ENERJİ GÜVENLİĞİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ENERJİ GÜVENLİĞİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Nisan 2020 Cuma

ABD-İRAN GERİLİMİ GÖLGESİNDE HÜRMÜZ BOĞAZINDA ENERJİ GÜVENLİĞİ.

ABD-İRAN GERİLİMİ GÖLGESİNDE HÜRMÜZ  BOĞAZINDA ENERJİ GÜVENLİĞİ. 






Gülperi GÜNGÖR
Analiz No : 2020 / 1
15.01.2020

ABD-İRAN GERİLİMİ GÖLGESİNDE HÜRMÜZ BOĞAZI'NDA ENERJİ GÜVENLİĞİ 

Gülperi GÜNGÖR.

Çin, İran ve Rusya 26 -30 Aralık 2019 tarihleri arasında, Hint Okyanusunun kuzeyinde, Umman Körfezinde ortaklaşa bir deniz tatbikatı gerçekleştirdi. İran Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutan Yardımcısı tatbikatın 17 bin km karelik bir alanda yapıldığını ve tatbikatın amacının uluslararası ticaretin güvenliğinin arttırılması, deniz korsanlığı ve terörizme karşı mücadele ve deniz arama kurtarmada tecrübe paylaşımı olduğunu ifade etti. Deniz Emniyet Kemeri adıyla gerçekleşen askeri tatbikat, İranın Çin ve Rusya ile bu düzeyde gerçekleştiği ilk üçlü tatbikat olması bakımından dikkat çekmiştir. 

Tatbikatın gerçekleştiği Umman Körfezi, dünyada deniz yoluyla ticareti yapılan petrolün beşte birinin geçtiği Hürmüz Boğazına bağlanmaktadır. BBC nin aktardığı bilgiye göre, günde ortalama 19 milyon varil petrol Hürmüz Boğazından geçmektedir,[1] bu yüzden bu bölge enerji güvenliği açısından önem arz etmektedir. 

Bu bölge 2019 yılında petrol tankerlerinin güvenliği konusunda gerilimlere sahne olmuştur. 12 Mayısta ikisi Suudi Arabistana ait dört ticari gemi, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) açıklarında, kimliği belirsiz bir saldırıya uğramıştır. Haziran ayında Norveç şirketi Frontlinea ait Marşal Adaları bandıralı Front Altair gemisinde patlamalar olmuş ve Japonya ile bağlantılı kimyasal tanker, Panama bandıralı Kokuka Courageousa mermi saldırıları yapılmıştır. 14 Eylülde ise Suudi Arabistanın Aramco Petrol Şirketinin tesislerine füze saldırıları olmuştur. 

ABDnin İran ile yapılan nükleer anlaşmadan çekilmesi ve İrana yönelik yaptırımları sıkılaştırması, Haziran 2019da ABDye ait insansız hava aracının İran tarafından, hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle, düşürülmesi, Temmuzda İngiltere-İran arasında gerçekleşen tanker krizi gibi olaylar bölgede gerçekleşen saldırılardan İranın sorumlu olduğu şüphelerini güçlendirmiştir. İran bu suçlamaları reddederken, BAE kıyılarındaki saldırılarda kullanılan mayınlarının İranın mayınlarına benzer olduğu iddiası ile, ABD İranı saldırılardan sorumlu tutmuştur. Suudi Arabistan tesislerine yapılan saldırıları Yemendeki Husiler üstlenirken ABD saldırıların kuzeybatıdan, İrandan düzenlendiğini ileri sürmüştür. 
ABD Öncülüğünde Deniz Güvenliği Koalisyonu ve Diğer Ülkelerden Tepkiler 
Hürmüz Boğazında tansiyonu yükselten bir diğer olay, İran-İngiltere arasında olan tanker krizidir. 4 Temmuz 2019 da İngiltereye bağlı Cebelitarık Özerk Yönetimi, Suriye'ye yönelik ambargoyu ihlal ederek petrol taşıdığı gerekçesiyle İranın "Grace 1" adlı tankerini alıkoymuştu. Cebelitarık Yüksek Mahkemesi İran tankerinin alıkoyma süresini 15 Ağustos'a kadar uzatmıştı. İran ise 19 Temmuzda Hürmüz Boğazı'nda Stena Impero adlı İngiltere bandıralı petrol tankerini, bulunduğu konumu gösteren sinyali kapattığı ve denizcilik kurallarına riayet etmediği gerekçesi ile alıkoymuştu. 

Bölgede enerji güvenliğinin riske girdiği ve petrol fiyatlarının yükseldiği bu dönemde ABD kilit su yollarının gözetimi ve güvenliği için girişimler başlattı. Temmuz ayında ABD Merkez Komutanlığı, Orta Doğu'da güvenli geçişi sağlamak ve hayati önem taşıyan nakliye hatlarını korumak için Sentinel (Nöbetçi) Operasyonu'nu geliştirdiğini açıkladı.[2] 
Bu operasyona bölgesel ve uluslararası katkılar için çağrıda bulundu. Bölgedeki nakliyeyi korumak için ABD öncülüğünde kurulan koalisyona Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn, Katar, İngiltere, Arnavutluk ve Avustralya katılmıştır. 

Ancak bu süreçte, öncelikle Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri, ABD nin İran a uyguladığı maksimum baskı politikasına destek vermeye yanaşmadıkları ve İran ile müzakerelerin devam etmesini arzuladıkları için ABD öncülüğünde bir koalisyona katılmak istemediklerini açıkladılar. Deniz trafiğini korumak için bir Avrupa Deniz Misyonu oluşturmak üzere İngiltere, Almanya ve Fransa çalışmalar başlattıklarını açıkladı ancak Londra da hükümet değişikliği ve Boris Johnsonın yeni başbakan olarak göreve başlamasının ertesinde, İngiltere, ABD öncülüğündeki koalisyona dahil olacağını bildirdi. 

24 Kasım'da Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, Abu Dabi'deki bir Fransız deniz üssünün Basra Körfezi'ni korumak için Avrupa liderliğindeki bir misyonun merkezi olacağını açıkladı. Almanya, bu girişimi politik olarak desteklese de, bunun bir Avrupa Birliği misyonu olmadığı gerekçesi ile katılmayacağını bildirdi. Alman yasalarına göre, Almanyanın bu tür bir koalisyona katılabilmesi için, misyonun AB, NATO ve BM çerçevesinde kolektif güvenliğe dayalı bir sistem olması gereklidir. Hürmüzde güvenliğin sağlanması için İspanya ve İtalya bir Avrupa Misyonuna sıcak baktıklarını açıkladılar. 

Hürmüz Boğazındaki Avrupa Misyonuna (European-Led Mission Awareness Strait of Hormuz) Hollanda, Ocak 2020'den başlayarak altı aylık bir süre için bir gemi katkıda bulunacağını açıkladı. Danimarka Dışişleri Bakanı Jeppe Kofod ise, Danimarka nın dünyanın beşinci en büyük denizcilik ülkesi olduğunu, Hürmüz Boğazı da dahil olmak üzere deniz güvenliğinin sağlanmasında Danimarkanın özel bir ilgi ve sorumluluğunun olduğunu ifade etti. Danimarka Hürmüz Boğazına helikopter ve yaklaşık 155 askerle bir fırkateyn göndermeyi teklif ettiğini açıkladı. 

Petrol ithalatının yüzde 90'ını Körfez bölgesinden elde eden Japonya ise deniz 
taşımacılığını güvence altına almak için, bir koalisyona katılmayarak, bölgeye kendi Öz Savunma Kuvvetleri güçlerini gönderme kararı aldı. Yaz aylarında saldırıya uğrayan tankerler arasında bir Japon gemisi de vardı. ABDnin koalisyon girişimi sonrasında, İran Dışişleri Bakanı, Japonyaya ABD öncülüğündeki koalisyona katılmaması hususunda çağrıda bulunmuştu. 

Çin ve Rusyanın Rolü., 

Aralık ayında gerçekleşen Çin, İran, Rusya üçlü tatbikatına geri dönersek, İran Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutan Yardımcısı bu tatbikatın İranın izole edilemeyeceğini gösterdiğini ifade etmiştir. ABD ve Avrupa Ülkeleri Hürmüzde deniz ve enerji güvenliği için girişimler başlatmışken Çin ve Rusya da bu yönde iradelerini bu girişimle ortaya koymuş olmaktadır. Ancak bu tatbikat, Çin ve Rusyanın, İran'ı da yanlarına alarak, ABD öncülüğündeki koalisyondaki ülkeleri tamamen karşılarına aldıkları anlamına gelmemektedir. 

Nitekim, Çin Savunma Bakanlığı Sözcüsü tatbikatın amacının üç ülkenin donanması arasında eşgüdüm sağlamak ve iyi niyet mesajı göndermek olduğunu söylemiştir. Yaptığı açıklamada tatbikatın uluslararası kurallara uygun olduğunu ve İran-ABD gerilimini kastederek bu tatbikatın uluslararası durumla ilişkilendirilmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü de, tatbikatın güvenlik işbirliğini güçlendirme ve terörist tehditlere yanıt verme amaçlı olduğunu ifade etmiştir. 

Çin ve Rusya'nın ABD ve Arap ülkeleri ile ilişkilerini riske atarak İranı tamamen 
destekleyen bir politika içerisine girebileceği düşünülemez. Sonuç olarak, enerji güvenliği için mekanizmalar oluşturulurken, Rusya ve Çinin sorumlu güçler olarak bölgede varlıklarını ortaya koyma isteğini göstermeyi amaçladıkları söylenebilir. 


*Fotoğraf: NTV 


[1] 
Why Does The Strait of Hormuz Matter?, BBC, 11 Haziran 2019, 
https://www.bbc.com/news/av/world-middle-east-48586787/why-does-the-strait-of-hormuzmatter 
[2] 
U.S. Central Command Statement on Operation Sentinel, U.S. Central Command, 19 
Temmuz 2019, https://www.centcom.mil/MEDIA/STATEMENTS/StatementsView/
Article/1911282/us-central-command-statement-on-operationsentinel/
utm_source/hootsuite/ 
AVİMAvrasya İncelemeleri MerkeziCenter for Eurasian Studies3

Yazar Hakkında : 

Atıfta bulunmak için: GÜNGÖR, Gülperi. 2020. "ABD-İRAN GERİLİMİ GÖLGESİNDE HÜRMÜZ BOĞAZI'NDA ENERJİ GÜVENLİĞİ." Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM), Analiz No.2020 / 1. Ocak 15. 
Erişim Nisan 01, 2020. 
https://avim.org.tr/tr/Analiz/ABD-IRAN-GERILIMI-GOLGESINDE-HURMUZ-BOGAZINDA-ENERJI-GUVENLIGI 

Süleyman Nazif Sok. No: 12/B Daire 3-4 06550 Çankaya-ANKARA / TÜRKİYE 

Tel: +90 (312) 438 50 23-24 • Fax: +90 (312) 438 50 26 
@avimorgtr 
https://www.facebook.com/avrasyaincelemelerimerkezi 

E-Posta: info@avim.org.tr 
http://avim.org.tr 

© 2009-2020 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır 

***

25 Şubat 2017 Cumartesi

HİNDİSTAN’IN ENERJİ GÜVENLİĞİ


HİNDİSTAN’IN ENERJİ GÜVENLİĞİ 



Ömer ATAGENÇ
* Ars. Gör., Kırklareli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İliskiler Bölümü. 


Anahtar kelimeler: Enerji Politikaları, Enerji Güvenliği, Asya-Pasifik, Güney Asya Jeopolitiği, Hindistan,Ömer ATAGENÇ,

Giris 

Hindistan, enerji rezervleri zayıf olan bir ülkedir. Soğuk Savas döneminin iç talebi karsılayan bir ülke olmasına rağmen, 90’lı yıllarla birlikte değisen ekonomi politikalarına ve sanayilesmeye bağlı olarak enerji ihtiyacı gün geçtikçe artmaya baslamıstır. Enerji kaynaklarının çesitlendirilmesi, enerji güvenliği meselesinin en önemli konusu haline gelmistir. Bu çesitlendirme politikası da gerek bölgesel gerek küresel ölçekte daha aktif bir dıs politika izlemesini de beraberinde getirmistir. Asya’nın yükselen profiline sahip bir ülke olarak Hindistan, artan enerji ihtiyaçlarını karsılayabilmek ve ekonomik büyümesini devam ettirebilmek için diğer bir Asya gücü Çin ile sürekli olarak bölgede karsı karsıya gelmeye 
baslamıstır. Soğuk Savas’ın isbirliği ve barıs ortamının yerini sıkı bir rekabet ortamı almıs ve Asya-Pasifik bölgesinde sular gün geçtikçe ısınmaya baslamıstır. Enerji güvenliği meselesi kaynak çesitlendirmesinin yanısıra askeri gücün de ön planda olduğu bir noktaya doğru evrilmeye baslamıstır. Güvenlik problemleri sebebiyle karadan kurgulanan enerji nakil projelerinden ziyade deniz yoluyla enerjinin Hindistan’a ulastırılmasına yönelik projeler gelistirilmektedir. Hint Okyanusu’nun güvenliğinin ve bölgede denetimin sağlanması 
Hindistan’ın enerji güvenliği politikalarının merkezine de oturmaktadır. 

Hindistan’da Enerji Politikalarının Kısa Tarihçesi 

Hindistan’ın enerji ile tanısması 19. yüzyılın ikinci yarısına rastlamaktadır. Dünyada petrolün yeni yeni kesfedilmeye baslandığı bu dönemde İngiltere’nin Kafkaslar ve Ortadoğu ile birlikte Güney Asya’da da es zamanlı olarak faaliyete basladığını söylememiz mümkündür. Hindistan’ın Dngiliz sömürgesi altında olduğu bu dönemde, 1860 yılında Assam’da ilk olarak petrol arama çalısmalarına baslanmıstır. Yaklasık 30 yıl süren bu çalısmaların sonucunda 1889 yılında Digboi bölgesinde petrole ulasılmıstır. Dönemin İngilizlere ait olan tek enerji sirketi AR&T (The Assam Railways & Trading Company Limited)’nin çalısmaları sonucunda petrol kesfedilmistir. Bu sirket, 1947 yılındaki 

Hindistan’ın bağımsızlığından önce 1899 yılında AOC (The Assam Oil Company) adını, ardından 1921 yılında BOC (The Burmah Oil Company) adını almıstır. Bağımsızlığın ardından 1948 yılında yeni hükümet IPR (Endüstriyel Politika Kararı) almıstır. Bu karara göre, Hindistan’ın ekonomik anlamda kalkınabilmesi, petrol sanayisinin gelismesi ile doğru orantılıdır.1 Bağımsızlıktan itibaren 70’lerin sonuna kadar gelinen dönemde Hindistan’ın ekonomi politikalarının temelindeki bes yıllık kalkınma planlarının ana konusu genellikle enerjidir. İlk iki plan “ Yeraltı Kaynaklarının Gelistirilmesi ”dir. Üçüncü Bes Yıllık Kalkınma Planı “ Yeraltı kaynakları ve Petrol ”dür. 1970’lerin sonlarına kadar süren Altıncı Bes Yıllık 
Kalkınma Planı ise “ Enerji ”dir. Bu plan Hindistan’ın petrol ihtiyacının karsılanması amacıyla olusturulmustur.2 

1974 yılı Hindistan’ın petrol sektörü açısından ciddi bir dönüsümün yasandığı bir yıl olmustur. İlk defa bu yıl içinde Hindistan münhasır ekonomik bölgesine dahil bir alanda kıyıdan uzak (offshore) petrol kaynaklarına ulasmıstır. Assam ve Gujarat bölgesindeki petrol kaynaklarına bağımlı olan Hindistan’ın denizde de petrol kaynaklarına ulasılabilmistir. 1974 yılını takip eden bes yıl içerisinde kıyıdan uzak sahaları Hindistan’ın toplam petrol ihtiyacının yaklasık %38’ini karsılar bir noktaya gelmistir. Bu durum, Hindistan’ı enerji kaynaklarına 
olan ihtyacı noktasında önemli ölçüde ferahlatmıstır.239 Ancak, 1974 yılı dünyayı ciddi sekilde etkileyen bir enerji krizine de sahne olmustur. Petrol üreten ülkelerin tüketici ülkelerle yasadıkları gerilimin bir sonucu olarak ortaya çıkan 1973-74 petrol krizi, tüm dünyayı etkilediği gibi Hindistan’ı da etkisi altına almıstır. Bu dönemde büyük oranda artan petrol fiyatları sebebiyle, Hindistan’ın petrol faturası birdenbire %50’nin üzerinde bir artıs göstermistir.3 

Dönemin Basbakanı Indira Gandhi, bu konuya bir çözüm bulabilmek adına 1974-1976 yılları arasında Esso, Bruma Shell, Caltex ve IBP gibi petrol sirketlerini millilestirmis, ardından petrol fiyatlarını sabit tutabilmek ve petrol arzını güvenlilestirebilmek adına Petrol Koordinasyon Komitesini kurmus ve APM (Administered Price Mechanism-Yönetilen Fiyat Mekanizması Sistemini)’yi olusturmustur. Alınan bu önlemlere rağmen, 1979 krizinde de benzer problemler bas göstermis ve Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH)’da 5.2’lik bir düsüs 
yasanmıstır. Bunun üzerine Gandhi 1981 yılında OIL (Oil India Limited) adlı petrol sirketini de millilestirmistir. 1980’ler boyunca Hindistan’ın petrol üretim ve tüketim dengesinde bir takım değisiklikler meydana gelmis ve bunun sonucunda ise Hindistan üretimde daha verimsiz ve artan tüketimi bağlamında da dısarıya daha bağımlı hale gelmistir. Ülkedeki petrol üretimi ülkenin kendine yeterliliğini sağlarken 1984 ve 1985 yıllarından itibaren bu durum yavas yavas ortadan kalkmaya baslamıstır. Petrol üretiminin en üst düzeyde olduğu bu 
dönemde Hindistan, petrol ihtiyacının yalnızca %30’unu ithal etmekteydi. Ancak üretim artıs hızı ihtiyaç artıs hızını bir noktadan sonra yakalayamamıs ve giderek üretim hızı ile ihtiyaç arasındaki uçurum açılmaya baslamıstır. 1985-86 döneminde %60 olan petrol üretimi, 21. yüzyıla girilirken %34 seviyesine gerilemistir.4 Özellikle de 1990’dan sonraki süreç Hindistan’ın dısarıya olan bağımlılığının giderek arttığı yılların da baslangıcı olmustur.5 

Hindistan’ın Enerji Kaynakları 

Hindistan devleti enerji kaynakları konusunda oldukça yetersiz bir ülkedir. Sahip olduğu petrol ve doğalgaz kaynakları Soğuk Savas dönemi boyunca iç tüketim açısından nispeten yeterli bir görüntü verse de 90’lı yıllarla birlikte değisen ekonomi politikaları, enerji kaynaklarına olan talebi de hızla değistirmistir. Teknolojik ilerlemeler ve buna bağlı olarak sanayilesmenin hızlanması enerji kaynaklarına olan talebin de hızla artmasına sebep olmustur. Tıpkı ABD, Japonya ve Çin gibi Hindistan’ın da ekonomik kalkınması ve büyümesinde enerji 
politikaları merkez bir konum elde etmistir. 

Hindistan’ın 2013 yılı itibariyle sahip olduğu hidrokarbon kaynakları ve kömürün rezerv, üretim ve tüketim rakamları asağıdaki gibidir: 


Kaynak: BP Statistical Review of World Energy, June 2014. 

Hindistan’ın petrol rezervleri dünya rezervlerinin %0.4’ünü olusturmaktadır.6 Hindistan dünya ölçeğinde olmasa dahi, Asya ölçeğinde ciddi sayılabilecek petrol rezervlerine sahiptir ve Çin’den sonra ikinci sırada yer almaktadır. Kanıtlanmıs petrol rezervleri Ocak 2014 itibariyle 5.7 milyar varildir. Üretimi ise günlük 894 bin varildir. 
Hindistan’ın petrol üretiminin son yıllarda arttığını söylemek mümkündür. Ancak petrole olan ihtiyacı o kadar hızlı artmaktadır ki, üretim ve ihtiyaç açığı giderek artmaktadır ve bugün itibariyle Hindistan’ın kısa vadede üretimi ile tüketimi arasındaki dengeyi sağlaması mümkün görünmemektedir. Petrol üretimi 90’ların basında yaklasık olarak 700-800 bin varil civarında iken tüketimi 1-1.5 milyon varil civarında idi. Bugün bu rakamlar yukarıda da bahsedildiği gibi üretimin 894 bin varile yükselmesine rağmen tüketim asağı yukarı üç kat artıs göstererek 

2.8 milyon varile yükselmistir. Bu rakamlar gösteriyor ki üretim artıs hızı, önceki yıllara kıyasla yükselmesine rağmen artan ihtiyaç karsısında yetersiz kalmaktadır.7 Petrol tüketim rakamlarına da göz atacak olursak 2003 yılında günlük 2.3 milyon varil olan tüketimin 2030 yılında 4.5 milyon varile yükselmesi beklenmektedir. Aynı sekilde yukarıda da bahsedildiği gibi 0.8 milyon varil olan günlük üretimin de 2030 yılında 1.4 milyon varile çıkması beklenmektedir.8 Bu haliyle petrolde bugün yaklasık %70 oranında dısa bağımlı olan Hindistan’ın 2020’de %90 oranında bağımlı olacağı tahmin edilmektedir.9 Bu bağımlılık ekonomik olarak da Hindistan’a ciddi bir yükü de beraberinde getirmektedir. 2006 yılında Hindistan’ın petrol faturası % 50 oranında artıs göstermistir. Yapılan tahminlere göre ise bu rakamın 2020 yılında bugünkünün yaklasık üç katına çıkacağı belirtilmektedir. Petrol ticaretindeki baslıca ülkeler ise sırasıyla Suudi Arabistan, Birlesik Arap Emirlikleri, Nijerya, Irak, Dran, Kuveyt, Angola, Malezya ve Endonezya’dır. 

Doğalgaz günümüz itibariyle Hindistan açısından petrole oranla daha avantajlı bir enerji kaynağıdır. Bunun sebebi Hindistan’ın var olan ihtiyacının önemli bir kısmını yerel kaynaklardan karsılayabilmesidir. Petrolde dısa karsı bağımlılığını aynı oranda doğalgazda yasamamaktadır. Hindistan’ın birincil enerji tüketiminde doğalgazın payı %8’dir. Ancak 2025’e yönelik yapılan tahminler bu oranın %20’ye çıkacağını belirtmektedir.270 Hindistan’ın doğalgaz rezervlerinin dünya rezervlerindeki payı %1.1, tüketimdeki payı ise % 1.3’tür.10 Hindistan’ın doğalgaz rezervleri yaklasık 736 metreküptür. Doğalgaz üretimi ise günlük 86 milyon metreküptür. Doğalgaz üretimi ile tüketimi arasındaki farkın petroldeki 
kadar olduğunu söylememiz mümkün değildir. Hindistan’ın doğalgaza olan ihtiyacı günlük 115 milyon metreküptür.11 Bu haliyle Hindistan, günümüzde doğalgaz ihtiyacının yaklasık %74’ünü yerel kaynaklardan karsılayabilmektedir. Bu tabloya rağmen genel enerji tüketimine bakıldığı zaman, doğalgaza olan ihtiyacın hızla arttığını görmekteyiz. Doğalgazın Hindistan’ın enerji tüketimindeki payı 1980’lerde %2.5 iken, bu rakam 2000’li yıllarda %7’ye yükselmistir. 2030’da ise bu oranın % 30’a yükselmesi beklenmektedir. Doğalgaza olan 
ihtiyacın yükselmesinin en önemli nedenleri arasında çevre dostu bir yakıt olması gösterilmektedir. Bu haliyle gelecek dönemde Hindistan’ın doğalgaza olan ihtiyacının ve doğalgazda dısa bağımlılığın hızla artacağı da belirtilmektedir.12 Buna karsılık, her ne kadar bu bağımlılık sürecinin önüne geçilebilecek boyutta olduğu tahmin edilmese de, Andra Pradesh açıklarında Krishna-Godavari bölgesinde Orissa ve Gujarat’ta tespit edilen yeni doğalgaz kaynakları Hindistan açısından umut vericidir. Keza Hindistan’ın 736 milyar metreküpüne (25 trilyon kübik fit) karsılık Krsihna-Godavari ve Orissa bölgelerinde tespit edilen gaz miktarı yaklasık 20 trilyon kübik fittir. Sahip olduğu rezervlerin yarısından fazlası güneydoğu kıyıları açıklarında tespit edilmistir.13 

Hindistan’ın baslıca doğalgaz ithalatçıları; Katar, Yemen, Nijerya, Mısır, Vietnam, Myanmar ve Banglades’tir. Türkmenistan ve İran da önümüzdeki dönemde Hindistan doğalgazının temin edilmesinde önemli iki ülke olacaktır.14 Doğalgaz üzerinden kurduğu diplomasi oldukça yenidir. Ancak ithalatçılarının bir kısmının sınır komsusu olması, Türkmenistan ve İran ile kurmaya çalıstığı diyalog sürecinde Pakistan’ın kilit ülke olması, Hindistan’ın enerji güvenliğini sağlayabilmesi noktasında sınır komsuları ile iliskilerinin birincil önemde olduğunu da söylemek mümkündür. Hindistan doğalgaz ithal eden bir ülke olmaya basladığından itibaren deniz yolu ile LNG (liqufied natural gas-sıvılastırılmıs doğalgaz) temini de önemli ölçüde artmaya baslamıstır. Bu bağlamda Hindistan hükümeti ulusal ve uluslararası sirketleri biraraya getirerek ülkesinde sekiz adet LNG terminalinin açılması kararını almıstır. Bunun yanında LNG halinde alınan doğalgazın yeniden gaz haline dönüstürülebilmesi ve doğalgaz sektörünün gelistirilebilmesi adına Arap Denizi kıyısındaki 
Dahej bölgesinde 2004 yılında regazifikasyon terminali insa edilmistir.15 

Hindistan, dünyada dördüncü en büyük kömür rezervlerine sahip olan ülkedir. Aynı zamanda üçüncü en büyük kömür üreticisi ve tüketicisidir. Kömür Hindistan’ın enerji politikalarında halen en önemli yerde bulunmaktadır. Keza, Hindistan harcadığı enerjinin yarısından çoğunu kömürden temin etmektedir. Hindistan’ın birincil enerji tüketiminde kömürün yerinden bahsederken, büyük ölçüde kırsal yerlesmenin hakim olduğu ülkede çok sınırlı bir bölümün petrol ve gaz ürünlerine sahip olduğundan bahsetmistik. Elektriğin dahi ulasmadığı Hindistan köylerinde yakıt olarak kömür kullanılmaktadır.16 2007 yılı içinde yayınlanan “Bütünlestirilmis Enerji Politikası” baslıklı raporda kömürün geleceği ile ilgili birtakım değerlendirmelerde bulunulmustur. Buna göre, kömür Hindistan’ın en önemli enerji kaynağı olmaya devam edecektir. Birincil enerji kaynakları içindeki ağırlığını da 2030’lara kadar koruması muhtemel görünmektedir. Aynı zamanda kanıtlanmıs 92 milyar ton ve tahmini olarak da 248 milyar ton kömür rezervi bulunan Hindistan, yaklasık 80 yıl yetecek 
kadar kömüre sahiptir.17 Kömür kullanımı Hindistan için her ne kadar önemli ise olumsuz çevresel etkileri de bir o kadar ciddi noktaya gelmektedir. Hava kirliliği
problemi Hindistan ve Çin gibi yoğun kömür kullanan ülkeler açısından ciddi boyutlara ulasmaktadır. Aynı zamanda Hindistan’ın yüzölçümünün oldukça genis olması, kömürün ülke içinde tasınmasının önünde de ciddi bir engeldir. Öyle ki bazı bölgeler açısından kömür ithal etmek, kendi ülkesinden almaktan daha ucuza gelmektedir. Bu da Hindistan kömür sektörünün karsı karsıya olduğu bir baska problemdir.18 Hindistan’ın kömür üretim ve tüketim rakamlarında da artıs gözlendiğini söylememiz gerekmektedir. Her ne kadar kömürün iklimsel değisimlere ve çevreye birçok olumsuz etkisi olsa da Hindistan’da kömür üretim ve tüketimi giderek artmaktadır. Yapılan tahminlere göre, 2005 yılında 382 milyon ton olan yıllık tüketim rakamı, 2025 yılında 580 milyon tona çıkacaktır. Hindistan’ın enerji kömür üretiminin yaygınlastırılmasının önemi oldukça büyüktür. Bu bağlamda Hindistan’ın önemli kömür rezervlerine sahip Bihar, Madya Pradesh ve Batı Bengal bölgelerinin güvenliği Hindistan açısından önem kazanmaya baslamıstır. Ancak yukarıda bahsedildiği gibi ülke içinde kömürün tasınması problemi halen çözülmeyi bekleyen bir problem olarak göz önünde bulunmaktadır.19 

Hindistan’ın Enerji Güvenliğinin Geleceği 

Küresel enerji politikalarına bakıldığı zaman kısa ve uzun vadede dünya genelinde fosil yakıtlara bağımlılığın artacağını söylememiz mümkündür. Gerek küresel aktörlerin gerekse Hindistan’ın fosil yakıtlara olan bağımlılığını ve fosil yakıtlar için verilen mücadeleyi incelediğimiz bölümlerimizde bunu daha yakından ve detaylı olarak görebilmekteyiz. Hindistan’ın da dünya genelinde olduğu gibi fosil yakıtlara olan bağımlılığı gün geçtikçe artmaktadır. Enerji üretimi dünya ortalamasının altında olmasına rağmen, dünyanın 5. büyük enerji tüketicisi ülkesidir. Ekonomik kalkınma hızı bu sekilde devam ettiği sürece tüketici ülkeler sıralamasında 2030 tahminlerine göre 3. sıraya 
yerlesecektir. Ancak bir yandan da önümüzdeki 25 yıl içinde enerjiye olan bağımlılığının bu sekilde artısı devam edecek olursa da ekonomik kalkınma hızının %8-9 seviyesinden %3-4 seviyesine inmesi ihtimali de belirtilmektedir.20 

Hindistan sahip olduğu sınırlı petrol kaynaklarındaki üretim faaliyetlerine ek olarak Krishna-Godavari bölgesinde yeni kaynaklara da ulasmakta ve üretimini artırmaktadır. Ancak sanyilesmenin giderek arttığı Hindistan’ın üretim rakamları ile tüketim rakamları arasındaki fark hızla açılmaktadır. Yapılan tahminlere göre bugün %70 olan petrole bağımlılığın, 2030 yılında %90 seviyesine çıkacağı belirtilmektedir.21 

Bağımlılık oranının bu kadar yüksek olması Hindistan’da enerji güvenliği açısından olumsuz sinyallerin çalması anlamına gelmektedir. Hindistan’ın bu bağlamda önceki bölümde verilen örneklerden hareketle yalnızca ticaret değil en az ticaret kadar yoğun yatırım arayısına girdiğini belirtmistik. Ortadoğu ve Afrika yatırımlarına ek olarak Hindistan son dönemde Latin Amerika’da da önemli yatırım faaliyetlerinde bulunmustur. Kolombiya, Brezilya ve Küba gibi ülkelerde Hindistan yatırımları giderek artmaktadır. Petrol arama ve üretim noktasında Hindistan’ın önümüzdeki dönemde dıs yatırıma ağırlık vereceğini ve yatırım ağını mümkün olduğunca ekonomik kalkınma seviyesiyle orantılı olarak genisleteceğini söylememiz mümkündür.22 Doğalgazda da benzer sekilde talebin ve buna bağlı olarak bağımlılığın artacağını söylememiz mümkündür. 
Hindistan’ın hidrokarbon kaynakları konusundaki geleceğine yönelik en temel belgelerden birisi olan “Hydrocarbon Vision 2025” adlı rapora göre, 2001-2002 yıllarında günlük 110 milyon metreküp olan doğalgaz ihtiyacı, 2019-2020 yıllarında 325 milyon metreküpe çıkacaktır. Hidrokarbonlar açısından bakacak olursak, Hindistan’ın enerjiye olan bağımlılığı hızla artıs göstermektedir. 

Bu rapor günümüzde Hindistan’ın enerji güvenliği politikaları konusundaki en temel metindir. 2000 yılında hazırlanan bu rapor doğrultusunda Hindistan’ın geleceğe dönük planlarını yakından takip etmek mümkündür.23 Aynı zamanda Hindistan’ın enerji güvenliğini sağlama konusunda hangi noktalara temas ettiğini yine bu raporda görebiliriz. 
Bu rapora göre Hindistan’ın enerji güvenliği açısından en temel konu petrol ve doğalgaz bölgelerinin dıs yatırıma açık hale getirilmesidir. Hindistan bu sayede hidrokarbon rezervlerinden azami ölçüde faydalanma imkanı bulacak ve ülkesini bir enerji pazarı haline getirme konusunda önemli bir adım atmıs olacaktır. Nehru döneminin ardından ülkede baslayan liberalizasyon sürecinin bir sonucu olarak Hindistan pazar ekonomisini benimsemis ve dıs yatırımcılara kapılarını büyük ölçüde açmıstır. Enerji sektörü konusunda da benzer bir politika takip etmektedir. Geleceğe dönük olarak birçok ulusal ve uluslararası firmanın yarısacağı bir rekabet ortamı yaratmayı amaçlamaktadır. Geleceğe 
dönük ikinci proje ise dıs yatırımlar konusundadır. Hindistan, günümüzdeki yatırımlarına gelecekte yenilerini de eklemeyi hedeflemektedir. Bu yatırımlar hem Hindistan’a ciddi bir gelir sağlayacak ayrıca da sınırdısı coğrafyalarda Hindistan’ın etkisinin artmasına yardımcı olacaktır. 

Hindistan’ın enerji güvenliğinin geleceğine yönelik bir diğer hedefi ise temiz enerji üretmek ve çevre kirliliğinin önüne geçmektir. Yoğun kömür kullanımı Hindistan’da önemli ölçüde çevre kirliliğine sebep olmaktadır. Bunun önüne geçebilmek ve temiz bir enerjiye sahip olabilmek için Hindistan doğalgaza özel bir önem vermektedir. Raporun içeriğine bakacak olursak 2025’e yönelik öngörüde doğalgaz tüketimi petrol tüketiminin önüne geçecektir. 

Hindistan ABD, Rusya ve Çin’in aksine daha liberal bir enerji politikası izlemeyi planlamaktadır. Bu devletlerin enerji politikalarına bakıldığı zaman devletin enerji sektöründeki ağırlığını söylemek mümkündür. Özellikle de Rusya ve Çin örneğinde devlet sektörü baskın konumdadır ve enerji politikalarında belirleyici rol oynamaktadır. 
Hindistan ise enerji güvenliğinde devlet kontrolüne ciddi bir atıf yapmamakta kamu sektörüne ve özel sektöre esit sans tanıyarak yalnızca kazanmaya yönelik bir politika takip etmek istemektedir. Dıs yatırım meselesinde ise Çin ile benzer bir politika takip ettiğini söylemek mümkündür. Her ne kadar Çin kadar aktif olmasa da Hindistan da gün geçtikçe sınırdısı bölgelerde etkinliğini artırmaktadır ve bu konumunu gelecekte daha da güçlendirmek istemektedir. 

Ülkesinde yeterli rezervleri olmayan bir ülke açısından dıs yatırım, ülke ekonomisi açısından oldukça önemlidir. Hindistan gibi nüfusu ve buna bağlı olarak da enerji açığı artan bir ülke enerjide dısa bağımlılığı azaltabilmek adına dıs yatırımlara büyük ölçüde hız kazandırmak zorundadır. Ama bunu gerçeklestirirken de ekonomide özel sektör kadar kamu sektörüne de ağırlık vermesinin gerekli olduğunu söylemek gerekir. Rekabete dayalı bir ekonomi birçok zenginliği beraberinde getirse de ucu açık bırakılmıs bir rekabet ulusal 
çıkarlarla firmaların çıkarlarının çatısmasına ve enerji gibi temel bir meselede istikrarsızlığa yol açabilir. 

Soğuk Savas döneminin içe dönük yapılanmasına bir tepki olarak ve muhtemel dıs baskıların da sonucu olarak ülkeyi dıs yatırıma bu sekilde açmanın da bir takım riskleri barındırdığını da unutmamak gerekir. Ayrıca küresel ve bölgesel güçlerin enerji politikalarına bakıldığında ise bu basarının arkasında devlet kontrolünde bir enerji güvenliği politikası izlendiğini de söylemek mümkündür. 

Asağıdaki tablolar Hindistan’ın enerji güvenliğinin geleceğinde 2050 yılına kadar çizilen projeksiyonu vermekte, buraya kadar Hindistan ile ilgili anlatılan tüm 
konuların bir özetini sunmaktadır. Bu tablolar aynı zamanda Hindistan’ın enerjiye olan bağımlılığı hakkında da yorum yapmaya açık olup gelecekte enerji güvenliği politikalarını nasıl yönlendireceğine dair ipuçları vermektedir 


Hindistan’ın Birincil Enerji Tüketimi (Milyon Ton Petrol Esdeğeri) 

Kaynak: Vivek Karandikar, Ashish Rana, Future of Energy Options for India in an Independent World, (Erisim), www.worldenergy.org/documents/p001145.pdf 


Hindistan’ın Birincil Enerji Üretimi (Milyon Ton Petrol Esdeğeri) 

Kaynak: Vivek Karandikar, Ashish Rana, Future of Energy Options for India in an Independent World, (Erisim), www.worldenergy.org/documents/p001145.pdf 

Hindistan’ın Enerji Güvenliğinde Sorun Alanları 

Hindistan’ın içinde bulunduğu projelere bakacak olursak, varolan projelerinin de, gelecekte gerçeklestirmek istediği projelerin de büyük kısmının dünyanın kriz 
bölgelerinde olduğunu göreceğiz. Yakın coğrafyasına baktığımız zaman Hindistan açısından çok önemli olan iki büyük projenin (TAPI-IPI) birisi Afganistan-Pakistan hattından, diğeri de İran-Pakistan hattından gelmektedir. Hindistan’ın Pakistan ile yasadığı sorunlar bir tarafa bırakıldığında, Dran ve Afganistan baslı basına en güncel kriz bölgelerini olusturmaktadır. Bu iki ülkedeki istikrar ortamı sağlanamadığı sürece Hindistan’ın enerji politikalarında güvenliği sağlayabil mesinin oldukça zor olduğu görülmektedir. 

Görece daha az sorunlu gibi görünen Afrika’da ise benzer problemlerin yasandığı görülecektir. Nijerya’da Nijer Deltası’nın Kurtulusu Hareketi, Sudan’da Darfur ve Ömer El-Besir çevresinde yasanan gelismeler Afrika’da enerjinin güvenliğine yönelik tehditler olusturmaktadır. Ortadoğu’da ise Hindistan’ın enerji güvenliğini sağlayabilmesi için İsrail ile yakın iliskiye girdiğini söylemek mümkündür. Bölgedeki ABD varlığı Hindistan açısından önemli bir unsur olmakla beraber, bunu sağlayabilmenin yolu da İsrail ile askeri alanda iliskilerini gelistirebi lmesinden geçmektedir. Bu anlamda önümüzdeki dönem Hindistan’ın İsrail ile iliskilerini gelistireceği bir dönem olarak görülmektedir.24 

Yine bir taraftan Pakistan, bir taraftan da Çin arasına sıkısan Hindistan’ın, Hazar havzasına girisinde de önemli engellerle karsılastığını görmekteyiz. Bu noktada 
Çin’i ayrı bir sekilde ele almak gerekmektedir. Çin’in hem jeopolitik konumu hem de Hindistan ile köklü geçmisi ele alındığında, bu iki ülke bölgenin iki devi olmalarının yanı sıra, bir o kadar da önemli iki rakip devlet konumundadırlar. Özellikle de Çin’in Pakistan ve Myanmar ile gelistirdiği iliskilere karsı, Hindistan’ın da ABD ile yakınlasması bu rekabeti daha da kızıstırmaktadır. Yalnızca bölgede değil, aynı zamanda enerji yatırımları konusunda iki ülke hem Orta Asya’da hem de Afrika’da karsı karsıya gelmektedir. Aynı zamanda enerji alanında yasadıkları rekabet yeni dönemde Hint Okyanusu’na tasınmaktadır. Hint Okyanusu’nda Hindistan’a yönelik birçok potansiyel tehdidin varlığına 
ek olarak Çin’in de 2000’li yıllar ile birlikte Hindistan’a yönelik bir çevreleme politikasını baslattığını söylememiz mümkündür.25 

Hint Okyanusu hem Hindistan hem de Çin açısından kilit önemdedir. Hindistan’ın dünyaya denizlerden açıldığı ve Çin’in de enerji ithalatının yaklasık %80’ini Hint 
Okyanusu’ndan temin ettiği düsünüldüğü zaman, bölgede yasanan rekabetin büyüklüğü de daha rahat anlasılacaktır. Hint Okyanusu’nun doğusunda hem Myanmar hem de Andaman ve Nicobar Adaları’nın üzerinde hakimiyet kurabilmek, iki ülke açısından da hayati önemdedir. Çünkü, Çin’e enerji tasınmasını sağlayan Malakka Boğazı bu hat üzerindedir. İki ülke arasındaki iliskilerin geleceği Hindistan’ın enerji güvenliğine doğrudan etki etme kapasitesine sahiptir. Çin’in deniz yolları üzerinden gerçeklestirmek istediği proje “ İnci Dizisi Stratejisi ” olarak adlandırılmaktadır. Hint Okyanusu üzerinden küresel pazarlama açılma amacı güden bu strateji baska bir ifadeyle Çin’in “Batı’ya Bakıs” stratejisi olarak da nitelendirilebilir. Buna karsılık olarak Hindistan, 1992 yılında dönemin Basbakanı Narasimha Rao’nun girisimleri ile olusturduğu yeni dıs politika konsepti Hindistan’ın yeni dönemdeki yönelimlerini belirlemistir. “Doğu’ya Bakıs” politikası olarak adlandırılan bu konsepte göre Hindistan, basta enerji güvenliği olmak üzere temel dıs politika tavrını 
Güneydoğu Asya’nın jeopolitiğine göre yeniden düzenleme ihtiyacı hissetmistir. Gerek yeni kaynaklara ulasabilmek, gerek bu enerji kaynaklarına giden güzergahların güvenliğini sağlayabilmek gerekse Çin’in etkili olduğu coğrafyada bir denge unsuru olabilmek için yeni bir dıs politika konsepti ortaya çıkmıstır.26 

Hindistan’ın Hazar Havzası’na ulasması, hem Pakistan’ın hem de Çin’in varlığı sebebiyle oldukça zorlasmaktadır. Bu sebeple Hindistan, Rusya ile iliskilerini gelistirme yoluna gitmistir ve deyim yerindeyse bir tasla iki kus vurmustur. İlk olarak Rusya’nın 

Orta Asya enerji pazarındaki ağırlığı ve denetim gücü düsünüldüğü zaman, bu Hindistan açısından önemli bir avantajdır. İkincisi ise Hindistan’ın Sibirya kaynaklarına ulasması Hindistan açısından oldukça önemlidir. Rusya’nın Sibirya enerji kaynaklarını öncelikle bölgesel pazara açmak için gelistirdiği Sakhalin-1 projesine dahil olan Hindistan önümüzdeki dönemde bu projenin yeni ayağı olan Sakhalin-3’e de dahil olabilmek için çalısmalarını sürdürmektedir. Sibirya’nın zengin hidrokarbonlarının Hindistan’a ulasması, enerji güvenliğinde çesitliliği artırırken baska bölgelere olan bağımlılığını azaltacağından, Hindistan Sibirya hidrokarbonlarına önümüzdeki dönemde de ağırlık verecektir.27 

Sonuç 

Hindistan’ın enerji güvenliğinin geleceği açısından en net görünen durum Hindistan’ı maliyeti oldukça yüksek projelerin beklediği gerçeğidir. Kalkınma hızını artırabilmesi enerji kaynaklarını çesitlendirebilmekten ve muhafaza edebilmekten geçmektdir. Bu sebeple de alternatif coğrafyalarda alternatif arayıslar Hindistan açısından kaçınılmazdır. Enerji yatırımları yalnızca gelir getirmesi açısından değil Hindistan’ın yatırım yaptığı bölgelerdeki etkinliğini göstereceği için oldukça önemlidir. Enerji güvenliği yalnızca enerji yatırımları ile de doğru orantılı değildir. Enerji kaynaklarına sahip olan coğrafyaların aynı zamanda önemli kriz bölgeleri olması tüm ülkeleri olduğu gibi Hindistan’ı da ek önlemler almaya zorlamaktadır. Dünyanın önde gelen devletlerine göre enerji politikalarında daha zayıf görünen Hindistan’ın hem ülke içinde hem ülke dısında yatırımlarına hız kazandıracağı düsünülebilir. Enerji tüketimi rakamlarında üst sıraları giderek zorlayan Hindistan aynı sekilde enerji yatırımlarında da benzer seviyeye ulasmalıdır. Yeni düzende bir dünya devleti olmanın yolu enerji güvenliği politikalarındaki basarından geçtiği için enerji, gelecekte de Hindistan dıs politikasındaki önceliğini koruyacaktır. 


DİPNOTLAR;

1 Tanvi Madan, India, The Brookings Institute Foreign Policy Studies Energy Security Series, November 2006, p. 34. 
2 Aynı yerde 
3 Gulshan Dietl, “New Threats to Oil and Gas in West Asia: Issues in India’s Energy Security”, Strategic Analysis, vol. 28, no. 3, July-September 2004, p. 382. 
4 Shebonti Ray Dadwal, “Energy Security: India’s Options”, Strategic Analysis, vol. 23, no. 4, July 1999, p. 657. 
5 Madan, a.g.e., p. 35. 
6 Madan, a.g.e., p. 11. 
7 (Erisim), http://www.eia.doe.gov/emeu/cabs/India/Full.html, 01.02.2010. 
8 Gawdat Bahgat, “India’s Energy Security”, Minerals&Energy, vol. 21, no. 3-4, November-September 2006, p. 36. 
9 Ashok Sharma, “India and Energy Security”, Asian Affairs, vol. 38, no. 2, July 2007, p. 160. 
10 Aynı yerde 
11 Bahgat, a.g.m., p. 36. 
12 Bahgat, a.g.m., pp. 36,37. 
13 Nick Hordern, India’s Energy Needs, Lowy Institute Issues Brief, December 2004, p. 11. 
14 Bahgat, a.g.m., p. 37. 
15 Ingolf Kiesow, Nicklas Norling, The Rise of India: Problems and Opportunities, Central Asia-Caucasus Institute & Silk Road Studies Program Silk Road Paper, January 2007, p. 99. 
16 Bahgat, a.g.m., p. 36. 
17 Sharma, a.g.m., p. 160. 
18 Kieslow, Norling, a.g.e., p. 95. 
19 Hordern, a.g.m., p. 14. 
20 Rajiv Sikri, The Geopolitics of Energy Security and Implications for South and Southeast Asia, ISAS Working Paper, no. 37, February 2008, p. 14. 
21 Sikri, a.g.e., pp 16, 17. 
22 Sikri, a.g.e., p. 18. 
23 İlgili rapor için bkz. http://www.infraline.com/ong/reforms/vision2025-II.pdf, Erişim 22.10.2014. 
24 Anthony Bubalo, Mark P. Thirlwell, Energy Insecurity: China, India and Middle East Oil, Lowy Institute Issues Brief, December 2004, pp. 11-12. 
25 David Scott, “The Great Power ‘Great Game’ Between India and China: The Logic of Geography”, Geopolitics, no. 13, 2008, pp. 6-8. 
26 A. Sundaram, “Look East Policy”, International Journal of Advancements in Research & Technology, Vol. 2, Issue 5, May 2013, p. 173. 


KAYNAKÇA 

BAHGAT, Gawdat, “India’s Energy Security”, Minerals&Energy, vol. 21, no. 3-4, November-September 2006, pp. 35-41. 27 Sikri, a.g.e., p. 22. 
BUBALO, Anthony, THIRLWELL, Mark P., Energy Insecurity: China, India and Middle East Oil, Lowy Institute Issues Brief, December 2004. 
DADWAL, Shebonti Ray, “Energy Security: India’s Options”, Strategic Analysis, vol. 23, no. 4, July 1999, pp. 653-670. 
DIETL, Gulshan, “New Threats to Oil and Gas in West Asia: Issues in India’s Energy Security”, Strategic Analysis, vol. 28, no. 3, July-September 2004, pp. 373-389. 
HORDERN, Nick, India’s Energy Needs, Lowy Institute Issues Brief, December 2004. 
MADAN, Tanvi, India, The Brookings Institute Foreign Policy Studies Energy Security Series, November 2006. 
KIESOW, Ingolf, NORLING Nicklas, The Rise of India: Problems and Opportunities, Central Asia-Caucasus Institute & Silk Road Studies Program Silk Road Paper, January 2007. 
SCOTT, David, “The Great Power ‘Great Game’ Between India and China: The Logic of Geography”, Geopolitics, no. 13, 2008, pp. 1-26. 
SHARMA, Ashok, “India and Energy Security”, Asian Affairs, vol. 38, no. 2, July 2007, pp. 158-172. 
SIKRI, Rajiv, The Geopolitics of Energy Security and Implications for South and Southeast Asia, ISAS Working Paper, no. 37, February 2008. 
SUNDARAM, A., “Look East Policy”, International Journal of Advancements in Research&Technology, Vol 2., Issue 5, May 2013, pp. 169-185. 
BP Statistical Review of World Energy, June 2014. 

***


24 Şubat 2017 Cuma

ÇİN HALK CUMHURİYETİ’NİN ENERJİ POLİTİKASI, ENERJİ GÜVENLİĞİ VE ORTADOĞU, BÖLÜM 2

ÇİN HALK CUMHURİYETİ’NİN ENERJİ POLİTİKASI, ENERJİ GÜVENLİĞİ VE ORTADOĞU, BÖLÜM 2


Çin Halk Cumhuriyeti’nin Enerji Politikası ve Enerji Güvenliğinde Ortadoğu 3. Bölüm: 

Ortadoğu çok eski çağlardan itibaren insanlık için en önemli merkezlerden biri olmustur. İpek yolunun üzerinde olması ve tek tanrılı dinlerin bu bölgede doğması siyasi açıdan önemi korumaktadır. Bölge de bulunan Süveys Kanalı da bölgenin ticari önemini arttırmaktadır. Ortadoğu’yu asıl önemli kılan unsur ise petrol olmustur. Özellikle II. Dünya Savas’ından sonra devletlerin petrole olan bağımlılık artmıs, bunun sonucu olarak da gelismis ülkeler petrolü yönetmek için enerji politikaları uygulamaya baslamıstır.39 

1949 yılında ÇHC kurulmus fakat içe kapalı ekonomik sistem benimsen mistir.1978 yılında Deng Siaoping’in iktidara gelmesiyle birlikte Çin dısa açılmıs bunun sonucunda iktisadi büyüme yıllık ortalama %10 civarında seyretmistir. Büyüyen ekonomi ile enerji ihtiyacı da büyümüstür. Kendi kendine yeten bir ülke olan Çin 1993’de ilk kez petrol ithal etmistir. Bu tarihten itibaren petrol ithalatına giderek bağımlı hale gelmistir. 

“2050 yılında dünyanın en büyük sanayisine sahip olması beklenen ÇHC’nin enerji ihtiyacı bu büyümeye paralel olarak önümüzdeki 20 yıl içerisinde daha da 
artacaktır.”40“2000’lerin basında ÇHC’nin günlük petrol talebi 75 milyon varil iken 2025 yılına kadar petrol talebinin günlük 120 milyon varile çıkması beklenmektedir.”41 

Artan enerji ihtiyacında en önemli faktörlerden biri enerji kaynaklarına ulasabilmesidir. ÇHC, Sibirya ve Orta Asya petrollerine kolayca ulasabilecek konumda değildir. Bu da ÇHC’nin Ortadoğu petrollerine olan bağımlılığını arttırmaktadır. ÇHC’nin yükselmekte olan gücünün muhafazası için Orta Doğu’da bulunan petrol kaynaklarına ihtiyacı giderek artacaktır.42 

ÇHC’nin Ortadoğu ile çok köklü ve eski iliskileri yoktur. “1955 yılına kadar SSCB ile paralel bir Ortadoğu politikası izlemis ve Ortadoğu ülkelerinin bağımsızlık çabalarına çok ciddi olmasa da destek vermistir.[…] Bölgedeki anahtar ülkeler ile iliskilerinin hacmini ABD ve BM iliskilerine paralel yürütmek istemistir.”43 

“Çin’in Orta Doğu bölgesiyle iliskileri 1950’lere kadar gitse de, son yıllarda büyüyen ekonomisine paralel olarak 1990’ların ortalarından itibaren ideolojik yaklasımdan ekonomik yaklasıma dönüserek daha pragmatik bir boyut almıstır.”44 

ÇHC, 1950’li yıllarda Ortadoğu devletlerine en büyük tehdidin emperyalizm olduğunu savunmus bağımsızlık mücadelelerine destek vermistir. 1960’lı yıllardaki ÇHC-SSCB anlasmazlığı sebebiyle ÇHC Sovyet bloğundan soyutlanmıs ve Ortadoğu ülkeleriyle iliskilerine ağırlık vermistir.45 

“Soğuk Savas dönemi boyunca Çin’in, Üçüncü Dünya kuramı çerçevesinde Orta Doğu’ya yönelik politikası sekillenmistir.”46 Fakat artan enerji talebi sebebiyle 1993’den itibaren bölgeyle pragmatist yaklasmaktadır. Enerji talebi güvenliğini sağlamak için politikalar üretmektedir. 

1989 yılında ÇHC Tiananmen meydanındaki ayaklanmayı kanlı bir sekilde bastırmıs bu olay Avrupa ve ABD tarafından kınanmıs sonucu olarak da silah ambargosu ve ticari engeller konulmustur.ÇHC, “Tiananmen Olayları sonrasında girdiği krizi, 1990'lı yıllarda öncülük ettiği olağanüstü ekonomik büyüme ile astı. Bununla iliskili bir baska gelisme, Çin sanayisindeki büyümeye paralel olarak artan hammadde ve enerji talebinin, ülkeyi bu alanda dısa bağımlı hale getirmesiydi.”47 

“Çin, enerji güvenliği konusunda Suudi Arabistan, Irak, Dran ve Sudan gibi kendi ana petrol üreticisi ülkelerle açık bir sekilde ikili iliskiler yürütmektedir. Böyle çabalar dünya tarafından tereddütle izlenmekle beraber, Petrol pazarları son iki yılda olduğu gibi gergin olduğunda, ikili anlasmalar düzenli petrol tedariki karsılığında politik tavizler gerektirebilir.”48 2004 yılında ÇHC-Arap Dsbirliği Forumu kurulmustur. “Forum’un İkinci Bakanlar Toplantısı’nda, ÇHC ile Arap ülkeleri arasında enerji is birliğinde diyalog mekanizmasının kurulması konusunda fikir birliğine varılmıstır. Toplantıda 2006-2008 yılları arasında ÇHC-Arap Petrol Dsbirliği Toplantısının düzenlenmesine kara verilmis, ikili, bölgesel 
ve çok taraflı terörizmle mücadelede is birliği konusunda fikir birliğine varılmıstır.”49 

“ÇHC uygulamaya çalıstığı Ortadoğu politikasıyla; hem enerji ihtiyacını karsılamayı hem de Ortadoğu ülkelerinin ÇHC’deki Müslüman nüfus üzerindeki etkisini ve Tayvan ile iliskilerini zayıflatmayı amaçlamaktadır.”50 

Çin’in artan enerji ihtiyacına paralel olarak Ortadoğu’ya olan bağımlılığı da artmaktadır. Enerji akısının devamlılığı ve güvenliği için bölgenin istikrarlı olmasını istemektedir. “Çin, iliski kurduğu Arap ve Afrika ülkelerinden herhangi bir siyasi reform insan hakları ya da demokrasi talebinde bulunmamakta ve yönetimlerin iç isleriyle ilgilenmemekte bunun yanında sağladığı kredi olanaklarıyla söz konusu ülkelerde liman yapımı, demiryolları, hastane ve eğitim gibi alt yapı yatırımları yapmakta ve ticaretini gelistirmektedir. Bu tür bir yaklasım ise bölgedeki bütün yönetimlerin Çin'e daha sıcak bakmalarına neden olmakta ve Çin'in etkinliğini artırmaktadır.”51 

Çin günümüzde petrol ihtiyacının %50’sini Ortadoğu’dan karsılamaktadır. 2020’de petrol ihracatının %79’a çıkması beklenmektedir. Artan petrol bağımlılığı Çin’in dıs politikasını bölgeye daha bağımlı bir hale getirecektir.52 

3.1.Çin’in Enerji Politikasında Suudi Arabistan 

Çin, Ortadoğu’dan enerji ithali için; “1997 yılında o dönemdeki Irak Hükümetiyle iki petrol sahasının gelistirilmesi konusunda anlasmaya varmıstır. Bu anlasmalar savas nedeniyle kesintiye uğramıstır. Sonrasında ÇHC’nin en büyük petrol sirketi SDNOPEC ile Suudi sirket ARAMCO arasında Suudi Arabistan’ın güneyinde gaz aranması konusunda anlasma imzalamıstır. Bu iki ülke arasındaki iliskilerin baslamasını sağlamıstır.”53 

ÇHC’nin enerji ihtiyacını karsılamak için Suudi Arabistan ile yakınlasması ABD tarafından değerlendirildiğinde ÇHC’nin enerji ihtiyaçlarını karsılayabileceği kanısına varılmıstır.54 ABD’nin bu kanısıyla birlikte ÇHC’nin bölgeyle olan petrol temelli iliskileri kabul edilmis ve ÇHC’nin bölge üzerindeki politikaları mesrulastırılmıstır. 

Suudi Arabistan Ortadoğu’daki en önemli petrol ihracatçılarından biridir. Çin’e petrol ithalinde çok büyük bir öneme sahiptir ve bu payı gün geçtikçe artması beklenmektedir.55 

3.2. Çin’in Enerji Politikasında İran;

“Çin yıllarca büyük güç olma amacı ile Ortadoğu’da karmasık bir politika uygulamıstır. Bölgedeki anahtar ülkeler ile olan iliskilerinin hacmi her zaman ABD ve BM içindeki iliskileri ile orantılı olmustur. Bölgede özellikle yaptığı satıslar ve bölgenin önemli ülkeleri ile kurduğu ikili iliskiler ÇHC’ne ekonomik ve diplomatik bir manevra gücü kazandırmıstır. Çin diğer büyük güçler gibi ihracatına karsı petrol alımı düsüncesi tasımaktadır. Çin’in büyüyen ekonomisinin temelini olusturan sanayi ve bu ekonomik büyümede doğrudan etkili olan yabancı sermaye girisinin daha fazla olabilmesi için petrole ihtiyacı vardır. 

Bunun için de İran Körfezi’ni ihtiyacı olan enerjinin kaynaklarından biri olarak görmektedir.”56 

Çin’in İran ile iliskileri ise yalnızca petrol ile sınırlı kalmamaktadır. Nükleer enerjiye dayalı iliskilerin önemi büyüktür. İran jeopolitik olarak çok önemli bir bölgede bulunmaktadır. Dünya enerji kaynaklarının %50’sinden fazlasının bulunduğu Basra Körfezi’nin ve bu kaynakların özellikle de petrol kaynaklarının Avrupa’ya ve diğer devletlere ulastırılmasını sağlayan Hürmüz Boğazı’nı kontrol etmektedir.57 

Çin İran’ın Ortadoğu barısını bozmayacak bütün politikalarını desteklemektedir. Fakat ABD’nin körfezde bulunan donanmasından rahatsız duymakta ve petrol güvenliğini tehdit ettiğini düsünmektedir. 58 

Çin ve İran arasında 2004 yılında yapılan anlasmaya göre; yirmi bes yıldan fazla bir süre için Çin’in enerji firmalarının Dran’ın petrol ve doğalgaz aramalarında 100 milyar dolarlık bir hak tanımaktadır.59 

“Çin Milli Petrol Sirketi de İran Milli Petrol Sirketi ile Güney Fars doğalgaz sahasının gelistirilmesi için geçen Haziran’da 5 milyar dolarlık baska bir anlasmaya imza koymustu.60 
İran yönetimi ve ABD yönetimi arasındaki anlasmazlıklar ÇHC’nin İran’a yakın politikalar izlemesine olanak sağlamaktadır. Petrol sirketleri arasında imzalanan anlasmalarla Çin petrol ithalatının devamlılığını ve güvenliğin sağlarken bir diğer taraftan da silah ticareti ve nükleer teknoloji paylasımıyla karsılıklı bağımlılığı güçlendirmektedir. 

İran’da Ruhani’nin iktidara gelmesiyle ABD ile olan iliskilerin nispeten yumusadığı bir dönemdeyiz. Bu yumusama ile birlikte ABD’nin Dran üzerindeki denetimi ve kontrolünün artması beklenmektedir. Böyle bir durumda ÇHC’nin petrol politikaları ve güvenliği için atacağı adımlar dikkatle belirlenmeli, olası bir ABD-ÇHC çekismesinden kaçınmalıdır. Böyle bir gerilim yalnızca İran ile olan petrol iliskilerinde değil Ortadoğu’daki bütün iliskilerinde sorun yaratacaktır. 

3.3. Çin’in Enerji Politikasında İsrail 

ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük ortağı olan İsrail ile Çin iliskileri 1955 yılında SSCB ile Çin arasındaki çekisme sonucunda ÇHC’nin Arap ülkeleriyle iliskilerini 
gelistirmesiyle baslamaktadır.61 

Çin’in İsrail-Filistin soruna yönelik çözüm önerileri ve yaklaşımları dönem dönem değişmektedir. 1960’lı yıllarda İsrail’in varlığını kabul etmemiş silahlı direnişi haklı görmüstür. Deng Siaoping döneminde ise belirlenen dıs politika ilkelerine uygun olarak barısçıl çözüm yollarının arkasında durmustur. Son çeyrek yüzyıldaki ekonomik büyümeye paralel olarak ilişkiler pragmatik temellere oturtulmustur.62 

ÇHC İsrail-Filistin sorununda Filistin yanlısı bir politika izlemektedir. Arap odaklı bu politikanın temel nedeni enerjidir. Dolayısıyla, Çin’in enerji ihtiyacı Pekin’in bölgeye yönelik dıs politikasını belirlemede ideolojinin önüne geçmistir.63 

1989 yılında Çin’in Tiannanmen Meydanı’ndaki ayaklanmayı kanlı bir sekilde bastırmasından sonra Avrupa ve ABD, Çin’e silah ambargosu uygulamaya baslamıstır. Çin yeni teknoloji silahlara ulasmak için İsrail’den silah ithalatına baslamıstır. Çin’in silah ticaretinde Rusya’dan sonra Dsrail ikinci sırada bulunmaktadır.64 

“ İsrail’in de kuskusuz Çin ile iliskilerini gelistirmesinde büyük çıkarları bulunmaktadır. Her seyden önce İsrail’in Asya’da, ya da Avrasya coğrafyasında var olabilmesi için Çin gereklidir. İsrail dıs politikasını sadece batıya angaje etmek istemiyor, dıs politikasında çesitliliğe gitmek istiyor bu nedenle Çin yeni bir merkez olarak ortaya çıkıyor. İsrail, Çin’in BM Güvenlik Konseyi daimi üyeliğinden de faydalanmak istiyor.”65 

Çin’in İsrail ile olan iliskileri Arap ülkeleriyle olan iliskilerini etkileyecek düzeyde olmaması için çaba sarf etmektedir. 

Bölgedeki Arap ülkeleriyle herhangi bir sorun durumunda enerji akısının tehlikeye gireceğini bilen Çin bu sebeple Dsrail ile iliskilerini göze batmayacak sekilde sekillendirmektedir. 

3.4. Çin’in Enerji Politikasında Irak 

Irak ile Çin arasındaki enerjiye dayalı iliskiler 1997 yılında baslamıs fakat savaslar yüzünden sekteye uğramıstır. “ABD’nin Irak’ı isgali sonrasında ise ÇHC ‘bekle gör ve takip et’ politikası izlemeye baslamıstır.[…]ÇHC Irak’ın geleceğine yönelik olarak […], Irak’ın toprak bütünlüğünün devam etmesi, Irak’taki farklı siyasi, etnik ve dini gruplar arasında uzlasma sağlanarak Irak’ın en kısa zamanda yeniden yapılandırılması ve barıs ile istikrara kavusturulması yönündeki ÇHC politikası uluslararası platformda dile getirilmistir.”66 ÇHC 
bölgeden aldığı enerjinin devamını ve güvenliğini sağlamak için Irak petrollerine gereksinim duymaktadır fakat bölgedeki ABD varlığı ve düzensizlik sebebiyleIrak’a yönelik politika izleyememektedir. 

3.5.Çin’in Enerji Politikasında Arap Baharı Faktörü 

Çin’in Arap Baharı konusundaki en büyük Çin’de de etkisini göstermesidir. 1989 yılındaki Tiannanmen olayını unutmayan Çin tekrar aynı duruma geri dönmekten çekinmektedir. Bu sebeple Arap Baharı’nı anımsatan Mübarek ve Mısır kelimeleri Çin’de yasaklanmıstır.67 Suriye’deki halk ayaklanmasını devlet baskanı Esad’ın kanlı bir sekilde bastırmaya çalısması ve ardından olusan kimyasal silah kullanımına iliskin beyanlar BM Güvenlik Konseyi’nde müdahaleyi gündeme getirmis fakat Çin siyasal yollarla bu sorunun asılması gerektiğini savunmustur.68 ÇHC, ülkesinde olusabilecek olası bir ayaklanmanın önüne geçebilmek amacıyla Mübarek ve Mısır kelimelerini yasaklamakta ve bunun yanı sıra Ortadoğu’daki mevcut istikrarın değismemesi için olası bir Suriye müdahalesinin önüne geçmeye çalısmaktadır. 

ÇHC, enerji politikasının devamlılığının sağlanması için bölgedeki ayaklanmaların önlenmesi gerektiğini ve eski stabil haline kavusturulmasını savunmaktadır. 

Sonuç 

1 Ekim 1949 yılında Mao Zedong Önderliğindeki Komünist Parti’nin yönetimi ile geçirmesinin ardından Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilan edilmistir. Sosyalist ekonomik sistemi benimseyen ÇHC’nin 1978 yılında Deng Siaoping’in iktidara gelmesine kadar ki geçen sürede herhangi bir enerji politikası olmamıs tır. Siaoping, devletlestirilmis üretim araçlarını özellestirerek ekonomik büyüme sağladı. Bu dönemde dıs politika ilkeleri değistirilmis barıs ve istikrar politikaları üzerine bir dıs politika insa edilmistir. 

Son çeyrek yüzyılda ekonomik büyüme hızını arttıran ÇHC’nin buna paralel olarak enerji ihtiyacı da artmıstır. 1990’lı yıllara kadar kendi enerji kaynaklarıyla üretim yapan ÇHC, 1993 yılında ilk kez petrol ithal etmeye baslamıstır. Büyümesi devam eden ÇHC’nin buna paralel olarak enerji ihtiyacı da artmaya devam etmektedir. Enerji ihtiyacında giderek daha fazla dısa bağımlı bir hale gelmektedir. 

1993 yılından itibaren aktif enerji politikası izleyen ÇHC, buna bağlı olarak Ortadoğu ülkeleriyle iyi iliskiler gelistirmistir. Dkili anlasmalar ve doğrudan yatırımlarla bölgenin ÇHC’ye bağlılığını arttırmıs, böylece enerji akısını ve güvenliğini nispeten garanti altına almıstır. ÇHC’nin enerjide çok kutupluluğu için bölgedeki enerji güvenliği çok büyük bir öneme sahiptir. Bu sebeple imzalamıs olduğu anlasmalar bu ihtiyacına paraleldir. 

ÇHC’nin bölge ülkelerine uygulamıs olduğu politikalar ABD ve AB tarafından dikkatle takip edilmektedir. Fakat bölgeye yapılan yatırımlar, ABD yatırımları kadar yoğun değildir. Bu sebeple de bölge ülkeleriyle olan iliskileri enerji boyutunu geçip bütün alanlara yayılamamıstır. 

ÇHC için Ortadoğu yalnızca enerji politikası ve enerji güvenliği için değil aynı zamanda da ABD’nin Tayvan kartına karsılık elinde Ortadoğu kartını bulundurmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Ortadoğu’ya yapılan doğrudan yatırımlarda karsılıklı bağımlılık sağlanarak bölgede ÇHC varlığı garanti altına alınırken, bölgedeki ABD karsıtı hareketler desteklenmektedir. Böylece yıllardır ABD’nin ÇHC’ye karsı kullandığı Tayvan kartına karsılık ABD kartı olusturulmaya çalısılmaktadır. 


DİPNOTLAR;


1 Kocaeli Üniversitesi, Uluslararası İliskiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi 
2 R. Kutay Karaca, Dünyadaki Yeni Güç Çin Tek Kutuptan Çift Kutuba, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2004, 2.Baskı, s. 19-20 
3 Karaca (2004), a.g.e. s.23-24 
4 Çin Kültür Merkezi, http://www.cinkultur.com/CIN_HAKKINDA/Cin_Tarihi/, Erisim Tarihi 05.12.2013 
5 Nuriye Hidayet Ekrem’den aktaran [Hüsrev Tabak], Mao Devletinden Devlet Maosu’na: Çin Dıs Politikasında -Tarih ve Değisim, 
http://www.nobel.gen.tr/Makaleler/Derleme-Issue%202-8-2011.pdf, s.64, Erisim Tarihi: 20.11.2013 
6 Aydınlık Yayınları’ndan aktaran [Hüsrev Tabak], a.g.m., s.65 
7 Tabak, a.g.m., 
8 Tabak, a.g.e. s.74 
9 Dumbaung’dan aktaran [Yusuf Sayın], Konfüçyüs’ün Yeniden Kesfi ve Çin’in Dıs Politikasında Dönüsüm, 
http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/sos_mak/articles/2013/29/18.PDF, s.8, Erisim Tarihi: 20.11.2013 
10 R. Kutay Karaca, Güç Olma Stratejisi Çin (Soğuk Savas Sonrası Türkiye-Çin Dliskileri), IQ Kültür Sanat 
Yayıncılık, Dstanbul 2008, 1. Baskı, s.56 
11H. Naci Bayraç, “Küresel Enerji Politikaları ve Türkiye: Petrol ve Doğalgaz Kaynakları Açısından Bir 
Karsılastırma”, Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, cilt:10, sayı:1,Haziran 2009, 
https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=1&cad=rja&ved=0CCsQFjAA&url=
http%3A%2F%2Fsbd.ogu.edu.tr%2Fmakaleler%2F10_1_Makale_5.pdf&ei=EROnUofdFdSAhAfMz4GgCA&us 
g=AFQjCNEhg_-GqBwmoYy96QUohd8rHKBi3Q&sig2=nxGCerVXxo8umH7eDwJdYg , s.118 Erisim Tarihi: 5.12.2013 
12 TÜÇDAD, Çin Halk Cumhuriyeti Hakkında, 
http://www.tuciad.org.tr/index.php/cin-halk-cumhuriyeti-hakkinda, ErisimTarihi: 7.12.2013 
13 R. Kutay Karaca, Güç Olma Stratejisi Çin (Soğuk Savas Sonrası Türkiye-Çin Dliskileri), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2008, 1. Baskı, s.35 
14 Philip Andrews-Speed, EnergyPolicyandRegulation in thePeople’sRepublic of 
China,http://books.google.com.tr/books?id=DrTIM4jk_F4C&printsec=frontcover&hl=tr&source=gbs_ge_summ 
ary_r&cad=0#v=onepage&q&f=false, s.10, Erisim Tarihi: 21.12.2013 
15 Atilla Sandıklı,China’sGrowingNeed of EnergyandChangingBalances, Atilla Sandıklı (Ed.), China A New 
Superpower? Dimensions of Power, Energy,and Security, BDLGESAM Yayıncılık, Dstanbul 2010, s.55 
16JoachimBetz, The Reform of China’sEnergyPolicies, 
http://edoc.vifapol.de/opus/volltexte/2013/4498/pdf/wp216_betz.pdf, s.7-8 Erisim Tarihi: 10.11.2013 
17 Emine Akçadağ, Sanghay Dsbirliği Örgütü: Rusya-Çin Ortaklığı mı, Rekabet mi?,
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=640:anghay-birlii-oerguetue-rusya-cin-ortakl-m-rekabeti-mi&catid=122:analizler-guvenlik&Itemid=147, Erisim Tarihi: 27.12.2013 
18 Ozan Örmeci, Sanghay Dsbirliği Örgütü, http://ydemokrat.blogspot.com/2011/01/sanghay-isbirligi-orgutu.html, Erisim Tarihi: 27.12.2013 
19 Serdar İskender, Sanghay Dsbirliği Örgütü Bünyesinde Doğal Gaz Karteli Olusumu, 
http://www.dunya.com/sanghay-isbirligi-orgutu-bunyesinde-dogal-gaz-karteli-olusumu-205359h.htm, Erisim Tarihi: 27.12.2013 
20 David Lamoureux, TheShanghaiCooperationOrganization: AssessingChina, 
http://www.ensec.org/index.php?Itemid=386&catid=121:contentenergysecurity1111&id=331:the-shanghai-cooperation-organization-assessing-chinas-energy-strategy-in-central-asia&option=com_content&view=article, 
s.5, Erisim Tarihi: 27.12.2013 
21 Selçuk Çolakoğlu, Sanghay Dsbirliği Örgütü’nün Geleceği ve Çin, 
http://www.uidergisi.com/wpcontent/uploads/2010/09/Sanghay-Isbirligi-Orgutunun-Gelecegi-ve-Cin.pdf, s. 195-196, Erisim Tarihi: 27.12.2013 
22 Çolakoğlu, a.g.m., s.196 
23 Emine Akçadağ, Sanghay Dsbirliği Örgütü: Rusya-Çin Ortaklığı mı, Rekabet mi?,
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=640:anghay-birlii-oerguetuerusya-cin-ortakl-m-rekabeti-mi&catid=122:analizler-guvenlik&Itemid=147, Erisim Tarihi: 27.12.2013 
24 Zhang Qingxia’dan aktaran [Salih Tınmaz], Çin’in Nükleer Enerji Politikası, 
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1208:cinin-nuekleer-enerjipolitikas&
catid=92:analizler-uzakdogu&Itemid=140 , s.2, Erisim Tarihi: 5.12.2013 
25 Ahmet Cangüzel Taner, Çin; Nükleer Santraller, Elektrik Üretimi Politikaları, 
http://www.fmo.org.tr/wp-content/uploads/2011/07/%C3%87in-N%C3%BCkleer-Santraller-Elektrik-%C3%9Cretimi-Politikalar%C4%B1.pdf, s.5, Erisim Tarihi: 20.11.2013 
26 Taner, a.g.m., s.1 
27 Zhang Qingxia’dan aktaran [Salih Tınmaz], Çin’in Nükleer Enerji Politikası, 
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1208:cinin-nuekleer-enerji-politikas&catid=92:analizler-uzakdogu&Itemid=140, s.3-4, Erisim Tarihi: 20.11.2013 
28 Tınmaz, a.g.m., s.4 
29 Tınmaz, a.g.m., s.6 
30 Tınmaz, a.g.m., s.6 
31 H. Naci Bayraç, “Küresel Enerji Politikaları ve Türkiye: Petrol ve Doğalgaz Kaynakları Açısından Bir Karsılastırma”, Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,cilt:10,sayı:1,Haziran 2009, s.118, 
https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=1&cad=rja&ved=0CCsQFjAA&url=
http%3A%2F%2Fsbd.ogu.edu.tr%2Fmakaleler%2F10_1_Makale_5.pdf&ei=EROnUofdFdSAhAfMz4GgCA&usg=AFQjCNEhg_-GqBwmoYy96QUohd8rHKBi3Q&sig2=nxGCerVXxo8umH7eDwJdYg , Erisim Tarihi: 
5.12.2013, s.119, 
32 Bayraç, a.g.m. s.119 
33 R. Kutay Karaca, Güç Olma Stratejisi Çin (Soğuk Savas Sonrası Türkiye Çin Dliskileri), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2008, 1. Baskı, s.78-79 
34 Sina Kısacık, 21. Yüzyılda Çin Halk Cumhuriyeti’nin Enerji Güvenliği Politikası, 
http://politikaakademisi.org/21-yuzyilda-cin-halk-cumhuriyetinin-enerji-guvenligi-politikasi/, Erisim Tarihi: 20.11.2013 
35 R. Kutay Karaca, Güç Olma Stratejisi Çin (Soğuk Savas Sonrası Türkiye Çin Dliskileri), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2008, 1. Baskı, s.88 
36 Bloomberg HT,“Çin’in Enerjiyle Dmtihanı”, http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1077955-cinin-enerjiyle-imtihani, Erisim Tarihi: 28.11.2013 
37 Sina Kısacık, 21. Yüzyılda Çin Halk Cumhuriyeti’nin Enerji Güvenliği Politikası, 
http://politikaakademisi.org/21-yuzyilda-cin-halk-cumhuriyetinin-enerji-guvenligi-politikasi/, Erisim Tarihi: 20.11.2013 
38 Abdullah Özdemir, Küresellesme Sürecinde Anahtar Rol: Enerji Politikaları, 
http://www.aso.org.tr/b2b/asobilgi/sayilar/dosyaocaksubat20121.pdf, Erisim Tarihi: 28.11.2013 
39 Ali Yiğit, Ortadoğu Enerji ve Savas, http://www.emo.org.tr/ekler/00f6a4a6c330067_ek.pdf?dergi=932, Erisim Tarihi: 23.11.2013 
40 R. Kutay Karaca, Güç Olma Stratejisi Çin (Soğuk Savas Sonrası Türkiye-Çin İliskileri), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2008, 1. Baskı., s.79 
41 Atilla Sandıklı,China’s GrowingNeed of EnergyandChangingBalances, Atilla Sandıklı (Ed.), China A New Superpower? Dimensions of Power, Energy,and Security, BDLGESAM Yayıncılık, Dstanbul 2010, s.54 
42 Hicran Kazancı, Çin ve ABD Politikasında Ortadoğu Faktörü, 
http://www.uiportal.net/cin-ve-abd-politikasinda-ortadogu-faktoru.html, Erisin Tarihi: 20.11.2013 
43 R. Kutay Karaca, Güç Olma Stratejisi Çin (Soğuk Savas Sonrası Türkiye Çin Dliskileri), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2008, 1. Baskı, s.127-128 
44 Barıs Adıbelli, PaxSınıca Çin Dünya Düzeni, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2009, 1. Baskı, s.249 45 Çağdas Üngör, Çin ve Üçüncü Dünya, 
http://www.journals.istanbul.edu.tr/tr/index.php/siyasal/article/download/9334/8672, s.29, Erisim Tarihi: 20.11.2013 
46 Barıs Adıbelli, PaxSınıca Çin Dünya Düzeni, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2009, 1. Baskı, s.249 
47Üngör, a.g.m., s.33 
48 R. Kutay Karaca, Dünyadaki Yeni Güç Çin: Tek Kutuptan Çift Kutuba, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2004, 2. Baskı, s.139 
49 R. Kutay Karaca, Güç Olma Stratejisi Çin (Soğuk Savas Sonrası Türkiye Çin Dliskileri), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2008, 1. Baskı, s.130 
50 Karaca(2008), a.g.e. s.133 
51 Giray Fidan, Çin Arap Dünyası Dliskileri: Hersey Yolundayken Bu Devrim Nereden Çıktı?,
http://www.21yyte.org/tr/arastirma/cin-cumhuriyeti-tayvan/2011/02/19/6096/cin-arap-dunyasi-iliskileri-hersey-yolundayken-bu-devrim-nereden-cikti, Erisim Tarihi:28,11,2013 
52 Atilla Sandıklı,China’sGrowingNeed of EnergyandChangingBalances, Atilla Sandıklı (Ed.), China A New Superpower? Dimensions of Power, Energy,and Security, BDLGESAM Yayıncılık, Dstanbul 2010, s.60 
53 Jin Liangxiang’dan aktaran [R. Kutay Karaca], Güç Olma Stratejisi Çin (Soğuk Savas Sonrası Türkiye Çin İliskileri), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2008, 1. Baskı, s.135 
54 Karaca(2008), a.g.e. s.134 
55 Karaca(2008), a.g.e., s.135 
56 Karaca (2004), a.g.e. s.143 
57 Karaca(2008), a.g.e.,s.137 
58 Karaca(2008), a.g.e., s.140 
59Thrassy N. Marketos, China’sEnergyGeopolitics: TheShanghaiCooperationOrganizationand Central Asia, 
http://books.google.com.tr/books?id=bax4jL1JNjgC&printsec=frontcover&hl=tr&source=gbs_ge_summary_r& 
cad=0#v=onepage&q&f=false, s.115-116, Erisim Tarihi: 21.12.2013 
60 Fikret Ertan, Dran-Çin Dliskileri, http://www.zaman.com.tr/fikret-ertan/iran-cin-iliskileri_899727.html, Erisim Tarihi: 20.11.2013 
61 R. Kutay Karaca, Güç Olma Stratejisi Çin (Soğuk Savas Sonrası Türkiye Çin Dliskileri), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2008, 1. Baskı, s.142 
62 Karaca (2008), a.g.e. , s.143 
63 Barıs Adıbelli, PaxSınıca Çin Dünya Düzeni, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2009, 1. Baskı, s.250 
64 Giray Fidan, Çin İsrail İliskilerine Bakıs, 
http://www.21yyte.org/tr/arastirma/cin-halk-cumhuriyeti/2011/10/17/6336/cin-israil-iliskilerine-bakis, Erisim Tarihi:28.11.2013 
65 Barıs Adıbelli, Stratejik Kusatma, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2007, 1. Baskı, s.208 
66 R. Kutay Karaca, Güç Olma Stratejisi Çin (Soğuk Savas Sonrası Türkiye Çin Dliskileri), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2008, 1. Baskı, s.150-151 
67 Kılıç Buğra Kanat, Süpergüç Adayı Çin’in Arap Baharı Korkusu, 
http://arsiv.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=115650&q=superguc-adayi-cin-in-arap-baharikorkusu, Erisim Tarihi:28.11.2013 
68 Erkin Ekrem, Çin’in Suriye Sorunu Üzerindeki Tutumu ve Nedeni, 
http://www.sde.org.tr/tr/authordetail/cininsuriye-sorunu-uzerindeki-tutumu-ve-nedeni/3481, Erisim Tarihi:28.11.2013 


KAYNAKÇA 

ADIBELLD Barıs, PaxSınıca Çin Dünya Düzeni, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2009, 1. Baskı 
ADIBELLD, Barıs.Stratejik Kusatma, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2007, 1. Baskı AKÇADAĞ, Emine. Sanghay Dsbirliği Örgütü: Rusya-Çin Ortaklığı mı, Rekabetmi?,
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=640:anghay-birlii-oerguetue-rusya-cin-ortakl-m-rekabeti-mi&catid=122:analizler-guvenlik&Itemid=147, Erisim Tarihi: 27.12.2013 
BAYRAÇ, H. Naci.“Küresel Enerji Politikaları ve Türkiye: Petrol ve Doğalgaz Kaynakları Açısından Bir Karsılastırma”, Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,cilt:10,sayı:1,Haziran 2009, s.118, 
https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=1&cad=rja&ved=0CCsQFjAA&url=http%3A%2F%2Fsbd.ogu.edu.tr%2Fmakaleler%2F10_1_Makale_5.pdf&ei 
=EROnUofdFdSAhAfMz4GgCA&usg=AFQjCNEhg_-GqBwmoYy96QUohd8rHKBi3Q&sig2=nxGCerVXxo8umH7eDwJdYg , Erisim Tarihi:5.12.2013 
BETZJoachim, The Reform of China’sEnergyPolicies, 
http://edoc.vifapol.de/opus/volltexte/2013/4498/pdf/wp216_betz.pdf, Erisim Tarihi:10.11.2013, 
Bloomberg HT (8 Subat 2012), “Çin’in Enerjiyleİmtihanı”,
http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1077955-cinin-enerjiyle-imtihani, Erisim Tarihi:28.11.2013 
Çin Kültür Merkezi, http://www.cinkultur.com/CIN_HAKKINDA/Cin_Tarihi/, Erisim Tarihi 05.12.2013 
ÇOLAKOĞLU, Selçuk. Sanghay Dsbirliği Örgütü’nün Geleceği ve Çin, 
http://www.uidergisi.com/wp-content/uploads/2010/09/Sanghay-Isbirligi-Orgutunun-Gelecegi-ve-Cin.pdf, s. 195-196, Erisim Tarihi: 27.12.2013 
EKREM, Erkin.Çin’in Suriye Sorunu Üzerindeki Tutumu ve Nedeni, 
http://www.sde.org.tr/tr/authordetail/cinin-suriye-sorunu-uzerindeki-tutumu-ve-nedeni/3481,  Erisim Tarihi:28.11.2013  Erisim Tarihi:20.11.2013 
ERTAN, Fikret.Dran-Çin Dliskileri, http://www.zaman.com.tr/fikret-ertan/iran-cin-iliskileri_899727.html,Erisim Tarihi:20.11.2013 
FIDAN, Giray.Çin Arap Dünyası Dliskileri: Hersey Yolundayken Bu Devrim Nereden Çıktı?,http://www.21yyte.org/tr/arastirma/cin-cumhuriyeti-tayvan/2011/02/19/6096/cin-arap-
dunyasi-iliskileri-hersey-yolundayken-bu-devrim-nereden-cikti, Erisim Tarihi:28.11.2013 
FİDAN, Giray.Çin Dsrail Dliskilerine Bakıs, http://www.21yyte.org/tr/arastirma/cin-halk-cumhuriyeti/2011/10/17/6336/cin-israil-iliskilerine-bakis, Erisim Tarihi:28.11.2013 
İSKENDER, Serdar. Sanghay Dsbirliği Örgütü Bünyesinde Doğal Gaz Karteli 
Olusumu, http://www.dunya.com/sanghay-isbirligi-orgutu-bunyesinde-dogal-gaz-karteli-olusumu-205359h.htm, Erisim Tarihi: 27.12.2013 
KANAT,Kılıç Buğra.Süpergüç Adayı Çin’in Arap Baharı Korkusu, 
http://arsiv.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=115650&q=superguc-adayi-cin-in-arap-bahari-korkusu, Erisim Tarihi:28.11.2013 
KARACA, R. Kutay.Dünyadaki Yeni Güç Çin Tek Kutuptan Çift Kutuba, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2004, 2.Baskı 
KARACA, R. Kutay.Güç Olma Stratejisi Çin (Soğuk Savas Sonrası Türkiye-Çin İliskileri), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Dstanbul 2008, 1. Baskı 
KAZANCI, Hicran.Çin ve ABD Politikasında Ortadoğu Faktörü, 
http://www.uiportal.net/cin-ve-abd-politikasinda-ortadogu-faktoru.html, Erisim Tarihi:20.11.2013 
KISACIK, Sina.21. Yüzyılda Çin Halk Cumhuriyeti’nin Enerji Güvenliği Politikası, 
http://politikaakademisi.org/21-yuzyilda-cin-halk-cumhuriyetinin-enerji-guvenligi-politikasi/, Erisim Tarihi:20.11.2013 
LAMOUREUX, David.TheShanghaiCooperationOrganization: AssessingChina, 
http://www.ensec.org/index.php?Itemid=386&catid=121:contentenergysecurity1111&id=331:the-shanghai-cooperation-organization-assessing-chinas-energy-strategy-in-central-
asia&option=com_content&view=article, s.5, Erisim Tarihi: 27.12.2013 
MARKETOS, Thrassy N. China’sEnergyGeopolitics: TheShanghaiCooperationOrganizationand Central Asia, 
http://books.google.com.tr/books?id=bax4jL1JNjgC&printsec=frontcover&hl=tr&source=gbs_ge_summary_r&cad=0#v=onepage&q&f=false, Erisim Tarihi: 21.12.2013 
ÖRMECI, Ozan, Sanghay Dsbirliği Örgütü, 
http://ydemokrat.blogspot.com/2011/01/sanghay-isbirligi-orgutu.html, Erisim Tarihi: 27.12.2013 
ÖZDEMIR, Abdullah.Küresellesme Sürecinde Anahtar Rol: Enerji Politikaları, 
http://www.aso.org.tr/b2b/asobilgi/sayilar/dosyaocaksubat20121.pdf, Erisim Tarihi:28.11.2013 
SANDIKLI, Atilla.China’sGrowingNeed of EnergyandChangingBalances, Atilla Sandıklı (Ed.), China A New Superpower? Dimensions of Power, Energy,and Security, 
BİLGESAM Yayıncılık, İstanbul 2010 
SAYIN,Yusuf.Konfüçyüs’ün Yeniden Kesfi ve Çin’in Dıs Politikasında Dönüsüm, 
http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/sos_mak/articles/2013/29/18.PDF, Erisim Tarihi:20.12.2013 
SPEED, Philip Andrews, EnergyPolicyandRegulation in thePeople’sRepublic of China,
http://books.google.com.tr/books?id=DrTIM4jk_F4C&printsec=frontcover&hl=tr&source=gbs_ge_summary_r&cad=0#v=onepage&q&f=false, Erisim Tarihi: 21.12.2013 
TABAK, Hüsrev. Mao Devletinden Devlet Maosu’na: Çin Dıs Politikasında Tarih ve Değisim,
http://www.nobel.gen.tr/Makaleler/Derleme-Issue%202-8-2011.pdf, 
TANER, Ahmet Cangüzel.Çin; Nükleer Santraller, Elektrik Üretimi Politikaları, 
http://www.fmo.org.tr/wp-content/uploads/2011/07/%C3%87in-N%C3%BCkleer-Santraller-Elektrik-%C3%9Cretimi-Politikalar%C4%B1.pdf, Erisim Tarihi:20.11.2013 
TINMAZ, Salih.Çin’in Nükleer Enerji Politikası, 
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1208:cinin-nuekleer-enerji-politikas&catid=92:analizler-uzakdogu&Itemid=140 , Erisim 
Tarihi:5.12.2013 
TÜÇDAD, Çin Halk Cumhuriyeti Hakkında, http://www.tuciad.org.tr/index.php/cin-halk-cumhuriyeti-hakkinda, Erisim Tarihi:7.12.2013 
ÜNGÖR, Çağdas.Çin ve Üçüncü Dünya, 
http://www.journals.istanbul.edu.tr/tr/index.php/siyasal/article/download/9334/8672, Erisim Tarihi:20.11.2013 
YIĞIT, Ali.Ortadoğu Enerji ve Savas,  http://www.emo.org.tr/ekler/00f6a4a6c330067_ek.pdf?dergi=932, Erisim Tarihi:23.11.2013 

***