Nabucco projesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nabucco projesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mayıs 2020 Pazartesi

GÜNEY GÜVENLİĞİ VE ENERJİ JEOPOLİTİĞİNİ İNCELEME KAFKASUS: BİR TÜRK PERSPEKTİFİ

GÜNEY GÜVENLİĞİ VE ENERJİ JEOPOLİTİĞİNİ İNCELEME KAFKASUS: BİR TÜRK PERSPEKTİFİ




Türkiye’nin Güney Kafkasya’nın Güvenliğine ve Enerji Jeopolitiğine Yaklaşımı 
Atilla Sandıklı* , 
Erdem Kaya** 
* Doç. Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı (BİLGESAM)
** BİLGESAM Araştırma Koordinatörü
ULUSLARARASI GÜVENLİK KONGRESİ - 2013 KOCAELİ..

ÖZET;


Avrupa-Atlantik güvenlik koşulları doğuya doğru genişlemesi Rusya’nın Karadeniz havzasında sınır komşularına bakınca duraksamış ve 2008 sonrası sayfada Kremlin'in Güney Kafkasya’daki nüfuzu belirgin biçimde artmıştır. Bu dönem Güney Kafkasya’da Dağlık Karabağ anlaşmazlığında, Gürcistan’ın ayrılıkçı bölgeleri Abhazya ve Güney Osetya'da yeni gerçeklikler meydana getirmiş, Batılı aktörlerin bölgedeki etkinlikte nispeten zayıfladığı gözlemlenmiştir. Azerbaycan'a karşı Rusya’nın himayesinde bulunan Ermenistan, Dağlık Karabağ ve burada işgali sürdürmekte, Batılığında bu anlaşmazlık kapsamındaki yaklaşımları Erivan’ı tutumunu gözden geçirmeye sevk edebilecek bir baskıya dönüşmüyorum.

   Rusya’nın bu bölümünde Nabucco projesinin gerçekleştirilmesi imkânsız kılmesi ve Güney Kafkasya’daki enerji jeopolitiğinde farklı açılımlara ve girişimlere  zemin hazırlanmıştır.

Giriş

Güney Kafkasya, küçük devletler ve daha büyük bölgesel bölgelerle kendine özgü ortamı nedeniyle Avrasya jeopolitiğinde Orta Asya ile enerji zenginliğini 
birbirine bağlayan güçlerin kritik bir yeri var Hazar havzası Anadolu ve Karadeniz havzası. Ortaya çıkan güvenlik riskleri çözümlenmemiş anlaşmazlıklar ve enerji 
taşıma yolları üzerindeki rekabetten Hazar havzasındaki kaynaklar bu bölgeyi çevredeki bir sıcak nokta yapıyor bölgesel güçler ve Batılı devletler.


Güney Kafkasya Haritası

Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgali, çatışma ve Güney'de kalıcı barış ve istikrarın tesis edilmesine engel Kafkasya. Ne BM Güvenlik Konseyi kararları 
ne de Batı eyaletleri’nin katılım Erivan üzerinde pozisyonunu revize etmek için gerekli baskıyı yarattı Rusya’nın Ermenistan’ın uzlaşmazlığına karşı olumlu tutumu  sayesinde. Ermenistan'ın Azerbaycan ve Erivan’ın 1915’le ilgili iddialarına karşı Talysh politikasını geliştirdi Türkiye'ye karşı 2015'e yönelik olaylar ve hedefler, Önümüzdeki yıllarda Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri. Diğer büyük güvenlik Güney Osetya ve Abhazya'nın Rusya olarak statüsü üzerindeki çatışmalarda  risk gizleniyor bu iki bölgedeki ayrılıkçı eğilimleri desteklemeye devam ediyor. Böylece Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerilimin potansiyel yükselmesi ve olası Gürcistan'ın parçalanması, bölgenin karşı karşıya olduğu en büyük güvenlik riskleri olarak varlığını sürdürmektedir.

   Enerji rekabeti esas olarak Rusya ve Batı devletleri arasında Güney Kafkasya Hazar petrolünün işletme ve dağıtım yollarına odaklanmıştır ve gaz. 

Soğuk Savaş sonrası dönemde Batılı şirketler egemen oldu Azerbaycan petrol ve gaz rezervlerinin işletilmesi ve nakliyesinde yatırımcılar Rusya Kazak, Özbek ve 
Türkmen enerji kaynakları üzerindeki etkisini sürdürdü. Bakü-Supsa petrol boru hattı, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum gazı boru hattı, Azerbaycan'ın enerjisini Türkiye'ye taşıyan üç ana boru hattı ve Rus kontrolü olmayan uluslararası pazarlar. Üzerinde devam eden rekabet ile
Azerbaycan enerjisine ek olarak Kazak petrolü ve Türkmen gazı dağıtım yolları Güney Kafkasya dünya enerji piyasasında ön plana çıkıyor.

Rusya’nın Güney Kafkasya’da artan etkisi ile 2008 Rusya-Gürcistan Savaşı ve Batı'nın katılımını zayıflatan, çatışmalar ve enerji jeopolitiği nedeniyle ortaya çıkan  güvenlik risklerini yeniden değerlendirmek bölge.

1. Rusya'nın Güney Kafkasya'ya Dönüşü

Sovyet sonrası alanı yurtdışına yakın olarak tanımlayan Rusya, Güney Kafkasya devletleri üzerindeki etkisi, Avrupa-Atlantik güvenlik sistemi ve Batı liderliğindeki  demokratikleşme hareketleri bölgesi. Moskova Sepa'yı destekledi Gürcistan'daki ratist hareketler geri dönmeye devam etti dolaylı olarak Ermenistan'ın Azerbaycan  topraklarını işgali ve Hazar petrol ve gazını uluslararası pazarlara taşıyarak Rus toprağı. Vladimir Putin’in liderliğinde, Rusya’nın Sovyet sonrası alan ivme kazandı. 

   2002'de Rusya, Ermenistan ile birlikte, Kolektifi Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan kurdu Askeri bir ittifak olarak Güvenlik Anlaşması Örgütü (CSTO). 

Üyeleri CSTO, topraklarını üçüncü tarafların askeri üslerine ancak diğer üyelerin rızası ve diğer ittifaklara katılmama.

2008 Rusya-Gürcistan Savaşı Moskova’nın bölgeye dönüşünü Savaşı gösterdi ki Rusya silahlı kuvvete karşı girişimlere karşı yakınlardaki Avrupa-Atlantik sistemi ile  entegrasyonu. İddia edilebilir ki Saakaşvili hükümetinin Gürcistan'ı bir NATO üyesi yapma niyeti Kremlin’in Rusya’nın Avrupa-Atlantik güvenliği tarafından ele 
alındığına dair endişeleri sistemi. Gürcistan aleyhindeki kampanyayı takiben Rusya, yurtdışındaki askeri üsler ve deniz kuvvetlerinin geliştirilmesi. 
Moskova ve Erivan, Gumry askeri üssünü genişletmeyi ve üssün kullanımını uzatmayı kabul etti Rus ordusu tarafından 2044'e kadar. Taraflar ayrıca Rus ordusunun Ermeni sınırlarını korumak. Ermenistan, bu anlaşmalar yoluyla Moskova’nın Güney Kafkasya ve Kremlin’deki stratejik dayanağı Bölgeyi Rus nüfuz alanı içinde tutma  amacı. Tanıdıktan sonra bağımsızlığı, Rusya da Abhaz kıyılarında bir deniz üssü inşa etmeye başladı Karadeniz 2 Rusya Avrupa-Atlantik güvenlik sisteminin  genişlemesine karşı imzasını sürdürdü.

Suriye krizine karşı tutumu. Rusya, büyük Müslümanlarının olası tepkilerine rağmen kriz sırasında ve Güvenlik'te Esad rejimini askeri olarak destekledi
Konsey, daha sonra kullanılabilecek hükümler de dahil olmak üzere taslak kararları veto etti. rejime karşı müdahale için yasal zemin. Donanmasını kaybetme endişesi Akdeniz'deki tek Rus üssü Tartus'taki üs, Moskova yakın ödedi Esad rejiminin hayatta kalması için gerekli araçlara dikkat edin. Son olarak, Kırım, Kremlin’in  huzursuzluk ve gizlice işgal etme potansiyelini gösterdi önemli Rus nüfusunun olduğu yerler. Rusya’nın Ukrayna Baltık ülkelerinde endişelerini artırdı ve geri kalanı  için bir örnek oluşturdu.

Güney Kafkasya da dahil olmak üzere Sovyet sonrası bölgeler. 2008 sonrası dönemde, Rusya, Rusya'nın yerleşimi için vazgeçilmez bir aktöre dönüştü.
Güney Kafkasya'daki anlaşmazlıklar. Ermenistan'daki müstahkem üsleri ile Rusya devam ediyor Açıkçası ilan edilmese de, Erivan için ana güvenlik garantörü olmak Azerbaycan ve Türkiye. Birlik varlığı ve rakipsiz etkisi sayesinde Abhazya ve Güney Osetya, Rusya'nın karar konusunda son sözü var gibi görünüyor Gürcistan ile süreçler. Gürcistan'daki 2013 cumhurbaşkanlığı seçimleri de Kremlin bu ülkedeki iç siyaseti şekillendirebilir ve Rus yanlısı aktörlerin iktidara gelmesi.

1.1. Rusya’nın Enerji Stratejisi

Rusya’nın stratejisi Hazar enerji kaynaklarının uluslararası pazarlar. 
Bu stratejinin yanı sıra, Moskova alternatiflere karşı çıkıyor Hazar enerji kaynaklarını farklı yollardan transfer etmek için boru hattı projeleri. İçinde bu açıdan Rusya, Türkiye'ye gaz ihraç etmek için Güney Akımı boru hattı 
projesini gerçekleştiriyor.

Avrupa ülkeleri Karadeniz üzerinden ve Nabucco projesini neredeyse başarmak imkansız. Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa ülkeleri, enerji ihtiyaçları Rus arzından. Avrupa ülkelerinin bağımlılığı Rusya'nın enerji ihracatı yaklaşık yüzde 40'tır. Bu bağımlılık oranı yaklaşık Avrupa'daki bazı ülkeler için yüzde 90.

Nabucco projesinin ölümünden sonra South Stream ve Nord'un ortaya çıkışı Akış projeleri, Rusya’nın enerji stratejisinin sonuçlarıdır. Moskova çalışıyor doğal gazı sağlayarak ve Avrupa'yı koruyarak AB üzerindeki ağırlığını korumak Rusya’nın hidrokarbon kaynaklarına bağımlı ülkeler. Sınırlı tepki Avrupa ülkeleri Kremlin'e verdi Kırım krizi sonrasında bekleniyor Rusya'ya enerji bağımlılıklarının sonucu. Bu noktada da not edilmelidir Rusya'nın da enerji kaynaklarını ihraç etmek için Avrupa ülkelerine bağımlı olduğu.

Ancak kısa vadeli Moskova farklı Avrupa yaptırım yeteneğine sahiptir Bir ekonomiyi bir enerji kaynağından uyarlamak bir gecede iş olmadığı için ülkeler
başka bir. Alman endüstrisi büyük ölçüde Rus doğal gazına ve endüstri odaklı Alman ekonomisi AB ekonomisinin lokomotifidir.

1.2. Avrasya Birliği

Rusya Federasyonu Gümrük Birliği sürecini başlattı. Büyüyen Batı ve Çin'i engellemek için Avrasya Birliği'nin kurulması Sovyet sonrası alanda nüfuz. 
AB’nin Doğu Avrupa ve Güney Kafkasya'daki ülkeler ve Çin’in genişleyen ekonomik Orta Asya'ya etki alanı Moskova'daki endişe kaynaklarıdır. Vasıtasıyla
Avrasya Birliği projesi, Rusya AB'nin Karadeniz'e bir alternatif geliştirdi Sinerji ve Doğu Ortaklığı Programı ve Merkezi Asya ülkeleri Çin etkisine karşı. 

Avrasya Birliği projesi Kremlin'in Sovyet sonrası topraklardaki tünele hükmetmeyi amaçladığını gösteriyor sadece politik açıdan değil, aynı zamanda ekonomik  açıdan da Güney Kafkasya'daki ülkeler arasında bugüne kadar sadece Ermenistan Gümrük Birliği'ne ve ardından Avrasya Birliği'ne katılacak. Bununla
kararı Ermenistan, Moskova liderliğindeki ortak ile daha derin entegrasyonu tercih etti AB ile entegrasyon piyasası. Arkasındaki temel motivasyonun
Erivan’ın kararı, toprak iddialarını Azerbaycan’a karşı değil Avrasya Birliği'nden beklenen ekonomik faydalar. İmzalayan AB ile kapsamlı serbest ticaret anlaşması  yapan Tiflis, Gürcistan birliğe katılmayı düşünmüyor. Azerbaycan, önerisi, Bakü’nin önceliğinin Batı kurumlarıyla entegrasyon olduğuna dikkat çekti
ve Dünya Ticaret Örgütü'ne halen devam eden bir katılım süreci olduğunu.3
Avrasya Birliği'nin 2015 yılında Rusya, Kazakistan, Belarus ve Ermenistan bugünkü üyeler ve sonrasında Kırgızistan ve Tacikistan'ın Birliğe girmesi bekleniyor. 

Ukrayna ile Kırım krizi nedeniyle, Avrasya Birliği’nin genişleme süreci Kiev olmadan devam ediyor gibi görünüyor. Sendika, küresel bir aktör olarak kabul edilecek  kadar büyük olamazdı.4 Ancak, muhtemelen Rusya Federasyonu'nun diğer Sovyet sonrası ülkeler üzerinde daha fazla baskı yapması bekleniyor
Birliğe katılımlarından dolayı Gürcistan ve Azerbaycan dahil ülkeler.

2. Güney Kafkasya'da Batı'nın Katılımı

ABD ve Avrupa Birliği Güney'de nüfuz sahibi olmaya gayret etti Soğuk Savaş sonrası dönemde bölgeye hem güvenlik hem de enerji alemleri. Bölgenin Rus 
topraklarına yakınlığı, ABD ve Kremlin’in kontrolünden bağımsız alternatif enerji yolları projeleri Avrupa ülkeleri için bir fırsat olarak ortaya çıktı. Güney Entegrasyonu  rağmen Avrupa-Atlantik güvenlik sistemine sahip Kafkasya'nın bundan daha zor olduğu ortaya çıktı Azerbaycan ve Gürcistan Batı yönelimlerini korudular.

Rusya ile daha bağımsız ilişkiler.

Sovyet sonrası Güney Kafkasya'da ABD demokratikleşmeyi destekledi ve Demokrasi Örgütü'nün kurulmasını teşvik etti ve Azerbaycan ve Gürcistan'ın katılımıyla  Ekonomik Kalkınma (GUAM) Ukrayna ve Moldova'nın yanında. NATO’nun Ortaklık Barış programı dahil Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan ile ittifak arasındaki  etkileşimi artırdı ve bu ülkelerin askerleri. 11 Eylül saldırılarının ardından ABD, Karadeniz'de “güvenlik boşluğu” var ve Operasyonu genişletmeye çalıştı Karadeniz'de Aktif Akdeniz (Akdeniz'de konuşlandırılan). 2003 yılında, ABD, Azerbaycan ve Kazakistan ile birlikte Hazar Muhafız Girişimi'ni kurdu Hazar Denizi'nde petrol taşımacılığının güvenliğini sağlamak. Renkli ile Ukrayna ve Gürcistan'da ve Romanya’nın ve Bulgaristan’ın katılımıyla devrimler 2004' te NATO'ya ve 2007'de AB'ye, Karadeniz'deki Batı etkisi gözle görülür.

Hazar Denizi bölgesinde ABD, azaltmak için tasarlanan projeleri destekledi Avrupa'nın Rus enerji kaynaklarına bağımlılığı. ABD yetkilileri Hazar enerji kaynaklarının temini konusunda Rus tekeli ve yeni destek Hazar petrol ve gazını taşımak için Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Nabucco gibi tedarik yolları Avrupa ve dünya pazarları. ABD şirketleri petrol ve doğal gaz sektöründe gibi Hazar havzasında sondaj ve üretim projeleri. 

Benzer şekilde AB de enerji kaynaklarını çeşitlendirmek, alternatif transfer yolları arayışında Rus toprakları. Bu nedenle Birlik BTC ve Nabucco'yu destekledi projeleri ve Avrupalı ​​ şirketler enerji üretimi ve nakliyesinde Hazar havzasında projeler.

Batı Katılımı mı İstiyor?

2008 sonrası dönemde Güney Kafkasya'daki gelişmeler Batı etkisinin azaldığına dair göstergeler. Rusya’nın artışının aksine bölgedeki uyuşmazlıkların ağırlığı, 
ABD ve AB çekimser kaldı olayların gidişatını değiştirme eylemi. Üç, gözlemciler Batı etkisinin azaldığını düşünüyorlar. 

   Birincisi 2008 yazında meydana gelen  savaşın hemen sonucu. Rusya- Gürcistan Savaşı, Güney Kafkasya'daki ülkelerin güvenliğinin olmadığını gösterdi
Rus saldırganlığına karşı güvence. Bölgedeki ülkeler Avrupa-Atlantik güvenlik sistemi ile entegrasyonun Rusya'ya karşı bağımsızlığını korumak. Bununla birlikte,  2008'deki savaşın ardından, Güney Kafkasya'daki Batılı yanlısı aktörler bu mahkumiyeti gözden geçirebilirdi Rusya'ya karşı çalışan bir kolektif güvenlik sisteminin  gerçek dışı.

İkinci büyük neden, uluslararası toplumun bölgedeki anlaşmazlıklar. Mevcut küresel ve bölgesel dengeler göz önüne alındığında, BM sistemi Güney Kafkasya'da hiçbir şeyi çözmez. BM Güvenlik Konseyi aleyhinde alınan kararlar Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgali Erivan’ın duruşunu etkilemedi
ve istilada ısrar. Keza AGİT Minsk Grubu da tarafları bir anlaşmaya getirmek. Minsk Grubu Eş Başkanları -ABD, Rusya ve Fransa- Ermenistan'ı işgaline son 
vermek için baskı yapmaya istekli değil Dağlık Karabağ'ın çevre bölgelerinde bile. AGİT'in verimsizliği Azerbaycan tarafını Moskova'dan destek veya en azından  tarafsızlık almaya zorlar, Rusya ve Rusya arasındaki yakın yakınlığı Ermenistan'ı dikkate alıyor. Abhazya ve Güney Osetya davalarında yetersizlik BM sisteminin ve  AGİT'in de belirgindir. Rusya, kendi barış güçlerini koyarak 1990'ların başından itibaren, bu iki ayrılık bölgesinin bağımsızlığı. Rusya’nın arabuluculuk ve bölgedeki barışı koruma misyonları böylece BM sistemini güçsüz kılıyor ve etkisiz 

Üçüncü ana neden Amerika'nın Dağlık Karabağ anlaşmazlığı konusundaki tutumudur. ABD, Ermenistan yanlısı Dağlık Karabağ konusundaki tutumunu sürdürüyor Azerbaycan topraklarında devam eden Ermeni işgaline ve BM Güvenlik Konseyi işgal karşıtı kararlar. Ermeni lobileri ABD Washington’un konumunu şekillendiriyor ve  Dağlık Karabağ anlaşmazlığında Amerikalı politika yapıcılar. Bakü’nin Washington’un 11 Eylül sonrası dönemde terörle mücadele politikası ve Kuzey Dağıtım  Ağına ve malzemeden tedariklerde katkı Afganistan Washington’un tutumunu değiştirmedi. ABD tercih etmeye devam etti Ermeni, Azerbaycan'ın toprak  bütünlüğüne ilişkin meşru kaygıları üzerine çıkar.

Bakü ile Washington arasındaki enerji alanında istikrarlı işbirliği Güney Koridoru projelerinde kilit rol ve İsrail’in enerji güvenliğine katkı ABD'li politika yapıcıların anlaşmazlık konusundaki tutumlarını da değiştirmedi.

3. Türkiye'nin Konumu ve Endişeleri

Soğuk Savaş sonrası dönemde sicili göz önüne alındığında, Türkiye, Güney Kafkasya'da güvenlik ve enerji rekabeti. NATO olarak Türkiye üyesi ve Rusya ile iyi ilişkileri olması giderek daha fazla Azerbaycan ve Gürcistan ile stratejik ilişkileri sayesinde bölge. olmasına rağmen Ankara’nın Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirme girişimi, bölgede beklenen güven artırımı ve Ankara ve Bakü, Türkiye ve Azerbaycan kısa sürede toparlandılar ikili sağlam bağ ve ortak projelere başladı. Türkiye, Güney Kafkasya ulusal güvenliği için kritik öneme sahip Bölgedeki ülkeler, toprak bütünlüklerinin korunması ve Dağlık Karabağ, Abhazya'daki uzun süreli çatışmaların barışçıl çözümü ve

Güney Osetya.

Batı'nın zayıf katılımı ve Rusya’nın güneye dönmesi Kafkasya, Türkiye arayışında hem zorluklarla karşılaşabilir hem de fırsatlara sahip olabilir Bölgedeki anlaşmazlıkları çözmek için. Rusya şu anda bölgede baskın güç ve Kremlin’in rızası olmadan kalıcılık için zemin hazırlamak oldukça zor görünüyor bu çatışmalara çözümler. 

Bununla birlikte, aynı zamanda Abhazya'nın hayatta kalması ve Güney Osetya büyük ölçüde Moskova'ya ve birkaç ülke dışında Rusya'nın yanında hiçbir devlet ya da uluslararası örgüt bağımsızlığı tanımadı bu varlıkların. Azerbaycan ve Ermenistan arasında giderek artan gerilim sürdürülebilir değil ve Ermenistan’ın Rusya’ya bağımlılığı sonsuza dek süremez. Bunlar çatışmalar nihai bir uzlaşma gerektirir.

Türkiye, çatışan taraflarla olan olumlu ilişkilerini kullanarak Gürcistan'ın ayrılıkçı bölgelerinde, Abhazya'da ve Güney Osetya'da arabuluculuk yapmak. Ankara
Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün ve özellikle Abhazya ile iyi ilişkilerin lehine. Türkçeye yönelik yeni adımlar atmanın verimli olup olmayacağı konusunda şüpheler var.

2009 deneyiminden sonra Ermeni normalleşmesi. Türk-Ermeni ilişkileri sadece Dağlık Karabağ sorununun çözümüne paralel olarak normalleştirilmelidir.
Bununla birlikte, Ermenistan'ın işgal altındaki topraklardan çekilme planı yoktur ve Türkiye'ye karşı 1915 olaylarıyla ilgili iddialardan vazgeçti. 

Bunun yerine Ermenistan ve İran, yeni bir etnik sorun yaratmak için Talysh ayrılıkçılığını 5 destekliyor Azerbaycan. Ermenistan, Amerika ve Avrupa'daki 
diasporanın yanı sıra 1915 olayları kısa vadede ve uzun vadede tazminat almak için soykırım olarak Türkiye'den bölge kazanmak için. Ermeni tarafından kullanılan  irredentist söylemler 6 yetkililer şu anda romantik gelebilir, ancak bu söylemler gelecekteki ulusal hedeflere eğilim.

Türkiye'nin Güney Kafkasya'daki bir diğer güvenlik sorunu da PKK / KCK olabilir Ermenistan ve Dağlık Karabağ'da faaliyet göstermektedir. İle yoğun işbirliği
ASALA geçmişte eğitim, uluslararası ağ oluşturma ve silah alımında, PKK / KCK terör örgütü temel olarak fon toplama ile uğraşıyor görünüşte sivil kurumlar 
kisvesi altında faaliyet göstererek Ermenistan'daki faaliyetleri, dernek ve vakıflar. Bazı Ermeni siyasi partileri Taşnaksutyun'un (Ermeni Devrimci Federasyonu-ARF)  bağlantıları olduğu biliniyor PKK / KCK ile. Kürt milliyetçi anlatılarını kullanan terörist PKK / KCK da Ermenistan'da Yezidis'i Erivan'daki Kürt Kültür Merkezi gibi  kurumlar.7

Enerji alanıyla ilgili olarak, Türkiye'nin pozisyonu daha iyi bir tablo vaat ediyor. Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan enerji alanında stratejik bir ortaklık geliştirdi
Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum gaz boru hattı üzerinden projeler. Türkiye'nin ana stratejisi Hazar petrolünün taşınması için bir enerji  merkezi olmak Avrupa ve uluslararası pazarlara gaz kaynakları. Bu strateji için Türkiye'nin Hazar havzasında ve Güney'de barışı ve istikrarı destekleme çıkarları Bölgedeki enerji yollarının güvenliği için Kafkasya. Türkiye, Batının yanında devletleri, Hazar kaynaklarını taşımak için enerji güzergahlarının çeşitlendirilmesini  desteklemektedir.

Dış pazarlar. Türk makamları Rusya ile doğrudan karşı karşıya gelmekten kaçındı South Stream ve Nabucco, Moskova ile iyi ilişkiler kuruyor ve sürdürüyor.

Ancak Türkiye alternatif bir boru hattı projesinin inşasını başlattı -Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) - Azerbaycan'ı ithal etmek ve aktarmak Avrupa'  ya doğal gaz. TANAP projesi, Hazar ulaşım yollarındaki rekabete rağmen Rusya ile farklı çıkarlar enerji kaynakları.

Kazakistan’ın petrol rezervlerinin ve Türkmenistan’ın doğalgaz rezervlerinin Yeni Büyük Oyun sırasında rekabetin ana nedenleri Hazar havzası. 

Bu enerji rezervleri için taşıma yolları her iki durumda da kritiktir bölgesel ve küresel aşama. Kremlin’in amacı Kazakistan’ın ve Türkmenistan’ın enerji 
kaynaklarını ihraç etmek için Rusya’ya bağımlılığı uluslararası pazarlar. İran, Hazar petrolünü taşıyan boru hatlarına sahip olmayı ve batı pazarlarına gaz 
kendi topraklarından geçer. 

Düşen düşmanlık ve ABD ve İran arasında gelişen normalleşme, Tahran'ın Hazar havzasında hırslarını gerçekleştirmesi için fırsatlar.  Çin'de kendi enerji ihtiyaçlarına göre bu iki ülkeye doğru dönüşüyor Özbekistan ve yeni petrol ve gaz taşıyan boru hatları Orta Asya. Hindistan ve Pakistan  bile Türkmen gazını Afganistan üzerinden güneye. Ve Türkiye, bölgedeki enerji merkezi, yeni taşınması için rekabete katılıyor Anadolu ve Avrupa'ya Türkmen gazı. 

Türkmen gazının en iyi yolu Hazar Denizi'nin altında, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye güzergâhı Bakü ve Aşkabat ikili sorunlarını çözer.

Kaynakça

Barbashin, Anton. “Avrasya Birliği Artık Yok mu ?,” Ulusal Çıkar, 23 Nisan,
2014. 8 Mayıs 2014 tarihinde erişildi. 
http://nationalinterest.org/feature/eurasian-union-nomore-10.296.

Bardakçı, Mehmet. “Gürcistan'da Çatışma Çözümünde AB Katılımı: A'ya Doğru
Daha Proaktif Rol. ” Uluslararası İlişkiler Beyaz Kitap Dergisi Cilt 4 Sayı 3
(Yaz 2010): 214-236.

Bugajski, Janusz. “Rusya’nın Pragmatik Yeniden Yapılandırılması.” Kafkas İncelemesi
Uluslararası İlişkiler Cilt 4 Sayı 1 (Kış 2010): 3-19.

Ismayılov, Elnur. “İsrail ve Azerbaycan: Stratejik Ortaklığın Evrimi.”
İsrail Dışişleri Dergisi Cilt 7 Sayı 1 (2013): 69-76.

Ismayılov, Elnur. “Rusya’nın Avrasya Birliği ve Ermenistan.” Bilge Adamlar
Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM), 23 Mart 2014. Erişim tarihi: 20 Nisan 2014.
http://www.bilgesam.org/incele/552/-rusyanin-avrasya-birligi-projesi-veermenistan/#.
U3DQxigWeZQ.

Karabağ, Mehmet. "Kuzey Kafkasya'nın Rusya'dan Uzaklaşması." [Türkçe olarak] Akil Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM), 16 Mayıs 2013. Erişim tarihi: Mart 8, 2014. 
http://www.bilgesam.org/incele/158/kuzey-kafkasya%E2%80%99ninrusya%
E2% 80% 99ya-yabancilasmasi /#. U2s3sFcWeZQ.

Kasım, Kamer. Soğuk Savaş sonrası Kafkasya. Ankara: USAK, 2009.

Kasım, Kamer. “Dağlık Karabağ Çatışması: Bölgesel Çıkarımlar ve
Barış süreci." Kafkasya Uluslararası Cilt 2 No 1 (Bahar 2012): 93-110.

Mammadov, Halit. “Bölgesel Bakış Açısından Azerbaycan-İran İlişkileri.” [içinde
Türkçe] Orta Asya ve Kafkasya Çalışmaları Dergisi Cilt 8 Sayı 15 (2013): 45-71.

Öztarsu, Mehmet Fatih. “İran Etnik Gerilimi Neden Yakıtlandırıyor?” [Türkçe] Mayıs 16, 2013. 13 Nisan 2014'te erişildi. 
http://www.fatihoztarsu.com/iran-etnik-catismayineden-
korukluyor.html.

Punsmann, Burcu Gültekin. “Türkiye'nin Güney Kafkasya'daki İlgi ve Stratejileri.”
Mayıs 2012, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV),
10 Şubat 2014. http://www.tepav.org.tr/upload/files/1336992403-
3.Turkey ___ s_Interest_and_Strategies_in_the_South_Caucasus.pdf.

“PKK Ermenistan'da başarısız oldu.” Mehmet Fatih'ten Alexander Murinson ile röportaj
Öztarsu, Stratejik Görünüm, 11 Temmuz 2012. Erişim tarihi 20 Şubat 2014.

http://www.strategicoutlook.org/interviews/news--pkk-failed-in-armenia.html.
“Rusya Abhazya'da Askeri Üs Kazanıyor.” Radyo Özgür Avrupa, 17 Şubat 2010.
Erişim tarihi: 10 Nisan 2014.
http://www.rferl.org/content/Russia_Gains_Military_Base_In_Abkhazia/1960545.html.

Sandıklı, Atilla, Elnur İsmayılov ve Orhan Gafarlı. Kafkasya'daki Gelişmeler
ve Türkiye. İstanbul: Akil Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM), 2014.

“Sarkisyan: Dağlık Karabağ'ı ele geçirdik ve Dağı ele geçirmek sizin göreviniz.
Ararat, ”[Türkçe] EurActiv, 26 Temmuz 2011. Erişim tarihi: 23 Nisan, 2014.
http://www.euractiv.com.tr/yazici-sayfasi/article/sarkisyan-karabagi-biz-aldik-agriyialmak-
boyut Kaldi-020.027.

Synovitz, Roy. “Azerbaycan: Washington ve Bakü, PKK Hücreleri Hakkında
Kafkasya.” Radio Free Europe, 15 Şubat 2008. Erişim tarihi: 10 Mart 2014.
http://www.rferl.org/content/article/1079481.html.

Torbakov, Igor. “Rusya ve Türk-Ermeni Normalizasyonu: Rekabet Çıkarları
Güney Kafkasya'da. ” Insight Turkey Cilt 2 Sayı 2 (2010): 31-39.


DİPNOTLAR,

1 Atilla Sandıklı, Elnur İsmayılov ve Orhan Gafarlı. Kafkasya ve Türkiye'deki Gelişmeler
Türk]. (İstanbul: Akil Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM), 2014), 36.
2 “Rusya Abhazya'da Askeri Üs Kazandı,” Radio Free Europe, 17 Şubat 2010, Erişim Nisan
10, 2014, http://www.rferl.org/content/Russia_Gains_Military_Base_In_Abkhazia/1960545.html.
3 Elnur Ismayılov, “Rusya’nın Avrasya Birliği ve Ermenistan”, Akil Adamlar Merkezi
Stratejik Araştırmalar (BİLGESAM), 23 Mart 2014, Erişim 20 Nisan 2014,
http://www.bilgesam.org/incele/552/-rusyanin-avrasya-birligi-projesi-veermenistan/#.
U3DQxigWeZQ.
4 Anton Barbashin, “Artık Avrasya Birliği Yok mu ?,” Ulusal Çıkar, 23 Nisan 2014, Erişim 8 Mayıs 2014, 
   http://nationalinterest.org/feature/eurasian-union-no-more-10296.
5 Mehmet Fatih Öztarsu, “İran Etnik Gerilimi Neden Yakıtlandırıyor?” 16 Mayıs 2013,
13 Nisan 2014 tarihinde http://www.fatihoztarsu.com/iran-etnik-catismayi-neden-korukluyor.html adresinden erişildi.
6 “Sarkisyan: Dağlık Karabağ'ı ele geçirdik ve Ağrı Dağı'nı ele geçirmek sizin göreviniz”
Türkçe] EurActiv, 26 Temmuz 2011, Erişim tarihi: 23 Nisan, 2014, http://www.euractiv.com.tr/yazicisayfasi/
haber / sarkisyan-karabagi-biz-aldik-agriyi-almak boyut-kaldi-020.027.
7 “PKK Ermenistan'da Başarısız Oldu,” Stratejik Mehmet Fatih Öztarsu tarafından Alexander Murinson ile söyleşi
Görünüm, 11 Temmuz 2012, Erişim tarihi: 20 Şubat 2014, 
http://www.strategicoutlook.org/interviews/news--PKK-başarısız-in-armenia.html.


***


5 Nisan 2020 Pazar

AVRUPA BİRLİĞİNE GİRİŞİN BEDELİ: NABUCCO

AVRUPA BİRLİĞİNE GİRİŞİN BEDELİ: NABUCCO



Oğuz Ketenci*
* BÜSAM Enerji Uzmanı, Beykent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğrencisi,
oguzkoguz@hotmail.com


ÖZET



NABUCCO, doğalgazın Türkiye’den Avusturya’ya kadar balkan ülkelerini de geçerek karadan uluslararası taşınmasını içeren milli bir doğalgaz taşıma projesidir.
Erzurum’dan başlayıp Avusturya’daki depolama merkezine kadar uzanacaktır. Özelliği, Rusya’nın bildik doğalgaz ulaşım yolları dışında kalan alternatif bir taşıma hattı olması ve çoğu Avrupa devletleri ile ABD tarafından desteklenmesidir. Hat 3296 km uzunluğunda olup 2000 km. si Türkiye’den geçecektir. Projenin toplam maliyeti 7.9 milyar dolardır. Türkiye bu projede yer almadığında başkaca taşımanın B planının olmadığı anahtar ülke konumundadır. Türkiye, Avrupa Birliği ülkeleriyle projenin detaylarını görüşmeye devam ederken, aynı zamanda da projeye sıcak bakmalarına rağmen sadece transit geçiş isteyen Avrupa birliği ülkeleriyle de uzlaşma zemini aramaktadır. Avrupa Birliğine üyeliğini istemeyen Fransa ve Almanya’ya karşı Nabucco projesinde ABD‘in desteğini almayı başaran Türkiye’nin bu projedeki rolü ve önemi Avrupa birliğine giriş için yeterli olacak mı!


GİRİŞ



Artan enerji ihtiyacı gelişmiş ülkeleri yeni enerji kaynaklarına itmektedir.
Özellikle sanayisi gelişmiş Avrupa ülkelerinin, termik ve nükleer enerjinin
olumsuz çevresel etkilerini gelecek nesillere taşımak istememesi alternatif
enerji kaynaklarını devreye sokmasını gerektirmektedir. Bu kaynaklardan en
önemlisi, sanayinin her alanında rahatlıkla kullanılabilen doğalgazdır. Avrupa
19. yy’dan beri kendi doğalgaz kaynaklarından yararlanarak doğalgaz
kullanımına geçmesine rağmen Türkiye’de doğalgaz kullanımı yüzyılın son
çeyreğinde başlamıştır. Bu gecikmenin temel nedeni yeraltı kaynaklarının
yetersizliği ve komşu kaynaklara uzaklıktır. Yerleşik kültüründe doğalgaz
kullanımında öncelik alınmayı engellediği de söylenebilir. Günümüzde
doğalgaz kaynakları Avrupalı kullanıcılar için yetersizleşmektedir Yeni
kaynaklardan yararlanma gereği vardır. Potansiyel kaynaklar; Doğu Avrupa,
Batı Asya ve Türki Cumhuriyetlerindedir ve kaynaklardan alıcılara doğalgazın
aktarımı stratejik önem taşımaktadır.

NEDEN TÜRKİYE?



Doğalgaz enerjisine bağımlı Avrupa ülkeleri için Norveç dışında belirgin
doğalgaz kaynağı bulunmamaktadır. Bu kaynaklarda sadece kendi ihtiyaçları
için kullanıma yeterlidir. Doğalgaz kaynaklarının yeryüzünde bolca bulunduğu
ülkeler ihtiyacı fazla olan ülkelere de oldukça uzaktır. Bu nedenledir ki 2003
Irak işgaline kadar başta Fransız, İtalyan ve diğer Alman firmaları bireysel
olarak Ortadoğu da anlaşmalar imzalayıp kaynak ihtiyaçlarını güvence altına
almışlardır. Ancak ABD’nin Irak işgali dengeleri değiştirmiş neticesinde
Avrupa, öncelikleri arasına Ortadoğu’yu dahil ederek Rusya‘ya yönelmiştir.

Günümüzde artık enerji güvenliğini teminat altına almak için boru hatları
projeleri gündeme gelmektedir.

Özellikle Rusya’ya bağımlılığı ortadan kaldıracak Nabucco projesi de
bunlardan biridir. Zengin Avrupa ülkeleri için, doğal kaynak çeşitliliği ve
zenginliğini değerlendiremeyerek bakir kalmış, kapasitesini tam olarak
kullanamayan uzak ülkeler hedeflenerek kaynakların bu topraklara akışı bu
projede birleştirilmiştir. Proje devasa büyüklükte bir işletimi gerektirmektedir
ve kaynakların toplanarak birleştiği en uygun bölge Türkiye’dir. Deniz yoluyla
aktarımın oldukça güç ve maliyetli olması Türkiye üzerinden ve karadan doğal
yolla ulaşımı gerektirmektedir

Türkiye jeopolitik konumundan dolayı enerji güvenliği açısından da Avrupa
için önemi büyük bir ülkedir. Doğalgazın yurtiçinde kullanımına uzak kalmış
olan Türkiye böyle bir proje ile hem kullanım hem de hattı kiralanan etkin bir
ülke konumuna gelmektedir.

Asrın projesin de Türkiye’nin yer almasındaki haklı gerekçelerden en
önemlisi şüphesiz projeyi destekleyecek aktarım hatların varlığı ve tüm
hatların geçiş bölgesinde yer almasıdır..Mevcut ve planlanmış hatlarını biraz
detaylıca incelediğimizde Türkiye’nin projede ki güç ve etkisi daha
anlamlı olacaktır.


TÜRKİYE’DEN GEÇEN DOĞALGAZ HATLARI

Halen Kullanılan Hatlar;

1. Irak-Türkiye Petrol Boru Hattı

Bu hat gerçekte paralel iki hattan oluşmaktadır. Irak'ın Kerkük ve diğer üretim
sahalarından elde edilen ham petrolü Ceyhan (Yumurtalık) Deniz Terminali'ne
ulaştırmaktadır. 1976 yılın -da işletmeye alınmış olan birinci hat, fiilen Mayıs
1977'de çalışır duruma gelmiştir. 1983 yılında başlayıp, 1984 yılında
tamamlanan 1.Tevsii Projesi ile de hattın kapasitesi 46.5 milyon ton'a
yükseltilmiştir. 1. Boru Hattı'na paralel olan ve Ağustos 1987'de işletmeye
alınan II. Boru hattı ile de yıllık taşıma kapasitesi 70.9 milyon tona ulaşmıştır.
BOTAŞ1, hattın Türk topraklarında kalan kısmının mülkiyetine sahip olup, bu
kısmın işletilmesi, kontrolü, bakım ve onarımını da üstlenmiştir. Irak - Türkiye
Ham Petrol Boru Hattı'nın, Uzunluk Değeri Toplam 1.876 km.dir. 1990 yılında
Körfez Krizi nedeniyle kapatılan hat, 1996 yılında tekrar işletmeye alınmıştır.

1 Boru hatları ile Petrol Taşıma A.Ş

Birleşmiş Milletler'in kararı doğrultusunda sınırlı petrol sevkıyatı
yapılabilmektedir.

2. Batman-Dörtyol Petrol Boru Hattı

Batman ve çevresinden elde edilen ham petrolü tüketim noktalarına ulaştırmak
üzere, 1967 tarihinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı tarafından işletmeye
açılmıştır. Boru hattı, Batman'dan İskenderun Körfezi'ne ulaşarak, Dörtyol'da
son bulmaktadır. Yıllık kapasitesi 3.5 milyon ton olan boru hattının uzunluğu
511 km.dir.

Boru hattına entegre edilen besleme kollarıyla Batman, Diyarbakır Bölgesinde
üretilen ham petrol de Dörtyol'a taşınmaktadır (Tes.Müh.Dergisi, 2005).

3. Ceyhan-Kırıkkale Petrol Boru Hattı

Kırıkkale Rafinerisi'nin ham petrol ihtiyacını karşılayan boru hattı, Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı'ndan, 1983 tarihinde devralınmış olup, Eylül 1986
tarihinde işletmeye açılmıştır.
448 km uzunluğundadır. Hattın kapasitesi yıllık 5 milyon ton’dur.Ceyhan
Deniz Terminali'nden başlayarak Kırıkkale Rafinerisi'nde son bulur.. Projenin
Erzurum-Sivas-Kayseri, Kayseri-Ankara, Kayseri-Konya-Seydişehir
bölümlerinin yapım çalışmaları tamamlanmıştır. Bu hatta 2001 tarihinden
itibaren İran’dan doğal gaz sevkıyatına başlanmıştır.

4. Rusya-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı

Rusya Federasyonu-Türkiye doğal gaz boru hattı ülkemize, Bulgaristan
sınırında Malkoçlar’dan girmekte Hamitabat, Ambarlı, İstanbul, İzmit, Bursa,
Eskişehir güzergahını takip ederek Ankara'ya ulaşmaktadır. Hat 842 km
uzunluğundadır.

Ana kontrol merkezi Ankara-Yapracık'tadır. 1986 tarihinde inşasına başlanan
hat, 1987 tarihinde ilk durağı olan Hamitabat'a ulaşmıştır. Bu tarihten itibaren,
yerli doğal gazın yanı sıra, ithal doğal gaz da Hamitabat'taki Trakya Kombine
Çevrim Santralında elektrik enerjisi üretiminde kullanılmaya başlanmıştır. Hat,

1988'de de Ankara'ya ulaşmıştır. Ana hat, 1996 yılında 209 km. uzunluğundaki
İzmit-Karadeniz Ereğli Doğal Gaz iletim Hattı ile Batı Karadeniz Bölgesine,
208 km uzunluğundaki Bursa-Çan Doğal Gaz iletim Hattı ile Çan'a
uzatılmıştır.

5. Doğu Anadolu Doğal Gaz iletim Hattı(Türkiye-İran Doğalgaz hattı)
Türkiye ile İran arasındaki doğalgaz boru hattı 1996 yılında imzalanan
anlaşma çerçevesinden inşa edilerek ağrıdan girip Erzurum’a kadar
uzanmaktadır.

Bu projede, Doğudaki kaynaklardan alınacak doğal gazın boru hattıyla
Türkiye'ye taşınması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda İran ile Türkiye arasında,
Doğal Gaz alım satım anlaşması1996'da Tahran'da imzalanmıştır. Bu
anlaşmaya göre; Türkiye İran’dan 23 yıl süre ile doğal gaz alacak olup, alım 3
milyar m küp ile başlayıp, yıllar itibariyle artarak 10 Milyara ulaşacaktır
(TMMOB).

Mevcut ve Yapımı Devam Eden Petrol ve Doğal Gaz Boru Hatları

_ Şelmo - Batman Ham Petrol Boru Hattı


Şelmo sahasında üretilen ham petrolü Batman Terminali'ne taşıyan boru
hattının uzunluğu 42 km olup, yıllık taşıma kapasitesi 800.000 tondur. Şelmo-
Batman Ham Petrol Boru Hattı ile 2002 yılında 691 Bin varil ham petrol
taşınmıştır.

_ Karacabey (Bursa)-İzmir Doğal Gaz iletim Hattı.,

1986 tarihinde inşasına başlanan hat Rusya federasyonu Türkiye doğalgaz boru
hattı 842 km. ülkemize Bulgaristan sınırından girmekte ve Ambarlı İstanbulİzmit- Bursa-Eskişehir güzergâhını takip ederek ana kontrol merkez Ankara’ya ulaşmaktadır. Ankara’dan sonra Bursa-İzmit-Eskişehir’de konut ve ticaret sektörlerinin kullanıma sunulmuştur. 251km. uzunluğundaki Bursa-İzmir
doğalgaz iletim hattının yapım çalışmaları bitirilmek üzeredir (Güngörürler,
2004).

_ Bursa-Çanakkale-İpsala Yunanistan hattı


Mevcut doğal gaz ana iletim hattı, Karacabey'den (Bursa) İzmir ve Aliağa'ya
uzatılarak, doğal gaz bu güzergâhtaki sanayi ve konut sektörlerinde kullanıma
sunulmaktadır. 241 km uzunluğunda ki boru hattının yapım çalışmaları
tamamlanmış ve 2003 yılında sisteme gaz arzı sağlanmıştır.

_  Çan-Çanakkale Doğal Gaz iletim Hattı

300 milyon dolara mal olan 285km’lik hat ile Yunanistan’a yılda 500 milyon
metreküp doğalgaz aktarılmaktadır. Doğal gaz kullanımının yurt çapında
yaygınlaştırılması çalışmaları kapsamında, Bursa-Çan Doğal Gaz iletim Hattı,
Çan'dan Çanakkale'ye uzatılmıştır. 107 km uzunluğundaki Çan-Çanakkale
Doğal Gaz Boru Hattı'nın yapım çalışmaları da 2000 yılında tamamlanmıştır.

Yapım Aşamasında Olan Boru Hatları.,

Halen yapımı devam etmekte olan üç ana boru hattı bulunmaktadır.

1. Mavi Akım Projesi

Bu proje; Rusya Federasyonundan Türkiye'ye, Karadeniz tabanından geçecek
boru hattı ile 16 milyar m3 doğal gaz getirmeyi amaçlamaktadır. Bu hatla ilgili
anlaşma15 Aralık 1997 tarihinde imzalanmış Dünya Bankası'ndan sağlanan
kredi yapılmıştır..Söz konusu doğal gaz boru hattı Rusya Federasyonundan
başlayarak, karadan yaklaşık 390 km yol aldıktan sonra, Karadeniz'e
girmekte,denizin 2100 m altından 380 km yol alarak Samsun'da Türkiye'ye
ulaşmaktadır. Daha sonra 444 km.'lik bir boru hattıyla Samsun-Ankara arasını
kat edecektir Karadeniz geçişi yedekli olması için çift hat olarak döşenmiştir.
2005 tarihinde açılan boru hattını inşa etmesindeki amaç, Rus gaz iletim
hatlarını artırmak ve Türkiye’nin üçüncü ülkelerle enerji anlaşmaların
yapmasına engel olmaktır (T.C. Enerji Bakanlığı Web Sitesi).
Mavi akım dışında Türkiye,1999’da Türkmenistan’dan doğal gaz alımı için
Hazar Denizi altından, Azerbaycan ve Ermenistan üzerinden geçen 1.050 mil
uzunluğunda ve 2-2,4 milyar dolara mal olacak bir doğal gaz boru hattı yapımı
için anlaşma imzalamıştır Azerbaycan’daki 35 trilyonluk büyük gaz
potansiyeline sahip Şah Deniz gaz bölgesinin Türkiye’ye Türkmenistan’dan
çok daha yakın olmasına rağmen, Hazar Geçişli Türkmenistan-Türkiye-
Avrupa Boru Hattı (TCP) daha tercih edilir bir durumdadır.

İçinde bulunduğumuz dönemde Hazar Geçişli Doğal Gaz Boru Hattının, Mavi
Akım projesi, İran ve özellikle de Azerbaycan doğal gazı ile rekabet
etmektedir. Azerbaycan’ın Şahdeniz bölgesinden gaz dağıtımı, Türkiye ve
Azerbaycan’ın 2001’de 15 yıl için imzaladıkları anlaşmaya göre 2004 yılında
başlamıştır (TMMOB).

2. Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı

Kamuoyunda Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattı olarak bilinen bu projeyle, Hazar
Havzası'nda bulunan, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan gibi ülkelerde
üretilen ham petrolün, boru hattı ile Ceyhan'a taşınması, Ceyhan'dan
tankerlerle dünya pazarlarına ulaştırılması amaçlanmıştır. Bakü-Ceyhan Boru
hattı uluslararası politik ayak önü olduğundan, üzerinde çok spekülasyon
yapılan bir hattır. Türkiye bu boru hattının yapılması için kararlı bir siyaset
izlemiş, ABD desteğini kazanmış, Azerbaycan ile ortak politika oluşturmuştur.

3. Güney Doğal Gaz Boru Hattı

Doğal gaz kullanımının yurt çapında yaygınlaştırılması çalışmaları
kapsamında, bu projele güney ve güneydoğu bölgelerimizin doğalgaz talebinin
karşılanması amaçlanmaktadır.560 km. uzunluğundaki hat, Sivas'tan başlayıp
Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Osmaniye, Adana üzerinden Mersin'e
uzatılacaktır.

NABUCCO’NUN GELİŞİMİ.

Görüldüğü üzere Türkiye tamamen aktarıcı ülke konumundadır. Kurulu
sistemin işlerliği ve ucuza mal edilmesi doğalgaz kullanıcılarının ihtiyaçlarının
devamlılığını daha da cazibeli kılmaktadır. Doğalgazın öncelikle orta
Avrupa’ya aktarımı iyice önem kazanmıştır. Bu anlamda başı çeken Alman ve
Fransız petrol işletmeleri taşıma öz sermayesini finanse ederek doğalgaz’ın
bölgelerine aktarılması teşvikleri Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan doğalgaz
krizi nedeniyle hızlanmıştır (Batılı, 2000).

Bu anlamda ilk girişim olan Nabucco, Ortadoğu ve Hazar bölgesi doğalgaz
rezervlerini Avrupa pazarlarına bağlamayı ön görecek şekilde 2004 yılında
başlatılmıştır. 3300 km. boru hattının Türkiye’de inşasına 2010 yılında
BOTAŞ’ca start verilecek. 2013 yılında Avusturya’da sonlanacaktır. Hat
Erzurum'da Türkiye-İran Doğalgaz Hattı ile birleşerek, yine yapımı düşünülen
Trans-Kafkas Gaz Hattı ile bağlanacaktır. Bu özellikleriyle hat, hem Orta
Asya'yı, hem de Orta Doğu'yu gaz hatları olarak bağlayacak ve batı ucunda
Avusturya'nın temel doğal gaz taşıyıcısı hattı ile birleşecektir.
Terminal ülke Avusturya ya kadar sırasıyla Bulgaristan, Romanya ve
Macaristan'dan geçecek boru hattı ortakları eşit hisse ile BOTAŞ (Türkiye),
Bulgargaz (Bulgaristan), Transgaz (Romanya), MOL (Macaristan), OMV
(Avusturya ve RWE (Almanya)'dır.

2020 yılında 31 milyar metreküp doğalgaz taşıyacağı varsayılan hat, aynı
zamanda AB'nin Trans-Avrupa Enerji Hattı'nın bir parçası olarak
öngörülmekte olup fizibilite ve mühendislik çalışmaları için AB fonlarından da
faydalanılmıştır. İlk hesaplara göre toplam maliyet 4.6 milyar Euro'dur.

Projenin Temel Dayanakları

Türkiye’nin doğalgaz arzında sadece ücret ödenen bir ‘geçiş ülkesi’ olarak
tanımlandığı projede esas amaç Türkiye üzerinden Azerbaycan, Türkmenistan,
İran, Irak ve Mısır doğalgazının AB pazarına ulaştırılmasıdır. 6 ortaklı projede
Türkiye geçiş ülke konumundadır. Projenin tamamlanması için Nabucco Gas
Pipeline International GmbH adlı firma 2004 yılında Viyana'da kurulmuştur.
20%'şer ortaklıkla altı firma şunlardır:

OMV (Avusturya), MOL (Macaristan), Transgaz (Romanya), Bulgargaz
(Bulgaristan), BOTAŞ (Türkiye), RWE (Almanya). Projenin durumuna göre
Rus Gazprom'un da ileride katılımının söz konusudur. Fransa, Romanya
aracılığı ile dolaylı olarak projeye ucundan da olsa dahil olmuştur.

Projedeki Çekinceler

2003’de imzaları atılan projenin hayata geçmesi konusunda kaynak sorunu
katılımcı ülkelerin desteğine sunulurken, hattın en büyük ortaklarından başta
Türkiye’nin çıkarlarını zedeleyecek yaklaşımlar projenin hız almasını
engelleyici özellikler olarak halen süregelmektedir (BOTAŞ).
Nabocco’da sadece geçiş ücreti ile yetinin telkininin yanında Avrupa birliği,
projenin enerji bakanlığından alınıp dış işlerinin inisiyatifine verilerek
Türkiye’nin ‘’ticari ortak olarak’ taleplerini reddetme eğilimdedir.Her şeyi
garanti altına almak içinde hükümetler arası anlaşmalar imzalayarak
Türkiye’ye baskı yapılmaktadır.ABD’ nin de desteğini alan projenin zayıf
yönü Rusya’nın başta Türkmenistan olmak üzere eski Sovyetler birliği
ülkeleriyle doğalgaz anlaşmalarını yenilemesi girişimlerinde
etkisizleşmesidir..Bu duruma alternatif yaratmak adına ABD,İran
doğalgazının kullanılmasına sıcak bakmaktadır.Aynı zamanda projenin
ortaklarından Bulgaristan’ın Rusya ile alternatif bir proje olan güney akımı
anlaşmasını imzalaması Nabucco’nun elini zayıflatan etkenlerdendir (İGDAŞ).
Ticari faaliyeti tamamen Avrupalılar eliyle yapılacağı bu proje, her iki tarafa
da cevaplandırılması gereken acil sorunlar yaratmaktadır. Taraflar sorun
çözümünde karşı tarafı zayıflatacak önerileri sunduklarından proje
uygulanabilirliği tartışılır duruma gelmiştir. Avrupa ülkelerinin isteklerine göz
attığımızda, Türkiye; bölgeden geçen hattı finanse etmek, sadece geçiş
ücretiyle yetinmek ve hat bitince tüm haklarını devretmek şeklinde izole
edilmektedir. Türkiye’nin ise elinde sağlam koz olarak kullanabileceği sadece
AB ne üyelik isteme fırsatını değerlendirme avantajı vardır. Zira inşa edilecek
boru hattının en büyük bölümü ki -2000 km.- Türkiye’de olacağı
düşünüldüğünde uygulanacak projenin esas belirleyicisi ülke durumundadır.
Proje Avrupa’yı Neden İlgilendiriyor?

13 temmuz 2009 tarihinde taşıyıcı ülkelerin katılımıyla Ankara da imzalanan
proje start almıştır. Proje, Türkiye`den daha çok Avrupa’yı ilgilendirmektedir.
En başta “bağımlılık” geliyor. BP’nin açıkladığı 2007 Dünya Enerji
Raporu’nda yer alan verilere göre, 2006’da dünya petrol tüketimi yüzde 0,4,
doğalgaz tüketimi yüzde 2,5 oranında artmıştır.

Özellikle doğalgaz tüketimindeki büyüme dikkat çekicidir. Son 10 yıldır
ortalama artış yüzde 2 dolayında olup. Dünya tüketiminin yüzde 40’ı Avrupa
ve Avrasya bölgesinde gerçekleşmektedir. Dünyadaki toplam doğalgaz ithalatı
748 milyar metreküp ve bunun 537 milyarı boru hatları ile Geri kalan kısım da
sıkıştırılmış doğalgaz olarak deniz tankerleriyle yapılmaktadır. Boru hatlarıyla
yapılan ithalatta en büyük gaz hareketi Rusya’dan Avrupa’yadır ve Avrupa,
doğalgazda büyük ölçüde Rusya’ya bağımlı ve ihtiyacının büyük bölümünü bu
ülkeden boru hatlarıyla temin etmektedir.

Özetle, Avrupa’nın dışarıdan ithal etmek zorunda kaldığı gaz miktarı 207
milyar metreküptür ve bunun yüzde 73`ünü Rusya’dan temin edilmektedir.
Yedi Avrupa ülkesi gaz ithalatının tamamını Rusya’dan yapmaktadır.
Enerjide tek kaynağa bağımlılığın ekonomik ve siyasi riskleri vardır. Bu
gerçeğin farkında olan Avrupa, yıllardır kaynak çeşitlendirmesine gitmek, riski
dağıtmak için uğraşmaktadır. Bu sebepten dolayı, Azerbaycan, Türkmenistan
ve Kazakistan’da son dönemde geliştirilen kaynaklar ve bu kaynakların
Türkiye üzerinden nakline sürekli ilgi duyulmaktadır.

Türkiye içinse Türk devletlerinin dünya pazarlarına Türkiye üzerinden
açılması, bunun yanında bir enerji köprüsü olma iddiası da önemli bir hedeftir.
Ancak Rusya, Sovyet döneminin uygulamalarıyla ele geçirdiği üstünlüğü
kaybetmek, başkalarıyla paylaşmak niyetinde görünmemektedir. Hem arz
kaynağı olma, hem de nakil yollarındaki söz sahipliğini devam ettirmek isteği
zor, pahalı ve iddialı olan bu yeni projede şekillenerek Türkiye için tarihi bir
fırsat yaratmaktadır.

Hayata geçmesi kolay görünmeyen ama geçtiği takdirde Avrupa’nın
hedeflerinin de darbe alacağı bu proje, tek kaynağa bağımlılığı daha da
pekişecektir. O yüzden gelişmeler, Türkiye`den ziyade Avrupa’yı da yakından
ilgilendirmektedir.

En önemli doğalgaz tedarikçisi olarak devrede olan Rusya’nın, fiyat
anlaşmazlığı nedeniyle Ukrayna üzerinden nakledilen doğalgazı kesmesi,
milyonlarca Avrupalının yakıtsız kalmasına yol açması, AB ülkelerini daha
kalıcı ve alternatifli hatların devreye sokulmasına zorlamaktadır. Avrupa'da şu
anda 500 milyar metreküp gaz kullanılmakta, 200 milyar metreküp gaz
üretilmekte; dolayısıyla 300 milyar metreküp gaz de ithal edilmektedir.
Uzmanlara göre Avrupa’nın enerji ihtiyacı 2030 yılına kadar en az yüzde 70
oranında artacak olması " 2010 ve 2020 arasındaki dönemde yaptıkları
sözleşmelerde doğalgaz ithalatının çok büyük ivme kazandığı görülmektedir
(www.nabucco-pipeline.com).

Türkiye’nin Nabucco Avantajı

Nabucco projesinin Türkiye'ye, Türkiye'nin de Nabucco projesine ihtiyacı var
konusunun gerekçelerini sıralarsak; Projeye her paydaşın yani her şirketin eşit
düzeyde ve aynı miktarda para yatıracak olması, Türkiye'nin de bütün ortaklar
gibi bu kapsamda bir yararlanıcı ülke durumuna sokmaktadır. Bu anlamda hem
işletme açısından hem de boru hattının bakımı noktasında fayda sağlayacaktır.
Farklı ülke ve bölgelerden gelen gazların Nabucco projesine dahil edilmesi bu
projeyi besleyen hatları arttıracağından merkez ülke konumundaki Türkiye’nin
gücünü arttıracak, Mavi Akım gibi alternatif projeleri etkisiz hale getirecektir
(www.euroactive.com.tr).

Türkiye’nin Nabucco Gayretleri



Türkiye, konumunun mükemmelliği nedeniyle hem Orta Asya'daki gaz
kaynaklarını hem de Avrupa'nın ihtiyaçlarını dikkate alarak bir enerji merkez
üssü olmak için bir takım stratejiler geliştirirken aynı zamanda projenin hangi
safhasında AB üyelik vurgusunun yapılacağının zamanlamasını da iyi
hesaplamaktadır.

Son gelişmeler göstermektedir ki projeye dahil olan ülkeler, başta Macaristan,
Çek Cumhuriyeti ve Bulgaristan olmak üzere `Türkiye projede çok süratli
çalışabilir` tezini işlemekte projenin planlandığı zamanda hayata geçmesini
istemektedirler. Türkiye ise bu yaklaşıma`Türkiye projede çok süratli
çalışabilir, yeter ki diğer ortaklarımız ellerini çabuk tutsunlar ve ortaya somut
bir şeyler sunsunlar’ şeklinde açıklamalarıyla ivme kazandırmaktadır.

5 Milyar Euroluk İmza

13 Temmuz 2009’da proje gösterişli bir imza töreniyle Ankara’da
imzalanmıştır. Törene, doğalgazın kaynağını elinde tutan ülkelerin katılıma
yetkili olmayan temsilcilerle iştirak etmiştir. Doğalgazın ulaşacağı ülkeler ise
tam yetkili katılımda bulunmuşlardır. İmza öncesi Rusya-Azerbaycan ikili
doğalgaz anlaşmasının yapılması, Türkmenistan’ın projeye başından beri çok
sıcak bakmaması, bu nedenle de her üç ülkenin imza törenine katılmaması
Nabuco’nun hızlı adımlarla hayata geçirilmesi konusunda kuşkular yaratmıştır.
Ancak AB ülkelerinin desteğindeki Türkiye projeyi eksiklerde olsa
uygulamaya sokmayı başarmıştır. Bu güvenli adımının altında şüphesiz ki
Türkiye-İran doğalgaz aktarımı sözleşmesinin yürürlükte olması
bulunmaktadır. Bilindiği üzere hattın kaynak uçları Azerbaycan ve İran
doğalgaz çıkışlarıdır. Nabucco bu anlamda boş kalan bir hat olmayacaktır. Her
ne kadar ABD’nin İran’ı bu projede saf dışı tutma yaklaşımı olsa da ilerleyen
zaman içinde siyasi ilişkilerin düzeleceği durumda İran’dan sağlanacak
doğalgaz projeyi destekleyecek potansiyeldedir.
Rusyanın Şahdeniz projesini alternatif olarak geliştirme çabaları sonuçta
Türkiye üzerinden aktarımı zorunlu kılacağından Türkmen ve Azeri gazlarının
akış yönü Nabucco olacaktır.

SONUÇ

Nabucco projesinin ortaya çıktığı günden imzalanana kadar geçen zaman
içinde en önemli sorun doğalgazda arz güvenliğinin önemidir. Türkiye’nin
tutumu gayet net olmasının yanında Nabucco projesine başından beri tam
destek veren ortak durumundadır. Projenin Avrupa’nın güvenliği ve stratejisi
açısından da büyük öneminin olması bu projenin süratle imzalanarak hayata
geçirilmesini kolaylaştırmıştır. Bu safhada Türkiye, Bakü-Ceyhan hattını
tamamlayarak projenin uygulanabilirliğini AB ülkelerinin önüne sağlam bir
seçenek olarak koymuştur. Boru hatları sayısını halen üç tanesi ham petrol ve
üç tanesi doğal gaz olmak üzere altı ana boru hattına çıkararak cazibesini iyice
arttırmıştır.

Ayrıca tüm bu yatırımlarını desteklemek amacıyla başta ABD olmak üzere
bazı Avrupa ülkeleri de devreye sokularak Türkiye’nin AB üyeliği
önceliklendirilmiştir. Her iki tarafta bilmektedir ki Türkiye’nin AB üyeliği
kaçınılmazdır ancak zamanlaması konusunda güçlü AB ülkelerinin engelleyici
yaklaşımları aşılamamaktadır. Finansör ülkelerin çıkarlarından projeye
bakıldığında, mevcut doğalgaz kaynaklarının çekilmesi yanında bu projeye
karşı hazırlanmış alternatif projelerin sisteme dâhil edilmesinin amaçladığı
görülebilir. Şöyle ki;

Rusya ve Bulgaristan’a uzanan mavi akım projesi Nabacco’yu besleyen
hatlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Sonraki aşamalarda ise Irak, İran,
Mısır istemese de Rusya sisteme dâhil edilerek kaynaklar genişletilecektir.
Ancak Rusya’nın projeye uzak durması ve bu anlamda imza eden ülkeler
içinde yer almaması sorun gibi görünse de, elindeki kozlarını
kuvvetlendirmeye çalışması şeklinde bir yaklaşımda olduğuyla açıklanabilir.
Türkiye’nin tek geçiş hattı olması kaynak ülkelerin alternatif hatlar
geliştirmesini imkânsız kılmaktadır. Mavi akım projesi Nabucco’ya muhtaçtır.
Projenin her iki ucuna - kaynak başlangıç ve bitiş noktaları olarakbakıldığında
ise kapsam ve derinliğin büyüklüğü görülmektedir. Türkiye’nin
kilit ülke konumu ve uygulanacak projedeki vazgeçilmezliği göz ardı
edilememektedir. Bu nedenle projenin A planını oluşturan Türkiye’nin, sadece
geçiş ücretiyle ödüllendirmesi ulusal menfaatlerimiz açısından çok karlı
olduğu söylenemez. Uluslararası anlaşmaları baskı aracı olarak kullanarak
güvence altına alınması düşünülen ve bu projede taşıyıcı ülke konumunun
olumlu-olumsuz getirileri mutlaka düşünülmelidir. Montrö anlaşması bazında
bir anlaşma uluslar arası alanda kullanıcı ülkelerin baskılarına neden olabilir.
Özellikle Almanya ve Fransa’nın doğalgaz vanasını ellerinde tutmak istemeleri
ve bu anlamda Türkiye’yi saf dışı bırakma gayretleriyle AB özleminin
Nubacco anlaşması sonrasına kalacağı söylenebilir. Doğalgaz hattı inşasında ki
vazgeçilmez isteğin yanında Türkiye'nin AB üyeliğiyle irtibatlı hale
getirilmeyip, şantaj imkânı yaratmasının önlenmeye çalışılması konunun
uluslar arası boyuta taşınacağının göstergesidir.

Böylelikle Uluslararası anlaşmalar ile kendini garantiye alınan Nabucco koz
olarak kullanılmaktan çıkacaktır. Bunu bilen taraflar hareket tarzlarını
Nabucco öncesi ve sonrasında dengesine oturtmaya çalışmaktadırlar.Türkiye,
imzalanmış bir Nabucco sonrası AB kozunu kullanmaktan çok AB ile entegre
olabilecek ortak güçlü yönleri belirlemeyi hedeflemektedir..Bu nedenle
oylarına ihtiyaç duyacağı çoğul AB ülkelerini devreye alma gayretlerini
sürdürmektedir. Türkiye, enerji faslından konuya dalarak hem AB üyeleri
tarafından enerji faslından müzakereleri açılmasını gütmekte hem de Fransa’yı
olumsuz kararını değiştirmesi yönünde sıkıştırmaktadır. Bu yaklaşımının AB
Komisyonunun açıklamalarının "Türkiye ile enerji faslının müzakerelere
açılmasında AB Komisyonu açısından bir engel bulunmadığı" şeklinde
somutlandırılması Türkiye için umut verici gelişmelerden biridir. Enerji
faslından AB üyeliğinin kısmı kabul edilmesi bile beraberinde başta ulaşım,
güvenlik, sağlık olmak üzere ticari ilişkilerde açılımları doğuracaktır.
Nabucco projesine desteğini tam gaz sürdüren Türkiye, ekonomik anlamda
kazanımlar sağlayacak bu projeden azami yararlanma gayretindedir. Bu
kazanımların en önceliklisi boru hattıyla gelecek gazın yüzde 15`inin
taşımacılık maliyetleri düşürüldükten sonra kendisine verilmesi tezidir.
Anlaşma metninde yer almasa da Türkiye bu isteğini projenin ilerleyen
safhalarında marjınal seviyede gerçekleştirecektir. Boru hattının üçte ikisinin

Türkiye’den geçmesi doğal olarak böyle bir isteğin geçerliliğini haklı
kılmaktadır.

Başlangıçta belirlendiği üzere Türkiye’nin hattan büyük oranda ortaklık ısrarı
ya da AB üyeliği seçenekleri Nabucco’nun ilerleme hızına ve gereğine
bırakılması doğru bir yaklaşım olacaktır bırakılmıştır. Zira vanayı elinde
tutmak isteyen ve AB katılımı konusunda ısrarcı bir Türkiye ile projenin
gerçekleşme ihtimali de azdır. Böyle bir tercih doğalgaza bağımlı enerji
politikalarından vazgeçemeyen ve kendi enerjisini tamamen üretemeyen
Türkiye’nin kazanımlarını azaltabilir. 

Türkiye için bu projenin gerçekleşmemesi yönünde alınacak kararların, ulusal çıkarlar düzeyinde ve uzun periyotları içerecek şekilde düşünülmesi gerekmektedir. Görünen o ki; her iki şarttan birinin seçimi Türkiye için ne kadar rantble olacağı tahminen hesaplanabilse de gayretlerin AB ne üyelik yönünde halen geçerli olan imtiyazlı ortaklığının AB ile entegreyi arttıracak ticari faaliyetlerle desteklenmesi uzun vadede daha faydalı olacaktır.

KAYNAKÇA

Tesisat Mühendisliği Dergisi, Sayı 87, 2005.
GÜNGÖRÜRLER S. , Trans-Trakya Projesi, Ağustos -2004, İzmir.
TMMOB Makine Mühendisleri Odası Doğal Gaz Komisyonu, Doğal Gaz &
Enerji Yönetimi Bildiriler Kitabı, Gaziantep, 2001.
BATILI, M., Türkiye Doğalgaz Zirvesi, İstanbul, 2000.
Boru hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. Web Sayfası, www.botas.gov.tr
BOTAŞ, BTC Proje Direktörlüğü Sayfası, www.btc.com.tr
İstanbul Gaz Dağıtım A.Ş. (iGDAŞ) Web Sayfası, www.igdas.com.tr
http://www.nabucco-pipeline.com
T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı İnternet Sitesi, http://enerji.gov.tr
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası,www.bizdensize.com/AF_SYSTEM
www.euractiv.com.tr/.../almanyadan-nabuccoya
Stratejik Araştırmalar Dergisi / Journal of Strategic Studies 1 (3),2009,165-182


***