turkey Sees Energy Import Bill at 61$ billion in 2014”, Reuters, 3 Haziran 2014, 
http://af.reuters.com/article/energyOilNews/idAFI7N0O802N20140603 

“Turkey’s Energy Security Strategy”, PC.DEL/898/10, 13 Eylül 2010, Vilnius, Lithuania. 

“Turkey’s Samsun-Ceyhan Oil Pipeline Shelved”, UPI, 23 Nisan 2013, 
http://www.upi.com/Business_News/Energy-Resources/2013/04/23/Turkeys-Samsun-
Ceyhan-oil-pipeline-shelved/UPI-24281366711120/ 
“Turkey”, EIA, 1 Subat 2013. 
“Turkey”, World Bank, 26 Aralık 2013, 
http://www.worldbank.org/en/country/turkey/overview 

“Turkish Energy Strategy in the 21st Century: Weathering Uncertainties and 
Discontinuities”, Global Relations Forum, 2013. 

“Türkiye Doğal Gaz Piyasası – Beklentiler, Gelismeler 2012”, Deloitte, Mart 2012. 

A.M. Kılıç, “Turkey’s Natural Gas Necessity, Consumption, and Future Perspectives”, 
Energy Policy, Vol. 3434, 2006, 1928-1934. 
Adam Balcer, “The Future of Turkish-Russian Relations: A Strategic Perspective”, 
Turkish Policy Quarterly, Vol. 8, No. 1, 2009. 
Ali Tekin ve Ira Walterova, “Turkey’s Geopolitical Role: The Energy Angle”, Middle 
East Policy, Vol.15, No.1, 2007. 
Arda Baykal, “Turkey's Energy Politics”, House of Commons Library, SN/IA/5301, 
International Affairs and Defense Section, 27 Ocak 2009. 
Bilge Hacisalihoglu, “Turkey’s Natural Gas Policy”, Energy Policy, Vol. 36, 2008, 
1867-1872. 
Brenda Shaffer, “Turkey’s Energy Policies in a Tight Global Energy Market”, Insight 
Turkey, No. 2, Nisan-Haziran 2006, 97-104. 

EMRA, “Turkish Energy Market: An Investor’s Guide”, 2012. 

EPDK Petrol Sektörü Raporu 2012. 

Erdinç Özen, “Turkey’s Natural Gas Market: Expectations and Developments”, 
Deloitte Report, 2012. 

Esra Karakis, “Türkiye 2013 Kasım Ayı Enerji İstatistikleri Raporu 11”, Enerji 
İstatistikleri Daire Baskanlığı. 

Eve Conant, “Russia’s New Empire: Nuclear Power”, Pulitzer Center on Crisis 
Reporting, 17 Ekim 2013, http://pulitzercenter.org/reporting/asia-europe-russia-empire-
nuclear-power-reactor-generator-expo-sale-kremlin 

Fiona Hill ve Ömer Taspınar, “Russia and Turkey in the Caucasus: Moving Together 
to Preserve the Status Quo?”, IFRI, Russie.Nei.Visions. No.28, Ocak 2006. 

Gareth M. Winrow, “Turkey and the East-West Gas Transportation Corridor”, Turkish 
Studies, Vol. 5, No. 2, 2004. 

Gülden S. Ayman, “Turkey Courts Russia on Energy”, Institute Thomas Moore,8 
Eylül 2009, http://www.institut-thomas-more.org/pdf/370_en_GAyman-Sept2009.pdf 

Hasan Küçük, “Akkuyu Nükleer Santrali’nin Revize Edilmis ÇED Raporu Açıklandı”, 
Zaman, 29 Haziran 2014, 
http://www.zaman.com.tr/ekonomi_akkuyu-nukleer-santralinin-revize-ced-raporu-aciklandi_2227531.html 

http://www.deloitte.com/assets/Dcom-
Turkey/Local%20Assets/Documents/turkey_tr_enerji_dogalgaz_200312.pdf 

Humeyra Pamuk ve Orhan Çoskun, “Turkey’s First Nuclear Power Plant Likely to be Delayed”, Reuters, 8 Ocak 2013, 
http://www.reuters.com/article/2013/10/08/us-turkey-nuclear-delay-idUSBRE9970D120131008 
Interrao, “Trakya Elektrik”, Inter RAO, 
http://www.interrao.ru/en/activity/foreignact/Trakya/ 

Istmi Berk ve Berna Aydogan, “Crude Oil Prices Shocks and Stock Returns: Evidence 
From Turkish Stock Market Under Global Liquidity Conditions”, EWI Working Paper, 
No.12/15, Eylül 2012. 

Katinka Barysch, “Turkey's Role In European Energy Security”, Centre For European 
Reform, Essays, Aralık 2007, http://www.cer.org.uk/pdf/essay_turkey_energy_12dec07.pdf 

Katy Barnato, “Europe’s Fastest-Growing Economy Needs More Oil”, CNBC, 17 
Ağustos 2012, http://www.cnbc.com/id/48690395 

Kevin Rosner, Gazprom and the Russian State, GMB Pub., 2006. 

M. Ali Bilginoglu ve Cuneyt Dumrul, “A Co-Integration Analysis on the Energy 
Dependency of the Turkish Economy”, Journal of Yasar University, Vol. 26, No. 7, 2012, 
4392-4414. 
Mehmet Melikoğlu, “Vision 2023: Forecasting Turkey’s Natural Gas Demand 
Between 2013 and 2030”, Renewable and Sustainable Energy Reviews, Vol. 22, 2013, 393-
400. 

Mert Bilgin, “Turkey’s Energy Strategy: What Difference Does It Market o Become 
An Energy Transit Corridor, Hub or Center?”, UNISCI Discussion Papers, No. 23, Mayıs 
2010, 113-128. 

Mustafa Balat, “Energy Consumption and Economic Growth in Turkey During the Past Two Decades”, Energy Policy, Vol. 36, 2008, 118-227. 

Saban Kardas, “Turkey Unleashes New Energy Strategy Plan”, Eurasia Daily 
Monitor, Vol. 7, No. 83, 29 Nisan 2010. 

The Republic of Turkey, Ministry of Energy and Natural Resources, Strategic Plan – 2010-2014. 

The Republic of Turkey, Ministry of Foreign Affairs, “Turkey’s Energy Strategy”, 
Ocak 2009, 
http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/EnerjiPolitikasi/Turkey's%20Energy%20Strategy %20(Ocak%202009).pdf 

The Republic of Turkey, Ministry of Foreign Affairs, http://www.mfa.gov.tr/turkeys-energy-strategy.en.mfa 

Tuncay Babalı, “The Role of Energy in Turkey’s Relations With Russia and Iran”, 
CSIS, 29 Mart 2012. 

Tuncay Celik ve Birol Akgul, “Changes in Fuel Oil Prices in Turkey: An Estimation of the Inflation Effect Using Var Analysis”, Journal of Economics and Business, Vol. 14, No. 2, 2011, 11-21. 

Turkish Ministry of Economy, “Economy Outlook 2013”. 

Ufuk Sanlı, “1 Milyar Doalrlık Ortaklık için Geliyor”, Vatan, 29 Haziran 2013, 
http://haber.gazetevatan.com/1-milyar-slik-ortaklik-icin geliyor/549803/2/ekonomi 

Vladimir Sotnikov, “Russia to Build Nuclear Power Plant in Turkey”, International Affairs-........... ....., 8 Haziran 2010, 
http://en.interaffairs.ru/events/260-russia-to-
build-nuclear-power-plant-in-turkey.html 

Volkan S. Ediger ve Istemi Berk, “Crude Oil Import Policy of Turkey: Historical 
Analysis of Determinant and Implications Since 1968”, Energy Policy, Vol. 39, 2011, 2132-2142. 

Yurdakul Yiğitgüden, “Turkey – Turning the European Periphery Into An Energy 
Hub?”, Kristen Linke ve Marcel Victor (eds.) Prospect of a Triangular relationship? Energy Relations Between the EU, Russia and Turkey, Freidrich Ebert Stiftung, Nisan 2010. 



***

TÜRKİYE ENERJİ GÜVENLİĞİ RUSYA’YA GERÇEKTE NE KADAR BAĞIMLI BÖLÜM 1



TÜRKİYE ENERJİ GÜVENLİĞİ RUSYA’YA GERÇEKTE NE KADAR  BAĞIMLI? BÖLÜM 1



Tuğçe VAROL SEVİM 


Özet 

Türkiye ve Rusya arasındaki enerji iliskileri özellikle son on yılda hızla artarak tarihi bir noktaya ulasmıstır. Enerji ihtiyacının neredeyse tamamını yurtdısından ithal eden Türkiye’nin çoğunlukla Rusya’ya doğal gaz nedeniyle bağımlı olduğu düsünülmektedir. 

Oysaki, iki ülke arasındaki ekonomik iliskilerin ve isbirliğinin gelismesi neticesinde Türkiye enerji piyasası Rus enerji sirketlerinin önemli bir yatırım alanı haline gelmistir. Rus enerji sirketleri doğalgaz, petrol, elektrik ve nükleer santral dahil Türkiye’ye de enerji sektöründe pek çok alana giris yapmıslardır. Türkiye açısından enerji güvenliğinin Rusya boyutu artık sadece hammadde ithalatı boyutundan çıkmakta ve Rus sirketlerinin Türkiye enerji güvenliğinde önemli aktörler olmasına yol açmaktadır. Türk enerji piyasasına dahil olan Rus 
enerji sirketlerinin neredeyse tamamının Rus devlet sirketi olması dolayısıyla da bu stratejinin bir Rus devlet stratejisi olduğu söylenebilir. Ülke içerisinde yatırım anlamında Rus sirketlerinin önemli bir katkısı olması yanında enerji güvenliğinin hassas bir konu olması nedeniyle Rus enerji sirketlerinin hangi alana giris yaptıklarının ve hedeflerinin incelenmesinde fayda vardır. Bu bağlamda bu çalısmada su sorulara yanıt bulunmaya çalısılacaktır; Rus sirketlerinin Türk enerji sektöründeki varlığı Türkiye’nin enerji güvenliğine olumsuz bir katkı yapmakta mıdır? Ve son olarak Türkiye enerji güvenliğinin aslında 

Rusya’ya olan bağımlılık boyutu nedir? 

Anahtar Kelimeler: Türkiye, Rusya, Enerji Güvenliği, Doğalgaz, Petrol, Nükleer Enerji, Boru hatları 

Türkiye Ekonomisinin Enerji İthalatına Bağımlılığı 

Türkiye jeostratejik olarak dünya enerji piyasası açısından Çanakkale ve İstanbul Boğazları dolayısıyla önemli bir geçis noktasını elinde tutmaktadır. Karadeniz ülkelerinin ya da Karadeniz’e ulasan Orta Asya ve Kafkas ülkelerinin kaynaklarını Türk Boğazları aracılığı ile dünya piyasalarına göndermeleri nedeniyle, Boğazlar son derece stratejik bir önem tasımaktadır. Türkiye, hem sahip olduğu boğazlar hem de dünya enerji kaynakları ile dünyanın en büyük enerji pazarı olan Avrupa arasında coğrafi olarak konumlanması nedeniyle 


Orta Asya, Kafkaslar ve Avrupa arasında “doğal bir köprü” olarak tanımlanmak tadır.1 Türk Dısisleri Bakanlığı verilerine göre petrol geçisi açısından Türk boğazlarından dünya petrol tüketiminin her gün %3.7’si geçis yapmaktadır.2 Diğer yandan Türkiye hem doğalgaz hem de petrol alanında nüfusu ve ekonomisi nedeniyle büyük bir pazardır ve yüksek oranda enerji ithalatına bağımlıdır. Türkiye ile Rusya arasında da doğalgaz ve petrol açısından ciddi bir ticaret söz konusudur. Türkiye pek çok Avrupa ülkesi gibi büyük bir Rus gazı ithalatçısıdır. 
Günümüzde Rus gazı Türkiye’ye iki hattan gelmektedir; Batı hattı ve Mavi Akım. 1987 yılında Türkiye’ye ulasan Batı hattı esasen Rusya’dan sonra Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan’dan geçerek Türkiye’ye ulasmaktadır. Buna ilave olarak daha yeni tarihli Mavi Akım boru hattı ise Rusya’nın Karadeniz’deki Dzugba limanından itibaren Karadeniz’in altından geçerek Türkiye’nin yine Karadeniz’deki limanı olan Samsun limanına ulasmaktadır. 3 Son on yıl içerisinde özellikle doğalgaz talebi açısından Türkiye’de %300 oranına yakın bir 
talep artısı yasanmıstır. 2007 yılında Türkiye’nin talebinden fazla doğalgaz ithal edecek kontratı olması ve satın alamadığı gazın parasını ödemesi sorununu yasamasından sonra hızla büyüyen Türk ekonomisi ve nüfusu sayesinde ve Türk hükümetinin evlerdeki ısınmanın doğalgazdan sağlanması yönündeki politikası nedeniyle ülkede, gaz talebi hızla yükselmistir. 

Buna ilave olarak Türkiye’nin günümüzde sahip olduğu doğalgaz kontratı ve yıllık ihtiyacı birbirine çok yakın rakamlardır. Bu nedenle de Türkiye’nin hem ülke içi enerji güvenliği açısından hem de enerji stratejisinin bir parçası olan Avrupa’ya doğalgaz tasımacılığı yapabilmesi için daha fazla gaz depo alanları olusturarak altyapısını gelistirmek zorundadır.4 

Bu bağlamda henüz tam olarak yeterli olmasa da Tuz Gölü’nün altında depolama yapılabilmesi için gerekli çalısmalar baslatılmıstır. 



Tablo 1: Türkiye’nin Doğalgaz Arz ve Talep Tahminler (bcm – milyar metre küp)5 


Soğuk Savasın sona ermesinin ardından, dünya pazarlarına ulasabilmesi ya da kendi ihtiyacını karsılaması için insa edilen boru hatları sayesinde olusturulan Türk enerji politikaları ülkenin jeopolitik öneminin artmasına neden olmustur.6 Yeni gelisen boru hatları politikaları sayesinde Türkiye’nin konumu dev enerji kaynaklarına sahip olan Orta Doğu, Hazar ve Rusya ile enerji kaynaklarını ithal etmeye bağımlı olan Avrupa arasındaki bir “enerji koridoru” kavramına doğru evrim geçirmistir. Esasen Türkiye dünya petrol rezervlerinin %73’ü ve dünya doğalgaz rezervlerinin %72’sine sahip olan bir coğrafyanın yanı basında bulunmaktadır.7 Ve bu dev kaynaklar sadece Türkiye’nin enerji ihtiyacı için değil, Türkiye’den geçerek Avrupa enerji ihtiyacının da sağlanması açısından kritik bir önem tasımaktadır. 

Türkiye’nin doğalgaz talebindeki artıs bilhassa Mavi Akım boru hattının tamamlanmasının ardından hızla yükselmistir ve buna bağlı olarak Türk ekonomisi de önemli bir enerji kaynakları tüketicisi durumuna gelmistir. Uluslararası Enerji Ajansı (bundan sonra IEA olarak kullanılacaktır) verilerine göre Türkiye, dünyanın en basta gelen büyümekte olan ekonomilerinden birisidir ve Türkiye Enerji Bakanlığı tahminlerine göre de 2030 yılına kadar Türkiye’de enerji talebi ikiye katlanacaktır.8 Mart 2012 tarihinde yayınlanan Deloitte raporuna göre ise Türkiye’nin kısa vade de ekonominin hızla büyümesi ve talebin artması nedeniyle yeni doğalgaz kontratlarına, daha doğrusu kaynaklarına ihtiyacı bulunmaktadır. 
Türkiye’de doğalgaz kullanımı ilk olarak Rusya’dan Türkiye’ye ulasan hattan 0.4 bcm miktarındaki gaz ile 1987 yılında baslamıstır. 2001 yılında Türkiye’de tüketilen doğalgaz miktarı 16 bcm’e ulasmıstır. 2014 yılı itibariyle Türkiye’nin 49-50 bcm gaz tüketmesi beklenmekte, 2030 yılında ise ihtiyacın 75 bcm’in üzerinde çıkması tahmin edilmektedir.9 

Gerçekten de Türkiye’de yasanan sosyal ve ekonomik gelisme nedeniyle enerji talebi sadece doğalgaz alanında değil elektrik kullanımı anlamında da hızla artmıstır. Dolayısıyla Türk enerji politikası talep edilen enerjinin zamanında, güvenilir, az maliyetli ve çevre dostu olabilmesi yolunda bir gelisme göstermeye çalısmıstır.10 Son otuz yıl içerisinde ise petrol ve doğalgaz talebi mukayese edildiğine doğalgaz talebinin hızla artmasına rağmen petrol talebinde aynı artısın yasanmadığı gözlenmektedir. Örneğin; 1983 yılında Türkiye’de toplam 
enerji tüketiminde petrolün oranı %47 iken doğalgazın oranı %0.01’dir. Ancak 2005 yılında se petrolün oranı %35.9’a düsmüsken doğalgazın oranı ise %35.4’tür.11 Bu nedenle Türkiye, ekonomisinin büyümesini planladığı gibi aynı zamanda doğalgaz ve elektrik gibi enerji talebinin karsılanması içinde büyük bir plana ihtiyaç duymaktadır ve ülke de enerji santrallerinin kurulması için yabancı yatırımı tesvik ederken boru topraklarından geçecek hatları projelerine de destek vermektedir.12 


Grafik: Türkye Enerji Dhtiyacının Arz-Talep Projeksiyonu13 


Türkiye Ekonomisinin Kırılganlığı 

2012 yılında Türkiye ekonomisi 786 milyar dolar GSMH ile dünyanın en büyük 18’inci ekonomisi haline gelmistir. On yıl kadar bir süre içerisinde ise Türkiye’de kisi basına düsen milli gelir 10 bin dolara eriserek yaklasık üç katına ulasmıstır.14 Her ne kadar 2008-2009 küresel ekonomik kriz sırasında ekonomik büyüme yavaslamıs olsa da ülke de büyük bir ekonomik kriz yasanmamıs ve 2010 yılında toparlanmaya baslamıstır. Diğer yandan ise Türkiye enerji güvenliği, enerji ithalatında doğalgaz ve petrol alanında ithalata olan 
bağımlılığın %90’ını geçmesinden dolayı oldukça kritik bir hale gelmistir.15 2000-2008 yılları arasında Türkiye toplam ithalatı 40.67 milyar dolardan 201.96 milyar dolara yükselirken, ihracat ise 27.78 milyar dolardan 132.03 milyar dolara yükselmis ve büyük bir dıs ticaret açığı da beraberinde gelmistir. 2008 yılında ise Türkiye’nin toplam enerji ithalatı için ödediği fatura 40 milyar dolar ile tüm ticaret açığının yarısını oluşturmustur.16 


Tablo 2: Türkiye’nin 2009-2012 Arası Toplam İthalat ve Enerji İthalatı Verileri (milyar dolar) 


1 Adam Balcer, “The Future of Turkish-Russian Relations: A Strategic Perspective”, Turkish Policy Quarterly, Vol. 8, No. 1, 2009, s. 82. 
2 Arda Baykal, “Turkey's Energy Politics”, House of Commons Library, SN/IA/5301, International Affairs and Defense Section, 27 Ocak 2009, s. 5. 
3 Gülden S. Ayman, “Turkey Courts Russia on Energy”, Institute Thomas Moore, 8 Eylül 2009, s. 1 
http://www.institut-thomas-more.org/pdf/370_en_GAyman-Sept2009.pdf 
4 Katinka Barysch, “Turkey's Role In European Energy Security”, Centre For European Reform, Essays, Aralık 2007, s. 2, 
http://www.cer.org.uk/pdf/essay_turkey_energy_12dec07.pdf 
5 Gareth M. Winrow, “Turkey and the East-West Gas Transportation Corridor”, Turkish Studies, Vol. 5, No. 2, 2004, s. 29 
6 Ali Tekin ve Ira Walterova, “Turkey’s Geopolitical Role: The Energy Angle”, Middle East Policy, Vol.15, No.1, 2007, s. 84. 
7 A.M. Kılıç, “Turkey’s Natural Gas Necessity, Consumption, and Future Perspectives”, Energy Policy, Vol. 3434, 2006, s.1929-1931. 
8“Turkey’s Energy Security Strategy”, PC.DEL/898/10, 13 Eylül 2010, Vilnius, Lithuania, s. 1. 
9 A.M. Kılıç, a.g.e., s.1932. 
10 Mustafa Balat, “Energy Consumption and Economic Growth in Turkey During the Past Two Decades”, 
Energy Policy, Vol. 36, 2008, s.118. 
11 Bilge Hacisalihoglu, “Turkey’s Natural Gas Policy”, Energy Policy, Vol. 36, 2008, s. 1869. 
12 Ibid., s. 1871. 
13 “Türkiye Doğal Gaz Piyasası – Beklentiler, Gelismeler 2012”, Deloitte, Mart 2012, s. 18, 
http://www.deloitte.com/assets/DcomTurkey/Local%20Assets/Documents/turkey_tr_enerji_dogalgaz_200312.pdf 
14 “Turkey”, World Bank, 26 Aralık 2013, http://www.worldbank.org/en/country/turkey/overview 
15 Volkan S. Ediger ve Istemi Berk, “Crude Oil Import Policy of Turkey: Historical Analysis of Determinant and 
Implications Since 1968”, Energy Policy, Vol. 39, 2011, s. 2134. 
16 Ibid., s. 2136. 
17 Esra Karakis, “Türkiye 2013 Kasım Ayı Enerji Dstatistikleri Raporu 11”, Enerji Dstatistikleri Daire Baskanlığı, s.5. 
18 Mehmet Melikoğlu, “Vision 2023: Forecasting Turkey’s Natural Gas Demand Between 2013 and 2030”, Renewable and Sustainable Energy Reviews, 
Vol. 22, 2013, s. 395. 
19 Ibid., s. 396. 
20 Tuncay Celik ve Birol Akgul, “Changes in Fuel Oil Prices in Turkey: An Estimation of the Inflation Effect 
Using Var Analysis”, Journal of Economics and Business, Vol. 14, No. 2, 2011, s.12, Daha fazla bilgi için bknz.; 
M. Ali Bilginoglu ve Cuneyt Dumrul, “A Co-Integration Analysis on the Energy Dependency of the Turkish 
Economy”, Journal of Yasar University, Vol.26, No.7, 2012, s. 4312-4414, Istemi Berk ve Berna Aydogan, 
“Crude Oil Prices Shocks and Stock Returns: Evidence From Turkish Stock Market Under Global Liquidity 
Conditions”, EWI Working Paper, No.12/15, Eylül 2012. 
21 Tuncay Celik ve Birol Akgul, a.g.e., s. 20. 
22 Turkish Ministry of Economy, “Economy Outlook 2013”. 
23 “Turkey Sees Enerhy Import Bill at 61$ billion in 2014”, Reuters, 3 Haziran 2014, 
http://af.reuters.com/article/energyOilNews/idAFI7N0O802N20140603 
24 Saban Kardas, “Turkey Unleashes New Energy Strategy Plan”, Eurasia Daily Monitor, Vol.7, Issue.83, 29 Nisan 2010. 
25 Tuncay Babalı, “The Role of Energy in Turkey’s Relations With Russia and Iran”, CSIS, 29 Mart 2012. 
26 The Republic of Turkey, Ministry of Energy and Natural Resources, Strategic Plan – 2010-2014. 
27 The Republic of Turkey, Ministry of Foreign Affairs, “Turkey’s Energy Strategy”, Ocak 2009, 
http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/EnerjiPolitikasi/Turkey's%20Energy%20Strategy%20(Ocak%20200 9).pdf 
28 The Republic of Turkey, Ministry of Foreign Affairs, http://www.mfa.gov.tr/turkeys-energy-strategy.en.mfa 
29 Brenda Shaffer, “Turkey’s Energy Policies in a Tight Global Energy Market”, Insight Turkey, No. 2, NisanHaziran 2006, s. 98. 
30 “Turkish Energy Strategy in the 21st Century: Weathering Uncertainties and Discontinuities”, Global Relations Forum, 2013, s. 16. 






Türkiye’nin ithal ettiği doğalgazın ülkenin elektrik sektörüne de önemli bir katkısı bulunmaktadır. Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının verilerine ülkenin yıllık elektrik ihtiyacının %51’i doğalgazdan üretilmektedir.17 Dolayısıyla neredeyse tüm doğalgaz ihtiyacını ithal eden bir ülke olarak Türkiye’nin doğalgaz arzında yasayacağı bir kesinti ya da petrol ve gaz fiyatlardaki ani yükselmeler, ülke ekonomisi adına önemli bir riski barındırmaktadır. Petrolde ve doğalgazda yasanabilecek ani fiyat yükselmesi Türk ekonomisinin büyümesini durdurabileceği gibi ani enflasyon artıslarına da yol açabilir.18 2011 yılında Türkiye nüfusu 73.3 milyon insana ve doğalgaz tüketim talebi de 40 bcm’e ulasmıstır. 

Melikoğlu makalesinde gelismis ülkelerin nüfus ve doğalgaz talebi ile Türkiye’nin talebi arasında bir karsılastırma verileri sunmustur. Örneğin; 2011 yılında gelismis bir ülke olan İtalya’nın nüfusu 61 milyon olup yıllık 71.3 bcm gaz tüketmistir.19 Bu karsılastırmadan da anlasılmaktadır ki Türkiye’nin hem nüfusu hem de ekonomisi için güvenilir ve kesintisiz kaynak bulması gerekmektedir. 


Tablo 2: Türkiye – Doğalgaz İthal Ettiği Ülkeler 2012 bcm / % (BOTAS & BP) 



Tablo 3 : Rusya’nın Türkiye’nin Yaptığı İthalattaki Payı milyar $ -TUİK 



Tablo 4: Türkiye’nin 1996-2013 Arası Seçilmis Yıllarda Petrol İthalatı ve Ortalama 


Tablo 5: Türkiye’nin 1987-2013 Arası Yıllık Doğalgaz İthalatı (BOTAŞ ve IEA) 

Enerji kaynakları ithalatına olan yüksek bağımlılığı nedeniyle Türkiye’nin ödediği yıllık enerji faturası da petrol fiyatları neticesinde zaman zaman aniden yükselebilmektedir. 

Dolayısıyla uluslararası alanda petrol fiyatlarını etkileyebilecek her türlü krizin yanı sıra Türkiye’nin petrol ve doğalgaz ithal ettiği ülkelerdeki siyasi istikrar da bir o kadar hayatidir. 

Örneğin, ABD’nin Dran’a uyguladığı petrol ambargosu neticesinde Türkiye, Dran’dan aldığı petrolün miktarını azaltma yoluna gidebilmisken, doğalgaz alanında gidememistir. 

Türkiye’nin Dran’a doğalgaz konusundaki bağımlılığı ABD ve Avrupa devletleri tarafından bilindiğinden, Ankara bu Dran ile doğalgaz ticaretinde herhangi bir diplomatik baskı görmemistir.20 Çevik ve Akgül’ün çalısmalarına göre petrol fiyatlarındaki %1 oranındaki bir yıl sürecek bir artıs Türkiye ekonomisindeki tüketim fiyat endeksini %1.6 oranında arttırmaktadır.21 2012 yılında 60 milyar doları bulan Türkiye’nin enerji ithalatı için ödediği fatura miktarı 2013 yılında azalarak 55.9 milyar dolar olarak gerçeklesmistir. 22 Maliye Bakanı Mehmet Simsek’in yaptığı açıklamaya göre Türkiye’nin 2014 yılında enerji faturasının 61 milyar dolar olması beklenmektedir. 2013 yılında Türkiye bütçesinin 65 milyar 
dolar açık verdiği düsünülecek olursa, enerji ithalatı Türkiye bütçesinin önemli bir kısmını olusturmaktadır.23 

Türkiye’nin Enerji Stratejisi 

Türkiye Enerji Bakanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye’nin Enerji Stratejisi” dokümanına göre; Türkiye enerji arz güvenliğini sağlayabilmek, Türkiye’nin bölgesel ve küresel enerji pazarlarında etkinliğini arttırabilmek, çevreyi koruyabilmek, kendini kaynaklarını kullanabilmek ve ulusal enerji pazarının yasal altyapısını olusturabilmek için çesitli hedefleri bulunmaktadır.24 Babalı’ya göre Türkiye’nin enerji stratejisinin üç önemli ayağı sunlardır;25 

1. Kömür, yenilenebilir ve su gibi yerli kaynakları kullanarak Türkiye’nin basta petrol ve doğalgaz olmak üzere enerji kaynakları ithaline olan yüksek bağımlığını azaltmak. 
2. Kaynakların ithalatı açısından kaynak temin edilen ülkelerin sayısını arttırarak çesitlilik sağlamak ve boru hatları aracılığı ile önemli bir geçis ülkesi haline gelmek. 
3. Türkiye’yi nükleer enerji ile tanıstırarak nükleer enerjinin ülkenin enerji üretimindeki payını göreceli olarak arttırmak. 

Türkiye’nin enerji stratejisini ilgilendiren Türkiye Enerji Bakanlığı ve Dısisleri Bakanlığının yayınladığı iki ayrı resmi doküman bulunmaktadır. “Enerji Bakanlığı 2010-2014” dokümanında, Bakanlığın hedefleri kısaca on bir noktada özetlenmektedir: kaynakların çesitlendirilmesi, öz kaynaklara öncelik verilmesi, yenilebilir enerji ve enerji etkinliğinin ülke enerji üretimindeki payının arttırılması, tedarikçi ülkelerin çesitlendirilmesi ve bir ülkeye olan bağımlılığın azaltılması ve Türkiye bir “enerji hub” ülkesi haline getirmek.26 Dısisleri 
bakanlığının 2009 yılındaki ve halen güncellenmediği enerji strateji belgesine çok fazla bir detay içermemekle birlikte genel anlamda temel hedefleri belirtmektedir. 27 Diğer yandan dokümanın Nabucco gibi gerçeklestirilme ihtimali ortadan kalkmıs projeleri içermesi ve güncelliğini yitirmesine rağmen Dısisleri Bakanlığının web sitesinde kısmen daha ayrıntılı bilgiler mevcuttur. 

• Kaynak ülkelerin ve kaynakların çesitliliğini arttırmak. 
• Nükleer dahil yenilenebilir enerji kaynaklarının payını arttırmak. 
• Enerji verimliliğini arttıracak önemli adımlar atmak. 
• Avrupa’nın enerji güvenliğine katkıda bulunmak.28 

Türk Dısisleri Bakanlığının enerji strateji ile ilgili resmi dokümanından bakanlığın özelikle Türkiye’nin bir “enerji geçis” ülkesi konumunda daha güçlenmesi yönünde yoğunlastığı görülmektedir. Bu nedenle de Türkiye’nin resmi anlamda enerji stratejisinin hedeflerinden birisini de Avrupa kıtasının enerji güvenliğine kendi topraklarından geçecek olan boru hatları ile katkı sağlamak olduğu anlasılmaktadır. Önceki Basbakan Erdoğan’ın “bizim ana stratejimiz Türkiye’nin, AB’nin dördüncü doğalgaz kolu olmasıdır” cümlesi ile Dısisleri Bakanlığının enerji stratejisini desteklemektedir.29 Küresel anlamda Türkiye önemli bir enerji üreticisi ya da tüketicisi konumunda değildir. Diğer yandan Türkiye, petrol alanında sahip olduğu boğazlar, BTC (Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı) ve Ceyhan limanı ile önemli bir tasıyıcı ülke konumundadır. Bununla birlikte gerçeklesmeye en yakın proje olan TANAP (Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı) ve talip olduğu İran, Irak ve Doğu Akdeniz kaynakları ile birlikte önemli bir gaz geçis ülkesi olmaya en büyük adaydır. Dolayısıyla güvenilir “enerji tasıyıcı” ülkesi olmak, Türkiye’nin enerji stratejisinin kalbini olusturmaktadır.30 

Türkiye’nin enerji stratejisi konusunda bir baska dikkat çekici nokta da Türkiye’nin enerji alanında yayınladığı resmi dokümanlardan hiçbirisi tam olarak enerji geçis koridoru, enerji hub’ı ya da enerji merkezi olmak konusunda bir tanımı bulunmamaktadır. Bilgin Türkiye’nin enerji stratejisinin bir netlik kazanması açısından bu kavramların tam olarak anlasılması için tanımlarını detaylı bir sekilde açıklamaktadır. Bu bağlamda Bilgin’e göre eğer Türkiye enerji geçis ülkesi olacaksa, Türkiye’nin Rusya, Hazar ve Orta Doğu’dan gelen 
petrol ve doğalgaz boru hatlarını sadece kendi pazarına değil Avrupa ve diğer pazarlara tasıması gerekmektedir. Eğer Türkiye bir “enerji hub”ı olmak istiyorsa, Türkiye’nin LNG dahil petrol ve doğalgaz boru hatlarında ciddi bir etkisinin olması ve temin ettiği kaynakları ihraç edebilme kapasitenin olması gerekmektedir. Son olarak eğer Türkiye bir enerji merkezi olmak istiyorsa, Türkiye’nin nükleer santralle, yenilenebilir enerji sistemlerine, ek rafinelere ve doğalgaz depolarına hatırı sayılır miktarda bir yatırım yapması gerekmektedir.31 

Türkiye ve Rusya Enerji Alanındaki İliskisi Doğalgaz Mavi Akım ve Batı Hattı 

Türkiye Batı Hattı ve Mavi Akım olmak üzere iki adet doğalgaz boru hattından Rusya’dan gaz ithal etmektedir. Dlk olarak Türkiye, Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye giris yapan ve Batı hattı olarak anılan hattan Rusya’dan doğalgaz ithal etmeye baslamıstır. 1987 yılında 14 bcm kapasiteli bu hattan Türkiye 0.4 bcm ile Rusya’dan (SSCB) ilk gazını ithal etmistir.32 Günümüzde Batı hattından Türkiye’ye tasınan gazın 10 bcm’ini Türkiye’deki özel sirketler ve geri kalanını da Türk devlet doğalgaz sirketi BOTAS getirmektedir. 1996 yılında Rusya, Türkiye’ye Karadeniz’in altından geçecek yeni bir boru hattı teklifinde bulunmus ve sonuç olarak da Aralık 1997 tarihinde iki ülke yeni bir boru hattı için anlasmaya varmıstır. 

2003 yılında insaat baslayan Mavi Akım doğalgaz boru hattı Rus Gazprom ve İtalyan ENI sirketinin ortaklığında insa edilen denizin altından geçen ilk boru hattıdır.33 Mavi Akım boru hattının toplam uzunluğu aslen 1.213 km olup 396 km’lik kısmı Karadeniz’in altından geçip toplamda 3.2 milyar dolar maliyet ile tamamlanmıstır.34 Türkiye’nin Mavi Akım doğalgaz boru hattından yıllık ithal ettiği 2014 yılına kadar 16 bcm olup, bu yıl içerisinde ek bir sözlesme ile 19 bcm’e çıkartılmıstır. Kasım 2005 tarihinde Mavi Akım boru hattının açılıs 
töreninde bir konusma yapan dönemin Rusya Enerji ve Sanayi Bakanı Victor Khristenko, Türkiye ve Rusya’nın bir sonraki deniz altından geçecek boru hattının bu sefer Akdeniz’den geçerek Rusya’nın doğalgazını Dsrail’e tasıyacağını belirtmistir. Gerçekten de İsrail’de doğalgaz kaynakları bulunana kadar da Rus gazının Türkiye üzerinden Akdeniz’e, oradan da İsrail’e tasınması projesi güncelliğini korumustur.35 


Türkiye ayrıca İran ve Azerbaycan’dan da önemli miktarda doğalgaz ithal etmektedir fakat Azerbaycan ve İran hatlarında çesitli sebeplerden yasanan kesintiler nedeniyle Rus boru hatları Türkiye için yasamsal derecede önem tasımaktadır. Örneğin 2008 yılında İran’da yasanan ağır kıs sartları nedeniyle doğalgaz tüketimi artmıstır ve bunun sonucu olarak da İran, Türkiye’ye gönderdiği doğalgazı kesmek zorunda kalmıstır. Buna ilave olarak İran bir kez de Türkmenistan ile yasadığı doğalgaz fiyatı anlasmazlığı nedeniyle Türkiye’ye gönderdiği gazı kesmistir. Her iki durumda da Türkiye, Rusya’dan ilave doğalgaz talebinde bulunmus, Rusya da Türkiye’nin eksik gaz ihtiyacını tamamlamıstır. Benzer bir sorun bu kez de Rusya ile Ukrayna arasında 2009 yılında doğalgaz nedeniyle yasanan sorunda Rusya ve Türkiye arasında gerçeklesmistir. Rusya da Mavi Akım’dan Türkiye’ye gönderdiği gaz miktarını arttırarak Türkiye’nin Batı hattından kaynaklanan kesintiden etkilenmemesini sağlamıstır.36 

Türk Özel Doğalgaz Sirketlerinde Rusya’nın Payı 


Tablo 6: Batı Hattında Dlk Dalga Özellestirme (2007-2009) ve BOTAS’tan Devredilen Kontrat Miktarı 

* Aralık 2007 tarihinde gazı temin etmeye baslamıstır. 
** Ocak 2009 tarihinde gazı temin etmeye baslamıstır. 
*** Ocak 2009 tarihinde gazı temin etmeye baslamıstır 

Kaynak: Erdinç Özen, “Turkey’s Natural Gas Market: Expectations and Developments”, Deloitte Report, 2012, s. 20. 


Tablo 7: Batı Hattında Dkinci Dalga Özellestirme (2007-2009) ve BOTAŞ’tan Devredilen Kontrat Miktarı 


Devlet doğalgaz sirketi BOTAŞ, önce 2007 yılından baslayarak 2009 yılına kadar Gazprom ile olan Batı Hattındaki kontratının 4 bcm’ini özel sirketlere devretmistir. Gazprom ile anlasmaya varan dört özel sirket de 2009 yılında 2.266 ve 2010 yılında 2.991 bcm gazı Türkiye piyasalarına getirdiler. Ardından BOTAS 2011 yılında sona erecek olan Batı Hattından gelen 6 bcm’i de özel sirketlere devretme kararı almıstır. BOTAŞ gaz devri kararını Ekim 2011’de Gazprom’a bildirerek kontratını yenilemeyeceğini bildirmistir. BOTAS’ın 
kararının ardından baslangıçta Türkiye’de 26 adet sirket EPDK’ya gaz ithalat lisansı alabilmek için basvurmustur ancak hiçbirisi Rusya tarafından gerekli anlasma belgesini temin edemediği için EPDK hiçbir sirkete ithalat izni verememistir. BOTAŞ’ın kararını yıl sonunda ve kıs basında olmasından dolayı baska bir seçenek kalmadığından BOTAŞ, Rus tarafı ile farklı sartlar içeren acil bir gaz kontratı imzalamıstır. 

Türkiye’nin Rusya tarafı ile imzaladığı ek doğal gaz kontratı ile beraber Rusya’nın çok ihtiyacı bulunan, Türk münhasır ekonomik bölgesinde kendi Güney Akım doğalgaz boru hattı projesi için gerekli fizibilite çalısmasını yapmak için izin anlasması da imzalanmıstır. EPDK’dan gaz ithalatı için basvuruda bulunan Rus sirketinin de ortağı olan Bosphorus sirket olsa da, bizzat bu sirket de Gazprom ile gerekli anlasmayı imzalayamamıstır.. Güney Akım projesinin fizibilite çalısması için Türkiye’den resmi izin alabilmek için kontrat devri sürecinin zamanlamasını çok iyi değerlendiren Rusya tarafı böylece resmen Güney Akım projesine baslamıstır. 2011 yılı sonunda acil olarak imzalanan anlasmaya göre BOTAS 2012 yılı sonuna kadar Batı Hattından 5.6 bcm gaz alabilecek, bir baska deyisle uzun süreli kontrat imzalamak yerine özel sirketlere kontrat devri için bir yıl süre kazanmıstır.37 

Nisan 2012 tarihinde EPDK Batı Hattından gelen 6 bcm tutarındaki gaz kontratının devri için ikinci kez duyuruda bulunmustur. İkinci kez yasanan kontrat devri sürecinde, Rusya tarafı ile gerekli anlasmaları imzalayan ve kriterleri tamamlayan dört sirket 6 bcm gazı Rusya’dan getirmek üzere EPDK’dan ithalat lisansı almıstır. Bu sirketler Akfel, Bosphorus Gaz, Kibar Enerji ve Batı Hattı sirketidir. 2009 yılında Bosphorus Gaz sirketi içerisindeki hisselerini arttıran Rus Gazprom’un alt sirketlerinden birisi olan Gazprom Germania böylece sirketin %71 hissesine sahip olmustur. Buna ilave olarak Rus Gazprom sirketinin baska bir alt sirketi olan Gazprombank da Avrasya Gaz sirketine %20 (kimi kaynaklara göre %26) oranında ortak olmustur. Ayrıca Gazprom’un, ana ortağı Avusturyalı OMV olan Enerco sirketinin hisseleri ile de ilgilendiği de zaman zaman basında yer almaktadır.38 

Elektrik ve Nükleer Türkiye’de Inter RAO Yatırımları 

2002 yılından itibaren hızla özellesmenin baslaması ile birlikte elektrik alanında özel sirketler Türk enerji sektöründe hızla yer almaya baslamıstır. Günümüzde Türkiye elektrik piyasasının %74 oranındaki üretimini özel sirketler gerçeklestir mektedir. Özellestirmenin ve Türkiye’nin ithal ettiği doğalgazın ve dolayısıyla doğalgaz dönüsüm santrallerinin artması ile birlikte 2002 yılında 31.846 MW olan Türkiye’nin enerji kapasitesi 53.910 MW’a ulasmıstır. Türkiye’nin ivedi elektrik ve enerji ihtiyacının 2000’li yılların basında belirmesi ile birlikte 
Türkiye en hızlı elektrik üretim imkanı veren doğalgaz dönüsüm santrallerini tesvik etmistir. Bu bağlamda 2001 yılında doğalgazdan elde edilen güç miktarı 52 milyar kWh iken 2011 yılında 102 milyar kWh’a ulasmıstır.39 2020 yılı için öngörülen Türkiye’nin elektrik enerjisi talebi ile ilgili senaryolara göre Türkiye’nin yüksek senaryoda %7.7 ve alçak senaryoda %6 oranında enerji ihtiyacının artıs göstermesi beklenmektedir. Söz konusu senaryolardan alçak senaryoya göre de Türkiye’nin 2020 yılına kadar ek olarak 40.000 MW yeni kapasite kurulumuna ihtiyacı bulunmaktadır.40 

Elektrik alanında Rusya’nın dev Inter RAO sirketi Türkiye elektrik pazarına Trakya elektrik santralinin %90 hissesini Amerikalı enerji sirketi AEI’dan 2012 yılında alarak girmistir. Ardından Mayıs 2013 tarihinde geri kalan hisseleri de alan Inter RAO, Trakya elektrik santralinin %100’üne sahip olmustur.41 Trakya elektrik santrali ise 478 MW kapasiteye sahip olup Marmara Denizi sahilinde Dstanbul’a çok yakın mesafede bulunmaktadır.42 Dolayısıyla Rus Trakya Elektrik sirketi Türkiye’nin nüfusça en yoğun ve en büyük sanayi bölgelerinden birisinin elektriğini üretmektedir. Inter RAO sirketi Türkiye içerisinde elektrik santrali satın almanın dısında ayrıca Türkiye’ye Gürcistan’dan elektrik ithal 
edilmesi konusunda da müzakereleri sürdürmektedir.43 Inter RAO sirketinin gerek Ermenistan ve gerekse Gürcistan’da elektrik altyapılarında ortaklıklarının olduğu ve özellikle Ermenistan elektrik üretimini yakın gelecekte arttırılması konusunda planları olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda Inter RAO sirketinin Ermenistan’da ürettiği elektriği Gürcistan üzerinden Türkiye’ye satmak planı olduğu varsayılabilir. 


***