ÇİN HALK CUMHURİYETİ-AFRİKA İLİŞKİSİNDE ENERJİ FAKTÖRÜ; SUDAN ÖRNEĞİ, BÖLÜM 1
Ragıp Kutay KARACA*
* Doç.Dr., İstanbul Gelisim Üniversitesi İİSBF Siyaset Bilimi ve Uluslararası İliskiler Bölümü Öğretim Üyesi,
rkkaraca@gelisim.edu.tr
Aytaç YÜKSEL**
** Harp Akademileri K.lığı Stratejik Arastırmalar Enstitüsü,
yukselaytac85@gmail.com 1091
Özet
Ekonomik programın basarısıyla hızla sanayilesen Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), 1995 yılından itibaren enerjiyi ithal etmeye baslamıstır. Sürekli artıs gösteren bu ithalat, 2009 yılında bağımlılık güvenlik sınırını asmıstır. ÇHC için enerjiyi sorunsuz elde etme ekonomik gelisimin devamlılığı anlamına gelmektedir. Bu devamlılık halkın refahının artması, ordunun hızlı modernizasyonu ve en önemlisi rejimin sürekliliğini sağlayacaktır. ÇHC, enerji kaynaklarına sahip, az gelismis ya da gelismekte olan Afrika ülkelerini öncelikli iliski kuracak ülkeler olarak görmektedir.
ÇHC’nin Afrika’da faaliyetleri ticaret, yatırım, yardım ve enerji alanlarında yoğunlasmaktadır. ÇHC, Sudan'ın sahip oluğu petrolün yaklasık %77'lik kısmını almakta ve enerji güvenliğini sağlamaya yönelik büyük enerji projeler gerçeklestirmektedir.
Bu çalısmada genel anlamıyla ÇHC’nin Afrika ile olan iliskileri ele alınmıs, bu genel içerisinde Sudan ile olan enerji iliskisi ortaya konmaya çalısılmıstır. 2005 yılında Kapsamlı Barıs Antlasması'yla (Comprehensive Peace Agreement) Sudan ikiye ayrılmıstır. Bu süreçte ÇHC ve Sudan arasında ticaret, yatırım, yardım ve enerji konularında sonuçları kolayca öngörülmeyecek bir geçis süreci yasanmaya baslanmıstır. Bu nedenle ikiye ayrılmanın gerçeklestiği 2010 yılı son tarih olarak alınmıstır.
Anahtar Kelimeler: Çin, Afrika, Sudan, Enerji, Güvenlik
Giris
Son yarım asrın Asya’daki büyüme sampiyonlarının hepsi (1950 ve 60’larda Japonya, 1960’lardan 80’lere kadar Güney Kore ve 1980’lerin basından bu yana ÇHC) büyük sirketlerle yakın is birliği yapan müdahaleci hükümetlere sahip olmuslardır. Bu hükümetler saldırgan bir tutumla yatırımı ile ihracatı tesvik ederek ve ithalat konusunda kısıtlayıcı (veya yansız) bir tutum sergileyerek merkantilist politikalar uygulamıslardır.1 Bu ülkeler, yeniden yorumladıkları merkantilizmle, artan uluslararası rekabet ve küresellesen ekonomiler
içerisinde kendi ulusal zenginliklerini artırmayı temel hedef olarak belirlemiş lerdir. Bu hedefi gerçeklestirebilmek için uluslararası liberal standartları sağlayarak yabancı yatırımcıları cezbetmeyi ve ülkeyi zenginlestirirken devleti etkin ve belirleyici kılmayı iki önemli ölçüt olarak almıslardır.2
ÇHC’nin mevcut uluslararası sisteme bir tehdit olup olmayacağı konusunda tartısmalar sürerken herkes tarafından kabul edilen husus özellikle ekonomik anlamda ÇHC’nin artık etkin bir küresel oyuncu haline geldiğidir. ÇHC için ekonomik büyüme refah, refah ise rejimin devamı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ÇHC, endüstriyel gelisimini koruyabilmek, enerji güvenliğini sağlayabilmek, yeni pazarlar bulabilmek ve kendi ulusal sirketlerinin küresel çapta marka olmasının önünü açabilmek için küresel ekonomik güçlerle
rekabete girmek zorundadır.
Bu rekabet içerisinde ÇHC, bugün ekonomik dev olarak isimlendirilen ülkelerin izledikleri kendilerine özgü merkantilist politikaların benzerini uygulamaya çalısmaktadır. Çin Modeli merkantilizmle ÇHC, endüstrisi için gerekli olan ham madde ve enerji teminini sağlamakta, enerjinin sorunsuz bir sekilde ülkeye aktarılması için Çinli sirketleri devlet eliyle desteklemekte ve yönlendirmektedir. Ayrıca endüstriden elde edilen ürünler özellikle kaynak ülke pazarlarına ucuz olarak sunulmakta ve dıs ticaret dengelenmektedir.
ÇHC’nin politikalarının karsılık bulacağı birçok ülke ile tesis edilen iliskiler içerisinde Afrika ülkeleri giderek daha önemli hale gelmektedir. Afrika’nın 1 milyara yakın nüfusu ve artan alım gücü ile sahip olduğu yer altı kaynakları bu coğrafyayı ÇHC için cazip kılan nedenlerin basında yer almaktadır. ÇHC için Afrika’nın neden önemli olduğu sorusuna, 1973 yılındaki petrol krizinde Brejnev’in Somali Cumhurbaskanı’na söylediği sözler açıklık getirmektedir; “Hedefimiz iki hazineye sahip olan toprakların kontrolünü sağlamaktır;
birincisi petrolün olduğu Basra Körfezi, diğeri ise minerallerin olduğu Orta ve Güney Afrika’dır”.3 Dolayısıyla Afrika aynı Afrika ancak değisen emperyalist yaklasıma sahip ülkeler olmaktadır.
1990’lı yılların ortalarından itibaren artan petrol ve ham madde ihtiyacıyla beraber ÇHC-Afrika arasındaki iliskilerde büyük gelisme kaydedilmistir. ÇHC’nin İngiltere ve Fransa gibi yüzyıllardır Afrika’da olan ülkeleri 20 yıl gibi kısa bir süre içerisinde geride bırakması bunun en büyük göstergesidir.
ÇHC’nin Afrika’da faaliyetleri ticaret, yatırım, yardım ve enerji alanlarında yoğunlasmaktadır. Afrika’dan hammadde ve petrol alan ÇHC, olusan ticaret açığını mamul ürünler ile kapatmaya çalısmaktadır. ÇHC'nin Afrika'dan petrol temin ettiği ülkelerin basında petrol ithalatının %5’ini karsıladığı Sudan gelmektedir. Sudan, Angola'dan sonra Afrika'daki ikinci büyük petrol kaynağıdır. Angola’nın ithalattaki payı çok daha büyük olmasına rağmen, Sudan'da gerçeklestirilen enerji yatırımları Sudan'ın konumunu ayrıcalıklı kılmaktadır.
Sudan'ın petrol ihraç eden bir ülke haline gelmesinde en büyük katkı ÇHC tarafından sağlanmaktadır.
Bu kapsamda çalısma; genel anlamıyla ÇHC’nin Afrika ile olan iliskilerini ele almıs, bu genel içerisinde Sudan ile olan enerji iliskisini ortaya koymustur.
Çin-Afrika İliskilerine Genel Bakış Karsılıklı Ticaret
Günümüzde ÇHC ile Afrika iliskileri zirve yapmıs durumdadır. Birçok alanda sağlanan bu yakın iliski en çok ticaret, yatırım, yardım ve enerji alanlarında meydana gelmistir. 1990 yılında iki ülkenin ticareti yaklasık 1 milyar doları bulurken bu rakam 2010 itibariyle 126,9 milyar doları (Grafik-1) geçmistir.4 ÇHC, 2009 itibariyle ABD’yi de geçerek Afrika’nın en büyük ticari ortağı olmustur.5
Grafik-1 ÇHC-Afrika Arasındaki Ticaret Dengesi6
ÇHC’nin Afrika ile ticari iliskilerinde de merkantilist politikanın izlerini gözlemlemek mümkündür. Afrika’dan hammadde ve petrol ithal eden ÇHC’nin Afrika’ya olan ihracatının büyük bir kısmını mamul ürünler olusturmaktadır. Yani Afrika sadece ÇHC için enerji ve doğal kaynak temini sağlayacak önemli bir coğrafya değil aynı zamanda ürettiği ürünleri satabilecek büyük bir pazardır. Böylece dıs ticaret fazlası vermese de ticareti dengede tutmayı basarmaktadır.
Afrika’nın 2000 yılındaki ihracatı yaklasık 150 milyar dolardan 2010 itibariyle yaklasık olarak 550 milyar dolara yükselmistir. Yaklasık 4 kat artıs gösteren bu artıs eğiliminde iki husus dikkat çekmektedir. Birincisi, Avrupa’nın ve ABD’nin ihracattaki paylarının %47’den, %33’lere düsmesidir. Diğer önemli gelisme ise ÇHC’nin Afrika’nın toplam ihracatındaki payının %3,2’den %12 seviyelerine yükselmesidir.7
Rakamlarla ifade edilen bu dengenin, ÇHC ile Afrika kıtasının geneli itibariyle olustuğu söylense de ülke bazında farklı bir tablo karsımıza çıkmaktadır. ÇHC ile Afrika ülkelerinin ticari iliskilerinde her ülkenin farklı bir performans sergilediği Harita-1’de açıkça görülmektedir. Genel itibariyle Angola, Sudan, Kongo Cumhuriyeti gibi petrol zengini ülkelerin belirli ölçülerde fazla verdikleri gözlenmektedir. Maden zengini Güney Afrika ve Zambiya gibi ülkeler ÇHC ile ticaretlerinde bir denge içerisinde bulunmaktadırlar.
Bunun yanında Nijerya gibi petrol üreticisi bir ülkenin ÇHC ile ticaretinde açık verdiği görülmektedir. Bunun iki temel sebebinin olduğu, birincisinin ÇHC’nin Nijerya’dan henüz düsük seviyede petrol alması8 , diğerinin ise Nijerya’nın ÇHC ürünlerine büyük oranda damping uygulaması ve talep etmesidir.9
Harita-1 ÇHC’nin Afrika Ülkeleri ile Ticaret İliskilerinin Dağılımı (2006-2010)10
İkili ticarette bir denge söz edilse de ÇHC’nin ucuz Çin mallarıyla petrolü dengelediği unutulmamalıdır. Kısaca düsük katma değere sahip malların karsılığında yüksek katma değere sahip petrol ithal edilmektedir. Bunun yanında ÇHC’nin uygulamıs olduğu düsük kur politikası sayesinde ucuz Çin mallarının alım gücü düsük olan Afrika ülkelerinde yoğun talep görmesi, Afrika’daki sanayinin ve istihdamın iyice yara almasına sebep olmaktadır.
Tablo-1 ÇHC’nin Afrika’daki Ticaret Yaptığı En Büyük 10 Ülke11
Enerji Yatırımları
ÇHC’nin Afrika’ya yönelik hedeflerini Ian Taylor kısa ve uzun vadeli olmak üzere ikiye ayırmaktadır.12 ÇHC’nin kısa vadeli hedefi büyüyen endüstrisini ve artan iç talebini karsılayacak enerjinin güvenliğini sağlamaktır. Uzun vadeli hedefi ise ÇHC’yi uluslararası enerji piyasasında küresel bir pozisyona getirmektir. ÇHC enerji kaynaklarını uzun vadeli temin etmeye yönelik anlasmalar yapmaktadır. Bununla beraber uluslararası enerji piyasalarına bağımlılığı azaltmak maksadıyla Afrika’daki petrol bölgelerinin satım alımına gidilmekte ya da petrol sirketleri nin/bölgelerinin hisseleri satın alınmaktadır. Afrika ÇHC’nin uzun vadeli enerji güvenliğini sağlamak için ideal bir coğrafyadır. Çünkü kısa vadeli hedefleri olan ve kar amaçlı faaliyet icra eden Batılı sirketler, Afrika’ya yönelik yatırımlarda Çinli sirketler kadar cesur adım atamamaktadırlar. Afrika’nın zayıf altyapısı ve henüz tam olarak oturmamıs bürokratik düzenlemeleriyle beraber bazı ülkelerde yasanan iç güvenlik sorunları, Batılı sirketleri Afrika’ya yatırım yapma konusunda endiselendirmektedir.
Örneğin, Shell Nijerya’da günlük 150 bin varil petrolün yerel çeteler tarafından çalındığını rapor etmistir.
Buna benzer sorunlar Batılı sirketlerin cesur bir sekilde Afrika’da yatırım yapmasına engel olmaktadır. Bu yüzden Çinli sirketler ABD ve Avrupalı sirketlerin olmadığı, rekabetin daha düsük olduğu bölgelerde daha kolay faaliyet icra etmektedirler. Taylor ayrıca ÇHC’nin uzun vadeli hedefinin daha öncelikli olduğunu ve bunu gelecekte enerji fiyatlarını manipülasyonda kullanacağını iddia etmektedir.13
Nitekim ÇHC’nin Afrika’ya açılmasında kamu tesebbüsleri ve Çinli sirketlerin büyük önem tasıdığı görülmektedir. Büyük çaplı sirketler devlet desteğiyle sağlanan düsük faizli kredilerle petrol, maden veya altyapı islerine girmektedir. Orta çaplı sirketler imalat, telekomünikasyon ve hizmet sektöründe faaliyet icra etmektedirler.14 Küçük sermayeli sirketler ise hafif sanayi, toptan ve perakende isleriyle mesgul olmaktadırlar.15
Bu faaliyetler ÇHC-Afrika Kalkınma Fonu, (China-Africa Development Fund), ÇHC Sanayi ve Ticaret Bankası (ICBC) ile ÇHC Exim Bank tarafından desteklenmektedir. Çin dısarı açılma politikasıyla beraber birçok Çinli sirket Afrika’da ticaret ve yatırım faaliyetlerine baslamıstır. Çinli sirketlerin Afrika’daki sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte rakam binlerle ifade edilmektedir16
ÇHC’nin Afrika’ya yatırımları 1970’li yıllardan itibaren devam etmekle birlikte 2000’li yıllara kadar gerçeklestirilen yatırımlar ölçek ve miktar olarak düsük kalmıstır. Bu döneme kadar yabancı yatırımcıların ülkede yatırım yapmalarına odaklanılmıs, tesvikler buna göre düzenlenmistir. 1990’lı yılların sonlarından itibaren yurt dısındaki yatırımlar tesvik edilmeye baslanmıstır.
Grafik-2 ÇHC’nin Afrika’daki Yatırımının Coğrafi Dağılımı 201017
Merkantilist politikaların ilkelerinden olan devletin belirleyici ve müdahil olması mevcut durumda karsımıza çıkmaktadır. 1979-1990 arasında ÇHC, Afrika’da 102 projede 51,1 milyon dolar değerinde yatırım yapmıstır. Bu dönemde yapılan her bir yatırımın ortalama maliyeti 500.000 dolar gibi bir düsük seviyede gerçeklesmistir.18
Grafik-3 ÇHC’nin Afrika’daki Toplam Yatırım Miktarları (2003-2010)19
2000’li yıllardan itibaren özellikle Çin-Afrika Formu (Forum on China-Africa Co-operation-FOCAC)’nun organize etmesiyle ÇHC’nin Afrika’ya olan yatırımları ivme kazanmıs ve yatırımların ölçekleri artırılmıstır. 2003 yılında toplam yatırım stoku 490 milyon dolar seviyesinden 2010 itibariyle 13,1 milyar dolar seviyesine ulasmıstır.
İkili İlişkide Enerji Faktörü
Endüstrisi son çeyrek asırdır sürekli gelisme eğiliminde olan ÇHC’nin hammadde ve enerjiyi sorunsuz bir sekilde temin etmesi en çok önem verdiği politikaların basında yer almaktadır. Dünyadaki diğer güçlerin aksine ÇHC için enerjiyi sorunsuz elde etme yalnızca ekonomik gelisimin devamı anlamına gelmemektedir. Ekonomik gelisimin devamı halkın refahının artmasını, ordunun hızlı modernizasyonunu ve en önemlisi rejimin devamını sağlayacaktır.20
Petrol talebi giderek artan ÇHC, dünya petrol rezervlerinin %1,1’lik kısmına sahiptir. Dünya petrolünün %5’inin üretebilen ÇHC, yaklasık olarak %11’lik kısmını tüketmektedir. Bu bağlamda tükettiğinin yarısını dahi üretemeyen ÇHC’nin, Afrika’ya yönelik izlediği merkantilist politikaların temelini Afrika’nın sahip olduğu doğal kaynaklar olusturmaktadır.
Afrika, endüstrisi devlesen ve ekonomisi ihracat üzerine kurulan ÇHC’nin enerji ve hammadde talebini karsılayacağı stratejik bir coğrafya haline gelmistir. Nitekim, Grafik-4’de görüleceği üzere, ÇHC’nin 2010 yılı itibariyle ham petrol ihtiyacının %22’si Angola ve Sudan’dan karsılanmaktadır.
Grafik-4 ÇHC’nin Ham Petrol İthal Ettiği Ülkeler21
Bu durum Afrika’nın rolünü ÇHC için daha değerli bir hale getirmektedir. Grafik-5’de görüleceği üzere ÇHC’nin Afrika petrol ithalatındaki payı 2007-2010 yılları arasında %4’lük bir artıs kaydetmistir.
Grafik-5 Afrika’nın Petrol İhraç Ettiği Ülkeler (2007-2010)22
ÇHC'nin Afrika'dan petrol temin ettiği ülkelerin basında Sudan gelmektedir. ÇHC'nin toplam petrol ithalatında Sudan'ın payı %5'i bulmaktadır. Sudan, Angola'dan sonra Afrika'daki ikinci büyük petrol kaynağıdır. Angola ÇHC’ye daha büyük hacimlerde petrol sağlamasına rağmen, Sudan'da gerçeklestirilen yatırımlar enerji güvenliğini artırmıs ve Sudan'ın konumunu ayrıcalıklı kılmıstır.23
ÇHC-Sudan İlişkisinde Enerjinin Önemi Sudan’da Enerji Sektörünün Gelişimi
Sudan'ın sahip olduğu petrol potansiyeli Batılı sirketler tarafından kesfedilmistir. Sudan'da petrol arastırma faaliyetleri ilk olarak ABD'li Chevron sirketinin faaliyetleriyle beraber baslamıstır. 1979 yılından itibaren petrol araması yapan Chevron, 880 milyon dolar harcayarak 9 yılda 87 kuyu açmıstır. 1980 yılında Sudan Hükümeti Chevron'dan sonra Fransız-Belçika menseli Total'a petrol arastırma imtiyazları vermistir. Ancak Total, ülkede yasanan iç sorunlar nedeniyle çekingen davranmıstır. 1983 yılında yasanan ikinci iç savasla beraber Chevron'da arastırma faaliyetlerini askıya almıstır. Yasanan güvenlik zafiyetleri nedeniyle 1988 yılında Chevron teçhizat ve donanımlarını sökerek petrol arastırma faaliyetlerini sonlandırmıs ve ülkeyi terk etmistir. 1992 yılında Chevron petrol arastırma imtiyazlarını Sudan'a devretmistir. Bu süreçte Sudan'da çıkarılan ham petrol günlük 2000-3000 varil seviyelerinde kalmıstır. 1993 yılında Sudan petrol arastırma haklarını Arakis isimli Kanadalı bir sirkete devretmistir. Petrol üretim seviyesi bu dönemlerde günlük 3,200 varil seviyelerine çıkmıstır.24
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder