Bülent ESİNOĞLU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bülent ESİNOĞLU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ekim 2017 Salı

Hırsızlar ve Ajanlar İddiası arasında kaldık!

Hırsızlar ve Ajanlar İddiası arasında kaldık!

BÜLENT ESİNOĞLU

07 Ocak 2015, 12:59


İktidar yanlısı televizyonları açtığınızda, malum şahıslar darbe ve ajan sözcüğünden başka bir sözcük kullanmazlar.

Cemaat yanlısı televizyonları açtığınızda, onların malum şahıslarından da, hırsızlar sözcüğünden, ya da iddiasından başka bir şey duymanız imkânsızdır.

Bir tarafın Amerikan ajanı, öte tarafında yolsuzlukların yolcusu olduğu, tarafların ifşaatlarından neredeyse belgelenmiş durumdadır.

Böyle amansız bir iktidar kavgası veriyor olmalarına karşın, bir konuda, birlikte hareket etmeye devam ettiklerini, fark etmişsinizdir.

Bölünme ve bölünmenin yasal zemine oturtulması için Anayasa değişikliği, ya da bu amaca yönelik oldubittiler konusunda hemfikirdirler.

Hatırlarsınız. Amerika Türkiye için iktidar projesini hazırlarken, projeyi üç ana temele oturtmuştu.

Ülkeyi yağmalamaya hazırlanan yağmacı sermaye, Bölücü Kürtler ve Cemaat olmak üzere bir kutsal ittifakları vardı.

Bu proje ve ittifak dağılmış olsa da, Bölünme konusunda taraflar iradelerini sürdürüyorlar.

Çünkü üç iktidar odağının da, arkasında Amerika var. Amerika’nın bu ittifakı kurarken, asıl talebi, Türkiye’nin federasyonlara ayrılmasıydı.

Amerika’nın bu talimatının, her şartta devam ettiğine şahit oluyoruz.

Muhalefet de, üç aşağı beş yukarı Amerika tarafından belirlenmiş olduğundan, muhalefet, hırsızlar ve ajanlar kavgasında Amerikan ajanların yanında yer alıyor.

Siyasi partiler, iktidar kavgası yaparken, ne bir programdan, ne bir birleşmeden, ne üretimden, ne de halktan söz ediyorlar.

İşsizlik, pahalılık, sağlığın paralı olması, eğitimin artık sadece zenginlerin çocuklarının mülkiyetine dönüşmüş olması gibi konular, hiç söz konusu olmuyor.

Bu kavgayı kim kazanırsa kazansın, kaybedenin Türkiye olacağı kesindir.

Cemaat yanında yer alan muhalefetin hiçbir hesabı olmadığı sanısı, doğru değildir.

Cemaat safında yer alan muhalefetin hesabı şudur;

Cemaat elli yıllık bir örgütlenmedir.

Okullarından on binlerce öğrenci yetiştirmiştir. Bunların birçoğu yurt dışında, uluslararası sermayenin şirketlerinde ve kuruluşlarında çalışmaktadır.

Cemaatin yurt dışında ve Amerika’da bağlantıları vardır.

Cemaatin yurt içinde uyuyan hücreleri vardır.

Cemaatin mücadele araçları vardır. (Medya ve diğer kuruluşlar)

Dolayısıyla Cemaat kolay kolay yıkılacak bir örgütlenme değildir.

Amerika’nın Türkiye’deki varlığı sürdükçe, Cemaatin etkinliği sürecektir.

Cemaatin yanında yer almak aklın gereğidir!?

Bu hesap doğru bir hesap değildir.

Bu hesap, Moskova, Pekin ve Tahran’dan geri dönmüştür.

-Amerika’nın oyun kuruculuğuna güven kalmamıştır.

-Amerika kendi içinde iradi bölünmeye maruz kalmıştır. Oyuna dâhil olacaklar, hangi ABD’ye güvenerek oyna gireceklerdir?

-Amerikan halkı ne oyun istiyor, ne de savaş.

-Amerika’nın güçlü müttefiklerinden çatlak sesler geliyor.

Bölgemizde oyun tezgâhlayan güçlere karşı güçler oluştu.

Ülkede iktidar hesabı yapanların kendi halkına güvenmeden, girişecekleri her girişim boşlukta kalabilir.

Milletin kendine güvenmesi, kendi kaderine kendisinin karar vermesi dönemine girilmiştir.

Hesabını buna göre yapmayanlar boşlukta kalacaklardır.

Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
ulusalkanal.com.tr

https://www.ulusal.com.tr/m/?id=3710&t=makale

12 Nisan 2015 Pazar

Anti-Dolar ve Anti-Batı!




Anti-Dolar ve Anti-Batı!


Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
Tarih: 21-07-2014 23:03

Diyeceksiniz ki Gazze’de, çocuklar, siviller öldürülürken, anti-dolar, anti-Batı yazısı yazmanın sırası mı?

Evet, tam da sırası, zira Atlantik’ten gelenlerin yarattığı kültürel ve maddi yoksulluğun en yoğun yaşandığı yerler İslam ülkeleridir. Gazze’dir.

Yaşadığımız işgaller, savaşlar, örtülü savaşlar, Amerikan bağımlısı hükümetler, hepsi, ama hepsi Batı imalatı projelerdir.

İslam ülkeleri bu olumsuzluklara, birbirleriyle birleşmek yerine, birbirlerini yiyerek cevap vermeye çalışıyorlar.

Kendilerini akıl yolu ile savunmak yerine, dincilikle savunacağını sanıyorlar.

İslam ülkelerinde, dincilik halkları birleştirmiyor, bölüyor.

Bizde de bir örneğini yaşamaya başladığımız gibi...

Bu bölünmelerden de sömürücü güçler yararlanarak her türlü proje yapma imkânını elde ediyorlar.

Peki, Atlantik, neden saldırılarını yoğunlaştırdı?

Sömürgecilerin kurduğu sömürü mekanizmaları eskisi gibi iyi işlemiyor.

Kapitalist-emperyalizmin egemen sınıflar aracılığıyla uyguladığı yapısal şiddet, sömürülen ülkelerde kurdukları düzeni artık ayakta tutamıyor.

Dünya yoksullaştıkça, eşitsizlik çoğaldıkça şiddet çoğalıyor.

İnsanlık yeni bir düzen arayışına giriyor.

Atlantik’in uyguladığı yapısal şiddette-bu şiddet özellikle işsizlikle sağlanır-karşı insanlık, yeni bir siyaset üretmek istiyor.

Türkiye için söylersek, Türkiye Atlantik sisteminin içinde kalarak, sözünü ettiğimiz alternatif siyaseti üretemez.

Yaşadığımız Gazze Faciası Atlantik’in uyguladığı siyasetlerin sonucudur.

Gazze sonuçtur.

Emperyalizm en çok halkların birliğinden korkar. Hamas ile Filistin örgütlerinin birliği, emperyalizm ve onun gayri meşru çocuğu İsrail’i delirtmiştir.

Dünya dengeleri sadece Gazze ile sınırlı mıdır?

Elbette hayır.

Geçen sene bir yazı yazmıştım. 2014 yılı, doların ölüm yılı olacak diye...

Sözümün arkasındayım. Belki zamanlama olarak, 2015’in başları olabilir.

Anti-dolar ve anti Batıcılık, dünyanın her cephesinde birden yükselmektedir.

Şangay İşbirliği Örgütü, BRİCS Ekonomik İşbirliği Örgütü gibi ete kemiğe bürünmüş, anti-dolar mücadelesi veren birimler oluşmuştur.

Bu ülkeler kendi aralarındaki ticareti, kendi paraları ile yapabilmek için bankalar oluşturdular.

Bu bankaları IMF’ye benzetmek isteyen ve küçümseyen Batı ideologları yanıldıklarını kısa sürede anlayacaklar.

Abilerinin Putin’i öldürmeye çalışmaları boşuna değildir.

Kurulan bu bankların temel amacı; doların ticarette referans değer olmaktan çıkarma ve kendi paraları ile ticarete yöneliktir.

Çin ve Rusya arasında zaten yürüyen bu anlaşma, dolara karşı ilk darbeyi vurmuştu.

Amerika ve Avrupa’nın bir türlü krizden çıkamaması, dolar bas dolar sat siyasetinin artık yeterince işlememesindendir.

Çin ne kadar çok altın alır, altın stoklarsa, doların hâkimiyeti o kadar gerileyecektir.

Dolar altın savaşını altın kazanma aşamasına çok yaklaşmıştır.

Altın-dolar savaşı sonlandığında, Atlantik’in hâkimiyet de bitecektir.

Bu gizli açık savaşın başını Putin çektiğinden, Putin’i katletmek dâhil her yola ABD girebilir.

Örnekleri çok.

8 Mayıs 1999 Belgrat, Çin Büyükelçiliğinin bombalanması...

1998 de, Tu-154 Rus yolcu uçağının, içinde uçak mühendislerini İran’a taşıyan uçağın, Karadeniz’in üzerinde düşürülmesi...

Muavenet Gemimizin ABD tarafından vurulması, beş subayımızın vefatı...

Anti-dolar ve anti Batı savaşı Ukrayna ve Gazze ile devam ediyor.


http://www.kemalistler.org/yazarlar/bulent-esinoglu/anti-dolar-ve-anti-bati/182/

..

Dışarıya Ukrayna, içeriye İsrail!



Dışarıya Ukrayna, içeriye İsrail!


Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
Tarih: 19-07-2014 23:02

Amerikan ağzı ile konuşmak başlığını koyacaktım. Ancak, yazının özü; dünya dengelerinin, nasılda birbirine bağlı olduğunu ifade etmekti, bu başlığı yeğledim.

Amerika, Suriye ve İran üzerinden, Ortadoğu’ya doğrudan, müdahale edemeyince, dünya dengeleri zaten değişmişti.

Şimdilik üç sıcak bölgemiz var. Aslında iki demeliyiz.

Ortadoğu ve Ukrayna.

Amerika Suriye üzerinden kaybettiği dengeyi, Ukrayna üzerinden yeniden kurmak istedi.

Ukrayna’yı Rusya’nın başına bela ederek, ABD kısa vadeli, bir itibar restorasyonu peşindedir.

Aslında, Ukrayna ve Gazze, ABD ve Rusya/Çin çatışmasının su yüzündeki kısımlarıdır.

Çin ve Rusya’nın Amerikan finans sistemini dağıtacak yeni girişimlerde bulunması, Amerikan dolarının başının belada olması, Amerika’yı daha fazla suç işlemeye zorluyor.

AKP’nin hala Amerikan kuyruğunda olduğunu, her şart ve ahvalde de orada olduğunu dün, Erdoğan’ın Amerikan ağzı ile yaptığı açıklamadan bir kere daha anladık.

Ukrayna’da düşen Malezya uçağını, Erdoğan Rusya’nın düşürdüğünü ifade etti.

Ne zaman ifade etti? Sözde, İsrail’in Gazze katliamını tellin ederken. Rusya’ya saldırarak, Gazze kınamasını, Amerika nezdinde hafifletmeye çalışıyor.

Anlayacağınız köylü kurnazlığı.

Malezya Yolcu Uçağının Rusya tarafından düşürüldüğü iddiası; CNN İnternatonal tarafından, daha uçağın Rusya tarafında mı yoksa Ukrayna tarafında mı düştüğü henüz belli olmamışken, Rusya düşürdü diye dünyaya duyuruldu.

Daha sonra uçağın Ukrayna sınırları içinde düştüğü, yolcu uçağından yarım saat önce Putin’i taşıyan rotadan geçtiği ajanslara düştü.

Amerika, faşist Ukrayna İçişleri Bakanına dayanarak, Rusya aleyhine uluslar arası bir psikolojik savaş başlattı.

Erdoğan da, ABD’nin başlattığı bu savaşa Rusya Malezya savaş uçağını düşürdü diye Amerikan savaşına katıldı.

Ukrayna için, Erdoğan Amerikan ağzı ile konuştu.

Rusya’nın Malezya yolcu uçağını düşürmesi için kafayı yemiş olması gerek. Hani savaş uçağı falan olsa aklımız keser.

Amerika sivil uçak düşürme işlerinde sicili bozuktur. Bu işin tersine nasıl kullanılacağını bildiğinden, uçağın, ABD yardımı ile düşürülmüş olma ihtimali çok yüksektir.

İran’a Rusya’dan Uçak uzmanlarını taşıyan yolcu uçağını da, ABD, 1998 düşürmüştü. Tu-154 uçağında, suçsuz sivil insanlar can vermişti.

Uçağın ABD silahları ile düşürüldüğü kanıtlanmıştı.

Bu işleri ABD iyi bilir. CIA şantaj uzmanıdır.

Güneyimiz ve Kuzeyimiz yanarken, bu yangının genişleme olasılığı çok yüksekken, Cumhurbaşkanı olacağım diye, Amerika’nın muhalefetini hafifletmek için Rusya’ya karşı düşman tavır almak, Batının daha fazla sömürgesi olmak anlamına gelir.

19.7.2014, 
bulenteinoglu@gmail.com

http://www.kemalistler.org/yazarlar/bulent-esinoglu/disariya-ukrayna-iceriye-israil/181/


..

Ekonomik Tetikçiler Geldi




Ekonomik Tetikçiler Geldi


Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
Tarih: 17-07-2014 23:02


Amerika’nın dünya jandarmalığı, sadece sahip olduğu silahlardan gelmiyor. Avrupa ile birlikte kurdukları finans sistemi de, bir silah gibi çalışıyor.

Silah gücü önemlidir. Ancak tek başına belirleyici değildir.

Günümüz siyasetini, ekonominin yoğunlaştırılmış hali diye tanımlarsak; siyaset savaşın başka araçlarla devamı olur.

Amerikan finans sisteminin de, diğer ülkelere baskı yapmasını buradan anlamış oluruz.

Amerika Avrupa’daki bazı bankalara, soruşturma açtı. Soruşturma sonunda da, para cezaları kesti. Dokuz milyar dolar.

Cezaların kesilmesinin sebebi de, Bankaların Sudan ve İran’a, Amerika’nın uyguladığı ambargoyu delmeleri.

Fransa için görünür sebep İran olmakla beraber, ABD’nin Rusya’ya uyguladığı ambargoya, Fransa’nın Rusya için gemi yapımından vazgeçmemesidir.

Diyeceksiniz ki, Fransa bağımsız bir ülke, isterse ödemez.

Hayır.

Fransa’nın önünde iki yol var.

ABD’ye, sen kim oluyorsun da bana ceza kesiyorsun. Ben Rusya’ya gemi yapımına devam edeceğim.

İkinci yol; tıpış, tıpış ödemektir.

Cezayı ödemesi demek, ABD’nin kurduğu finans sistemini kabul ediyorum demektir.

Bunun manası da, Atlantik İttifaklarından çıkıyorum, Fransız Frank’ına dönüyorum demektir.

ABD ve AB’nin birlikte, emperyal yollarla elde ettikleri ganimetlerden mahrum kalmasına yol açar.

Bunu şunun için anlattım.

Bildiğiniz gibi; Türkiye AKP sayesinde, sıcak para bağımlısı bir ülke haline geldi. Bankalara borç olarak gelen dolarlar ve Euro’lar, halkımıza kredi diye veriliyor.

Onlar da borçlu olarak yaşıyor.

Ülkemizde siyasi bir dengesizlik olduğunda, gelen borç para (sıcak para) azalıyor. Borçları döndürmekte sıkıntılar çıkıyor.

Hemen ödenmesi gereken 130 milyar dolarlık borç var. Onu da, yeri gelmişken, hatırlatmış olayım.

Sıkıntılı dönemlerde borçları daha yüksek faizden satın alıyoruz. Halkımız faize çalışıyor. Günü kurtarıyoruz, geleceği satıyoruz.

Şöyle bir alışkanlık kazandık. Dünya yıkılsa de, biz fazla faiz verir, para akışını devam ettiririz.

Böylece de, ekonomik krizleri atlatırız. Ya da teğet geçiririz.

Şimdi anlatacağım konu bu düşünceyi alt-üst edecek şekilde gelişiyor.

Amerika, Ziraat Bankası ve Halk Bankasına, İran ve Sudan’a, ABD’nin uyguladığı ambargoyu deldiler diye, soruşturma başlattı.

Yani Paribas’ın başına gelenler, bizim bankaların başına gelecek.

Bunun manası; Türkiye’nin iki büyük bankası, dışardan borç alamayacak. Sıcak para akışı duracak, ya da çok zayıflayacak.

Yüksek faizle bile borç bulamayacağız. Rusya, Çin hariç.

Ziraat ve Halk bankalarında başlayan işlemler, tetikçilerin iş başında olduklarını bize söylüyor.

Anlaşılan odur ki, ABD Erdoğan’dan gerçekten de vaz geçiyor. Onu kukla olarak, yukarı oturtup, Türkiye’ye yeni bir fistan biçecekler.

Peki, işler böyle gelişirse, buna kim karşı koyar dersiniz?

CHP, MHP karşı koyar mı? Yoksa onu at bizi al mı derler?

17.7.2014, bulentesinoglu@gmail.com

http://www.kemalistler.org/yazarlar/bulent-esinoglu/ekonomik-tetikciler-geldi/180/

.

6 Nisan 2015 Pazartesi

İngiltere Gene Mendeburlaştı, SWIFT istiyor!





İngiltere Gene Mendeburlaştı, SWIFT istiyor!


Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
Tarih: 31-08-2014 

Amerika ve İngiltere’nin, Rusya ile enerji alış verişi yok. Bu durum, ABD ve İngiltere’ye, Rus enerjisine karşı savaşma olanağını sağlıyor.
ABD ve İngiltere sürekli, Avrupa’ya baskı yaparak, Rusya’dan enerji alınmaması üzerine uğraşıyor. Siyaset geliştiriyorlar.
Amaç; Avrupa ile Rusya’nın arası iyice açılsın, hem Avrupa zora girsin, hem de Rusya. Bir taş ile iki kuş vurma işi...
Bloomberg Televizyonunun haberine göre, Pazartesi günü Brüksel’de yapılacak AB toplantısına, İngiltere SWİFT önerisi ile geliyor.
Elektronik para transferini sağlayan sistemin (SWİFT), Rusya’ya kapatılmasını istiyorlar.
Yani Rusya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Rusya’ya para transferlerini SWIFT yaparak durdurmak. Bankalar arası para transferini engellemek.
Avrupa’dan Rusya’ya para akışı durursa, Rusya da, ister istemez enerjiyi kesecektir. Herhalde, bedava gaz göndermeye devam edecek hali yoktur.

Hatırlarsınız, Batı bu numarayı, 2012 yılından beri İran’a karşı uyguladı. İran’ın daha önce sattığı 60 milyar dolarlık petrol paralarının üzerine yattı. Yani korsanlık yaptı.
Aynı korsanlığın Rusya’ya yapılması halinde, durumun sükûnetle karşılanması herhalde beklenemez.

 Gelelim Türkiye’nin nasıl etkileneceğine...

Hem Rusya hem Avrupa ekonomilerinin kötüleşmesi, Türkiye’nin en çok ticaret yaptığı bu iki alanın daralması anlamına gelir.
Avrupa ile 40 milyar dolarlık, Rusya ile 35 milyar dolarlık ticaretimiz çok büyük zarar görür. Suriye ve Irak ticaretinin de, durduğunu düşünürsek...
 Bundan daha büyük sorun ise; Başta İngiltere olmak üzere, Avrupa ve Amerika, AKP hükümetine baskı yaparak, kendi oyunlarına 
bizi de dâhil etmeleridir.
Sıcak para tetikçiliği, vadesi gelen borçlar gibi konuları kullanarak Türkiye’yi bu işe dâhil edebilirler.
Bu günlerde, yeniden AB’ye tam üyelik seslerinin yükselmesi veya yükseltilmesi bizi belanın içine çekme çalışması mıdır?
Bunların hepsini önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Zaten ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’in bu günlerde, Türkiye gelmesi pek hayra alamet değildir. Onlar mutlaka bizden bir şeyler istemek 
için gelirler. Bir şey vermek için değil...
Hep yazdım hep söyledim. Ukrayna krizi, emperyalist kapitalizminin tıkandığı temel duraktır.
Hem emperyalist ülkeler arasındaki hesaplaşmayı, hem milli devlet ile emperyalizm hesaplaşmasının gelip dayandığı yer, 
Ukrayna’dır. IŞİD’dır, vs’dir.

Bunların hepsinin tek bir anlamı vardır.

Amerikan doları dünya parası olarak devam edebilecek midir?
Amerikan hegemonyasının önünde, Rus gazı ve Rus enerjisi büyük bir kale gibi duruyor.
Amerika bu kaleyi işgal etmeden, doların önünü açamaz.
Dolar batarsa, Amerikan hegemonyası da çöker.
 Yeni bir dünya savaşının Dolar’ı kurtaracağını mı sanıyorlar. Yoksa II. Dünya Savaşı hala devam mı ediyor?

http://www.kemalistler.gen.tr/yazarlar/bulent-esinoglu/ingiltere-gene-mendeburlasti-swift-istiyor/204/

..

Gerçekten '' Görünmez bir el olabilir '' Ancak… !





Gerçekten '' Görünmez bir el olabilir '' Ancak… !


Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
Tarih: 02-09-2014 23:16


Piyasayı tanrılaştırmak ve her derde deva bir ekonomik anlayış gibi sunmak, küreselleşmenin olmazsa olmazıdır.
Biz biliriz ki, küreselleşmenin kurallarını vaaz edenler, dünya zenginleridir. Dünya tekelleridir.
Eşitsizlikten çıkar sağlayan bu tekeller, eşitsizliği insanlığa dayatarak, doğal bir düzen gibi kavranmasını sağlarlar.
Bu dayatmayı, günlük hayatımızda, "piyasalar böyle istiyor", "piyasalar şunu söyledi" gibi, para babalarına ait istekleri, 
soyut bir varlığın bizden istekleri olarak anlatırlar.
Küreselleşme saldırısıyla ortaya çıkan bu cümleler, sütre gerisinde dünyayı yönetenlere aittir.
Canımız pahasına yuttuğumuz bu yalanlar, hayatımızın bir parçası olduğu gibi, "sözde ekonomi biliminin" de parçası olur.
Piyasanın doğasında kimlik olmadığından, ahlaksızlık ekonomi bilimini de kirletir.
Zenginlerin daha çok zengin olması, topluma daha çok katkı sağlayacağı anlayışı dayatılır.
Bu ekonomik anlayışa göre, kuvvetli dozda eşitsizlik, daha etkili ve daha hızlı büyüyen ekonomiler yaratır.

Oysa bu iddia koskoca bir yalandır.

Eşitsizlik ekonomiyi daraltan bir unsurdur.
Piyasalar sayesinde, insanlar yeni refah modelleri yaratmaktansa, başkalarının mal ve varlıklarına el koymanın peşinden koşarlar.
Bu da, işsizliğin ve eşitsizliğin temel kaynağıdır.
Mükemmel eşitsizlik durumunda, işsizlik tavan yapar.
Piyasanın yeterli istihdam sağlayamadığı, piyasa ekonomisinin uygulandığı tüm ülkelerdeki işsizlikten görülebilir.
Yüksek işsizliğin olduğu yerlerden ekonomik büyüme çıkmaz.
Büyük buhranlardan önceki dönemlerde, işsizliğin çok yüksek olduğu bilinir.
Siyaset piyasa ilişkisine gelince...
Piyasanın planlamadan etkin olduğunu savunanlar, piyasa denilen pazarı elinde tutan para babalarıdır.
Hangi siyasetlerle, hangi ülkeden yana olacağımıza, nasıl yönetileceğimize bu para babaları karar verirler.
Onların çıkarlarına göre yönetilen yerlerde de, eşitsizlik ortamlarının olması doğaldır.
Büyük buhranlar geldiğinde, ne piyasa bulabilirsiniz, ne görünen el görebilirsiniz. Hepsi yok olur. 
Halk kendi derdi ile baş başa kalır.
Paraları toplayıp kenara çekilmişlerdir. Bir çözüm de önermezler. Öneremezler. Çünkü onların anlayışları gelmiş bir yerde tıkanmıştır.
Halkın baskısından endişe ettikleri için, geçici olarak planlamacıları, yurtseverleri çağırırlar.
Onların işleri düzene koymasını gözlerler. İşler düzene girince, başlar eski piyasa teraneleri...

http://www.kemalistler.gen.tr/yazarlar/bulent-esinoglu/gercekten-gorunmez-bir-el-olabilir-ancak/205/

..

Örtülü Savaş, Terör İmalatı ve Charlie




Örtülü Savaş, Terör İmalatı ve Charlie



Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
Tarih: 09-01-2015 


Fransa ve Nijerya halklarına baş sağlığı dileyerek başlayalım.

Açıklanmaya muhtaç olan konu şu; tam 48 saattir, Amerik ve Batı Avrupa televizyonları, ara vermeksizin Charlie Hebdo baskını ile ilgili haberler ve yorumlar veriyorlar.

Fransız televizyonlarından daha çok, ABD televizyonlarının aralıksız ilgileniyor olmaları ilginçtir.

Batı medyasında durum şu; adeta yeni bir dünya savaşı başladı, oradan canlı yayın yapıyorlar.

Anlaşılan odur ki, dünya halklarının son ferdini haberdar edene kadar, bu terörle ilgili yayınlar devam edecek.

Amerika’nın istihbarı birimlerinin bu terör saldırısından daha çok korktuğu ortadadır.

CNN İNT’in sürekli Fransız yetkililerine gönderme yaparak, istihbarat paylaşma istemleri, operasyona ortak olma cabaları, birçok şeyi anlatıyordu.

Paris’te marketlerin ve metroların boşaltılması, sahte terör haberlerinin yayılması, algı imalatını hızlandırmak için olsa gerek.

Uluslararası tepkiler, sanki bir havuzda toplanıyor, İslam düşmanlığı için kin biriktiriliyordu.

Terörü yapanların bir kasabada sıkıştırılması, olan biten, alakalı alakasız canlı yayına dahil edilerek ağır bir provokasyon sürdürüldü.

ABD ve Fransız televizyonlarını seyredenler, sanki bu gün ya da yarın, binlerce helikopter ve uçağın Suriye ve Yemen’e saldıracağı kanaatine vardılar diye düşünmek gerek…

Avrupa halklarında öyle bir kin biriktiriyorlar ki, silahını alan Suriye ve Yemen’e hemen ulaşsınlar.

Teröre sebep olan alt yapının hiç mi hiç değerlendirilmediği, sadece nefretin biriktirildiği yayınlar.

Fransa’nın Mali, Orta Afrika devleti, Libya ve Suriye saldırılarından hiç bahsedilmiyor.

Amerika’nın Yemen halkına Heron’larla* yağdırdığı bombalardan, haberdar olan yok.

Anlayacağımız Batılıların sömürgeciliğe devam etmesi için gereken her şey.

Amerika’nın orta doğuya attığı her bombanın terör imalatının ham maddesi olduğunu söyleyen yok.

Yıllardır, ABD’nin ve müttefiklerinin orta doğu ve Kuzey Afrika’da sürdürdüğü örtülü savaşı konuşan yok.

Velhasıl, İslam adına İslam’a vurulduğunu söyleyen, Batılı ve Amerikalı haberci ve yorumcu yok.

Terör saldırısının sebebini Peygamber’in karikatürlerine indirgeyen sığ bir anlayış.

İki gündür bu yayınları dinleyerek, bir şeye daha kanaat getirdim ki; Batı dünyasının insanları, tekelci hükümetlerine ve Amerika’ya kendilerini teslim etmişler.

Sorgulama ve nedenini anlama yeteneklerini yitirmişler.

İslam ülkelerinin istikrarını, kendi çıkarları için bozan Batılı ülkeler, şiddeti şiddetle çözmek yerine oturup düşünmeleri gerekir

Nijerya’da Bako Haram örgütünün, bu gün, neden 2000 kişiyi katlettiğini iyi anlamalılar. Siz o ülkenin tüm yer altı ve yer üstü kaynaklarını, oradaki işbirlikçileri kullanarak, alır kendi memleketinize götürürseniz, bunun bir gün sonu gelecektir.

Terörü, kendi sorunlarını çözecek bir araç olarak kullandığı sürece, İslam sadece kendine zara vermiş olur.

Bu terörü kullanan ve imal edenin Batı olduğunu düşünürseniz, terör eylemleri sadece Batının çıkarlarını sürdürmeye yarar.

* Bomba atabilen, insansız hava araçları

9.1.2015, 
bulentesinoglu@gmail.com

http://www.kemalistler.org/yazarlar/bulent-esinoglu/ortulu-savas-teror-imalati-ve-charlie/674/


.

Bu kadar istikrarsızlığın bedelini, ödeyebilecek miyiz?





Bu kadar istikrarsızlığın bedelini,
 ödeyebilecek miyiz?


Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
Tarih: 23-10-2014 

Amerika bölge ülkelerinin üzerine bomba attıkça, bölge dışı ülkeler de etkileniyor. Amerika, kendi çıkarlarını sürdürmek ve savaşı kendi ülkesinin dışında tutmak için, diğer ülkeleri istikrarsızlaştırıyor.

Buna Avrupa bile dâhil. Rusya’ya uygulanan ambargo, Avrupa’yı istikrarsızlaştırıyor.

Ülkemize gelince, Amerikan vesayetinde, bölücülerin işbirliğinde sürdürülen bir yönetim şekli geçerlidir.

Böyle yönetilen bir ülkede, istikrarın hiçbir türünün olması imkânsızdır.

Azınlıkların, ABD ile birleşerek Türkiye çoğunluğunu yönetmesi olacak iş değildir.

AKP Açılım adına Kürtçülük yapıyor.

CNN Kürtçülük yapıyor.

Kılıçdaroğlu Kürtçülük yapıyor.

Amerika’nın bölücülük yapması, bunların hepsinin neden Kürtçülük yaptığının sebebidir.

Bu anlamda baktığımızda; Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana, Amerika’nın en yoğun saldırısı altındadır.

Yukarıda sıraladığım odaklara, PKK’nın kuyruğunda siyaset yapan solcuları da ilave ederseniz, karşı karşıya olduğumuz felaketin derecesini anlarsınız.

İngiliz Times Gazetesi, Kürtlerin üç bölgeli özerk Kürdistan kurmada anlaştığını yazdı.

Anlayacağımız, bölgemizde, ABD’ye bağımlı Birleşik Kukla Kürdistan kurulma çalışmaları hızlanmıştır. Böyle bir devlet kurulsa bile bu Kürtlerin devleti olmayacaktır.

Bu amaca yönelik, Obama talimat veriyor. Türkiye Suriye sınırı Kukla Kürdistan kurulumuna açılıyor.

Soru şudur; bu kadar istikrarsızlığın bedeli bölünmenin ötesinde parçalanma mıdır?

Öyle günlere doğru gidiyoruz ki, darbe darbe diye ülkeyi savunmasız bırakanlar bile, aman ordu gelsin şu işleri düzeltsin diye bağıracaklar.

Yalnız bir şey var. Bağıranlar bu kez Amerikancılar olduğundan, darbe olursa da, Amerikan darbesi olacak.

Ne yazık ki, ABD’nin Türkiye’yi yönetmek üzere tayin ettiği AKP, yönetemez hale gelince, bozulan Amerikancı düzeni yeniden rayına sokmak üzere, yeni bir Amerikancı iktidara olan ihtiyaç, ABD tarafında şiddetle hissediliyor.

PKK’nın yerel silahlı güçleri daha rahat hareket etsin diye, PKK’nın öteden beri istediği; Jandarmanın sivilleştirilmesi için yasa gündeme gelebiliyor.

Türk Milletinin güvenliği bir bütündür. Güvenliği parçaladınız mı, istikrar parçalanır.

Evet, bu kadar büyük istikrarsızlığın bir bedeli olacak.

Ve ödenecek.

Ama asıl bedeli; Amerikan menfaatleri adına çarpışanlar ödeyecek. Yani piyonlar ödeyecek.

Bölücülüğün ve Amerikancılığın da bu ülkede ödeyeceği bir bedel olacak elbet.

Şu sırada, iktidarda kim olursa olsun, iktidar ne yaparsa yapsın, Amerikan Türk savaşı bitene dek devam edecektir.

22.10.2014, 
bulentesinoglu@gmail.com

http://www.kemalistler.org/yazarlar/bulent-esinoglu/bu-kadar-istikrarsizligin-bedelini-odeyebilecek-miyiz/347/

.