HEPAR, BU YAPISI İLE İNANDIRICI OLABİLİR Mİ?
Serdar ANT
Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR), kamuoyunda, daha ziyade Genel Başkanı Osman Pamukoğlu ile tanınıyor. Halkımız HEPAR ile ilgili bir tek Osman Pamukoğlu'nu biliyor, denilebilir. Televizyonlara çıkılacaksa Osman Pamukoğlu çıkıyor,
demeç verilecekse Osman Pamukoğlu veriyor, sürekli Osman Pamukoğlu konuşuyor. Lider kuşkusuz önemlidir, hele ki Türk siyasetinde... Ama «tek kişilik ordu» izlenimi vermek HEPAR açısından olumsuz sonuçlar da yaratabilir.
Peki, HEPAR'ın yönetiminde başka isimler yok mu? Onlar neden hiç konuşmuyorlar?
Merak ettim, HEPAR'ın resmi web sitesinde (www.hakveesitlik.org.tr) yer alan Başkanlık Divanı üyelerine bir baktım. İki isim dikkatimi çekti.
Birincisi, «İdari ve Hesap İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı» olan Fikri Ecmel Seren... Google'de Fikri Ecmel Seren ile ilgili bir tarama yapıldığında karşınıza « Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Listesi » çıkıyor! Kısacası, eğer bu listedeki isimler doğruysa, Fikri Ecmel Seren bir mason! Ne var ki, İnternette bulduğunuz her bilgiye de güvenmemek gerek. O zaman ya bizzat HEPAR'ın «İdari ve Hesap İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı» ya da HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu şu soruyu en kısa zamanda yanıtlamalıdır:
«HEPAR'ın kasasından sorumlu olan kişi gerçekten bir mason mu?»
HEPAR'ın Başkanlık Divanı'nda yer alan kişilerden bir diğeri de «STK ve Meslek Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı» olan Bahadır Özgün... Bahadır Özgün, www.bahadirozgun.com adresinde yer alan web sitesinde kendi özgeçmişini ve faaliyetleriyle ilgili bilgileri de vermiş. Bahadır Özgün, özgeçmişinde «Halen Bursa'da tekstil imalatı ve ticareti konusunda faaliyette bulunan EBteks Tekstil Sanayi Ticaret Ltd. Şti. firmasında görev yapmaktayım» diyor. Ama EBteks Tekstil Sanayi Ticaret Ltd. Şti.'nin web sitesine (www.ebteks.com) girdiğinizde «About Us» başlığı altında «EBteks is a family company which was established in 1997 by Elif Özgün and Bahadır Özgün», [yani «EBteks, 1997'de Elif Özgün ve Bahadır Özgün tarafından kurulan bir aile şirketidir.» (Çeviri bana ait. S.A)] bilgisiyle karşılaşıyorsunuz. Açıkçası, Bahadır Özgün, EBteks'in çalışanı değil, sahibi! Diğer bir ifadeyle, Bahadır Bey, bir işadamı, bir işveren...
İyi de Bahadır Özgün, özgeçmişinde EBteks'in kurucusu ve sahibi olduğunu neden yazmıyor da sadece bu firmada «görev yapmaktayım» diyor? Şirket sahibi olmak utanılacak bir şey mi? Yoksa Bahadır Özgün'ün işveren kimliği, HEPAR'ın «hak» ve «eşitlik» anlayışı ve söylemiyle çelişiyor mu? Eğer öyleyse, Bahadır Özgün neden HEPAR üst yönetiminde?
Bahadır Özgün, özgeçmişinde
İyi de Bahadır Özgün, özgeçmişinde EBteks'in kurucusu ve sahibi olduğunu neden yazmıyor da sadece bu firmada «görev yapmaktayım» diyor? Şirket sahibi olmak utanılacak bir şey mi? Yoksa Bahadır Özgün'ün işveren kimliği, HEPAR'ın «hak» ve «eşitlik» anlayışı ve söylemiyle çelişiyor mu? Eğer öyleyse, Bahadır Özgün neden HEPAR üst yönetiminde?
Bahadır Özgün, özgeçmişinde
«Bursa'ya yerleşmem sonrası üyesi olduğum Bursa GESİAD'ın (Genç Sanayici İşadamları ve Yöneticileri Derneği ) 7 yıl süre ile sırasıyla Başkan Yardımcılığı ve Genel Sekreterliği görevlerini yürüttükten sonra, 20 Ocak 2009 tarihindeki Genel Kurul seçimlerinde Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine seçildim»
dediğine göre, işadamlığında utanılacak bir şey olmasa gerek...
Görüldüğü gibi, HEPAR'ın «STK ve Meslek Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı» olan Bahadır Özgün, aynı zamanda Bursa Genç İşadamları ve Yöneticiler Derneği'nin Yönetim Kurulu Başkanı... Bahadır Bey'i yakında TÜSİAD üyesi olarak da görür müyüz acaba?
Ama Bahadır Özgün, bir işveren olmasına rağmen, «hayır» işlerinden de uzak durmamış. Siyasete atılıp vatana, millete hizmete soyunmadan önce, bir «LEO» (yani «genç LIONS» ) olarak yıllarca canla başla çalışmış, hizmet etmiş! Özgeçmişinde bu faaliyetlerini de saymış Bahadır Özgün:
Görüldüğü gibi, HEPAR'ın «STK ve Meslek Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı» olan Bahadır Özgün, aynı zamanda Bursa Genç İşadamları ve Yöneticiler Derneği'nin Yönetim Kurulu Başkanı... Bahadır Bey'i yakında TÜSİAD üyesi olarak da görür müyüz acaba?
Ama Bahadır Özgün, bir işveren olmasına rağmen, «hayır» işlerinden de uzak durmamış. Siyasete atılıp vatana, millete hizmete soyunmadan önce, bir «LEO» (yani «genç LIONS» ) olarak yıllarca canla başla çalışmış, hizmet etmiş! Özgeçmişinde bu faaliyetlerini de saymış Bahadır Özgün:
«Askerlik sonrası sistemi ve çalışmalarını yakından tanımak amacı ile girdiğim LIONS derneklerinin gençlik teşkilatı olarak tanımlayabileceğim LEO kulüplerinden Ankara Keçiören LEO Kulübünün kurucu asbaşkanlığı ve ardından başkanlığı görevinde bulundum. Daha sonra 118-U bölgesi olarak tanımlanan o süreçte tüm Anadolu'da bulunan LEO Kulüplerinin üst yönetimini (District ) kurup, Kurucu Genel Başkanlığı görevine seçimle geldim. Görev sürem sonunda Lions derneklerine veda ettim.»
Merak eden LEO ve LIONS oluşumlarının ne olduğunu, ne yaptıklarını, nasıl bir geçmişe sahip olduklarını ve bu bağlamda masonlukla ilişkisini araştırır, öğrenir. Belki de LEO Kulüpleri'nin Üst Yönetimi'nde yıllarca görev yapmış olan Bahadır Özgün, kamuoyunu bu konuda aydınlatır!
Daha gençlik yıllarından sivil toplum örgütleriyle çok ilgili olduğu anlaşılan ve bugün de bir «meslek örgütü» olarak Bursa GESİAD'ın Başkanı olan Bahadır Özgün, özgeçmişinden anlaşıldığı kadarıyla çok yönlü ve özgün bir kişi... Örneğin ırkçı milliyetçiliğin tanınmış isimlerinden Hüseyin Nihal Atsız hakkında sitesinde şu yorumu yapmış:
Daha gençlik yıllarından sivil toplum örgütleriyle çok ilgili olduğu anlaşılan ve bugün de bir «meslek örgütü» olarak Bursa GESİAD'ın Başkanı olan Bahadır Özgün, özgeçmişinden anlaşıldığı kadarıyla çok yönlü ve özgün bir kişi... Örneğin ırkçı milliyetçiliğin tanınmış isimlerinden Hüseyin Nihal Atsız hakkında sitesinde şu yorumu yapmış:
«Bilgi birikimi, fikirleri ve yaşam görüşü hakkında birçok farklı görüş var olan Hüseyin Nihal Atsız'ın fikirleri ne olursa olsun eserleri mutlaka okunmalıdır. Çünkü eserlerinde bir milletin bayrağa, toprağa, ana-baba'ya, sevgiye ve sevgiliye, ahlak'a, kısaca tüm hayata bakışını anlatıyor Nihal Atsız. Başkalarını bilmem ama ben onu okurken zaman zaman gözyaşlarıma hâkim olamayıp hayata başka bir boyuttan bakıyorum. Acaba ben katıksız bir Türk müyüm? Mutlaka ki HAYIR... Peki, neden okuduğumda bu kadar etkilenmem? Hüseyin Nihal Atsız'ın kalem gücünden tabii ki ama bir de TÜRKLÜK olgusu var! Bence TÜRKLÜK olgusu bir RUH... Ve bence bu bir etnik kimlik değildir. TÜRKLÜK manevi bir olgudur.» (Cümle düşüklükleri ve yazım yanlışları bana ait değil. S.A)
Bu yazının konusu Nihal Atsız'ı tartışmak değil. Bahadır Özgün ya da bir başkası Nihal Atsız'ın görüşlerini de beğenebilir, benimseyebilir. Bu da anlaşılabilir bir şey... Ama Bahadır Özgün, madem «TÜRKLÜK olgusu bir RUH... Ve bence bu bir etnik kimlik değildir. TÜRKLÜK manevi bir olgudur.» diye düşünüyor, o zaman sahibi olduğu EBteks Tekstil Sanayi Ticaret Ltd.Şti.'nin resmi web sitesi neden İngilizce hazırlanmış? Denilecektir, «işte biz ihracat yapan bir şirketiz, hedef kitlemiz yabancılar, onun için tanıtım da yabancı dilde...» İyi de aynı web sitesinin bir de Türkçe ara yüzünü hazırlatmak bu kadar mı zor, bu kadar mı maliyetli bir şey!
Yazının başında HEPAR adına sürekli Osman Pamukoğlu'nun konuşmasının kamuoyunda « Tek Kişilik Ordu » izlenimi yaratarak HEPAR açısından olumsuz sonuçları olabileceğini söylemiştim. Ama Bahadır Özgün ya da Fikri Ecmel Esen gibi Genel Başkan Yardımcıları da HEPAR adına çıkıp konuşsalar, acaba daha « olumlu » sonuçlar alınabilir mi? Ya da soruyu şöyle soralım. Acaba « vitrinde » hep Osman Pamukoğlu'nun görünmesinin nedeni, HEPAR üst yönetiminde yer alan bazı isimlerin kimi niteliklerinin ve geçmişlerinin, partinin « Hak » ve « Eşitlik » söylemi ve birçok sosyoekonomik vaadi ile bir çelişki oluşturması mı?
HEPAR bu yapısı ile inandırıcı olabilir mi, ne dersiniz?
Yazının başında HEPAR adına sürekli Osman Pamukoğlu'nun konuşmasının kamuoyunda « Tek Kişilik Ordu » izlenimi yaratarak HEPAR açısından olumsuz sonuçları olabileceğini söylemiştim. Ama Bahadır Özgün ya da Fikri Ecmel Esen gibi Genel Başkan Yardımcıları da HEPAR adına çıkıp konuşsalar, acaba daha « olumlu » sonuçlar alınabilir mi? Ya da soruyu şöyle soralım. Acaba « vitrinde » hep Osman Pamukoğlu'nun görünmesinin nedeni, HEPAR üst yönetiminde yer alan bazı isimlerin kimi niteliklerinin ve geçmişlerinin, partinin « Hak » ve « Eşitlik » söylemi ve birçok sosyoekonomik vaadi ile bir çelişki oluşturması mı?
HEPAR bu yapısı ile inandırıcı olabilir mi, ne dersiniz?
Serdar ANT